Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, "Primia Masalları" kanalında yayınlanan bir çocuk masalları derlemesidir. İlk bölümde "Padişah Kızının Gizemi" masalı, ikinci bölümde padişahın kızı ve büyücü Zeynep hikayesi, üçüncü ve dördüncü bölümlerde ise "Kralın Hazinesi" ve Abdülkerim'in hazinesi hikayeleri anlatılmaktadır.
- Video, dört farklı masalı içermektedir. İlk masalda padişahın kızının geceleri ortadan kaybolması ve Hint delikanlısının onu kurtarma hikâyesi anlatılır. İkinci masalda padişahın kızı ve cüceler padişahı ile satranç oynadığı "Mercan Sarayı" hikayesi aktarılır. Üçüncü ve dördüncü masallarda ise Abdülkerim adlı bir işçi ve ailesinin hazineleri bulma maceraları anlatılmaktadır.
- Her masal, karakterlerin zorluklarla mücadelesi ve sonunda mutlu bir sonla tamamlanması şeklinde yapılandırılmıştır. Masallar genellikle iyilik, cesaret ve adalet temalarını işleyerek çocuklara değerler öğretmeyi amaçlamaktadır.
- 00:51Padişahın Kızı
- Uzak diyarların birinde malı mülkü bol, ülkesi bolluk bereket içinde bir padişah yaşarmış.
- Padişahın hiç oğlu olmamış ama nur tanesi gibi bir kızı varmış, bu kız öyle güzelmiş ki onu seyretmeye insan doyamazmış.
- Padişah ve hanım sultan kızlarını elbebek gülbebek büyütmüşler, nice bilgili dadılar ve eğiticiler tutmuşlar.
- 02:25Kızın Gizemi
- Kız onsekiz yaşına girince başı onulmaz bir derde girmiş, gece olunca odasında sır olur, ortalıktan kaybolurmuş.
- Kızın geceleri kaybolmasının gizemini çözememişler, nöbetçiler koymuşlar, uyku ilaçları katmışlar ama nafile olmuş.
- Padişah çaresiz kalınca tellallarla duyuru yaptırmış, gizlen gizemden anlayan varsa saraya koşsun demiş.
- 03:43Saraya Gelen Delikanlı
- Saray avlusuna yüzlerce adam dolmuş, padişah bıkmadan usanmadan hepsini karşısına almış, marifetlerini dinlemiş.
- En sonuncu olarak bir delikanlı çıkıp gelmez mi meydana, padişah ona neden geldiğini sormuş.
- Delikanlı ne okur ne yazar, saklıdan anlamadığını, ilime aklı ermediğini ama baktığını iyi görür, gördüğüne iyi bakar, şüphe ettiklerine kancayı takar dediğini söylemiş.
- 05:41Padişahın Kızı ve Delikanlı
- Padişah delikanlıyı kovmayıp yanında alıkoymuş, akşam bastırınca oğlanı alıp kızının odasına götürmüş.
- Oda cam bir bölme ile ikiye ayrılmış, bir taraf boş duruyor, öbür tarafta altın karyolasında padişahın kızı uyuyormuş.
- Padişah kızına musallat olan in mi, cin mi olduğunu çözerse ne dilersen dile benden demiş.
- 07:16Kızın Gizemi Çözülüyor
- Gece yarısına doğru kız başını kaldırıp bakmış ki diğer bölmede bir delikanlı uyuyor, dolabın çekmecesinden bir altın şişe çıkarmış.
- Kız şişenin ağzını açıp bir damla sürmüş kendine, görünmez oluvermiş ve delikanlı da şişeyi alıp kendisi de sürmüş, görünmez olmuş.
- Delikanlı kızın saray kapısından çıktığını görmüş, peşinden koşmuş ve şehrin dışında bir mercan saraya varmışlar.
- 08:34Mercan Saray
- Sarayın yolları pırıl pırıl elmas döşeli, cenneti andıran bahçesinin içinde mermer çeşmelerden şırıl şırıl sular akıyormuş.
- Padişahın kızı yüzünde cilvesi edası mercan saraydan içeri girmiş, kendisini birçok yer cüceleri karşılamış.
- Cücelerin padişahıyla kız altın bir satranç takımı oynamaya başlamış, delikanlı ise duvar içinde durarak onları seyretmiş.
- 09:37Satranç Oyunu ve Kızın Dönüşü
- Satranç taşlarından birisi fırlamış, delikanlı elini duvardan dışarı çıkarıp taşa almış, cebine koymuş.
- Kız boyuna cüce padişahı mat edip durmuş, güneş nurlarını yeryüzüne dökmeden oyuna ara vermişler.
- Cüceler padişahı ile cüceler kızın yoluna elmaslar saçarak saray dışına kadar uğurlamışlar, kız elmas taşlara basa basa kendi sarayına ulaşmış.
- 10:45Sabah
- Delikanlı da aynı anda odaya girmiş, dikilip gözcülük görevini sürdürmüş fakat uyku bastırmış yere çöküvermiş.
- Sabah padişah içeriye girivermiş, delikanlıyı dürtük demeye başlamış, o zaman delikanlı geri esneye gözlerini açmış.
- Padişahın ellerine sarılıp öpüp başına koymuş, padişah ona neler gördüğünü, güzel kızının gizemi nedir diye sormuş.
- 11:45Padişahın Kızı ve Delikanlı
- Delikanlı gece gördüklerini padişaha anlatmış, ancak padişahın kızı yalan söylemiş ve sabaha kadar horul horul uyuduğunu söylemiş.
- Padişah, kızıyla delikanlıyı yanına alarak Bercan Saray'ın yoluna gitmişler, ancak orada sadece bir su kabağı bulmuşlar.
- Delikanlı, gördüğü sarayın gerçek olduğunu, içinde yüzlerce cüce dolaştığını anlatmış, ancak padişah kızı ve kızı zindana attırmış.
- 14:04Delikanlı'nın Kaçışı
- Padişahın kızı gece olunca mercan sarayda satranç oynarken, yatağı boş ve dolu arasında gidip geliyor, kimse onun nereye gittiğini bilmiyor.
- Delikanlı zindanda düşünürken, kızın odasında ele geçirdiği altın şişeyi bulmuş ve görünmezlik yağını sürerek saraya kaçmış.
- Saraya girdiğinde padişahın taht odasında divit oyunu oynamış, padişah ve katip şaşkınlık içinde dualar okuyup üflemişler.
- 17:20Büyücünün Bulunması
- Delikanlı, padişahın kızını büyücülerin şerrinden kurtarmak istediğini söylemiş, gece yarısına kadar bekleyip görünmezlik yağını sürerek saraya gitmişler.
- Mercan Saray'da padişahın kızı cücelerle satranç oynarken, müneccimbaşı sihirli sözler söylemiş ama sonuç alamamış.
- Kız saraydan ayrıldığında, saray küçülmüş, cüceler karınca olmuş ve müneccimbaşı büyücünün bulunup ortadan kaldırılması gerektiğini söylemiş.
- 20:08Büyücünün Tespiti
- Delikanlı şehri dolaşarak padişahtan zarar gören kişileri sormuş, Zeynep isminde bir kadının edepsiz oğlu soygun yaparak dul bir kadını ve dört öküzünü öldürmüş ve idam edilmiş.
- Delikanlı Zeynep'i arayıp büyücü olduğunu öğrenmiş, kadının evine gitmiş ve kendisini sevdiğini söyleyerek para vermiş.
- Zeynep, yılan iskeleti, kaplumbağa kabuğu ve kurbağa derisi kullanarak büyü yapmış, delikanlıyı evine davet etmiş.
- 23:20Büyünün Bozulması
- Delikanlı evden çıkarken duvarlarda kurbağa, yılan ve çıyan derileri kaplı olduğunu görmüş, padişahın yanına gitmiş.
- Padişah zaptiyeler gönderip yaşlı cadı kadını zindana attırmış, evini ateşe vermiş ve tüm büyüleri bozulmuş.
- Padişahın kızı eskisi gibi aklı başına basmamış, delikanlıyı horlamamış, ona gönül vermiş ve kırk gün kırk gece süren bir düğüne evlenmişler.
- 25:23Abdulkerim ve Ailesi
- Uzak diyarların birinde Abdulkerim adında bir işçi ve karısı Ziba ile birlikte kuytu bir vadide yaşarmış.
- Çiftin iki çocuğu varmış: erkek kardeşi Yusuf ve kız kardeşi Fatma.
- Abdulkerim basit bir toprak işçisiymiş, maaş yerine tahıl ve giysi alırmış, para denilen şeyin sadece adını bilirmiş.
- 27:00Abdulkerim'in Para Kazanması
- Bir gün efendisi ona on akçelik bir ücret vermiş, bu para Abdulkerim'e büyük bir servet gibi görünmüş.
- Abdulkerim eve döndüğünde karısına ve çocuklarına bu parayı nasıl harcayacaklarını sormuş.
- Efendi ona bir günlük tatil izni vermiş, Abdulkerim Mehşet şehrine gidip imam hazretlerinin türbesine iki akça bağışlayıp çarşıları gezmeyi planlamış.
- 28:25Mehşet Şehri ve Çarşı
- Abdulkerim dağları aşıp muhteşem şehri görmüş, altından çatıları ve minareleri karşısında hayrete düşmüş.
- Türbenin kapısına gelmiş, yaşlı imama içeri girip giremeyeceğini sormuş ve iki akçelik bağışını türbenin kasesine koymuş.
- Çarşıda meyve, çanak-çömlek, mücevher, fırıncı ve kasap dükkânlarını gezmiş, ipek kumaşlar satan dükkanlardan birine girmiş.
- 30:18İpek Kumaş Alışverişi
- Abdulkerim zarif nakışlı eflatuni ipek parçası satın almak istemiş, dükkan sahibi ona ikiyüz akçe istemiş.
- Abdulkerim cebindeki akçeleri çıkarıp göstererek yanlışlık olduğunu düşünmüş, dükkan sahibi ise onun zavallı olduğunu anlamış.
- Abdulkerim, efendisinden aldığı on akçeden iki akçesini bağışladığını, kalan parayla eşine ipek kumaş, oğluna at ve kılıç, kızına altın terlik ve hint şalı almak istediğini anlatmış.
- 32:27Alışverişin Başarısızlığı
- Tüccar sinirlenerek Abdulkerim'i dükkanından kovalamış, terliğinin tekini çıkarıp sokağın başına kadar sürüklemiş.
- Abdulkerim at satıcısının ahırına gitmiş ama bulabildiği en ucuz at bile ikiyüzelli akçe ediyormuş.
- Kılıcı en az otuz akçe, bir çift altın terliğin ederi birkaç bin akçeye varırken, bir hint şalı da oniki akçeymiş.
- 33:41Dilenciye Sadaka
- Abdulkerim yorgun bir halde eve doğru yola koyulmuşken bir dilenciye rastlamış.
- Dilenci, yarın cumadır ve Allah rızası için sadaka vermesini istemiş.
- Abdulkerim saf bir edayla sekiz akçesini dilenciye vermiş, dilenci de bir gün mutlaka yüz mislini ona geri ödeyeceğine söz vermiş.
- 34:37Evdeki Beklentiler
- Abdulkerim evine vardığında, gözü kapıda bekleyen Yusuf at ve kılıcını, Fatma altın terliklerini, Ziba ise ipek kumaşını sormuş.
- Abdulkerim şaşkın görünmüş, karısı çocuklara sessiz olmalarını söylemiş.
- Ziba, babasının hepsini bir arada getiremeyeceğini, hepsini hazırlatıp Yusuf'un atına yüklediğini ve atı gözcülük etsin diye bir köleye emanet ettiğini söylemiş.
- 35:24Efendinin Öfkesi
- Köle, Abdulkerim'in başından geçenleri efendilerine anlatmış, efendi de ondan çok sinirlenmiş.
- Efendi Abdulkerim'i çağırtmış, kendini büyük ve önemli bir adam zannedip sekiz akçeyi bir dilenciye verdiğini söylemiş.
- Efendi, dilencinin sözünün gerçekleşeceğini söylemiş, Abdulkerim ise parayla değil giysi vererek ödeneceğini düşünmüş.
- 36:50Kuyu Kazma Görevi
- Efendi Abdulkerim'i yeniden çağırtmış, tarlaya gidip su bulana dek günlerce kuyu kazmasını söylemiş.
- Abdulkerim yaklaşık on metre derinliğinde bir kuyu kazana dek kavurucu sıcağın altında çalışmış.
- Toprağın altında özenle oyulmuş ve üzerine güzel yuvarlak beyaz mücevherler takılmış pirinç bir kaba rastlamış, daha derine doğru kazmaya başlamış.
- 38:10Abdülkerim'in Hazineyi Bulması
- Abdülkerim, meşette bulduğu çanağın üzerindeki güzel taş parçalarını hatırlayarak, ilk fırsatta yeniden meşhete gitmeyi planlamış ve bulduğu çanakları saklamış.
- Abdülkerim, toprağın derinlerinde su bulduğunda efendisi ona izin vermiş ve bu vesileyle mehşet'e gitmiş.
- Şehre girmeden önce hazinenin çoğunu büyük bir taşın yanında duran bir ağacın dibine gömüp saklamış.
- 39:02Taşların Satılması
- Abdülkerim, taş satan bir dükkanın önüne oturmuş ve tüccara vitrinindeki taşlara benzer taşlardan daha fazla satın almak istediğini sormuş.
- Tüccar, Abdülkerim'in değerli taşı olacak türden bir adam olmadığını düşünmüş, ancak Abdülkerim cebinden bir avuç mücevher çıkarıp gösterince tüccarın şaşkınlıktan dili tutulmuş.
- Tüccar, çırağını ve muhafız komutanını getirip Abdülkerim'in ceplerini aramış ve değerli taşları bulmuş, ardından tüm aileyi beşyüz askerin nezaretinde başkente götürmüşler.
- 40:49Hükümdarın Rüyası
- Hükümdar art arda üç gece rüyasında Hz. Muhammed'i görmüş ve Peygamber "Abbas, dostumu koru ve ona ihsanda bulun" demiş.
- Üçüncü gece hükümdar, Peygamber'e cevap vermiş ve dostunun yoksul bir emekçi olan Abdülkerim olduğunu, parasının beşte birini meşetteki türbeye bağışladığını söylemiş.
- Hükümdar, gördüğü rüyanın etkisiyle Abdülkerim'le tanışmak için iki günlük bir yolculuğa çıkmış.
- 41:48Hükümdarın Abdülkerim'i Kurtarması
- Yolda bin kişilik bir atlı grubuna rastlayan hükümdar, kolları bağlı halde devenin üstünde oturan Abdülkerim'i görmüş.
- Hükümdar deveye diz çöktürüp Abdülkerim'in zincirlerini çözmüş ve Abdülkerim, sevdikleri için merhamet dileyerek yalvarmış.
- Hükümdar, Abdülkerim'i yerden kaldırıp canını almaya değil onurlandırmaya geldiğini, memleketine vali olarak döneceğini söylemiş.
- 43:14Abdülkerim'in Ödülü
- Hükümdar, asker zabıtlarında Abdülkerim'in davasına ilişkin tüm detayları okuduğu için her şeyi biliyormuş.
- Abdülkerim, derinden ve inançla türbeye bağışladığı armağanın karşılığı gelip onu bulmuş.
- Bu karşılık yüz misli değil, en akıl almaz hayallerin bile ötesinde bir karşılık olmuş ve hem türbeye hem de tüm yoksullara fayda sağlamış.