Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Türkiye İşçi Partisi milletvekili ve aynı zamanda tiyatrocu olan Barış Atay ile yapılan bir röportajdır. Barış Atay, Antakya doğumlu, İstanbul'da yaşayan, 4,5 yaşında bir çocuk babası ve 1999-2000 yıllarında "Pop Star" programında yer almış bir sanatçıdır.
- Röportajda Barış Atay, siyasete nasıl bulaştığını, milletvekilliği deneyimlerini, meclis içindeki bürokrasi ve feodal yapı hakkındaki eleştirilerini ve oyunculuk mesleğinin siyasete etkisini paylaşıyor. Ayrıca Türkiye solunun yaşadığı zorluklar, meclis içindeki sınıfsal ayrım ve popüler kültürle devrimci düşünce arasındaki ilişki gibi konular da tartışılmaktadır.
- Röportajda Barış Atay, kendisini "kendine has bir milletvekili" olarak tanımlarken, takım elbise giymek yerine doğal ve samimi bir yaşam tarzını tercih ettiğini belirtiyor. Ayrıca ailesinin siyasi geçmişinden, Almanya doğumlu olduğunu ve babasının cezaevindeyken annesinin hamile kaldığını anlatıyor. Meclis içindeki en iyi hatipleri ve kötü hatipleri hakkında değerlendirmelerde bulunurken, popüler kültürün devrimci düşünceyle çelişkili olmadığını ancak sektördeki yozlaşma ve iktidarın televizyon kontrolü konusundaki müdahaleleri eleştirmektedir.
- 00:08Vekillik ve Siyaset Hakkında Görüşler
- Konuşmacı, 600 vekilin büyük bir kısmının performansının kötü ve gülünç olduğunu belirtiyor.
- Türkiye'de vekaletin dünyada başka bir ülkede olmadığı kadar önemsendiği, baş üstünde taşındığı ve inanılmaz anlamlar yüklendiği vurgulanıyor.
- 00:52Konukla Tanışma ve Kariyeri
- Konuk, oyuncu ve yönetmen olduğunu ancak şu an siyasete bulaştığını belirtiyor.
- Televizyonda "Arka Sıradakiler" ve "Şubat" dizilerinde rol aldığını, ancak 7 yıl önce televizyona iş yapmadığını söylüyor.
- Siyasete bulaşmasının aileden gelen bir etkisi olduğunu, baba ve anne 80'li yılların devrimci olduğunu ve cezaevi süreçleri yaşadığını anlatıyor.
- 02:19Siyasi Durumu
- Konuk, Türkiye İşçi Partisi'nin Hatay milletvekili olduğunu ve aynı zamanda genel başkan yardımcısı olduğunu belirtiyor.
- Türkiye'de iki milletvekili olunca ayrı bir sıra verilmediğini, grubu olmayan partinin milletvekilleri olarak sayılıyorlarını söylüyor.
- Grubu olmayan partilerin milletvekilleri için konuşma hakkı için kavga verildiğini, genel başkanlarının anayasa hukukçusu kadar anayasaya hakim olduğunu ve iç tüzüğü ezbere biliyorlarını anlatıyor.
- 03:27Milletvekili Hakları ve Danışmanlar
- Milletvekillerinin bazı hakları vardır, ancak bunları iyi bilmek ve doğru zamanda başvuru yapmak önemlidir.
- Diğer partiler, kendi adına alınmış konuşma hakkını milletvekillerine devredebilir.
- Her milletvekiline üç danışman hakkı verilir, ancak Türkiye İşçi Partisi'nde danışmanlar parti merkez komitesinde seçilen partili kişilerdir.
- 04:36Kişisel Hayat ve Eğitim
- Konuşmacının dört buçuk yaşında bir çocuğu vardır ve ismi Asi Baran'dır.
- Konuşmacı Antakya'da büyüdü ve önce biyoloji okudu, sonra Yeditepe Üniversitesi'nde tiyatro bölümü burslu olarak okudu.
- Yeditepe'de okurken yemekhane boykotu düzenledi ve sınıfsal ayrımın somut örneklerini yaşadı.
- 07:03Yaşam Düzeni
- Konuşmacı şu anda İstanbul'da yaşıyor, ancak Antakya ve Ankara'ya gidip geliyor.
- Antakya'da annesinin evinde kalıyor, Ankara'da ise ortak kullandıkları bir evde Erkan ve danışmanlarıyla birlikte yaşıyor.
- Konuşmacı, çoklu yaşam yerine İstanbul'da kurduğu düzeni koruduğunu belirtiyor.
- 08:01Aile Hikayesi
- Konuşmacının ailesi, 80'li yılların travmasını yaşayan devrimci bir ailedir.
- Konuşmacı Almanya doğumlusu olup, babası cezaevindeyken annesi kaçak olarak Almanya'da yaşamıştır.
- Babası edebiyat öğretmeni olmasına rağmen memuriyet yapamamış, 1994'e kadar memuriyet yasağı nedeniyle öğretmenlik yapamamıştır.
- 10:17Doğru Yorumlanma ve Politik Mücadele
- Konuşmacı, bir şeyin doğru yorumlanmamasına kızan ve okuduğunun anlaşılması meselesinin kendisi için çok önemli olduğunu belirtiyor.
- Son 25-30 senede Türkiye'deki çoğu insanın fikirsel anlamda tembelleştiğini düşünüyor ve aptallığa tahammül edemiyor.
- Uzun zamandır politik mücadele veren konuşmacı, insanların hemen hemen hepsine inandığı şeyi anlatabilmekle ilgili mücadele veriyor.
- 11:32Milletvekili Kimliği ve Kişisel Stil
- Milletvekili olduktan sonra üslubu oturtmakta zorlandığını, milletvekili kimliği ve parti aidiyeti karakterine uygun olmadığını belirtiyor.
- Giyiminden kuşamına, dövmelerinden vazgeçmeden kendine has bir milletvekili olduğunu söylüyor.
- Seçim kampanyası sırasında dövmeleri kapatsak mı diye sorularla karşılaştığını anlatıyor.
- 12:47Meclis Giyim Kuralları ve Kişisel Deneyimler
- Mecliste kravat ve ceket zorunlu olduğunu, ancak koyu takım elbise zorunluluğunun olmadığını, keten pantolon ve blazer ceket giyilebileceğini belirtiyor.
- Antakya'da tatil sırasında ayak parmağını kırdığı için parmak arası terlik, kot pantolon ve tişört giydiğini anlatıyor.
- İki takım elbisesi olduğunu, genel kurula girmek için odasında giyinip, çıkınca hemen çıkarıp normal haline döndüğünü söylüyor.
- 14:53Meclis Çalışanlarının Tepkisi ve Halkla İlişki
- Meclis çalışanlarının başlangıçta şaşırdığını, sonra doğallık ve samimiyetle ilgili olduğunu fark ettiklerini belirtiyor.
- Mecliste inanılmaz bir aura ve enerji olduğunu, insanların sürekli militarist tavırla hazır olda beklemek zorunda hissettiğini söylüyor.
- Her gün sabah günaydınlaşan, gülen, espri yapan ve sohbete dahil olabilen birini görünce doğal olarak hoşlarına gittiğini anlatıyor.
- 15:55Vekillik Anlayışı ve Sistemle Mücadele
- Dünyada vekaletin bu kadar önemsendiği, baş üstünde taşındığı ve inanılmaz anlamlar yüklendiği başka bir ülke olmadığını, bu durumun feodal yapımızdan geldiğini belirtiyor.
- Vekil olarak sigara içmemesi, arkadaşlarıyla takılıyormuş gibi dolaşmaması gibi dirençle karşılaştığını anlatıyor.
- Vekil olarak iki senelik ya da beş senelik bir iş için karakterini değiştirmiş gibi davranmanın büyük bir yalan olduğunu söylüyor.
- 18:25Siyasete İlişkin Düşünceler ve Gelecek Planları
- Siyasete çok erken yaşta başladığını, ancak siyasetin illa bir milletvekili olarak yapılması gerektiğine inanmadığını belirtiyor.
- Milletvekili olup olmayacağı kendi yoldaşlarıyla merkez komitede alacağı kararla şekilleneceğini söylüyor.
- Solcuların her şeyi tartışıp bir yere varamamasından sıkıldığını, sol örgütlerin birleşmesinin romantik bir cümle olmasına rağmen gerçekliği olmadığını belirtiyor.
- 20:06Türkiye Solunun Zorlukları
- Türkiye şartlarında feodal düzenden kurtulamamanın getirdiği etkiler, Türkiye solunun yönetmesi kolay olması gibi handikapları vardır.
- Solcu olmak romantik bir şey olabilir, sanatla, edebiyatla ilişkisinden veya tarihte sol görüşlerle tanışmış birçok yönetmen, tiyatrocu ve yazarın mücadelesini vermiş olmasından kaynaklanabilir.
- Solcu olmak romantik görünse de aynı zamanda çok realisttir; en sert haliyle mücadele edilir ve yaralanılır, ancak darbeye, yok sayılmaya ve şiddete rağmen düşüp yeniden ayağa kalkma gücü romantiktir.
- 22:55Oyunculuk ve Siyaset
- Oyunculuk siyasette avantaj olabilir çünkü meclis kürsüsü performatif bir yerdir ve konuşmacı bir metnin performansını sergiler.
- Meclis'te 600 vekilin büyük bir kısmının performansı kötü veya gülünç olabilir, ancak konuşmacı konservatuvar eğitimi ve profesyonel hayatta metnin vurgusunu ve ironiyi nasıl kuracağını bilmektedir.
- Oyunculuk siyasette avantaj olabilir ancak gerçek hayatında rol yapabilen biri olmak zordur çünkü duygusal yorumlar ve tanımlamalar yapmaya çalışır.
- 25:13Meclis'te Konuşma Zorlukları
- Meclis'te iki milletvekili olarak konuşmak, yüzlerce veya iki yüz kişilik bir grupla konuşmak kadar kolay değildir ve her an infiali yaratma riski vardır.
- Meclis'te kürsü dokunulmazlığı meselesi vardır, ancak konuşmacılar kürsüye çıkar çıkmaz uğultular, bağırışmalar ve laf atmalar olabilir.
- Meclis'te performans devam ettirmek zor olabilir, özellikle ritmi bozulan, konsantrasyonunu kaybeden, heyecanlanan ve tansiyonu yükselen kişiler olabilir.
- 27:51Meclis'teki Hayal Kırıklıkları
- Meclis'e girdikten sonra ilk hayal kırıklığı yapıya dair olmuştur; şatafat beklenmemiş, eski bir ana binanın etrafında nadide bitkiler gibi korunan vekillere sürekli konfor hali sunulmuştur.
- Mecliste yaklaşık 6 bin kişi vardır, bunların sadece 600 vekil, geri kalanı emekçi olup, bu insanların hiçbirinin isminin bilinmediği ve hiçbirine selam verilmediği gözlemlenmiştir.
- Mecliste birbirine selam vermek için yarışan vekillerin yüzde sekseni, orada çalışan insanlara bir günaydın dememektedir.
- 29:09Meclis'teki Müzakere Ortamı
- Meclis'te sınıfsal ayrımın olduğu yerde dehşete kapılıyorsunuz ve müzakere ortamı absürt geliyor.
- Meclis'te dışarıda birbirini boğazlar gibi zannettiğiniz insanlar, sanki aynı masadan kalkıp yemek yemiş de ayrılan iki dostmuş gibi müzakere edebiliyor.
- Meclis'te bir partiyi temsilen orada olmak, kişisel karakterle ilgili değil, partinin kimliği ve partiye aidiyet konusunda sınırlar olması gerekiyor.
- 31:03Meclis'teki Etkili ve Kötü Hatipler
- Meclis'te en iyi hatipler arasında Özgür Özel, Meral Danış Beştaş, Mehmet Rüştü Tiryaki, Erkan Başkan ve Mehmet Naci Bostancı bulunuyor.
- Meclis'te kötü hatipler de var, örneğin Ahmet Hamdi Çamlı'nın hitabeti teknik olarak kötü ve büyük şeyler söylüyormuş gibi olunca komik oluyor.
- Meclis'te bitmeyen uzun bütçe görüşmeleri olmasına rağmen, konuşmacı her konuşmayı dinlemeye çalışır ve sıkılsa bile genel kurul salonundan çıkma fırsatı varsa odadayken veya televizyondan takip eder.
- 34:31Aile ve Siyaset
- Konuşmacının babası ona "hiçbir zaman aptalca bir karar nedeniyle kendini zor duruma düşürme" uyarısı yapmış.
- Konuşmacının annesi Cumhuriyet Halk Partisi'nde siyaset yapan bir kadınken, babası yasal zeminde siyaset yapmayı doğru bulmuyor ve herhangi bir partiye üyeliği yok.
- Konuşmacı her zaman alnını açık tutuyor, yaptığı her şeyin arkasında duruyor ve verdiği her kararın neye dair alındığıyla ilgili açıklaması var.
- 37:16Popüler Kültür ve Devrimcilik
- Devrimcilerin popüler kültürden nefret ettiği bir algı, aslında popüler kültürün neye hizmet ettiğiyle ilgili dertleri olabilir.
- Devrimci olmak, kendi yaşantınızı nasıl kurduğunuzla da alakalı; yapım şirketinizle ilişkinizde çalışanların sigortasını ödüyor musunuz, sendikal haklar konusunda verdiğiniz mücadeledeki gibi çalışma saatleri öneriyor musunuz?
- 2002 süreciyle beraber Türkiye'nin çok çıplak bir gerçekliği olmaya başladı ve televizyon kültürü, popüler kültür en doğal yansıtıcıları olmaya başladılar.
- 41:02Televizyon ve Propaganda
- Popüler kültür işi artık siyasi propagandaya dönüşmüş durumda.
- İktidar doğal olarak televizyonun kontrol edilmesi gerektiğini düşündü ve bu alan en geniş kitlelere ulaşabileceği alan olarak seçildi.
- Magazin, popüler kültür ve televizyon artık hepsi bir propaganda aracı haline geldi.
- 41:45Popüler Kültür ve Toplumsal Kriz
- İnsanlar artık sadece yarışmacılar değil, herkesin tanıdığı, ağlarken ağladığı, gülerken güldüğü, hata yaptığında kızdığı bir şeye dönüşmüş.
- Popüler kültürle ilgili ciddi bir toplumsal kriz söz konusu ve bu sadece televizyon kültürüyle değil, herkesle ilgili.
- Konuşmacı, çocuğunu nasıl koruyacağından endişe duyduğunu belirtiyor; Asi üç buçuk yaşına kadar televizyon görmedi, ancak anaokuluna girince diğer çocukların izlediği programlardan etkileniyor.
- 43:15Popüler Kültürle İlgili Ön Yargılar
- Twitter'da muhalefet eden tweetler atıldığında "Türk halkını uyutmak için az program yapmadın" gibi eleştiriler alınıyor.
- Ekrana çıkan insanlara karşı ön yargı var; "arka sıradakiler de oynamış birinin gerçekten bir fikri olabileceğine inanmıyor" gibi düşünceler yaygın.
- Program yapanlar, ekrana çıkardıkları insanın ne kadar bilgili olduğuyla değil, hangi kısmının ilgi çekeceğiyle ilgileniyor.
- 44:35Sanat ve Entelektüel Birikim
- Televizyonun ne için kullanıldığı önemli; şarkıcıların entelektüel olmasına ihtiyaç var mı?
- Entelektüel birikim herkes için gerekli, ancak şarkı söylemek için dünya klasiklerini okumuş olması gerekmez.
- Sanat dalıyla ilgileniyorsanız, entelektüel birikiminiz olmasını bekler insanlar.
- 45:55Sektördeki Sorunlar
- Sektörde "sadece şarkı söyle ya da sadece dizide oyna" gibi beklentiler var.
- Konuşmacı, sektöre girmeden önce Frankfurt Okulu okutulması gerektiğini ve sosyal bir iş yaptığının farkında olacak kadar kendini ifade edebilecek olması gerektiğini belirtiyor.
- Bir oyuncu pot kırarsa, üst üste aynı hafta içinde üç kere kırarsa bu pot değil, karakterdir; bu durumda ya tepkilerden korkmaz ya da işi beceremediğini kabul eder.