• Buradasın

    Osmanlı'da psikoloji var mı?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Osmanlı İmparatorluğu'nda psikoloji kavramı, modern anlamda olmasa da, bazı erken dönemlerde yer almaya başlamıştır.
    İlk adımlar 1869 yılında, Maarif-i Umumiyye Nizamnamesi ile açılan Darülfünun'da psikoloji dersinin okutulmasıyla atılmıştır 3. Bu dönemde Aziz Efendi tarafından verilen "Emcazi Ekalim" konferansı, Türk üniversitelerinde verilen ilk psikoloji dersi olarak kabul edilir 13.
    20. yüzyılın başı ise psikolojinin Osmanlı'da daha ciddi bir şekilde ele alındığı bir dönem olmuştur 2. Abdullah Cevdet'in Gustav Le Bon'un "Psychologie des Foules" eserini 1907'de çevirmesi ve deneysel psikolojinin kurucusu Anschütz'ün İstanbul Üniversitesi'nde ders vermesi bu döneme denk gelir 13.
    II. Meşrutiyet Dönemi'nde ise psikoloji, felsefi ve sosyal bilimlerin bir parçası olarak gelişmiş, çeşitli dergilerde ve kitaplarda yer almıştır 24.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Psikoloji ne anlama gelir?

    Psikoloji, insan davranışlarını ve zihinsel süreçleri bilimsel yöntemlerle inceleyen bir disiplindir. Psikolojinin temel anlamları: - Zihinsel süreçlerin analizi: Bellek, algı, düşünme gibi zihinsel işlevleri ve bunların günlük hayattaki etkilerini inceler. - Davranışların incelenmesi: İnsanların nasıl davrandığını ve bu davranışların altında yatan nedenleri araştırır. - Etkileşim ve iletişim: Sosyal çevreyle etkileşim ve iletişim kurma becerilerimizi geliştirmek için psikolojik prensipleri kullanır. Psikoloji, klinik, deneysel, sosyal, gelişimsel gibi birçok alt dala ayrılmıştır.

    Osmanlı döneminde psikolojinin kurucusu kimdir?

    Osmanlı döneminde psikolojinin kurucusu olarak kabul edilen kişi, "Hoca Tahsin"'dir. Hoca Tahsin, modern psikolojiyi İslam dünyasına tanıtan ve "Psiholoji yahut İlm-i Ruh" adlı eserinde psikoloji kavramını ilk kullanan kişidir.

    Osmanlı'da ilim nasıldı?

    Osmanlı'da ilim, üç ana kategoride toplanabilir: seyfiye, kalemiye ve ilmiye. İlmiye sınıfı, ulema olarak adlandırılan ve medreselerde yetişen bilim insanlarından oluşmaktaydı. Bu sınıfa dahil olanlar: - Kadılar: İdare ve yargı görevlerini yerine getirirlerdi. - Şeyhülislam: Şeriatla ilgili konularda fetva verirdi. - Kazaskerler: Dava sisteminde görev alan hakimlerdi. - Müderrisler: Medreselerde ders veren öğretmenlerdi. Osmanlı'da ilmin gelişimi, Selçuklu ve Beylikler döneminden gelen alt yapı sayesinde hızlandı. Ayrıca, Avrupa ile olan ilmi ilişkiler de devam etti ve bu ilişkiler sayesinde Osmanlı bilim insanları, askeri teknoloji, haritacılık, coğrafya, tıp ve astronomi gibi alanlarda Batı'daki gelişmelerden faydalandılar.