Buradasın

Cübbeli Ahmet Hoca ile Dini ve Siyasi Konular Üzerine Röportaj

youtube.com/watch?v=2LAzvFW6ULw

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Bu video, Cübbeli Ahmet Hoca ile yapılan kapsamlı bir röportajdır. Hoca, 40 yıldır dini konularda sohbetlerde bulunan, binlerce insanın hayatına etki eden ve son dönemde sosyal medyada siyasi konularla gündeme gelen bir din adamıdır.
Röportajda İslam ilimleri, dini kavramlar (reddiye, cedel, muska, büyü), siyasi konular (Kemal Kılıçdaroğlu, HDP, PKK, milliyetçilik) ve toplumsal sorunlar (zenginlik-fakirlik, ateizm, deizm) ele alınmaktadır. Video, Hoca'nın kişisel hayat hikayesinden başlayarak dini görüşleri, siyasi değerlendirmeleri ve Türkiye'nin iç ve dış siyasi sorunlarına dair görüşlerini içermektedir.
Röportajda ayrıca Hoca'nın yazdığı kitaplar, "Rızık Bolluğu" adlı iki ciltlik eseri, Avrupa seyahatleri, taklitçilik yeteneği ve müzik-şiir okuma deneyimleri hakkında bilgiler de paylaşılmaktadır. Konuşmacılar arasında İsmail Saymaz, Ümit Özdağ, Hakan Bayrakçı ve diğer katılımcılar da bulunmaktadır.

00:07Cübbeli Ahmet Hoca'nın Siyasi Konudaki Rolü: Cübbeli Ahmet Hoca, daha önce dini konularda ihtilaflı konuşmalar yaparken, son bir ay içinde Twitter ve sosyal medyada siyasi konularla gündeme geldi.
Hoca, polemiklerle meşhur olmak istemediğini ancak meydanın boş olduğunu ve diğer hocaların da bu konulara girmesini istediğini belirtti.
Hoca, siyaset konusunda milli bir duruşa sahip olduğunu ancak körü körüne bir partiyi desteklemediğini, yanlışa yanlış dediğini ifade etti.
02:24Diyanet'teki Vazifeli Hocaların Siyasi Tutumu: Diyanet'te vazifeli olan hocaların siyasi konulara girmesi konusunda farklı görüşler var; bazıları girmemeli, bazıları girebilir.
Halil Konakçı gibi Diyanet'te görev yapan hocaların siyasi tutumları eleştiriliyor, özellikle toplumsal kesimleri birbirine yakınlaştırmak yerine uzaklaştırma yol açabilecek üslupları eleştiriliyor.
Hoca, doğruyu söylemekle birlikte, konuşmanın dine, diyanete ve imana ne faydası olduğunu sorguluyor ve "ilmi siyaset" kavramını vurguluyor.
04:29Konuşma Üslubu ve İletişim: Rahmetli Timurtaş Hoca gibi, aynı konuyu farklı üsluplarla ele alan hocalar var; Timurtaş Hoca çileler çekmiş ve bedel ödemiş.
Konuşmacı, aynı konuyu daha beter bir üslupla konuşsa da, güldüre müldüre şaka şaka mevzuyu götürdüğünü belirtiyor.
04:55Sosyal Medya ve Üslup: Timurtaş Hoca zamanında hazır bir kitleye hitap edilirken, sosyal medyada kırk bin türlü bakış açısına hitap edildiğinde otuzdokuz binini kendine düşman etmek ve dine düşman etmek mümkündür.
Konuşmacı, görüşlerini değiştirmeyi veya farklılaştırmayı değil, üslup dairesinde söylemeyi, gerekli olup olmadığını, topluma ve insanlığa yararı olup olmadığını gözetmeyi vurguluyor.
Peygamberimizin üslubunda da düzgün bir üslup olduğu, münafıkları Medine'de idare ettiği ve bazı kavimleri isim vermeden eleştirdiği belirtiliyor.
06:20Siyasi İlişkiler: Konuşmacı, Saadet Partisi ile müştereklerinin olduğunu, Erbakan Hoca ile evlerinde toplantılar yaptıklarını ve Özal zamanında da bu toplantıların devam ettiğini anlatıyor.
Tayyip Bey'in o dönemde il başkanı iken ve daha önce de gelip gittiğini, Erbakan Hoca ile beraber olduklarını belirtiyor.
Konuşmacı, siyasetin göbeğinde olduğunu ancak milli bir durum olmasa siyaseti konuşmayacağını, dini meseleleri siyasi konularla karıştırmak istemediğini ifade ediyor.
07:40Siyasi Değerlendirmeler: Konuşmacı, siyasi konularda Ahmet Davutoğlu'nun HDP'ye göz yummaması ve Kayyum atanmalara karşı çıkması gerektiğini belirtiyor.
CHP'nin durumunun raydan çıktığını, Atatürk Partisi olmaktan tamamen uzaklaştığını ve kendi içindekilerin bu konudan girdiklerini söylüyor.
08:48Kişisel Eşyalar: Konuşmacının yüzüğü, bir hacı tarafından yapılmış ve içinde "Tevfiki illa billah" (Muvaffak olmam ancak Allah'ın yardımıyladır) yazısı bulunuyor.
Yüzüğün altın değil gümüşten yapıldığını, dört-beş gram ağırlığında olduğunu ve fıkıhta gümüşte de gram limiti olduğunu belirtiyor.
Konuşmacının bastonunun Medine'den Seyfettin Hoca tarafından hediye edildiğini ve Louis Vuitton tarzına benzediğini söylüyor.
12:30Kıyafet ve Moda: Konuşmacının onbeş-yirmi bastonu olduğunu ve kıyafete göre yanına aldığını belirtiyor.
Tezattan tenasüp (zıtlıktan uyum) çıktığını, siyahla lacivert gibi zıt renklerin moda olduğunu anlatıyor.
Tom Ford'un tezattan tenasüp çıkartması ile meşhur bir ünlü modacı olduğunu söylüyor.
14:00Giyim Seçimi ve Cedel Kavramı: Konuşmacı, giyim seçimlerinin kendisinin değil, eşinin yaptığı ve kendisinin "olmuş mu" diye sormadığı belirtiliyor.
Cedel kavramı, mücadele ve çekişme anlamına geliyor ve insan mücadele bakımından en fazla cedel yapan mahluktur.
İlmi hilaf cedel, karşıtlık ve mücadele ile çekişme anlamına geliyor ve bu konuda özel kitaplar ve dersler Osmanlı'da medrese eğitimlerinde vardı.
16:08Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın Hikayesi: Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın uyuduğu bir gece, Hz. Muhammed onları uyandırmak için aralarına girdi.
Hz. Ali, "Ruhlarımız bizim elimiz, uyandırmayan Allah uyandırmadı" diyerek cevap verdi.
Hz. Muhammed bu cevabı cedel saydı ve "Ve kanel insanu eksera şey cedelle" (İnsan mücadelesi) diyerek onu övdü.
17:41Polemik ve Reddiye Kavramları: Polemik kelimesi Fransızca kökenli olup Türkçeleşmiş bir terimdir.
Reddiye, Osmanlıca'da aforoz gibi bir kavramdır ve Arapçadır.
Reddiye, bir şeye karşı çıkmanın iki farklı şekli vardır: sokak üslubu sapıktır, zındıktır gibi sövmek veya ilmi cevaplar ortaya koymak.
19:13Dinden Çıkarma Konusu: Reddederek dinden çıkaran Allah'tır, kabul eden Allah'tır.
Elfaz-ı küfür, ehl-i sünnete göre hangi sözün adamı dinden çıkaracağını belirleyen bir kavramdır.
Allah'ın ayetini inkar etmek, mütevatir hadisleri inkar etmek dinden çıkarır.
19:39Hadislerin Mütevatir Türleri: Hadislerde lafza mütevatir, aynı kelimelerle cemaatten cemaate, sahabeden tabiine onlarca, yüzlerce kanaldan gelmiş hadislerdir.
Manen mütevatir ise onlarca, yüzlerce sahabeden, tabiinden, binlerce raviden gelmiş ve mana aynı yere vuran hadislerdir.
Manen mütevatir hadislerde kelimeler farklı olabilir, örneğin İsa'nın gökten inmesi konusunda farklı ifadeler bulunabilir.
20:48Reddiye Kavramı ve Kullanımı: Reddiye, dinlediği dinden çıkartmakla alakalı açıklaması olan bir itiraza denir.
Reddiyenin konusu göre değişir, tasavvuftan tarikatla ilgili reddiye yapıldığında dinden çıkmakla alakalı olmayabilir.
Konuşmacı, sohbetlerinden namaza başlayıp giden, içkiyi bırakan, zinadan tövbe eden ve kendine meşrep arayan yüzbinlerce insana etki ettiğini belirtiyor.
22:37Reddiye Örnekleri: Konuşmacı, Adnan'a reddiye yapmış ve "Bu yüzyılda değil" adlı kitap yazmış, Adnan'ın mehdi olduğunu iddia etmesine karşı çıkmış.
Ali Kalkancı'ya da reddiye yapmış, kadınların hasta okumak için ona gittiğini ve bu durumun Erbakan hükümetini devirdiğini belirtmiş.
Ali Kalkancı'nın ilmin olmadığını, vaaz edemediğini ve hasta okumakla cinci büyücü olduğunu söylemiş.
27:46Muska Yazma Konusu: Türkiye'de muska yazma konusunda kontrol olmadığı ve bu işin merdiven altı parayla yapıldığı belirtiliyor.
Muska yazmanın dinin ruhuna aykırı olduğu, insanın kendi duayı kendi okuması gerektiği vurgulanıyor.
İbni Ömer'in kendi okuyamayan, aklı ermeyen küçük çocuklara muska yazdığı, bunun sünnetten delili olduğu söyleniyor.
30:20Muska ve Şeriatsızlık: Büyücülerin çoğu cinlerden yardım isteyerek muska yapar, bu yapan şirke düşer, üzerine takan da belaya düşer.
Şeriatsızlık varsa, kadın ve erkek tek bir odada kalıyorsa halvetten haram olur, kadına el tutmak da haramdır.
Bazı tarikat mensupları, şeriatçı olduklarını iddia ederek karılarını yabancı erkeklerle kapalı odalarda bırakıyorlar.
31:29Diyarbakır'daki Şeyh Haberi: Diyarbakır'da kendini şeyh olarak tanıtan biri, güvenlik kameraları ve dikenli tellerle çevrili avlulu bir evde randevu sistemiyle günde 300 kişiye hizmet veriyor.
Eve gelenler kapıdaki görevlilerden fiş alıyor, yeşil renkli fiş için 500 TL, beyaz renkli fiş için 250 TL ücret ödeniyor.
Bu kişinin aylık kazancı bir milyon lira olarak belirtiliyor.
33:24Muska Hakkında Bilgiler: Muskanın özelliği şahsa yazılması, hazır muska yazmak doğru değildir.
İslam'da muska yoktur, muska işi Yahudilikten ve Hıristiyanlıktan geçmiştir.
İslam ansiklopedisinde, muskacılık fetihler sonucu yeni Müslüman olan kitlelerin farklı inanç ve geleneklerinin tesiriyle yeni şekiller kazanarak yaygınlaşmıştır.
34:42Muska'nın Tarihi ve İslam'daki Yeri: Muska kültürü ilk örnekleri Eski Mısır'da görülmüştür, Yahudilikte orta çağlara doğru yaygınlaşmıştır.
İslam kültüründe muskacılık fetihler sonucu yeni Müslüman olan kitlelerin farklı inanç ve geleneklerinin tesiriyle yeni şekiller kazandırılarak yaygınlaşmıştır.
İslam, Tevrat'ta ve İncil'de olan her şeyi reddetmedi, örneğin Aşure orucu gibi bazı gelenekleri kabul etmiştir.
36:18Muska'nın İslam'daki Değerlendirmesi: İslam'da dua vardır, yaratıcıya Allah'a dua edilir ve gelen her şey Allah'tan istenir.
Sistematik para kazanma amaçlı muska işi karşı çıkılacak bir şeydir.
Sahabe döneminde de muska geleneği vardı, örneğin İbn Abbas doğum sancısında olanlara bazı ayetleri yazıp suyundan içirmiş ve para almıştır.
39:32Sünnet ve Büyü Hakkında Görüşler: Konuşmacı, sünnette okuma ve üfleme gibi uygulamaların sünnet olduğunu, ancak bunların cin ve şeytanla karıştırılmaması gerektiğini vurguluyor.
Türkiye'de en modern ailelerde bile okuma üflemeye kadar bu uygulamaların yapıldığını belirtiyor.
Televizyonlarda tuhaf programlar yapıldığını ve insanların her şeyi büyüye bağladığını, hocaların büyü olduğunu söyleyerek para aldığını söylüyor.
42:12Büyü ve İmtihan: Kur'an'da büyü konusu var, Bakara Suresi'nde yarım sayfalık ayet bulunuyor ve bu konu Yahudilerden çıkmış.
Harut ile Marut isimli iki melek, imtihan için gönderilmiş ve insanlara sihir öğretmişler.
İnsanlar bu ilmi kötüye kullanmış, eşlerin arasını ayıracak bilgiler öğrenmişler.
44:05Büyünün Gerçekleri: Müslümanların itikadı, hiçbir papaz, hoca veya şeyh büyüsünün Allah'ın izni olmadan zarar veremeyeceği.
Allah izin verdiğinde büyünün zarar verebileceği, izin vermediğinde ise zarar veremeyeceği belirtiliyor.
Allah'ın hastalığı da yaratması ve imtihan meselesi olduğu vurgulanıyor.
45:07Yahudilerin Büyü İlimi: Felak ve Nas surelerinin nüzul sebebi, Lebid ibn-i Asam isimli bir Yahudi'nin Peygamber'e siir yapması.
Yahudilerin büyülerinde tırnak ve saç gibi uzuvların önemli olduğu, İslam'da ise bunların toprağa gömülmesi gerektiği belirtiliyor.
Yahudilerin sihir ilminin merkezi olarak Babil'de Harut ve Marut'un indirdiği ilmi öğrendikleri ve Süleyman aleyhisselam'ın tahtı mülkü zamanında yazdıkları sihir ilimlerine uydukları söyleniyor.
48:30Süleyman Aleyhisselam ve Yahudiler: Süleyman aleyhisselam İslam'ın da kabul ettiği meşhur Yahudi kralı ve aynı zamanda Davud aleyhisselam.
Süleyman aleyhisselam döneminde Yahudiler büyük zenginlik ve güç içindeydiler.
Üçyüz-dörtyüz yıl sonra Babil kralı Nabukod Nazar (Buhtunnasar) İsrail devletini yıktı ve Yahudileri Babil sürgünlerine gönderdi.
49:23Süleyman Mabedi ve Büyü: Yahudi sistemi Süleyman Mabedini halvet ederek bambaşka bir sistem haline getirmiş ve özgür kaldıklarında bu gücü geri bulmak için arayıştalar.
Süleyman Aleyhisselam dünyayı şeytanları ve cinleri bağlayarak hükmediyordu, Yemen Kraliçesi Belkıs'ın tahtını anında Kudüs'e getirmesi Kur'an'da keramet olarak anlatılıyor.
Yahudiler Süleyman Aleyhisselam'a peygamber demiyorlardı, onu "kral, büyücü kral" olarak nitelendiriyorlardı.
51:17Büyü ve İslam: Büyü iki türlü olabilir: ehli olan hakiki büyücüler ve sahtekarlar.
İslam'da büyü büyük haramdır, kim yaparsa yapsın, kim hak ederse etsin.
İslam'da büyü yoktur, büyünün etkisi vardır ve bu Kur'an'a zıttır.
54:17Büyü Bozma ve Etkileri: Büyü bozma durumundan bütün millet gidiyor, üçte biri yaptırmaya, üçte ikisi bozdurmaya gidiyor.
Sebepsiz sıkıntı yaşayan insanlar psikiyatriste gidilmeli, psikiyatri çözemiyorsa başka yollar aranmalı.
İyi niyetle kandırma yapılmamalı, Allah'la arandaki zikirler ve hacet namazları gibi yollar tercih edilmeli.
56:50Kadın-Erkek İlişkilerinde Büyü: Kadınların ekseriyeti kocalarının dışarıda bir kadına takmış meselesini çözmek için büyü yollarına başvuruyor.
Kocayı bağlamak için yapılan büyü aksi tesir yapabilir, adam evden çıkamaz hale gelebilir veya işi bozulabilir.
Kadınlar yuvayı korumak istese de yanmaz yola gidiyor, aksi tesir sonucunda adam ona da yaramıyor.
58:08Büyücüler ve Hacet Namazı: Konuşmacı, toplumun en büyük sorununun büyücüler ve cinciler olduğunu belirtiyor.
Bazı insanlar hastalıklarından kurtulmak veya çocuk sahibi olmak için büyücülere başvuruyor, ancak konuşmacı bunun Allah'ın yaratması olduğunu vurguluyor.
Konuşmacı, hacet namazı kitabı yazacağını ve özel bir hacet namazı olduğunu, bu namazın on iki rekat olduğunu ve secde kısmında zorlandığını anlatıyor.
1:00:34Büyücülük ve Eğitim: Büyücülük öğrenilen bir ilim olmasına rağmen öğrenmesi zor ve iktisası var.
Günümüzde büyücülük YouTube ve Instagram gibi platformlarda yaygınlaşmış durumda.
Büyücülükte hem hayra iş yapanlar hem de kötü niyetle büyü yapanlar bulunuyor.
1:01:54Sihir İptali ve Cinci Hoca Öyküsü: Konuşmacı, sihir iptali konusunda bilgi sahibi olduğunu ve Kur'an'da "İnnallahu sebt" ayetinin sihirden koruma sağladığını belirtiyor.
Sultan Deli İbrahim döneminde, Kösem Sultan'ın cinci hoca tarafından göya açıldığı ve cinci hoca'nın büyük servet sahibi olduğu anlatılıyor.
Sultan İbrahim tahttan indirilip öldürüldüğünde, Kösem Sultan cinci hoca'nın servetini yeniçerilere dağıtmak için onu işkenceye uğratmış ve hoca'nın servetini ortaya çıkarmış.
1:04:38Büyücülük ve İslam: Tarihte cinci hocalar, muskacılar ve büyücüler çok para kazanmış, ancak çoğu sahtekar.
Bazı büyücüler Kur'an'ı pisliğe atma gibi şirk içerikli büyüler yapıyor.
İslam'da haramı helali bilen biri kafir olmaz, ancak şirk içerikli büyüler yapan kişi müşrik olabilir.
1:07:06Büyücünün Cezası ve Papaz Büyüsü: İslam kanunlarında büyücü sihir yapanı tespit edip öldürmek emrediliyor.
Türkiye'de İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde büyücülük yapan birçok kişi bulunuyor.
Papaz büyüsü de var ve bazı Müslüman kadınlar büyücüler çözemeyince papaza başvuruyor.
1:09:29Papaz Büyüsü ve Sosyete Meselesi: Allah'tan başka yaratan var diyen şirket düşer ve kafir olur.
Papaz büyüsü konusu, milletin kiliseye ve papaza gitmesine yol açmıştır.
Sosyete meselesi bu konuya el atmış ve Kadıköy'deki kahvelerde ayaküstü işlemler başlamıştır.
1:10:29Kitap Hazırlama Süreci: Konuşmacı bir kitap hazırladığını ve ayet-hadislerle ilgili bir eser üzerinde çalıştığını belirtiyor.
Fakirlik ve zenginlik sebepleri konusunda üçyüz sayfalık bir kitap yazdığını söylüyor.
Rızık bolluğu konusunda iki ciltlik bir kitap hazırladığını, birinci cilt ayetlerle, ikinci cilt hadis ve evliyaullah'ın dualarıyla dolu olduğunu belirtiyor.
1:12:09Mükemmeliyetçilik ve Yazma Zorlukları: Konuşmacı mükemmeliyetçi olduğunu ve bu durumun kendisini mahvedip yorduğunu ifade ediyor.
Yazmalara kadar iniyor ve dünyanın her yerinden mahdutları aldırıyor.
Melik cinlerin şema meselesinde ayet-hadislerle hizip, vird ve otlar hakkında bir eser hazırladığını belirtiyor.
1:12:48Fakirlerin Zenginlerden Önce Cennete Gideceği Tartışması: Konuşmacı, fakirlerin zenginlerden çok önce cennete gideceğini söylediğini ve bu ifadenin Ümit Özdağ tarafından polemik konusu haline geldiğini anlatıyor.
Hadis-i şerifte "Ümmetimin fakirleri cennete girecekler, zenginlerinden evvel" denildiğini belirtiyor.
Kur'an'da "Sizin rabbin katındaki gün hesabınıza bakarsanız, sizin saydığınız yıllar seneler hesabıyla bin senedir oradan çıkarıyorsun" denildiğini söylüyor.
1:15:37Konuşmacının Ekonomik Durumu: Konuşmacı, servetinin dağıtacak bir şey olmadığını, sadece yüz metrekarelik bir arsa ve çocuklarının oturduğu evlerin olduğunu belirtiyor.
Gelir getiren bir kirada malı olmadığını, oturduğu ev faturalarının ve sağlık masraflarının yüksek olduğunu söylüyor.
Babasının 1980 yılında Türkiye'nin demirinin yüzde seksenini elinde bulunduracak derecede zengin olduğunu, ancak şimdi zengin olmadığını ifade ediyor.
1:17:20Babasının Etkisi ve Ekonomik Zorluklar: Konuşmacı, babasının ona para harcamasını engellediğini ve "Para harcarsan baban der ki gel de çalış" dediğini anlatıyor.
Babasının ticareti yönetemediğini ve üç kere iflas ettiğini, son iflasın 28 Şubat iflası olduğunu belirtiyor.
Kendisinin ve çocuğunun oturduğu evlerden başka gelir getiren hiçbir mal varlığı olmadığını, Esenyurt'taki yüz metre arsasının da devlet tarafından trafo kurulduğu için bedava kullanıldığını söylüyor.
1:20:21İslam'da Zenginlik ve Zekat: Abdurrahman bin Avf, sahabenin en zengini olarak cennete beşyüz sene sonra gireceği hadisi tartışılıyor.
İslam'da zengin, zekat verene denir ve nisap (zekat verme şartı) seksenbir gram altın veya bu meblağa ulaşan satılık mal olarak belirlenir.
Zekat vermek için paranın borcun ve ihtiyaçların hariç tutulması ve bir sene geçmesi gerekir, bu süre ay hesabı olarak hesaplanır.
1:26:24Ekonomik Durum ve Musibetler: Konuşmacı, ekonominin bozulmasının günahların yüzünden olduğunu ve Allah'ın bereketi kaçırdığını belirtiyor.
Kafirin cenneti dünyada olduğu için ona haramı anlatmak yerine, müslümanlara cennete vaat ederek tövbe etmelerini sağlamak gerektiğini vurguluyor.
Musibetlerin (pahalılık, enflasyon, devalüasyon, terör) insanların günahları yüzünden olduğunu, ancak sadece hükümet veya bürokrasinin değil, toplumsal bir yanlış olduğunu ifade ediyor.
1:28:53Cübbeli Hoca'nın Eleştirisi: Cübbeli Hoca'nın Beka, HDP ve PKK gibi konuları sıkça dile getirdiği belirtiliyor.
İsmail Saymaz, Cübbeli Hoca'ya itirazda bulunmuş ve pahalılık, işsizlik ve yoksulluk gibi sorunları ele almadığını eleştirmiş.
İsmail Saymaz'a göre, Cübbeli Hoca'nın yoksulların çilesinden bahsetmemesi, Müslümanların da fakirlik yaşadığı gerçeğini görmezden gelmek anlamına geliyor.
1:30:07Konuşmacının Kişisel Geçmişi: Konuşmacı, 1980'lerden beri sağ iktidarlar ve darbelerde yaşadığını belirtiyor.
Yedi yaşından beri İslam konularına ilgi duyduğunu ve camide büyüklerinden ders aldığını anlatıyor.
Pahalılık, işsizlik ve yoksulluk gibi sorunları sohbetlerde konuştuğunu, ancak bunların haber olarak yer almadığını söylüyor.
1:32:06Ekonomik Sorunların Nedenleri: Konuşmacı, pahalılıkların FETÖ darbesinden sonra başladığını ve memleketin düzeninin gül gibi gittiği bir dönemde birden düştüğünü belirtiyor.
FETÖ'nün bürokraside yüzde bir bile olsa canlı bomba olduğunu ve tehlike arz ettiğini vurguluyor.
Hükümetin politikalarının darbeyle çöktüğünü ve dünya çapında itibarsız hale geldiğini, 60 ülkede okullarına darbe yapabilecek hale geldiğini söylüyor.
1:33:02Ekonomik Eleştiriler: Konuşmacı, 1998'de dinler arası diyalogun şirktir ve Müslümanlara zarar vereceğini söylemiş olduğunu belirtiyor.
2007-2008'de iftarlarda ekonomi bozulacağını, ekmek 4 lira olacağından ve doların 4000 lira olacağından bahsetmiş olduğunu söylüyor.
İslam'ın tatbik edilmediği için ekonomik sorunların ortaya çıktığını vurguluyor.
1:35:11Eleştiri ve Sorumluluk: Konuşmacı, ekonomik sorunların siyasi otoriteye değil, İslamiyet'ten uzaklaşma ve toplumun kendi günahlarından kaynaklandığını belirtiyor.
Herkesin önce kendine bakması gerektiğini, önce kendine bir şey etmesi gerektiğini vurguluyor.
Müslüman toplumlarda zina, eşcinsellik, içki ve kumar gibi davranışların devam etmesi durumunda bolluk olmayacağını, Allah'ın Müslüman'a cezayı dünyada verdiğini söylüyor.
1:37:29Ekonomik Sorunların Değerlendirilmesi: Konuşmacı, ekonominin bir bilim olduğunu ve hükümetin ekonomi ile ilgili kararlar aldığını belirtiyor.
Ayet ve hadislerin "inne innel abde le yuhram rızka zembi yusubu isabet ettiği" (yaptığı günahtan sebep bir adam rızkından mahrum olur) şeklinde olduğunu söylüyor.
Kendisinin dini yönünden ele almakla mükellef olduğunu, hükümetteki kararları almakta mekanizmada rem olmadığını vurguluyor.
1:38:53Toplumsal Günah ve İbadet Oranları: Konuşmacı, 80 milyon insanın hepsinin bir günaha veya suçu olmalı ve bunların içinde hiç düzgün insan olup olmadığını sorguluyor.
Kur'an'da "Eğer şehirliler ve köylüler imanlarını sağlam düzgün yapsaydılar ve haramlardan sakınsaydılar, Allah bereket kapılarını açardı" deniyor.
En büyük haram şirkten sonra beş vakit namazı terk etmek olup, son anketlere göre beş vakit namazı vakti vaktine kılanların oranı yüzde altı civarında.
1:42:01İbadet Yozlaşması ve Toplumsal Etkileri: İbadetlerde toplu bir azalış ve yozlaşma var, kapalı ibadetlerde ensestler ve zinalar gibi suçlar artıyor.
Müslümanlık prim yapmaya başlamış, Müslüman görünmek bir değer haline gelmiş, bu da kaliteyi ve keyfiyeti bozmuş.
Bu durum bereketsizlik ve hayırsızlık getirmiş.
1:43:08Siyaset ve Dini Yaklaşım: Konuşmacı, siyasete soyunma ihtiyacı hissetmediğini, siyasetin Arapça'da "yönetim" anlamına geldiğini belirtiyor.
HDP-PKK irtibatı olanlara fayda sağlamasınlar diye doğruyu söyleyeceğini, ancak partilerin baki olmadığını vurguluyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nu kibar ve kimseye çatmayan biri olarak tanımlıyor, helallaşma konusunda olumlu bir yaklaşım sergilediğini belirtiyor.
1:46:34Anayasa ve Kılık Kıyafet Kanunları: Konuşmacı, anayasada kılık kıyafet kanunlarının kaldırılması gerektiğini, donsuz gezmenin serbest olmasına rağmen cübbe ve sarığın hala suç sayıldığını belirtiyor.
Foto şapka kanununun artık uygulanmadığını, anayasanın saygınlığını muhafaza etmek için bu tür kanunların kaldırılması gerektiğini savunuyor.
Muhalefetin dini ve milli yöne dönene kadar eleştirildiğini, özellikle Saadet Partisi'nin Şia-Iran irtibatını ve Suriye'deki olaylara yaklaşımını eleştiriyor.
1:49:10Kemal Kılıçdaroğlu ve HDP İlişkisi: Suriye'deki muhacir Müslümanlar arasında Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyenler ve eleştirenler bulunuyor.
Mustafa Sarıgül, Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekliyor.
Konuşmacı, Atatürk'ü ve milliyetçiliği savunan Kemal Kılıçdaroğlu'nun HDP ile yakınlaşmalarını eleştiriyor.
1:50:06Seçim Sonrası Eleştiriler: Seçim sonrası Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyenler, ona oy verenler "kazanamadın artık bırak git" diyorlar.
Konuşmacı, bu eleştirenlerin iki yüzlü olduğunu, Kemal Kılıçdaroğlu güçlüyken itiraz etmediklerini belirtiyor.
Özgür Özel'in Kemal Kılıçdaroğlu'nu hapishanede ziyaret ettiğini, Muharrem İnce'nin ise daha erken partide Atatürk'ün adının kalmadığını söyleyerek ayrıldığını anlatıyor.
1:51:44Eleştirilerin Zamanlaması: Konuşmacı, Kemal Kılıçdaroğlu adayken ona karşı çıkıp yanlışlarını söyleyenlerin şimdi eleştirmelerinin geç kaldığını belirtiyor.
İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıktıklarını, ancak Tayyip Erdoğan'ın imzaladığını savunmadıklarını söylüyor.
İnsanların ilkeli olması gerektiğini, kendi doğrularına göre konuşmalarını vurguluyor.
1:53:52Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kalması: Konuşmacı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun istifa etmesi konusunda karar veremeyeceğini, kurultaya gideceklerini belirtiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun kalsa Cumhur İttifakı için faydalı olacağını, aksi takdirde Erdoğan'ın kazanacağını söylüyor.
Suriye'deki bölünme ve PKK-PYD sorunlarını vurgulayarak Kemal Kılıçdaroğlu'nun kalmasının tehlikeli olduğunu ifade ediyor.
1:56:24Milliyetçilik ve Dindarlık İlişkisi: Konuşmacı, milliyetçilik konusunda dindar yaklaşımlarda ırkçılık yerine hassasiyet olduğunu belirtiyor.
Dindar yaklaşımlarda milliyetçilik daha fazla sentez ve İslam sentezi içerir.
Konuşmacı, çocukluğunda bu kadar milliyetçilik olmadığını, ancak Mahmut Efendi Hazretleri'nden etkilendiğini anlatıyor.
1:57:33Mahmut Efendi Hazretleri'nin Özellikleri: Mahmut Efendi Hazretleri, Diyanet'in memuru ve resmi cami imamı olmasına rağmen dengeli bir insandı.
Alparslan Türkeş, Mahmut Efendi'nin mahkemelerdeki ifadelerini incelediğini ve "ne Allah'ı kızdırmış ne devleti kızdırmış" dediğini belirtiyor.
Mahmut Efendi, Türkiye Cumhuriyeti'nden sonraki ikilemde kalınan noktalarda sorgu suale cevap vermekte zorlanan yerlerde dengeli bir tutum sergilemiş.
1:58:36Mahmut Efendi Hazretleri ile İlişkiler: Konuşmacı, Mahmut Efendi Hazretleri'yle İstinye'deki babasının evinde ve Ankara'daki genel merkezde görüşmüş.
Erbakan Hoca, Mahmut Efendi'ye "siyasette ne işiniz var" diye sormuş, Mahmut Efendi ise "yönetimde müdahale etmezsen seni kimler yönetir" demiş.
Mahmut Efendi, kendisine reis istemediğini, aday olmadığını, ancak toplum menfaati için olan işlerde var olduğunu belirtmiş.
1:59:55Mahmut Efendi Hazretleri'nin Etkisi: Konuşmacı, Mahmut Efendi Hazretleri ile saatlerce oturduğunu ve samimi olduklarını anlatıyor.
Mahmut Efendi Hazretleri, sarık başını çıkarmasını istememiş ve "Osmanlı'nın sarıdır" demiş.
Mahmut Efendi Hazretleri'nin cenazesinde üç milyon kişi toplanmış, çünkü halka ve umuma hizmet etmiş, herkesin ölüsüne dirisine cenaze para almadan meccanen hizmet etmiş.
1:59:54Mahmut Efendi Hazretleri'nin Milliyetçilik Anlayışı: Mahmut Efendi Hazretleri, askere gitmeye önem verirdi ve "Cuma kılınmaz" gibi acayip furyaları engelledi.
Kıbrıs Harbi'nde camide kırk gün itikafa niyet edip Kıbrıs'a dua etmiş.
Mahmut Efendi Hazretleri'nden alınan terbiyede bölünmez bütünlük, parçalanmamak ve devlete karşı kıyam etmemek öğretilmiş.
2:02:34PKK ve Kürt Sorunu: Doğu'daki hocalar, şehler ve medreseler çok güçlüydü, ancak bu damar zayıflayınca dengesiz politika izlendi.
Mahmut Efendi Hazretleri, ayaklanma tertip edilmesine karşı çıkmış ve "askerde bizim çocuğumuz, polis bizim çocuğumuz" demiş.
Konuşmacı, Kürt sorununun aslında siyonizm, arzı, mevut ve vaat edilmiş topraklar sorunu olduğunu belirtiyor.
2:04:29Siyasi Değerlendirmeler: Konuşmacı, siyaset ve faaliyetlerin nereye yaradığını, kimin ekmeğine yağ sürdüğünü değerlendirmek gerektiğini vurguluyor.
İstanbul Sözleşmesi ve eşcinsellik hususundaki hassasiyetlerin Fatih Erbakan'ın üç puan almasının çoğunu oluşturduğunu belirtiyor.
Kayyum meselesinde, seçilmiş bir kişinin görevinden nasıl alınacağı konusunda anayasal ve kanuni sınırlar olduğunu vurguluyor.
2:06:19Kürt Bölgesi ve Dini Dokunun Bozulması: Konuşmacı, Kürt kardeşlerin dini dokusunun tahrip edilmesi için hassas durumda olduklarını belirtiyor.
Arz-ı Mev'ud Yahudinin siyonistin planına mahal hazırlayabilmek için bölgenin marksist-leninist, ateist, deist olması gerektiği vurgulanıyor.
Konuşmacı, Urfa'da bir kız bir erkek parkta oturup öpüşememesi gibi durumların, bölgenin dini dokusunun bozulmasının bir göstergesi olduğunu söylüyor.
2:07:32PKK Meselesi ve Siyonist Projesi: PKK meselesinin aslında siyonist projesi olduğu iddia ediliyor.
Konuşmacı, Kürt bölgesindeki ulema, seyyidler ve şeyhlerin başlarının tacı olduğunu, kendisinin de bu bölgeleri ziyaret ettiğini belirtiyor.
Ezan okuyanların öldürüldüğü, medreselerin basıldığı ve ulemaların kendi muhitlerine çekildiği, şimdi de onlara köpekler salındığı ifade ediliyor.
2:08:31Kürt Müslümanların Durumu: Ateist, deist, marksist ve leninist oranının aşırı arttığı, ancak büyük şehirlerde namaz oranının çok yüksek olduğu belirtiliyor.
Bitlis'te vakit namazı cuma gibi, Bingöl'de öğlen namazı cuma gibi olduğu, Kürt Müslümanların namazında, abdestinde vatansever ve vatanın bölünmemesi için gayret gösteren insanlar olduğu vurgulanıyor.
Konuşmacı, "Takva ile fazilet, üstünlük takva iledir" hadisini aktararak, bir Kürt'in Allah'tan haramdan daha çok sakınıyorsa, bir Türk haram istiyorsa ondan efdal olduğunu söylüyor.
2:09:25İslam'da İrk Ayrımı: Kur'an'da "Acem" kelimesinin Arap olmayan hepsine kastedildiği, bu nedenle yetmişiki milletin Acem olduğu belirtiliyor.
Selman-ı Farisi'nin Fars milletinden olmasına rağmen Hz. Muhammed'in onu "benim ailemdendir, ehl-i beytimdendir" diyerek sahabenin önüne koyduğu örnek veriliyor.
Bilal-i Habeşi'nin siyah olmadığı, Suheybi Rumi'nin Rum ırkından olduğu gibi, İslam'ın asırlar önce ırk ayrımını ortadan kaldırdığı vurgulanıyor.
2:11:18Vatanperverlik ve Vatan Haini: Konuşmacı, Türk-Kürt meselesinin olmadığını, vatan haini ve vatanın bölünmemesini isteyen vatanperver arasında iki ayrım olduğunu belirtiyor.
Türk-Kürt meselesinin değil, vatanını seven ve vatan haini arasında ayrım olduğunu vurguluyor.
Arz-ı Mev'ut projesinin iptali için vatanperverlerin bir gemide olduklarını, bu gemi batarsa hepimizin batacağını söylüyor.
2:12:18Siyasi Zihniyet ve Dini İş: Konuşmacı, siyasi zihniyetin ulusalcı olabileceği, kemalist olabileceği, değişik görüşler olabileceği ancak din işinin ayrı olduğunu belirtiyor.
Camiye imam seçerken arkasına kime tabi olacak diye değil, dini ciddi bir mesele konuşulduğunda en büyük alim, ehl-i sünnet, takva sahibi onlara danışıldığını söylüyor.
Müslümanların uyanık olup, sağdan soldan gelen zararları ve nevalleri fark etmeleri gerektiğini, hitabetlerin güzel olmasına rağmen arkadan gelen tehlikeleri görmezden gelmemeleri gerektiğini vurguluyor.
2:14:16Riva Deresi ve İstanbul Belediye Seçimleri: Riva deresi mahvolmuş durumda ve belediyelikten başka her şeyi yapıyor.
Konuşmacı, İstanbul belediye seçimlerinin 25-30 senedir kolay olmayacağını belirtiyor.
Trabzonluların çok hassas ve akıllı seçime bağlandığını düşünüyor.
2:15:30Rabbiyesir ve Meymenet Tartışması: Konuşmacı, Rabbiyesir'i göremediğini, ancak bir ay kala 54'ün kazanacağını Twitter'dan açıkladığını söylüyor.
Rabbiyesir'in bir meymenet olduğu ve herkesin gözü göre değişebildiği belirtiliyor.
Dinde Rabbiyesir diye bir şey olmadığı, sadece "Rabbi ey Rabbim" bir dua olduğu vurgulanıyor.
2:16:33Trabzonluların Milliyetçiliği: Konuşmacı, Yeniden Refah'ın il teşkilatı ziyaretinde yaşlı bir Trabzonlu'nun "benim değerim kırılsın" dediğini duyunca Trabzonluların milliyetçiliği konusunda bir delil bulduğunu düşünüyor.
İnsanların ehliyetine, liyakatına ve vaatlerine bakılması gerektiği, şimdi ise icraatına bakılması gerektiği belirtiliyor.
Konuşmacı, hiçbir partiye rey vermek haram demediğini, sadece Saadet'e rey vermek haram dediğini açıklıyor.
2:18:00Saadet Partisi ve İstanbul Belediye Seçimleri: Saadet'e rey verenlerin çoğunun eski, yaşlı ve Erbakan Hoca'dan kalan zihniyetiyle kutsallık atfederek gittiği belirtiliyor.
Konuşmacı, Saadet'in İstanbul'u kaybettirdiğini söyleyenlere karşı çıkıyor ve içki içilmeyen yere içkilerin arttığını, Müslüman işten atıldığını vurguluyor.
Belediyelerin sosyal tesislerinde içki serbestlikleri olduğu ve bu durumun yanlış olduğu belirtiliyor.
2:20:50Helal Haram Meselesi: Konuşmacı, kimi destekleyeceğin meselesinin helal haram meselesi olduğunu söylüyor.
Siyasette helal haramı tayin etmenin zor bir iş olduğu belirtiliyor.
Rey meselesinin öneminden bahsediliyor ve Beka sorunu nedeniyle iştahın değiştiği, dini konudan çıktığı ifade ediliyor.
2:21:42Salih Aleyhisselam'ın Mucizesi ve Deve Meselesi: Salih Aleyhisselam'ın kayadan deve çıkarması Kur'an'da zikredilen bir mucizedir.
Semud kavmi mucize istediklerinde Salih Aleyhisselam'ın kayadan çıkardığı deveyi kesmeye karar verdiler.
Deveyi keserlerse bela geleceğinden korktukları için herkesten rey alarak ittifakla deveyi kestiler.
2:23:18Toplumun Sorumluluğu ve Siyaset: Konuşmacı, toplumun önüne çıkan ve eşcinselliği serbest etme gibi vaatlerde bulunan kişileri eleştiriyor.
Özerklik vadedilmesi Türkiye gibi bir ülkede bölünmek anlamına gelebileceği belirtiliyor.
Siyaseti siyaset diliyle eleştirmek gerektiği, dini hükümlerle eleştirmemek gerektiği vurgulanıyor.
2:24:16Ehven-i Şer Kavramı: İslam'da "ehven-i şer" kavramı var ve iki aday arasında zararı daha az olanı tercih etmek gerektiği belirtiliyor.
Bu kriter göreceli olduğu ve kişiden kişiye değişen bir durum olduğu vurgulanıyor.
Konuşmacı, AK Parti'de namaz kılmayan veya içki içen kişilerin olduğu konusunda bir soru soruyor.
2:25:30PKK ve Bölünme Meselesi: Konuşmacı, PKK ve bölünme meselesinin duyarlı olduğunu belirtiyor.
İslam dininde bölünme ve PKK ile ilgili haram olduğunu, vatan sevgisinin imandandır ve bu vatanın namaz kılabilme, ibadet yapma ve güvenlik sağlama imkanı sağladığı vurgulanıyor.
Suriye'deki Arap aşiretlerinin PKK ile çarpıştığı ve PKK'nın Arap aşiretlerinden kız ve çocuk istemesi, tecavüz etmesi ve mallarına el koyması anlatılıyor.
2:27:06PKK'nın Tehlikeleri: PKK'nın yaptığı projelerin Türkiye'nin içine getirileceği ve bu durumun dini değil, eşkıya olduğu belirtiliyor.
Hakkari'de bal festivalleri yapılması ve dağların bombalanması, fabrika kurulamaması gibi sorunlar anlatılıyor.
PKK'ya özerklik ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi vaat edilmesinin teröristlik yapmalarına izin vermek olduğu vurgulanıyor.
2:28:07PKK'nın Sonuçları: PKK'nın milletin can, mal ve ırz güvenliğine zarar vereceği, ezanın ve namazın kalmayacağı belirtiliyor.
PKK'nın vatanın işgaline sebebiyet vereceği ve işgal edeceklerin Suriye'de ne yaptıkları görüldüğü söyleniyor.
PKK'nın işgalinden sonra siyonizmin geleceği ve onları da mahvedeceği öngörülüyor.
2:28:46Siyasi İttifaklar: Saadet Partisi'ne kızıldığı ve yıllarca emek verildiği belirtiliyor.
Konuşmacı, Saadet Partisi'nden "kayyum" lafını duymadığını, HDP ile yakınlığı ima eden ifadeler duymadığını söylüyor.
Saadet Partisi'nin son açıklamasında ittifak yapacaklarını belirttiğini, ancak sarih bir HDP müdafaası veya Demirtaş'ı haklı bulma çıkması duymadığını vurguluyor.
2:30:08İHH ve Savaş Durumu: İzmir'de bir konuşmasında "İHH artık konuşulmayacak" ifadesinin kullanıldığı ve bunun terör bitecek kastedildiği belirtiliyor.
Konuşmacı, İHH'nin vatan ve memleketi korumak için gerekli olduğunu, terör bitecekse konuşulabileceğini söylüyor.
Her gün asker ve polis şehitlik devam ettiği, her hafta şehitlerin adının okunduğu ve bu durumun unutulmaması gerektiği vurgulanıyor.
2:32:24Askerlik ve Silah Gücü: Paralı askerlik sisteminin sabitlenmesine karşı çıkıldığı, parayı veren herkesin çocuğu gitmesi gerektiği belirtiliyor.
Asker sayısını indirmenin kafirlerin istediği bir şey olduğu ve bu durumun şuursuzluk yarattığı söyleniyor.
Silah gücünün önemine vurgu yapılıyor, silah yapmanın farz olduğu ve güçlü olmak için silahın güçlendirilmesi gerektiği belirtiliyor.
2:34:48Siyasi Görüşler ve Vatan Tehlikesi: Konuşmacı, siyasi konuları iyi takip ettiğini ve aktif siyaset teklifi gelirse kabul edeceğini belirtiyor.
Vatan tehlikesi olduğunu ve parti isimlerinin hepsinin kapatılmasını, dış güçlerle irtibatlı olanların tespit edilmesini savunuyor.
Hükümette olanların Allah'ın rızasına uygun hale getirilmesi için dua edilmesi gerektiğini, beddua yerine yöneticilerin iyiliği için dua edilmesi gerektiğini vurguluyor.
2:37:07Vatan ve Milliyetçilik: HDP, PKK ve İngiltere gibi dış güçlerden ümit kesilmeli, yerli milliye dönülmeli ve milletin gücü milletin hayrına kullanılmalı.
Vatan tehlikesi varken, şeriatçı olup da PKK'ya veya HDP ile işbirliği yapan biri desteklenmemeli.
Vatan gidiyor, bölünme tehlikesi var diye vatan için mücadele edilmeli.
2:38:14Selamlaşma ve Din: Selam verilmeyecek adama günaydın demek günah olabilir, ancak selam verilmeyecek adama günaydın demek yerine "nasılsın, iyi misin" gibi daha itidal dolu ifadeler kullanılabilir.
Selamün aleyküm müslümana verilir, ancak "günaydın" demekle ilk söze selamla başlanacak, ayet ve hadisler bunu söylüyor.
Selam vermek sünnettir ve sünnet almak farzdır, ancak selam vermek sünnet farzdan daha sevap değildir.
2:41:32Selam ve Günaydın Arasındaki Fark: Selam vermek Arapçası selam vermeyi öğütlüyor, ancak "günaydın" kelimesi selamın manasını tam olarak ifade etmiyor.
Selam selametten gelir, selamet kurtulmuş demektir.
"Günaydın" kelimesi günün aydınlığı ve Allah'ın selamı ve rahmeti anlamına gelir.
2:42:10"Amin" Kelimesinin Kökeni ve Anlamı: "Amin" kelimesi Hristiyanlık, Yahudilik ve Eski Mısır'da da kullanılmaktadır.
Türkçe'de "amin" kelimesi Arapça'dan çevrilmiş olup "dediğin gibi olsun" veya "kabul et" anlamına gelmektedir.
2:42:42Diyanet İşleri Başkanı'nın Günaydın Dememesi Tartışması: Diyanet İşleri Başkanı'nın "günaydın demeyin" dediği iddiası, aslında selamın faziletlerini anlatan bir makalesinden yola çıkılarak yorumlanmıştır.
Diyanet İşleri Başkanı, "günaydın demeyin" demediğini, bazen günaydın dediğini belirtmiştir.
Konuşmacı, Diyanet İşleri Başkanı'nın bu ifadeyi yıllar önce yazdığını ve bu ifadeyi yeni söylemiş gibi yorumladıklarını vurgulamıştır.
2:44:35Cemal Enginyurt Tartışması: Cemal Enginyurt'un "ben arap mıyım" ifadesi tartışmalı olmuştur.
Konuşmacı, Cemal isminin Arapça'da "güzellik" anlamına geldiğini ve bu ismin Türkçede "cemal" olarak kullanıldığını belirtmiştir.
Cemal Enginyurt, isminin anlamının güzellik olması şeref olduğunu kabul etmiştir.
2:45:40Selamün Aleyküm Tartışması: Konuşmacı, "selamün aleyküm" ifadesinin evrensel bir selam olduğunu ve Türkiye'de herkesin selam verdiği bir yerde yeni bir Arapça tabir gelişmiş gibi algılanmasının yanlış olduğunu belirtmiştir.
Selamün aleyküm ifadesinin Malezya'da da kullanıldığını ve ezanın evrensel olduğunu vurgulamıştır.
İki milyar Müslüman var ve Müslümanlığından gurur duymuyorsan Müslümanlarla birlik beraberlik istemediğini ifade etmiştir.
2:47:00Cemal Enginyurt'un Tepkisi: Cemal Enginyurt, polemikçi bir şekilde "ahlaksız, namussuz, şerefsiz" gibi ifadeler kullanmıştır.
Konuşmacı, Cemal Enginyurt'un mahkemelerdeki dosyalarında çirkin görüntüler olmadığını ve iftira edildiğini belirtmiştir.
Cemal Enginyurt, konuşmacının mahkemelerindeki dosyalarında görüntü getiremezse şerefsiz olduğunu söylemiştir.
2:48:15Milletvekillerinin Dokunulmazlığı Tartışması: Konuşmacı, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kürsüde olmalı, kürsü konuşmasında görüşünü söylesin, ancak aşağı inip "namussuz, şerefsiz, ahlaksız" demenin koruması olmaması gerektiğini belirtmiştir.
Kimse kimseye şahsi hakaret dokunulmaz olmaz, bu insafa ve vicdana uygun olmadığını vurgulamıştır.
2:49:34Cemal Kelimesinin Kökeni Hakkında Düzeltme: Cemal kelimesinin Arapça'da "güzellik" anlamına geldiği, Türkçede ise "cemal" olarak kullanıldığı belirtilmiştir.
Cemal kelimesinin kökeni "cemal" (güzellik) ve "hüsün" (güzellik) kelimelerinden gelmektedir.
İnsanların ekseri güzelliği yüzünden not verildiği için, güzellik onun için büyük cüzden görülüyor.
2:50:42Konuşmacının Çocukluk Fotoğrafları: Konuşmacının çocukluk fotoğrafları ekrana getirilmiştir.
Konuşmacı, yedi yaşından beri cübbeli olduğunu ve bu durumun cübbe adının oradan kaldığını belirtmiştir.
Konuşmacı, Fatih'te İsmail'in yanında terzi dükkanında okuduğunu ve Mahmud Efendi Camisi'nde sarık giydiğini anlatmıştır.
2:53:16Konuşmacının Hafızlık ve Kitap Yazma Hakkında Bilgiler: Konuşmacı, 114 sureyi aşağı yukarı Arapçasıyla ezbere biliyor ve hadisleri de Arapçasıyla biliyor.
Konuşmacı, binlerce kitap yazmış ve bunların bir kısmı aklımda kalıyor.
Vaazları genellikle tefsirlerden yapılmış ve Mahmud Efendi Hazretleri'nin Zübdetü'l-Buhari'den seçmeleri kullanılmıştır.
2:54:22Eğitim ve Çocukluk Anıları: Konuşmacı, camide öğrenim almadığını, yaşlı hocalarla ders okuduğunu belirtiyor.
Terzi dükkanında bir fare hocası vardı ve orada on beş küçük çocuk vardı, üç Ahmet vardı ve konuşmacı cübbeli tek kişiydi.
Konuşmacı çocukluğunda cami cemaat oyunları oynardı, kibritlerle cami yaparak cemaat oluşturup oyun oynardı.
2:56:16Cübbeli Ahmet Olarak Tanınma: 1977 yılında İsmail Ağa'ya gittiğinde, koca adamların etrafında duran ve büyük saygıyla dinlenen bir çocuk olduğunu anlatıyor.
Cübbeli Ahmet adı, üç Ahmet'ten biri olarak cübbesiz kalan konuşmacıdan çıkmıştır.
Diğer iki Ahmet'ten biri meşhur bir doktorun oğlu Ahmet, diğeri ise İhsan Efendi'nin oğlu Ahmet'ti.
2:58:00Eğitim ve Fiziksel Değişim: İlkokul fotoğrafı olmadığını, ancak 23 Nisan merasimine subay kıyafetiyle katıldığını belirtiyor.
16-17 yaşlarında çok kilolu olduğunu, 90 kiloya yaklaştığını ve hatta 100 kiloya ulaşmış olabileceğini söylüyor.
1977'de Rize'ye gittiğinde çok kilolu olduğunu ve icazet resminde de şişman olduğunu belirtiyor.
2:59:58Şeker Hastalığı ve Askerlik: Şeker hastalığına yakalandığını, iki sene anlamadığını ve şalvarların belinin tutmadığını anlatıyor.
Giresun Göreli'de askerlik için test yaparken ağzının hararetle kurulduğundan şüphelenildiğini söylüyor.
Ankara'da Gülhane Askeri Başhekimi İbrahim Ünlü'ye gittiğini ve şeker hastalığı tespit edildiğini, Kasımpaşa Askeri Hastanesi'nde yattığını belirtiyor.
1:01:19Babası Hakkında Bilgiler: Babasının çok para kazanmış, iflas etmiş, tekrar kazanmış ve iflas etmiş biri olduğunu anlatıyor.
Babasının çocukluğunda çok fakir olduğunu, yetim olduğunu ve annesini kapıda satarak geçindiğini söylüyor.
1950'lerde İsmailla Camii'nin altında iki makine kurup küçük iğneler yaparak Türkiye'de ilk askeriyeye sattığını belirtiyor.
1:03:27Batı Seyahatleri: Amerika'ya gitmediğini, ancak Batı'ya çok gittiğini, Frankfurt, Berlin, Viyana gibi şehirlerde sohbetlerde bulunduğunu anlatıyor.
Amerika'ya gitmediğini, kendisine engel koyulduğunu ve Giresunlu Yağlıdere'den birçok kişinin Amerika'da yaşadığını söylüyor.
Almanya'yı sevmediğini, çan seslerinden rahatsız olduğunu ve Almanya'nın güneyinin Katolik, kuzeyinin Protestan olduğunu belirtiyor.
1:04:34Avrupa Seyahatleri ve Erbakan Hoca: Konuşmacı, Viyana'dan Frankfurt'a, Frankfurt'tan Berlin'e giderek haftada beş bin kilometre karadan ve havadan seyahat ettiğini belirtiyor.
Berlin'de güzel parklar olduğunu ve yürüyüş yapabileceğini söylüyor.
Erbakan Hoca'nın milli görüşlü ileri gelenlerinden olduğunu ve haftada beş bin kilometre seyahat ettiğini hesapladığını anlatıyor.
1:05:14Çocukluk Anıları ve Taklitçilik: Konuşmacı, ilkokulda 23 Nisan töreninde subay kıyafetiyle şiir okuduğunu ve bu törende "Cübbeli Ahmet Hoca" olarak tanındığını anlatıyor.
Taklitçilik yeteneğine sahip olduğunu, özellikle Demirel ve Erbakan Hoca'yı birebir taklit edebildiğini belirtiyor.
Uydurma kabiliyeti olmadığını, sadece mevcut malzemeleri yorumlayabildiğini söylüyor.
1:07:08Sağlık Durumu ve Yaşam Tarzı: Rize'de yağlı yemekler, plaka ekmeği, ısı ekmek ve tereyağı gibi yiyeceklerden dolayı şişmanlığının arttığını ve pankreasının iflas ettiğini belirtiyor.
Bursa'da bir hacı efendinin külliyesinde babasının fotoğrafını gösteriyor ve babasının üşüdüğünde başını sararak koruduğunu anlatıyor.
Konuşmacı, kalabalıkta sohbet ederken insanların kendisine değmek istemesi nedeniyle kürsünün yakınlarına kapı açtırdığını ve bazen camdan bile girdiğini söylüyor.
1:08:52Şöhret ve Polemikler: Konuşmacı, şöhretten bıktığını ve kendisine "şöhret için uğraşıyor" denmesine karşı olduğunu belirtiyor.
Bafra'da kız kursu olduğu iddiasına karşı çıkıyor ve kendisinin kız kursu olmadığını, sadece otuzbeş sene evvel gitmiş olduğunu söylüyor.
Tarikat ve cemaatlarda teşkilatlanmaya karşı olduğunu, bir tarikattan mürşide bağlı olan kişinin memuriyete girdiğinde amirini dinlemek zorunda olduğunu vurguluyor.
1:11:46Askerlik ve Değişim Süreci: Konuşmacı, köyünde çok sayıda asker olduğunu ve ailesinin de asker olduğunu belirtiyor.
Sokakta yürürken insanların kendisine fotoğraf çektirdiğini ve bunu kırmak istemediğini söylüyor.
1980'li yılların başında şeker hastalığına yakalandığını, 18 yaşındayken olduğunu ancak iki sene anlamadıklarını ve 20-21 yaşlarında askerlikten ihraç olduğunu anlatıyor.

Cübbeli Ahmet Hoca ile Dini ve Siyasi Konular Üzerine Röportaj

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir