• Buradasın

    Kazdağı'nın Yörük Obasında Bir Aşk Hikayesi

    youtube.com/watch?v=MLnzebzgh-0

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, Hasan Boğuldu'nun Sabahattin Ali'nin eserini Burak Aşkım tarafından seslendirdiği bir okuma performansıdır. Hikâyenin ana karakterleri Hasan (zeytinli'den bir bahçıvan), Emine (yörük kızı) ve Hacer (genç bir yörük karısı) olarak karşımıza çıkar.
    • Video, Hasan'ın Edremit'ten başlayarak Kazdağı'nın Adalar Denizi'ne bakan yamaçlarındaki bir yörük obasına yaptığı yolculuğu ve orada Hacer'in anlattığı Hasan ve Emine arasındaki aşk hikayesini konu almaktadır. Hikaye, Hasan'ın Emine'yi sevmesi, onunla evlenmek istemesi ve Emine'nin ailesinin Hasan'ın dağlarda yaşayamayacağını düşünerek onu test etmesiyle gelişir.
    • Hikâyenin sonunda, Hasan'ın Gökbüvet'te boğulduğu ve Emine'nin onu aramak için dağlarda dolaşarak sonunda kendini de öldürmesi anlatılır. Video, Hacer'in Emine'nin koşmasını okumasıyla sona erer.
    00:11Kaz Dağı'na Yolculuk
    • Hasan Boğuldu, Edremit pazarına çıra ve bal satmaya gelen uzun boylu, ak sakallı bir yörük olan Koca İsmail Baba'nın davetini kabul ederek Kaz Dağı'nın adalar denizi'ne bakan yamaçlarındaki bir yörük obasına dört-beş gün kalacaktı.
    • Hasan, sıcak ve rüzgarsız bir günün sabahında yalnız başına yola çıkmış, yerini bildiği obaya uğrayarak öğleye kadar varacağını umuyordu.
    • Yüzlerce, belki binlerce senelik zeytin ağaçlarının arasında uzanan çukur, iki yanı böğürtlen ve hayıtlarla örülü yolda ağır ağır yürüyordu.
    01:38Köydeki Bilgi Arayışı
    • Kaz Dağı'nın eteklerindeki zeytinli köyünün bahçesinde salkım söğütlerle gölgelenmiş havuzlu kahvesinde bir çay içip yüksek obanın yolunu sordu.
    • Kahveci, Bey Obası'ndan sonra Kızılgeçili Deresi boyunca ilerleyip, Patlakların yanına gelince soldaki bayıra tırmanıp yaylada bir kurşun atımı gideceğini söyledi.
    • Kahveci, yabancı adamın tek başına gideceği yer olmadığını ve Bey Obası'ndan sonra insan göremeyeceğini belirtti.
    02:46Yörük Karısıyla Yolculuk
    • Kahveci, Yüksekova'ya giden bir yörük karısının yanına katılmasını önerdi.
    • Kahvenin önünde yüzü güneşten yanmış, ince saç örgüleri sırtına dökülmüş, kanarya sarısı üç etekli giymiş bir yörük karısı vardı.
    • Hacer Sarı, henüz onsekiz-yirmi yaşlarında bir kız olup, birkaç adım önde, Hasan arkasından yetişmeye çalışarak yola koyuldular.
    04:00Kızılgeçili Deresi
    • Bir saat kadar yürüdükten sonra Bey Obası ve Ulu Çınar'ın gölgesinde yıkılıp dağılmaya bırakılmış boş bir su değirmeni geçtiler.
    • Zeytinler bitmiş, çam ormanları başlamıştı ve karşılarında alabildiğine dik bir dağ yükseliyordu.
    • Hacer, dere boyundan gideceklerini ve suyun fazla olduğunu, bastığın yere mukayyet olacağını söyledi.
    04:43Kızıl Keçili Deresi'nin Boğazı
    • Kayalar arasındaki dik ve dar bir patikadan inince Kızıl Keçili Deresi ile karşılaştılar.
    • İki sırtın birleştiği darboğazda kayadan kayaya atlayarak köpüren sular kulakları dolduran büyük bir gürültü çıkarıyordu.
    • Suyun kenarındaki dar yolda taştan taşa atlayarak yürümeye başladılar, kah derenin kıyısına kadar iniyor, kah tekrar sırta tırmanarak beyaz köpüklü çağlayanlara yüksekten bakıyorlardı.
    05:21Büvetler
    • Suların yalayıp parlattığı taşlarda çıplak ayaklarıyla seken Hacer'e yetişmek için güçlük çekiyordu.
    • Dağdan yuvarlanıp derenin yolunu kapayan ev büyüklüğünde kayalar ve kayanın beri tarafındaki yumuşak toprağa oyan sular, dere boyunca yer yer büyük ve derin havuzlar meydana getirmişti.
    • Bu havuzlara her rastlayışlarında Hacer, "buna deli büvet derler" veya "buzlu büvetlerle" diye izahat veriyordu.
    06:07Büyük Çağlayan
    • Boğazın biraz genişlediği bir yere yaklaştıklarında kulaklarını müthiş bir gürültü doldurmaya başladı.
    • İki buçuk metre çapında bir borudan fırlıyormuş gibi bol ve coşkun akan sular, bembeyaz bir kayaya varınca birdenbire boşlukla karşılaşıyorlardı.
    • Bir an dur alıyorlar, sonra geldiklerinden daha müthiş bir hızla derin bir çukura sade köpük halinde dökülüyorlardı ve orada bir müddet kaynaşıp çalkala çalkalana sağ kıvrılıp beyaz taşlar üzerinde sekerek yollarına devam ediyorlardı.
    07:26Dere Boyunca Yolculuk
    • Dere boyunca iki dağın gittikçe sıkışan yamaçları arasında yeniden çıkmaya başladılar.
    • Memba yaklaştıkça dere artık akmıyor, çağlayanlar şeridi halinde bir kayadan bir kayaya sıçrıyordu.
    • Suyu aralarına alan kayalar bir yerde daralıp birbirlerine iki adım kadar yaklaşmışlardı ve sular bu darboğazdan görülmedik bir hırs ve süratle ve simsiyah bir renk alarak geçiyorlardı.
    08:04Hasan Boğuldu Büveti
    • Yolun çetinleştiği bir yerde önümüze koskocaman bir büvet çıktı, bir başından bir başı onbeş adım vardı ve üç adam boyu kadar derin olan suyu yüksekçe bir kayadan dökülüyordu.
    • Gövdesini dört kişinin zor kucaklayacağı bir çınar, havuza doğru eğilmiş, kalınlığı inceli dallarını suyun üstüne uzatmıştı.
    • Hasan Boğuldu, Zeytinli'den bahçıvan Hasan'ın kırk-elli sene önce boğulduğu bir olaydı.
    10:11Patlaklık ve Yaylaya Varış
    • Hacer, patlaklığa geldiklerini söyledi ve derenin iki yanında, sudan hemen birkaç karış yukarıda, birbirlerinden ancak birer ikişer adım uzaklıkta, yan yana belki yirmi tane pınar vardı.
    • Koşup yüzükoyun yattım ve bunlardan birinin dayanılmayacak kadar soğuk suyunu dinlene dinlene içtim.
    • Nihayet bayır mülayimleşti, önümüz açıldı ve seyrek camların arasından ilerideki denizi gördüm.
    11:40Yemek ve Çevre
    • Konuşmacı acıktığını fark ederken, karşısındaki kız ona yufka, tulum peyniri ve soğan sunuyor.
    • Bulundukları yer denizden binbeşyüz metre yüksekteydi ve çevrede Akça iskelesinin önünde kayıklar, seyrek binalar ve Madra Dağları görülebiliyordu.
    • Güneş altında parlayan deniz, Midilli Adası'na kadar uzanırken, Kazdağı'nın eteklerini irili ufaklı dağlar çeviriyordu.
    13:51Hasan'ın Hikayesi
    • Hacer, Hasan'ın zeytini de bahçıvan olduğunu ve ufacık bir bahçesi olduğunu anlatıyor.
    • Hasan yazın bostan yeşillik ekerken, kışın elli zeytini silkmeye gider ve koca anasıyla yaşar.
    • Hasan genç, bıyığı yeni terlemiş, anasından başka kadına göz kaldırıp bakmaz ve düğünde, bayramda rakıya oyuna katılmaz.
    14:42Emine ile Tanışma
    • Hacer'in annesi, Yüksekoba'dan Emine Edremit pazarında Hasan'ı görmüş.
    • Emine, sekiz yük balları olan, babası ağaç devirip kereste yapar, anasıyla arılara bakarmış.
    • Emine, Hasan'dan bostan alırken, Hasan'ın "yükün ağır oldu, Kazdağı'nın yolu çetindir" demesine "biz dalıyız, sizin boş çıkamadığınız bayrağı biz kırk okka yükle çıkarız" diye cevap vermiş.
    15:46İlişkilerin Gelişi
    • Emine, ertesi pazar Hasan'a bal getirmiş ve Hasan'ın yüzü al al olmuş.
    • Hasan, Kadıköy Mezarlığı'nın önüne varınca Emine'yi görmüş ve ona "sen hangi obadansın?" diye sormuş.
    • Emine, Hasan'ın Zeytinli'den olduğunu öğrenince, "ben Yüksekovalıyım, sen nerelisin?" diye sormuş ve ikisi yan yana yürümüşler.
    17:01Aşkın Derinleşmesi
    • Hasan ve Emine az konuşmuş, çok bakışmış ama ikisinin de gönlü birbirini sevmiş.
    • Her pazardan beraber dönüvermişler, Emine arada bir Hasan'ın bahçesine uğrayıp ona süt, peynir, bal götürmüş.
    • Hasan, Emine'ye dut silki vermiş, kiraz, vişne toplamış ve bahçenin ortasındaki hayvanın dibinde yan yana çömelip konuşurlarken görenler pek olmuş.
    17:29Ayrılık
    • Hasan'ın anası, oğlunun önüne oturtup "baban öleli beri evin erkeği sensin, ben bugün var yarın yok, evine bir kadın lazım" demiş.
    • Hasan, Emine'ye "bahar geçti, yaz geçti, leylekler yerine göçtü, dış gelip dağları, yolları kar örtmeden ya sen bana gel ya ben" demiş.
    • Emine, "kışın derdi senden evvel benim içime çöktü, ayrılık günleri geldi çattı, ne ben senin köyünde edem ne desem benim babam da bu yaz büyük günah işledik" demiş.
    18:50Son Karşılaşma
    • Hasan, Emine'nin eline sarılmış ve "senin tatlı dilini duyan, güler yüzünü gören bir daha seni nasıl unutsun?" demiş.
    • Emine, "insan nereye giderse rızkı da beraber gidermiş, ben dağlıyım, bu çukurovalarda kalamam" demiş.
    • Emine, "yörük kızı dağdan göğe, cadırdan eve inmemeli" diyerek Hasan'ın yanından kalkıp kuş gibi uçmuş.
    20:20Hacer Kızın Anlattığı Hikaye
    • Hacer kız, insan ruhunun karmaşıklığını anlayan ve kolaylıkla anlatan genç bir yörük kızıdır.
    • Hacer kız, Hasan'ın Emine'ye olan aşkını ve Emine'nin ona verdiği cevabı anlatır.
    • Hasan'ın yüzü gülmemiş, rengi yerine gelmemiş ve gönlünü bir yerde eyleme, ağzını açıp dünya kelamıemez olmuş.
    21:46Hasan'ın Emine'ye Yaklaşması
    • Hasan, Edremit pazarı günü akşam vakti zeytinlinin üst başında Emine'yi beklemiş.
    • Emine, Hasan'ı görünce yüreği yanmış ve tınmadan oradan geçip gidecek olmuş.
    • Hasan, Emine'ye "Bu dünyada gönlüne karşı gelen babayiğit çıkmamış, ocağına düştüm" diyerek onu ikna etmeye çalışmış.
    22:42Emine'nin Kararı
    • Emine, Hasan'ın yüreğini deldiğini kabul etmiş ancak "Ovada büyüyen daha da edemez, dağın suları serin, direnme yolları sattı" demiş.
    • Hasan, "Her şey ederim, obanın yiğitlerini kardeş bilip işlerine koşarım" diyerek Emine'yi ikna etmeye çalışmış.
    • Emine, "Haftaya burada bekle de cevabımı al" demiş ve Hasan anasının boynuna sarılmış.
    23:49Emine'nin Sınavı
    • Emine, sırtında koca bir çuvalla Hasan'ın yanına gelmiş ve anasıyla babasına danıştığını söylemiş.
    • Emine, Hasan'a "Zeytinden gırkas okka tuzalı verdim, sırtına vurup bir yerde durup dinlenmeden benimle yüksek obaya çıkabilirsen haftaya düğünümüz olacak" demiş.
    • Hasan, çuvalı sırtlayıp Emine'nin önüne düşüp yürümüş, ancak bayır aşağı dereye inerken yüzünden ve ellerinden su gibi ter boşanmış.
    25:11Hasan'ın Çaresizliği
    • Emine, "Kendine yazık etme Hasan, ver bana, ben gidem, sen bahçene dön" demiş.
    • Hasan, "Soluk soluğa buraya gelirken and içtim, geri dönersem sağa dönmem" deyip yürümüş.
    • Hasan, "Bana ettiğin zulümdür, tuzla sırtımı yaktı" diyerek durmuş, ancak Emine "Gavlimizde durup dinlenmek yok" deyip yürümüş.
    26:15Emine'nin Kararı
    • Hasan, "Bu dağlar sana göre de ve çuvalı ben gidem" demiş.
    • Hasan, "Bu oldu, dedim ya, eskiden oraya gökbüvet derlenmiş" diyerek dizleri bükülü vermiş olduğu yere çökmüş.
    • Emine, ağzını açıp bir söz demeden Hasan'ın sırtından düşen çuvalı yüklenmiş tek başına çalılığa yürü vermiş.
    26:50Emine'nin Dönüşü
    • Hasan, "O bana gelemem, köyüme dönemem, beni buralarda bırakıp gitme" diye bağırmış.
    • Emine, "Ben senin ardından gelemedim, sen benim ardımdan gel" diye seslenirmiş.
    • Emine, bir yerde durup soluk almadan, bir kere dönüp ardına bakmadan gır okka tuzla obaya varmış.
    27:39Emine'nin Arayışı
    • Emine, "Duydunuz mu? Hasan beni çağırıyor" demiş ve obanın yanındaki ormanlarda o gece zor tutmuşlar.
    • Sabah çak dolaşmış, gün ağrırken gökbüvete inivermiş ve Hasan'ı çınarın su içindeki dallarından birine takılmış bulmuş.
    • Emine, yemeden, içmeden üç gün dağlarda, ormanlarda, dere boylarında dolaşıp Hasan'ı aramış.
    29:39Emine'nin Sonu
    • Bir gün Emine, "Hasan bana yine seslendi: bugün beni gökbüvette bekleyecek, bu sefer sağlam gavilleştik, gayrı kavuşacağız" demiş.
    • Emine, bir yolunu bulup ortadan kaybolmuş ve akşamüstü oradan geçenler onu gökbüvetin yanındaki koca çınarın dalında Hasan'ın çevresiyle asılı bulmuşlar.
    • Hacer kız, "İşte gökbüvete o zamandan beri Hasan boğuldu derler, koca çınar'a da Emine çınarı derler" demiş.
    30:25Kazdağı'nın Akşamı
    • Akşam yaklaştığı için aşağıdan doğru derenin uğultusu daha çok duyuluyordu ve Kazdağı'nın yamacında saatlerce süren bir akşam başlamıştı.
    • Güneş, binyediyüz metrelik dağın arkasına adeta vaktinden evvel saklanmakla günün en güzel zamanını uzatıyordu.
    • Midilli tarafından esen rüzgar, körfezin girinti ve çıkıntılarında kırılarak boyuna yolunu değiştiriyor, suların üzerinde ayrı ayrı taraflara koşuşan dalgacıklar meydana getiriyordu.
    31:50Hacer Kızın Yürüyüşü
    • Rüzgar çamların dallarında uğul oluyor, Hacer kızın etekleri ve ince örülü saçlarını öne doğru savuruyordu.
    • Hacer kız, olgun bir buğday tarlasında ilerliyormuş gibi hafifçe dizlerini kaldırarak ve başını ileri geri sallayarak adım atıyor, çimenlerin ve renk renk çiçeklerin üstüne çıplak ayaklarıyla basarken vücudunun ağırlığı olmadığı hissini veriyordu.
    • Hacer kız, Emine'nin gökbüvette oturup söylediği koşmalardan birini okumaya karar vermiş.
    33:25Emine'nin Koşması
    • Hacer kız, hafif fakat tüyleri ürpertecek kadar içli bir sesle Emine'nin bir koşmasını okumuş.
    • Koşmada "Uzaklardan sesini aldım, çevren derede buldum, nereye gittiğini bildim Hasan'ım" gibi sözler geçiyormuş.
    • Koşmada "Köyden obadan kovulan, durusulada boğulan, toz köpük olup dağılan Hasan'ım" ve "Emine'yi yaslı eden, kerem olup aslı eden dağı daşı sesli eden Hasan'ım" gibi ifadeler yer alıyormuş.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor