Buradasın
Kağan Murat Yalı ile Edebiyat ve Roman Yazma Üzerine Röportaj
youtube.com/watch?v=DI5dkLZ-BxQYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medresesi'nde gerçekleşen, editör, şair, hikayeci ve romancı Kağan Murat Yalı ile yapılan bir röportajdır. Röportaj, Ayasofya Medresesi'nde 24 portreye ev sahipliği yapan mekanda gerçekleştirilmiştir.
- Röportajda Kağan Murat Yalı'nın edebi yolculuğu, "Butimar" ve "Roman" gibi eserlerinin arka planları, yazma süreci ve hikaye anlatma teknikleri ele alınmaktadır. Yalı, yayıncılık dünyasında editör yardımcılığı yaparak başladığı kariyerini, roman yazmanın kendisi için bir deniz olduğunu ve bu denizden ayrılmak istemediğini anlatmaktadır.
- Röportajda ayrıca tarihi romanlar yazarken Osmanlı dönemi Türkçesini nasıl yakaladığı, modern dil ile tarihi dil arasındaki uçurumu nasıl aştığı, Doğu ve Batı hikaye anlatma tekniklerini nasıl birleştirdiği ve Türk edebiyatının zenginliği gibi konular da tartışılmaktadır. Sohbet, edebiyatçının bir şiir okumasıyla sona ermektedir.
- 00:18Yazar Kağan Murat Yanık'ın Edebi Yolculuğu
- Kağan Murat Yanık, editör, şair, hikayeci ve romancı olarak edebiyat basamaklarının sıralı girişi yapmıştır.
- Zihin, ruh ve hayal dünyasını besleyen, ayak bastığı toprakların karakter ve hikayelerini roman kurgusu ve diliyle satırlara döküyor.
- Yazarın şahsi ve edebi dünyası, bu geçişlerle şekillenmiştir.
- 01:08Programın Amacı
- Her şeyin bir demlenme zamanı olduğu, özellikle sanatçılar tarafından vurgulanan bir gerçektir.
- Konuşmacı, Kaan Murat Yanık'la buluşup Multimar'ı, romanı, edebiyatı ve serüvenini konuşmak için bu sohbete hoş geldiniz diyerek başlıyor.
- Konuşmacı, bu buluşmanın gecikmeli ama belki de tam zamanında olduğunu belirtiyor.
- 02:39Multimar'ın Doğuşu
- Kağan Murat Yanık'ın ismiyle birlikte anılan kelimelerden biri "büyülü gerçekçilik"tir.
- Yazar, çekirdekten yayıncılık dünyasının içine, editör yardımcılığı olarak başlamıştır.
- İstanbul Kültür Üniversitesi'nde Türk Dil Edebiyatı bölümünü bitirdikten sonra bir yayınevinde editör olarak çalışmak hayalini kurmuştur.
- 04:36Multimar'ın Yayımlanması
- Multimar, yazarın ilk romanı olarak 2015 yılında ortaya çıkmıştır.
- Multimar, 2022-2023 yılına gireceğimiz dönemde, yedi-sekiz yıl olmuş ve Yeni Yayınevi'ne (KTB Yayınları) geçmiştir.
- Yeni edisyonda kapağı değişmiş, içinde yazarın çizdiği resimler yer almış ve yedi yıl sonra bu resimler çizilmiştir.
- 05:37Romanın Önemi
- Kağan Murat Yanık, edebiyatın içinde romandan bugün romanın yazılmasının, okunmasının "roman zamanı" olduğuna inanmaktadır.
- Algının hızlandığı dönemde, neden hala romanı sevdiğimiz ve yazan nasıl emek harcadığı soruları hala peşindeyiz.
- Multimar'ın içinden, içeriğinden henüz tanışmamış olanlar ve yola yeni çıkacak olanlar için bir parça bahsedilmesi istenmektedir.
- 06:26Ermeni Meselesi ve Revan Katliamı
- Ermeni meselesi dünya siyasi düzleminde sürekli gündeme getirilen bir konudur.
- 1905 yılında ve sonrasında bugünkü Azerbaycan toprakları, Ermenistan ve başkenti Erivan'ın (eski ismi Revan) ahalisinin %80-90'ı Türk ve Müslüman'dı.
- Revan şehrinde Türk ve Müslüman ahaliye karşı büyük bir katliam yapılmış, bu ahalinin çoğu güneye ve batıya kaçmıştır.
- 08:19"Roman" Kitabının İçeriği
- "Roman" kitabında bir çar, Ermeni bir kız ve Yusuf isimli bir delikanlı arasındaki bağ gelişmektedir.
- Yusuf'un simya ilmini keşfetmesi ve altın elde etmek suretiyle itimara kavuşma isteği kitabın temel konularından biridir.
- Kitap çok katmanlı ve zaman-zemin olarak ciddi bir rota sunmaktadır.
- 09:20Roman Yazmanın Zorlukları
- Her eserin arkasında ciddi bir emek vardır ve edebiyatın içinde bir işçilik olarak görülür.
- Bir romanı yazmak yaklaşık 2,5-3 yıllık bir süre zarfında gerçekleşir ve yazarın zamanının büyük kısmını bu işe ayırır.
- Yazar, roman yazarken kendini dışarıdan soyutlar ve bu süreçten mutlu olur.
- 11:22Roman Yazmanın Teknik Zorlukları
- Romanın sonlarına doğru kurguyu bitirdikten sonra sürekli baştan sona okuma kısmı yazarı zorlar.
- Yazar, harf hatası, anlatım bozukluğu, tekrarlanan kelimeler gibi teknik detaylara dikkat eder.
- Karakter devamlılığı, mekan devamlılığı ve zaman devamlılığı gibi detaylara özen göstermek gerekir.
- 13:06Klasiklerin Kalınlığı ve Dijital Medya
- Klasikler kalınlaşır çünkü o dönemdeki yerleri ve ortamları detaylı betimlemelerle anlatır.
- Günümüzde arama motorları sayesinde görsellere kolayca ulaşılabildiği için detaylı betimlemelerin anlamı azalmıştır.
- Dijital mecralardaki hızlı akan diziler ve filmler yerine roman okumak için, yazarlardan daha iyi eserler vermesi beklenir.
- 14:52İnsanın Hikaye Sevgisi
- Değişen şartlar ve hızlanan koşullar insanı farklı yönlere yönlendirebilir, ancak insanın hikaye sevgisi değişmez.
- Sinema edebiyattır ve senaryo yazar tarafından oluşturulur, günlük hayatta duyulan dedikodular ve insanların birbirini çekiştirmesi de edebiyattır.
- Konuşmacı kafelerde insanların ne konuştuğunu dinleyerek Z kuşağını anlamak ve onların kullandığı kelimeleri öğrenmek için veri toplama çalışması yapar.
- 16:12Dil ve Zaman Değişimi
- Konuşmacı pandemi öncesi üniversitelere söyleşilere giderdi ve öğrencilerin kullandığı dili yakalıyordu, ancak pandemi sonrası bu söyleşiler azaldı.
- Konuşmacı üniversite kafelerinde oturarak veya akademisyen arkadaşlarını ziyaret ederek zamanın geçişini ve gençlerin giyim tarzını gözlemlemektedir.
- Konuşmacı Üsküdar Kuzguncuk'taki kafelerde 36 yaş altı insanların konuşurken kullandıkları kelimeleri not ederek "CC eklemeyi unutma" gibi yeni ifadeleri keşfetmiştir.
- 18:31Tarihi Roman Yazımı
- Konuşmacı tarihi roman yazarken kadı sicilleri, tereke defterleri ve seyahatnameleri okuyarak o dönemin dilini yakalamaya çalışır.
- Osmanlı dönemi Türkçe'sinde kendisine uygun olmayan kelimeleri Azerbaycan Türkçesi, Türkmenistan veya Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nden alır.
- Türk toplumu şiir üzerine bina edilmiş olup, roman çok yeni bir şey ve hala "Türk romanı var mıdır yok mudur" meselesi tartışılıyor.
- 20:32Yazarlık ve İlham
- Konuşmacı genç okurlarına iyi bir yazar olmak için doğal olmak ve çok okumak gerektiğini söyler.
- Hollywood filmlerindeki gibi masanın başına geçip boş sayfaya bakarak ilham beklemek romanda doğru değildir.
- Konuşmacı farklı ortamlarda (uzanarak, amuda kalkarak, kafede) yazabilir ve gözlem yapma ihtiyacı hissettiğinde kafeye gider.
- 22:34Realizm ve Romantizm
- Romantizm akımında doğru-yanlış, ak-kara çatışması Yeşilçam filmlerinin %99'unu teşkil eder.
- Realizm, kurgusal karakterler üzerinden insanın çok katmanlılığını anlatabilmek için şahane bir yol olabilir.
- Konuşmacı toplum mühendisi olmadığını, yazdıklarıyla örnek olmak zorunda olmadığını ve eleştirilmesi gereken tarihi şahsiyetleri eleştirebileceğini belirtir.
- 24:54Yazma Motivasyonu ve Süreci
- Konuşmacı, toplumun sorunlarını ve yaralarını romanlarına boca edip tartıştığını belirtiyor.
- Yazmaya başladığı zaman canı sıkıldığı için ve kafasında belirlediğim sahnelere yönelik bir roman olmadığı için yazmaya karar verdiğini söylüyor.
- Kendi kitaplık üretimi yaparak, editöre ve eleştirmenlere gönderdiği eserlerin beğenilmesi durumunda yayınevinin basıp okurlarla buluşturduğunu anlatıyor.
- 26:35Uyku Sorunları ve Yazma İlişkisi
- Konuşmacı uyku sorunları yaşadığını, uykuya dalamadığını ve farklı yüzyıllarda kendini hayal ederek uykuya dalabildiğini belirtiyor.
- Düşünen insanın uykuyla sorunu olduğunu ve rahat uyuyan insanın bir şey üretemeyeceğini düşünüyor.
- Spesifik bir tarihe, mekana ve kahramana ulaşmak için somutlaştırarak gitmenin dibinde bir şey olduğunu vurguluyor.
- 27:58Çocukluk Hayalleri ve Yazma Yolculuğu
- Çocukken zaman makinesi yapmak istediğini ve bu hayalinin peşine takıldığında derslerini ihmal ettiğini anlatıyor.
- Sınıf öğretmeninin annesini çağırdığını ve derse konsantre olamadığını, padişah resimleri çizdiğini söylediğini belirtiyor.
- Zaman makinesi yapamayacağını fark edince, zaman makinesinin yerine roman yazmaya başladığını söylüyor.
- 30:04Hikaye Sevgisi ve Anlatım Tekniği
- İnsanın hikayeyi sevdiğini, insanı tanımayı istediğini ve köklerimizde kutsal kitaplarda anlatılan hikayelerin olduğunu belirtiyor.
- Hikayenin insana bir şeyi anlatmanın güzel ve estetik yollarından biri olduğunu vurguluyor.
- Romanın kelime olarak Batı'nın malı olmasına rağmen ruh olarak Batıya ait olmadığını düşünüyor.
- 31:31Doğu ve Batı Hikayeciliği
- Doğu'yu sadece İslam kültürünün hakim olduğu ülkeler değil, Japonya, Çin, Hindistan, Rusya ve Kore gibi ülkeleri de içine katarak keşfettiğini anlatıyor.
- Mesnevi'nin bir romandır, Leyla ile Mecnun ve Hüsrev-Şirin'in aşk romanları olduğunu belirtiyor.
- Mevlana'nın hikayelerinin her birinin biraz uzatılırsa novella olduğunu ve alegorik hikayeler olduğunu söylüyor.
- 33:44Melez Sentez ve Oryantalizm
- Doğu ve Batı'yı birleştirmek, bir kozmoloji oluşturmak ve onun çekirdeği haline gelebilmek gerektiğini düşünüyor.
- Batı'daki hoşuna giden teknikleri alıp kullanırken, Doğu'daki hikaye etme istidadını kendine zerk ettiğini belirtiyor.
- Oryantalist olmadan, Batı'nın Doğuya oryantalist baktığı gibi Doğunun da Batıya baktığı zamanlar olduğunu vurguluyor.
- 35:39Roman Yazma ve Hayat İlişkisi
- Konuşmacı, roman yazmadığında kendini kötü hissettiğini ve sudan çıkmış balığa döndüğünü belirtiyor.
- Hikaye, konuşmacının denizi olduğunu ve yaşayamadıklarım, yaşamadıklarım, yaşayamayacaklarım gibi konuları yazmak istediğini söylüyor.
- Hayata adaptasyon meselesinde zorlandığını ve istikbalde de romanlar yazılacağını ifade ediyor.
- 36:52Sanat ve Püf Noktası
- Edebiyatçıların misyon yüklenerek yazmadığını, romanın öyle çıkmadığını belirtiyor.
- Sanat eserlerinde püf noktasının önemli olduğunu, bazen çok hoşuma giden sanat eserleri karşısında çaresiz kalabildiğini anlatıyor.
- Çömlekçi ve çocuk hikayesiyle püf noktasının önemini vurguluyor; çömlekçi çömleği yaparken, çocuk ise çömleği vitrine koyarken patladığını, ustasının ise çömleği vitrine koyarken patlamadığını gösteriyor.
- 40:17Sanat ve Tarih İlişkisi
- Konuşmacı, 1923 öncesinde ve sonrasında olup bitenlerin kendisini ilgilendirmediğini, bunları zenginlik olarak görüp iki tarafı da keşfetme gayretiyle hareket ettiğini belirtiyor.
- Klasik edebiyatın bir hazine olduğunu ve arkeolojik kazı alanı gibi olduğunu, oraya dokunabilen her sanatçının başarılı olduğunu düşünüyor.
- Başarılı romancılar, sinemacılar ve müzisyenlerin siyasi ve ideolojik engellere takılmadan en geniş açıyla bakarak oradan güzel şeyler çıkardıklarını söylüyor.
- 41:48Sanatın İnsanla İlişkisi
- Sanatın insanı kendisiyle yüzleşme fırsatı verdiğini ve en fazla bunun için sevildiğini belirtiyor.
- Doğrudan bir şeyi bir insana söylemenin etkisini, yemek yaparken sarımsağın diğer sebzelere karışarak karamelize hale gelmesi ve aromasını diğerlerine karışması gibi bir süreçle açıklıyor.
- Sohbetin tadını veren şeylerden birinin mekanın güzelliği olduğunu ve Ayasofya Medresesi'ne teşekkür ettiğini söylüyor.
- 43:20Son Söz
- Son söz edebiyatçının ve edebiyatının olacağını belirtiyor.
- Edebiyatçının "Esasen dev bir yarayım ben" başlıklı şiirini okuyor.
- Şiirde ana rahmine düştüğü an acıyı duyumsadığını, sezgilerinin gitmesi gereken yeri tarif ettiğini ve dev yarayı kendini tavaf etmekten öteye geçemediğini anlatıyor.