• Buradasın

    Sabahattin Ali'nin "Raif Efendi" Hikâyesi

    youtube.com/watch?v=sz41xxF1mQo

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, Nisan Kumru tarafından seslendirilen Sabahattin Ali'nin "Raif Efendi" adlı eserinin okuma performansıdır. Anlatıcı, işsizlikten kurtulmak için eski mektep arkadaşı Hamdi'nin şirketinde bankalarla şirket arasındaki irtibat memuru olarak çalışmaya başlayarak Raif Efendi ile tanışır.
    • Video, Raif Efendi'nin hayatının kronolojik anlatımını sunmaktadır. Hikâye, Raif Efendi'nin şirket içindeki sessiz ve alakasız görünümünden başlayıp, ailesiyle olan ilişkilerini, geceleri yürüyüşlerini ve sonunda hastalanmasını anlatır. Anlatıcı, Raif Efendi'nin hastalığında onunla yakınlaşır ve defterini okuyarak karakterin derinliklerini keşfeder. Son bölümde ise anlatıcının kendi hikâyesi anlatılarak, Havran'da doğup büyümesi, İstanbul'a taşınması ve babasının tavsiyesiyle Almanya'ya sabunculuk öğrenmek için seyahat etmesi, Berlin'deki deneyimleri ve "Kürk Mantolu Madonna" tablosuna olan derin ilgisi aktarılır.
    • Hikâye, insanların dış görünüşünden farklı olabilecek iç dünyalarını, sosyal ilişkilerdeki değişimleri ve kişinin kendini tanıma sürecini ele almaktadır. Raif Efendi'nin ailesi tarafından küçümsenmesi, anlatıcının onunla olan ilişkisi ve Almanya'daki kültürel deneyimleri, hikâyenin önemli temalarını oluşturmaktadır.
    00:03Raif Efendi'nin Etkisi
    • Konuşmacı, Raif Efendi adlı bir adamla tesadüfen karşılaşmış ve bu karşılaşmanın kendisine büyük bir etki yapmış.
    • Raif Efendi, fevkalade bir adam değil, her gün etrafımızda yüzlercesini görüp bakmadan geçtiğimiz alelade bir insandı.
    • Konuşmacı, bu tür insanları gördüğümüzde neden yaşıyorlar, yaşamakta ne buluyorlar diye merak ederiz.
    01:16İnsanların İç Alemleri
    • Bu tür insanları incelerken sadece dışlarına bakarız, onların da birer kafaları, dimağları ve iç alemleri olduğunu düşünmeziz.
    • Eğer bu meçhul aleyi merak edersek, hiç ummadığımız şeyler görmüş, beklemediğimiz zenginliklerle karşılaşmış olabiliriz.
    • İnsanlar genellikle ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih eder, bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmak daha zordur.
    02:15İşsizlik ve Zorluklar
    • Konuşmacı, bankadaki küçük memur unvanından çıkarıldıktan sonra Ankara'da iş aramaya başladı.
    • Yaz aylarını sedir üzerinde sürünmeden geçirmiş, kış yaklaşınca durumu zorlaşmaya başladı.
    • Kabul imtihanlarından sonuç çıkmadı, tezgahtarlık için başvurduğu mağazalardan ret alarak yeis içinde gece yarılarına kadar dolaşıyordu.
    03:17Zorlukların Etkisi
    • Konuşmacının durumu zorlaştıkça çekingenliği ve mahçupluğu artıyordu.
    • İş bulmaları için başvurduğu tanıdıklara rastladığında başını eğip geçiyordu.
    • Arkadaşlarına durumunu sorunca "fena değil, tek tük muvakkat işler buluyorum" diye cevap verip kaçıyordu.
    04:04Hamdi ile Karşılaşma
    • Bir gün akşamüstü yürüyüş yaparken, mevcudiyetlerin kendilerini kabul ettiklerini fark etti.
    • Hamdi adlı mektep arkadaşıyla karşılaştı ve onun arabasına bindi.
    • Hamdi, çalıştığı şirketin fabrikalarını dolaştıktan sonra eve gidiyordu.
    05:32Hamdi'nin Durumu
    • Hamdi, makine komisyonculuğu ve orman-kereste işleriyle uğraşan bir şirkette müdür muaviniydi.
    • Konuşmacı, işsiz olduğunu söylediğinde Hamdi şaşırdı.
    • Hamdi, konuşmacının durumunu görünce "bu akşam konuşup bir çare buluruz" dedi.
    06:34Hamdi'nin Evinde
    • Hamdi, küçük fakat şirin bir evde, biraz çirkin fakat cana yakın bir karısıyla yaşıyordu.
    • Hamdi, konuşmacıyı yalnız bırakarak yıkanmaya gitti ve karısı da dışarı süzüldü.
    • Konuşmacı, Hamdi'nin kendisini böyle ortada bırakmasının sebebini düşünerek, mühim mevkilere geçen adamların eski arkadaşlarına karşı gösterdikleri şuurlu dalgınlığını fark etti.
    07:31Hamdi ile Karşılaşma
    • Hamdi, eski dostlarına "sen" hitabıyla alçakgönüllü davranıyor ve karşısındakinin sözünü kesip manasız sorular soruyor.
    • Konuşma sırasında köylü bir kadın kahve getirdi ve ortamda aile fotoğrafları, moda mecmuaları ve hırpalanmış albümler vardı.
    • Hamdi, eski mektep arkadaşı olan anlatıcının durumunu düşünerek kendisinin daha iyi olduğunu göstermek istiyordu.
    09:30Hamdi'nin Tavrı
    • Hamdi, anlatıcıya edebiyatın zararlı olduğunu söyleyerek pratik hayatın muvaffakiyetlerinden bahsediyor.
    • Hamdi, anlatıcıya yarın görüşmek üzere ve zeki bir çocuk olduğunu söyleyerek tavsiyelerde bulunuyor.
    • Anlatıcı, Hamdi'nin evinden ayrıldığında ortalık kararmıştı ve hava tozla karışık olsa da temiz ve ferahlatıcı geldi.
    11:24Hamdi'nin Şirketine Gitme
    • Anlatıcı, Hamdi'nin şirketine gittiğini ve bu kararı kendini tezlil etmek için aldığını düşündüğünü belirtiyor.
    • Hamdi'nin şirketinde, Hamdi meşgul olduğu için başıyla bir iskemle gösterdi ve anlatıcı onun karşısında velinimet tavrı gösterdiğini hissetti.
    • Hamdi, anlatıcıya bir iş bulduğunu söyledi ve 40-50 lira aylıkla şirketle bankalar arasında irtibat memuru görevi teklif etti.
    14:46Raif Efendi ile Karşılaşma
    • Anlatıcı, Hamdi'nin odasından ayrılarak Raif Efendi'nin odasına gitti ve orada kır saçlı, bağ gözlüklü, tıraşı uzamış bir adamı gördü.
    • Raif Efendi, Almanca mütercimi olarak çalışıyordu ve anlatıcıya masasını hazırladıklarını söyledi.
    • Günlerce aynı odada karşı karşıya oturduklarında hemen hemen hiçbir şey konuşmadılar, ancak Raif Efendi müessesenin en eski memurlarından olduğu öğrenildi.
    18:18Raif Efendi'nin Gizemli Karakteri
    • Raif Efendi, şirket kurulmadan önce bankanın mütercimi olarak çalışıyordu ve kıdemli olmasına rağmen ücreti arttırmıyordu.
    • Raif Efendi'nin Almanca bilmesine rağmen, dış görünüşü ve davranışları onun yabancı dil bilmeyen biri gibi algılanmasına neden oluyordu.
    • Raif Efendi sabahları vaktinde geliyor, öğle yemeğini odasında yiyor ve akşamları evine dönüyordu, kahveye gitmeyi reddediyordu.
    20:40Raif Efendi'nin İş Hayatı
    • Raif Efendi'nin çalışkanlığı ve devamlılığı dairede horlanmasına mani olmuyordu, genç memurlar ona karşı sert davranabiliyordu.
    • Raif Efendi hasta zamanlarında bile işini ihmal etmiyordu, tercüme edilecek yazılar evine gönderilir ve birkaç saat sonra geri getiriliyordu.
    • Raif Efendi'nin hastalıkları genellikle ehemmiyetsiz soğuk algınlıklarıydı, ancak senelerce önce geçirdiği zatül cem onu fazla ihtiyatlı yapmıştı.
    22:40Raif Efendi'nin İçsel Dünyası
    • Konuşmacı zamanla Raif Efendi'den sıkılmaya başlamış, onu manasız ve sıkıcı bir mahluk olarak görmeye başlamıştı.
    • Raif Efendi herhangi bir şekilde heyecanlandığını gören yoktu, amirlerinin ithamlarına sakin ve ifadesiz bakışla mukabele ediyordu.
    • Raif Efendi'nin içinde nebatlarınkinden pek de farklı olmayan bir hayat bulunduğu düşünülüyordu.
    25:04Raif Efendi'nin Gizli Yeteneği
    • Hamdi'nin Raif Efendi'ye karşı sert davranışı sırasında, Raif Efendi kağıda çizmeyi başlattı ve dudaklarının kenarında kendinden emin bir tebessüm belirdi.
    • Raif Efendi'nin kağıdına çizdiği resim, Hamdi'nin ruhunun resmiydi; basit fakat ustaca çizilen resim, Hamdi'nin hiddet dolu ve bayağı ifadesini mükemmel şekilde yansıtıyor.
    • Bu resim, konuşmacıya Raif Efendi'nin gerçek yüzünü gösterdi ve onu ilk defa sahiden tanımaya başlattı.
    28:21Raif Efendi'nin Karakteri ve Merak
    • Raif Efendi'nin sarsılmaz sükuneti ve insanlarla münasebetlerindeki çekingenliği anlaşılmaktadır.
    • Raif Efendi'nin etrafını iyi tanıyan ve karşısındakinin içine keskin gören bir insan olması, onun heyecanlanmasını veya kızmasını imkansız kılıyor.
    • Raif Efendi'nin elindeki resim, uzun seneler resimle uğraşmış birinin eseri olduğu anlaşılıyor, bu da onun hakkında merak uyandırmaya başlıyor.
    31:17Raif Efendi'nin Ev Ziyareti
    • Raif Efendi'nin hastalığı nedeniyle şirkete gitmediği için, Hamdi Bey'in tercüme ettiği yazıyı getirmek için evine gidiliyor.
    • Ev, İsmetpasa Mahallesi'nde, taş ve kum yığılı arsaların arasında tek başına duran iki katlı sarı boyalı bir bina.
    • Evdeki eşyalar güzel ve pahalı, ancak Raif Efendi'nin yattığı oda adeta bir hastane koğuşu gibi kargaşalıktan ibaret.
    35:08Raif Efendi'nin Ailesi
    • Raif Efendi'nin evinde bir yetişkin kızı, lise öğrencisi, baldızı ve kocası, iki kayınbiraderi ve baldızının iki çocuğu bulunuyor.
    • Evde sürekli gürültüler ve bağıra çağıra konuşmalar var, zil çalıyor ve aile üyeleri sürekli geliyor gidiyor.
    • Raif Efendi'nin kayınbiraderleri İktisat Vekaleti'nde memur, ancak orta mektep seviyesinde eğitim almışlar.
    39:08Raif Efendi'nin Dışındaki Aile Üyeleri
    • Raif Efendi'nin evindeki gençler, ilk rastladıkları kişileri alay etmekten hoşlanıyorlar.
    • Vedat ve Cihat, İktisat Vekaleti'nin en küçük iki memuru, sadece başkalarını alaya alarak kendilerini tatmin edebiliyorlar.
    • Raif Efendi'nin baldızı Ferhunde Hanım, çocuklarıyla uğraşmaktan ve gezmeye gitmekten başka bir şey düşünemiyor, ancak çocukları bakımsız ve kirli.
    42:10Nurettin Bey'in Tanıtımı
    • Nurettin Bey, Ferhunde Hanım'ın kocası ve İktisat Vekaleti şube müdürlerinden biridir.
    • Otuz-otuziki yaşlarında, kumral ve dalgalı saçlarını berber çırakları gibi arkaya tarayıp kabartan, nazik görünüşlü bir adamdır.
    • Konuşurken insanın yüzüne sabit gözlerle bakar ve "Sizin söyledikleriniz de laf mı, siz ne bilirsiniz ki?" diyen bir tebessümle karşılık verir.
    42:46Nurettin Bey'in Kişiliği ve Hayatı
    • Sanayi mektebini bitirdikten sonra İtalya'ya gönderilmiş, ancak sadece lisan ve mühim adam tavırları öğrenmiştir.
    • Kendisini büyük bir itimatla yüksek makamlara layık görüyordu ve her vadide fikirler yürütmek, herkesi istifa etmek suretiyle etrafındakileri kıymetine inandırıyordu.
    • Üstüne başına çok dikkat eder, her gün tıraş olur, pantolonlarını ütüler ve ayakkabı-çorap seçimine çok önem verir.
    43:47Ev Halkı ve Ekonomik Durum
    • Nurettin Bey'in maaşı kendisinin ve karısının giyimine ancak yetmekte, evin masrafı Raif Efendi'nin cılız ücretine yüklenmekteydi.
    • Raif Efendi'nin kırk yaşına gelmeden ihtiyarlayan, gevşemiş etleri ve memeleriyle şişman kocası Mihriye Hanım, ev halkına yer alamıyordu.
    • Nurettin Bey ve kayınbiraderler, yemekleri beğenmedikleri zaman Mihriye Hanım'ı sofradan kaldırıp mutfağa yollamaktan çekinmezlerdi.
    45:24Evdeki Durum ve Raif Efendi
    • Evde misafirlerin gözüne görünmeyen kısımlar perişan iken, holdeki ve misafir odasındaki intizam Nüclenin eseriydi.
    • Ev halkı, ahbaplarına karşı evlerinin suratına maske geçirmeyi muvafık bulmuş, mobilya mağazalarından taksitli alışveriş yapmışlardı.
    • Raif Efendi evde yokluğuyla varlığı müsavi gibiydi, herkes onu fark etmez görünüyordu ve sadece gündelik ihtiyaçlar ve para meseleleri dışında konuşmazlardı.
    47:05Raif Efendi'nin Aile İçi Durumu
    • Raif Efendi'nin ailesi onun daha fazla para kazanmadığı ve lüks bir hayat temin etmediği için ona kızarken, aynı zamanda onun kıymetsiz olduğunu düşünüyorlardı.
    • Necla ve Nurten bile aile içindeki negatif havaya uyum sağlayarak babalarına karşı olumsuz tutumlar sergiliyorlardı.
    • Raif Efendi'nin karısı Mihri Hanım, kocasının evlatları tarafından küçümsenmemesi için çaba gösterirken, ailesinin sofralarında oturduklarında bile rahatsız bakışlarla karşılanıyorlardı.
    48:42Raif Efendi'nin Karşıtlık Duyguları
    • Raif Efendi'nin karısı için acıdığı, ona sorular sorduğu ve çocukların durumları hakkında konuşduğu görülse de, diğer aile bireylerine karşı manevi bağlar sergilemiyordu.
    • Raif Efendi bazen büyük kızı Necla'dan sıcak ve tatlı bir şeyler bekler gibi dururdu, ancak bu anlar geçer ve aralarındaki boşluk ortaya çıkardı.
    • Raif Efendi'nin görünüşüyle aksine, kendisine en yakın insanlardan isteyerek kaçamadığı, etrafındakilerin onu tanımaması nedeniyle kendini tanıtmak için hiçbir çaba göstermediği anlaşılıyordu.
    50:20Necla'nın İçsel Çatışması
    • Necla, teyzesini taklit eder ve eniştesinin ukalalığından manevi güç alsa da, içinde sahici insani bir şeyler kaldığını gösteren alametler vardı.
    • Nurten'in babasına karşı arsızlığına karşı çıkıp, Raif Efendi hakkında konuşulduğunda hızla çıkması, içinde saklanan insanlığın ara sıra nefes almak için yaptığı hamlelerdi.
    • Necla'nın muhitinin on yıl boyunca vücuda getirdiği sahte şahsiyet, asıl hüviyetinin baş kaldırmasına meydan vermeyecek kadar kuvvetliydi.
    51:19Raif Efendi'nin Gerçek Karakteri
    • Raif Efendi, kendisine yabancı insanların onu adamdan saymamalarını hoş görmekle kalmıyor, bunda bir nevi isabet buluyordu.
    • Raif Efendi, alıngan, ince görünüşlü ve dikkatliydi; önüne bakar gibi duran gözlerinden hiçbir şey kaçmıyordu.
    • Bir gün kızlarının kahve pişirmeye karşı münakaşasını duysa da sesini çıkarmamış, ancak on gün sonra tekrar gelindiğinde kahve içmediğini söyleyerek durumu engellemişti.
    52:43Raif Efendi ile İlişki
    • Raif Efendi'nin sessiz sedasız yaşayışı, tahammül edişi ve insanların zaaflarına merhametle bakışı kafi bir iradeydi.
    • Konuşmanın insanların birbirlerini aramaları ve bulmaları için muhakkak olması gerektiği konusunda şüphe duyulmuştu.
    • Raif Efendi bazen birdenbire vahşileşiyor, gözlerinden ifade kayboluyor, tercüme yapmayı ihmal ediyor ve kendisine hitap edildiğinde yakınlaşmayı engelleyen bir sesle cevap veriyordu.
    54:24Raif Efendi'nin Hastalığı
    • Raif Efendi'nin hastalıkları garip bir tesadüfle belirli günleri takip ediyordu.
    • Şubat ortalarında Raif Efendi şirkete gelmedi ve akşam evine uğradığında karısı Mihriye Hanım, onun ateşli ve sancı içinde olduğunu söyledi.
    • Mihriye Hanım, kocasının kendine dikkat etmediğini, hiçbir şey olmazken birden nevri dönüp dışarı gittiğini ve sonra hasta kaldığını belirtti.
    55:48Raif Efendi'nin Durumu
    • Raif Efendi'nin halini bu sefer daha düşkün buldu, benzi peksarı, nefesi süratliydi ve gözleri daha derine kaçmış görünüyordu.
    • Raif Efendi, dün akşam yemekten sonra dışarı çıkmış, Ziraat Enstitüleri tarafına gitmiş ve Keçiören yokuşunun altına kadar gelmiş, rüzgarda yürümüş ve üşütmüş olduğunu söyledi.
    • Raif Efendi, gece vakti yalnız başıma dolaşmak istediğini, evin gürültüsünün canını sıkabileceğini söyledi.
    58:47Raif Efendi'nin Hakkındaki Düşünceler
    • Raif Efendi'nin basit ve içi bomboş bir adam olup olmadığına dair merak edildi.
    • Hayatta hiçbir gayesi, hiçbir itirası olmadığı ve kendisine en yakın olanlara karşı bile alaka duymadığı belirtildi.
    • Raif Efendi'yi gece vakti sokaklara düşüren, içinin boşluğu ve hayatının gayesizliği olup olmadığı sorgulandı.
    59:54Yürüyüş ve Düşünceler
    • Keçiören istikametine yürüyüşe çıkıldı, yolun iki tarafında otomobil tamir atölyeleri, kahveler, evler ve ağaçlar vardı.
    • Hızlı ve rutubetli bir rüzgar esiyordu, içinde sarhoş olduğum zamanlar hissettiğim müthiş bir yürümek ve koşmak arzusu vardı.
    • Rüzgardan inleyen ağaçlar ve koşup giden bulutlar arasında, Raif Efendi'nin neden buralara geldiğini anlamaya çalışırken, insanların ruhunun nasıl karışık olduğunu düşündü.
    1:03:10Raif Efendi'nin Hastalığı
    • Raif Efendi uzun zamandır hastalığına ehemmiyet vermez görünüyordu, ancak hastalığı basit bir soğuk algınlığıdan farklı olarak uzun sürdü.
    • Nurettin Bey'in getirdiği doktor hastalığın zatürre olduğunu ve hastaneye kaldırılmasının daha iyi olacağını söyledi.
    • Raif Efendi hastaneye gitmeyi istese de etrafındakilerin şiddetle reddetmesi üzerine vazgeçti.
    1:04:11Aile Halkının Tepkisi
    • Mihriye Hanım büyük bir şaşkınlık içinde hastanın odasına girip çıkıyor, hardal lapası korkusuyla elinden havluları ve tabağı düşürüyordu.
    • Necla büyük bir üzüntü içinde mektebe gitmiyor ve babasını bekliyordu, akşamları kızarmış ve şişmiş gözlerinden ağladığını anlıyordum.
    • Raif Efendi, ailesinin telaşını "ölüyorum muyuz?" diye sorguluyordu ve kendisinin onlar için hiçbir şey olmadığını düşünüyordu.
    1:07:10Raif Efendi'nin Son Günleri
    • Bir akşam Raif Efendi, "Bugün biraz iyiyim, peki ama bu daha ne kadar devam edecek?" diye sorgularken, sesindeki bıkkınlık onun kastettiğini gösteriyordu.
    • Raif Efendi, masasındaki çekmeceden bazı eşyaları ve bir defteri almasını istemişti.
    • Evde büyük bir telaş vardı, Raif Efendi iki defa fenalık geçirmiş ve doktor iğne yapmıştı.
    1:13:24Raif Efendi'nin Son Anları
    • Hastanın odasında Mihriye Hanım ve Necla büyük bir merakla yatan adama bakıyorlardı.
    • Raif Efendi, kadınlardan çıkmasını istedi ve sadece beni yanına istedi.
    • Raif Efendi, masasından aldığı defteri göstererek onu istemesi üzerine, defterin içinde iri ve intizamsız harflerle yazılmış satırlar olduğunu fark ettim.
    1:16:06Raif Efendi'nin Defteri
    • Konuşmacı, Raif Efendi'nin defterinde 20 Haziran 1933 tarihli ve "dün başımdan garip bir hadise geçti ve bana on sene evvelki başka bir takım hadiseleri yeniden yaşattı" yazısını okur.
    • Raif Efendi, defteri yakmasını isteyen ve konuşmacıyı demir sobaya yönlendiren bir tavırla davranır.
    • Konuşmacı, Raif Efendi'nin defterini yakmaması için ısrar eder ve onunla uzun bir konuşma başlar.
    1:17:35Raif Efendi ile Konuşma
    • Konuşmacı, Raif Efendi'ye anlayış gösterir ancak defteri bir gece daha saklaması için yalvarır.
    • Raif Efendi, insanların kendisine hiçbir şey yapmadığını, hep kendisinin sorumlu olduğunu söyler.
    • Raif Efendi, konuşmacının defteri almasına izin verir ve konuşmacı defteri cebine koyarak ayrılır.
    1:21:44Veda ve Defterin İçeriği
    • Raif Efendi, konuşmacıya uzun boylu konuşamadıklarını ve yazık olduğunu söyler, ardından gözlerini kapatır.
    • Konuşmacı, otele döndüğünde Raif Efendi'nin defterini okumaya başlar.
    • Defterde, 20 Haziran 1933 tarihli bir yazıda, Raif Efendi'nin on sene önceki hadiseleri hatırladığını ve bundan sonra bu hatıraların kendisini bırakmayacağını anlatır.
    1:24:26Anlatımın Başlangıcı
    • Anlatıcı, sokakta rastladığı iki kişiden bahsederek, bunların hayatında büyük tesirler yarattığını ve hikayesini baştan anlatmaya karar verdiğini belirtiyor.
    • Anlatıcı, hikayesini on beş yıl geriye giderek başlatacağını ve manasız tafsilatlarla korkunç tarafları boğarak kendi heyecanından kurtulabileceğini düşünüyor.
    1:25:21Havran'da Yaşamı
    • Anlatıcı, Havran'da doğup büyüdüğünü, ilk tahsilimi burada yaptığını ve bir süre Edremit idadisine gittiğini anlatıyor.
    • Umumi harbin son senelerinde askere alındığını, ancak talimgahta mütareke ilan edildiğini ve idadiye tekrar döndüğünü söylüyor.
    • Mütareke sonrası ülkede karmakarışık bir durumun hüküm sürdüğünü, bazı bölgelerin işgal edildiğini ve çeşitli çetelerin faaliyet gösterdiğini belirtiyor.
    1:27:13İstanbul'a Gitme Kararı
    • İşgal kuvvetlerinin kasabaya gelmesiyle kahramanlık heveslerinin boğulduğunu ve birkaç ay serseri gibi dolaştığını anlatıyor.
    • Babası onu İstanbul'a göndermeye karar vermiş, nereye gideceğini bilmeden "bir mektep bul, oku" demiş.
    • Anlatıcı, beceriksiz ve mahcup bir çocuk olduğunu, babasının bunu fark etmediğini düşünüyor.
    1:27:36Kişiliği ve Hayalleri
    • Anlatıcı, içimde bazı cihetlere doğru gizli arzular duyduğunu ve mektepte hocalarının takdirini kazandığını belirtiyor.
    • Çeşitli derslerde başarılı olmasına rağmen, sanayi-i nefise mektebi'ne gitmek ve resim yapmak hayalleri olduğunu söylüyor.
    • Küçüklükten beri hakikatten ziyade hayal dünyasında yaşayan, manasız denilecek kadar çekingen bir çocuk olduğunu anlatıyor.
    1:28:13Çekingenlik ve Hayal Dünyası
    • Anlatıcı, etrafının yanlış anlaşıp onu aptal yerine konmasına korktuğunu ve sınıf arkadaşlarının yaptığı kabahatlerin kendisine atıldığında müdafaa edemeyeceğini belirtiyor.
    • En büyük zevkinin evin bahçesinde veya derenin kenarında yalnız başıma oturup hülyalara dalmak olduğunu söylüyor.
    • Hayallerinde cesurca ve geniş manzara olan maceralar yaşayacağını, Afrika'da gezeceğini ve Avrupa'yı dolaşacağını hayal ediyor.
    1:29:45Okuma ve Etkileri
    • Anlatıcı, okuduğu kitapların kafasında silinmez şekilde yer tuttuğunu ve her okuduğu şeyin tesiri altında kaldığını belirtiyor.
    • Eski bir Roma tarihinde Missy isminde bir mürahasın örneğini vererek, okuduğu hikayelerin kendisini etkilediğini ve benzer deneyimler yaşamak istediğini anlatıyor.
    • İçindekileri dışarıya vurmak korkusu nedeniyle yazı yazmaya kalkışsa da vazgeçtiğini, sadece resim yapmaya devam ettiğini söylüyor.
    1:32:27Almanya'ya Yolculuk
    • İstanbul'da ne yapacağını bilmeden dolaşırken, babasından Havran'a dönmek için para istemiş ve kısa süre sonra bir mektup almış.
    • Babası, Almanya'da paranın kıymetini kaybetmesi nedeniyle ecnebilerin ucuz geçindiklerini duymuş ve ona sabunculuk öğrenmesini önermiş.
    • Anlatıcı, işin ticari yönünü değil, Avrupa'yı görmek ve kitaplarda tanıdığı insanları bulma fırsatı için sevindiğini belirtiyor.
    1:34:10Berlin'de Yaşam
    • Anlatıcı, Berlin'e giderken sadece mukaleme kitabından ezberlediği beş-on kelime biliyormuş.
    • İlk haftaları lisan öğrenmek ve şehri dolaşarak geçirmiş, ancak hayalindeki Avrupa'nın gerçek Berlin'de olmadığını fark etmiş.
    • Lisan öğrenmeden işe başlayamayacağını düşünerek eski zabitten ders almaya başlamış ve pansiyon sahibi Madam'ın yardımıyla ilerlemiş.
    1:35:33Berlin'deki Pansiyon Hayatı
    • Pansiyonda Hollandalı dul kadın Fau Antideman, Portekizli tüccar ve Almanya'nın Kamerun müstemeden ticaret yapan bir adam gibi çeşitli kişilerle tanışıyor.
    • Müstemeden kaçan adam, kurtarabildiği az miktarda para ile mütevazı bir hayat sürerken, siyasi toplantılara katılır ve terhis edilmiş Alman zabitleriyle münakaşa eder.
    • Pansiyon müşterileri arasında Almanya'yı kurtarmak için çeşitli fikirler olmasına rağmen, bu fikirler aslında her birinin kendi menfaatlerine bağlıdır.
    1:37:44Almanya'daki Hayat ve Sabunculuk Meselesi
    • Berlin'de sabunculuk meselesi için geldiğini unutmuş, lisan öğrenmekle meşgul olduğunu ve yakında bir müesseseye başvuracağını yazarak babasını ve kendini avutuyor.
    • Şehri ve müzeleri dolaşırken, Almanya'nın bir milyonluk nüfusunu birkaç ay içinde tükeni verdiğini düşünüyor ve Avrupa'nın sıkıcı olduğunu kabul ediyor.
    • Babasının isteği üzerine Türk arkadaşlarının yardımıyla bir İsveç grubuna ait sabun fabrikasına başvuruyor, ancak fabrika çalışanları ona işin derin taraflarını göstermekten çekiniyor.
    1:39:51Okuma ve Sanat Hayranlığı
    • İlk aylar geçince can sıkıntısı azalıyor ve yavaş yavaş kitap okumaya başlıyor, bu alışkanlık zamanla bir zevk haline geliyor.
    • Okuduğu kitaplarda kendisinden, etrafındaki dünyadan birer parça buluyor ve Rus muhacirlerinin hikayelerinden etkileniyor.
    • Müzelerdeki eski resimlerden zevk alıyor, National Galerideki tabloları saatlerce seyredip, günlerce aynı çehreyi ve manzarayı kafasında canlandırıyor.
    1:41:53Yeni Ressamların Sergisi
    • Almanya'ya bir sene gelmişken, gazetede bahsedilen yeni ressamların sergisini tesadüfen ziyaret ediyor.
    • Sergideki resimlerin çoğu insanı gülümsetiyor, ancak bu ressamların az emekle büyük işler başarmaya çalıştıkları için onlara içerlemek yerine acıması gerektiğini düşünüyor.
    • Büyük salonun bir duvarında bir kürk mantolu kadın portresi karşısında mıhlanmış gibi duruyor, bu portrede hiç görmediği bir ifade buluyor.
    1:44:02Maria Puder'in Portresi
    • Portrede garip, vahşi, mağrur ve kuvvetli bir ifade var, bu kadını okuduğu kitaplardan ve hayal dünyasından tanıdığını düşünüyor.
    • Portredeki kadının siyah kaşları, siyah gözleri, koyu kumral saçları ve masumlukla iradeyi birleştiren ifadesi ona yabancı gelmiyor.
    • Katalogda resmin sahibinin "Maria Puder" olduğunu öğreniyor ve ressamın sadece kendi portresi olduğunu görünce rahatlıyor.
    1:46:45Sergiden Sonraki Gece
    • Sergide geç vakte kadar kalarak sürekli kadının portresini seyrediyor, her defasında yüzünde yeni ifadeler ve hayat görür gibi oluyor.
    • Pansiyona döndüğünde, akşam yemeğinde hiç konuşmadan odasına çekiliyor ve ceketinin cebinden düşen gazeteyi buluyor.
    • Gazetede Maria Puder hakkında bilgi bulmak için telaşla okuyor ve ressamın hayret verici ifade kabiliyetine sahip olduğunu öğreniyor.
    1:48:49Sergide Görülen Tablo
    • Bir makalede, bir tabloda tasvir edilen kadının duruşu ve yüz ifadesi, Andreas Madonna delle Arpie tablosundaki Meryem Ana tasvirine çok benzediği iddia ediliyor.
    • Ertesi gün, bu tabloyu satan bir mağazada bulup, kopyasını satın alıyor.
    • Madonna delle Arpie tablosundaki Meryem Ana, kucağında Mucizeli Çocuk ile yüksek bir yerde oturmuş, gözlerini yere dikmiş, melankolik ve kırgın bir ifadeyle tasvir edilmiş.
    1:49:55Tablonun Sanatsal Değeri
    • Resmi dikkatle incelediğinde, sanatsal açıdan büyük bir değer taşıdığını fark ediyor.
    • Bu Madonna tasviri, daha önce gördüğü Meryem Ana tasvirlerinden farklı olarak, masumiyet yerine düşünmeyi öğrenmiş, hayat hakkındaki hükümlerini vermiş ve dünyayı istihfaf etmeye başlamış bir kadın olarak tasvir edilmiş.
    • Madonna, iki yanında ibadet eden azizlere, kucağındaki Mesih'e veya gökyüzüne değil, toprağa bakıyor ve muhakkak bir şeyler görüyormuş gibi.
    1:50:53Tablonun Gerçek Hayatta Karşılığı
    • Gözlerini kapayıp sergideki tabloyu düşündüğünde, ressamın kendi resmini yaptığını ve bu harikulade kadının gerçek hayatta dolaşmakta olduğunu fark ediyor.
    • Bu ihtimali düşününce ilk duyduğu his büyük bir korku oldu.
    • Yirmidört yaşında olmasına rağmen hiç kadın macerası yaşamamış, hayatında hiç kadının gözlerine dikkatle bakmadığını hatırlıyor.
    1:52:15Kadınlarla İlişkisi
    • Uzun seneler kimseye haber vermeden aşık olduğu komşu Fahriye ile hayalde münasebetler kurmuş, ancak gerçek hayatta karşılaştığında şiddetli çarpıntılara uğrayıp kaçmak zorunda kalmış.
    • Bir kadın hoşuna giderse ilk yaptığı iş ondan kaçmak olur, her hareketinin sırrını meydana vuracağından korkar ve boğucu bir utanma ile dünyada en zavallı insanı haline gelirdi.
    • Son zamanlarda, İstanbul'da bulunduğu müddetçe bu manasızca mücadele etmiş, arkadaşlar vasıtasıyla tanıştığı genç kızlara karşı serbest olmaya çalışmış, ancak onlardan ufak bir alaka gördüğünde bütün niyet ve kararları uçup gidiyordu.
    1:54:03Sergiye Dönüşleri
    • Sergide gördüğü kürk mantolu resim, onunla bir aşk sahnesi tasavvur etmek bile onu sarsmıştı.
    • Sergiye her gün öğleden sonra gidip, kürk mantolu Madonna'yı seyre dalmak isteği giderek artıyordu.
    • Sergi bekçileri ve ressamlar artık onu tanıdıkları için, içeri girer girmez yüzlerinde tebessüm dolaşıyor ve onu uzun süre takip ediyorlardı.
    1:55:22Ressamla Karşılaşma
    • Bir gün, uzun saçlı, siyah elbiseli ve kocaman boyun bağlı bir kadın yanıma sokularak "Bu resmi pek mi merak ettiniz?" diye soruyor.
    • Kadın, "Bu resmi pek mi merak ettiniz?" diye sorunca, "Evet, güzel bir resim" diyerek, "Anneme pek benziyor da" demek zorunda kalıyor.
    • Kadın, "Siz de annenizin resmi yok mu?" diye sorduğunda, "Var ama bu başka" diye cevap veriyor.
    1:57:15Kadının Son Sözleri
    • Kadın, "Rahatsız olmayın ben gidiyorum, sizi annenizle baş başa bırakıyorum" diyerek kalkıyor.
    • Birkaç adım yürüdü, sonra tekrar yanıma sokulup "Şimdiye kadar konuştuklarına hiç benzemeyen, ciddi, hatta biraz daha hazin ve eda ile sahiden böyle bir anneniz olmasını ister miydiniz?" diye soruyor.
    • "Evet, hem de nasıl isterdim ya" diye cevap verince, kadın arkasını dönüp süratli ve genç adımlarla uzaklaşıyor.
    1:57:53Son Düşünceler
    • Son söylediğim cümle ile yalanını nasıl ele verdiğini düşününce büyük bir şaşkınlığa uğrayıp sokağa fırlıyor.
    • Artık bu sergiye ayak basamayacağını biliyor, insanlar onu buradan da kaçırıyor.
    • Pansiyona döner dönmez eski manasız günlerin başlayacağını düşündükçe, son iki hafta içinde hayatının nasıl bir mana almaya başladığını ve bunu kaybetmenin ne olduğunu fark ediyor.
    1:59:09Son Karar
    • O resim, aradığı insanı bulmanın mümkün olduğuna, hatta ona pek yakın bulunduğuna bir müddet olsun onu inandırmış, içimde bir daha uyutulması kabil olmayan bir ümit uyandırmıştı.
    • Bu sefer düştüğü için inkisar o nispette büyük olmuş, etrafından daha çok kaçmış ve daha çok içine saklanmış.
    • Birkaç ay daha kalmaya, bu müddet zarfında onu memnun edecek kadar mis sabunculuğu öğrenmeye niyet etmiş, aynı İsveç firmasına tekrar başvurmuş ve soğuk karşılanmama rağmen muntazaman fabrikaya devam etmeye başlamış.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor