Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Jack London'un "Yaşam Hırsı" adlı eserinin seslendirilmesidir. Burak Aşkın tarafından seslendirilen anlatıda, kuzey Kanada'da ıssız bir bölgede yalnız kalan bir adamın hayatta kalma mücadelesi anlatılmaktadır.
- Video, iki arkadaşın buz gibi bir dereyi geçiş sürecinden başlayarak, birinin yoldaşı Bill'i bulma çabasını, açlık ve soğukla mücadele etmesini, çeşitli hayvanlarla (kuş, geyik, tilki, ayı, kurt) karşılaşmasını ve sonunda bir gemiye ulaşmasını kronolojik olarak anlatmaktadır. Hikaye, adamın küçük kazıklar ülkesine ulaşma hedefiyle güneye doğru ilerlemesi ve sonunda bir balina gemisinde kurtulmasıyla son bulmaktadır.
- Anlatımda, adamın yaralı ayağı, yemek arayışı, ateş yakma çabaları, çeşitli hayvanlarla mücadelesi ve hayatta kalma için kullandığı yöntemler detaylı olarak aktarılmaktadır. Hikaye, adamın gemide kurtulduktan sonra bile yiyecekten nefret etmesine rağmen aç kalma korkusuyla yiyecekleri saklamaya başladığı ve bu davranışının bilim adamlarının ilgisini çektiği son bölümüyle tamamlanmaktadır.
- Yaşama Hırsı
- Jack London'un "Yaşama Hırsı" adlı eserinin seslendiren Burak Aşkın tarafından okunuyor.
- Eserin başlangıcında "Geriye yalnızca şu kalacak: Yaşadılar ve fırlattılar zarları" ifadesiyle başlıyor.
- İki yorgun ve güçsüz adam, sırtlarında ağır battaniye yükleriyle, tüfekleriyle birlikte yamaçtan aşağı iniyorlar.
- 00:58Derede Karşılaşma
- Arkadaki adam, yanlarında daha fazla mermi olsaydı diye söyleniyor ve öndeki adam cevap vermiyor.
- İki adam ağır ağır buz gibi soğuk suyun deresini geçiyorlar, ayakkabılarını çıkarmayı akıl edememişlerdir.
- Derede, arkadaki adam kayar ve acı çeker, öndeki adam ise arkasına bakmamaya devam ediyor.
- 02:19Biri Bırakılıyor
- Arkadaki adam arkadaşına sesleniyor ve ayaklarının burkulduğunu söylüyor, ancak arkadaş dikkat etmiyor.
- Öndeki adam, Bill, bulanık suyun içinde ayaklarını sürüyerek ilerlemeye devam ediyor.
- Arkadaki adam Bill'i haykırarak durdurmaya çalışıyor, ancak Bill arkasına bakmadan ilerliyor ve yamaca tırmanıyor.
- 03:35Yalnız Kalma
- Bill'in görünmez olana kadar arkasında kalan adam onu izliyor, sonra çevresine bakınıyor.
- Adam saatini çıkarıp saat 4'te olduğunu, tarihin Temmuz sonu veya Ağustos başı olabileceğini söylüyor.
- Güneşin kuzeybatıyı gösterdiğini ve güneyde Great Bear Gölü ve kutup çemberinin olduğunu biliyor, içinde bulunduğu dereyi Copper Mine Irmağı'nın beslediğini ve bu ırmakta kuzeye doğru Coronation Körfezi'nde Kuzey Buz Denizi'ne döküldüğünü anlatıyor.
- 04:49Yalnızlık ve Korku
- Karakter çevresini saran dünya parçasını yeniden göz gezdirdiğinde, dört yandan yumuşak ufuk çizgisiyle kuşatılmış, ağaç, çalı ve ot olmayan uçsuz bucaksız bir ıssızlık gördü.
- Sonsuzluk ona dayanılmaz bir ağırlıkla yüklenirken, korkusunu bastırdı ve tüfeğini suyun içinden bulup çıkardı.
- Sakatlanan ayağına binen yükü hafifletmek için battaniyeyi sol omzuna kaydırdı ve yoldaşının izini sürmek için tepenin yamacını tırmanmaya başladı.
- 06:22Yolculuk ve Umut
- Doruğa ulaştığında bomboş bir vadi gördü, görünürde bir canlı bile yoktu.
- Vadinin tabanı yüzeydeki sık yosunlarla vıcık vıcık olmuştu ve karakter, taştan taşa atlayarak yoldaşının izini sürdü.
- Yalnız olmasına rağmen kaybolmamıştı çünkü ileride "çiçi niçi" denilen küçük kazıklar ülkesine, oradan da kaynağın bulunduğu yamaça ve diz ırmağına ulaşacağını biliyordu.
- 07:41Gelecek Planları
- Kaynağın bulunduğu yamaça geldikten sonra diz ırmağına kavuşturan yere dek ilerleyecek ve orada bir oyuğun içinde boş tüfeği için fişek, balık oltaları, küçük bir ağa ve yiyecek bulacaktı.
- Bil kendisini orada bekliyor olmalıydı ve oradan kayıkla de ırmağını izleyerek güneye, Great Baer Gölü'ne ineceklerdi.
- Karakış onları kovalarken, sular donar ve günler soğurken güneye durmadan ilerleyeceklerdi, Hudsons Bey Kumpanyasının sımsıcak konaklama yerlerinden birine varacaklardı.
- 09:06Acı ve Umudun Gücü
- Karakter, Bil'in onu yüzüstü bırakıp gitmeyeceğine, ne pahasına olursa olsun orada bekleyeceğine inanmak zorundaydı, yoksa hemen oracığa uzanıp ölümü beklerdi.
- İki günden beri tek lokma geçmemişti kursağından ve böğürtlen topluyor, çiğnedikten sonra yutuyordu, ancak bunun besleyici değeri olmadığını biliyordu.
- Saat dokuzda ayağı sert bir kayaya takıldı, sendeleyerek yere kapaklandı ve bir süre yanlamasına yattıktan sonra ateş yakıp su kaynaması için teneke koydu.
- 10:52Kibritler ve Yaralar
- Yaptığı ilk iş kibritlerini saymak oldu, altmışyedi tanesi olduğunu üç kez sayarak emin oldu ve kibritleri farklı yerlere sakladı.
- Islak çoraplarını ateşte kuruttu, makosenleri sırılsıklam paçavralara dönmüştü, yün çorapları yer yer eriyip delinmişti ve ayakları kan ve yara bere içindeydi.
- Bileğini sıkı sıkı sardıktan sonra neredeyse kaynamaya yüz tutan suyu içti, saatini kurdu, battaniyelerin arasında kıvrılıp ölü gibi uyudu.
- 12:15Uyanış ve Geyik
- Saat altıda uyandı, kımıldamadan sırtüstü yatmaya devam ediyordu ki açlığı aklına geldi.
- Dirseğine abanarak yan dönerken bir hırıltı işitip ürktü ve meraklı gözlerle kendisine bakmakta olan bir erkek geyik gördü.
- Eli bilinçsizce boş tüfeğine uzandı, nişan alıp tetiğe asıldığında geyik homurdanarak geri sıçradı ve uzaklaştı.
- 13:16Yeni Gün ve Karar
- Var gücünü harcayarak ayağa kalkmaya çabalarken acı bir inilti koyverdi, eklem yerleri paslı menteşeler gibiydi.
- Ayağa kalkıncaya dek akla karayı seçti, doğru dürüst dik durabilmek için birkaç dakika uğraşması gerekti.
- Gökyüzü boz ve bulanıktı, güneş bile yoktu ve neresinin kuzey olduğunu kestiremiyordu, ancak küçük kazıklar ülkesinin yakınlarda olduğunu sezebiliyordu.
- 14:46Geyik Derisi Heybe
- Geyik derisi heybe aklını kurcalayıp duruyordu, heybe büyük değildi, avuçları arasına rahatlıkla sığdırabilirdi ve yaklaşık yedi kilo ağırlığındaydı.
- Sonunda heybeyi bir kıyıya bıraktı, kalan eşyasını denk yapmaya koyuldu, ancak etraftaki ıssızlığın heybesini çalmak istediği sanrısına kaptırmıştı kendini.
- O günkü zorlu yolculuğa başlamak üzere ayağa kalktığında heybe de sırtındaki dengin içinde bulunuyordu.
- 15:35Acı ve Kuşlar
- Sola doğru yürüdü, arada bir duruyor, böğürtlen yiyordu, ayak bileği kaskatı kesilmiş, topallaması artmıştı.
- Açıktı, midesinin sancısı keskindi, bıçak gibi sancı saplanıyordu karnına ve midesi kazındıkça kazınıyordu.
- Yediği böğürtlenler acıyı dindirmek şöyle dursun, dilini, damağını yakıp dağılıyor, ağzını yaralıyordu.
- 16:12Kuşlara Yaklaşım
- Bir vadiye geldiğinde kayaların üzerinden ansızın bir keklik sürüsü havalandı, hemen birkaç taş fırlattı ama tutturamadı.
- Yükselen kayalar pantolonunu yırtıyor, yaralanan dizleri kanlı izler bırakıyordu, ancak açlığın acısı dizlerinin acısını unutturuyordu.
- Islak yosunların üzerinde sürünürken üstü başı sırılsıklam oluyor, tepeden tırnağa titriyor, ama o bunların hiçbirini duymuyor, bir parça yiyecek bulma tutkusuyla yanıp tutuşuyordu.
- 17:28Adamın Hayvanlara Karşı Düşmanlığı
- Adam kuşu yakalamaya çalışırken sadece üç tüy kavrayabildi ve kuşun kaçması karşısında büyük bir düşmanlık duydu.
- Vadilerde geyik sürüsü gördüğünde onlara yetişebilme isteğiyle çılgınca koşmak istedi.
- Karşısına çıkan tilkiye karşı korkunç bir çığlık attı, ancak tilki korkarak uzaklaştı ama kuşu bırakmadı.
- 18:25Acıktan Yolculuk
- Öğleden sonra dere boyunca yürüyerek sazların köklerini yedi, ancak bu kökler besleyici değeri bulunmayan sulu liflerden ibaretti.
- Adam yorgundu ve sık sık dinlenmek istese de, küçük kazıklar ülkesine ulaşmak isteğinden bile baskın çıkan açlık onu durmadan yürümeye zorluyordu.
- Küçük su birikintilerinde kurbağa aradı, toprağı kazarak solucan bulmaya çalıştı, ancak bu kadar kuzeyde bunların yaşamayacağını biliyordu.
- 19:40Balık Kovalaması
- Alacakaranlık bastığında bir su birikintisinde tek başına yüzen küçük bir balığa rastladı.
- Balığı yakalamak için suya daldı, ancak balık kaçtı ve adam beline kadar ıslandı.
- Tenekesini çıkarıp su birikintisini boşaltmaya başladı, ancak balık taşlar arasında gizli bir geçit üzerinden kaçtı.
- 21:14Acı ve Uyku
- Adam ıslak toprağa oturup önce için için, sonra hüngür hüngür ağlamaya başladı ve uzun süre hıçkırdı.
- Ateş yaktı, sıcak su içti ve kayaların üstüne yatağını serdi.
- Battaniyeler sırılsıklam ve yapışkandı, ayak bileği acı acı zonkluyordu, ancak adamın aklı sadece açlığındaydı ve huzursuz uykusunda nefis yemekler görüyordu.
- 22:00Acıktan Yolculuk
- Adam uyandığında hastaydı, soğuk bir rüzgar esiyordu ve yağan kar tepeleri beyazlatıyordu.
- Ateş yakıp su kaynatırken, yağmur ve kar birlikte yağmaya başladı ve toprağı örttü.
- Adam çıldırasıya açtı, izlediği yol önemli değildi ve karların altını yoklayarak sulu böğürtlen arıyor, sazları kökleyerek ilerliyordu.
- 23:24Yolculuğun Devamı
- O gece ateş yakmadı, sıcak su da içmedi ve açlığın yarım yamalak uykusuna daldı.
- Ertesi gün açlığın şiddeti geçmişti, yiyecek tutkusu yatışmıştı ve midesindeki sancı rahatsız etmiyordu.
- Battaniyelerinden birinin artığını şeritler halinde parçalayarak kanayan ayaklarını sarıp sarmaladı.
- 24:36Yönünü Kaybetme
- Güneş açınca pusulası ile yönünü saptadı ve kaybolduğunu anladı.
- Önceki günlerde dalgınlıkla belki de fazla sola sapmıştı, şimdi bu sapmayı kapatabilmek için sağa kayarak yürümeye başladı.
- Açlık sancıları pek şiddetli sayılmazdı ama gittikçe gücünün tükendiğini fark ediyordu.
- 25:15Balık Yakalama
- Büyük bir su birikintisinde iki tane sazan balığı buldu ve teneke kovasıyla yakalamayı başardı.
- Balıkları çiğ çiğ yedi, canı yemek istemese de yaşamak için yemesi gerektiğini biliyordu.
- Akşam üzeri üç tane sazan balığı daha yakaladı, ikisini hemen yedi, üçüncüsünü kahvaltı için sakladı.
- 26:47Geyik Derisi Heybe
- Bir gecenin sabahında mantığının sesini dinleyerek geyik derisi heybenin sırrın bağcıklarını çözdü.
- Heybenin açık ağzından sel halinde altın tozları ve külçeler döküldü.
- Altınları ikiye böldü, yarısını battaniye parçasına sarıp taşlar arasında gizledi, öbür yarısını yeniden heybeye koydu.
- 27:30Kuş Yavruları
- Sisli bir günde açlık onu uykudan uyandırdı, çok bitkindi ve sık sık tökezleyip yere yuvarlanıyordu.
- Yere düştüğünde kuş yuvasının üstüne düştü ve içindeki dört yavruyu diri diri yedi.
- Kuşun anası çığlık çığlığa haykırırken, adam tüfeğiyle vurarak onu yakalamak istedi ama hayvan kaçtı.
- 28:11Kuş Kovalaması
- Adam taş atmaya başladı ve fırlattığı taşlardan biri kuşun kanadını kırdı.
- Sakat ayak bileğiyle hoplaya sıçraya koşmaya çalışıyor, taşlar fırlatıyor, boğuk çığlıklar atıyor ve yere kapaklanınca sabır ve inatla doğrulup kalkıyordu.
- Kovalamaca onu vadinin ucundaki bataklığa sürükledi ve oradaki ıslak yosunlar üzerinde bilin izleri çarptı yüzüne.
- 29:18Yorgunluk ve Yıkılma
- Anne kuşu yormuştu ama adam da akıllı bitkin düşmüştü, her ikisi de yorgunluktan uzanmış yatıyordu.
- Kuş kendine geldi ve adamın açeli daha ona uzanmaya kalkmadan hoplaya zıplaya kaçıverdi.
- Gece karanlığı bastırdı, kuş kaçıp gitti ve adamın ayakta duracak gücü kalmamıştı, yüzükoyun yere kapaklandı ve yana yarıldı.
- 30:12Son Günlük
- Sisli bir gün daha son battaniyesinin yarısını ayak sargısı için harcadı.
- Bill'in izini bulamamıştı ama aldırmıyordu, açlığın dizginleri durmadan ileri sürüyordu onu.
- Öğleye doğru ağır yükü belini bükmeye başlamıştı, altınları ikiye böldü ve sonunda yanında kala kala yarım battaniye, teneke kova ve tüfek kalmıştı.
- 30:50Sanrı ve Tüfek Savaşı
- Karakter kendini bir sanrıya kaptırmıştı; tüfeğinde bir kurşun kaldığını düşünürken aslında tüfeği açtığında bomboş olduğunu görmüştü.
- Sanrı onu bir türlü bırakmıyordu ve karakter bu düşünceyle saatlerce mücadele etti.
- Düş kırıklığına uğrayan karakter, yarım saat sonra sanrı yeniden hortladı ve tekrar mücadele etmeye başladı.
- 31:47Açlık ve Düşsel Gezintiler
- Karakter ara sıra kafasını başka şeylere taktığı, robot gibi yürüdüğü ve garip düşüncelerle mücadele ettiği anlatılıyor.
- Açlık sancıları onu sık sık gerçeğe geri getiriyordu.
- Bir düşsel gezintisinde karşılaştığı bir görüntü karşısında sallanıp sendeledi.
- 32:22Ayı Karşılaşması
- Karakter önünde bir at olduğunu düşündüğünde, aslında kocaman boz bir ayı olduğunu fark etti.
- İlk önce tüfeğini doğrulttu, sonra av bıçağını çekip keskinliğini kontrol etti.
- Yüreğinin hızlanması ve korkuyla dolmasıyla, önce yürekliliği korkuya dönüştü.
- 33:30Karşılaşma ve Korkunun Yol açtığı Yüreklilik
- Karakter dimdik durarak kendine gösterişli bir hava verdi ve bıçağı sımsıkı kavrayarak ayıya karşı durdu.
- Ayı iki adım yaklaştı ve homurdandı, eğer adam kaçsaydı kovalayacaktı.
- Karakter korkunun yol açtığı bir yüreklilikle canlanarak, yaşamın en derin köklerinde yatan korkuyu hırıltılarla dile getirdi.
- 33:59Adamın Vahşi Hayatta Yaşadığı Zorluklar
- Adam, ayağı üzerinde dimdik duran bir yaratık karşısında tehlikeden kurtulana kadar heykel gibi duruyor ve sonra titreme nöbetine tutuluyor.
- Yiyecek eksikliği yerine, vahşice öldürülmek korkusu onu daha çok rahatsız ediyor.
- Kurtlar, adama saldırmak yerine daha kolay avlanabilecekleri geyiklere ilgi gösteriyorlar.
- 35:33Adamın Hayatta Kalma Savaşı
- Akşam üzeri kurtların avlandığı yerde geyik yavrusunun kemiklerini buluyor ve bunları yiyor.
- Adam, yaşamın acılı olduğunu ve ölümün ise duraklama ve dinlenme olduğunu düşünüyor.
- Yağmurlu karlı günler geldiğinde, ne zaman konaklayıp ne zaman yola koyulacağını bilemez hale geliyor.
- 37:23Adamın Yaşam Alevi
- Adam artık bir çaba harcayarak değil, içindeki yaşamın kendisi tarafından ileri sürüklendiği bir durumda.
- Acı çekmiyor, sinirleri körelmiş ve tüm duyarlılıklarını yitirmiş durumda.
- Tepelerden ve yollardan geçmeyip, geniş bir vadide akan büyük bir dereyi bilinçsizce izliyor.
- 38:18Deniz Görüntüsü
- Adam uyandığında güneşin sıcak ve parlak olduğunu ve geyik yavrularının bağırtılarını duyduğunu fark ediyor.
- Aşağısında geniş ve durgun bir ırmak olduğunu fark ediyor ve bu ırmakın parıltılı bir denize döküldüğünü görüyor.
- İlk başta bu görüntüyü serap olarak düşünüyor, ancak sonra gerçek olduğunu anlıyor.
- 40:09Kurt ve Adamın Yolculuğu
- Adam, arkasında boğuk bir hırıltı işitince, yanında boz renkli bir kurtun olduğunu fark ediyor.
- Kurt hasta görünüyor, sivri kulakları dimdik değil, gözleri çapaklı ve kanlı, başı güçsüzce öne sarkmış.
- Adam, Copper Minerva ırmakta olduğunu, denizin Kuzey Buz Denizi olduğunu ve geminin Coronation Körfezi'ne demirlemiş bir balina gemisi olduğunu anlıyor.
- 42:05Adamın Durumu
- Adamın ayaklarındaki battaniye parçaları lime lime olmuş, ayakları et yığınına dönmüş, battaniyesi, tüfeği, bıçağı ve şapkası kaybolmuş.
- Koynunda tütün tabakasının içindeki yağlı kağıda sarılı kibritler güven altında bulunuyor ve saatine baktığında onbir'i gösterdiğini görüyor.
- Pantolonunun paçalarını dizlere dek yırtıp ayaklarına sarıyor ve gemiye doğru yolculuğa çıkıyor.
- 43:12Adamın Yolculuğu ve Kurt
- Adam, inmeli biri gibi sarsak ve sakallı, ayaklarının tutmadığını fark ediyor ve dört ayak üzerinde emeklemeye başlıyor.
- Hastalık gösteren kurt, adama aç aç ve iştahlı gözlerle bakıyor, kuyruğunu bacakları arasına kıstırmış, kemikleri fırlamış bir şekilde büzülmüş durumda.
- Adam, parlak denizdeki gemiye doğru düşe kalka yol alıyor ve öğleden sonra başka bir adamın izlerini buluyor.
- 46:11Adamın Son Durumu
- Adam, izlerin son bulduğu yere geldiğinde, ıslak yosunları çiğnediği bir yerde etleri sıyrılmış birkaç kemik ve kendisininkine benzer bir geyik derisi heybe buluyor.
- Adam, su birikintisine geldiğinde yüzünün yansımasını görmüş ve suratının korkunç olduğunu fark ediyor.
- Adam, yosunlar ve taşlar üzerinde kırmızı izler bırakarak ilerliyor ve hasta kurt da onun hemen ardı sıra aksıra tıksıra sürükleniyor.
- 49:27Ölüm Kalım Mücadelesi
- Hasta bir adam ve hasta bir kurt, birbirini avlamaya çalışan iki yaratık olarak ıssızlıkta can çekişiyorlar.
- Adam, sapasağlam bir kurt olsaydı aldırmayacağını, ancak bu kadavrası çıkmış yaratığa yem olmanın düşüncesiyle çileden çıkıyor.
- Adam, kafasının allak bullak olmaya, aklının gidip gelmeye başladığını ve sanrılarla serseme dönmeye başladığını hissediyor.
- 50:34Gemiye Ulaşılan Umut
- Adam, dört mil ötede geminin olduğunu görebiliyor ve ışıltılı denizin sularını, yara yara ilerleyen bir teknenin bembeyaz yelkenini seçebiliyor.
- Adam, yarım mil bile gidemeyeceğini biliyor ama yaşamak istiyor, ölümün pençesinde bile ölüme karşı direniyor.
- Adam, bitip tükenmek bilmeyecek bir rahatlık içinde beklemeye koyulurken, boğucu uyuşukluk dalgasının üstünde kalmak için uğraşıyor.
- 52:13Kurtla Mücadele
- Adam, sırtüstü uzanmış yatarken hasta kurdun gittikçe yaklaşan soluğunu işitiyor, kurt usul usul yaklaşıyor.
- Kurt kulağının dibine gelince, adam ellerini uzatmak ister ama güçsüz kalıyor ve parmakları pençeleşerek bomboş havayı kavrar.
- Adam ve kurt, birbirlerini yemek için yattığı yerde yarım gün beklerler, sonunda adam kurdun üstüne çöker ve hayvanı boğmaya çalışır.
- 54:17Kurtun Ölümü ve Adamın Kurtuluşu
- Yarım saat sonra adam kendi gırtlağında sıcak bir akıntı duyuyor, tadı hoş olmayan bu kanı içiyor.
- Adam sırtüstü döner ve uykuya dalır.
- Bedford balina gemisinde bilimsel araştırmalar yapan bir kurulun üyeleri, kıyıdan suya doğru ilerleyen garip bir yaratık görürler.
- 55:03Adamın Kurtuluşu ve Yeni Hayatı
- Bilim adamları, kördü ve bilinçsiz olan bu canlı yaratığı kıyıdan alıp gemiye götürürler.
- Üç hafta sonra adam, bir yatağa uzanmış, başından geçenleri anlatmaya başlıyor ve ara sıra saçma sapan sözler sayıklıyor.
- Adam, yemek masasında başkalarının yediğini izlerken gözleri hüzünle buğulanıyor ve yiyecek bitivereceğinden endişeleniyor.
- 56:43Adamın Yeni Davranışları
- Adam şişmanlayıp semirirken, bilim adamları onun yemeklerini kısıtlamaya çalışır ama o yine de yiyor.
- Adam, tayfalardan sadaka olarak aldığı yiyecekleri açgözlülükle alıp koynuna saklıyor.
- Bilim adamları, adamın odasını arayıp köşe bucak peksimetlerle dolu olduğunu görürler, adamın yalnızca aç kalma olasılığına karşı önlem almak istediğini anlarlar.