Compromising kelimesi, İngilizce'de "uzlaşma", "ödün verme" veya "riske atma" anlamlarına gelir. Uzlaşma: İki tarafın karşılıklı tavizlerle bir anlaşmaya varması. Ödün verme: İstenen bir şeyden feragat ederek orta yol bulma. Riske atma: Bir şeyin tehlikeye girmesi, itibarın zedelenmesi. Örnek cümleler: "No compromising connections except at the most secret point" (En gizli noktalar haricinde tehlikeli bağlantılar yok). "He sold you out for some compromising photos" (Birkaç uygunsuz fotoğrafı uğruna sattı seni). "Both parties compromised on finding a solution for police corruption" (Her iki taraf da polis yolsuzluğuna bir çözüm bulma konusunda uzlaşmaya vardı).