Buradasın

Dünya Siyaseti ve Türkiye'nin Rolü Üzerine Siyasi Analiz Programı

youtube.com/watch?v=iolG-h3S4Jo

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Bu video, Ömer Özkay'ın sunuculuğunu yaptığı ve Turgay Bey adlı bir konuğun yer aldığı bir siyasi analiz programıdır. Programda dünya siyasetindeki önemli olaylar, Türkiye'nin rolü ve küresel güç dengeleri ele alınmaktadır.
Program, Moldova ve Ukrayna'daki siyasi gelişmelerle başlayıp, Malezya uçağı kaybı olayı, Çin-Amerika rekabeti ve Rusya'nın durumu gibi küresel konuları kapsamaktadır. Ardından Batı'nın dünyadaki üstünlüğü, modern teknolojinin toplumsal bağları nasıl zayıflattığı ve Osmanlı döneminden günümüze toplumsal değişim ele alınmaktadır. Son bölümde ise Türkiye'nin dış politikası, NATO üyeliği süreci ve Sovyetlerin Türkiye'ye yönelik toprak talepleri konuları incelenmektedir.
Programda ayrıca Türk-İslam coğrafyasının önemi, Kırım meselesi, modern sömürgecilik ve Türkiye'nin stratejik konumu gibi konular da detaylı olarak analiz edilmektedir. Konuşmacılar, Türkiye ve Rusya'nın gelecekte birlikte çalışması gerektiğini vurgulayarak, Türk-İslam coğrafyasını korumak için ortak çabaların gerekliliğini dile getirmektedir.

00:15Programın Tanıtımı: Sunucu, programın başında izleyicilere göz ve kulaklarını programda tutmalarını, özellikle gençlerin kağıt ve kalemle ekran başında olmalarını istiyor.
Programda Türkiye'den dünya seviyesine çıkarak farklı ülkelerdeki olayları inceleyeceklerini belirtiyor.
Programda Moldova'daki karışıklık, Malezya uçağı olayı, Ermenistan, Azerbaycan, Amerika ve İngiltere gibi konular ele alınacak.
01:26Ukrayna ve Moldova'daki Durum: Ukrayna bir ülke olarak parçalanmış durumda ve şimdi Moldova'da da benzer bir durum yaşanıyor.
Hürriyet gazetesi Kiev'deki olayları "Gezi" olarak tanımlamış, ancak sunucu bu tanımlamayı sadece satıcı bir strateji olarak değerlendiriyor.
Program, Ukrayna'daki olayların başlamadan önce yaklaşık bir buçuk yıl önce işlemeye başladıklarını belirtiyor.
02:52Ukrayna'nın Stratejik Önemi: Ukrayna ve Polonya, Rusya'nın ürettiği her şeyin dünyaya çıkış kapısı olarak önemli bir konuma sahip.
Ukrayna, Avrupa'nın Rusya'dan aldığı gazın giriş kapısı olarak işlev görüyor.
Polonya ve Ukrayna, Avrupa ile Rusya arasında bir köprü görevi görüyor, ancak zayıf olan köprünün üzerine basılıp geçiliyor.
04:24Ukrayna'daki Halkın Bölünmesi: Ukrayna'da halk ikiye bölünmüş durumda; bir kısmı Rusya yanlısı, bir kısmı ise Avrupa yanlısı.
Halkın bu kadar keskin şekilde ikiye bölünmesini analiz etmenin öneminden bahsediliyor.
Ukrayna'daki olayları iyi analiz edebilirsek, önümüzdeki dönemde Taksim ve gizli olaylar daha az olabilir.
06:05Küresel Aktörlerin Stratejisi: Küresel aktörler, meseleyi soğutup unutturduktan sonra harekete geçiyorlar.
Anormal açıklamalar, balık yakalamak için oltanın ucuna takılmış yem gibidir ve arkasında hesap vardır.
Bir konuda uzun vadeli bir şey yapılmak isteniyorsa, o konu unutturulur ama unutulmaz ve gelişmelere göre düzenlemeler yapılır.
08:05Projenin Önündeki Engeller: Bir projenin önünde kilit şahıslar varsa ve bu kişinin dosyası, kaseti yoksa ve işbirliği yapmazsa, onun öldürülmesi akıl merkezi açısından tek çare olabilir.
Muhsin Yazıcıoğlu örneği verilerek, kişinin dosyası veya kaseti olsaydı farklı bir sonuç olabileceği belirtiliyor.
Projeler unutturulur ama unutulmaz, eksik tarafları tamamlanır ve yeniden düzenlenmiş haliyle sahnelenir.
10:01Yüzyıllık Dilime Geçiş: Yüzyıllık dilime geçiş yaparken Ukrayna, Moldova ve dünyanın birçok ülkesi parçalanıyor.
Amerika ile Rusya'nın karşı düşman olmadığı, aynı oyunu oynadıkları belirtiliyor.
Amerika ve Rusya, Avrupa ve Çin'e karşı ortak hareket ediyorlar, Ukrayna'da bile karşı karşıya gelmeyecekler.
12:23Küresel Kumar Masası Anlayışı: Dünyada küresel bir kumar masası kurulmuş ve ülkeler bu masada kumar oynuyor.
Küçük ülkeler de keyifle kumar oynarken, Türkiye de masaya oturmak için rest çekmek istiyor.
Büyük güçler (akbabalar) eğlenerek kumar oynarken, Ukrayna gibi ülkeler parçalanıyor.
14:00Türkiye ve Rusya'nın Yakınlığı: Gelişmeler gösteriyor ki önümüzdeki dönem Türkiye ve Rusya beraber hareket edecekler.
Churchill'in sözüne göre Rusya'dan Türk veya Tatar çıkıyor, bu genetik bir yakınlık belirtiyor.
Hristiyan mezhepler arasında Sünni İslam'a en yakın mezhep Ortodoksluktur, bu da Rus ve Türk arasındaki uyumunu açıklıyor.
15:09Kırım Meselesi ve Tehlike: Kırım meselesi Türkiye ve Rusya'yı ileride bekleyen bir tehlike olarak görülüyor.
Rus derin devletinin tehdit algısı Batı merkezidir, ancak bazı güçler (İsrail ve İngiltere) bu kin ve nefreti Türk-Islam coğrafyasına çekmeye çalışıyor.
Çeçenistan meselesinde Rusya'nın tuzağa düşmesi, Kırım ilhakı sonrası Türkiye ve Rusya'nın dikkatini Batıdan Türk-Islam coğrafyasına çekmemeleri gerektiğini gösteriyor.
16:47Devletlerin Yüzyıl Anlamı: Bazı ülkeler yüzyılını tamamlayamadığı için yok olup gidiyor veya sömürge hale dönüşüyor.
Yüzyıl devletlerin ergenlik dönemidir, yüz yılı aşamayan devletler var olamazlar.
İsrail'in 2006 Temmuz'da Lübnan Hizbullah'a yenilmesi sonrası kendisini 100. yılını kutlayabilecek miyiz korkusu içinde bıraktı.
İsrail'in kendini koruması için Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olması gerekiyor, çünkü Hristiyan aleminde İsrail karşıtı ciddi fikir akımları ve faaliyetler var.
18:37Malezya Uçağı Olayı ve Küresel Düzen: Malezya uçağı olayı, küresel sistemdeki gizemli ve karanlık yönleri gösteren bir örnektir.
Koskoca bir uçak ve yaklaşık üçyüz yolcu kaybolduğunda, küresel düzenin bu olayı nasıl izleyememesi sorulmaktadır.
Konuşmacı, bu olayın Amerika'nın yeni bir silah denemesi olabileceğini ve bu silahın Çin'e karşı bir gözdağı olabileceğini düşünmektedir.
21:03Çin'in Enerji Yolları ve Malakka Boğazı: Kırmızı işaretler Çin açısından kritik deniz yollarını göstermektedir.
Malakka Boğazı, Çin'in enerjisini ülkesine taşıyabileceği son kritik boğazdır ve Malezya ile Singapur arasında bulunmaktadır.
Malakka Boğazı'nı kilitlemek, Çin ekonomisine ciddi zarar verecektir ve bu nedenle Çin, Malezya'da ve Endonezya'da gizli servisi bavul bavul para dağıtmaktadır.
23:34Amerika ve Çin Arasındaki Güç Mücadelesi: Çin, kendi silah sistemiyle uzaydaki kendi uydusunu vurmuş ve bu olay Amerika'da şok etkisi yaratmıştır.
Amerika'nın imparatorluğu, uydu sistemi üzerine kuruludur ve bu sisteme zarar vermek Amerika'nın imparatorluğuna ciddi bir darbe vuracaktır.
Amerika, gelecekte bütün dikkatini Malakka ve Pasifik Okyanusu'na, Asya'ya kaydıracak ve kendisine karşı en büyük tehlike olarak Çin'i görüyor.
25:19Küresel Sermaye ve Çin: Gelişmeler, Amerika'nın karşısına Çin'i dikmeyecek bir güç olduğunu göstermektedir.
Küresel sermaye, Türkiye'ye gelmek için çeşitli taleplerde bulunurken, Çin komünist sistem ve tek partili olsa da küresel sermaye Çin'e gittiğine dikkat çekilmektedir.
Bu durum, siyasi bir kararın sonucu olduğunu ve büyük sermayenin hangi ülkeye gitmesi kararı alındığında, o ülkeye gittiğini belirtmektedir.
26:48Rusya ve Kadife Devrimler: Gorbaçov, Rusya'ya dönüştüren bir lider olarak balık burcu olmasına rağmen, kızgınlık balık burçlarının karakterine uygun değildir.
Gorbaçov döneminde Rusya dönüştü ve sonrasında küresel sermaye oligarklar üzerinden Rusya'yı ele geçirmeye çalıştı.
Putin, yakaladığı oligarkları içeri attı, kaçanların ufakları İsrail'e, büyükleri Londra'ya sığındı.
28:01Kadife Devrimlerin Sonuçları: Polonya, Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan, Kırgızistan, Özbekistan gibi ülkelerde Kadife Devrimler organize edilerek Rusya karşıtı yönetimler işbaşına getirildi.
Amerika'nın desteğiyle bu Kadife Devrimler ters yüz etti.
Polonya'daki ekip Rusya'ya resmi ziyarete giderken uçak Rus ormanlarında düştü ve düşen uçakta ölmeyenleri infaz eden bir timin görüntüleri yayınlandı.
29:14Batının Üstünlüğü ve Hayatın Tanzimi: Malezya uçağının kaybolması ve bulunamaması, mevcut küresel düzenin kaotik ve karanlık bir örneği olarak gösteriliyor.
Batının bize olan üstünlüğü sadece askeri ve endüstriyel değil, hayatın tüm alanlarını kendine göre tanzim etmesiyle gerçekleşiyor.
Batı, saati, takvimi, ağırlık birimlerini, ay ve gün adlarını, kadının ve erkeğin toplumdaki yerini, geceyi ve gündüzü kendince yeniden düzenlemiş.
30:49Gece-Gündüz ve Biyolojik Saat: Modernite, hakikatin yerine insanı, vahyin yerine rasyonel aklı merkeze alarak göklerle olan irtibatın zayıflamasına neden oluyor.
BBC'nin bir haberine göre, elektrik ışığının insanların daha geç saatlere kadar uyanık kalmasını sağladığı ve bu da biyolojik saatin doğal işleyişini etkilediği belirtiliyor.
Araştırmalara göre, suni elektrik ışığına maruz kalmanın vücudun biyolojik saatini yaklaşık iki saat kadar geciktirdiği ve geç uyuyan insanların biyolojik saatleri ile uyum içinde olmadıkları tespit ediliyor.
34:29Biyolojik Saatle Uyum: Çin tıbbına göre biyolojik saat insan bedeninin faaliyet ritmini yönetir ve biyolojik saate aykırılık bilinmeyen hastalıklara yol açabilir.
Çin tıbbına göre biyolojik saate aykırılık nedeniyle oluşan hastalıklar kendilerini 20-30 sene sonra gösterir.
Batı hayatın tüm alanlarını kendine göre yeniden tanzim etmiş, sol elle yemeği, erkek erkeğe ve kadın kadına ilişkiyi yaygınlaştırarak hikmeti tersine çevirmiş.
36:06Manevi Otorite ile İrtibat: Yaklaşık 150 yıl öncesine kadar dünyadaki tüm düşünce biçimleri manevi otorite ile irtibat halindeydi.
Eskiden yaşam kutsallarla daha fazla irtibatlıydı, savaşçılar ok veya mızrak yapmak için ağacın başına gidip müsaade istiyorlardı.
İnsanın manevi otorite ile irtibatını koparması, bugünkü küresel düzeni kurabilmesi için gerekli görülmüş.
38:25Anormal Davranışların Etkisi: Günümüzde milyonlarca insan erkek erkeğe, kadın kadına ilişki içinde ve sol elle yemek yiyor.
Bu anormal davranışlar zikir yerine geçiyor ve dünyamızı korumakta olan çemberde boşluk ve çatlak yaratıyor.
Bu çatlaklardan kötü şeyler dünyamıza sızıp giriyor.
38:56Anormal Davranışlar ve Zikir: Milyonlarca insanın yanlışı yapması, anormali yapması zikir yerine geçiyor.
Batıda bazı merkezler anormali yaygınlaştırıp hikmeti telsiz etmek için çaba gösterirken, toplum ve devlet hayatında örnek alınması gereken davranışlar da görülmektedir.
39:31Batı'da Örnek Beceriler: Sultanahmet Camii'nde bir Amerikan generali, Irak işgalinden dolayı korkan Amerikalıların aksine açıkça kimliğini belirtmiş ve bir halıcıyla arkadaşlık kurmuştur.
Almanya'da bir Türk, bir ailenin kızına bir yıl sonra bebek getireceğini söylemiş, ancak getirmediği için aile onu evine kabul etmemiştir.
Tarihçi Semavi Ece, II. Dünya Savaşı yıllarında Almanya'da eğitim gördüğü sırada, okul bombalanınca bavullarını yazmadan bırakmış, Alman devleti bunları Karaköy'e göndermiştir.
45:40İnsanın Normalleşmesi ve Dünyanın Huzuru: Dünyadaki kaos ve çatışmacı rol karşısında gerçek alternatif küresel yapıcılık ve küresel ahlak hareketidir.
İnsan normalleşirse her şey normalleşir, bu sebeple insanın kutsalla irtibatını yeniden sağlamamız gerekiyor.
İnsan çevresindeki her şeyle irtibat halindedir; sokağınızdaki köpek açsa, erik ağacı susuzsa, sizin mutlu olmanız mümkün değildir.
48:27Dubai Örneği: Dubai'de zenginlik ve lüks olsa da ruh yoktur, bu da orayı lezzetsiz kılıyor.
Dubai'nin ortaya çıkışını temelinde bir İngiliz aklı vardır; krala "beyaz kadın getir" diyerek kendi ülkesinde rahat hareket edemediklerinin Dubai'de rahat hareket edebildiği bir yer yaratılmıştır.
Abu Dabi'de ise tam tersi durum vardır; katı kurallar geçerli olup daha muhafazakar ve İslamî bir yapıya sahiptir.
51:20Toplumsal Bağlantıların Önemi: Yeni bir dünya için hayatımızı yeniden düzenlemeliyiz: uyku, yemek-içme, sağ-sol el ve cinsiyet rollerinin toplumdaki yerinin yeniden belirlenmesi gerekiyor.
Osmanlı dönemindeki mekanlarda insanlar küçük taburelerde oturup, dertleşiyor, birbirlerine yardım ediyor ve sosyal destek sağlıyorlardı.
Bu mekanlarda insanlar birbirlerine terapi uyguluyor, psikolog ve psikiyatr merkezlerinin yerini alıyorlardı.
53:01Toplumun Kanaat Önderleri: Toplumumuzun her kesiminde kanaat önderi insanlar vardı ve toplum onlara saygı gösterirdi.
Bu kanaat önderleri, babalar, hayatın dışına itildi ve onlar da topluma "ne haliniz varsa görün" dedi.
Kanaat önderleri, karı-koca arasındaki sorunları, mahalledeki anlaşmazlıkları cızırtı aşamasında çözerek adli vakalar haline gelmesini engelliyordu.
54:07Suç Önleme ve İzleme Sistemleri: Londra'da beş milyon, Türkiye'nin Zonguldak Devrek ilçesinde ise sadece on altı tane gizli kamera vardı.
Dünyanın her yerinde gizli kameralar olsa da suçun önünü alamıyoruz, suçluyu yakalamak yerine suçun oluşmasını engellemek gerekiyor.
Kanaat önderleri aç köpeklere, susuz fidanlara ve kedilere bakarken, domates, peynir, çökelek ve soğanla yaşamak daha keyifli ve huzurluydu.
55:08İzleme Teknolojileri ve Kişisel Veriler: İslam inancına göre Allah her şeyi gören, işiten ve bilendir, geçmiş, anı, gelecek ve kalplerdeki şeyleri bilir.
İnsanlar Allah'ın görebildiğini, işitebildiğini ve bildiğini bilmesine rağmen önemsemediler.
Günümüzde sistem, kameralar, kayıtlar ve dinlemelerle insanları esiri ediyor.
56:35Kişisel Verilerin İzlenmesi: Sistem, insanların hastane kayıtlarını, ilaç kullanımını, demir eksikliğini, okudukları kitapları, tercih ettikleri yiyecekleri ve filmleri biliyor.
Telefon izleme sistemleriyle insanların nerede olduklarını, nereye gittiklerini ve kimlerle birlikte olduklarını tespit edebiliyor.
Parmak izi ve göz retinası gibi biyometrik veriler de kaydediliyor, böylece dünyanın her yerinde bile izlenilebiliyor.
59:13Zorunlu Dürüstlüğün Çağının Gelişi: Allah'ın her şeyi görür ve işitir sıfatı fiziken tezahür ediyor.
Zorunlu dürüstlüğün çağı geliyor; trafik polislerinin olmadığı bir dönem başlıyor.
Yüz kilometre hız tahlilinin bulunduğu yerlerde hız aşıldığında, araba sahibi ceza alacak; kırmızı ışıkta geçildiğinde veya çöp atıldığında da ceza ödenecek.
1:00:37Osmanlı'da Fütüvvet Teşkilatı: Osmanlı'da fütüvvet teşkilatı, 10-20 kişilik gruplar halinde faaliyet gösteriyordu.
Bu gruplar duvar ustası, marangoz, bahçıvan gibi farklı mesleklerden kişilerden oluşuyordu.
Fütüvvet teşkilatı köylere giderek dul kadınların borçlarını kapatarak, ekileri biçerek, duvarları örerlerdi ve hiç kimseden para almazlardı.
1:02:33Fütüvvet Teşkilatının İşleyişi: Fütüvvet teşkilatı köylerde sorun yapan kişileri (Dimitri gibi) merkeze rapor ederlerdi.
Sorun yapan kişilere suçları anlatılıp, özür dileme ve iade etme talimatı verilirdi.
Eğer talimatlar yerine getirilmezse, o kişi "bacadan alınarak" (öldürülerek) köyden uzaklaştırılırdı.
1:04:39Ipek Yolu'nun İdaresi: Ipek Yolu'nun idaresi ve Ermeni Parlamentosu'nun baskını olayı ele alınıyor.
Günümüzde olaylar gerçekleştikten sonra incelenirken, olayları planlayanların başarılı olma ihtimali çok daha yüksektir.
Türkiye'nin iki hazırlık karşı karşıya olduğu belirtiliyor: Etiyopya ve Malezya üzerinden.
1:05:50Coğrafik Konumumuz: Graham Fuller'in "İslamsız Dünya" adlı kitabından alıntı yapılıyor: Biz Ipek Yolu'nun ortasındayız ve Ortadoğu hemen yanı başımızda.
Fuller, bölgedeki sorunların İslam'dan kaynaklandığını, ancak bu sorunların İslam öncesine uzanan derin jeopolitik etkenlere dayandığını belirtiyor.
Özbek atasözü "Gökte Samanyolu, yerde de Ipekyolu'ndan şaşma" ile Ipek Yolu'nun metafizik halleri vurgulanıyor.
1:09:50Ermenistan Parlamento Baskını: 27 Ekim 1999 tarihinde Ermenistan Parlamentosu, Ulan Yana'nın yönettiği silahlı bir grup tarafından basılmış ve Başbakan Vazyen Sarkisyan ile Meclis Başkanı Karen Demirciyan dahil sekiz kişinin ölümüyle sonuçlanan bir parlamento baskını yaşanmıştır.
Baskını yapan grup, eylemin gerekçesini "halkı yoksulluktan ve yolsuzluğa bulan hükümetten kurtarmak" olarak açıklamıştır.
Baskın öncesinde Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği'nde Ermenistan, Azerbaycan'la ve Türkiye arasındaki Ermeni koridorunu açmayı kabul etmiş, ancak baskın sonrası koridor kapalı kalmıştır.
1:11:22Dünya Dengeleri ve Ülkelerin Tercihleri: Dünya dengeleri açısından önemli bir yerde bulunan ülkelerin sadece kendi tercihleri doğrultusunda yaşaması mümkün değildir.
Abdulhamid'in hal edenlerin de "istibdatçısın, zurnacısın" gibi gerekçeler kullanmış, ancak bu eylemin Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasına yol açmıştır.
Eylemlerin gerekçeleri masum görünebilir, ancak yapılan eylemin neye hizmet ettiği önemlidir.
1:14:14Modern Sömürgecilik Sistemi: Komünizmin dağılmasından sonra İslam'ın ortaya çıkacağı bir dönemde sözde İslamcı örgütler ortaya çıkmış ve bunlar bir algı örgütü olarak işlev görmüştür.
11 Eylül saldırısıyla başlayan süreçte, El Kaide gibi örgütlerin varlığı Amerika'nın Afganistan'a girmesine ve El Kaide'yi desteklemesine neden olmuştur.
Dünya dengeleri açısından önemli bir yerde bulunan ülkelerin sadece kendi tercihleri doğrultusunda yaşaması mümkün değildir.
1:15:18Güçlü Ülkelerin Yönetimi: Yunanistan, Türkiye, İran ve Pakistan hatı, Avrupa'dan Çin'e kadar uzanan ve İpekyol'un tam göbeği olarak nitelendirilmiştir.
Bu hat üzerindeki ülkeler 1950'den yaklaşık 8-10 yıl öncesine kadar askerle idare edilmiştir, sebebi bu ülkelerdeki sistemlerin geniş halk kesimlerinin mutabakatı ile kurulmuş yapılar olmadığıdır.
Soğuk savaş sırasında Türkiye, Avrupa'nın doğusunda NATO'nun ileri cephesi pozisyonundayken, ülke içi statükoda orduya önemli bir rol verilmiştir.
1:17:17Güçlü Ülkelerin Yönetimi ve Sistem: Arap coğrafyasında (alt koridor) güçünü halktan almayan yönetimler iş başına getirilmiştir: Kuveyt, Mısır, Suudi Arabistan, Suriye, Irak ve Arap Körfez ülkelerinde.
Güçünü halktan almayan yönetimler biraz daha ayakta kalabilmek için dış desteğe ihtiyaç duyarlar ve bu desteğin karşılığında ülkenin milli varlıklarını yabancı yatırımcılara pay ederler.
Güçünü kendi halkından almaya yönetimler vasıtasıyla o ülkenin varlıklarını yağmalamak ve bu ülkeleri idare etmek modern sömürgecilikte bir sistemdir.
1:20:48Türkiye'nin Güç Kaynağı ve Dış İlişkileri: Amerika, İsrail, İngiltere ve Almanya gibi ülkeler Türkiye'den bir şeyler istiyor, ancak Almanya gibi bazı ülkeler bugün istediklerini alamıyor.
İktidar gücünü milletten alıyor, bu da onu on iki yıldır iktidarda tutuyor ve kök söktürüyor.
Kuzey Irak'tan Avrupa'ya enerji boru hattı gibi projeler, iktidarın gücünü halktan aldığı için gerçekleşebiliyor.
1:22:06Yönetim ve Halk Arasındaki İlişki: Sadece yönetenlerin milli olması yeterli değil, seçmenlerin de milli olması gerekir.
Yönetim ve halk arasında bir denge olması için, yönetim halkla çatıştırılarak tamamen esir olunması amaçlanıyor.
Hesaplar artık halka dönmüyor, aksine halk kan aktıkça yönetimlere daha bağımlı hale geliyor.
1:23:05Türkiye'nin Ekonomik Projeleri ve Karşı Çatışmalar: Türkiye'nin güneydoğu bölgesini endüstri merkezi yaparak Afrika'nın ihtiyaçlarını üretme ve İstanbul'u finans merkezi yaparak İslam dünyasındaki sermayeyi çekme projeleri var.
Etiyopya'nın Afrika'nın endüstri merkezi haline getirilmesi, bu projeye karşı bir tepki olarak alınmış olabilir.
Malezya'nın İslam finans merkezi yapılması, Türkiye'nin İstanbul projesine karşı bir alternatif olarak görülüyor.
1:25:20NATO'ya Giriş ve Siyasi Yönetsel Örnekler: Türkiye'nin NATO'ya girmek istediği ilk kez 3 Ağustos 1950 tarihinde İngiliz Dışişleri Bakanlığı tarafından açıklanmış.
1940'ların sonunda Selim Sarper adlı bir kişi, gazeteciyle konuşurken İngiliz sefaretinin matbuat temsilcisi olduğunu gösteren belirtiler kullanmış.
Selim Sarper, gazeteciye Cumhurbaşkanı hakkında haberlerin yerleştirilmesi ve İngiltere'nin rahatsız olmaması konusunda talimatlar vermiş.
1:28:38Selim Sarper'in Moskova Büyükelçiliği Dönemi: Selim Sarper, 27 Mayıs'tan sonra Dışişleri Bakanı olmuştur.
Selim Sarper'in Moskova Büyükelçiliği döneminde önemli bir olay yaşanmıştır.
1:28:56Rusların Toprak İstekleri Efsanesi: Soğuk savaş yıllarından beri yaygın olarak "Ruslar bizden Kars, Ardahan'ı ve Boğazları istedi" şeklinde bir efsane yayılmıştır.
Bu efsane, Türkiye'nin NATO'ya girmesinin sebebi olarak sunulmaktadır.
1:29:39Belgelerin İncelenmesi: Milliyet gazetesinde 1980 yılında yayınlanan Mahmut Diker'den Büyükelçilerimizden birinin hatıralarında, Selim Sarper'in Molotof ile görüşmesini Ankara'ya aktardığında Rusların Boğazlarda üs kurmak ve Kars ile Ardahan'ı ilhak etmek istediğini bildirdiği ancak Ruslar bu taleplerini resmiyete dökmediği belirtilmiştir.
Dışişleri arşivlerinde Rusların toprak talebine dair resmi bir belge bulunmamaktadır.
Rusların Kars ve Ardahan üzerindeki iddiaları sadece Gürcistanlı iki Sovyet tarihçisinin yayınladığı bir makalenin dışında resmi bir talepte yer almamıştır.
1:31:08Diğer Kaynakların Doğrulaması: İsmet İnönü'nün kızı Özden İnönü'nün 1998 yılında Milliyet gazetindeki açıklamasında, Sovyetler Birliği'nden gelen ikinci sözlü notada Rusların Kars ve Ardahan'ı istedikleri ve Boğazlar üzerinde hak iddia ettikleri belirtilmiştir.
Zekeriya Sertel'in 1975 yılında Milliyet gazetindeki açıklamasında, Sovyetlerin toprak ve üs istemesinin kendisini şaşırttığı ve Ankara'ya giderek Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Selim Sarper ile görüştüğü anlatılmıştır.
Sovyet Büyükelçisi Vinogradov'un müsteşarı, Sovyetler Birliği'nin Türkiye'de Kars, Ardahan veya Boğazları istemediğini, bunun sadece İngiliz hayranı Selim Sarper'in yalanı olduğunu belirtmiştir.
1:33:29Sonuç: Selim Sarper'in bu yalanı, Türkiye'nin Batı'ya yönelmesini sağlayan büyük bir tezgahtır.
Selim Sarper meselesi önümüzdeki günlerde ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Dünya Siyaseti ve Türkiye'nin Rolü Üzerine Siyasi Analiz Programı

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir