Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Yaban" romanının özetini sunan bir anlatımdır. Ana karakter Ahmet Celal, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra tek kolunu kaybeden ve İstanbul'dan kaçan bir subayın, Mehmet Ali'nin köyündeki yaşamını konu almaktadır. Diğer önemli karakterler arasında Mehmet Ali, Zeynep Kadın, Bekir Çavuş, İsmail, Emine ve Emeti Kadın bulunmaktadır.
- Video, Ahmet Celal'in köye gelişinden başlayarak, köydeki siyasi gerilimleri, köylülerle olan ilişkilerini ve Yunan işgalcilerinin köye gelişinden sonra yaşanan olayları kronolojik olarak anlatmaktadır. Hikaye, Ahmet Celal'in köylülere karşı duyduğu tiksinmenin zamanla nasıl değiştiğini, Emine ile olan ilişkisini ve Yunan işgalcilerine karşı mücadelesini konu almaktadır.
- Romanda, köylülerin milli kurtuluş savaşına ilgisizliği, Yunan işgalcilerinin köye gelişinden sonra yaşanan zorluklar, köy yakılması ve insanların eziyet görmesi gibi olaylar detaylı şekilde anlatılmaktadır. Hikaye, Ahmet Celal'in Emine ile birlikte mezarlığa saklanıp yaralanması ve sonunda tek başına yoluna devam etmesiyle sona ermektedir.
- Yaban Romanının Özeti
- Roman, Sakarya Savaşı'ndan sonra düşman orduları çekilirken kurulan Tetkik-i Mezalim Heyetinde görevli Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun taşlar altında kömürleşmiş insan kemiklerini araştırırken bulduğu kenarları yanmış bir defterle başlar.
- Romanda anlatılanlar, Ahmet Celal adlı bir subayın bu defterdeki günlüklerine ve gözlemlerine dayanır.
- Olaylar Birinci Dünya Savaşı bitince başlar ve anlatılan zaman iki-üç yıl kadardır.
- 00:37Ahmet Celal'in Köye Taşınması
- Ahmet Celal yedek subay olarak katıldığı savaşta tek kolunu kaybeder ve İstanbul'un İngilizler tarafından işgal edildiği için oraya gitmek istemez.
- Emir eri Mehmet Ali, Ahmet Celal'i köyüne davet eder ve İstanbul'daki baba evini satıp çalışmadan geçilebileceği bir miktar para ile Mehmet Ali'nin Porsuk Çayı kıyısındaki köyüne yerleşmeye karar verir.
- Ahmet Celal, İstanbul'dan ayrılırken yüreğine bir ağırlık çökse de içten içe "arkamdan ne bıraktım ki böyle hüzünleniyorum? Bir yurt mu, bir ana mı, bir sevgili mi? Hayır, hiçbir şey, hiç kimse" diye kendini teskin etmektedir.
- 01:34Köydeki Yaşam
- Bir akşam üstü alacakaranlıkta Mehmet Ali'nin "bizim köy" diye bağırdığı vakit tek bir ışığın olmadığı bir karaltı gözükür ve uzaktan uzağa köpek havlamaları tek yaşam belirtisidir.
- Yakınlaştıkça duyulan tezek ve saman kokularıyla Ahmet Celal nihayet bir köye vardıklarını anlar ve Mehmet Ali, iki-üç gözlü evlerinin bir odasına yerleştirir onu.
- Ahmet Celal, Mehmet Ali'nin annesi Zeynep, kadın kardeşi İsmail ve isimleri roman boyunca verilmeyen kız kardeşleriyle yaşamaya başlar.
- 02:14Köydeki İnsanlar
- Ahmet Celal, Mehmet Ali'nin kardeşi İsmail'i bir cüceye benzetir; ondört yaşında olmasına karşın bakışları bir büyük adam bakışlarından farksızdır, yüzü şimdiden yıpranmış, vücudu katılaşmış, hareketleri ağırlaşmıştır.
- Mehmet Ali'nin annesi Zeynep kadın, roman boyunca Ahmet Celal'in hayran olduğu cefakar bir Anadolu kadınıdır; eşi öldüğünden beri evin reisi olarak çocuklarının bütün yükünü taşımıştır.
- Ahmet Celal'e göre kırk yaşında mıdır, elli'sinde midir bilinmez ancak vücudu bir meşe kütüğü kadar sağlamdır, sürekli çalışma halindedir ve evde yaptığı bütün iyi şeyleri yemez, içmez, hiç kimseye tattırmaz, alır, boz eşeğiyle kasabaya götürüp satarak ailesini geçindirir.
- 03:23Köydeki Temizlik Sorunu
- Ahmet Celal'in köylülükle ilgili en katlanamadığı şey temizlik sorunu olur; suyu bulmak için Çaya gitmek gerekir ve çayın suyu akar balçıktır.
- Köyün içindeki çeşme ve kuyuların başında sabahtan akşama kadar abdest alan ihtiyarlar, çamaşır yıkayan kadınlar ve pis sularla oynayan çocuklar hep oradadır.
- Bazen yiyeceklerle çocuk bezleri, kirli don ve gömleklerin bir arada çalkalandığı na şahit olur ve sanki pislik köylülüğün ayrılmaz bir parçasıdır.
- 03:58Ahmet Celal'in Köydeki Durumu
- Bir köye gelmelerinden kısa bir süre sonra Mehmet Ali civar köylerin birinden bir kız alır ve Ahmet Celal'in bir köşeden izlediği bu düğün ona çok kaba ve sıkıntılı gelir.
- İlk defa köy kadınlarına dikkat eder, o kalın giysilerin altında onların şişman olduklarını ve kötü koktuklarını düşünür, kadınlarda ondan kaçmaktadırlar.
- Ahmet Celal, "kadınlarınız niçin yalnız benden kaçıyorlar?" diye sorduğunda Mehmet Ali "yabansınız da ondan diyeyim" der, bu söz Ahmet Celal'i kızdırır ve "ben yaban değilim, benim damarlarımda akan kan, onların damarlarında işleyen kandır, aynı dili söylemekteyiz, aynı Allah'ın kuluyuz" der.
- 04:56Köydeki Diğer İnsanlar
- Bir öğle üstü kahvenin çardağı altında köylülerle oturuyordu; Mehmet Ali, Bekir Çavuş, Salih ve muhtar hep oradadır.
- Bekir Çavuş yirmiüç yıl askerlik yapmış, Rumeli, Şam, Girit'te bulunmuştur ve bu yüzden sürekli gezip gördüğü yerleri anlatır; Ahmet Celal'e yaklaşımı diğer köylülere göre daha ılımlıdır.
- Salih köyün en zengin adamlarından biridir, kılık kıyafetiyle bir dilenciden farksızdır, kışın en soğuk günlerinde bile çorap giymez, ayakları ellerinden daha çok ortadadır ve sinsi ve bütün köy halkını öyle bir sihir ve nüfuzu altına almıştır ki, kimse ona danışmadan neredeyse bir şey yapamamaktadır.
- 05:52Köylülerin Milli Kurtuluş Savaşı'na İlgisizliği
- Bir sohbet hep savaş üzerinedir; Ahmet Celal, düşmanın İstanbul'dan İzmir'e, Antep'e kadar ülkeyi istila ettiğini ve ortada ne devletin ne de hükümetin beş paralık itibarı kalmadığını anlatmaktadır.
- Köylülerin pek bu konuyla ilgilenmediğini görür; Bekir Çavuş "tekrar savaş olacak mı?" diye sorar, Ahmet Celal "olmaktadır, Mustafa Kemal isminde bir büyük kumandan İstanbul'dan çıktı, Anadolu'ya geçti, devlet hükümet görevini yapmıyor, biz kendi kendimizi koruyacağız" der.
- Köylülerin milli kurtuluş savaşı'na ilgisizliği Ahmet Celal'i dehşete düşürür; hiçbir köylü rahatını bozarak savaşa destek vermeye niyetli değildir ve köylülerin ve Mehmet Ali'nin milli mücadeleye ilgisiz durmaları Ahmet Celal'i onlardan uzaklaştırır.
- 06:56Ahmet Celal'in Yalnızlığı
- Köylüler de "yaban" diyerek ondan kaçmaktadırlar ve heryerden uzak bu ıssız köyde o da ayrı bir yalnızlık içine düşmüştür.
- Bu derin ve kasvetli yalnızlık içinde bazen bütün eşyasını toplayıp oradan kaçmak ister ama kendinde bu gücü de bulamaz.
- Günler geçiyor, mevsimlerin değiştiğini sadece hissediyordu; köye gelirken hissettiği olumlu düşünceler yerini şiddetli bir öfkeye bırakmıştı ve "her memleketin köylüsüyle okumuş yazmış zümresi arasında aynı derin uçurum var mıdır bilmiyorum" diye düşünür.
- 07:39Köydeki Olaylar
- Muhtar, kasabada geçirdiği günlerde Kemal Paşa'nın açtığı yolun çıkmaz olduğunu, padişahın düşmanla barış yapmış olduğunu ve düşmanın Bursa'ya gelerek İnönü'ye dayanmış olduğunu söyler.
- Ahmet Celal, muhtarın sözlerini duyunca öfkelenir ve köyü terk ederek ovaya doğru yürümeye başlar.
- Porsuk Çayı kıyısında bir genç kızla karşılaşır, kız ona gülümser ancak kaçmaya çalışır.
- 09:09Şeyh Yusuf ve Köydeki Değişim
- Köyde olağanüstü bir hal vardır, Zeynep Kadın bile gülümsemekteydi.
- Mehmet Ali, Şeyh Yusuf'un köye geldiğini, hastalara okuyup üflediğini ve herkesin onun duasını almaya çalıştığını söyler.
- Ahmet Celal, Şeyh Yusuf'u görmek ister ancak Şeyh ona merhamet etmek istemediğini söyler ve köyü terk eder.
- 10:28Mehmet Ali'nin Askere Çağrılması
- Ahmet Celal, Zeynep Kadının ulumasıyla odasından fırlar ve muhtarın Mehmet Ali'yi tekrar asker olarak görevlendirildiğini öğrenir.
- Mehmet Ali ve ailesi üzgündür, Ahmet Celal onu yüreklendirmeye çalışır ve Mehmet Ali askerin yanında yola düşer.
- Ahmet Celal, çayın kenarında rastladığı kızı tekrar görmek umuduyla sık sık onun köyüne gider.
- 11:44Emine ile Karşılaşma
- Ahmet Celal, geliş gidişler esnasında İsmail ile karşılaşır ve İsmail'in sevdiği kızın Şabangilin Emine olduğunu öğrenir.
- Ahmet Celal'in dünyası başına yıkılır, o gece sabaha kadar uyuyamaz.
- Mehmet Ali'nin olmadığı için başka bir yerde kalmak ister ve Bekir Çavuş'un uzak bir evini tamir edip oturabileceğini söyler.
- 12:40Evlilik Fikri ve Pişmanlık
- Ahmet Celal, yeni evine taşındıktan sonra Emine'yi almak fikri ona cazip gelir ve Bekir Çavuş'a evlenmek istediğini söyler.
- Eve gidince Bekir Çavuş'a söylediklerinden pişman olur ve Emine'yi İsmail'den kıskandığını itiraf eder.
- Bekir Çavuş, Emine'nin yabancıdan ürktüğünü ve cahil olduğunu söyler, ancak Ahmet Celal artık kulaklarını kapatır.
- 13:57Düşmanların Yaklaşması
- Top sesleri köyden işitilir hale gelmiş, uçaklar köyün üzerinden daha sık geçmeye başlamıştır.
- Uçaklar aşağıya kağıt attılar ve içinde Kemal çetelerinin mahvolduğu, şehirlerin zapt edildiği ve Ankara üzerine yürüdükleri yazılıydı.
- Köylüler bu yazılanları okuyunca sevinirler, sadece Bekir Çavuş endişelidir ve düşmanın köyden ne varsa sömürmeye başlayacağını söyler.
- 15:28Türk Topçu Birliği ve Düşman İstilası
- Bir Türk topçu birliği köyden geçerken köylüler deliğe kaçar, Ahmet Celal subaylarla konuşur.
- Subaylar köylülerin hayvanlarını alarak ateş hattının diğer tarafına geçmeleri konusunda uyarmalarını söyler.
- Bir sabah düşman askerlerinin köye geldiği haberi duyulur, köylüler evlerine saklanır ve Yunan askerleri köyü zapt eder.
- 16:52Ahmet Celal'in Sorgusu
- Ahmet Celal'in bir subay olduğu öğrenilince Yunan kumandan onun getirilmesini emreder.
- Kumandan Ahmet Celal'i sorguya çeker ve bir subayın böyle bir köyde kalmasını şüpheli bulur.
- Kumandan ona evinde oturup hiçbir yere çıkmamasını ve hiç kimseyle temas etmemesini emreder.
- 17:12İşgal ve Köylülerin Durumu
- İki-üç gün süren işgal sırasında düşman, köylülerin yumurtalarını, saman ve arpalarını, koyunlarını, fasulyesini, nohutunu ve bulgurunu yiyerek köyü yiye yiye bitirmiştir.
- Subaylar ve askerler köylülere para yerine üzerinde Rumca yazılı küçük kağıtlar vermişlerdir.
- Emeti kadının koynu Rumca yazılı kağıtlarla doludur ve bu kağıtlar gittikçe çoğalmaktadır.
- 17:45Ahmet Celal ve Köylülerin İlişkisi
- Ahmet Celal, Emeti kadına kağıtları saklamasının boşuna olduğunu, yırtıp atmasını ve onlara hiçbir şey vermemesini söylese de, Emeti kadın kendisine dönebileceklerini söyler.
- Köyde hiçbir düşman askerinden eser kalmamıştır, hepsi çekip gitmişlerdir.
- Saliha ve imam, saman ve arpalarının karşılığını almak için iki adam istediklerinde öne atılmışlar, ancak on gün sonra ancak dönebildiler köye.
- 18:46Ahmet Celal ve Saliha Arasındaki Çatışma
- Saliha, askerin birkaç gün sonra Ankara'da olacaklarını söylediğini belirtir, ancak Ahmet Celal bunun düz yolda yürüyerek bile mümkün olmadığını söyler.
- Saliha, düşmanın samanını, arpanı yediğini, Ahmet Celal'i önlerine takıp günlerce yürüttüğünü ve eline beş para vermediğini söyler.
- Ahmet Celal, Saliha'ya tokat atıp yere yuvarlar ve tekmelemeye başlar.
- 19:32Ahmet Celal'in Köylülerle İlişkisinin Değişimi
- Ahmet Celal, Emine ile göz göze gelir ve Emine'nin bir dost bakışı onu kendine getirir.
- Zaman geçtikçe köylülerle ilgili olumsuz fikirleri değişmeye başlar.
- Anadolu halkının ruhunu tanımayan, onu eğitemeyen ve aydınlatamayan İstanbullu aydın, şimdi hasat için gelmiş ama sadece ayrık otu bulmuştur.
- 21:09İkinci İşgal ve Çobanın Ölümü
- Ahmet Celal, çoban Hasan ile dağ tepe koyun gütmeye giderken, köyün içi dışı düşman askeri ile tıklım tıklım dolmuştu.
- Emeti kadının yetişin yetişin bizi oğlanı öldürüyorlar çığlıklarıyla fırlayıp gittiğinde, Hasan'ın ağzı burnu kan içinde bir yaralı kuş gibi yol kenarında bulur.
- Düşman askeri, Ahmet Celal'in parasını ve birkaç eşyasını alır, Hasan'ın yattığı yatağın çarşafını altından çekerken onu düşürür ve Hasan bu düşüşle son nefesini verir.
- 22:22Köyün Yakılması ve Ahmet Celal'in Eylemi
- Sabah olur ama çığlıklar içinde bir sabah, kadın bağırtıları, çocuk hıçkırıkları ve köpek ulumaları birbirine karışmıştır.
- Düşman askeri camiyi, evleri, samanlıkları ateşe veriyorlardı.
- Ahmet Celal defterini yanına alarak kendini dışarı atar ve etrafını düşman askeri sarmış bir halde bütün köylüler meydanlara toplanmışlardı.
- 23:04Ahmet Celal'in Komutanla Görüşmesi
- Ahmet Celal, komutana giderek konuşmak istediğini söyler ve kendini tanıttıktan sonra köyü yakıp para ve yiyecek namına ne varsa aldıklarını, fakat insanlara eziyet edilmesinin lüzumunu anlamadığını belirtir.
- Subay kaşlarını çatarak Yunan askeri öyle şey yapmaz, yanlışınız var der.
- Ahmet Celal bu konuşmanın sonuçsuzluğunu fark eder ve aklına gelen tek şey Emine'yi de alıp köyden kaçmak olur.
- 23:36Kaçış ve Ölüm
- Akşam olunca eziyet devam eder, askerler genç kadınlara sataşmaya, Zeynep Kadının kızlarını çekiştirmeye başlarlar.
- Ahmet Celal, Emine'nin kulağına çıkmaları ve mezarlığa gidip orada saklamaları gerektiğini söyler.
- Kargaşadan yararlanarak Ahmet Celal ile Emine koşarak kaçarlar, ancak Emine kalçasından vurularak yaralanır ve mezarlığa ulaştıklarında ikisi de yaralı ve daha fazla devam edemeyeceklerdir.
- 24:50Ahmet Celal'in Son Anları
- Ahmet Celal, Emine'nin dizine başını koyar ve uzaktan katliam sesleri geliyor.
- Ahmet Celal uyur ve rüyasında Türk köylüsüyle aydın'ın arasında hiçbir ayrım kalmadığını görür.
- Sabahın alacakaranlığında Emine onu uyandırır, Emine yerinden kımıldayacak durumda değildir ve Ahmet Celal defterini çıkarıp son sayfalarını zorlukla yazar, defterini Emine'ye teslim edip tek başına yarı aç, yarı çıplak yarasından kan sızarak uzaklara doğru yoluna devam eder.