Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- "Burada Laf Çok" adlı televizyon programında Mesut Yar sunuculuk yapmakta ve çeşitli konuklarla röportajlar gerçekleştirilmektedir. Programda müzisyen Nev, yazar Ayşe Erbulak, modacı Eda Taşpınar ve Kimsesiz Çocuklara Eğitim ve Sevgi Derneği'nin başkanı Asiye Kefeli gibi konuklar yer almaktadır.
- Program, kimsesiz çocuklara yönelik sosyal sorumluluk projeleri ile başlayıp, konukların kariyerleri, projeleri ve kişisel hayatları hakkında sohbetlerle devam etmektedir. Röportajlar sırasında müzik kariyerleri, yazarlık çalışmaları, moda tasarımları ve kişisel tutkuları ele alınmaktadır. Programın sonunda Türkçe şarkılar seslendirilmektedir.
- Programda ayrıca bisiklet sporu, Norveç'teki tiyatro serüveni, aile geçmişleri ve toplumsal sorunlar gibi konular da tartışılmaktadır. Ayşe Erbulak'ın "Ayşe Erbulak Dokuzoğlu Cinayetleri" adlı gerilim romanı, Eda Taşpınar'ın ayakkabı koleksiyonu ve kimsesiz çocuklara yönelik sosyal sorumluluk projeleri gibi konular detaylı olarak anlatılmaktadır.
- 00:20Programın Konukları
- Programda müzisyen Nev, yazar Ayşe Erbulak ve modacı Eda Taşpınar konuk olarak yer alıyor.
- Nev, yeni şarkılarını hem anlatıyor hem seslendiriyor.
- Ayşe Erbulak, "Dokuz Oda Cinayetleri" adlı kitabıyla programa katılıyor.
- Eda Taşpınar, modaya olan tutkusuyla programda kendisi ve modayla ilgili merak edilenleri konuşuyor.
- 01:30Kimsesiz Çocuklara Eğitim ve Sevgi Derneği
- Kimsesiz Çocuklara Eğitim ve Sevgi Derneği'nin başkanı Asiye Kefeli programda konuk olarak yer alıyor.
- Dernek, 16-17-18 Haziran tarihlerinde Gülşen, Serdar Ortaç ve Yalın'ın açık hava tiyatrosunda yapılacak konserlerle kimsesiz çocuklara destek oluyor.
- Dernek, kimsesiz çocukların psikososyal, mental ve fiziksel gelişimlerini desteklemek için bilim ve sanat alanlarındaki eğitimleri desteklemek amacıyla çalışmalar yapıyor.
- 02:37Derneğin Amacı ve Çalışmaları
- Konserin amacı daha fazla insanın katılımını sağlayıp Türkiye'deki kimsesiz çocukların gerçeğine dikkat çekmek.
- Dernek, kimsesiz çocuklara bilim ve sanat atölyeleri sunarak onların sevgi eksikliğini hafifletmeyi amaçlıyor.
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile imzalanan protokol dahilinde pilot bölge olarak Şeyh Sait Çocuk Yuvası'ndan başlayıp, yuvaların büyüyecek bir yerleşke haline getirilmesi hedefleniyor.
- 05:12Sanat ve Bilim Eğitimi
- Dernek, üniversitelerle çalışarak çocukların yeteneklerini keşfediyor ve onlara göre yönlendiriyor.
- Konserde Türkiye'nin önemli sanatçıları ses verecekler.
- Dernek, konserlerde tek bir koltuk bile boş kalmasın diye duyurular yapıyor ve kimsesiz çocukların da seyirci olarak katılmaları gerektiğini vurguluyor.
- 06:43Dernek Yönetimindeki Kişiler
- Dernek yönetiminde Mim Kemal Öke, Ahmet Kökler, Ali Çağatay, Eda Bildiricioğlu, Tuğba ve Bayram Bey bulunuyor.
- Asiye Kefeli, derneğin içinde olmasa da dışarıdan destek verebileceğini belirtiyor.
- Konserlerin detayları için kimse.org.tr adresinden bilgi alınabilir.
- 12:50Hoparlörlerin Tarihi
- 1920 yılında elektrikli ses dalgalarının kaydedilip yayınlanmasına imkan sağlayan buluşlar ortaya çıktı.
- 1925 yılında Chester Rice ve Edward Keylock tarafından yapılan çalışmalar ilk resmi hoparlörü ortaya çıkardı.
- Yüksek sese maruz kalmak işitme problemlerine yol açar.
- 13:28Eda Taşpınar'ın Meslekleri
- Eda Taşpınar tiyatroda oynuyor, kitap yazıyor ve özel rehberlik yapıyor.
- Ayşe Erbulak'la Kenya, New York, Miami ve Orlando turları yapıyor.
- Salı günleri Akademi'de ders veriyor, ancak sadece bir mesleğinde para kazanıyor, diğerlerinde para yok.
- 15:09İsim ve Kariyer
- Eda Taşpınar'ın ismi "Nev" olarak seçilmiş, bu isim çeşitli anlamlar taşıyor.
- İsim, müzikal keyifler ve dil önerisi itibariyle bir araya gelmiş.
- "Nev" ismi sembolü ve logo olarak algılanması daha kolay olması için tercih edilmiş.
- 16:17Müzik Kariyeri
- Eda Taşpınar "Kıyısız Denizlerken" adlı albümünü çıkarmış.
- Albümde zamanın kıyısızlığı ve akıp giden zaman denizi'nin farkında olan bir müzisyen ve şair olarak kendini ifade etmiş.
- Önceki albümü "Alaturka" adlı bir alaturka müzik projesi olmuş.
- 17:55Gelecek Projeler
- Eda Taşpınar'ın bundan sonraki albümünde şaşırtıcı bir başka iş olabilir.
- Televizyon programı yapmak istiyor ve adı "Bir Nev'in Muhabbet" olacak.
- Türkiye'de yazın geldiğini üç şeyden anladığını belirtiyor: Serdar Ortaç albüm çıkartır, denize karpuz kabuğu düşmüştür ve sahillerde Eda Taşpınar dolaşır.
- 18:47İş Hayatı
- Eda Taşpınar iki sene evvel kendi şirketini kurmuş.
- Güneş yağıyla işe başlamış ve ürünleri beş'e yükseltmiş.
- Kendi adımla bronzluk ürünleri, nemlendirici, mucizevi slit yok eden atkılı fırça ve ayakkabı koleksiyonu hazırlamış.
- 19:55İkoncan Kelimesinin Kökeni
- Türk Dil Kurumu "ikoncan" kelimesine karşılık bulamamıştır.
- İkoncan kelimesi, bir arkadaşın "herkese ikon diyorlar, ben sevdiklerimin adının ardına can eklerim" diyerek ortaya çıkmıştır.
- Bu kelime gazeteciler tarafından sözlüğe girmiş ve yaygınlaşmıştır.
- 21:04Moda ve Tasarım Kariyeri
- Konuşmacı Londra'da School of Sancho and Martins'te altı sene eğitim almıştır.
- Önce tasarım, sonra fotoğrafçılık ve styling okumuş, bu alanları harmanlamıştır.
- Birçok markanın marka elçiliği yapmış ve kendi markasını ileriye götürmeye hazır olduğunu belirtmiştir.
- 22:09Atkılı Fırça ve Müzik Kariyeri
- Atkılı fırçayı onbeş yaşından beri kullanmaktadır.
- Atkılı fırçalar yelesinden ve kuyruğundan elde edilen tüylerden yapılmakta ve atlara zarar verilmemektedir.
- Müzik kariyerinde söz ve müzikleri kendisi üretmektedir ve samimi olmaya çalışmaktadır.
- 24:36Sanatçıların Zorlukları
- Konuşmacı, sanatçıların zor günlerden geçtiğini ve onları yalnız bırakmamalarını istemektedir.
- Müzik, sanat, tiyatro ve resim kalpleri yumuşatmak ve insanları kucaklamak için var olan Allah'ın hediyesi olarak tanımlanmaktadır.
- Sanatçıların ekmeğini ve yaşantısını çoluğuna çocuğuna kirasını ödeyen binlerce müzisyen ve akrabası olduğunu vurgulamaktadır.
- 26:03Sanatçıların Dayanışması
- Konuşmacı, meslektaş ve insan dayanışmasının önemli olduğunu belirtmektedir.
- Sanatçıların konserlerine gitmeyerek kendilerini iyi hisseden ama aslında onlarla buluşmak için can atan bir duygu oluşmaya başladığını ifade etmektedir.
- Sanatçıların üretime kamçılanmasına rağmen, ekinini ve hasadını insanlarla paylaşmak istediğini vurgulamaktadır.
- 28:39Gerilim Romanı Kitabı
- Konuşmacı "Ayşe Erbulak Dokuzoğlu Cinayetleri" adlı bir kitap yazmıştır.
- Bu kitap, Türkiye için ve dünya için önemli bir adım olarak tanımlanmaktadır.
- Kitapta ensest ve pedofili gibi üstü kapatılan toplumsal yaralar ele alınmıştır.
- 32:01Kitabın Yapısı
- Konuşmacı, Agatha Christie ve diğer etkilendiği yazarların etkisinden kurtulup kendi tarzını oluşturmuştur.
- Kitapta katili baştan vererek okura daha fazla soru sormak istemiştir.
- Kitapta bugüne kadar işlenmiş dokuz cinayet bulunmaktadır.
- 33:22Kitap Hakkında Görüşler
- Konuşmacı, yazdığı kitabın sahilde okunabilecek, kolay ve ağır düşüncelere salmayan bir gerilim romanı olduğunu belirtiyor.
- Kitabın 17 yaşından itibaren herkesin okuyabileceği, plajda veya kafede rahatça okunabilecek bir eser olduğunu vurguluyor.
- Konuşmacı, kitabın sonunda katilin olduğu için okuyucuların baştan sona okuyabileceğini söylüyor.
- 34:23Kişisel İlişkiler
- Konuşmacı, Uğurkan Erez ile ilişkilerinin bittiğini, ancak hala dost olduklarını belirtiyor.
- Uğurkan'la bir rüzgar yaşadıklarını, karşılıklı kırgınlıklar yaşadıklarını ancak birbirlerini çok sevdiğini ifade ediyor.
- Konuşmacı, Uğurkan'ın kendisi için çok sevdiği bir arkadaş olduğunu vurguluyor.
- 35:19Aile ve Kariyer
- Konuşmacı, Altan Erbulak'ın kızı olduğunu ve bir sonraki kuşağa giderse Dağhan'ın annesi olacağını belirtiyor.
- Televizyonda iş yapmadığını, iki senedir televizyona çıkmak için uğraşmadığını söylüyor.
- Duru tiyatroda oynadığını ve yeni provada Hakan Altıner'in Haldun Dormen ile "Sersem Kocanın Kurnaz Karısı" adlı oyununda Satanik rolünü oynayacağını belirtiyor.
- 37:14Tutkular ve Hayat Felsefesi
- Konuşmacı, moda ve tasarımın asıl tutkusu olduğunu, ancak 33 yaşında olunca önceliklerinin değiştiğini belirtiyor.
- Mutluluğun peşinde olduğunu, modayla sınırlandırılmadığını vurguluyor.
- İş kadını olmadığını, sadece iki senelik bir sektörde olduğunu ve öğrenmeye çalıştığını söylüyor.
- 40:05Müzik ve Zevkler
- Konuşmacı, müzikal anlamda alaturka müzikten örnek alarak, enstrümantalist ve kendi müziğini üreten bir adam olduğunu belirtiyor.
- Albümlerinde tek bir tarz yerine farklı keyifler sunmayı tercih ettiğini, temiz bir deniz gibi sığ, derin ve kayalık taraflar olmasını istediğini söylüyor.
- Albümünde dört mevsimin şarkılarını içerdiğini, hangi şarkıyı hangi mevsime oturtacağını dinleyicinin gönlüne bırakacağını belirtiyor.
- 42:24Şarkı Performansı
- Konuşmacı, "Deneyi Nev" adlı şarkısını sunuyor.
- Şarkıda ikilem, vazgeçememe ve kararsızlık temaları işleniyor.
- Şarkıda "aklımdan geçenleri bir bilsen, bir duysan ne düşünürdün bilmem" ve "gitsem bile ben vazgeçemem" gibi sözler geçiyor.
- 47:19Behçet Aysan'ın Şiiri
- Konuşmacı, Behçet Aysan'ın "Kırgınım, saçılmış bir nar gibiyim" başlıklı şiirini okuyor.
- Şiirde "git dersen giderim, kal dersen kalırım" ve "aynı gökyüzü, aynı keder" ifadeleri yer alıyor.
- Şiirde "söylenmemiş, sahipsiz bir şarkıyım" ve "bütün derinlikler sığ, sözcüklerin hepsi iğreti" gibi ifadeler kullanılıyor.
- 48:18Ahmet Ümit ile Tanışma
- Konuşmacı, Ahmet Ümit ile sosyal medya üzerinden tanıştığını ve Ahmet Ümit'in kendisini takip ettiğini anlatıyor.
- Ahmet Ümit, konuşmacının doğum gününde canlı yayına bağlanarak ona bir yazı yazmış.
- Konuşmacı, Ahmet Ümit'in kitabının arka kapağına yazdığı yazı için kendini Oscar'da kırmızı halıda yürüyormuş gibi hissettiğini belirtiyor.
- 50:56Kitap ve Cinayetler Hakkında Görüşler
- Konuşmacı, kitap yazarken ölü insanları görmeye başladığını ve katil olup olmadığını sorguladığını anlatıyor.
- Kitapta üç tane yaşanmış olayı gördüğünü ve bunların ilk çıkış noktasının Moda'da kıyıda olduğunu belirtiyor.
- Ahmet Ümit'in "kusursuz cinayet yoktur" sözünü ve Sevil Atasoy'un "bilim kadını illaki katil mutlaka bir şey bırakır arkasında" fikrini tartışıyorlar.
- 53:23Televizyon İzleme ve Survivor Tartışması
- Konuşmacılar televizyon izleme alışkanlıklarını tartışıyor, biri belgesel ve "Muhteşem Yüzyıl" izlediğini, diğeri ise Survivor'a katılmayı düşündüğünü ama yaşının müsait olmadığını belirtiyor.
- Survivor'da yarışmacıların esrarengiz bir şekilde kaybolmaya başladığı ve yarışmacılar arasında bir "akilli insana ihtiyaç" olduğu konuşuluyor.
- 55:33Gitar ve Sanat Tartışması
- Gitarı kıskanmayan bir kadın bulup evlenip evlenmeyeceği sorulduğunda, gitarın ağaçtan yapıldığı ve üzerine altı tel bağlandığı, ancak ne yüklendiği ve ne çalındığı önemli olduğu belirtiliyor.
- Sanatçının sadece bir partner değil, farklı içerikler üretmesi gerektiği, empati kurması ve samimiyet göstermesi gerektiği vurgulanıyor.
- Gitarın sahilde de iş yaptığı, ancak kızların değiştiği belirtiliyor.
- 57:18Gitar ve Kişisel Deneyimler
- Her üretim ve sanatçılığın tahrifatla başladığı, gençken reddedilip yanındaki adamın tercih edildiği anlatılıyor.
- Konuşmacı ortaokulda bir kızdan hoşlandığını, kızın uzadığını ve kendisinin cüce gibi kaldığını, bu nedenle gitar aldığını ve yıllar sonra Almanya'da karşılaştıklarını anlatıyor.
- 58:10Ayakkabı Tasarımı ve Koleksiyon
- Konuşmacı çocukken yaramaz olduğunu, annesinin ona çizdiği ayakkabıları yaptırdığını ve çocukluktan kalma deli deli ayakkabıları olduğunu belirtiyor.
- Genç kızların ve kadınların giydiği ayakkabıları beğenip ilgiyle takip ettiğini araştırdığını ve bu üzerine 25 parçalık bir koleksiyon çıkardığını anlatıyor.
- Koleksiyonun Türkiye'nin önde gelen mağazalarından birine ve en büyük online sitelerinden birine verildiğini, daha sonra Türkiye geneline yaymayı planladığını belirtiyor.
- 59:31Ayakkabı Tasarımının Amacı
- Tasarımın egosal bir şey olduğu, ancak insanların ne giyebileceğini düşünerek bacak boyu kısa olanların nasıl ayakkabı giymesi gerektiğini belirleyerek güzel bir koleksiyon oluşturduğunu anlatıyor.
- Koleksiyonun uygun fiyatlı olduğunu, erkeklerin kadınlarda ayakkabıya baktığını belirtiyor.
- 1:01:11Eda Taşpınar ve Ten Rengi
- Konuşmacı ten rengi konusunda rakibi olmadığını, en seksi ten renginin Eda Taşpınar rengi olduğunu ve "Eda Taşpınar rengi" diye bir şeyin girmeli olduğunu belirtiyor.
- Eda Taşpınar çakmaları hakkında konuşulduğunda, takip edenleri çok seven ama kötü taklit olarak ortalıkta dolaşanları "çakma" olarak tanımlıyor.
- Çakmaların gerçeklerinden nasıl ayırt edileceği konusunda, gerçek Eda Taşpınar'ın güneşe tutulamayacağını çünkü bodyguard'ların gelip döveceğini söylüyor.
- 1:03:38Beslenme ve Spor
- Konuşmacı boğa burcu olduğunu, acayip spor yaptığını ve iyi yemek yediğini belirtiyor.
- Son 3-4 senedir spora daha fazla abandığını, sabah kalkıp ofise gitmeden önce 45 dakika koştuğunu, kahvaltı edip jim'e gittiğini ve bootcamp yaptığını anlatıyor.
- Kickboks hazırladığını ve bir ekibi ters topladığını, sürekli ter basıldığını belirtiyor.
- 1:04:30Spor Hayatı ve Rumelihisarı
- Konuşmacı, Rumelihisarı'nda sabah sekizde koştuğunu ve bu nedenle spor yapan insanların genellikle orada olmadığını belirtiyor.
- Sabah sekizde koştuğu için gazeteciler ve diğer spor yapan kişilerin gelmediğini, ancak öğlen bir buçukta güneş altında koşan insanlar gördüğünü söylüyor.
- Sanatçı olarak düzensiz bir yaşam tarzı sürdürse de spor yaptığını ve Atilla Bisiklet Takımı adında bir takım olduğunu ifade ediyor.
- 1:06:00Bisiklet Takımı ve Spor Kültürü
- Takım, Kadıköy'den Bostancı'ya, Kartal, Pendik, Tuzla, Sabiha Gökçen ve Kurtköy'e kadar bisikletle seyahat ediyor.
- Bisikletçilere alışmanın zaman aldığını, özellikle ileri sürüş tekniklerinin var olduğunu belirtiyor.
- Takım, bisikletle birlikte spor yaparken tebdili kıyafet, kasklar kullanıyor ve her yerdeki en ufak kaste işaret ediyor.
- 1:07:19Hayır İşleri ve Sporun Etkileri
- Takım, bir dernek kurarak Van depreminde travmaları atlatabilmeleri için çocuklara bisiklet yolladıklarını ve dersler verdiklerini anlatıyor.
- Ata'ya saygı turu, Çanakkale ve Sarıkamış şehitlerine gidildiğini, 1461 km yol yaptıklarını belirtiyor.
- Spor yapmanın verdiği mutluluk ve enerjinin hiçbir şeyin veremeyeceğini, kendisinin yedi sene önce koşmaya başladığını ve üç kere maratona katıldığını, 116. sırada olduğunu söylüyor.
- 1:09:24Bisiklet Sporunun Sosyal Etkileri
- Bisiklet yollarının güvenliği konusunda sorunlar yaşadıklarını, ancak zamanla sosyalizasyonun geliştiğini ve insanların bisikletlere saygı duyduğunu belirtiyor.
- Bisiklet yollarında kimse yürümediğini ve herkesin bisikletle yol verdiğini, bu sayede İstanbul trafiğinin kurtulacağını düşünüyor.
- Yaşar Usta Kerpeter takımı adında başka bir bisiklet takımının da olduğunu ve şeref turları uyguladıklarını söylüyor.
- 1:11:03Norveç Deneyimi ve Yazarlık
- Konuşmacı, yükseköğrenimini yurt dışında yiyecek içecek ve katering üzerine yaptığını, Norveç'te Simila Cafe adında bir kafesi olduğunu belirtiyor.
- Norveç'ten döndükten sonra karşı tarafta bir pilavcı dükkanı açmak istediğini söylüyor.
- İlk kitabını Norveç'te başladığını, oradaki havanın ve suyun etkisiyle 2007 yılında Norveç'te fitlara bakarken cinayet yazdığını anlatıyor.
- 1:12:28Mizah ve Oyun Yazma Deneyimi
- Konuşmacı, mizah yazamadığını ancak Ali Poyrazoğlu'nun oyun yazmasını önerdiğini ve kendisinin kara mizah yazıp oynayacağını belirtiyor.
- Norveç'te karanlık ve soğuk dönemlerde asabiyet hissettiğini, ancak tiyatro çalışmalarıyla bu karanlığı hissetmeden geçirdiğini anlatıyor.
- Norveç'te Christmas heyecanı, tiyatro çalışmaları ve kışın güneş görmekle ilgili olumlu deneyimler yaşadığını ifade ediyor.
- 1:15:13Aile Geçmişi ve Atatürk İlişkisi
- Konuşmacının annesinin İsveçli olduğunu ve büyükbabasının Atatürk'ün heykeltıraşı olduğunu, Anıtkabir'deki çoğu heykelin ona ait olduğunu belirtiyor.
- Çocukken Atatürk hikayeleriyle büyüdüğünü ve büyük babaannesinin Nikazım Paşa'nın kızı olduğunu anlatıyor.
- Dedesinin eski Osmanlı tarzını, kendisinin ise New Art tarzını sevdiğini ve bu konuda kavga ettiklerini söylüyor.
- 1:16:58Manşetler ve Kitap Çalışmaları
- Konuşmacı, atkılı fırça tutkusu olduğunu ve belirli bir yaşa gelince insanın önceliklerinin değiştiğini belirtiyor.
- Aşarblu'nun on yedi meslekten para kazandığını ve "Katil" adlı polisiye romanının bir virgül ellidokuz cinayet içerdiğini söylüyor.
- Kitabını önce deneklerine, sonra kitap eleştirmeni Emine Supçin'e ve polisiye seven arkadaşlarına yolladığını, negatif eleştirileri çok sevdiğini ifade ediyor.
- 1:20:01Eğitim Geçmişi ve Kişisel Görüşler
- Konuşmacı, Çamlıca Kız Lisesi'nde bir sene okuduğunu, sonra Kazım Lisesi'nden mezun olduğunu belirtiyor.
- Kendini aynada güzel bulmadığını, ailesinin kendi hatalarını gören bir aile olduğunu ve güzelliğin çok önemli bir şey olmadığını düşünüyor.
- Korktuğu ve geri durduğu birçok şey olduğunu ancak "keşke" dememek için çoğu şeyi yaptığını, başarısız olursa bile "keşke bunu yapsaydım" demeyi hiç dilemediğini söylüyor.
- 1:25:03Bir Ayrılık Şarkısı
- Konuşmacı, karşısındakine zamansız gidişini zafer saydığını belirtiyor.
- Karşısındakini tüm yalanlardan daha çok sevdiğini ve zor zor kadere emanet ettiğini ifade ediyor.
- Karşısındakini kördüğüm ve tutamadığı gözyaşı olarak tanımlıyor.
- 1:28:44Aşkın Gerçekleri
- Soğuk hava soğuk algınlığına yol açmadığı belirtiliyor.
- Aşkın yaşı gençlerden büyük olduğu vurgulanıyor.
- Aşkın filmlerden, fragmanlardan ve afişlerdeki gibi sonu belli bir hikaye değil, tutulacak bir sözden daha çok yaşanacak bir masal olduğu anlatılıyor.
- 1:30:19Aşkın Doğası
- Aşkı tarif etmenin unutulacağı, sözlerin unutulacağı belirtiliyor.
- Aşkın yavaş yavaş kendini tanıtacak, büyütecek ve mevzuyla arasını kaybettirip sonra da izini bulduracak bir şey olduğu açıklanıyor.
- Aşkın hüzünlü şarkılardan ve kaybedenlerden dinlendiği, oysa tutulacak bir sözden daha çok yaşanacak bir masal olduğu tekrar vurgulanıyor.