Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Hülya Koçyigit'in sunuculuğunu yaptığı bir röportaj programında yazar ve oyuncu İclal Aydın'ın konuk olduğu bir bölümüdür. İclal Aydın, "Üç Kız Kardeş" romanının yazarı ve aynı isimli dizide Nesrin Hanım karakterini canlandıran bir sanatçıdır.
- Röportajda İclal Aydın'ın kariyer hikâyesi, yazdığı kitaplar, oyunculuk deneyimleri ve kişisel yaşamı ele alınmaktadır. "Üç Kız Kardeş" romanının televizyona uyarlanması süreci, kız kardeşleriyle olan ilişkisi, Berlin'de geçirdiği altı yıllık deneyimleri ve Türkiye'ye dönüşünden sonraki meslek yolculuğu detaylı olarak anlatılmaktadır.
- Röportajda ayrıca İclal'ın annesinin Alzheimer hastalığıyla mücadelesi, "Unutursun" adlı kitabının bu deneyim üzerine yazıldığı ve kariyerindeki önemli dönüm noktaları da ele alınmaktadır. İzmir depremi sonrası kuzeni Tülin'in yaşadığı kayıp ve anlam arayışı, yazarın yazma sürecini etkileyen konular arasında yer almaktadır.
- 00:17İclal Aydın'ın Konukluğu
- Hülya Koçyigit, değerli bir yazar ve oyuncu olan İclal Aydın'ı konuk ediyor.
- İclal, "Üç Kız Kardeş" kitabından uyarlanan dizinin hem yazarı hem de Nesrin Hanım karakterini canlandıran oyuncu.
- İclal, Hülya Koçyigit'in meslek hayatında kendisine model olan biri olduğunu ve televizyonculuğa başladığı dönemde Hülya'nın kendisine verdiği tevazu derslerinden etkilendiğini belirtiyor.
- 01:58"Üç Kız Kardeş" Dizisi Hakkında
- İclal, dizinin çekimlerinden yeni döndüğünü ve Ayvalık'ın kendisi için çok özel bir yer olduğunu, burada yazı yazdığı ve saklandığı bir yeri olduğunu söylüyor.
- "Üç Kız Kardeş" kitabının beş yüz bin resmi satış rakamına ulaşmış ve Türkiye'nin çok sevilen kitaplarından biri olduğunu belirtiyor.
- Kitabın televizyona uyarlanması sürecinde okurların rahatsız olabileceği, çünkü kitabın haftada 145-150 dakikada bitirilmesi gerekiyor ve bu televizyon dinamiğine özgü bir süreç.
- 03:35Kitabın Yazılışı ve Televizyon Adaptasyonu
- İclal, başlangıçta kitabını televizyon için yazmadığını, bir süre televizyondan umudunu kesip roman yapmaya karar verdiğini anlatıyor.
- Kitabın başarılı olmasıyla birçok yapımcı tarafından televizyon dizisi yapılması teklif edildi, ancak İclal uzun süre direndi.
- İnci Gündoğdu'nun içten bir talebi üzerine kitabın televizyona uyarlanmasına razı oldu.
- 05:05Dizideki Rolü ve Yazma Süreci
- İclal, kitabını yazarken Nesrin Hanım'ı kendisinin oynayacağını hiç düşünmediğini, yazarken daha mutlu olduğunu ve içinde olursa hikayeyi bırakamayacağını belirtiyor.
- Dizideki rolü için İnci Gündoğdu'nun çok destek olduğu ve hala hikayede fikir sorulduğu söyleniyor.
- İclal, yazdığı bir şeyi teslim etmenin zor olduğunu ve televizyon dinamiğinin farklı gereklilikleri olduğunu, bu yüzden hikayeye karışmadığını ifade ediyor.
- 07:12Dizinin Çekimleri
- Dizinin çekimlerinin ilk gününün heyecanlı olduğu ve çektiği ilk sahnenin çok güzel olduğu belirtiliyor.
- Dizideki oyuncuların kitaplarındaki karakterlerin çevrendeki kişilerden izler taşıdığını söylüyor.
- İclal, yaşar Hanım karakterinin annesinin hayatından izler taşıdığını ve "Cihan Kafesi"nin devamı olduğunu belirtiyor.
- 07:52Aile İlişkileri ve Kitap Projesi
- Konuşmacı, üç kız kardeşle beraberki ekip ve kızlarını çok sevdiğini, aile olduklarını ve bu ilişkilerin hayatında çok değerli olduğunu belirtiyor.
- Yeni bir kitap yazmaya başladığını, ancak bu kez devam niteliğinde değil, bir ara kitap yapacağını söylüyor.
- Yeni bir hikaye kitabı gelmeyeceğini, mesleki anılarından çıkarak yazdığı öykülerden bir kitapın geleceği ve heykeltıraş arkadaşının çizimleriyle birlikte olacağını belirtiyor.
- 11:08Çocukluk ve Eğitim
- Nevşehir'de dünyaya gelmiş, ailesinin memuriyeti nedeniyle Ankara'ya taşınmış.
- İlkokul öğretmeni Semire Sertkaya, çocuğun mutsuzluğunu fark edip ona teneffüste mektup yazmasını ve hayallerini bu mektuplara yazmasını istemiş.
- Ankara Üniversitesi Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünde okurken, gençliğin cesareti ve cüretiyle Berlin'e gitmeye karar vermiş.
- 16:23Berlin Deneyimi
- Berlin'de evlenmiş ve orada profesyonel tiyatro yapmış.
- Duvar yıkıldıktan sonra Berlin'de Doğu bloğunun sanatçılarının akın akın geldiği bir dönemde yaşamış.
- Almanca bilmeden bir oyunda oynamış ve altı sene orada kalmış, mesleki alanda bugün farklı yerlerde farklı şeyler yapabilmek için oradaki deneyimlerinden borçlu olduğunu belirtiyor.
- 17:57Türkiye'ye Dönüş
- Yavuz Turgul'un davetiyle Türkiye'ye dönmüş ve "Eşkıya" filminde seçmelere çağrılıp provalar yapmış.
- Aynı dönemde Yavuz Özkan'ın "Bir Erkeğin Anatomisini Çekecek" filmi için de çalışmış.
- İki yönetmenle birden çalışamamış.
- 18:41Kariyer Yolculuğu
- Konuşmacı, Almanya'dan döndüğünde yaşadığı zorluklar ve sıkıntılar, bugünkü başarılarını kazandırmıştır.
- Ekonomik kriz döneminde işten çıkarılan metin yazarı ve azalan kameralar nedeniyle günde iki saat program yapmak zorunda kalmıştır.
- Montaj masasında hızlı yazmaya başlamış ve arşiv görüntüleriyle toparlamış, bu çalışmalar "İstanbul'da Sonbahar" adlı programı yaratmıştır.
- 20:30Yazarlık Kariyeri
- Konuşmacı, tiyatro oyunculuğundan sunuculuk, metin yazarlığı ve köşe yazarlığına geçmiştir.
- On iki yıl boyunca her gün yazı yazarak para kazanmıştır; röportajlar, söyleşiler, hikayeler, denemeler ve çocuk kitapları yazmıştır.
- Roman yazmak için cesaret edebilmek zor olmuştur çünkü roman okuyan bir anne babanın çocuğuydu ve çok okumak gerekiyordu.
- 22:40Sinema Kariyeri
- Konuşmacı, "Vizontele", "Vizontele Tuğba", "Organize İşler" gibi sevilen filmlerde oynamıştır.
- Bir işi yoğunlaştığında iki işi bir arada yapamamış, özellikle dizinin hikayesi olmak çok zor olmuştur.
- Bir sanatsal çıkış, enerji ve disiplin bir işte bitince, diğer iş için tekrar beslenme ihtiyacı duyduğunu ifade etmiştir.
- 25:44Dizi Kariyeri
- Diziler uzun süre devam etmiş ve oynadığı karakterler akılda kalıcı olmuştur.
- "Zor Hedef", "İki Aile", "Dedem Gofret ve Ben" gibi dizilerde rol almıştır.
- Meslek büyükleriyle karşılaşmaları ve destekleri kariyerinde önemli bir yer tutmuştur.
- 27:51Mesleki ve Insani Deneyimler
- Konuşmacı, mesleki ve insani anlamda kameranın ardındaki hayatta görgü bilgisini geliştirmesinde mesleki büyüklerinin çok değerli katkıları olduğunu belirtiyor.
- İki Aile gibi dizilerin Türkler için çok ses getiren ve sevilen aile hikayeleri olduğunu vurguluyor.
- Türkler için aile her şeyden daha önemli olup, aile hikayeleriyle karşılaştığımızda müthiş sıcak ve kendimizden bir parça olarak görüyoruz.
- 29:33Alzheimer Hastalığı ve Aile Bağları
- Konuşmacının annesi Alzheimer hastalığına sahip ve bu hastalıkla baş etmeye çalışan birçok insan var.
- Doktorların söylediği gibi, bu artık hastanın değil, ailenin hastalığı olup, ailenin iyi bir takım olması ve aileden bir kişinin üzerine yıkılmaması gerekiyor.
- Konuşmacı ve kardeşi bir ekip haline gelmiş, babalarının ikinci evliliğinden gelen diğer kardeşler de destek olmuş.
- 31:33Hastalık Sürecindeki Zorluklar
- Annenin artık tamamen yatarken tıbbi bakım noktasına gelindi, yatak yaraları oluştu ve profesyonel yardım alınması gerekti.
- Bu hastalık maddi imkanları ve destek alma imkanları yetersiz olan aileler için hayatın tamamen bitmesine neden olabiliyor.
- Konuşmacının üvey annesi, annesini bakmak için yanına gönderilebilirlerini teklif etmiş ve bu zarif bir davranış olarak kabul edilmiş.
- 32:49Hastalık Sürecindeki Deneyimler
- Bu hastalıkta hasta giderek unuturken, ona bakanı yalnızlık öldürüyor ve hastaya bakanı asla yalnız bırakılmamalı.
- Konuşmacının annesi bir gün evden kaçmış, konuşmacı "anne" diye seslendiğinde duymamış, ancak kız kardeşi "yücel abla" diye seslendiğinde dönmüş.
- Konuşmacı annesini yıkarken, annesi ona "ne kadar iyi bir kadınsınız" demiş ve bu otoriter annesinin dünya tatlısı bir kadına dönüşmesini gösteriyor.
- 34:41Anne-Kız İlişkisi ve Yeni Başlangıçlar
- Konuşmacının 20 yaşında olan kızı Lal sinema okumakta, ancak bölüm değiştirmeye karar vermiş ve Budapeşte'de medya, yönetim ve işletme okumaya başlamış.
- Her evlat kendi ebeveynden şikayetçi olup, insanlar kendi annelerinin yaptığını yapmamaya gayret ederek yeni hatalar icat edebiliyor.
- Konuşmacı, Lal'ın tüm güzel anlarını kaçırdığını düşünürken, Hülya Koçyiğit ona "Türkiye'ye güzel hatıralar bırakıyoruz" demiş ve Lal'a güzel bir gelecek sağlayacağını belirtmiş.
- 37:09Annenin Hikayesi
- Konuşmacı, kıdem ve mesleki tecrübenin önemini vurguluyor ve ayak izlerinin nereye gittiğine bakmanın değerini anlatıyor.
- Gençliğe hürmet etmenin ölümsüzlüğün bir diğer yolu olduğunu ve işte kalıcılık için önemli olduğunu belirtiyor.
- Konuşmacının annesi her şeyi yönetebilen, araba kullanabilen ve evi yöneten güçlü bir kadındı, ancak konuşmacı annesinin bazen haklarını savunamadığını düşünüyor.
- 38:27"Unutursun" Albümü Hikayesi
- Konuşmacı, annesinin en kötü günlerinin onları unuttuğu günler olduğunu ve bir sabah uyandığında kardeşlerini unuttuğunu anlatıyor.
- Annesi isimleri unutmuş olsa da, Orhan Veli'nin şiirlerini ve Müzeyyen Şevket'in şarkılarını unutmamıştı.
- "Unutursun" albümü, annesinin sevdiği şarkıları ve şiirleri içeren bir proje olarak ortaya çıkmış ve Ahmet Çelenk ile birlikte hazırlanmış.
- 40:46Yazarlık ve Okuyucu İlişkisi
- Konuşmacı, okuyucularla kurduğu bağın çok önemli olduğunu ve kitaplarını okuyanların kendisini anlattıklarını belirtiyor.
- Kendisini çekinik ve kurallı biri olarak tanımlıyor ve okuyucularla kimsesizliğinden gelen bir benzerlik olduğunu düşünüyor.
- Televizyonculuğa başladığı dönemde samimiyetle anlatmaya başladığını ve yazarken mutlu sonlara inandığını, güçlü ve iyilerin hayatta kaldığını düşündüğünü söylüyor.
- 42:31Yazma Süreci
- Konuşmacı, yazarlıkta keşfetmeyi çok önemlediğini ve bazen hiçbir şey hissetmediğini ancak bunun birikme dönemi olduğunu düşünüyor.
- Yazma için gerçek bir disiplin kurduğunu, sabah beş buçukta kalkıp altı buçukta yazı masasına oturduğunu, kimseyle görüşmeden ve televizyon izlemeden çalıştığını anlatıyor.
- Son iki-üç kitabında daha özgür olduğunu, eskiden kendini sansürlediğini ancak artık ne varsa yazdığını belirtiyor.
- 44:46Oyunculuk Deneyimleri
- Konuşmacı, "O Hayat Benim" ve "Aşkın Halleri" gibi dizilerde rol aldığını ve özellikle "O Hayat Benim" dizisinin çok başarılı olduğunu, birçok ülkeye satıldığını söylüyor.
- "Ege'nin Hamsisi" adlı diziye sahne seçiyor ve asker yolu gözleyen bir annenin oğluna kavuşması sahnesini anlatıyor.
- Bu sahnenin çok etkileyici olduğunu, izleyicileri de etkilediğini ve sahnede oynadığı oyuncuyla gerçekten anne-oğul olduklarını belirtiyor.
- 49:18Yaratıcı Mesleğin Anlamı
- Konuşmacı, yaratıcı bir mesleğin verdiği tatmin duygusunu vurguluyor ve "iyi ki yapmışım" dedirten projelerin önemini anlatıyor.
- Hayatın anlamının hedefler ve hayaller üzerine kurulduğunu, bunun olmadan yaşamın bir anlamı olmadığını ifade ediyor.
- İzmir depremi sonrası kuzeninin kaybettiği çocuklarından sonra yaşadığı anlam arayışı, konuşmacının mesleğine devam etmesini teşvik etmiş.
- 52:15Roman Kahramanları ve Etkileri
- Konuşmacı, kendi yarattığı karakterlere aşık olduğunu ve bu karakterlerin kendilerine ait hikayeleri olduğunu belirtiyor.
- "Bir Cihan Kafeste", "Sabire Unutursun da Gavras Bey" ve "Söylenmemiş Sözler" gibi eserlerinin kendi karakterlerine ait olduğunu düşünüyor.
- En sevdiği kahramanlarından birinin "Yüzyıllık Yalnızlık" adlı eserden olduğunu ve bu karakterin büyükbabasının ölümü anısında gökten yağan sarı çiçeklerle ilgili hikayesini anlatıyor.
- 54:33Hayata Dair Bir Düşünce
- Herkesin hayattan beklentileri olduğunu, bazılarının bu beklentileri gerçekleştirebileceğini, bazılarının ise başarısız olabileceğini belirtiyor.
- Zorlukların ortasında fırsatlar yattığını ve her başarısızlığın aslında başarıya giden yolun başlangıcı olduğunu vurguluyor.
- Programın sonunda seyircilere sevgi ve saygıyla veda ediyor.