Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Akın Altan tarafından seslendirilen Jack London'un "Onurlu Bir Ölüm" adlı öyküsünün okumasıdır. Öykünün ana karakteri But Room Cornell, İngiltere'den ayrılan, kötü huylu ve kötülük yapmak için aklını ve gücünü kullanan bir adamdır. Diğer karakterler ise John Tantom, Bill Hins ve Danimarkalı Yan Yansı'dır.
- Öykü, dört arkadaşın Alaska kıyılarında altın aramak için yola çıkması, vadide altın bulmaları ve dönüş yolculuğunda karşılaştıkları zorlukları anlatmaktadır. Hikaye, Bill Hins'in yiyeceklerini çalması ve John Tantom'un can evinden vurulması olayıyla dramatik bir şekilde ilerler, Cornell'ın Tonton'u kurtarmak için kızılderililere karşı cesur bir şekilde savaşması ve sonunda hayatını kaybetmesiyle sona erer.
- Öykü, her insanın içinde az çok iyilik bulunduğunu ve açgözlülüğün sonuçlarını vurgulayan bir mesajla tamamlanır. Cornell'ın onursuz bir yaşam sürmesine rağmen son anlarında dürüstlük gösterdiği ve bu sayede "gökyüzünden inen yabancı bir tanrı" olarak anıldığı belirtilir.
- Cornell'un Kötülüğü
- Jack London'un "Onurlu Bir Ölüm" adlı eserinde, Akın Altan'ın seslendirdiği bu öykü, her insanın içinde az çok iyilik bulunduğunu gösteriyor.
- Cornell, adı kötüye çıkmış, doğru dürüst bir işe yaramamış biriydi ve kötülük ruhuna işlemişti.
- Çevresindekiler Cornell hakkında konuşurken genellikle "aklı bir karış havada" veya "vurdumduymaz" demekle yetinir, kişiliğinin kötülüğüne değinmekten kaçınırlardı.
- 01:00Cornell'un Geçmişi
- Cornell çocukluğundan beri aklını ve gücünü kötülük yapmak için kullanmış, verilen öğütleri dinlememişti.
- İngiltere'deki baba ocağından genç yaşta ayrılıp gitti ve ailesinin içini sızlatan bir iki parça öteberi ve acı anılar bırakarak başını kaçırmıştı.
- Sonraları adı unutulana dek geçen süre içinde, öldü mü kaldı mı kimse doğru dürüst bir şey öğrenememişti.
- 02:26Cornell'un Yolculuğu
- Cornell güçlü kuvvetli, iri kıyım bir adamdı ve işi sağlam kazığa bağlar, şansa bırakmazdı.
- Gemilere tayfa olarak girip bütün denizleri dolaştı, Avustralya ovalarında ve Dakota'da sığır çobanlığı yaptı, sonra polisliğe atıldı ancak kısa süre sonra ayrıldı.
- Alaska kıyılarına attı kapağı, ülkenin tüm girdisini çıktısını öğrendi ve hemen üç kişilik bir çete kurdu.
- 03:31Altın Arayışı
- Dört kafadar baş başa verip insan ayağı basmamış yeni yerlere postu sermek gerektiğine karar verdiler ve atlarla doğu yönüne doğru yola çıktılar.
- Yol Saint Clisa tepesinden sonra kuzeye sapıyor, dağların üzerinden uzanarak White River ve Tanana deresinin kaynaklarına ulaşıyordu.
- Haritalarda üstünkörü gösterilmiş olan bu yöreye şimdiye dek hiçbir beyaz adam ayak basmış değildi ve ortalık incin top oynuyor denecek kadar ıssızdı.
- 04:23Zorlu Yolculuk
- Günler süren zorlu bir yolculuktan sonra ıssız çölü geçtiler ve sonra ormanlar ve göller açtılar ortalığa.
- Derin ve ürpertici bir sessizlik çökmüştü, dört arkadaş birbirleriyle yüksek sesle konuşmayı bile göze alamıyorlardı.
- Yolculuk ilerledikçe atlara yem bulmak günden güne zorlaşıyordu, aç kalan hayvanlar zehirleniyor ve onlar zavallıcıkları ölüme terk etmek zorunda kalıyordu.
- 05:14Tipiye ve Zorluklar
- Dik bir uçurumdan geçtikleri bir gün korkunç bir tipiye tutuldular.
- Bu bölgede sık görülen tipler, sert rüzgarda uçuşarak suratlarını kamçılayan zerreciklerine karşı yürümek olanaksızdı.
- Hepsini neredeyse karlara battı, kar ve rüzgarla uzun sürece belleştiler ve vadiye ininceye dek akla karayı seçtiler.
- 05:39Altın Buluşu ve Yolculuk Hazırlığı
- John Tantom ve Butrem Cornell küçük bir vadide yosun sökerken altın tozları bulmuşlar.
- Bir ay süren didinme sonucunda dört adam taşıyamayacakları kadar servete kavuşmuşlar.
- Dönüş yolculuğuna hazırlanırken erzakları tek adamın taşıyabileceği kadar hafiflemiş ve kara kış yaklaşmak üzereydi.
- 07:27Yolculuk Zorlukları
- Dört adam, yiyeceklerinin altından girip üstünden çıkarak on gün sonra yiyeceklerin dibine darı ekmişler.
- Yolda ne kent ne de konak yerine benzeri bir şey bulamamışlar, sadece uzaklara doğru yükselen tepeler görmüşler.
- Yiyecekler azaldıkça insanlar güçsüzleşmiş, her gün bir önceki günden daha az yol alıyorlardı.
- 09:06Yorgunluk ve Kayıplar
- Dört adam artık hiçbir şey taşıyacak güçleri kalmamış, önce battaniyelerini, sonra giysilerini, baltalarını ve altın torbalarını bırakmışlar.
- Dört adamı ayakta tutan şey aralarındaki dostluk bağı olmuştu.
- Yiyecek olarak iki kilo tütsülenmiş domuz eti ve bir torba onları kalmıştı, ancak Burn Cornell bu eti çalmış ve yiyip bitirmişti.
- 10:43Kurtuluş ve Öfke
- Yüksek bir tepenin doruğunda doğuya uzanan vadiyi görünce kurtuluşlarının yakındığını düşünmüşler.
- Kamp ateşinde et parçasının kaybolduğunu fark edince John Tonton can evinden vurulmuş.
- Bill Hins öfkeyle ağlamaya başlamış, diğerleri ise eti çalanın cinayet işlediğini söylemişler.
- 12:07Tonton'un Suçlaması
- Yansı, Tonton'un eti çaldığını iddia ederek ona bıçakla saldıracağını düşünürken, Cornell onu durdurur.
- Tonton suçsuz olduğunu, eti yemediğini ve kaybolduğunu bilmediğini iddia eder.
- Cornell, Tonton'un suçsuz olabileceği ve küçük bir özürü olabileceği için onu korumaya karar verir.
- 14:06Yiyecek Paylaşımı
- Bill Hins, yiyeceği dörde bölünce Tonton'un payından çalınan et kadarını alıp üçe bölüştürür.
- Tonton'un payı çok az olmasına rağmen kimse sesini çıkarmaz.
- Tonton, açlık, yorgunluk ve arkadaşlarının gözünden düşmesiyle birlikte hırsızlıkla suçlanması acısını çekmeye başlar.
- 15:04Acıktan Ölümü Yakın
- Tonton, açlıktan ölesiye bitkin düştüğü bir akşam makosenlerinin deri şeritlerini ve kayın ağacı filizlerini yemeye başlar.
- Yürüyüşü zorlaşır ve sık sık yere düşer.
- Diğer üç adam da makosen ve kayın ağacı filizleri yiyerek açlıklarını bastırmaya başlarlar.
- 15:29Kızılderililerle Karşılaşma
- Dört adam, ırmak boyunca ilerlerken on-onbeş çadırlık bir kızılderili obasına rastlar.
- Kızılderililer, hiç beyaz adam görmediği için onlara ok yağdırır.
- Yansı, ırmak kıyısındaki kayıya kaçmalarını söyler ve adamlar koşmaya başlar.
- 16:09Tonton'un Yaralanması
- Kızılderililer yetişmek üzereyken, kocaman bir ağacın ardında posta bürünmüş bir savaşçı belirir.
- Savaşçı mızrağını fırlatır ve Tonton'un kalçasını yaralar.
- Hins ve Yansı, Tonton'a aldırış etmeksizin kaçmaya devam ederler.
- 16:41Cornell'ın İyilik Alevi
- Cornell, içinden bir iyilik aleviyle yanıp tutuşarak Hins ve Yansı'ya Tonton'u kayığa taşıyıp kıyıdan uzaklaşmalarını söyler.
- Cornell, kızılderilileri durdurmak için kendini meydan okur.
- Cornell, eti çaldığını itiraf ederek Tonton'u kurtarmalarını ister.
- 17:34Cornell'ın Şehadeti
- Cornell, kızılderililere meydan okuyarak onları şaşırtır.
- Ok yağmuru başladığında Cornell'in böğrüne ve bacaklarına yarım düzine ok saplanır.
- Cornell, kızılderililerle boğuşur ve ölmekten önce arkadaşlarının kurtulduğunu anlar.
- 18:40Cornell'ın Anısı
- Kızılderililer, Cornell'ın cesedine bakar ve onunla birlikte reisleri ve yarım düzine arkadaşları ölmüştür.
- Cornell, onursuz bir yaşam sürmüş olsa da son soluğunu verirken yiğitçe bir dürüstlük göstermiştir.
- Kızılderililer, Cornell'ı savaşçıların mezarlıkta toprağa verirler ve onu "gökyüzünden inen yabancı bir tanrı" olarak anırlar.