• Buradasın

    Yaşar Kemal'in "Çakır Dikenli" Hikayesi

    youtube.com/watch?v=9h4o4QFf2tM

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, Yaşar Kemal'in "Çakır Dikenli" adlı eserinin okuyuşudur. Hikayede İnce Mehmet (Mehmet), Süleyman (tezgah ustası), Döne (Mehmet'in annesi), Abdüa ve köy halkı gibi karakterler yer almaktadır.
    • Video, Toros Dağları'nın eteklerindeki Dikenli Düzü ve Değirmen Olup köyünde geçen bir hikayeyi anlatmaktadır. Hikaye, Mehmet'in kötü davranan amcasından kaçması, Süleyman'ın evine sığınması, köyde yeni bir hayat kurma çabaları ve sonunda ailesine dönüşü etrafında şekillenmektedir. Anlatım, Mehmet'in iç dünyasındaki çatışmaları, köy yaşamını ve aile bağlarını detaylı bir şekilde ele almaktadır.
    • Hikayede ayrıca çakır dikeninin özellikleri, köy yaşamının zorlukları, Mehmet'in keçileri sürmesi ve Kınalı Tepenin arkasındaki ova hakkındaki merakı gibi detaylar da yer almaktadır. Video, Mehmet'in kayboluşu, ailesinin arama çabaları ve sonunda köyde oluşan kalabalık içinde ailesine dönüşüyle sona ermektedir.
    00:01Akdeniz Bölgesi'nin Coğrafi Özellikleri
    • Toros Dağları'nın etekleri Akdeniz'den başlayıp doruklara doğru yükselir, Akdeniz'in üstünde daima top top ak bulutlar salınır.
    • Kıyılar dümdüz, cilalanmış gibi düz, killi topraklardır ve saatlerce deniz ve tuz kokar.
    • Düz, killi topraklardan sonra Çukurova'nın bükleri başlar, bu bükler örümcek ağı gibi sık çalılar, kamışlar, böğürtlenler, yaban asmaları ve sazlarla kaplıdır.
    00:47Çukurova Bölgesi ve Bataklıklar
    • Anavarza, Osmanie ve İslahiye'ye doğru geniş bataklıklara varılır, bu bataklıklar yaz aylarında fıkır fıkır kaynar, kirli ve kokudan yanına yaklaşılmaz.
    • Kışın ise duru pırıl pırıl, taşkın bir sudur ve yazın otlardan sazlardan suyun yüzü gözükmezken kışınsa çarşaf gibi açılır.
    • Bataklıklar geçildikten sonra tekrar sürülmüş tarlalara gelinir, toprak yağlı, ışıl ışıldır ve sıcak, yumuşacıktır.
    01:37Toros Dağları ve Dikenli Düzü
    • Mersin ağaçlarıyla kaplı tepelerden sonra kayalar başlar, kayalarla birlikte çam ağaçları da başlar ve çamların sakızları toprağa sızar.
    • İlk çamlar geçildikten sonra gene düzlüklere varılır, bu düzlükler boz topraktır, verimsiz ve kıraç, Toros'un karlı dorukları yanındaymış gibi görünür.
    • Dikenli Düzü'nün beş köyünde insanları topraksızdır, bu bölge dünyanın dışında kendine göre kanunları ve töresi olan bir dünyadır.
    02:29Dikenli Düzü'nün İnsanları
    • Dikenli Düzü'nün insanları köylerinden gayrı bir yeri bilmezler, düzlükten dışarı çıktıkları pek az olur.
    • Dikenli Düzü'nün köylerinden, insanlarından ve yaşam tarzlarından kimsenin haberi yoktur, tahsildar bile iki-üç yılda bir uğrar ve köylülerle görüşmez.
    • Değirmen Olup köyü Dikenli Düzü'nün en büyüğüdür, köy düzlüğün gün doğusuna düşer ve kayalığın dibindedir.
    03:08Değirmen Olup Köyü ve Çınar Ağacı
    • Köyde yaşlı, dalları toprağa eğilmiş bir çınar ağacı vardır, ağacın çevresinde her yönde derin bir sessizlik vardır.
    • Çınar ağacına yaklaşıldığında birdenbire bir gürültü patlar, bu gürültünün kaynağı değirmen olup suyunun gözüdür.
    • Suyun gözü kayanın dibinden köpükler saçarak kaynar, içine atılan bir ağaç parçası bir gün, iki gün, hatta bir hafta suyun üstünde oynadığı görülür.
    04:10Suyun Gözü ve Kayalıklar
    • Suyun gözü aslında burası değildir, ta uzaklardan Akçadağ'dan gelir ve kayanın altından köpürerek, kaynayarak öbür ucundan çıkar.
    • Akçadağ'a kadar kayalık ve sarptır, Toros'ta bir ev yerinden daha büyük toprak parçası görülemez.
    • Kayalıklarda hemen hemen hiçbir hayvan yoktur, yalnız akşam vakitleri keskin bir kayanın sivrisinde bir geyik bacaklarını sonsuzluğa bakarcasına durur.
    04:57Çakır Dikeni
    • Çakır dikeni en pis, en kıraç toprakta biter, bembeyaz peynir gibi toprakta ot, ağaç ve eşek inciri bile bitmezken çakır dikeni keyifle serile serpille biter büyür.
    • En iyi toprakta bir tek çakır dikenine rast gelinmez çünkü iyi toprak boş kalmaz ve çakır dikeni iyi toprağı sevmez.
    • Çakır dikeni yüksekliği bir metre kadar olur, bir sürü dalı vardır ve dalları çiçeklerle dolanır, bu çiçekler beş perli yıldız gibi uçları sert sivri iğnelerinin ortasındadır.
    06:02Çakır Dikeninin Fiziksel Özellikleri
    • Çakır dikeni bittiği yerde bir, iki, üç, dört tane bitmez, üst üste, sık biter ve arasından yılan geçemez, iğne atsan çakır dikenden yere düşmez.
    • Baharda zayıf, açık yeşildir ve hafif bir yelde toprağa değecekmiş gibi yatar.
    • Yaz ortalarında önce mavi damarlar peyda olur, sonra dikenin dalları ve gövdesi yavaş yavaş maviye döner, gün batarken yel eserse mavi dalgalanır, hışırdar aynen deniz gibi.
    06:50Çakır Dikeninin Değişimleri
    • Güzün başlarında dikenler kurur, mavilik beyaza döner ve çakır dikeninden çatırtılar gelir.
    • Düğme büyüklüğünde süt beyaz sümüklü böcekler vardır, yüzlercesi, binlercesi dikenlerin gövdelerine sıvanır ve diken gövdeleri boncuk boncuk, süt beyaz olur.
    • Değirmen Olup köyü çakır dikenli, tarla yok, bağ bahçe yok, safi çakır dikenli bir yerdir.
    07:17Çocuğun Çakır Dikenindeki Macerası
    • İçinden koşan çocuk soluk soluğaydı, bacaklarına baktığında dikenlerin yırttığı yerden kan sızlıyordu ve korkuyordu.
    • Çocuk yorulunca çakır dikenlerinin içine yattı, sol yanında bir karınca kölesi gördü ve bir süre karıncalara daldı.
    • Dikenliğin kıyısına dizleri üstü çöktüğünde bacakları kanıyordu, kan sızan yerlere toprak eklemeye başladı ve kayalıklara doğru koşmaya başladı.
    08:22Çınar Ağacında Gecelemek
    • En yüksek kayanın altındaki çınar ağacına vardı, ağacın dibi bir kuyu gibi derinlemesineydi ve sapsarı, altın renkli, kırmızı damarlı yapraklar ağacın dibini doldurmuş, gövdeyi yarı beline kadar örtmüştü.
    • Çocuk kendisini yaprakların üstüne attı, çınarın çıplak dallarından birisinin en ucunda duran bir kuş çıtırtıyı duyunca uçtu gitti.
    • Yorgun ve bitkin olan çocuk yaprakların üstünde gecelemeyi geçirdi, aklından yumuşacık geçti ve oturduğu yerden kalkamayabilirdi.
    09:00Çocuğun Geleceği Hakkında Düşünceleri
    • Çocuk kendi kendine "adamı kurt, kuş yer" diyerek ağacın üstünde kalmış yapraklardan birkaçı dolana dolana geldiğini ve öteki yap
    11:48Yoldaşı Bulan Çocuk
    • Çocuk, aşağıda toprak damlı bir ev gördüğünde sevinçten yüreği ağzına geldi.
    • Evin bacasından hafif mora çalan duman çıkıyordu.
    • Arkasında orman kapkara kesilmiş, sağanak gibi yere iniyordu ve çocuk ormandan kaçarcasına yürüyordu.
    12:21Çocuğun Kendini Tanıtması
    • Çocuk bağıra bağıra kendini tanıtıyor, çoban olmak istediğini, çift sürmek ve ekin biçmek istediğini söylüyor.
    • Kendisinin "Kara Mıstık" olduğunu, anasının babasının ve ağabeyinin olmadığını belirtiyor.
    • Ağladıkça avazı çıktığı kadar ağlamaktan müthiş bir tat duyuyordu.
    13:12Köye Varış
    • Yamaçtan aşağı inerken ağlaması kesildi ve yen yamyaş oldu.
    • Evin avlusuna geldiğinde karanlık kavuşmuştu ve etrafta birçok ev karartısı gördü.
    • Kapının önünde uzun sakallı bir adam semerle uğraşıyordu.
    13:38Yaşlı Adamın Yardımı
    • Yaşlı adam, karartıyı kolundan tutup içeri çekti ve "gel hele sen içeri, sonra konuşuruz" dedi.
    • Yaşlı adam içerdeki kadına ocağa odun atmasını söyledi çünkü çocuk titriyordu.
    • Kadın, çocuğun kocaman başını, düz kara saçlarını ve güneşten yanmış tenini gördü.
    15:17Çocuğun Yemek Yediği Ev
    • Kadın çocuğa çorba koyup ısınmasını söyledi, çocuk çabuk çorba içti ve titremesi durdu.
    • Evin damı toprak, tavanı çalıyla döşeliydi ve döşeme yılların isimden kapkara kesilmiş, parlıyordu.
    • Ev ikiye ayrılmıştı, öteki bölme ahırdı ve bölmeden sıcak, ıslak bir hava geliyordu.
    16:29Aileyle Karşılaşma
    • Bölmeden yaşlı adamın oğlu, gelini ve kızı geldi, yaşlı adam oğluna misafire hoş geldin desin diye işaret etti.
    • Oğul "hoş geldin kardeş" dedi, çocuk da "hoş bulduk" cevabını verdi.
    • Yaşlı adam çocuğun yanına oturdu ve ocağın yalımları arkalarına tuhaf gölgeler düşürüyordu.
    17:23Çocuğun Adı
    • Yaşlı adamın yüzü uzun ve inceydi, süt beyaz sakalları vardı ve alnı güneşten bakır rengindeydi.
    • Yaşlı adam çocuğa adını sordu, çocuk "İnce Memed" derler dedi ve utangaç utangaç başını önüne eğdi.
    • Yaşlı adam, "Mıstık da neymiş yani? Kendi adım dururken saklayınca ne var yani adımı?" diye sordu.
    18:15Yemek ve Konuşma
    • Sofra ortaya serildi, tüm aile ve İnce Mehmet sofranın etrafına halka oldular.
    • Yemekte kimse ağzını açmadı, sessizlik içinde yemek yendikten sonra ocağa bir kucak odun daha atıldı.
    • Yaşlı adam ocağın orta yerine bir kütük yerleştirdi ve etraftaki yalılar kütüğünü sarıverdi.
    19:02Çocuğun Köy Hikayesi
    • Kadın, çocuğun yatağını nereye sereceğini sordu, yaşlı adam "beygirin yemliğinin içine" dedi.
    • Yaşlı adam çocuğa nerden geldiğini ve nereye gittiğini sordu, çocuk "değirmen oluktan geliyor, o köye gidiyorum" dedi.
    • Köyün adı "Dursun'un köyü" olduğunu söyledi ve Dursun'un Abdi ağa'nın çiftini sürdüğünü belirtti.
    20:19Çocuğun Geçmişi
    • Dursun çocuğa "bizim köyde çocukları dövmezler, çocukları çifte salmazlar, bizim köyün tarlalarında çakır dikeni bitmez" demiş.
    • Çocuk, Dursun'un köyün adını söylemediğini, oradan kaçtığını ve hiç kimseye söylememesini istediğini söyledi.
    • Gelin pamuk kozalarıyla geri döndü ve İnce Mehmet pamuk çekmekte ustaca işlemeye başladı.
    22:07Çocuğun Geleceği
    • Yaşlı adam çocuğa o köyü nasıl bulacağını sordu, çocuk "ararım, deniz buraya tam onbeş gün yol çeker" dedi.
    • Çocuk, babasının ölmüş olduğunu, anasının var olduğunu ve Abdi ağa'nın çiftini sürdüğünü anlattı.
    • Abdi ağa onu dövdüğü için kaçtığını ve yeni bir yerde çoban olmak istediğini söyledi.
    23:33Yaşlı Adamın Teklifi
    • Yaşlı adam çocuğa "madem öyle sen benim evde kalsana" dedi.
    • Çocuğun yüzü ışıldadı ve bir sevinç dalgası onu tepeden tırnağa ürpertti.
    • Yaşlı adam "oğlu deniz çok uzak, o köyde kolay kolay bulunmaz" dedi.
    23:52Mehmet'in Yatağa Uyanışı
    • Pamuktan düşen küçük böcekler ocağın etrafında telaşla dolaşıyor.
    • Ocağın bir yanında küçük bir yatak serilmiş.
    • Mehmet uykuyla dolu gözlerle yatağa uzandı, her tarafı ağrıyordu.
    24:25Mehmet'in Kararı
    • Mehmet kendi kendine "Süleyman'ın oğlu olurum, burada kalırım" diye içinden geçirdi.
    • Gün doğmadan iki saat önce sıçrayarak uyanıp dışarı çıktı.
    • Uykulu uykulu dışarıda işedikten sonra kendine geldi ve dünkü geceyi hatırladı.
    25:00Mehmet'in Yatışması
    • Mehmet üşüdü ve yatağına geri döndü, dizlerini göğsüne dayadı.
    • Yatak ısındı ve Mehmet gün doğuncaya kadar uyuyacağını biliyordu.
    • Sabah ayazın üstüne gündoğdu, ana ocaktan çorbayı indirdi ve Süleyman semer'in başına oturmuş akşamki işine devam etmişti.
    25:27Süleyman ve Mehmet'in Buluşması
    • Süleyman, uykusundan uyanan Mehmet'i çorba içmeye davet ediyor.
    • Mehmet, Abdü'nün kendisini çok sıkıştırdığını ve dövdüğünü anlatıyor.
    • Süleyman, Mehmet'in köyünden kaçtığını ve Değirmenoluk köyünün nerede olduğunu bildiğini öğreniyor.
    29:34Mehmet'in Köydeki Hayatı
    • Mehmet, köyde gezinmeye başlıyor ve köyün 20-25 evli olduğunu fark ediyor.
    • Köyde evler ham toprakla yapılmış, çocuklar gübreliğin üstünde oyun oynuyor.
    • Mehmet birkaç gün boyunca köyü dolaşarak çocukları tanıyor ve kök üç oyunu oynuyor.
    31:22Süleyman'ın Mehmet'e Yardımı
    • Mehmet, Süleyman'a canının sıkıldığını ve iş aradığını söylüyor.
    • Süleyman, Mehmet'e ham gölden diktiği çarık veriyor ve onun çarık bağlamada ustası olduğunu fark ediyor.
    • Mehmet, yeni çarıklarına çok seviniyor ve Süleyman onun sevincine ortak oluyor.
    33:54Keçi Otlatma Görevi
    • Süleyman ve Mehmet köyün dışına çıkıyor ve Mehmet'e keçileri otlatma görevi veriyor.
    • Süleyman, Mehmet'e Kınalı Tepe'nin arkasına geçmemesini, aksi takdirde Abdü tarafından yakalanabileceğini söylüyor.
    • Mehmet, Abdü'nün kendisine yaptığı kötü muameleleri anlatıyor.
    35:40Keçi Otlatma Görevine Başlama
    • Ertesi sabah Mehmet çok erken kalkıyor ve Süleyman'ı uyandırarak keçileri süreceğini söylüyor.
    • Süleyman, Mehmet'in azığını hazırlatıyor ve ona çorba içiriyor.
    • Mehmet, keçileri önüne katarak keçi otlatma görevine başlıyor.
    36:43Mehmet'in Gecikmesi
    • Süleyman, keçilerle birlikte gözden kaybolan İnce Mehmet'e bakarken iç çekiyor.
    • Süleyman, keçi sakallı Abdi'nin Mehmet'e yaptığı zulmü düşünüyor ve çocuğun babasının mazlum olduğunu hatırlıyor.
    • Akşam olmasına rağmen çiftçilerin hepsi çiftten döndüğünde İnce Mehmet hâlâ gelmiyor.
    37:36Döne'nin Endişesi
    • Komşu Zeynep, Mehmet'in gelmemesine dair Döne'ye sesleniyor ve Abdi'ye sormasını öneriyor.
    • Döne, karanlıkta Abdi'nin evine doğru yola çıkıyor ve titreyerek onun evinde Mehmet'in olup olmadığını soruyor.
    • Abdi, Döne'yi içeri davet ediyor ve Mehmet'in gelmediğini öğrenince şaşırıyor.
    40:02Arama Grubu
    • Abdi, Dursun, Osman ve Ali'yi arama görevine gönderiyor ve Mehmet'i bulmadan dönmemelerini emrediyor.
    • Dursun, Döne'nin eve dönmesini isterken, Döne "yavrumu bulmadan gelmeyin" diyerek onları izliyor.
    • Üç kişi karanlıkta tarlaya doğru ilerlerken, Döne eve döner.
    41:43Arama Grubunun Konuşmaları
    • Üç kişi tarlaya ulaştığında dinlenmek için kayalığa oturuyorlar ve Mehmet'in nereye gittiğini konuşuyorlar.
    • Dursun, Mehmet'in köye gitmek istediğini ve "öldürseler durmam" dediğini hatırlıyor.
    • Ali, Mehmet'in kaçması gerektiğini düşünüyor ve "bizimkisi ölümden beter" diyor.
    42:32Çukurova Hikayesi
    • Dursun, Çukurova'nın güzelliğini anlatıyor: pamuk tarlaları, Adana şehri, trenler ve vapurlar.
    • Dursun, Çukurova'da çalışmak ve para kazanmanın kolay olduğunu söylüyor.
    • Osman, "dünya ne kadar büyük" diye bir soru atıyor ve Dursun hâlâ Çukurova'nın güzelliğini anlatmaya devam ediyor.
    43:39Tarla Araması
    • Üç kişi çakır dikeninden geçerek tarlaya ulaşıyor ve Ali, "sürülmüş toprak kokusu geliyor" diyor.
    • Osman ve Ali, tarlanın bugün çift sürülmediğini fark ediyorlar.
    • Üç kişi tarlanın ortasında ateş yakıp oturuyor ve Mehmet'in nereye gittiğini düşünüyorlar.
    45:23Ateşin Yanında
    • Üç kişi Mehmet'in nereye gittiğini düşünerek çeşitli ihtimaller değerlendirmeye çalışıyorlar.
    • Ali, dertli bir türkü söylüyor: "Kapıya oturmuş kurar araba, bugün efkarlıyım gönlüm haraba."
    • Üç kişi ateşin yandığını görünce çalı çırpı topluyor ve ateşi yeniliyorlar.
    46:22Mehmet'in Kaybolması
    • Mehmet kaybolduğunda arkadaşları onu aramak yerine köye dönmekten korktular ve geceyi tarlada geçirdiler.
    • Ali nöbetçi olarak ateşin yanından ayrılmadı, diğerleri uyudular.
    • Sabahleyin, Mehmet'in çift sürdüğü tarlayı dolaşarak izlerini aradılar.
    48:16Öküzlerin Keşfi
    • Akarsuya vardıklarında, boyundurukları ve sabanlarıyla koşum halinde öküzleri buldular.
    • Öküzlerin mor ve kırmızı renkte olduğu ve kaburgalarının birbirine değdiği fark edildi.
    • Mehmet'in öküzleri böyle bırakıp gideceğinden şüphelenildi.
    49:01Köydeki Tepki
    • Köye vardıklarında, tüm köylüler öküzleri görünce şaşkınlıkla ayağa kalktılar.
    • Mehmet'in annesi Döne, öküzleri görünce ağlayarak "gözüm kör olsun gavur dinle" dedi.
    • Döne baygın düşüp evine götürüldü, kalabalık karışmaya başladı.
    51:23Su Gözünün Aranması
    • Bir kadın "nerede kartal dönüyor orada" diyerek Döne'nin su gözünün başına gitmesini önerdi.
    • Köylüler doğuya doğru yürüyüp çakır dikenlerinden ve kayalardan geçerek suya ulaştılar.
    • Su kaynayıp köpük saçarken, kayanın yanında bir havuz oluşmuştu, ancak Mehmet'in izi bulunamadı.
    53:18Döne'nin Ağlaması
    • Döne olaydan sonra ağlaya ağlaya yataklara düştü ve ateşler içinde yandı.
    • Birkaç gün sonra yataktan kalktı, gözleri kan çanağına dönmüştü ve alnına beyaz bir bez bağlamıştı.
    • Döne her sabah suyun başına gidip gözünü kırpmadan suya bakmaya başladı.
    54:26Dursun'un Ziyareti
    • Bir gece Döne'nin kapısı dövüldüğünde, Dursun olduğunu söyleyen bir ses duydu.
    • Dursun, Mehmet'in ölmediğini ve onu bulacağını söyledi.
    • Döne, Mehmet'in bir sağlık haberini almak için dünyada başka bir şey istemeyeceğini söyledi.
    55:23Yazın Olaylar
    • Yaz geldi, ekinler biçiliyor ve sıcaklar arttı.
    • Çukurova'nın sıcağına "sarı sıcak", Toros eteklerinin sıcağına ise "aksıcak" deniyor.
    • İnce Mehmet adında biri geldi, evin sahibi Süleyman onu canı gibi seviyordu.
    55:42Mehmet'in Değişen Davranışları
    • Mehmet, eskiden neşeli ve canlı bir gençken, son günlerde bir efkardan yakalanmış, ağzını bıçakları açmıyor.
    • Eski günlerde türküler söyler, keçilerini en iyi otlayan ormana götürür, keçilerin durduğu an hemen fark eder ve iyileştirirdi.
    • Şimdi keçileri salıverip otlağa bırakıyor, ağacın veya kayanın gölgesinde çenesini değneğine dayayıp dalıp gidiyor.
    56:16Mehmet'in Endişeleri
    • Arada sırada kendi kendine konuşarak annesini düşünüyor ve ekinlerinin kimin biçeceğini soruyor.
    • Gökyüzündeki bulutlara, toprağa ve kızarmaya yüz tutmuş ekinlere bakarak, Leyleğin gözündeki tarlanın kimin biçeceğini sorguluyor.
    • Geceleri uyku gelmiyor, yatakta dönüp duruyor ve aklı delik gözündeki tarlada.
    57:00Süleyman'ın Etkisi
    • Keçiler dağılıyor ve Süleyman'ın ak güleç yüzü gözlerinin önüne geliyor, kendinden utanıyor ve canlanıyor.
    • Keçilerini toplayıp iyi bir otlakta bırakıyor, ancak bu durum uzun sürmüyor ve tekrar toprağa düşüyor.
    • Akşam olunca keçilerini Kınalı Tepenin eteğine bırakarak tepenin zirvesine çıkıyor.
    57:42Kınalı Tepenin Arkası
    • Tepenin zirvesinden görünen düzlük Çakır, dikenli düzlük olarak tanımlanıyor.
    • Tepenin arkasında değirmen oluğu yerine, boz toprak yığını ve kurumuş otlar görülüyor.
    • Süleyman'ın "Kınalı Tepenin arkasında incin yok" dediğini hatırlayarak kızıyor ve tepe eteğine iniyor.
    58:17Keçileri Toplama
    • Dağılan keçileri geç vakitlere kadar topluyor ve köye çok geç dönüyor.
    • Süleyman'a geç kaldığını açıklarken, iyi bir otlak bulduğunu ve keçileri ayıramadığını yalan söylüyor.
    • Bir gün çok erken kalkıp keçileri ağıdan çıkarıyor ve şafaktan önce gündoğusuna bakıyor.
    59:00Gündoğusu ve Karar
    • Gündoğusu karşısında içi aydınlanıyor, yüreği hafifliyor ve kendini kuş gibi hafif buluyor.
    • Keçileri Kınalı Tepenin yönüne doğru sürerek tepenin dibine gelince yönünü çeviriyor.
    • Keçileri tepeye doğru toplayıp sürmek istiyor ancak vazgeçiyor ve düşüncelere dalıyor.
    1:00:15Keçilerin Tepenin Arkasına Geçmesi
    • Keçileri toplayıp tepeye sürdüğünde, keçiler tepenin arkasına geçiyor.
    • Mehmet yönünü güneye döndürerek uzaklara bakıyor ve tepenin arkasının kuzey kısmında bir ova olduğunu fark ediyor.
    • Keçileri sırtın dibine doğru sürerken, gözünde sırtın dibinde küçücük bir tarla beliriyor.
    1:00:58Mehmet'in Pancar Hüsük ile Karşılaşması
    • Mehmet keçileri tarlada çobanlık ederken, Pancar Hüsük adında bir yaşlı adam ekin biçiyordu.
    • Keçiler ekinin içine girdiğinde Pancar Hüsük öfkelenerek keçilere saldırdı ve onları toplamaya başladı.
    • Pancar Hüsük, Mehmet'i keçilerin çobanı olarak tanıdığında çok kızdı ve çocuğu dövmeye hazırlanırken, Mehmet'in yüzünü görünce şaşkınlık yaşadı.
    1:02:41Pancar Hüsük ve Mehmet'in Karşılaşması
    • Pancar Hüsük, "Mehmet yavrum sen misin?" diyerek Mehmet'i tanıdı ve toprağa çöktü.
    • Mehmet keçileri çıkarıp uzaklara sürdü ve Pancar Hüsük'e döndü.
    • Pancar Hüsük, Mehmet'in kaybolduğunu düşündüklerini ve annesinin onun için üzüldüğünü söyledi.
    1:03:24Pancar Hüsük'ün Mehmet'e Soruları
    • Pancar Hüsük, keçilerin kimin olduğunu sorduğunda Mehmet, "Keçiler kesme köyünden Süleyman'ınkiler" dedi.
    • Mehmet, Pancar Hüsük'e annesine haber vermesini istedi ve Süleyman'ın kendisini çoban olarak kullandığını kimseye söylememesini istedi.
    • Pancar Hüsük, Mehmet'e bakmadan ekine geri döndü ve biçmeye başladı.
    1:04:35Gün Batarken
    • Gün batarken Mehmet, Pancar Hüsük'e yaklaştı ve ona annesine kimseye söylemeyeceğini söyledi.
    • Mehmet, Pancar Hüsük'e elini tuttu ve ona "Allah'ına peygamberini seversen anama kimseye söyleme beni gördüğünü" dedi.
    • Mehmet, Pancar Hüsük'e elini bırakıp arkasına bakmadan koşarak kınalı tepeye doğru gitti.
    1:05:41Pancar Hüsük'ün Dönenin Eve Gitmesi
    • Pancar Hüsük köye geldiğinde önüne gelene ehemmiyetli bir sır biliyor da söylemiyormuşçasına gülüyordu.
    • Pancar Hüsük, Dönenin evine gitti ve Dönen'e "Müjdemi isterim" dedi.
    • Pancar Hüsük, Dönen'e "Oğlun bugün yanıma geldi, büyümüş, etlenmiş" dedi ve olayı bir bir anlattı.
    1:07:40Köydeki Tepki
    • Pancar Hüsük'ün getirdiği haber köye yayıldı ve köydeki herkes Dönenin evinin önüne yığıldı.
    • Bir atlı geldi ve Pancar Hüsük'ü aradı, ancak Pancar Hüsük'i bulamadı.
    • Pancar Hüsük getirildi ve atlı (Abdü) ondan Mehmet'i nerede gördüğünü sordu.
    1:09:53Abdü'nün Süleyman'a Gitmesi
    • Abdü, Süleyman'ın evine gitti ve ona "Sen hiç utanmadın mı benim kapıdan adam almaya?" dedi.
    • Abdü, Süleyman'dan Mehmet'in yerini göstermesini istedi ve Süleyman onu keçilere götürdü.
    • Abdü, Mehmet'i keçilere götürdü ve onu atın önüne düştürdü.
    1:11:18Mehmet'in Dönenin Eve Dönüşü
    • Mehmet önde, Abdü arkada köye gittiler ve yolda konuşmadılar.
    • Dönenin kapısına geldiklerinde Abdü içeri seslendi ve Dönen dışarı çıktı.
    • Dönen, Mehmet'e sarılıp bir çığlık attı.
    1:11:45Köylülerin Toplanması
    • Köylüler haber alarak toplandılar.
    • Kalabalık yavaş yavaş birikmeye başladı.
    • Mehmet ortada kalabalık arasında yer alırken, başını yere dikmiş ve hiç konuşmuyordu.
    • Kalabalık gittikçe daha da çoğalıyordu.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor