• Buradasın

    Türkiye Ekonomisi Analizi: Büyüme, Enflasyon ve Ortasınıf Sorunları

    youtube.com/watch?v=e7at0oYd3TA

    Yapay zekadan makale özeti

    • "Paradoks" adlı ekonomi programında Karar Gazetesi ekonomi yazarı İbrahim Kahveci ve sunucu Bora Erdin, Türkiye'nin ekonomik durumunu detaylı bir şekilde ele almaktadır.
    • Video, Türkiye'nin ekonomik büyümesinin gerçekliği ve sürdürülebilirliği, enflasyon, orta sınıf çöküşü ve ekonomik açığın riskleri gibi konuları kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Program boyunca TÜİK verileri, kişi başına düşen gelir değişimleri, sanayi üretimi, elektrik tüketimi ve diğer ekonomik göstergeler grafikler ve tablolar üzerinden analiz edilmektedir.
    • Programda ayrıca Türkiye'nin enerji politikaları, termik santraller, doğalgaz boru hatları, AVM'lerin ekonomik değeri ve giyim sektörünün durumu gibi konular da ele alınmaktadır. Konuşmacılar, 1994 ve 2001 krizlerine benzer bir durumun oluşabileceği konusunda uyarıda bulunarak, ekonomik verilerin gerçeklikle uyumlu olup olmadığına da dikkat çekmektedir.
    01:32Ekonomik Büyüme ve Gelişme Kavramları
    • Büyüme, gelirin artışıdır (örneğin 100 liralık gelirin 105 liraya çıkması), gelişme ise bu gelirin kalitesini gösterir.
    • Gelişme, gelirin nereden elde edildiğini, ihracatın kilogram fiyatı, teknolojik gelişme ve eğitim seviyesini yansıtır.
    • Türkiye uzun yıllardır üretim açısından sorunlar yaşamaktadır, son yıllarda fabrika kurulumu tartışması yapılmaktadır.
    02:31Türkiye'nin Ekonomik Durumu
    • Türkiye yaklaşık 650 milyar doların üzerinde sermaye girişi yapmış, yaklaşık 600 milyar dolara yakın cari açık veren bir ekonomi haline gelmiştir.
    • Cari açık veren ekonomi, üretilenin üzerinde tüketilen bir durumdur ve hak etmediğimiz tüketimde borçlar oluşur.
    • Türkiye, 2001 krizinin üzerinde bir borçluluk oranına sahip olup, yaklaşık 450 milyar dolar civarında bir dış borcu bulunmaktadır.
    04:00Kamu-Ozel İşbirliği Projeleri ve Borçluluk Tehlikesi
    • Kamu-özel işbirliği projeleri adı altında hazine garantisi verilen projeler (şehir hastaneleri, köprüler, yollar, nükleer santral, havalimanları) büyük riskler taşımaktadır.
    • Bazı garantiler sadece dolar olarak değil, Amerikan enflasyonu oranında da artmaktadır (örneğin Osmangazi Köprüsü 2011'de 35 dolardan 44,50 dolara çıkmıştır).
    • Türkiye'nin gayri safi yurtiçi hasılası (GSYİH) bir artıya geçmiştir, geçen yılın 3. çeyreğinde de artıydı (2,29'ün üzerine 0,90 eklenmiş), ancak bu büyümenin sürdürülebilirliği kritiktir.
    05:22Büyümenin Gerçekliği ve Sürdürülebilirliği
    • 0,90'luk bir büyümenin gerçek bir büyüme olup olmadığı ve önümüzdeki dönemde bize daha büyük maliyet olarak dönecek mi sorusu önemlidir.
    • 2007-2017 yıllarında Kredi Garanti Fonu üzerinden 200 milyar liraya yakın para dağıtımı yapıldığında kur hızla yükselmiş, dolar 3 lira seviyesinden 5,5 liraya kadar çıkmıştır.
    • Yüksek kredi artışı tetiklediği iç talep artışının karşısında tetiklenemeyen üretim, ekonomide gerçek büyüme yerine sadece tüketim artışına neden olmaktadır.
    07:53Para Arzı ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla İlişkisi
    • 2013'ten sonra para arzındaki artış, gayri safi yurtiçi hasıla artışını daha az oranda etkilemektedir (100 lira verildiğinde önce %55, şimdi %49'luk GSYİH artışı elde edilmektedir).
    • Piyasaya verilen para arzı üretimi tetiklemeyip sadece tüketimi tetikleyerek ekonomide hareket oluşturuyor, ancak üretimle dengelenmiyorsa kur-faiz sarmalına yeniden girilebilir.
    • Para ekonomiyi etkileme ve ekonominin çarklarını çevirme gücü azalmış, ekonomiye ilişkin güven eksikliği yaşanmaktadır.
    10:51Ekonomik Parasal Genişleme ve Riskler
    • Türkiye'de 110 milyar açık varken, 134 milyar TL kredi, 110 milyar bütçe açığı ve 70 milyar merkez bankası parası ile toplam 300 milyarlık parasal genişleme yaşanıyor.
    • 2018'in son çeyreğinde M2 (para arzı) 1 trilyon 839 milyar TL'den 2 trilyon 84 milyara, yaklaşık 200-300 milyarlık artış yaşanırken, milli gelirde sadece 100 milyarlık artış var.
    • 2012'nin ilk çeyreğinden itibaren M2'de 3,5 kat yakın artış yaşanmış, ancak bu tüketime dayalı büyüme modeli ekonomik üretime yansımamış.
    12:16Para Arzında Oluşabilecek Riskler
    • Para arzındaki genişlemenin üretime, istihdama ve katma değere yansımaması durumunda, mal miktarı sabit kalırken para miktarı arttığı için enflasyon sorunu yaşanabilir.
    • Türkiye 2017 yılında kur, faiz ve enflasyon sarmalı yaşamış, bu durum tekrar başlayabilir.
    • Zengin-fakir uçurumun açılması sürecinde, en alt yüzde 45 ve en üst yüzde 5 konumlarını koruyor, ancak aradaki yüzde 45 orta sınıf çöktü.
    13:52Orta Sınıf Çöküşü ve Siyasi Model
    • Türkiye'nin en büyük yapısal sorunu üreten orta sınıfın çöküşüdür ve bu sorun 30-40 yıllık bir yapısal sorundur.
    • Turgut Özal'ın "orta direk" kavramı, AK Parti döneminde "taban direk" olarak değişti.
    • AK Parti, 2010 sonrasında orta sınıfı ezen, en üst sınıfı besleyen, ortadan aldığını bir taraftan en üste, bir taraftan en alta veren bir model uyguladı.
    15:35Asgari Ücret ve Ortak Sınıf Sorunu
    • Türkiye'de asgari ücret ile ortalama ücret arasındaki fark yaklaşık %35 civarında, birçok ülkede bu fark %100-200 civarındadır.
    • 2002 yılının asgari ücreti ile 2019 yılının asgari ücreti arasında reel alım gücü olarak yaklaşık %50 fark var.
    • Orta sınıf çöküşü sırasında asgariler yukarıya çekildi, ancak yüksek lisans yapana kadar eğitim görenlerin ücretleri yarı yarıya düştü.
    18:47Ekonomik Riskler ve Gelecek Tahminleri
    • Ekonomide parasal genişleme ile üretim artıramadığında cari açık (döviz ihtiyacı) sorunu yaşanır.
    • Türkiye, dünya genelinde negatif faiz dönemlerinde hazine üzerinden %7,5 civarında yüksek faizle borçlanıyordu.
    • Bu ekonomik model devam ederse, Türkiye 2007-2008 sarmalına benzer kur, faiz ve enflasyon sarmalına girebilir.
    21:18Ekonomik Veriler ve Çelişkiler
    • Yılın ilk dokuz ayında sanayi üretimi %1,70 geriledi, ancak son çeyrekte %1,60 artış gösterdi.
    • Sanayi üretim endeksinde ilk dokuz ayda %2,70 gerileme yaşanırken, son üç ayda %0,80 artışı kaydedildi.
    • EPDK verilerine göre Türkiye'de ilk dokuz aylık kayıtlı elektrik tüketimi %2,50 düşüş gösterirken, sanayide kullanılan elektrik tüketimi %5,23 azalmıştır.
    22:49Elektrik Tüketimi ve Sanayi Üretimi Arasındaki Çelişki
    • Elektrik tüketimi reeldir ve elektrik kullanmadan üretim yapılamaz, ancak sanayide kullanılan elektrik %5,23 düşerken, sanayi üretim endeksi sadece %2,70 gerilemiştir.
    • Elektrik tüketimine baktığımızda sanayi üretimindeki düşüşün %5'ler civarında olması gerekirken, gerçek veriler farklı bir durumu göstermektedir.
    • Elektrik ve doğalgaza gelen zamlarla beraber sanayide yoğun enerji kullanan sektörlerde üretim azalmış olabilir, yüksek katma değerli üretimlerde ise üretim artmış olabilir.
    24:36Elektrik Tüketimi Analizi
    • Elektrik tüketimi üç ana gruba ayrılır: meskenler, hizmet sektörü ve sanayi; genellikle kriz aşamalarında meskenlerde elektrik tüketimi azalmaz, hizmetler sektöründe küçük oynamalar olurken sanayi sektöründe büyük oynamalar görülür.
    • Şubat ayında Türkiye genelinde elektrik tüketimi %4,96 azalırken, sanayide %9,53 düşüş yaşanmıştır.
    • Eylül ayında sanayi üretiminde kullanılan elektrik %4,11 artmış olsa da, yılın ilk dokuz ayında sanayi sektöründe kullanılan elektrik %5,23 azalmıştır.
    26:26İhracat ve Siparişler
    • Son iki ayda ihracat düşüş devam etmiş, İstanbul Sanayi Odası'nın yayınladığı ISO PMI endeksinde yeni siparişlerde ciddi sıkıntı gösterilmiştir.
    • Navlun fiyatlarında ve kuru yük gemisi siparişlerinde gerileme yaşanması, önümüzdeki dönemde ihracatla ilgili bir gerileme olacağına işaret etmektedir.
    • Yaşanan parasal genişlemenin üretim tarafına yansımadığı için ithalat artmaya başlamış, cari açık riski oluşmuş ve enflasyonda yeniden artış trendi tetiklenebilir.
    28:25Faiz Düşüş Dönemi ve Enerji Sektörü
    • Türkiye'de şu anda "faiz düşüş dönemlerine vurgun piyasası" adı verilen bir durum yaşanmaktadır ve Merkez Bankası Aralık ayında tekrar faiz indirimi yapması beklenmektedir.
    • Termik santrallerin gelirleri düştüğü için filtre takma konusunda sorun yaşamaktadır, çünkü yeni bir maliyeti piyasaya yansıtamayacaklardır.
    • Türkiye'nin enerji sektöründe asıl tehlikesi, doğalgaz boru hatlarını aştığı halde, bu borudan gelen gazların ne olacağı ve bununla ilgili maliyetlerdir.
    32:12Türkiye'nin Kişi Başına Geliri
    • Vatandaşlar Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü ve zenginleştiğini iddia ederken, konuşmacı kişi başına milli gelir üzerinden Türkiye'nin durumunu açıklamayı teklif ediyor.
    • Türkiye'nin milli geliri iki revize edilmiş haliyle yaklaşık 260 milyar dolar civarında, 82,3 milyon nüfusa bölünerek kişi başına gelir 8.922 dolara ulaşıyor.
    • 1998 yılında kişi başına gelir 4.400 dolar iken, 2001 yılında 3.000 dolara düşmüş, ancak son dört çeyreklik toplam milli gelir 774 milyar dolar olup kişi başına gelir 8.900 dolara çıkıyor.
    33:50Doların Reel Değeri ve Kişi Başına Gelir
    • İkinci sütun, 1998 yılındaki 4.000 doların 2019 yılındaki fiyatlara çevrilmiş halini gösteriyor, bu değer 7.000 dolara denk geliyor.
    • 2005 yılında kişi başına gelir 7.304 dolardan, 2019 yılındaki reel değerle 9.624 dolara çıksa da, 2019'da kişi başına gelir 8.922 dolara düşmüş, bu da 2005 yılındaki alım gücünün gerisine düşülmüş anlamına geliyor.
    • 2013 yılında kişi başına gelir 13.787 dolara ulaşmışken, 2019'da 8.900 dolara kadar düşmüş, bu da ekonomik gerileme gösteriyor.
    37:34Ekonomik Durumun Değerlendirilmesi
    • Konuşmacılar, ekonomik tabloyu inceleyerek 2019'daki kişi başına gelirin 2013 yılına göre yaklaşık üçte birini kaybettiğini belirtiyorlar.
    • 2019'da kişi başına gelir 8.911 dolara ulaşırken, 2013'te 13.787 dolara ulaşmıştı, bu da 4.876 dolardan düşüş gösteriyor.
    • 2005 yılındaki kişi başına gelirin reel değeri 9.624 dolara ulaşırken, 2019'da bu değer 8.922 dolara düşmüş, bu da ekonomik gerilemeyi gösteriyor.
    39:36Ekonomik Politika ve Geçmiş Krizler
    • 2001 yılından sonra IMF ile beraber yazılan "güçlü ekonomiye geçiş" programı uygulanmış, bu programın etkileriyle ekonomik büyüme sağlanmıştı.
    • 1993 yılında Çiller, faiz piyasasında bankaların sadece devlete borç vermesini ve faizi baskılamayı uygulamıştı, bu baskın altında bir enerji birikince 1994 krizi yaşanmıştı.
    • 2001 yılında da benzer şekilde kur şoku yaşanmış, şu anda ise faiz, enflasyon, döviz ve kredi konularında sistemin her tarafı baskılama altındayken, bu baskılamanın ardından ne olacağı bilinmiyor.
    42:48Ekonomik Sistemdeki Baskılar ve Biriken Enerji
    • Sistemin diğer unsurları (enflasyon, döviz, faiz) baskı altına alınıyor ve altta bir enerji birikiyor.
    • Bu biriken enerji nasıl açığa çıkacak ve piyasa ortamı nasıl oluşacak bilinmiyor, ancak tarihe kayıt olarak "baskılıyoruz ve altta enerji biriktiriyoruz" ifadesi kullanılabilir.
    43:35Geçmiş Ekonomik Krizlerle Karşılaştırma
    • Mevcut durum hem 1994 hem de 2001 krizlerine benzer, ancak 2001'in altında daha reel sebepler vardı.
    • İç borçlanma oranı ve stoku 2001 seviyesinin altında, ancak parasal genişleme ve kamunun kaynak kullanmaya yeniden başlaması 1994'e benzer.
    • 1994 ve 2001 krizlerinde bu kadar dijitalleşmiş bir bankacılık ve finansal altyapısı yoktu, şimdi paranın %80-90'ı sanal ortamda likit.
    45:22Döviz Hesapları ve Kayıtlı Para Üretimi
    • Ülkeye gelen döviz miktarı 4 milyar dolar civarında, ancak döviz kredilerinde genişleme değil azalma var.
    • Döviz mevduat hesaplarındaki artış 35 milyar dolar, bu durumda döviz hesaplarının nasıl oluştuğu sorusu ortaya atılıyor.
    • Türkiye'de bir kesim (kamu bankaları veya merkez bankası) bu döviz riskini üstleniyor ve döviz mevduatları karşılığında TL kredileri oluşuyor.
    47:32Döviz Riski ve Şeffaflık Sorunu
    • Dijitalleşme var ancak dijitalleşme karşısında şeffaflık yok, merkez bankası ve kamu bankaları arasındaki ilişkinin bilgileri kamuoyunda bilinmiyor.
    • Bankalarda döviz mevduat hesapları 225 milyar dolar civarında, ancak BDDK verilerinde 220 milyar dolar civarında döviz mevduatı var.
    • Ülkedeki döviz alma imkanları gittikçe sınırlanabilir, Yunanistan ve Arjantin'in örneği bu durumu gösteriyor.
    49:49Ekonomik Gelişme ve Paradokslar
    • Ekonomik gelişme, gayri safi yurtiçi hasıla, sanayi üretiminde ve elektrik tüketimindeki paradokslara baktığımızda sistemin ayaklarının sağlam olmadığını görüyoruz.
    • Kişi başına gelir 2005 yılının gerisine düştü, reel olarak 2003 yılına yaklaşıyor ve birkaç yıl içinde 2003'e hızla gidiyor.
    • Enflasyon, bu paradoksların bir parçası olarak ele alınıyor.
    51:06Enflasyon ve Veri Sorunu
    • Programda anlatılan enflasyon, izleyicilerin yaşadığı enflasyon değil, TUİK verilerine dayanıyor.
    • 2018'in enflasyonu Ocak ayından itibaren yükseliyor, 2019'un ilk aylarında bir rahatlama süreci başlamıştı.
    • Konuşmacı, 2016-2017 yıllarında kriz ve krize uyarıcı yazılar yazdığı için "kriz tellallığı" suçlamaları almış.
    53:36Sağlık Uzmanının Sigara Uyarısı
    • Sağlık uzmanı, hastaya sigarayı bırakmaması durumunda ölüme gideceğini veya ağır travmalar yaşayacağını heyecanla anlatıyor.
    • Hastalar genellikle kontrolüne geldiğini ve hiçbir şeyin olmadığını düşünürken, uzmanlar bu durumu önceden söyleyip tedbir almasını bekler.
    • Yöneticiler, uzmanların uyarılarına "hain veya tellallık yapıyor" bakışı yerine dikkatli olmalı ve durumu incelemeli.
    54:32Perakende Sistemi ve Kooperatifler
    • Konuşmacı, bir yıl önce tarım ürünleri fiyatlarıyla perakende sisteminin verimsizliğini ve maliyet arttırdığını belirtmiş, devletin kooperatifler üzerinden dengeleyici marketçilik yapabileceğini önermiş.
    • Tarım kredi kooperatiflerinin binlerce mağaza açması, perakende sistemini alaşağı edecek ve istihdam yaratan perakende sektörünü etkileyecek.
    • Dengeleyici tedbirler olarak, örneğin büyük şehirlerde birkaç tane mağaza açılması önerilebilir, ancak her yerde mağaza açılması verimsizliği artıracaktır.
    56:06Perakende Sisteminin Sorunları
    • Perakende sektörü lojistik, market ve özel sektör açısından önemli istihdam yaratıcısıdır.
    • Kafe örneğinde olduğu gibi, müşteri sayısı azaldığında sabit maliyeti karşılamak için fiyatlar artmak zorunda kalır.
    • Devletin denetlemeyi yapmadığı için her yerde mağaza açılması, verimsizliği vatandaşlara maliyet olarak yansıtmıştır.
    57:27Enflasyon ve Baz Etkisi
    • Türkiye çapında enflasyon %38, İstanbul'da ise %0,45 olarak belirlenmiştir.
    • Baz etkisi, geçen yıl aynı ayda yüksek fiyat artışı olmuşken, bu yıl düşük fiyat artışı olduğunda veya normale döndüğünde oluşan etkidir.
    • Geçen yıl yüksek enflasyon oranları nedeniyle bu yıl enflasyon oranları düşmüştür.
    1:00:36Enflasyonun Dağılımı
    • Kasım ayında enflasyon %0,38 olarak, 2003 yılından bu yana en düşük kasım enflasyonu oranıdır.
    • Enflasyonda en yüksek artışlar gıda ve alkolsüz içeceklerde, ikinci sırada alkollü içecekler ve tütün, üçüncü sırada giyim ve ayakkabılar yer almaktadır.
    • TÜİK'in açıkladığı mal fiyatları marketlerde bulunamamaktadır.
    1:03:05TÜİK Verileri ve Yaşam Pahalılığı
    • Konuşmacı, TÜİK'in açıkladığı fiyatlar ve oranlar hakkında bilgi sahibi olmadığını, bu rakamların nerede ve nasıl patlayacağını bilmediğini belirtiyor.
    • Vatandaşlar, TÜİK'in açıkladığı rakamların gerçek yaşam pahalılığını ifade edemediğini, özellikle yatak odası fiyatları uçtuğunu ve ucuz bir şey bulduğunda arkadaşlarına bildirdiğini söylüyor.
    • Konuşmacı, TÜİK'in açıkladığı gıda fiyatları özellikle Tarım Kredi Kooperatifleri'nin açacağı mağazalarda görülebilmesi gerektiğini öneriyor.
    1:05:01Harcama Grupları ve Ağırlıkları
    • Sağlık harcamalarının ağırlığı 2,58 birim olup önümüzdeki yıl artacak ve daha sonraki yıllarda da artmaya devam edecek.
    • Sağlık Bakanlığı'nın bütçesinde %20'lük bir artış yaşanmış olup, sağlıkta ciddi bir harcama artışı yaşanacak.
    • Giyim ve ayakkabı harcamalarının ağırlığı 7,24 olup, 12 aylık ortalamalara göre %6,46 değişim gösteriyor.
    1:06:01Giyim Sektöründeki İlginç Durum
    • Kriz döneminde öncelikle dayanıklı tüketim sektörü (otomotiv, beyaz eşya) düşmüş, ardından yarı dayanıklı tüketim sektörü ve gıda tüketimi azalmış.
    • Giyim sektöründe hem tüketim hem üretim artmış, dış ticarete bakıldığında giyim ihracatı da artmış.
    • Giyim sektöründe talep varken, fiyatları artmamış, aksine kumaş fiyatlarında yüksek artış yaşanmış.
    1:07:53Giyim Sektörünün Sorunları
    • Giyim şirketlerinin 2018 yılı bilançolarında özellikle ikinci yarıda kur artışıyla beraber karlılık artmış, ancak bu yılda hızlı bir düşüş yaşanmış.
    • İnsanlar krizde gıda tüketiminden bile kısmışken, giyim tüketimi reel olarak %5 artmış.
    • Ayakkabı sektöründe maliyetlerin artması yanında birçok marka mağazasını kapattığı ve giyinme ve ayakkabı sektöründe sıkıntılar başladığı belirtiliyor.
    1:09:28Kriz Döneminde Tüketim Davranışları
    • Krizlerin ilk dönemlerinde vatandaşlar dayanıklı tüketim yapar, örneğin otomotiv veya beyaz eşya almayabilirler ancak giyimine önem verirler.
    • Beyaz yakalı çalışanlar işlerinde iyi görünmek için giyim almak zorundadır.
    • AVM'lerin ciro endeksi düşerken giyim sektörü hala iyi durumdadır, bu durum cadde kültürüne dönüşümünü gösterir.
    1:10:30AVM ve Cadde Kültürü
    • 2019 yılında Türkiye, Avrupa'da AVM sayısında birinci sıraya yükselmiş, ancak AVM ciroları artmamaktadır.
    • Cadde kültürü geriye gelmesi, esnafın yeniden şekillenmesi ve nefes alması açısından önemli bir gelişme olarak görülüyor.
    • AVM'lerde sağlık açısından havalandırma sistemleri ve çocukların AVM'lere girmesi gibi konular ele alınmalıdır.
    1:11:58Ekonomik Sorunlar ve Beton Endüstrisi
    • Türkiye ekonomisindeki en büyük sorunlardan biri sürekli ekonomiyi betonla değerlendirmektir.
    • 2012-2013 yıllarında Türkiye'ye gelen yabancı sermaye 147 milyar dolar iken, bu paranın çoğu betona gider.
    • Rant vergiye tabi olmadığı için siyaseti finanse eder ve İstanbul Belediyesi Türkiye'deki imar rantının en önemli merkezlerindendir.
    1:13:38Deprem Riski ve Ekonomik Değerlendirme
    • Vatandaşların betondan vazgeçmesi, ekonomik sorunlardan kurtulmaya yardımcı olabilir.
    • İstanbul'daki deprem riski ve deprem ile ilgili endişeler, İstanbul'da ev almak veya bakmakta ayrı bir risk taşıyor.
    • Verilen enflasyon rakamları gerçek enflasyonu yansıtmaz, kış geldiğinde fiyatları artması ve tasarruf yapma ihtiyacı paradoksu yaşanır.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor