Buradasın
Türkiye'de Yayıncılık, Kültür ve Dini Konular Üzerine Bir Sohbet
youtube.com/watch?v=wH0_-f7WbBsYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Balta TV'de yayınlanan "Bir Düşünce ve Hayat" programının bir bölümüdür. Programda sunucu ve Ekrem Demirli (Ekrem Hoca olarak da hitap edilen) adlı ilahiyatçı, tasavvufçu ve akademisyen konuk yer almaktadır.
- Video, Türkiye'deki yayıncılık sektörünün durumu, kültürel üretim, okuma-yazma alışkanlıkları ve dini konular üzerine kapsamlı bir sohbet sunmaktadır. İlk bölümde yayıncılık sektörü ve kültürel üretim ele alınırken, sonraki bölümlerde aşk, sevgi, ibadet, dindarlık, tasavvuf ve modern dünya gibi felsefi ve dini konular tartışılmaktadır.
- Sohbette Türkiye'nin yayıncılık sektöründeki sorunları, yerli yazarların özgüven eksikliği, çeviri bağımlılığı ve nitelikli okuma alışkanlıklarının eksikliği gibi konular ele alınmaktadır. Ayrıca, "önce yazmak sonra okumak" prensibi, ibadetin tefekkür üzerine kurulu olması, dinde aşırı isteklerin önlenmesi ve modern dünyanın insanın yalnızlığını artırması gibi felsefi ve dini görüşler paylaşılmaktadır.
- 00:21Yurtdışı Kitap Fuarı Deneyimi
- Ekrem Demirli, İbrahim Zaid ve Mustafa Kar ile birlikte Frankfurt'ta düzenlenen kitap fuarını ziyaret etmiştir.
- Yurt dışında fuarlara ilgi ve alaka daha fazla olup, iyi organizasyonlar ve büyük fuarlar düzenlenmektedir.
- Türkiye'de ise Tüyap'ta sıkışıp kalınan fuarlar iyi bir fuar olmaktan çıkmaktadır.
- 01:11Uluslararası Yayıncılık ve Alternatif Merkezler
- Müslüman dünyaya yönelirken daha fazla fuar yapılması ve İstanbul'da uluslararası bir fuarın düzenlenmesi gerekmektedir.
- Yayıncılık merkezi hala İngiltere, Amerika ve Fransa gibi ülkelerde olup, bu durumun kolay kolay değişmeyeceği düşünülmektedir.
- Alternatif merkezlerin ortaya çıkması ve bunların bir kısmının Müslüman dünyada olması gerekmektedir.
- 02:20Türk Yayıncılığının Sorunları
- Türk yayıncılığı büyük ölçüde çeviriye bağlı bir yayıncılıktır ve bu durum boş bir söz olarak değerlendirilmektedir.
- Sürekli ithalatta bulunulduğunda, ülkede karşılık oluşmadığında o ürün anlamını bulmaz ve okuyucuda karşılık bulamaz.
- Türkiye'de tercüme oranı yüzde seksen-seksenbeş civarında olup, bu durumun kolay çözülemeyeceği, kararla ve kanunla değil, planlama yaparak çözülebileceği belirtilmektedir.
- 04:19Özgüven Sorunu
- Konuşmacı, kendi sahasında (tasavvuf ve İslam düşüncesi) yurtdışına bağımlı olmadığını, hatta tam tersini ifade etmektedir.
- Yazarların, meslektaşlarının ve yayınevlerinin özgüveninin oluşması için okul, yazar ve yayınevi düzeyinde birlikte çalışılması gerekmektedir.
- Türkçe'de sağımızla ilgili eserlerin önemli bir kısmının çevirmesinin yük olduğu ve İngilizce ise çevrilmeyi hak ediyor diye bir aşağılık kompleksi olduğu belirtilmektedir.
- 05:33Kültür ve Yayın Dünyasındaki Sorunlar
- Türkiye'de Farsça ve Arapça kitapların çevrilmeyi hak ettiğine dair aşağılık kompleksi var, bu kompleksin aşılması gerekiyor.
- Türkiye'de İslam ilimlerinde önemli kurumlar kurulmuş, yüzlerce, binlerce sayfalık metinler üretilmiş ve doktora tezleri yapılmış olsa da, yurt dışındaki çalışanlar ürkütülmemeli.
- Yazarda, okurda ve yayıncıda özgüven eksikliği nedeniyle önümüzdeki 30-40 senede tercümeye mahkum gözüküyoruz.
- 07:13Yayın Dünyasındaki Çözüm Önerileri
- Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve ilgili kurumlar bu konuyu ciddi bir mesele olarak tartışmalı, kaliteli nitelikli yayın nasıl artar ve editöryal süreçler nasıl gelişir.
- İyi editörler yetiştirilmeli, yazarı eğitebilecek, dönüştürebilecek ve yazma formasyonunu gösterebilecek kişiler.
- Yayınevleri kütüphane except satıyor, çünkü kitabın bir karşılığı burada üretilemiyorsa denge olması gerekmiyor.
- 09:16Okuma Alışkanlıkları ve Nitelikli Okuma
- Türkiye'de okuma alışkanlıkları ile ilgili akıl yürütülmesi gerekiyor, insanların evlerinde gereksiz büyük kütüphaneler var.
- İnsanların nitelikli okuma peşinde olması ve emek vererek okumanın peşinde olmaları gerekiyor.
- Nitelikli okumanın hem yöntemi hem de amacı yazma ile ilgilidir, okumanın bir gösteriş unsuru olmaktan uzaklaşması gerekiyor.
- 11:22Avrupa ve Amerika'nın Durumu
- Avrupa ve Amerika'da 2000-3000 senedir krizlerden başarı üreten bir gelenek var, yazı yazma alışkanlıkları ve kültür üretme becerileri sayesinde sorunlarını çözecekler.
- Uzun yıllar (30-40 sene) dünyadaki kalem liderliği gene Avrupa ve Amerika'da olacak.
- Yazmak okuma biçimi, okuma soru sorma ve mesele dahil olma anlamına geliyor.
- 12:44Lise Eğitimi ve Okuma
- Konuşmacı, lise eğitiminin iyi olmadığını ancak çeşitli vesilelerle okuma grupları oluşturarak okuduğunu ve tartıştığını belirtiyor.
- Türkiye'de lise eğitim meselesinin çok önemli olduğunu ve üzerinde tartışma yapılması gerektiğini vurguluyor.
- Okuma ve yazma arasındaki ilişkiyi tartışıyor ve önce okumak sonra yazı yazmak gerektiğini savunuyor.
- 14:17Yazı Yazmanın Amacı
- Yazı yazmanın sadece makale yazmak anlamına gelmediğini, not tutmak, özet çıkarmak gibi farklı yazı türleri olduğunu açıklıyor.
- Yazı yazmanın birisine anlatmak için değil, kendine konuşmak için olduğunu, iyi okuyabilmek ve doğru kavrayabilmek için yazıldığını belirtiyor.
- Yazı yazmanın zihnimde uçuşan kelimeleri zihnimin toprağına gömmek olduğunu ifade ediyor.
- 15:16Okuma ve Yazma İlişkisi
- Önce yazı yazmak gerekir, okumayı öncesi gerekir, ancak insanlar genellikle hemen şöhret veya başkalarına anlatmak için yazmaya başlıyorlar.
- Okuma sürecini şekillendirmek için kalemle not tutmak, paragraf yazmak veya özet çıkarmak gerektiğini vurguluyor.
- Bu yazma faaliyetinin okumanın tarzını değiştireceğini ve nitelikli okumaya getireceğini belirtiyor.
- 16:10Dikkat Seviyeleri
- Televizyon seyrederken veya başka şeyler yaparken dikkatimizin yüzde on, beş, yirmi civarında olduğunu söylüyor.
- Yolda yürürken veya araba kullanırken yüzde yirmi dikkat yeterli olabileceğini, dizileri izlerken bile yüzde on bile yeterli olabileceğini belirtiyor.
- Okumada dikkatimizin yüzde otuz-otuzbeş'e çıktığını ancak elli'ye çıkmadığını, insanların kolay okuma alışkanlığı olduğunu ifade ediyor.
- 17:06Okuma ve Yazma Faaliyetlerinin Önemi
- Hızlı okuma yerine, kitapları ağır ağır okumak ve ana fikirlerini almak daha değerlidir.
- Okuma faaliyeti insanı değiştirmesi ve dönüştürmesi gerekir, cedeli bırakıp deryasına açılma arzusu olması gerekir.
- Okuma performansımız yüzde otuzbeş-kırk dikkat ve konsantrasyon gerektirirken, yazı yazmak için zihnimizin yüzde sekseni-doksanı orada olmak zorundadır.
- 18:05Yazma Sürecinin Zihinsel Faydaları
- Yazma süreci zihin egzersizi olarak da değerlendirilebilir ve Alzheimer veya demans gibi hastalıklardan korunmak için önemlidir.
- İnsanın elinde kalem olması ve defter alma alışkanlığı olması gerekir.
- Zihin konsantrasyonunun sağlanması ve zihin kaslarının gelişmesi yazı yazmaya bağlıdır.
- 19:06Kültür ve Çeviri Sorunu
- Batı Avrupa'dan yapılan tercümelerin yapıldığı kadar ilgi ve alaka hak etmediği belirtiliyor.
- Yüzde seksen çeviri varken, bu oranın yüzde altmışa düşmesi ve kalan yüzde yirmi boşluğun yerli yazarlarla dengelemesi gerekir.
- Arapça'dan yapılan çevirilerin çok fazla olması ve yerli yazarların yeterince yer alamaması eleştiriliyor.
- 20:37Yazar ve Okur Kompleksleri
- Yazarların kendi ülkelerinde ve bulundukları yerlerde güvenlerinin bu kadar olmadığı, ancak bu kompleksin yenilmesi gerektiği vurgulanıyor.
- Yazarların yurtdışı ilgi ve tanınma kompleksinden kurtulması gerektiği belirtiliyor.
- Okur, yazar ve yayınevinin bu kompleksten kurtulması gerekir, aksi halde sonuçsuz tartışmalar ve kavgalar yaşanır.
- 22:24Yazı Yazmanın Önemi
- Türkiye'nin esas problemi yazı yazmak olduğu ve yazmanın bir okuma türü olduğu belirtiliyor.
- Okumak ve araştırmak yalnızlaşma süreci iken, yazmak bu yalnızlaşma ile barışma sürecidir.
- Sadece çevirinin yapıldığı bir yerde, çeviriler okunarak çeviri kültüre dönüşmez, o çevirilere mukabele edilmesi ve yerli üretim olması gerekir.
- 23:17Meslek ve Din Hakkında Düşünceler
- Yaşamak, yaşamaya emek vermekle gerçekleşen bir lütuftur ve meslek insanın hayatta en ciddi ilişki kurduğu zemindir.
- Meslek para kazanmak değildir, para meslek üzerinden gelebilir ama meslek başka bir şeydir.
- Din korkuyu beslemediği, tam tersine temel korkularımızı üzerimizden alarak korkumuzu azaltarak yaşamayı öğreten bir şeydir.
- 25:48Sevgi ve Aşk Kavramları
- Sevgi, olmayan bir şeyi sevmektir ve bu Platon'dan gelen bir sözdür.
- Aşk ve muhabbet, olmayan bir şeye yönelir ve bu durum "aşk ve muhabbet mağduma mütealliktir" ifadesiyle özetlenebilir.
- Sevgi kelimesi tanımı zor bir kelimedir ve daha çok iştiyakla bilinir, yani bir talep ve arzunun oluşmasıyla ilgilidir.
- 27:29Acziyet ve Filozofik Analiz
- Acziyet, filozofya kelimesinin analizi ile ilgili bir şeydir ve insanlar kendilerini ölümlü, noksan ve aciz varlıklar olarak fark etmişlerdir.
- İnsanlar doğayı ve tanrıları güçlü varlıklar olarak kabul etmişlerdir ve bu gücü oluşturan bir şey olduğunu düşünmüşlerdir.
- İnsan acizdir ama acize aşık bir varlık değildir, dolayısıyla acziyetten kurtularak güce ulaşmak ister.
- 28:34Bilgiye Yolculuk
- Bilgiye ulaşmanın yolu, tanrılara öykünmemekten geçer ve bu hikmet, bilgi, ahlak veya başka bir güç olabilir.
- Bilgiye başlamamızın yolu acziyetten başlar; aciz varlıklarız ve bilgiye muhtacız.
- Muhtaç olduğumuz şey bizde olmadığı için, aşk ve sevgi talep olmayan bir şeye mütelik olur.
- 29:45Olmayan Şeyi Sevmek
- Olmayan bir şeyi sevmenin iki yolu vardır: Tanrılardan öğrenmek ve bu hikmetin potansiyel halinin bizde olduğunu bilmek.
- Tanrılarda hikmetin var olduğunu ve bize güç kazandıracağını biliyoruz, bu potansiyel bizde de vardır.
- Potansiyelimizin dürtmesiyle dışarıda bir şey ararız, ancak tasavvuf teorisi bu aradığımız şeyin içeride bulunur hale gelmesini sağlar.
- 32:01Sevgi ve Potansiyel
- Sevgi konusu olan şey (Leyla, Şirin gibi) potansiyelimizi daha güçlü bir şekilde dışarıya çıkartabilir.
- Potansiyel, konforu kırarak dışarıya doğru gider çünkü geçici bir konfor inşa etme kabiliyeti bizde vardır.
- Mağaradan çıkabilmek için potansiyelimizin en iyi aktığı şeye yönelmemiz gerekir, bu da kolaylık ilkesiyle ilgilidir.
- 34:02Aşkın Amacı
- Aciz, noksan ve çaresiziz, ancak bu çaresizlik içerisinde kalmaya mecbur değiliz.
- Çaresizliğin konforunu üretiriz ve bir mağara içerisinde yaşamaya başlarız.
- Aşkın ortaya çıkmasının nedeni bu prangaların kırılmasıdır ve aşkın insanda oluşturduğu en önemli ahlak cesaret ve feragattır.
- 35:43Yapay Zeka Hakkında Tartışma
- Konuşmacı, geçen hafta manşetinde taşınan "yapay zeka benim yazdıklarımı yazamaz" sözünü eleştiriyor.
- Konuşmacı, "ben" kelimesinin okunuşunda hoşuna gitmediğini ve aslında eli kalemden herkesi kastettiğini belirtiyor.
- Konuşmacı, bir insanın kendi alanındaki iddiasının ahlak ve sorumluluk olduğunu, başka bir alana taşımaya kalktığında ahlakın ihlal edildiğini ve kibirin ortaya çıktığını vurguluyor.
- 36:55Gazali'nin Eleştirisi
- Gazali'nin filozoflara yaptığı eleştiri, onların matematik, bilim, fizik, biyoloji ve kimya gibi alanlarda iyi çalıştıklarını ancak bunu metafiziğe taşıdıklarını ve burada korelasyon olmadığını düşünmelerini içeriyor.
- Gazali, iktidar alanını iktidar alanında tutmanın önemli olduğunu, doktorun doktor olarak kalması gerektiğini vurguluyor.
- Konuşmacı, Gazali'nin eleştirisine katılmadığını ancak dediği doğru olduğunu kabul ediyor.
- 38:14Uzmanlık Alanının Önemi
- Konuşmacı, bir ilahiyatçı ve tasavvufçu olarak psikoloji ve teknoloji hakkında yorum yapmanın sınırlı olduğunu belirtiyor.
- Alan taşırmak çok tehlikeli bir şey olduğu ve insanların hakikaten alanları olması gerektiği vurgulanıyor.
- Türkiye'nin sorunlarından birinin mesleksizlik olduğu ve insanların her konuda konuşabilir olacaklarını varsayması belirtiliyor.
- 39:00Dinleyicilere Saygı
- Programın sürekli bir çerçevede gittiği ve dinleyicilere saygısızlık yapmamak gerektiği vurgulanıyor.
- İnsanların konuşmacıyı belirli bir alanda çalışmış ve referanslarla konuşan birisi olarak dinlediği belirtiliyor.
- Konuşmacı, farklı konularda eleştiri yapmanın dinleyicilere saygısızlık olduğunu ifade ediyor.
- 39:42Uzmanlık Alanı ve Eleştiri
- Konuşmacı, Ömer Seyfettin ve Türkçe hakkında kendisinin bir fikri olmadığını, bu konunun uzmanlık alanının olmadığını belirtiyor.
- Ömer Seyfettin'in eserlerindeki yaklaşımın Müslüman düşünce derinliğini taşımadığını, burada marifet, irfani ve perspektif olmadığını eleştiriyor.
- Konuşmacı, her konuda bir şey söylemek yerine, kendi alanında iddiası görev olduğunu, kibir olmadığını vurguluyor.
- 43:02İhtisas ve Ahlak
- İnsanın kendi sahasında iddiası görevdir, kibir değildir; kendi sahasında olan iktidarın otoritesini başka bir alana taşıması kibirdir ve ahlak sorunudur.
- İlahiyatçılık tek bir meslektir, tasavvuf, hadis, fıkıh gibi bölümleri akademik çalışmalarda detay çalışmalarını ortaya çıkarır.
- Modern akademide muhaddis veya fakih olarak değil, araştırmacı olarak bulunulur, kişisel tercihler yapılabilir.
- 47:58Ömür Sermayesi
- Her insan doğarken kum saatiyle doğar ve ömür sermayesi vardır.
- Ömür sermayesi sürekli tükenen bir şeydir, bu durum "sermayesi sürekli tükenen bu fakirden bulan yok mu?" hikayesiyle anlatılır.
- Yunus Emre'nin "Ömrün delin bir oktur ya, içinde dopdolu dolmuş yaydan ne çıkar? Ha sen onu attın bil şimdi yayı germişsin" sözüyle ömürün geçiciliği vurgulanır.
- 49:59Ölüm ve Ömür Kavramı
- Doğan herkes aslında ölüme doğar ve ölmeye doğar.
- Konuşmacı, asır suresinde geçen asır kavramının insan ömrü olduğunu düşünenlerden olduğunu belirtiyor.
- İslam ümmeti kendisini Peygamber Efendimizin hadisi müvacehesinde ikindi ümmeti olarak kabul eder, yani güneş esas vurucu zamanlarını geçmiş, batmaya doğru meyletmiş bir nesil olarak.
- 50:51Kıyamet Bilinci
- İslam ümmetinde kıyamet bilinci çok güçlüdür ve her nesil kıyamet koptu, kopacak bilinciyle yaşamıştır.
- Evren güneşin doğumuna tanıklık etmeyeceğiz, başı kaçırdık, ölenini kaçırdık, ondan sonra ikindiye denk geldik.
- Doğan herkes ikindide doğdu gibi muazzam bir bilinç vardır.
- 52:15Ömür Sermayesi
- Ömür sermayesini veren Allah'tır ve bu sermaye buz gibi eriyip giden bir şeydir.
- İnsanın görevi yaşarken bir şey yapmak mı yoksa yaşamayı anlamak mı?
- Montaigne'in denemelerinde "bir gün yaşayıp bugün boşa gitti diyenlere hayret ediyorum" denilmiştir.
- 53:41Yaşam ve Meşgaleler
- Biz hayatımızı dolduran meşgalelerle aslında yaşamayı unutmuş olabiliriz.
- Meşgalelerimizin çoğu yaşamayı anlamlı kılmak için değil, yaşama yükünü hafifletmek için ortaya çıkmış meşgalelerdir.
- Eksensi filozoflar, mebde ve meat sorunları (nereden geldik, nereye gidiyoruz ve bu hayatın anlamı nedir?) üzerimizde bir baskı oluşturduğunu belirtmişlerdir.
- 55:01İbadet ve Yaşam
- İbadet aslında yapma eylemi değildir, yapmama eylemidir ve bir eylemsizlik olarak dünyanın dışına çıkma ve dünyayı dışından temaşa etme teşebbüsüdür.
- İbadetler, dünyadaki meşgalelerimizin devamı ve aynı tarzı olarak ortaya çıkmaz, tam tersi o meşgalelerin paranteze alınarak bir an için sadece yaşamaya odaklanmak olarak ortaya çıkarlar.
- Oruç, namaz, hac gibi ibadetler dünyanın meşgalesinden geriye çekilme eylemleridir.
- 56:55Kaygı ve Varoluş
- İnsanı asil kılan şey, insanı yaşamayı hak eden soylu bir varlık haline getiren de bu kaygı halidir.
- Modern çağ kaygıya dahi tahammül edemiyor, kaygılarımızı tedavi ediyor ve kaygısızlık bize hayvanlara benzetir.
- Kaygı bir düşünme müresesidir, bir düşünme eylemidir ve zihnimiz kaygıyla ünsiyet arasında gider gelir.
- 58:26Avarelik ve Yaşam
- Mevlana Celaleddin'in "aşık mesleği avareliktir" sözü vardır.
- Avarelik mesleği reddetmek değildir, hayat yaşamayı unutturan, yaşamayı düşünmeyi unutturan meşgale tipi mesleği reddetmek demektir.
- Dünyaya geldiğimizde nereye gittik, yedik içtik, sıkıntı çektik, kavga ettik, bu kavga ettik, gittik geldik.
- 59:45Namaz ve Tahiyyat
- Namazda tahiyyat, peygamberin sözüdür ve "ettehiyyatü lillahi vessalavatu vettayiba" şeklinde okunur.
- Peygamber, afak ve enfüste (dünya ve ruh) dolaşarak tahiyyatın varlığını görmüş ve bu durumu Tanrı'nın huzuruna şahit olarak sunmuştur.
- Fatiha suresi insan dilinden döküldüğünde tahiyyat ortaya çıkar ve Allah'ın alem varoluş hakkında dediği iyiliğe yeryüzünde yaşayarak şahitlik etmemiz gerekir.
- 1:01:55Mevlana'nın Divan-ı Kebir'i
- Divan-ı Kebir, Konya'da 13. yüzyılda yazılmış olup, Mevlana evreni tahiyyat hali üzere görüyor.
- Mevlana yaşamayı meşgale olmaktan çıkartmış, var olmayı bir mesele olarak düşünmüş ve bu şekilde dünyaya bakıp şahitlik yapabilmiştir.
- Mevlana'nın Divan-ı Kebir'i, peygamberin söylediği "ettahiyyat" sözünün tefsiri olarak yazılmıştır.
- 1:04:04Meslek ve Yaşam
- Konuşmacı mesleği meşgale şeklinde düşünmediğini, mesleği yaşamayı engelleyen bir şey olarak görmediğini belirtiyor.
- Mesleğimiz hayatla, varlıkla, yaşamakla ilişki kurmak üzere olmalı, çünkü mesleğimiz bizden hayata, hayattan bize açılan kapılardır.
- Aristoteles'e göre büyük fikirler ve düşünceler önce Mısır'da mabetlerde hiçbir iş yapmadan duran düşünürlerin içerisinde ortaya çıkmıştır.
- 1:05:57Beden ve Zihin İlişkisi
- Ruhumuzun veya zihnimizin düşünebilmesi için bedenimizin zihin üzerindeki yorgunluğunun ortadan kalkması gerekir.
- Beden dinlenmiş olacak ki bedenen yorulmayacak ve zihnimiz açılsın.
- Platon'un "çok çalışmak ahlaksızlık" sözü, aşırı çalışıp bizi yorgun hale düşürüp zihni ihmal etmekle ilgili olabilir.
- 1:06:54Mevlana'nın Ölüm Görüşü
- Mevlana dünyayı çiçek bahçesi ve gülce bir tasvir etmiş, ancak ölümü düğün dernek olarak görmüştür.
- Mevlana'nın "beden ruhun zindanı" gibi ifadeleri yanlıştır, çünkü zindan algımızı kapatıyorsa orası zindan olabilir.
- "Zahide yaşayalım, zahide ölelim" sözü Mevlana'nın gerçek sözleri değildir, sonradan gelenler tarafından uydurulmuştur.
- 1:09:04İbadet ve Dünya İlişkisi
- İnsanlar dünyayı ibadetle tanzim edemedikleri için ibadetleri dünya ile tanzim ederler.
- İbadetin tefekkür üzere kurulu olduğu üzerine kurulu olması gerekir.
- İbadeti tefekküre taşıyabilirsek, ibadet dünyayı eleştirir, kritik eder ve bir akıl oluşturur.
- 1:10:07Dinde Aşırı İsteklerin Önü Kapatılamaz
- Konuşmacı, zaman içinde rivayetlere haksızlık yapıldığını ve dinin anlaşılmasında sorunlar ortaya çıktığını belirtiyor.
- Dinde aşırı isteklerin önü kapatılamaz çünkü dindarlık bir standart ve zemin belirler.
- Ruhların ve akılların kabiliyetleri farklı olduğu için herkes farklı şeyler arzular ve bu arzular yasaklanamaz.
- 1:10:59Dindarlık ve Aşırılık
- Peygamber Efendimiz'in metinleri ve hadisleri modern dünyada yanlış yorumlanarak "bu kadar abartmamak" şeklinde değerlendirilmektedir.
- Bir dinin içerisinde abartmayanlar olamaz, dindarlık meselesi abartılmamalı bir konu değildir.
- Her dinde rijit gruplar, aşırı gruplar, dünyadan tamamen el etek çeken gruplar olması gerekir çünkü İslam cihanşümul ise bütün çeşitlilik bunun içerisinde olması gerekir.
- 1:12:13Tasavvuf ve Rıza Lokması
- Peygamber Efendimiz kişilere bakarak zühte ve takvaya yönelmeyi engellemiştir çünkü bu durum daha sonra benzer durumlara yol açabilir.
- Namazda ettehiyyatü cümlesi bir rıza lokmasıdır ve bu halin adı rızadır.
- Tasavvuf kendine katılanlara "yapamazsın" der, bu tarz hadisleri genel standarda dönüştürürsek Müslümanlık içerisinde maneviyat kalmaz.
- 1:14:05Hadislerin Doğru Anlaşılması
- Peygamber Efendimiz bir sahabeye "her gün oruç tutacağım" dediğinde "pazartesi, perşembe oruç tut" demiştir, bu kişinin yapısı bunu yapacak birisi olmadığı için böyle bir tavsiye vermiştir.
- Peygamber Efendimiz bir kişiye "sen bunları yap" derse o zaten herkes için bağlayıcı sünnet olur.
- Müslümanlığı sığlaştırma operasyonu vardır, halbuki Hz. Ebubekir malının bütünü vermiş, Hz. Ömer de benzer şekilde davranmıştır.
- 1:17:05Boş Zaman ve Sağlık
- Peygamberimize iki nimet vardır ki insanın çoğu aldanmıştır: sağlık ve boş zaman.
- Boş zamandan daha tehlikeli olan şey boş işlerdir, lüzumsuz işler, fuzuli işler, dünyaya ve ahirete hayrı olmayan, düşünmeyi engelleyen işlerdir.
- Hayatı fuzuli olan işlerden arındırmak ve vakti boş halinde görebilmek, sorumluluğu üstlenebilmek gerekir.
- 1:20:30Kur'an-ı Kerim'de Ölçme ve Tartma Ayetleri
- Kur'an-ı Kerim'de ölçme, tartma ve terazi ile ilgili çeşitli ayetler bulunmaktadır.
- Müslüman gelenek, tartıda hile yapanlar ve teraziyi bozuk yapanlar gibi konuları epistemolojik konular olarak görmüştür.
- Tartı aklımızda yapılan bir iştir ve kafamızdaki terazi düzelmeden markette terazi düzelmez.
- 1:21:48Terazi Hikayesinin Anlamı
- Terazi hikayesi dengeli olma, düzgün olma, doğru ölçme ve doğru tartma anlamına gelmektedir.
- Hadiseleri yerli yerine koymayı bileceğiz.
- Sıradışı insanlar olacak ki ölçüde bir kemalata ersin.
- 1:22:47Modern Dünyada Yalnızlık ve Şükür
- İnsanın şükür vesilesi edinebileceği bir yalnız zamanı olabilmelidir.
- Modern dünya, cep telefonu, televizyon ve internet gibi araçlarla bu yalnız zamanı işgal etmiştir.
- Peygamber Efendimizin "Benim rabbim ile geçirdiğim bir vakit vardır, oraya melek-u mukarrabun (Allah'a yakın melekler) giremez" hadisi vardır.
- 1:25:05Modern Dünyanın Zaaflar Üzerine Kurulması
- Modern dünya zaaflarımız üzerine kurulmuştur çünkü modern dünya biziz.
- Modern dünya, insanları meşgul etmek için telefon, Twitter gibi araçlar kullanmaktadır.
- Modernizm bir afyondur ve bazı şeyleri unutmak, tehlikeli görmek ve kendimizi afyonlamak için teoriler üretmeye başladık.