• Buradasın

    Gebelikte Solunum Sistemi Hastalıkları ve Tedavi Yöntemleri

    youtube.com/watch?v=BXZYvRT0YV4

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'nda öğretim üyesi olan Dr. Salih Burçin Kavak'ın 13. Ulusal Jinekoloji ve Obstetri Kongresi'nde sunduğu akademik bir eğitim sunumudur.
    • Sunum, gebelikteki solunum sistemi hastalıklarını kapsamlı şekilde ele almaktadır. İlk olarak gebelikteki solunum sistemindeki fizyolojik değişimler anlatılmakta, ardından astım, pulmoner emboli, solunum yolu enfeksiyonları, pnömoni, akciğer ödemi, ARDS, akut piyelonefrit, plevra sıvı birikimi ve tüberküloz gibi hastalıkların tanı ve tedavi yöntemleri detaylı olarak açıklanmaktadır.
    • Sunumda her bir hastalığın gebelik üzerindeki etkileri, belirtileri, tanı yöntemleri (spirometri, ekokardiyografi, D-dimer testi, tomografi gibi) ve güvenli tedavi seçenekleri (heparin, fondaparin, varfain gibi ilaçlar) hakkında bilgiler sunulmaktadır. Ayrıca gebelikte tromboemboli profilaksisi ve doğum sonrası tedavi stratejileri de ele alınmaktadır.
    00:01Giriş ve Konuşmacının Tanıtımı
    • Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'nda öğretim üyesi olan Salih Burçin Kavak, 13. Ulusal Jinekoloji ve Obstetri Kongresi'nde gebelik ve solunum sistemi hastalıklarını anlatıyor.
    • Gebelik sırasında solunum sistemi problemleri nedeniyle hastaların yaklaşık %15'i başvuruyor.
    • Gebelikte solunum sistemi ve kardiyovasküler sistemde önemli değişiklikler oluyor, bunlar büyüyen uterus'un mekanik etkisi ve üretilen hormonların endokrin etkisi sonucu oluşuyor.
    01:31Gebelikte Solunum Sistemi Değişiklikleri
    • Gebelikte göğüs duvarı değişimleri oluyor; subkostal açı 68 dereceden 103 dereceye çıkıyor ve gebelik sonrası dönemde eski haline yaklaşsa da hiçbir zaman gebelik öncesi değerlere tam olarak dönmüyor.
    • Diyafragmanın yükselmesiyle oluşan daralmayı göğüs duvarı çevre genişlemesi ve subkostal açının genişlemesi kompanse etmeye çalışıyor.
    • Tidal volümde ve dakika ventilasyonda yaklaşık %40-50'lere yakın artışlar oluyor, arteryel oksijen basıncı 100 mm civadan 105 mm civaya çıkıyor.
    02:33Akciğer Kapasiteleri ve Kardiyovasküler Değişiklikler
    • Fonksiyonel rezidü kapasite (FRC) %20 oranında azalıyor, ancak vital kapasite gibi diğer akciğer kapasiteleri sabit kalıyor.
    • Gebelikte plazma molümü %40 artıyor, kardiyak output %30 artıyor ve vasküler rezistans azalma gösteriyor.
    • Çoğul gebelikte bu değişimler daha yüksek oranda görülüyor.
    04:15Doğum Sürecinde ve Postpartum Dönemde Solunum Sistemi
    • Doğumun ikinci evresinde kardiyak output %30 artışından %50'lere çıkıyor, sistolik ve diastolik kan basınçları artıyor.
    • Postpartum dönemde göğüs duvarı boyutları 24 haftalık bir süre içerisinde normale geliyor, statik akciğer volümleri ve FRC normale dönüyor.
    • Gebelik disnesi gebelerin %75'inde görülüyor ve fizyolojik bir durum olarak kabul ediliyor.
    06:53Gebelikte Uykuda Solunum Bozuklukları
    • Gebelikte obstrüktif uyku apne sendromu, uykuda horlama, obezite ve hipoventilasyon sendromu gibi uykuya bağlı solunum bozuklukları görülebiliyor.
    • Obez gebelerde uykuda solunum bozukluklarının insidansı %30 gibi yüksek, normal popülasyonda ise %6-8 civarında.
    • Horlayan gebelerde hipertansiyon, preeklampsi ve intrauterin gelişme kısıtlılığı daha sık görülebiliyor.
    07:43Obstrüktif Uyku Apne Sendromu ve Tedavisi
    • Obstrüktif uyku apne sendromu üst solunum yollarının kolası sonucu oluşuyor ve genellikle 10 saniye veya daha fazla sürme eğiliminde.
    • Bu sendrom fetus'ta fetal kalp atımını değiştirebiliyor, pulmoner hipertansiyona, intrauterin gelişme kısıtlılığına ve intrauterin mort fetus görülmesine neden olabiliyor.
    • Tedavi olarak Sipap (CPAP) cihazı kullanılabilir, bu cihaz fonksiyonel rezil kapasitesini arttırmaya ve havayolunun daha rahat açık kalmasına elverişli imkan sağlıyor.
    09:54Gebelikte Astım
    • Astım hava yollarının en sık kronik inflamatuar hastalığı olup %4-8 gibi görülme oranları var ve genetik komponenti bulunuyor.
    • Astımlı gebelerde hipertansiyon, preeklampsi, intrauterin gelişme kısıtlılığı, erken doğum eylemi ve hipoksinin indüklemesi daha sık görülüyor.
    • Astımın gebelikteki seyri değişken; üçte biri olguda azalıyor, üçte biri olguda değişmiyor, üçte biri olguda da astım şiddetleniyor.
    11:52Astım Atakları ve Tetikleyiciler
    • Astım atakları en sık üçüncü trimesterde izleniyor ve doğum eylemi esnasında atak geçirme önemli bir problem olabiliyor.
    • Doğumdan önce ciddi astımı olan gebelerin %67'sinde gebelik esnasında da atak gelişebiliyor.
    • Alerjenler, enfeksiyonlar ve aşırı egzersiz astım ataklarını tetikleyebiliyor, oskültasyonda ron küslerin tespiti ve kişinin alerjik bir bünyeye sahip olması astım tanısını destekliyor.
    12:35Astım Tanısı ve Tedavisi
    • Astım tanısında spirometrede FEV1 ölçümü, salbutamol inhalasyonu sonrası FEV1'in %12 oranında düzeliyorsa tanı konabilir.
    • Astım, bronşit, gastroözofageer reflü ve postnazal akıntının ayırıcı tanısı yapılmalıdır.
    • FEV1 ölçümü için spirometri gereklidir, ancak ekspratuar tepe akım hızı basit bir cihazla evde de ölçülebilir ve FEV1 ile korelasyon gösterir.
    13:45Astım Tedavisinde Agresif Yaklaşım
    • Astım atak esnasında acil servise başvurmuş hastalarda, FEV1'in 1 litrenin altına indiği durumlarda hipoksi riski söz konusudur.
    • Astım atak ve idame tedavisinde inhaler beta-agonistler, inhale veya sistemik oral steroidler, teofilin kullanılabilir.
    • Tedavi ilk tercihi inhale salbutamol olup, 2-5 mg dozda başlanır ve 20 dakikada bir tekrarlanır.
    15:57Pulmoner Emboli
    • Pulmoner emboli, anne hayatını en ciddi şekilde etkileyen bir hastalıktır ve insidansı 7 binde birdir.
    • Postpartum dönemde pulmoner emboli görülme sıklığı artar ve kötü prognoz söz konusudur.
    • Pulmoner emboli olgularında %70'de derin ven trombozu eşlik etmektedir.
    16:49Gebelikte Pulmoner Emboli Riskleri
    • Gebelik boyunca oluşan koagülopati eğilimi, damar içerisindeki trombüsün kopması ve akciğere gitmesiyle pulmoner emboli ortaya çıkar.
    • Gebelikte pulmoner emboli insidansı binde 5 ile %3'e kadar çıkabilmekte ve pulmoner emboliye bağlı maternal mortalite oranı yüz binde 1,1 civarındadır.
    • Gebelikte pulmoner emboli riskini artıran faktörler arasında show-triad (venöz stasis, venöz travma ve hiperkuagulabilite) bulunmaktadır.
    19:59Pulmoner Emboli Tanısı
    • Pulmoner emboli tanısında ilk basamak, hastalıktan şüphelenmektir.
    • Gebelerde taşikardi, dispne ve ayakta şişlik normalde de izlenebilen durumlardır, dolayısıyla ayırıcı tanı önemlidir.
    • Pulmoner emboli oluşan gebelerde dispne, takip ne, taşikardi, öksürük ve hemoptizi gibi bulgular oluşabilir.
    21:34Pulmoner Emboli Tanı Yöntemleri
    • Birinci basamakta bilateral kompresyon ultrasonografisi önemlidir, konvansiyonel CT anjiyografi en sık kullanılan tanı yöntemidir.
    • Multi-dedektörlü tomografi cihazıyla yapılan anjiyografi altın standarttır ve duyarlılığı %83, özgürlüğü %96 olarak bulunmuştur.
    • Ventilasyon-perfüzyon sintigrafisi ve direkt pulmoner anjiyografisi de kullanılabilir, ancak anjiyografi invaziv bir işlemdir.
    23:34Görüntüleme Yöntemlerinin Avantajları ve Dezavantajları
    • Multi-dedektör tomografinin avantajı yüksek çözünürlüklü olması ve nefes tutmada zorluk çeken hastalarda hızlı görüntülemeye imkan vermesidir.
    • Her iki yöntem de radyasyona maruz bırakır ve kontrast madde kullanımı potansiyel olarak fetal tiroid dokusuna zarar verebilir.
    • MR anjiyografisi hassas olmasına rağmen, daha periferdeki embolileri sadece %40 oranında tespit edebilmektedir.
    26:25Pulmoner Emboli Tanısı ve Ekokardiyografi
    • Ekokardiyografi, özellikle trans-özofageal yöntemle uygulandığında, pulmoner emboli tanısında önemli bilgiler sağlar.
    • Ekokardiyografi, sağ ventrikül fonksiyonlarını değerlendirmekte ve masif embolilerde sağ ventrikülün dilatasyonunu tespit etmekte etkilidir.
    • Masif embolilerde sağ ventriküldeki dilatasyon, triküspit kapakta yetmezlik, sağ ventrikül duvarında gerginlik ve kontraktürlüsünün düşmesine neden olur.
    27:25Pulmoner Emboli Tanısal Yaklaşımlar
    • Pulmoner embolide EKG'de taşikardi önemli bir bulgudur ve normalde kalp hızının %20 civarında artması beklenir.
    • D-dimer seviyeleri normalse pulmoner emboli dışlanabilir, ancak yüksek seviyeler gebelikte de görüldüğü için kesin tanıyı vermez.
    • Yüksek klinik olasılık durumlarında, D-dimer sonuçlarını beklemek yerine doğrudan çok dedektörlü tomografi uygulanmalıdır.
    28:36Antikoagülan Tedavisi
    • Pulmoner embolide anfraksiyona heparin ve düşük molekül ağırlıklı heparin tercih edilmektedir.
    • Anfraksiyona heparin hem intravenöz hem de subkutan kullanılabilir, intravenöz kullanıldığında etkisi hemen başlar, subkutan kullanıldığında 60 dakika sonra başlar.
    • Düşük molekül ağırlıklı heparinler sadece subkutan kullanılır, yarı ömürleri daha uzundur ve APTT'ye etkileri yoktur.
    30:11Heparin Tedavisinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
    • Anfraksiyona heparin tedavisinde ilk 18 ünite verildikten sonra 80 ünite/kg dozunda devamlı infüzyona geçilir ve APTT 1,5-2,5 kat arttırılmalıdır.
    • Trombosit sayısına 3-5 günlerde bakılmalıdır ve gerekli durumlarda 5 miligram dozda tedavi devam edilebilir.
    • Heparin ve düşük molekül ağırlıklı heparinler kanama, trombosi, trombositopeni ve osteoporoz gibi istenmeyen yan etkileri gösterebilir.
    32:27Alternatif Antikoagülan İlaçları
    • Son dönemde fondaparin (faktör Xa sentetik inhibitörü) kullanıma girmiştir, uzun etkilidir ve trombin oluşumunu engeller.
    • Kanama durumunda fondaparin için protamin sülfat değil, rekombinan faktör VIIa kullanılır.
    • Doku plazminojen aktivatörü trombolitik ilaçlar kategorisindedir, %5-15 kanama riski nedeniyle sınırlı kullanıma sahiptir.
    33:45Varfain Tedavisi ve Doğum Dönemi
    • Subakut dönemde varfain tedavisi başlar, özellikle kalp kapak replasmanı olan hastalarda tercih edilir.
    • Varfain embriyopatisi doza bağlıdır, 2,5 mg dozda %3-5, 5 mg dozda %8 embriyopati yapabilir.
    • Doğum eylemine girildiğinde rejyonel anestezi kontrendikedir, ideal olarak antikoagülan tedavi 24 saat öncesinden durdurulmalıdır.
    35:39Profilaksi ve Gebelikte Solunum Yolu Enfeksiyonları
    • Obez, im mobil kalan, erken doğum tehdidi olan ve ailesel tromboemboli hikayesi olan gebelikte düşük molekül ağırlıklı heparin profilaksi yapılmalıdır.
    • Gebelikte immün sistemin modülasyonu nedeniyle viral ve fungal enfeksiyonlara yakalanma riski artar.
    • Gebelikte sinüzit, nazal kavite ve paranazal sinüs mukozasının iltihabıdır, genellikle bakteriyel etkenli olup amoksisilin veya sefalosporinlerle tedavi edilir.
    37:59Gebelikte Pnömoni
    • Pnömoni, gebelikte ikinci en sık görülen solunum yolu enfeksiyonudur ve özellikle sezeryan olmuş gebelerde risk daha yüksektir.
    • Sezeryan sırasında spinal anestezi veya genel anestezi pnömoni riskini artırabilir, öksürük refleksinin baskılanması ve diyaframın yükselmesi pnömoni oluşumunu kolaylaştırır.
    • Pnömoni tanısı için fizik muayenede raller, matite perküsyonu ve aksesuar solunum kaslarının kullanılması gözlemlenir, ayrıca PA akciğer grafisi önemlidir.
    39:36Pnömoni Tedavisi ve Önleme
    • Bakteriyel pnömonilerde ilk tanı sonrası ilk 4-6 saat içinde antibiyoterapinin başlanması mortaliteyi azaltır, makrolit ve beta-laktam antibiyotikler güvenle kullanılabilir.
    • Pnömoni tedavisinde hidrasyon ve oksijen desteği önemlidir, ayrıca diyabet, orak hücreli anemi ve kronik kardiyopulmoner hastalıklar olan gebelere pnömokok aşısı önerilir.
    • Viral pnömonilerde genellikle komplikasyon gelişmediği sürece PA akciğer grafileri normaldir, fizik muayene tam ve doğru şekilde yapılmalıdır.
    40:50Varisella ve Influenza Pnömonisi
    • Varisella pnömonisi nodüler olabileceği gibi difüz de olabilir, üçüncü trimestrede bulaşsa hem annede hem de yenidoğan'da pnömoni tablosu yapabilir.
    • Varisella bilindiği gibi su çiçeği enfeksiyonu ilk trimestrede bulaşırsa bebekte ekstremite defektleri, mikrosefali gibi merkezi sinir sistem defektleri yapabilir.
    • Varisella aşısı canlı olduğu için gebelikte kontrendikedir, temas etmiş gebelere 72 saat içerisinde immünglobulin uygulanabilir.
    41:59Akciğer Ödemisi
    • Akciğer ödemi kardiyak hastalıklar, tokolitik tedaviler veya preeklampsi nedeniyle gebelikte karşımıza çıkabilir.
    • Gebelikte artan kardiyak output ve plazma volümü, damar endotelinde oluşan hasar akciğer ödemine yatkınlığı ortaya çıkmasına neden olur.
    • Akciğer ödeminde tedavi prelod (ön yük) azaltılması şeklindedir, nitrogliserin, diüretikler, morfin ve sülfat kullanılabilir.
    43:45Kardiyomiyopati ve Akciğer Ödemisi
    • Kardiyojenik akciğer ödemi, ventriküllerin disfonksiyonlarına veya aritmilere bağlı oluşan akciğer ödemi tipidir.
    • Gebelikte akut romatizmal ateşe bağlı mitra stenoz bir komplikasyon olarak oluşur ve pulmoner ödem yapma eğilimindedir.
    • Peripartum kardiyomiyopati, kalbin sistolik ve diastolik fonksiyonlarının bozulmasıyla %50 civarında materyal mortalitesi olan bir durumdur.
    46:47Tokolitikler ve Preeklampsiye Bağlı Akciğer Ödemisi
    • Tokolitiklerden en sık beta-sempatomimetikler akciğer ödemi yapar, çoğul gebeliği olanlarda magnezyum sülfat ve kalsiyum kanal blokörleri de akciğer ödemi yapabilir.
    • Preeklampsi sıklığı %38'dir ve en sık komplikasyonu akciğer ödemidir, spiral arteriollerde daralma ve damar endotel hasarı patofizyolojisini oluşturur.
    • Preeklampsili hastalarda magnezyum kullanımı ve IV sıvı verilmesi dikkatli olmalıdır, aksi takdirde pulmoner ödem gelişimine yol açabilir.
    48:48Akut Respiratuar Distres Sendromu (ARDS)
    • ARDS, bir solunum yetmezliği tablosudur ve materyal ve fetal ciddi mortalitesi olan bir durumdur.
    • ARDS'de alveola kapiller permeabilitesinde artış ve akut hipoksi söz konusudur, oksijen tedavisine dirençli bir hipoksemi görülür.
    • ARDS, amniyon embolileri, trofoblastik emboliler, plasenta dekolmanı gibi nedenlerle oluşabilir, ancak obsetrik olarak sezeryan sonrası akciğer aspirasyonu en sık nedenidir.
    50:59Gebelikte Akut Piyelonefrit ve Tedavisi
    • Akut piyelonefrit, asemptomatik bakteri üri olguların tedavi edilmediği takdirde oluşabilir ve piyelonefritli gebelerin yüzde yedisinde ARDS (Aşırı Hapne Bağışıklık Sendromu) gelişecektir.
    • Akut piyelonefrit atağı geçiren hastalara gebelik boyunca gece yatarken 100 mg nitrofurantoin idame tedavisi verilmelidir.
    • Semptomatik bakteri üri olgularında gebelik boyunca üçten fazla atak geçirmişse, idame tedavisi faydalı olmaktadır.
    51:42ARDS ve Plevra Sıvı Birikimi
    • ARDS tedavisinde nedenin ortadan kaldırılması, oksijenasyon desteği ve sıvı dengesi sağlanması önemlidir; 32 hafta ve üzeri gebelikte ARDS varsa terminasyon düşünülmelidir.
    • Gebelikte plevra sıvı birikimi erken ve geç dönemde görülebilir; erken dönem olgular asemptomatiktir, geç dönem olgular antifosfolipit antikor sendromuna sekonder olabilir.
    • Geç dönem plevra sıvıları, antifosfolipit antikorlarına sekonder oluştuğu için APLA'da görülen pulmoner embolizm de dışlanması gerekmektedir.
    53:01Gebelikte Sigara Kullanımı ve Etkileri
    • Gebelikte sigara kullanımı fetusa ciddi zararlar verir; sigarada 4 bin den fazla kimyasal ajan vardır ve nikotin etkilidir.
    • Gebelik öncesi sigara kullanımı infertilite, ektopik gebelik ve spontan aortusu artırırken, gebelik esnasında plasenta yetmezliği, erken doğum ve introterin gelişim geriliği gibi sorunlara yol açabilir.
    • Fetus'ta yarık damak, dudak ve kraniosinositoza sebep olabilir; yeni doğan dönemde ani ölüm, çocukluk döneminde astım ve ADHD gibi sorunlar görülebilir.
    54:45Tüberküloz ve Gebelik
    • Tüberküloz, etken mikobakterium tüberkülozis ile granülomlar yaparak gelişir ve etkin mücadele nedeniyle insidansı azaltılmış bir hastalıktır.
    • Tüberküloz belirgin klinik bulguları kuru öksürük, kilo kaybı, hafif ateş ve hemoptizi içerir; tanıda altın standart balgam incelenmesi ve kültürüdür.
    • Tüberküloz enfeksiyonu latent veya aktif olabilir; risk grubu hastalarda PPD tekniği ile tüberkülün deri testi yapılabilir.
    57:39Tüberküloz Tedavisi ve Gebelik
    • Latent enfeksiyonda aktif hastalık bulgusu olmayan hastalarda gebelik boyunca ve 12. ay tamamlanmak üzere günde 300 mg izoiazit verilir.
    • Aktif tüberküloz preterm introterin gelişme geriliği ve interin mort fetusu on kat arttırır; kan yolu veya doğum esnasında bebeğe geçebilir.
    • Aktif tüberküloz söz konusuysa üçlü tedavi (izoiazi, rifampin ve ethebit) yapılmalıdır; direnç varsa preziamid eklenir ve izoiazi toksik olduğu için pridoksin de tedaviye eklenmelidir.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor