Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- "Tarihin Bilinmeyen Yüzü" programında Cengiz Özakıncı ve diğer konuşmacılar (Mehmet Aşar, Sibel Gürsel Söğüt) Türklerin tarih boyunca uygarlığa katkılarını anlatmaktadır.
- Video, Türk uygarlığının "ahşap uygarlığı" olarak nitelendirilmesi ve bunun nedenlerini ele almaktadır. İlk olarak Hunlar ve Hazarlar'ın ahşap işçiliğine olan bağlılığı, Atilla'nın sarayı ve Bizans kaynaklarındaki bilgiler aktarılmaktadır. Daha sonra Uygur Türklerinin 800-900'lü yıllarda icat ettiği matbaa teknolojisi, tahtadan kalıplar ve baskı kitapları üzerinde durulmaktadır. Program, matbaa sanatının aslında Gutenberg'e değil, Uygurlara ait olduğunu arkeolojik buluntular ve Batılı akademisyenlerin çalışmalarına dayanarak kanıtlamaktadır.
- Program, interaktif bir formatı benimsemiş olup, izleyicilerin SMS, Twitter ve e-posta yoluyla sorularını ve görüşlerini paylaşabildikleri bir yapıdadır. Ayrıca, İstanbul'daki ahşap yapıların tarihi ve matbaa teknolojisinin dini açıdan karşılaştığı engeller gibi konular da ele alınmaktadır.
- 00:05Program Tanıtımı
- Cengiz Özakıncı ile "Tarihin Bilinmeyen Yüzü" programında "Türklerin Uygarlığa Katkıları" konusu ele alınacak.
- Program süresince izleyiciler SMS, Twitter ve e-posta yoluyla soru ve görüşlerini gönderebilirler.
- Program Ramazan Bayramı kutlamalarıyla başlamış ve tüm Müslüman yurttaşların bayramını kutlamıştır.
- 01:25Türklerin Uygarlık Tarihindeki Yeri
- Türklerin uygarlığa katkıları konusu daha önceki birkaç programda da ele alınmış ve belgeler sunulmuştur.
- Türk uygarlığı bir ahşap uygarlığıdır ve bu nedenle kalıt yönünden yoksul olmamızın nedenlerinden biri taş değil ahşapla uğraşmış olmamızdır.
- Hazarlarla ilgili bilgiler için Artamonow'un "Hazar Tarihi" kitabı önemli kaynak olup, hazarlardan kalan metal eşyalar ve taş nesneler bu kitapta yer almaktadır.
- 04:51Hunlar ve Ahşap Uygarlık
- Hunlarla ilgili arkeolojik kalıpları toplayan bir Rus arkeolog olan Gumilev'in "Hunlar" adlı kitabında bilgiler bulunmaktadır.
- Hunlarla ilgili en önemli kaynak, Bizans sarayı tarafından Atilla'ya elçi olarak gönderilen Priscus'un elçilik raporudur.
- Priscus'un kitabında Hunların deniz nakil araçlarının ahşaptan yapıldığı, Atilla'nın tahtının tahtadan yapıldığı ve Hunların yaşadığı ortamın tamamen ahşap işçiliği ve dokumacılıkla ortaya çıktığı belirtilmektedir.
- 08:26Atilla'nın Sarayı
- Priscus'un kitabında Atilla'nın sarayının çok süslü, güzel direklerle inşa edilmiş ahşap binalar olduğu ve tahta çit ile çevrildiği anlatılmaktadır.
- Atilla'nın sarayının yanında yardımcısı Onegeus'un sarayı bulunuyordu ve bu saray da ahşap çitle çevrilmiş, ancak Atilla'nın sarayı gibi kulelerle süslenmemişti.
- Sarayın yakınında bir hamam vardı ve bu hamamın taşlarını Peonia'dan getirmişlerdi çünkü bölgede uygun taş yolluk bulunmuyordu.
- 10:45Sarayın İç Mekanı
- Atilla'nın sarayının içerisi çeşitli köşklerle, tahtalar ve ince oyma işleriyle süslenmiş, zarif ve kusursuz kirişler ustaca birleştirilmiş, yerden dairevi şekilde yükselmişti.
- Sarayda yumuşak halılar kullanılmaktaydı.
- Bu bilgiler İsa'dan sonra 400'lü yıllarda Hunların Doğu Avrupa'daki Atilla'nın baş şehrinden söz edilmektedir.
- 11:56Bizans ve Hunlar Arasındaki Farklar
- Bizanslılar, halıların üzerine basılmasının şok edici olduğunu düşünürken, Rönesans döneminde Avrupa'da halılar masalara seriliyordu.
- Atilla'nın sarayında, imparator tahtada yemek yiyordu, komutanları ise gümüş tabaklarla yemek yiyordu.
- Atilla'nın kaldığı köy tahta surlarla çevrilmiş, parlayan ve ustaca işlenmiş ahşaplarla süslenmiş bir yapıydı.
- 14:34Hunların Ahşap Ustalığı
- Bizanslı tarihçi Jordanes, Hunların ahşap yapılarının birleştiriliş tarzının zorlukla anlaşılacağını belirtmiştir.
- Hunların sarayında her türlü dekorla süslenmiş ahşap sütunlar bulunmaktaydı.
- Atilla'nın döneminden (450-480) hiçbir ahşap yapı kalmamıştır çünkü ahşap çürür ve savaşlarda yakılır.
- 16:14Tombik Uygarlığı ve Hunlar
- Tombik uygarlığı, Hunların ahşap yapılarıyla karşılaştırıldığında daha kötü durumdadır.
- Hunların ahşap binalar, evler, çitler ve kuleleri, 1000 yıl sonra Amerika'daki uygarlıkların yapılarından daha iyi ve ustaca yapılmıştır.
- Bizans elçisi Priscus'un anlattığına göre, Atilla'nın eşi modern ve üretken biri olarak görülüyordu.
- 19:58Sabir Türkleri ve Hazarlar
- 500-600'lü yıllarda Bizans kayıtlarında "Sabir" olarak adlandırılan Türkler, aslında Hazarlar'dı.
- Arap yazar Mesudi'nin 900'lü yıllarda yazdığı kitapta, Hazarlar'ın Türkler tarafından "Sabir" olarak adlandırıldığı belirtilmiştir.
- Prokopius'un 550'lü yıllarda yazdığı kayıtlara göre, Sabir Türkleri hem Roma hem de İran'a dostlukla bağlıdırlar.
- 23:26Sabirlerin İcadı
- Sabirler, ne Roma ne de İran'ın aklına gelmeyen özel makineler imal etmişlerdir.
- Bu makineler kırk kişi tarafından taşınabilecek kadar hafifti ve birçok tane yapılmıştır.
- Sabirlerin yaptığı makineler, direk yerine kalın çubuklar kullanılarak yapılmış, koçları derilerle sarılmış ve sivri ucuna demir geçirilmiş mızraklarla donatılmıştı.
- 27:34Bizanslıların Harp Makineleri
- Bizanslılar, ağır ve zor taşınabilen Romalı harp makinelerine yerine, insan omzunda taşınabilecek tarzda bir alet icat ederek arazi engelini kaldırmışlardır.
- Bu harp makinesi kuşatma koçuna benzer bir yapıya sahiptir ve bu tür harp vasıtaları imal edebilen bir kavim harikulade bir harp kültürüne sahiptir.
- Ahşap uygarlığından bahsedilen bu kavimlerin temel üretimi ve yaşam geçim araçlarını ahşap üzerinde yoğunlaştırmışlardır.
- 29:33Türklerin Ahşap Üretim ve Ticareti
- Türkler savaş araçlarını, oturma evlerini ve kalelerini ahşaptan yaparken, aynı zamanda ahşap eşya üreterek ticaret de yapıyorlardı.
- İbn Fadlan seyahatnamesinden öğrendiğimiz gibi, Hazar Gölü'nün kuzeyindeki Türklerin ülkelerindeki ormanların çoğu kayın ağacıdır.
- Türkler kayın ağacından ateşte yanmayan evler inşa ediyor ve bu ağaçtan putlar (heykeller) yapmışlardır.
- 32:48Türklerin Ahşap Ürünleri ve İhraçları
- Biruni'nin kayıtlarına göre, akağaç (halenc) çizgi yollu, damarlı, benekli bir ağaçtır ve Türk ülkelerinde masalar, bardaklar, kadehler ve hançer sapları bu ağaçtan yapılır.
- Akça ağaçtan yapılan çanaklar, tabaklar, vazolar "halenc" adı verilir ve Arapça eserlerde Emeviler devrinden itibaren Türklerin ihraç ettiği ahşap eşyalarından bahsedilir.
- Türkler kayın ağacı gibi ağaçlardan oklar ve yay sapları imal ediyorlardı.
- 35:30Türklerin Coğrafyaya Uyumları
- Türkler yaşadığı coğrafyaya göre çeşitli üretim ve yaşam biçimlerini o coğrafyaya uygun biçimde yaşamışlardır.
- Ormanlık bölgelerde yaşayan Türkler ahşap kültürünü ve ahşap işleme kültürünü en üst seviyeye çıkmışlardır.
- Türklerin ahşap üretimleri bugüne kadar çok az kalabilmiştir, ancak bazı örnekler bulunmaktadır.
- 39:12Kazılardan Bulunan Ahşap Heykeller
- 1900'lerin başında Asya'nın batı tarafının keşfi sırasında yapılan kazılarda şaşırtıcı bulgular elde edilmiştir.
- Turfan kazılarında Uygur Türklerinin tahtadan yapılmış heykelleri, resimleri ve yazıları bulunmuştur.
- Kazılardan çıkan tahtadan yapılmış heykeller, Eski Yunan anıtları denli mükemmel bir işçilikle yapılmıştır.
- 42:49Uygur Ahşap Sanatı
- Uygurların tarihi ahşap evleri muhteşem sütunlar ve dantel gibi işlenmiş ahşaplarla öne çıkıyor.
- Turfan kazılarında, 800-900'lü yıllarda üretilen tahtadan baskı kalıpları bulunmuş.
- Bu tahta kalıplar, Gutenberg'in icadı 600 yıl önce Uygurlar tarafından kullanılmış matbaa sistemini gösteriyor.
- 44:51Matbaanın Tarihi
- Matbaa kalıpları, Moğol akınlarından korunmak için ağzı kapatılmış bir mağarada korunmuş.
- Matbaanın yaygın kullanımı, okuma yazma oranının yüksek olduğunu gösteriyor.
- Ahşap sayfalar kullanılarak kitaplar çoğaltılmış.
- 46:29İstanbul'da Ahşap Yapılar
- Osmanlılar İstanbul'u aldıktan sonra ahşap köşkler inşa etmeye başlamış.
- Boğazın her iki yakasında ahşap binalar 19. yüzyıla kadar bulunmuş.
- Büyük yangınlar ve depremlerden sonra ahşap yapıların yapılması yasaklanmıştır.
- 48:34Uygur Matbaacılık ve Yazılış
- Uygurların tahta kalıplarla basılmış kitapları British Museum'da bulunmaktadır.
- Uygurlar 800-900'lü yıllarda hareketli harfler kullanmış, Gutenberg'ten 150 yıl önce.
- Uygurlar 10-12. yüzyıllarda Türkçe kitaplar basmış, Gutenberg'ten 200-300 yıl önce.
- 50:29Türklerin Ahşapla İlişkisi
- Türklerin ata yurdu "Ötüken Yış" olarak adlandırılmış, bu "yağış" ve "orman" anlamına gelir.
- Türk mitolojisinde "Altınyış" (ideal yer) da orman anlamına gelir.
- Türklerde ağaç tapımı yaygın olup, ağaçlara çapıtlar bağlanır.
- 52:31Kağıt ve Uygarlık
- "Kağıt" sözcüğü Türkçe, Farsça ve Arapça'da "ağaç kabuğu" anlamına gelir.
- Müslüman Araplar, Uygurlardan Semerkant'tan kağıt bilgisini ve üretimini öğrenmiş.
- Kağıt bilgisi İspanya'ya ve Endülüs'e taşınmış, oradan Avrupa'ya yayılmış.
- 55:32Matbaanın Dinsel Engelleri
- Matbaa, kitap yayınlarının çoğalması ve eğitim-öğretimün gelişmesiyle birlikte fikir ayrılıklarının oluşmasına neden olmuştur.
- Kardinal Wolsey, matbaanın din adamları sınıfına zarar vereceğini düşünmüştür.
- Batı'da matbaa çeşitli dinsel engellerle karşılaşmış, Osmanlı'da da benzer durumlar yaşanmıştır.
- 58:16Uygurların Din Kültürü ve Matbaa İcadı
- Uygurlar başlangıçta Budist, Maniheist ve Şamanizm gibi farklı dinlerle gelişmiş, İslam'ın yanı sıra farklı dinlerle de birlikte yaşamışlardır.
- Dunhang mağaralarında yapılan kazılarda, 977'de basılmış bir Çince kitap bulunmuştur ve bu kitap İngiltere Kütüphanesi'nde dünyanın en eski baskılı kitabı olarak korunmaktadır.
- Bu kitap 868 yılında yazılmış olup, Gutenberg'ten yaklaşık 600 yıl önce basılmıştır.
- 1:00:13Matbaanın Doğuşu ve Yayılması
- Batı'da bazı akademisyenler, matbaanın önce doğuda geliştiğini ve icadın doğuya ait olduğunu, ancak geliştirmenin batıya ait olabileceğini savunmaktadır.
- Matbaanın icadı için kağıdın önemli olduğu, kağıdın Müslümanlar tarafından İspanya'ya getirildiği ve oradan Sicilya, İtalya ve Fransa'ya yayıldığı belirtilmektedir.
- Kağıt endüstrisi Avrupa'dan 100 yıl daha eski olduğu ve 14. yüzyılda Avrupa'da oturduğu ifade edilmektedir.
- 1:03:04Uygurların Matbaa İcadı
- Uygur mağaralarında 800-900 yıllarında yapılmış, Avrupa'daki baskıdan 1100-1200 yıl önceki bir matbaa baskısı bulunmuştur.
- Alman Türkolog Ammar von Gaben, matbaanın icadını Çinlilere atfedenlere karşı, Çinlilerin hece yazısı kullanmadıkları için 30-40 bin ideogram kullandıkları için buluşunun olmasına imkan olmadığını belirtmiştir.
- Von Gaben'e göre matbaanın icadı 14 harften oluşan Uygurlar tarafından bulunmuş olabilir ve Çinliler bunu taklit etmiş olabilir.
- 1:05:10Uygurların Kağıt ve Matbaa Yayılımındaki Rolü
- Uygurlar Avrupa'dan yüzyıllarca önce kağıdı biliyorlardı ve 751 yılında Atla Savaşı'ndan ele geçen Uygur esirlerinden Araplar kağıdın ne olduğunu öğrenmişlerdir.
- Arapların batıdaki merkezi olan Sicilya ve İspanya'da 11. yüzyılda Avrupa Hıristiyan alemine kağıt imali başlamıştır.
- Matbaanın mucidi Gutenberg veya Koster değil, onlar ancak geliştiricilerdir; matbaa yüzyıllar önce Çin'de, Kore'de ve özellikle Uygurlarda bilinmekteydi.
- 1:07:16Türk Tarih Kongresi'ndeki Tezler
- Atatürk döneminde toplanan 2. Türk Tarih Kongresi'nde Prof. Dr. Helmut Bossert, matbaa sanatının keşfi konusunda önemli tespitler yapmıştır.
- Uygur tap sanatı, Çin'in batı eyaleti olan Kansu'da bulunan Dunhang mevkiinin yakınında 1900'lü yıllarda bir mağarada, 1229 yılında Cengiz istilası dolayısıyla duvarla kapatılmıştır.
- Bu mağarada tahtadan yapılmış Uygur matbaa hurufatı bulunmuş ve mağaradaki Uygur eserlerinin 10. asırdan aşağı bir zamana ait olmadığı tespit edilmiştir.
- 1:10:52Matbaanın Uygurlardan Avrupa'ya Geçişi
- Uygurların 9. asırda matbaayı tanıdıkları, Çinlilerin bu tarzdan bilgisi olduğu ve 9. yüzyıl ortasında tahtadan harfler yerine madenden harfler kullanmaya başladıkları belirtilmektedir.
- Çinlilere ait olduğu sanılan tap sanatının, matbaa sanatının keşfi şerefinin doğrudan doğruya Türkler'e ait olduğu açıkça ifade edilmiştir.
- Moğolların 1241'de Almanya'yı istilası sırasında beraberinde matbu kitaplar getirdikleri ve orada Asya Ortacağ Almanyası'na baskı sanatının ürünlerini gösterdikleri kanaatindedir.