Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Yaşar Kemal'in "Yılanı Öldürseler" adlı eserinin okunuş formatında sunumudur. Hikayede Hasan adlı bir çocuk, babası Halil, annesi, amcaları ve köydeki diğer karakterler yer almaktadır.
- Video, Hasan'ın babasının öldürülmesinden sonra yaşadığı duygusal zorlukları ve köydeki yalnızlık hissini konu alıyor. Hikaye, Hasan'ın Anavarza kayalıklarındaki köydeki yaşamını, sedefli tüfeğiyle kuşları ve yılanları öldürerek kendini bulma çabasını ve köydeki toplumsal baskıları anlatıyor.
- Hikaye, Hasan'ın sofrada yediği akşam yemeği ile başlayıp, Anavarza kayalıklarından gelen kurşun sesleriyle başlayan çatışma, babasının ölümü ve annesinin köydeki insanlar tarafından şiddetle karşılanması ile devam ediyor. Abbas adlı bir adamın öldürülmesi, jandarmaların gelmesi ve büyük ananın oğullarına "oğlumun kanlısı Esme'dir" diyerek son buluyor.
- 00:02Hasan'ın Anavarza Kayalıkları
- Hasan, babası öldürüldüğünde altı-yedi yaşındaydı.
- Anavarza kayalıklarında kartallar dönüyor, çilistikleri çiçeklerinde arılar, mavi kengerler dikenlerini kayalıkların arasından çıkarmışlardı.
- Hasan kayalıkta bir keklik gibi kayarken, kartal yuvalarına inmiş, ne yumurta ne de kartal yavrularını bulamamıştı.
- 01:45Anavarza'nın Kokusu
- Hasan, bahar güneşinde ortalık karmakarışık kokunca bunu kaya kokusu sanıyordu.
- Anavarza kayalıklarının kokusu, arılar, kertenkeleler, keklik yavruları, kartal yavruları, çıngıraklı yılanlar, ok yılanları ve insanlar tarafından da kokulurdu.
- Hasan hep kayalıkların kokusunu anımsar, ayrıca bir geceyi, karanlığı, karanlıkta barut kokusunu da anımsardı.
- 03:12Hasan'ın Sabahları
- Köydeki herkes tarlaya çalışmaya gitmişken Hasan gitmemişti, içi sıkılıyordu ve ne yapacağını bilemiyordu.
- Anasıyla bir göz göze gelecek olsun diye sabahlarda çıldırıyordu, anası yayığın ilk tereyağı topağını ona verirdi.
- Hasan, yedi yaşında verilen sedefli değerli tüfeğiyle o gün bugündür vurmadığı canlı kalmamıştı, kuşa, keçilere, kartallara, kekliklere, çakallara, serçelere, insanlara bile ateş ediyordu.
- 04:27Hasan'ın Ailesi
- Hasan'ın üç amcası vardı, hepsi ona ses çıkarmıyordu, köy akrabaydı ve göçebelikten daha yeni çıkmışlardı.
- Hasan'ın amcaları, babası onun kadarken bin boğalarda sürü sürü koyun gidiyormuş, çobanmışlar, kara çadırları varmış, yedi direkli.
- Anası gencecikti, küçük bir kız çocuğuna benziyordu, uzun saçları vardı beline kadar inen, herkes öyle söylüyordu bu Çukurova'nın belki de dünyanın en güzel kadınıyım şanası.
- 06:03Hasan'ın Hayatı
- Hasan sabahlardan akşamlara, akşamlardan sabahlara kadar grruk kuşlarının deliklerinin ağzında bekliyordu, ince gözenekli ağları yılan deliği gibi yara oyulmuş deliklerin ağzına torba gibi asıyordu.
- Hasan, yağmurcuk kuşu da dedikleri kuyruk kuşlarını seyrederken mavi bir düş içine giriyor, mavileri yayılarak, içi maviye keserek bir esriklik içinde çoğalıyordu düşleriyle.
- Hasan Anavarza'nın bir mağarasında kartal yavruları da büyütüyordu, her sabah evden çıkıyor, gün kavuştuktan sonra göz gözü görmez olduktan sonra köye dönüyordu.
- 07:38Hasan'ın İç Çatışması
- Hasan bu köyden çok kaçmak istiyordu, haftaya bir, iki güne bir karşıya geçiyor, öteki köylere kadar yürüyor, sonra nedense belki de korkudan gerisin geri dönüyordu.
- Hasan anasına olan düşmanlık kendine de geçiyor, boğulacak gibi oluyordu, bu köyde hiçbir şey için katlanılmazdı.
- Hasan oğlanı biteni hiç kimseye söyleyemiyordu, kendisini kuşlara, böceklere vurmuştu, dünyada sarılacak bir canlı, bir dal arıyordu.
- 09:31Hasan'ın Arkadaşları
- Hasan'ın hiçbir çocuk arkadaşı yoktu, ya o çocuklardan kaçıyor ya çocuklar ondan kaçıyorlardı.
- Salih vardı ama Salih de hiç konuşmayan birisiydi, Hasan ona konuşuyor, konuşuyor, başını şişiriyordu çocuğun.
- Hasan bir esriklikte, mavi yağmurcuk kuşunda, havada dönen kartallarda, çıngıraklı yılanlarda, bir de Salih'te kendini unutmasa ölürdü.
- 10:31Hasan'ın Babasının Ölümü
- Hasan, sofrada tarhana çorbası, kızarmış tavuk ve bulgur pilavı yiyordu ki, pencerede ışık çaktı söndü sesleri duyuldu.
- Kurşun sesleri ortalığı allak bullak etti, sofra duman içinde kaldı ve Hasan babasının çığlığını duydu.
- Duman çekildiğinde Hasan kendine geldiğinde Anavarza kayalıklarından kurşun sesleri ve köyün içinden boğuk uğultular geliyordu.
- 11:17Hasan'ın Babasının Ölümünü Anlaması
- Hasan, babasının yüzüstü kapanmış, saçları bulgur sahanın içine düşmüş ve çok kan akıyordu.
- İçeri giren adamın yalnız kara şaşkın gözlerini anımsıyor, Hasan anasını elinden tutmuş duman içinden çekip götürmüştü.
- Hasan yerinden kıpırdayamıyordu, gözünü babasına dikmiş durmadan akan kanını seyrediyordu.
- 11:49Hasan'ın Uykusuzluğu ve Köyün Durumu
- Evin içini birden bire kadınlar, erkekler doldurdular çığlık çığlığa, Hasan babasının öldüğünü büyük anası ağlarken anladı.
- Hasan bir şeyi daha anlamaya çalışıyordu: bu işler hep anasının yüzünden olmuştu.
- Sabaha kadar bir köşede büzüldü kaldı, hiç uyuyamadı ve ömründe ilk olarak uyuyamamanın ne olduğunu öğrendi.
- 12:25Köyün Alanına Getirilen Ölü
- Daha ten yerleri yeni ışımıştı, köyün alanına bir ölü getirdiler, attılar.
- Ölünün ölü gözleri dün geceki gibi şaşkınlıkla açılmış, öyle ölü ölü bakıp duruyordu.
- Hasan bu ölüyü tanıyordu, Abbas'tı ve bu adamın adı anasının köyünden olurdu.
- 12:46Hasan'ın Yeşil Sinekleri ve Anasının Durumu
- Hasan yeşil sinekleri gördü, şimdiye kadar bu yeşil sinekleri neden hiç görmemişti?
- Ölünün kanlarının üstünde dolaşıyorlardı, Hasan bıçak ağzının keskininden çok ürkerdi.
- Anasını da getirdiler alana, amcaları durmadan onu dövüyorlardı, yüzü, gözü yırtılmış, akbaşörtüsü, saçları, yüzü kan içinde kalmıştı.
- 13:23Hasan'ın Anasına Saldırısı
- Köylüler, kadınlar, erkekler, çocuklar önüne gelen anasına vuruyor, ona tükürüyorlardı.
- Hasan bir baktı, iki baktı, nasıl oldu kendisi de bilmiyor, anasını düvenlerin üstüne saldırdı.
- Amcasının elini ısırıp kemiğe kadar dişlerini indirdiğini ona sonradan söylediler.
- 13:45Anasının Savunması
- Hasan deli gibi olmuş, durmadan durmadan anasına vuranlara vuruyor, tükürenlere tükürüyormuş.
- Büyük amcası onu bir tekme ile yere sermiş, anası büzüldüğü yerden bir ok gibi fırlamış, oğlunun üstüne atılmış.
- Anası "Ben öldürmedim Halil'i, ben öldürmedim kardeşinizi" demiş, yerde yatan Abbas'ı göstermiş ve "İste bu öldürdü onu, o da öldü işte" demiş.
- 14:19Abbas'ın Ölümü ve Jandarmaların Gelişi
- Anası Abbas'ın başucunda durmuş, onun açık kara gözlerine bakmış ve "Eyvah Abbas, kadrini kıymetini bilmediğim" demiş.
- Köyden birkaç ev yanmıştı, kül oluncaya kadar, gece sabaha kadar ortalık apaydınlık olmuş, ışıkta ta Anavarza surları bile gözükmüştü.
- Jandarmalar geldi, bir subay çizmelerine birbirine vura vura emirler verdi, bir de doktor geldi.
- 14:51Doktorun Abbas'ın Ölüsünü İşleyişi
- Doktorun donuk, soğuk gözleri vardı, orada dut ağacının altında Abbas'ın ölüsünü soydular.
- Bir taş teknenin üstünde doktor Abbas'ın ölüsünü koyun parçalar gibi kesti, biçti, sonra da yerli yerince çuvaldızla geri dikti.
- Hasan'ın kusacağı geldi, amcası anasını tutmuş sürüklüyor, parçalanan ölünün yanına getirmeye çalışıyor.
- 15:18Anasının Direnişi ve Babasının Gömülmesi
- Anası gelmiyordu, "Gel gör orospu, gel gör kardeşimi öldürttüğün adamın ölüsünü" diyordu.
- Anası hiç çıt bile çıkarmıyor, salt gelmemekte direniyor.
- Ağıtlarla, türkülerle babasını gömdüler, büyük anası yataklara düştü.
- 15:47Büyük Anasının Son Sözleri
- Yatakları düşmeden önce üç oğlunu çağırdı ve "Oğlumun kanlısı Abbas kafir değil, oğlumun kanlısı Esmedir" dedi.
- "Varın temizleyin kanınızı, belki ben bundan sonra bir daha kalkamam" dedi.
- "Oğlum Halil'in kanını yerde koyarsanız, bu dünyada da öteki dünyada da ak sütüm size haram olsun, oğlumun kanlısı Esme'dir" dedi.