Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Türk tiyatrosunun önemli isimlerinden Haldun Dormen ile başlayıp, çeşitli sanatçılarla devam eden bir röportaj programıdır. Programda ayrıca Tamer, Zeynep Düvenci, Zeynep Törü, Fatih Altaylı ve bir şarkı söz yazarı gibi sanatçılar yer almaktadır.
- Video, Haldun Dormen'in tiyatro kariyeri, eğitim hayatı ve Türkiye'deki çalışmaları ile başlayıp, diğer sanatçıların kendi sanat yolculuklarını anlatmalarıyla devam ediyor. Program, tiyatro, müzik, oyunculuk eğitimi ve yemek sanatı gibi farklı sanat dallarındaki deneyimleri ve düşünceleri içeren bir yapıya sahip.
- Röportajlarda sanatçılar kendi kariyerlerini, eğitim süreçlerini, önemli dönüm noktalarını ve sanat dünyasındaki deneyimlerini paylaşıyorlar. Ayrıca Türk tiyatrosunun gelişimi, İstanbul'un değişimleri, aile ilişkileri ve sanatın önemi gibi konular da ele alınıyor. Son bölümde ise bir catering işletmesi sahibi olan bir anne, yemek sanatı ve iş dünyasındaki deneyimlerini anlatıyor.
- 00:15Programın Konukları
- Programın konuğu Türk tiyatrosunun en büyük isimlerinden biri olan Haldun Dormen.
- Taberlement, Zeynep Talu ve genç şeflerden Zeynep Duvenci de programın diğer konukları.
- Haldun Dormen'in kalçasını kırması rağmen hala aktif olduğunu belirtiyoruz.
- 01:32Haldun Dormen'in Semiramis Pekkan ile İlişkisi
- Haldun Dormen, Semiramis Pekkan'ı tiyatroda başarılı bir sanatçı olarak yetiştirmiş.
- Semiramis Pekkan evlendikten sonra çekildi, ancak Haldun Dormen'in daveti üzerine tekrar sahneye döndü.
- Semiramis Pekkan şimdi muazzam bir YouTube kanalı kurmuş ve orada eğlenceli işler yapıyor.
- 02:22İlk Sahne Deneyimi
- Haldun Dormen'in ilk sahne deneyimi Galatasaray Lisesi'nde "Balga" adlı müzikalde yirmibeş kuruşluk olarak sahneye çıkmakla başladı.
- Ortaokuldayken "Demirbank" adlı bir müzikal yazmış ve orada yirmibeş kuruşluk olarak sahneye çıkmış.
- Galatasaray Lisesi'nden Robert Koleji'ne geçmesinin sebebi babasının işlerine yardım etmek için İngilizce öğrenmesi ve kendi ideallerini gerçekleştirmek için Amerika'ya gitmek istemesi.
- 04:11Yale Üniversitesi ve Türkiye'ye Dönüş
- Türkiye'den Yale Üniversitesi'ne gitmek o zaman çok kolay bir şey değildi, ancak Haldun Dormen çocukluğundan beri araştırma yaparak gitmeye karar verdi.
- Amerika'da çok iyi fırsatlar çıktı, Hollywood'a gitti ve üç psikolojik başrol teklifi aldı.
- Haldun Dormen'in niyeti hep Türkiye'ye dönmekti ve Amerika'da kalmayı hiç düşünmedi.
- 05:56Türkiye'deki Tiyatro Kariyeri
- Türkiye'ye döndüğünde Muhsin Ertuğrul'un Küçük Sahnede yönettiği tiyatroya mektup yazarak kendini tanıtmasıyla başladı.
- Amerikalı hocalardan destek aldığını belirtiyor.
- Türkiye'ye döndüğünde Amerika macerasından sonra beş lira kazanmaya başladı.
- 06:27Tiyatro Kariyerinin Başlangıcı
- Konuşmacı, Muhsin Beyoğlu'nda küçük bir dedektif rolü oynamış ve orada bir buçuk sene çalışmış.
- Askerliğinden sonra tiyatro kurmak hayaliyle "Cep Tiyatrosu" adlı bir proje başlatmış.
- Cep Tiyatrosu, Erol Günaydı ve Duygu Sağiroğlu ile birlikte kurulmuş ve elli kişilik bir tiyatro haline getirilmiş.
- 07:38Cep Tiyatrosu ve İlk Rejiler
- Bir grup genç tiyatro grubu ile tanışmış ve onlara ilk rejisör deneyimini yaşayarak "Cep Tiyatrosu" projesini başlatmış.
- Cep Tiyatrosu üç sene sürmüş ve bir perdelik oyunlar oynanmış, "Telesi Zırvato'nun Portresi" gibi oyunlar kısa hale getirilerek sahneye konulmuş.
- Proje sona erdiğinde konuşmacı "Küçük Sahne" tiyatrosuna geçmiştir.
- 09:53Küçük Sahne ve Birinci Dormen Tiyatrosu
- Konuşmacı 28-29 yaşlarında "Küçük Sahne" tiyatrosuna geçmiştir.
- Birinci Dormen Tiyatrosu'nda beş yıl çalışmış ve 1972'de mali sorunlar nedeniyle tiyatroyu bırakmıştır.
- Kısa süre sonra Egemen Bostancı'nın teklifiyle tekrar tiyatroya dönmüştür.
- 11:13Tiyatro Deneyimleri ve Televizyon
- "Lük Sait" ve "Lud" gibi müzikalleri sahneye koymuş, "Hisseler" ve "Kupa Yaz" gibi eserlerini yazmıştır.
- 1972'den sonra televizyona geçerek "Konuklarım", "Babalar ve Oğullar", "Hadi Gelin Bir Tanışalım" gibi programlar yapmıştır.
- Tiyatro aşığı olan konuşmacı, televizyon deneyimlerinden sonra tekrar tiyatroya dönmüş ve Egemen Bostancı ile birlikte birçok eser yapmıştır.
- 14:22Sinema ve Dizi Deneyimleri
- Sinemada çok aktif olmamış, 1960'lı yıllarda iki film yapmış ancak tiyatro tercih etmiştir.
- Televizyonda oyuncu olarak "Fatih" dizisinde rol almış ve dört sene boyunca devam etmiştir.
- Dizinin devamı için fikirler belirlenmiş ancak devam edememiştir.
- 18:12Günümüz Tiyatrosu Hakkında Görüşler
- Günümüz tiyatrosunda alternatif tiyatrolar, tek kişilik oyunlar ve yeni yetişen oyuncular gibi pozitif yönler olduğunu belirtmiştir.
- Alternatif tiyatroların ileri tiyatroya katkı sağladığını düşünmektedir.
- Eski tiyatroları da önemsemekte ve her ikisini de takip etmektedir.
- 18:48Tiyatro Deneyimleri
- Konuşmacı, tiyatro hazırlığı konusunda iner'in tiyatrosunun hazırlık yaptığını belirtiyor.
- Tiyatroda yazarların önemini vurgulayarak, kendi tiyatrosunda yazarların az olduğunu, çoğunlukla tercüme oyunları oynadıklarını söylüyor.
- Tiyatroda hem eski hem de yeni oyuncuların parlak olduğunu, özellikle dormeli oyuncuların çok iyi oyuncular yetiştirdiğini belirtiyor.
- 20:23Televizyon ve Tiyatro İlişkisi
- Televizyon oyuncularını değerlendirirken, bazılarının çok iyi olduğunu ancak kendisinin televizyonu çok seyretmediğini söylüyor.
- Samsun Operası'nın müzikal sahnesine davet edildiğini ve kaliteli bir prodüksiyon çıktığını belirtiyor.
- 21:48Oyunculuk Okulu
- Hüseyin Köroğlu'nun açtığı oyunculuk okulunda çalışıyor ve şu anda 350 öğrenci olduğunu, bu sene 500'e çıkacağını söylüyor.
- Okulda çoğunlukla kadın öğrenciler olduğunu, erkek öğrencilerin az olduğunu belirtiyor.
- Okulda 6 yaşından 60 yaşına kadar farklı yaşlardaki öğrenciler olduğunu, özellikle 30-50 yaş arası başarılı profesyonellerin de tiyatro eğitimi aldığını anlatıyor.
- 25:02Okul Programı ve Hedefleri
- Öğrencilerin genellikle 13-15 yaş arası olduğunu, haftada 3 kere ders aldıklarını belirtiyor.
- Okulda koreografik dersler, dans, ses eğitimi ve diksiyon gibi çeşitli dersler verildiğini söylüyor.
- İnsan yetiştirmek ve onların başarılı olmalarını görmekten mutluluk duyduğunu vurguluyor.
- 26:53Sanatçı Deneyimi
- Kendisini en rahat hissettiği şeyin insanlara bir şey vermeyi ve yetiştirmeyi olduğunu belirtiyor.
- Yönetmenlik ve yazarlığı sevdiğini, ancak son zamanlarda yazarlık gelmediğini söylüyor.
- Toplam 10-15 oyun yazdığını ve en çok başarılı olanının "İstilası" olduğunu belirtiyor.
- 28:38Tiyatro ve Seçimler
- Konuşmacı, bir oyunun seçimlere bağlı olduğunu ve siyasi ortamın müsait olması gerektiğini belirtiyor.
- Oyunun biraz sert olduğu için 1985'te oynandıktan sonra kapattıklarını, ortalığı karıştırmamak için bu kararı aldıklarını söylüyor.
- Seçimlerden sonra oyunun sahneye konulabileceğini, ancak bazı yerlerin tırpanlanması gerektiğini belirtiyor.
- 29:30Sanat ve Çağ
- Sanatçı olarak çağ sana uymuyorsa sen çağa uymak zorundasın diye düşünüyor.
- Cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla ilgili sinirleniyor ve insanların masada telefonla oynadığını eleştiriyor.
- Son yıllarda ne telefon taşıdığını, ne para taşıdığını, ne de kimlik taşıdığını belirtiyor.
- 31:00Aile ve Miras
- Babasının ona "iyi olama olacaksan en iyisi o" dediğini ve bunu tuttuğunu düşünüyor.
- Gençliğinde bile sevgiyle karşılandığını, sokakta bile yürürken insanların ona saygıyla yaklaşmasını anlatıyor.
- Babasının bu günleri görebileceğini ve bunu hissettiğini düşünüyor.
- 32:00Tiyatro ve Aile
- İlk Dormen Tiyatrosu'nun iflas etme noktasına geldiğini belirtiyor.
- Tiyatro kurarken bazen babasından maddi yardım aldığını, çoğunlukla kendi kaynaklarıyla idare ettiğini söylüyor.
- Oğlu Ömer'in sanat dünyasına girmek istemiş, sonra vazgeçmiş ve iş sahibi olmuş, şimdi Londra'da yaşadığını anlatıyor.
- 33:32Aile ve Sanat
- Kızı Alya'nın dansa meraklı olduğunu ve bunu izlediğini belirtiyor.
- Alya'nın 23 Nisan'da Atatürk'e ithaf edilen bir oyunda küçük bir rol oynamasından mutluluk duyduğunu söylüyor.
- Aileden bir sanatçının daha gelmesinden mutluluk duyduğunu ifade ediyor.
- 34:42Yeni Türkiye ve İstanbul
- Yeni İstanbul'u enerji dolu ve tıklım tıklım olduğunu, ancak trafik felaket olduğunu belirtiyor.
- Yeni Türkiye'yi sevdiğini ve insanları bir şeyler yapmaya yönlendirmeye çalıştığını söylüyor.
- Hayatta umudunu kaybetmemenin önemini vurguluyor ve kötü şeylerin geçeceğini, her şeyin değişeceğini anlatıyor.
- 36:11İstanbul'un Değişimi
- İstanbul'un kozmopolitleşmesini, özellikle Nişantaşı'nda yabancıların çok olduğunu belirtiyor.
- Beyoğlu'nun eskiden hayatının merkezi olduğunu, şimdi farklı bir yer haline geldiğini anlatıyor.
- İstanbul'un değişmesinden rahatsız olduğunu, ancak bunu kabul ettiğini ve şehri çok sevdiğini söylüyor.
- 38:19İstanbul ve Yerel Değişimler
- Ataşehir'in değiştiğini, yeni bir İstanbul olduğunu belirtiyor.
- Ayazağa'daki dev bloklar ve yeni hayatın kendisini şaşırttığını söylüyor.
- İstanbul'un değişmesinden bazen mutsuz olmasına rağmen, çoğunlukla şehrin böyle olabildiğinden memnun olduğunu ifade ediyor.
- 39:39Haldun Dormen'le Görüşme
- Haldun Dormen, teknik imkanların çok değiştiğini ve gıcık sisteminin mükemmel olduğunu belirtiyor.
- Haldun Dormen, kendisine kültür bakanlığı yapması teklif edilirse bunu yapacağını, çünkü kendi başıma yanlış yapmak isterim, devlet hesabı yanlış yapmak istemediğini söylüyor.
- Haldun Dormen, Türk tiyatrosu konusunda mutluluk oranını %90-100 civarında gösterdiğini, hala tiyatroda sözü geçtiğini ve bunun için daha ne isterim dediğini belirtiyor.
- 41:33Haldun Dormen'in Değerlendirilmesi
- Konuşmacı, Haldun Dormen'in saygınlığı, işine hakimiyeti, insan yetiştirme yeteneği ve yetiştirdiği insanların ona olan minnet ve sevgisine baktığında, Haldun Dormen'in yaşayanlar arasında bir numara olduğunu söylüyor.
- Konuşmacı, Türkiye'nin daha zengin bir yer olabilmesi için on tane Haldun Dormen'i istediğini belirtiyor.
- 44:54Tamer'le Tiyatroculuk Hikayesi
- Tamer, tiyatroculuğunu nereden başladığını anlatırken, İzmir'de okuduğu kolejde lise birinci sınıfta okul tiyatro kolunda oyun oynamaya başladığını söylüyor.
- Tamer, okul müdürü Orhan Bey'in ciddi biri olduğunu, ancak bir gün öğretmenler odasında kahkahalarla gülerek espri yaptığını ve bu durumun onu şaşırttığını anlatıyor.
- Tamer, insanların davranışları hakkında düşünmeye başladığını ve ciddi görünen insanların da matrak anları olabileceğini fark ettiğini belirtiyor.
- 49:24Tiyatro Eğitimi Yolculuğu
- Tamer, annesinin tiyatro kolunda oynamasını istemediğini, ancak okulun profesyonel rejisörünün peşini bırakmadığını ve lise ikinci sınıfta da oyun oynadığını anlatıyor.
- Tamer, basketbol maçlarından sonra rejisörün kendisini çağırdığını ve Köroğlu rolünü oynaması için davet edildiğini söylüyor.
- Tamer, tiyatro eğitimi için Ankara Devlet Konservatuvarı'na girmek üzere imtihan yapmayı düşündüğünü, ancak sonunda girmeyeceğini belirtiyor.
- 52:18Konservatuvar Sınavı Deneyimi
- Konuşmacı, konservatuvara girdiğinde müracaat odasında oturan amcasıyla karşılaştığını anlatıyor.
- Tiyatro bölümüne girmek isteyen konuşmacıya yaşının küçük olduğu için sınavı alamayacağı söyleniyor.
- Konuşmacı, seviye sınavı için kaydolmayı kabul ediyor ve sınav için Shakespeare, Alfred ve Başkurt'un oyunlarından parçalar seçiyor.
- 56:19Sınav Sonrası ve Aile Tepkisi
- Sınavdan sonra Can Gürzap, konuşmacının sınıf atlatılacağından bahsediyor ve kabul etmemesini tavsiye ediyor.
- Konuşmacı sınavı kazanıyor ve siyasal diplomayı alarak ön kayıt yapıyor.
- Ankara'ya geldiğinde ailesi onun siyasal okuduğunu zannetmekte ve konuşmacı da konservatuvar yatılı öğrencisi olduğunu söylemeyi tercih ediyor.
- 59:05Aileye Konservatuvar Haberi
- Bayramda eve gelen konuşmacı, ailesine Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde okuduğunu açıklıyor.
- Babası bu haberi duyunca kalem kırdı ve konuşmacıya kendisinin kararını kendisi çekmesi gerektiğini söylüyor.
- Konuşmacı mezun olduktan sonra Devlet Tiyatrosu'na giriyor ve çeşitli burslar alıyor.
- 1:02:05Sanatçı Kavramı Hakkında Düşünceler
- Konuşmacı, sanatçı kavramının meslek adı değil, her insanda olan bir özellik olduğunu belirtiyor.
- Zanaatkar ve sanatkar kavramlarının aynı kökten geldiğini, ancak farklı olduğunu açıklıyor.
- Sanat kelimesinin daha geniş bir alanda kullanılabileceğini ve her insanın bu kavramı kullanabileceğini düşünüyor.
- 1:04:59Sanat ve Aile Geçmişi
- Konuşmacı, herkesin kendi işinin sanatçısı olabileceğini belirtiyor.
- Konuşmacının annesi Türkiye'nin yaşamayan efsanelerinden biri olan muazzam bir söz yazarıydı.
- Babası ise Türkiye'nin en önemli felsefecilerinden biri olup, "Sağ Ol" adlı kitabını yazmıştı.
- 1:06:15Aile Mirası
- Konuşmacı, babasının yolundan gitmediğini ve onun da "felsefe okusaydın" demesine rağmen dinlemeyi tercih ettiğini belirtiyor.
- Annesi on altı yaşındayken öldüğünde, konuşmacı şarkı sözü yazmayı öğrenmeye başlamış ve annesinin işini devam ettirmeye başlamıştır.
- Annesinin karakteri ve özellikleri konuşmacının en büyük mirası olmuştur.
- 1:08:30Çocukluk ve Yetenek
- Konuşmacı çocukluğunda annesinin söz yazarı ve besteci olduğunu biliyordu ve evlerinin sürekli müzikal ziyaretçilerle dolu olduğunu anlatıyor.
- İlk başta hukukçu olmak istediğini, ancak annesinin ölümünden sonra Melih Besle'den şarkı sözü yazmaya başlamasını istediğini söylüyor.
- İlk yazdığı şarkı Nilüfer'in albümüne alınmış ve bu şarkının adı "Neden" olmuştur.
- 1:10:30Meslek Hayatı
- Konuşmacı, bazen yazdığı şarkıları hatırlamadığını ve MSG'ye sorgulama yapmak zorunda kaldığını belirtiyor.
- Yirmi beş senedir MSG'nin kurucu üyesi olduğunu ve şu anda başkan yardımcısı olduğunu söylüyor.
- MSG'nin 1999'da kurulduğunu ve Türkiye'de telif hakları konusunda faaliyet göstermeye başladıklarını anlatıyor.
- 1:12:11Şarkıcılar ve Sanatçılar Hakkında Sohbet
- Konuşmacılar, Ankara'da bir yere geldiklerini ancak hala büyük bir mesafe kalmış olduğunu belirtiyor.
- Zeynep'e sesi karga gibi olduğunu söyleyen konuşmacı, kendisine kızmasından dolayı üzgün olduğunu ifade ediyor.
- Çiğdem hakkında çok zeki ve yetenekli biri olduğunu, babasına da kendisine de benzemediğini, sessiz sedasız oturup sonra sahneye çıkıp harika bir performans sergilediğini anlatıyor.
- 1:13:45Beyin ve Kalp Hakkında Tartışma
- Eskiden "kafanla bakma, kalbinle bak" denildiği, ancak bugün beyin bilimi gelişince duygu, ruh ve hayal gücü de beyinde olduğunu belirtiyorlar.
- Celal Şengül örneğiyle beyin muazzam olmasına rağmen kalp tarafı Asperger nedeniyle tekliyordu.
- Yemek yapma gibi işlerin tamamen kalpten yapıldığını, el lezzeti ve sevgi katmanın önemli olduğunu vurguluyorlar.
- 1:16:05Yemek Yapma ve İş Hayatı
- Her aşçının arkasında bir anneanne, babaanne olduğu, konuşmacının da iki taraftan bol bol var olduğunu belirtiyor.
- Üniversitede işletme ekonomisi okuduğunu, çocuk oldu ve bir süre bıraktığını, ancak üretici olmak isteyerek tekrar işe döndüğünü anlatıyor.
- Çocukları büyüterek organizasyon ve parti işlerine girdiğini, bir müşteri çay menüsü isteyince bu işi yapmaya başladığını ve böylece 2006'da yemek işine girdiğini anlatıyor.
- 1:18:43Yemek İşindeki Gelişim
- Gastronomi okumadığını ancak işin içine girdikten sonra teknik kısmı için kurslara gittiğini, çocukları da oraya götürdüğünü belirtiyor.
- Deneysel bir şekilde bilgiye ulaştığını, soruları kafasına takarak daha kalıcı öğrenim sağladığını söylüyor.
- En sevdiği hobisinden iş yaptığı ve para kazandığı için büyük bir lüks yaşadığını ifade ediyor.
- 1:20:00İş Ortaklığı ve Restoran
- 2017 yılına kadar işi tek başına götürdüğünü, sonra yorulduğunu ve çocuklarının büyüdüğünü belirtiyor.
- Yüzme yaparken tanıdığı bir şefle işbirliği yapmaya karar verdiğini, ancak paranın olmadığı için Galatasaraylı bir arkadaşı yardım ettiğini anlatıyor.
- İki sene boyunca yemedik içmedik, markalarını güzel bir yere taşıdıklarını ve Reşitpaşa'da bir mekanı aldıklarını söylüyor.
- 1:22:27Restoran Konsepti
- Reşitpaşa'daki mekanın 16 kişilik olduğunu, her hafta bonfile getirildiğini belirtiyor.
- Mekanın tamamen müşterilerin kendilerine ait olduğunu, istedikleri menüyü seçebildiklerini, İtalya, Meksika menüsü gibi çeşitli seçenekler sunduklarını anlatıyor.
- Müşterilerin kendi müziğini getirebileceklerini, birkaç gün önceden rezervasyon yaparak ve uzlaşarak bu konsepti deneyebileceklerini söylüyor.
- 1:23:45Catering İşlemesi
- Catering imalatı aynı yerde yapılmaktadır.
- Ön pişirmeler mutfağın bir başka bölümünde yapılır.
- Konuşmacı milyonlarca mutfağı olduğunu ve bazen evlerde de catering işlemi yaptıklarını belirtmektedir.