• Buradasın

    TYT ve AYT Biyoloji Hazırlık Dersi: Yaşam Bilimi Ünitesi

    youtube.com/watch?v=1A5VvMkbx9U

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, bir öğretmenin öğrencilere TYT ve AYT sınavlarına hazırlık amacıyla biyoloji dersi anlattığı eğitim içeriğidir. Öğretmen, "gençler" diye hitap ettiği öğrencilere konuları detaylı şekilde açıklamaktadır.
    • Video, biyoloji ünitesinin temel konularını kapsamlı şekilde ele almaktadır. İlk olarak canlıların ortak özellikleri (hücre yapısı, beslenme tipleri, solunum, metabolizma, homeostasi, uyarılara tepki ve uyum) anlatılmakta, ardından vücuttaki bileşikler (inorganik ve organik) açıklanmaktadır. Daha sonra biyolojik makromoleküller (karbonhidratlar, yağlar, proteinler, nükleik asitler), enzimler, hormonlar, vitaminler ve hücre yapıları detaylı şekilde incelenmektedir.
    • Video, sınavlarda çıkabilecek soru tipleriyle ilişkilendirilmiş konuları içermekte ve özellikle TYT sınavında çıkan altı sorunun her birinin bir biyoloji ünitesine ait olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca hücre teorisi, hücre zarı, madde taşıma mekanizmaları ve hücre organelleri gibi konular da kapsamlı şekilde ele alınmaktadır.
    TYT Biyoloji Sınavı Yapısı
    • TYT Biyoloji sınavında altı üniteden her birinden bir soru çıkmaktadır.
    • Dokuzuncu sınıfta yaşam bilimi biyoloji, hücre ve canlıların sınıflandırılması üniteleri; onuncu sınıfta ise hücre bölünmeleri, kalıtım ve ekosistem ekolojisi üniteleri bulunmaktadır.
    • Her üniteye eşit miktarda önem verilmelidir.
    01:41Canlıların Ortak Özellikleri
    • Dünya üstünde milyonlarca keşfedilmiş ve keşfedilmeyen canlılar arasında ortak özellikler bulunmaktadır.
    • Canlıların ortak özellikleri doğrudan soru olarak gelmez, genellikle diğer soruların içerisine gömmüş halde sorulur.
    • Canlılar hücresel yapı bakımından prokaryot (çekirdeksiz) ve ökaryot (çekirdekli) olarak ikiye ayrılır.
    02:35Prokaryot ve Ökaryot Canlılar
    • Prokaryotlarda DNA halkasal yapıda iki ucu birbiriyle birleşik, ökaryotlarda ise iki ucu açık helix şeklinde olur.
    • RNA ve ribozom organeli hem prokaryotlarda hem ökaryotlarda bulunur.
    • Prokaryotlarda çekirdek denilen yapı yokken, ökaryotlarda çekirdekli hücrelerdir.
    • Endoplazmik retikulum, golü, koful gibi zarlı organeller ökaryotlarda bulunurken prokaryotlarda bulunmaz.
    03:36Canlı Alemleri
    • Prokaryot hücre yapısına sahip bakteriler ve arkeler alemleridir.
    • Protista, bitkiler, mantarlar ve hayvanlar alemlerindeki canlılar ökaryot hücre yapısına sahiptir.
    • Prokaryotların tamamı tek hücreli iken, ökaryotlarda genelleme yapılamaz; protista ve mantarlar aleminde tek hücreli ve çok hücreli türler bulunur.
    04:33Beslenme Özellikleri
    • Canlılar beslenme bakımından ototrof (kendi besinini üreten) veya heterotrof (besinlerini doğadan hazır alan) olarak ikiye ayrılır.
    • Ototroflar arasında ışık enerjisini kullanan fotoototroflar ve kimyasal enerjiyi kullanan kemoototroflar bulunur.
    • Heterotroflar arasında besinlerini katı parçalar halinde alan holozoik, besinlerini doğadan hazır alan saprofit ve parazit besleyenler vardır.
    • Böcekçil bitki ve protista alemindeki tek hücreli kamçılı canlı Öglen aydı hem ototrof hem heterotrof beslenme özelliğine sahiptir.
    06:34Solunum ve Metabolizma
    • Canlılar oksijenli solunum, oksijensiz solunum veya fermantasyon yaparak atp ihtiyacını karşılar.
    • Metabolizma, canlı vücudunda gerçekleşen yapım ve yıkım tepkimelerinin tamamıdır.
    • Metabolizma anabolizma (yapıcı tepkimeler) ve katabolizma (yıkım tepkimeleri) olarak ikiye ayrılır.
    08:00Diğer Canlıların Ortak Özellikleri
    • Tüm canlılar atıklarını uzaklaştırmak için boşaltım yapar, ancak boşaltım şekilleri farklılık gösterir.
    • Kararlı iç denge (homeostasi) korumak için tüm canlılar çalışır, kararlı iç dengenin bozulması hastalıklara yol açar.
    • Canlılar uyarılara tepki vermektedir, genellikle hareket etmenin tepki vermek şeklinde olduğu görülür.
    • Canlılar ancak uyum gösterebildiği, adapte olabildiği ortamda yaşamlarına devam ederler.
    10:19Canlıların Ortak Özellikleri
    • Canlıların ortak özelliklerinden biri hareket etmektir; aktif hareket (hayvanlar) ve pasif hareket (bitkilerin güneşe veya suya doğru büyümesi) olmak üzere ikiye ayrılır.
    • Üreme, canlıların ortak özelliklerindendir ve türün devam etmesi için şarttır; tüm canlılar üreme içgüdüsüne sahiptir.
    • Büyüme ve gelişme canlıların ortak özelliklerindendir; büyüme fiziksel büyüme, gelişme ise fonksiyonel olgunlaşma anlamına gelir.
    12:15Organizasyon ve Diğer Ortak Özellikler
    • Organizasyon, tüm canlılarda ortak bir özellik olup, hücrelerin ve organların birbirine bağlı çalışması anlamına gelir.
    • Protein sentezi yapmak, DNA'ya sahip olmak, mutasyona uğramak, glikoliz tepkimeleri gerçekleştirmek, enzim kullanmak ve ATP üretmek ve tüketmek de canlıların ortak özellikleridir.
    14:18Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler
    • Canlıların yapısında bulunan temel bileşikler ikiye ayrılır: inorganik bileşikler (su, asit, baz, tuz ve mineraller) ve organik bileşikler (karbonhidratlar, yağlar, proteinler, enzimler, vitaminler, hormonlar, nükleik asitler ve ATP).
    • Inorganik bileşiklerde karbon ve hidrojen atomu bir arada bulunmaz, organik bileşiklerde ise bulunabilir ve canlı vücudunda sentezlenebilir.
    15:34Su ve Diğer Inorganik Bileşikler
    • Su, canlılarda madde taşınması, boşaltım yapma, hidroliz tepkimeleri, vücut sıcaklığını ayarlama ve fotosentez için vazgeçilmezdir.
    • pH cetveli 0-14 arasında olup, 7 nötr, 7'den küçük asitik, 7'den büyük bazik değerler gösterir; asitler turnusol kağıdını kırmızıya, bazlar maviye çevirir.
    • Asit ve bazların tepkimede birleşmesi tuzlar oluşturur; dehidrasyon tepkimeleri su açığa çıkarırken, hidroliz tepkimelerinde su kullanılır.
    19:27Mineral Maddeler
    • Mineral maddeler, periyodik cetvelden alınan sodyum, potasyum, magnezyum, flor, klor, brom, iyot gibi elementlerdir ve vücudumuza devamlı olarak alınması gerekir.
    • Mineral maddelerin eksikliğinde çeşitli hastalıklar meydana gelebilir; kalsiyum kemik ve diş gelişiminde, fosfor DNA ve ATP yapısında, potasyum ve sodyum sinirsel iletimde, magnezyum bazı enzimlerin çalışması için gerekli olan elementlerdir.
    • Demir eksikliğinde anemi, iyot eksikliğinde basit guatr gibi hastalıklar meydana gelebilir; bazı mineral maddelerin vücuda gerekli olma oranları birbirinden farklıdır.
    21:34Organik Bileşikler
    • Organik bileşikler; karbonhidratlar, yağlar, proteinler, enzimler, vitaminler, nükleik asitler, hormonlar ve ATP'dir.
    • Karbonhidratlar, yağlar ve proteinler enerji verici organik bileşiklerdir; solunum tepkimelerinde kullanılıp ATP'ye dönüşerek enerji sağlarlar.
    • Vitaminler enerji vermez, bağışıklığı güçlendirir ve düzenleyici görev görür.
    22:54Enerji Vericilerin Dereceleri
    • Karbonhidratlar birinci dereceden enerji vericidir, yaklaşık bir gün açlıktan sonra vücut yağlardan enerji elde etmeye başlar.
    • Yağlar ikinci dereceden enerji vericidir ve karbonhidratlardan daha fazla enerji verirler.
    • Proteinler üçüncü dereceden enerji vericidir ve vücut sıkıştığında sigorta şirketi gibi devreye girer, ancak proteinlerden enerji elde etmek yapıyı bozman anlamına gelir.
    24:53Organik Bileşiklerin Yapısı ve Enerji Verme Özellikleri
    • Karbonhidratların yapısında kesinlikle C, H ve O bulunur, bazı karbonhidratlarda azot da bulunabilir.
    • Yağların yapısında C, H ve O bulunur, proteinlerin yapısında ise C, H, O ve azot kesin olarak bulunur.
    • Karbonhidratlar ve yağlar yakıldığında karbondioksit ve su açığa çıkar, proteinler yakıldığında karbondioksit, su ve amonyak açığa çıkar.
    25:47Monomer, Dimer, Polimer Kavramları
    • Hücre zarındaki madde alışverişinin gerçekleştiği deliklere por denir, porlardan geçen maddeler küçük molekül olarak adlandırılır.
    • Organik bileşiklerde monomer yapı taşıdır ve hücre zarından doğrudan geçebilir.
    • Karbonhidratların monomerleri monosakkaritlerdir, yağların monomerleri yağ asidi ve gliseroldir, proteinlerin monomerleri aminoasitlerdir.
    27:41Karbonhidratların Grupları
    • Karbonhidratlar şekerlerdir ve monosakkaritler (tek şekerliler), disakkaritler (çift şekerliler) ve polisakkaritler (çok şekerliler) olmak üzere üçe ayrılır.
    • Monosakkaritler yapısında bulunan karbon miktarına göre pentolar (beş-karbonlular) ve egzozlar (altı-karbonlular) olarak ikiye ayrılır.
    • En çok sorularda karşılaşılan monosakkarit glikozdur, diğer altı-karbonlular fruktoz ve galaktozdur.
    29:33Disakkaritler ve Polisakkaritler
    • Disakkaritler iki tane monosakkaritin bir araya gelmesiyle oluşur ve sentezi dehidrasyon tepkimesi ile gerçekleşir.
    • Glikoz ve fruktoz bir araya geldiğinde sükroz (meyve şekeri), glikoz ve galaktoz bir araya geldiğinde laktoz (süt şekeri) oluşur.
    • Polisakkaritler yüzlerce glikozun bir araya gelmesiyle oluşur ve aralarındaki bağ glikozit bağıdır.
    30:44Polisakkaritlerin Türleri
    • Polisakkaritler depo polisakkaritler ve yapısal polisakkaritler olarak ikiye ayrılır.
    • Bitkiler nişastayı, hayvanlar ve mantarlar glikojeni depo polisakkarit olarak kullanırlar.
    • Selüloz bitkilerin hücre duvarında, kitin ise mantarların hücre duvarında ve eklembacaklıların dış iskeletinde bulunur.
    32:45Polisakkarit ve Bağ Kurma Mekanizması
    • Glikoz molekülleri bir araya gelerek polisakkarit sentezlendiğinde, kurulan bağ sayısı kadar su açığa çıkar.
    • Bu mekanizma proteinler ve nükleik asitler için de geçerli olup, yağlarda da benzer mantık uygulanır.
    33:40Yağların Türleri ve Özellikleri
    • Yağlar trigliseritler, fosfolipitler ve steroidler olmak üzere üç gruba ayrılır.
    • Trigliseritler bitkilerde ve hayvanlarda yağların depo şeklidir, fazla karbonhidrat ve protein yağa çevrilerek depolanır.
    • Yağlar vücut izolasyonunda ve iç organların korunmasında görev yapar, ayrıca yakıldığında fazla enerji verir ve metabolik su çıkarır.
    35:19Doymuş ve Doymamış Yağlar
    • Doymuş yağlar oda sıcaklığında katı halde, karbonları tekli bağlar yapan ve hidrojene doymuş yağlardır.
    • Doymamış yağlar oda sıcaklığında sıvı halde, bitkisel kökenli olup karbonları çift bağlar yapan yağlardır.
    • Margarin, doymamış yağların hidrojenle doyurulması sonucu elde edilen bir trans yağıdır.
    36:00Fosfolipitler ve Steroidler
    • Fosfolipitler hücre zarının yapısında çift sıralı olarak bulunur, gliserol ile fosfat grubu birleşerek oluşur.
    • Steroidler monomer yapılı, hücre zarından geçebilen yağlardır ve kortizol, aldosteron, testosteron gibi hormonlar steroid yapılıdır.
    • Kolesterol de steroid yapılı bir yağdır ve ergenlik döneminde östrojen ve testosteron salgısı arttığında vücutta sivilcelenme ve yağlanma görülür.
    37:15Proteinler ve Aminoasitler
    • Doğada yirmi iki çeşit, insan vücudunda yirmi çeşit aminoasit vardır.
    • İnsan vücudunda sentezlenemeyen sekiz aminoasit, temel (esansiyel, zorunlu) aminoasit olarak adlandırılır ve bitkilerden karşılanır.
    • Protein sentezi DNA'nın kontrolünde gerçekleşir, karbonhidrat ve yağ sentezi ise DNA'ya bağlı değildir.
    39:04Protein Sentezi ve Yapıları
    • Protein sentezi gerçekleştiğinde aminoasitler peptit bağlarıyla birleşerek düz bir zincir halindeki birincil yapıya sahip olurlar.
    • Proteinler katlanmalar yaparak üç boyutlu yapı kazanır ve fonksiyonel olarak iş yapabilir duruma gelir.
    • Canlıların sınıflandırılmasında protein benzerlikleri kullanılır çünkü protein sentezine DNA şifre verir.
    39:41Proteinler ve Natürasyon
    • Natürasyon, proteinlerin ısıya maruz kalınca zincirleri kopmadan primer yapıya dönüştüğü olaydır; örneğin yumurtanın sarısı ısıya maruz kalınca beyazlaşır.
    • Proteinler natürasyon geçtikten sonra besin değerini kaybetmezler, aynı aminoasitler içerir ancak üç boyutlu işlevsel yapısı bozulur.
    • Aminoasitlerin ortak yapısında bir karbon atomu, hidrojen, amino grubu ve karboksil grubu bulunur; aminoasitler birbirinden farklı olan radikal grubun değişken olmasıyla ayrılır.
    41:02Proteinlerin Yapısı ve Vücuttaki Yeri
    • Aminoasitler birbirine amino grubu ile karboksil grubu arasında peptit bağı kurarak birleşir, bu süreçte bir molekül su açığa çıkar.
    • En çok aminoasit bir araya geldiğinde protein sentezlenir ve en çok su açığa çıkar.
    • Vücudumuzun kuru ağırlığının büyük kısmını proteinler oluşturur; hemoglobin, antikorlar, keratin, enzimler ve kaslardaki aktin-miyozin proteinleri gibi birçok yapıda protein bulunur.
    42:55Enzimler ve Özellikleri
    • Enzimlerin dört önemli özelliği vardır: tepkimelerin gerçekleşmesi için gerekli aktivasyon enerjisini düşürür, tepkimeleri hızlandırır, tepkimeden bozulmadan çıkar ve tekrar tekrar kullanılabilir.
    • Enzimler biyolojik katalizörlerdir ve etki ettikleri maddelere substrat denir.
    • Enzimler hem parçalama hem de yapım reaksiyonlarında görev yapar; örneğin oksijenli solunum gibi karmaşık süreçleri saniyeden daha kısa sürede gerçekleştirir.
    46:36Enzimlerin Türleri
    • Enzimler basit enzimler ve bileşik enzimler olarak ikiye ayrılır; basit enzimler sadece proteinden oluşurken, bileşik enzimler proteinin yanına yardımcı kısım alır.
    • Bileşik enzimlerin aldığı yardımcı kısım inorganik olursa kofaktör, organik olursa koenzim olarak adlandırılır.
    • Bileşik enzimlerde proteinden oluşan ana kısma apoenzim denir ve vitamin eksikliğinde enzim sentezinde sorunlar yaşanabilir.
    47:49Enzimlerin Yapısı ve Özellikleri
    • Enzimlerin üzerinde aktif merkez ve yardımcı kısımları bulunur, yardımcı kısımlar inorganik veya organik yapılı olabilir.
    • Enzimler ve substrat arasında anahtar-kilit uyumu vardır, her enzim sadece belirli bir substratla etkileşime girebilir.
    • Enzimler tepkimeleri başlatmaz, başlamış olan tepkimeleri hızlandırır ve tepkimeden hiç bozulmadan çıkarak tekrar tekrar kullanılabileceklerdir.
    49:00Enzimlerin Çalışma Şekilleri
    • Bazı enzimler takım halinde çalışabilir, örneğin nişastanın glikozlara dönüşümü sırasında amilaz ve maltaz enzimleri görev yapar.
    • Enzimler genellikle çift yönlü çalışır, ancak sindirim enzimleri hariçtir.
    • Enzimler su bulunmayan ortamda çalışmaz, yaklaşık %15-18 oranında su bulunması gerekir.
    50:24Enzimlerin Özellikleri ve İsimlendirme
    • Enzimler proteinden meydana gelir ve hücre içinde sentezlenir, ancak dışarıda da çalışabilirler.
    • Enzimlerin sonuna genellikle "-az" eki gelir, örneğin maltaz, lipaz gibi.
    • Bazı enzimler pasif olarak sentezlenir ve aktifleşmek için belirli koşullara ihtiyaç duyar, örneğin pepsinojen.
    51:27Enzimlerin Çalışma Hızını Etkileyen Faktörler
    • Sıcaklık enzimlerin yapısını bozar, yüksek sıcaklıkta geri dönüşümsüz olarak bozulma olurken, düşük sıcaklıkta yavaş yavaş ısıtıldıklarında eski haline gelebilebilirler.
    • Her enzimin çalışabileceği optimum sıcaklık değeri vardır, insan vücudunda bu değer 36,5-37 derece civarındadır.
    • Her enzimin çalışabileceği optimum pH değeri vardır, midenin asidik ortamında çalışan enzimler ve ince bağırsakta bazik ortamda çalışan enzimler vardır.
    53:03Substrat ve Diğer Etkileyen Faktörler
    • Substrat yüzeyini arttırmak enzimlerin aktivitesini artıracaktır, örneğin lokmaları iyi çiğnemek sindirimi kolaylaştırır.
    • Substrat miktarı enzim miktarından fazla olduğunda tepkime hızlanır, eşit olduğunda belirli bir hıza kavuşur, az olduğunda ise tepkime bitecektir.
    • Aktivatör maddeler tepkimelerin hızlanmasını sağlarken, inhibitör maddeler tepkimeleri yavaşlatır veya durdurur.
    55:33Hormonlar
    • Hormonlar canlı vücudunda sentezlenen, haberleşmeyi sağlayan küçük kimyasal habercilerdir, eksik veya fazla olmaları hastalıklara neden olur.
    • Hormonlar aminoasit yapılı, protein yapılı veya steroid yapılı olabilir, östrojen, testosteron ve kortizol steroid yapılı hormonlardır.
    • Aminoasit yapılı hormonlar ağız yoluyla alınabilirken, protein yapılı hormonlar enjeksiyon yoluyla alınmalıdır.
    56:47Vitaminler
    • Vitaminler monomerdir ve sindirime uğramazlar.
    • Vitaminler enerji vermez, düzenleyici moleküllerdir ve solunum tepkimelerine katılmazlar.
    • Vitaminler ikiye ayrılır: suda çözünen B ve C vitaminleri ile suda çözünmeyen D, E ve K vitaminleri.
    57:18Vitaminlerin Özellikleri
    • Suda çözünen vitaminler depolanamaz, fazlası idrarla dışarı atılır ve eksiklik belirtileri çabuk görülür.
    • Yağda çözünen vitaminler yağ dokusunda ve karaciğerde depolanır, eksiklik belirtileri geç görülür, ancak aşırı alındığında vitamin zehirlenmesi riski vardır.
    58:30Nükleik Asitler
    • Nükleotit, azotlu organik baz, beş karbonlu şeker ve fosfat grubunun birleşmesiyle oluşan yapıdır.
    • DNA'da adenin, timin, guanin ve sitozin bulunurken, RNA'da adenin, urasil, guanin ve sitozin bulunur.
    • Virüsler canlı mı cansız mı olduğu tartışma konusu olan biyolojik varlıklar, tek çeşit nükleik asitte (ya DNA ya da RNA) sahip olmalarından dolayı tartışmalı konuma sahiptir.
    59:57DNA ve RNA Karşılaştırması
    • DNA çift zincirli, prokaryotlarda sitoplazmada, ökaryotlarda çekirdekte, çekirdekçikte, mitokondri ve kloroplast genelinde bulunur.
    • RNA tek zincirli, prokaryotlarda hem sitoplazmada hem de ribozomun yapısında, ökaryotlarda sitoplazmada, ribozomda, çekirdekte, çekirdekçikte, mitokondri ve kloroplast genelinde bulunur.
    • Protein sentezinde DNA şifre verirken, RNA görev yapar; mRNA mesajcı görevi görür, tRNA aminoasitleri taşır, rRNA ribozomun yapısında bulunur.
    1:01:51ATP
    • Tüm canlı hücrelerde ATP sentezi gerçekleşir, ATP hücreden hücreye taşınmaz ve depolanmaz.
    • ATP'nin yapımına fosforilasyon, yıkımına ise defosforilasyon ismi verilir.
    • ATP'nin yapısında azotlu organik baz olarak adenin, beş karbonlu riboz şekeri ve üç fosfat grubu bulunur; azotlu organik baz ve şeker arasında glikozit bağı, şeker ve fosfat arasında ester bağı vardır.
    1:04:22Prokaryot ve Ökaryot Hücreler
    • Bakteriler ve arkeler alemindeki canlılar prokaryot hücre tipine sahipken, protistler, bitkiler, mantarlar ve hayvanlar alemindeki canlılar ökaryot hücre yapısına sahiptir.
    • Prokaryotların DNA'sı çift zincirli ve halkasal, ökaryotların DNA'sı çift zincirli ve helix şeklinde olup, RNA molekülü ve ribozom organeli her iki hücre tipinde de bulunur.
    • Endoplazmik retikulum, Golgi, koful, lizozom ve mitokondri gibi organeller ökaryotlarda bulunurken prokaryotlarda bulunmaz.
    1:05:24Hücre Teorisi ve Hücre Türleri
    • Hücre teorisi, tüm canlıların hücrelerden oluştuğunu ve hücrelerin bir önceki hücrenin bölünmesiyle meydana geldiğini belirtir.
    • Prokaryot hücreler tek hücrelidir, halkasal kalıtsal materyal içerir ve çekirdek ve zarlı organelleri bulunmaz.
    • Ökaryotlar (protistler, bitkiler, mantarlar ve hayvanlar) tek veya çok hücreli olabilir, kalıtsal materyalleri kromatin iplik halinde çekirdekte bulunur ve zarlı organelleri vardır.
    1:06:36Hücre Zarının Yapısı ve Özellikleri
    • Hücre zarı akıcı mozaik zar modeline sahiptir, çift sıralı fosfolipit tabakası ve boydan boya uzanan proteinler içerir.
    • Hücre zarında bulunan karbonhidratlar tek başına bulunamaz, ya lipitlere bağlanarak glikolipit veya proteinlere bağlanarak glikoprotein oluşturur.
    • Hücre zarı dinamik, esnek ve seçici geçirgen özelliğe sahiptir; esneklikle şişebilir veya büzülebilir, seçici geçirgenlikle bazı maddelerin geçişine izin verirken bazılarına engel olur.
    1:07:47Hücre Zarından Madde Taşınması
    • Hücre zarından madde taşınması, küçük moleküllerin ve büyük moleküllerin taşınması şeklinde ikiye ayrılır.
    • Küçük moleküllerin taşınması için hücre zarında bulunan delikler olan porlar görev yapar.
    • Küçük moleküllerin taşınması pasif taşıma veya aktif taşıma şeklinde olabilir; pasif taşıma difüzyon, ozmoz ve diyaliz olmak üzere üç gruba ayrılırken, aktif taşıma enerji harcaması gerektirir.
    1:09:09Difüzyon Türleri ve Hücre İçindeki Kuvvetler
    • Difüzyon, küçük maddelerin çok yoğun olduğu yerden az yoğun olduğu yere doğru enerji harcamadan taşınmasıdır.
    • Basit difüzyonda moleküller fosfolipit tabakasından akar, yağda çözünen maddeler bu şekilde taşınırken; kolaylaştırılmış difüzyonda protein kanallar görev yapar ve karbonhidratın monomeri, proteinin monomeri bu kanalların içinden geçer.
    • Hücre içinde üç kuvvet vardır: ozmotik basınç (su alma isteği), turgor basınç (su verme isteği) ve emme kuvveti (ozmotik basınçla turgor basınç arasındaki fark).
    1:11:36Çözelti Türleri
    • Çözeltiler hipertonik, izotonik ve hipotonik olmak üzere üç gruba ayrılır.
    • Hipertonik çözeltide ortamın yoğunluğu hücrenin yoğunluğundan fazladır.
    • İzotonik çözeltide ortam ve hücre yoğunlukları birbirine eşittir.
    • Hipotonik çözeltide ortamın yoğunluğu düşük, hücrenin yoğunluğu fazladır.
    1:12:18Hücrelerin Çözelti Ortamlarında Davranışı
    • Hipertonik çözeltide, ortamda daha yüksek sükroz oranı (yüzde yetmiş) ve hücrede daha düşük sükroz oranı (yüzde kırk) olduğunda, su az olduğu yerden çok olduğu yere hareket ederek hücre su kaybedip büzülür (plazmoliz).
    • Plazmoliz olmuş hücrede ozmotik basıncı artar, turgor basıncı azalır ve emme kuvveti artar.
    • Hipotonik çözeltide ise, ortamda daha düşük sükroz oranı ve hücrede daha yüksek sükroz oranı olduğunda, hücre su alıp şişer (turgor durumu), ozmotik basıncı azalır, turgor basıncı artar ve emme kuvveti azalır.
    1:14:49İzotonik Çözelti ve Deplazmaliz
    • İzotonik çözeltide, dış ortam ve hücre içi arasında eşit sükroz oranı olduğunda, suyun giriş-çıkışında değişiklik olmaz ve hücrede herhangi bir değişiklik meydana gelmez.
    • Plazmoliz olmuş hücreyi hipotonik çözeltiye koyduğumuzda tekrar eski haline gelmesine deplazmaliz denir.
    • Normal hücreyi hipotonik çözeltiye koyduğumuzda turgor durumuna geçer, saf suya koyduğumuzda ise daha da şişer.
    1:16:11Besinların Korunması ve Çözelti Ortamları
    • Kurutulmuş besinler (biber, patlıcan) uzun süre bozulmadan kalabilir çünkü kurutma işlemi hipertonik bir ortam oluşturur.
    • Mikroorganizmalar (bakteri, mantar) kurutulmuş besinlere konduğunda suyunu kaybedip plazmoliz olur, bu nedenle besin bozulmaz.
    • Reçel, bal ve turşu gibi şekerli veya tuzlu besinler de hipertonik ortamlar oluşturarak mikroorganizmaların büyümesini engeller ve uzun süre bozulmaz.
    1:18:08Aktif Taşıma ve Endositoz-Egzozitoz
    • Aktif taşıma, küçük moleküllerin az olduğu yerden çok olduğu yere taşınması için enerji harcanan bir süreçtir.
    • Endositoz, büyük molekülleri hücre içine almak için hücre zarının bir parçasının kopup molekülü çevrelemesiyle gerçekleşir ve hücre zar yüzey alanını azaltır.
    • Egzozitoz, büyük molekülleri hücre dışına atmak için hücre zarının bir parçasının kopup molekülü çevrelemesiyle gerçekleşir ve hücre zar yüzey alanını artırır.
    1:20:55Organellerin Gruplandırılması
    • Organeller zarsız, tek zarlı ve çift zarlı olarak gruplandırılabilir.
    • Zarsız organeller: ribozom (protein sentezi) ve sentrozom (hayvansal hücrelerde iyi ipliklerinin oluşması).
    • Tek zarlı organeller: endoplazmik retikulum, golgi aygıtı, koful, lizozom ve peroksisom.
    • Çift zarlı organeller: mitokondri ve plastikler (kloroplast, kromoplast ve lekooplast).
    1:21:50Ribozom ve Endoplazmik Retikulum
    • Ribozom, tüm canlılarda bulunan, protein sentezi yapan, ribozomal RNA ve proteinden oluşan, büyük ve küçük alt birimden meydana gelen zarsız bir organeldir.
    • Ribozomlar ökaryot hücrelerde sitoplazmada serbest bulunabilir veya endoplazmik retikulum üzerinde (granüllü ER) bulunabilir.
    • Endoplazmik retikulum, hücre zarıyla çekirdek zarı arasındaki kanalcık ve borucuk sistemi olarak, madde taşınması ve mekanik destek gibi görevleri yerine getirir.
    • Endoplazmik retikulum, ribozom taşıyan granüllü ve taşımayan granülsüz olarak ikiye ayrılır, protein sentezini fazla yapan hücrelerde granüllü ER miktarı daha fazladır.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor