Yazeka
Arama sonuçlarına göre oluşturuldu
"Break" kelimesi İngilizce'de çeşitli anlamlara gelir:
- Kırmak, bozmak, ayrılmak, parçalanmak 124. Örnek: "The little girl was guilty of breaking the vase but wouldn’t admit it" (Küçük kız vazoyu kırmakla suçluydu ama kabul etmedi) 2.
- Ara vermek, mola yapmak 123. Örnek: "The break is over. It is time to go back to work" (Mola bitti. İşe dönme zamanı) 2.
- Bir kurala, anlaşmaya ya da söze uymamak 14. Örnek: "He broke the speed limit and got a ticket" (Hız sınırını aştı ve ceza yedi) 4.
- Önemli bir haber vermek 4. Örnek: "I didn't know how to break the news to her" (Ona haberi nasıl vereceğimi bilemedim) 4.
- Bir alışkanlığı bırakmak 4. Örnek: "He’s trying to break his habit of smoking" (Sigara içme alışkanlığını bırakmaya çalışıyor) 4.
- Şafak sökmek 5. Örnek: "Day breaks earlier in the summer than in the winter" (Yazın gün, kışa göre daha erken doğar) 5.
5 kaynaktan alınan bilgiyle göre: