Buradasın

Türkiye'nin Dış Politikası ve Stratejik Projeler Üzerine Bir Söyleşi

youtube.com/watch?v=9CbpvvX9rV0

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Bu video, bir televizyon programı formatında olup, Mehmet Ali Güller, Fuat Bey, Emre Hoca, Prof. Dr. Naciye Hoca ve diğer konukların yer aldığı bir söyleşi programıdır. Konuşmacılar arasında çeşitli uzmanlar, akademisyenler ve tecrübeli kişiler bulunmaktadır.
Program, Türkiye'nin dış politikası, stratejik üsleri ve Kanal İstanbul gibi büyük projeler üzerine odaklanmaktadır. İlk bölümde Türkiye-Amerika ilişkileri, Incirlik ve Kürecik üsleri, Doğu Akdeniz'deki konum ve Libya ile ilişkiler tartışılmaktadır. Daha sonra Kanal İstanbul projesi, Montrö Anlaşması, İstanbul'un su sorunu ve ekonomik öncelikler ele alınmaktadır. Ayrıca Türkiye'deki kadın hakları ve şiddet konuları da programın bir parçasıdır.
Programda Türkiye'nin uluslararası stratejik konumu, Doğu Akdeniz'deki doğal gaz rezervleri, Kanal İstanbul'un askeri ve ekonomik boyutları, 5G teknolojisi ve ülkenin öncelikleri gibi konular detaylı olarak incelenmektedir. Konuşmacılar, Türkiye'nin dış politikasındaki değişiklikler, Kanal İstanbul projesinin Montrö Anlaşması ile ilişkisi ve ülkenin ekonomik stratejileri hakkında çeşitli görüşler sunmaktadır.

Programın Başlangıcı ve Konukların Tanıtımı: Konuşmacı, kamu bankalarının özel şirketleri mecburen satın almak zorunda kaldığını belirtiyor.
Programın ilk yayını gerçekleştirildiği ve konukların tanıtımı yapılıyor.
Konuşmacı, dün geceden bu yana Cumhurbaşkanı'nın Incirlik açıklamaları ve dolar üzerindeki hareketlerden bahsediyor.
01:18Cumhurbaşkanı'nın Incirlik Açıklamaları: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Incirlik'in kapatılması durumunda "bize aittir" diyerek kapatılması gerektiğinde Incirlik'i ve Kürecik'i kapatabileceklerini belirtiyor.
Erdoğan, Amerikan Senatosu'nun 1915 olaylarıyla ilgili kararına tepki göstererek, Trump'ı zayıflatmak için Türkiye ile ilgili gelişmeleri kullanıldığını söylüyor.
Erdoğan, ilişkilerde tamiri mümkün olmayan adımların atılmamasının her iki taraf için de önemli olduğunu vurguluyor.
02:16Kuzey Kıbrıs'taki İHA Gelişimi: İlk defa Bayraktar'ın ürettiği silahlı insansız hava aracı (İHA), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki askeri üssüne ulaştığı belirtiliyor.
Bu İHA, Kuzey Kıbrıs'ın savunulması ve Doğu Akdeniz'deki dinamikler açısından kritik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Konuşmacı, bu gelişimin Kuzey Kıbrıs'ın savunulması ve Doğu Akdeniz'deki dinamikler açısından önemli olduğunu vurguluyor.
03:27İncirlik ve Kürecik Üsleri Hakkında Değerlendirmeler: Konuklar, İncirlik'in kapatılmasını ve Kürecik'te NATO'ya bağlı radar üssünün inşasına itiraz ettiğini belirtiyor.
İncirlik ve Kürecik'in aidiyetleri bakımından iki farklı konu olduğu, birinin Amerika ile Sınır Antlaşması kapsamında, diğerinin ise NATO ile ilgili olduğu vurgulanıyor.
Konuklar, Cumhurbaşkanı'nın "gerekirse" ifadesinin kategorik olmaması ve bu kozun zamanla değerini yitirebileceği konusunda endişe duyuyor.
07:40Amerika ve Türkiye İlişkileri: Ülkeler arasındaki ilişkilerin bir satranç tahtasının üzerinde oynanan oyun gibi olduğu, her iki tarafın da kendi kozlarını olduğu belirtiliyor.
Amerika'nın Türkiye üzerinde planlar yaptığı ve bunların gerçekleşmemesi durumunda kendi kozlarını kullandığı vurgulanıyor.
Türkiye'nin İncirlik ve Kürecik üsleri gibi kozlarını kullanırken, hangi Amerika'ya etki edileceği önemli olduğu ve uygun momenti kaçırmamak gerektiği belirtiliyor.
10:42Doğu Akdeniz ve Libya Durumu: Türkiye'nin Libya ile yaptığı mutabakat ve Saraç'la yapılan görüşmeler, Türkiye'nin oraya birlikleri göndereceğini açıklaması son derece önemlidir.
Libya'da Hafter'e destek veren Avrupa Birliği, Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya arasında acayip bir ittifak oluşmuştur.
Türkiye'nin Libya'daki mutabakatı ve insansız hava araçlarının Kıbrıs mutabakatı ile gönderilmesi, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki gücünü artırmış ve Türkiye'yi çıkarılamaz bir noktaya getirmiştir.
13:06Küresel Siyasi Dinamikler: Trump'ın Amerika'daki seçimleri, yaşlı nüfusun desteğiyle Johnson'ın İngiltere'deki iktidarı, Putin'in hem Amerikan hem İngiliz siyasetindeki etkisi ve Ukrayna meselesi küresel siyaseti meşgul etmektedir.
Makron'un Avrupa Birliği ordusu fikri, Sırp Yelekler hareketiyle karşılanmış ve Putin'in büyük ihtimalle Trump ile beraber çalıştığı düşünülmektedir.
Çin'in teknolojik ilerlemesi, Doğu Akdeniz ve Kuzey Suriye meseleleri, ortasında İsrail ve İran'ın sürekli çatışması, Türkiye'yi meşgul etmektedir.
15:17Türkiye'nin Rolü ve Stratejisi: Türkiye, caydırıcı gözükecek ama uzlaştırıcı olacak, güçlü gözükecek ama tarafların arasından taraf seçmeyecek bir ülke olmalıdır.
Caydırıcı gücü olan, savunma teknolojisiyle ve ekonomisiyle caydırıcı bir güce sahip olmak zorunludur.
Doğru durmakta caydırıcı bir güce sahip olup uzlaştırıcı olmak, gerektiğinde bunu kullanacak halde olduğumuzu kanıtlamak ve bunu çok ortaya koymamak gerekir.
16:49Son Gelişmeler: Meclis, Libya ile ilgili askeri işbirliği anlaşmasını geçirmiştir.
Amerikan yönetiminin Kıbrıs'ın üzerinde 1974'ten beri duran silah satış ambargosunu kaldırmaya hazırlandığı haberleri yayılmıştır.
Türkiye'nin İsrail ile diyalog kanalı açmaya çalıştığı ve Libya'da Türkiye'nin desteklediği grup petrol kaynaklarının kontrolündeki durumu belirtilmiştir.
19:11Libya Konusu ve Uluslararası Meşruiyet: Türkiye, Libya konusunda çok hızlı hareket etmiş ve mutabakatı Birleşmiş Milletler'e bildirmiş.
Sıra yönetimi BM kararıyla dünyanın tanıdığı bir yönetimken, Haftar uluslararası terör örgütünün temsilcisi olarak algılanmalı.
Dünyada uluslararası anlaşmalar ve meşruiyet kuralları artık geçerliliğini yitirmiş durumda, her ülke kendi çıkarlarına göre her şeyi tanımlayabiliyor.
21:04Ortadoğu'daki Stratejik Önem: Ortadoğu'da petrol ve hidrokarbon rezervleri var ve bunun paylaşımı bölgede büyük sorun yaratıyor.
Türkiye stratejik bir bölgede bulunuyor, hem güçlü olmak hem de uzlaşmayı bilmek gerekiyor.
Türkiye hem Amerika ile hem Rusya ile uzlaşma yollarını yapmaya çalışıyor, aynı zamanda Doğu Akdeniz'de sondaj gemileri ve askeri gemiler göndererek gövde gösterisi yapıyor.
23:00Uluslararası Siyasi Gelişmeler: Trump, azil sürecini atlatabilirse ve seçimlere varıncaya kadar ulaşabilirse yeniden kazanma ihtimali yüksek.
Boris Johnson'ın İngiltere'de ezici bir çoğunlukla iktidara gelmesi, İngiltere-Amerika eksenini güçlendiriyor.
Almanya'da Rusya'nın hem Alternatif Parti'yi hem de Sol Parti'yi desteklemesi, Almanya'yı kutuplaştırmak istiyor.
26:15Türkiye'nin Stratejik Hareketleri: Türkiye, Libya meselesi üzerinde egemonik güç iddiası ortaya koyuyor ve petrol devi gözüyle hareket ediyor.
Türkiye, bazı konularda Rusya ile müttefikken (Suriye), bazı konularda karşı karşıya geliyor (Ukrayna, Libya).
Türkiye, Libya ile deniz yetkilendirme alanı kurarak, Yunanistan'ın Kıbrıs üzerinden Girit ve Yunanistan'a doğalgaz taşıma planını engellemeye çalışıyor.
29:13Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki Enerji İlişkileri: Türkiye'nin İsrail ve Mısır ile ilişkilerinin sıkıntılı olması, Yunanistan'a avantaj sağlamış ve Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de yalnız bırakmış, daha ucuz güzergahın daha pahalı güzergaha evrilmeye başlamıştır.
İsrail'de bu duruma itirazlar başlamış ve Türk ve İsrail enerji bakanlıkları arasında eski güzergahı yeniden konuşmaya başlayalım diye bir diplomatik girişim başlatılmıştır.
Türkiye'nin Libya ile yaptığı deniz yetkilendirme anlaşması doğru bir hamle olmasına rağmen eksik ve tamamlanması gerekmektedir.
30:14Türkiye'nin Diplomatik Yaklaşımı: Türkiye'nin Libya ile yaptığı anlaşmanın tamamlanması için Suriye ve Mısır ile benzer anlaşmalar yapılması gerekmektedir.
AKP hükümetinin uygulamaya çalıştığı yöntem, diplomat göndermek yerine Libya'ya asker göndermekle meseleyi çözmeye çalışmasıdır.
İlişkilerde asker son çözümdür ve siyasetin ve diplomasiyi yetmediği yerlerde kullanılır, henüz diğer yöntemler uygulanmadan askere gitmek doğru değildir.
32:39Libya Meselesinin Ekonomik ve Diplomatik Boyutu: Libya meselesi karışık bir konudur ve Türkiye'nin normal duruşu, hegemon güç olmamayı kabul etmiş ve başkalarının da hegemon güç olmamasını beklemiştir.
Türkiye, diplomatik enstrümanları kullanarak, bazen askeri de son çare olarak kullanarak hegemon güçlerin baskılarını kesmeye çalışmıştır.
Türkiye'nin Akdeniz'deki egemenlik haklarını, komşuluk ilkesinin siyasi haritaya göre değil, geografik haritaya göre yapıldığını kabul etmesi gerekmektedir.
35:56Türkiye'nin Dış Politikası ve Paradigma Değişikliği: Türkiye'nin dış politikasında bir paradigma değiştirmiş gibi görünmektedir, çünkü artık "engelli, engelli" değil, menfaatlerinin aleyhine gelen hareketlere karşı durmaktadır.
Selahattin Eyyubi'den beri bölgede ezeli ve ebedi düşman yoktur, bazen konuşmak savaşmaktan iyidir.
Türkiye'nin savunma doktrini bir konuşlandırmaya başlaması gerekmektedir çünkü menfaatlerinin aleyhine gelen hareketler yaşanmaktadır.
36:51Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Dış Politikası: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, uluslararası ilişkilerde izlediği politika, dünya liderleriyle sık sık bir araya gelerek durumu anlatmaktır.
Erdoğan, liderlerle sürekli bir araya gelerek, çeşitli konularda ne olduğunu ve ne yapılacağını bıkmadan anlatmaktadır.
37:33Türkiye'nin Dış Politikası ve Diploması: Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin niyetlerini ve bölgedeki durumunu en iyi anlatan dünya lideri olarak görülüyor.
Türkiye, Batı'nın unuttuğu değerler (insan hakları, eşitlik, adalet) konusunu sık sık gündeme getiriyor ve çifte standarta karşı sürekli şikayet ediyor.
Türkiye, Batı'dan farklı olarak diplomatlar yerine liderler aracılığıyla doğrudan mesajlar veriyor ve bu farklı bir diplomatik yaklaşımdır.
40:04Eğitim Sektöründeki Sorunlar: Genç işsizliği %26'lara ulaşırken, konuşmacı yeni kuşağın eğitimi ve iş dünyasının yeniden programlanması gerektiğini vurguluyor.
Doğa Kolejleri'nde yaşanan sorunlar üzerine Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, her türlü duruma karşı tedbirler aldıklarını belirtiyor.
Doğa Kolejleri'nde velilerden 1,1 milyar liralık ödeme talep ediliyor, ancak şirket 3 yılda 3 milyar liraya yakın ödeme yapmış olmasına rağmen borcu ödememiş ve inşaat projesi yapmamış.
43:08İş Dünyasının Sorunları: Doğa Kolejleri'nin sorunları sadece özel sektörde değil, Amerika'da da görülen borç sorunlarının bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
İyi günlerde doğru mekanizmaları çalıştırmamak ve kötü günlerde sorunlarla başa çıkmak zorunda kalmanın getirdiği sorunlar iş dünyasında yaygın.
Şirketlerin büyüdükçe doğru organizasyon kuramama ve hiyerarşik yapı yerine network ile idare edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
46:04İş Dünyasındaki Sorunlar: Bazı iş adamları başarılı oldukları işlerde değil, başka işlerde paralarını batırdıkları için tüm işlerini kaybediyorlar.
Konunun ekonomik değil, mantalite sorunu olduğu belirtiliyor; doğru organizasyon kuramadıkları ve başka yerlerde paralarını batırdıkları için sorunlar yaşandığı söyleniyor.
İş insanlarının ülkenin kaynaklarının fırsat yarattığını anlayıp, doğru insan kaynağıyla çalıştıkları ve eleştirilere açık olmaları gerektiği vurgulanıyor.
48:11Eğitim ve Ekonomi Alanındaki Sorunlar: Sağlık alanında Nobel Ödülü kazanan Türkler varken, matematik alanında 18. denklemi yazan Türk bir bilim insanı olduğu belirtiliyor.
Türkiye'nin dünyanın en etkili ekonomileri arasında 22. sırada olduğu, ancak en etkili markalar arasında yer alamadığı vurgulanıyor.
Doğa Koleji olayında, okulun sahibinin başka bir yerde inşaat şirketi kurduğu ve bu durumun sorun yarattığı belirtiliyor.
50:28Ekonomik Kriz ve Şirketler: Sabancı-Temsa meselesinde, büyük bir üretim şirketi 300 milyar lira ile satıldığı ve fabrika kapatılacağı endişesi dile getiriliyor.
Temsa'nın elektrikli otobüs üreteceği ve bu otobüslerin İstanbul sokaklarında dolaşabileceğine rağmen satıldığı belirtiliyor.
Simit Sarayı olayında Ziraat Bankası'nın %51'lik hisseyi satın aldığı ve bu durumun sorun yarattığı ifade ediliyor.
52:22Ekonomik Sorunların Analizi: Bu olayların ekonomik krize girdiği için sıkıntıya düşen şirketler değil, başka amaçlarla yapıldığı endişesi dile getiriliyor.
İş adamlarının bir yılda on yılda kazanılan parayı kazanmak istedikleri ve kardan zarar etmeye başladıklarında kötü durumda kaldıkları belirtiliyor.
Devletin bazı sektörleri tercih ederek kurtarmayı, diğerlerinin ise kendini toparlayamayanların piyasadan silineceği teorisi öne sürüldüğü ifade ediliyor.
54:02Doğa Koleji Olayı: Doğa Koleji'nin satın alındığı üç yılda velilerin toplam 3,7 milyar lira ödeme yaptığı belirtiliyor.
Şirketin şu anda SGK'ya 300 milyar, hocalara 60 milyar olmak üzere toplam 1,1 milyar lira borcu olduğu söyleniyor.
Para girmesi rağmen borcun oluşmasının, para başka yerlerde harcandığından kaynaklandığı düşünülüyor.
55:17Eğitim ve Sağlık Ticarileştirilmesi: Eğitim ve sağlık ticarileştirilemez, ancak Türkiye'de liberal ekonominin bir zehri olarak karlı görüldüğü için herkes okul ve hastane açmıştır.
Hastanelerde baş ağrısı için gereksiz MR'lar, kan tahlilleri ve ilaçlar gibi işlemler yaptırılarak para kazanılmaya çalışılmaktadır.
Devlet bu kurumları kurtarmaya kalktığında, aslında bu paraları başka yerlerde batırdıkları veya başka alanlara aktardıkları için vatandaşın cebinden gelmektedir.
56:30Denetim Sorunu: Üç yıldır bu sorunlar yaşanırken, yaptırımı ve yaptırım gücü olanlar neredeler sorusu sorulmaktadır.
Velilerin ödemesiyle çalışan bir yapı üç yıl boyunca borçlu kalmış, ancak bunu denetlemesi ve yaptırım uygulaması gerekenler neredeler.
Yakınlık ilişkisi devreye girdiği için bu tip şirketlerin bazılarına olabildiğince tolerans gösterilmiş ve yapılması gerekenler yapılmamıştır.
57:23Simit Sarayı Meselesi: Simitçilik bir ülkede en son zarar edecek şey olmalıdır, çünkü bir marka simitten ortaya çıkmıştır.
Simit Sarayı'nın zarar etmesi mümkün değildir çünkü bu bir marka olarak önemlidir.
Burada başka şeyler oluyor ve kaygı verici durumlar yaşanmaktadır.
58:07Futbol Federasyonu Satış İşlemi: Futbol Federasyonu'nun Araplara yüzde on kazana fonuna satılması hesaplanmıştı, ancak satın alan grubun sahipleri tutuklanınca yükümlülüklerini yerine getiremediler.
Malezyalı fonla 75 milyon dolara anlaşıldı, ancak satış yapılacağı sırada Malezya'da hükümet değişti.
Finansal fair play uygulamasında yönetim kurulu, takımların puan eksiltmelerini sezon sonuna erteleme kararı almıştır.
1:00:42Kadına Yönelik Şiddet: Filistin adlı bir kadın, eşi tarafından dövdüğü için hastanede kaldıktan sonra 18 yıllık eşit tarafta vefat etmiş ve organlarını bağışlamıştır.
İzmir'in Ödemiş ilçesinde, Filistin adlı iki çocuk annesi eşi tarafından öldüresiye dövülmüş ve hayatını kaybetmiştir.
38 yaşındaki Filistin'in organları bağışlanmış, cenazesi otopsi yapılmak üzere adli tıp kurumuna götürülmüş ve eşi tutuklanmıştır.
1:02:50Toplumun Psikopatlık Sorunu: Konuşmacı, toplumun önemli bir kısmında ciddi bir psikopatlık olduğunu ve bu durumun genellikle fark edilmediğini belirtiyor.
Türkiye'de şiddet, taciz, hayvanlara yapılan zarar, kesilen ağaçlar ve doğaya verilen zarar gibi sorunlar yaygın bir şekilde yaşanıyor.
Kadınlara karşı yapılan şiddet ve aşağılama, mecliste bile görülen bir durum olup, bu konuda yanlış yorumlar ve uydurma sözler yaygınlaşmış durumda.
1:04:23Stadyumlar ve Toplumsal Davranışlar: Futbol federasyonunun pasoli uygulamasına başladığı dönemde, stadyumlarda insanların sağlıklı olduğu algısı yaratılmış.
Konuşmacı, günlük hayatta insanların birbirine karşı küfür edip, silah çekme gibi davranışlar sergilediğini ve bunun kabul edildiğini belirtiyor.
Anne-babaların evde şiddet ve yüksek sesle konuşma gibi davranışları, çocuklarının davranışlarını etkiliyor ve bu sorunun kökeni burada.
1:06:02Kadına Yönelik Şiddet ve Adalet Mekanizması: Kadına şiddet, çocuğa taciz, hayvanlara zarar verme ve doğayı tahrip etme gibi eylemler her seferinde bir geçerli sebep bulunarak normalleştirilmeye çalışılıyor.
Hükümet, kadınlarla ilgili Avrupa Birliği standartlarının üstünde yasalar çıkarmış ancak yargı kararlarının birbiriyle örtüşmesi sağlanamıyor.
Hakimlerin toplum vicdanını temsil etmesi gerektiği ancak bu düzeyde olamadıkları ve tuhaf kararlar verdiği için adalet duygusu yıpranıyor.
1:08:56Sosyolojik ve Ekonomik Parametreler: Kadına yönelik şiddetin sebepleri arasında annelerin erkek çocuklarını ayrımcılıkla yetiştirmesi ve erkek çocukların babalarından dayak yiyen annelerini gördükleri için karılardan da aynı davranışları bekledikleri bulunuyor.
Türkiye'nin sosyolojik ve ekonomik yapısı değişiyor, kadınlar daha fazla ekonomik özgürlük elde ediyor ve bu durum sancılı bir geçiş sürecine neden oluyor.
Türkiye, kadın cinayetlerine göre 180 ülke arasında 153. sırada yer alıyor, bu da ülkenin kadın cinayetleri konusunda yaşadığı sorunları gösteriyor.
1:13:00Siyasal ve Kültürel Boyutlar: Kadına şiddetin temelinde siyasal boyutun önemli bir yeri var ve kadın-erkek eşitliğini esas alan bir siyasal iklim oluşturulmazsa bu sorun devam edecek.
Türkiye'nin sosyolojisi değişiyor ve erkeklerin bu değişimi kabul etmesi gerekiyor.
Kadına şiddetin temelindeki etkenlerden en önemlisi siyasal boyut ve bu durumun değişmesi gerekiyor.
1:13:59Türkiye'de Kadın Protestoları ve Devlet Reaksiyonu: Türkiye'de CHP'li kadın milletvekillerinin mecliste yaptığı küçük protesto eylemleri, sert müdahaleler sonrası gerçekleşmiştir.
İzmir ve İstanbul Beşiktaş'ta yapılan eylemlerde gözaltı yapılmamıştır.
İçişleri Bakanlığı'nın başlattığı KADES uygulaması, şiddete karşı kadınların cep telefonu üzerinden uyarı verebilecekleri bir uygulama olup, üç yüz kırk bin kadın tarafından indirilmiştir.
1:15:24Protesto Sloganları ve Eleştiriler: Konuşmacı, ithal sloganların Türkiye'ye özgü değil ve yerli olmalı olduğunu vurgulamaktadır.
Sonuç itibariyle herkes istediğini yapsın diyeceğini, ancak polis müdahalesinde Kadıköy'deki müdahaleyi çok yanlış bulduğunu belirtmektedir.
Klişe ve basmakalıp ithal sloganlarla yapılan eylemleri beğenmediğini, "turuncu devrim cambazlıklarını" sevmediğini ifade etmektedir.
1:17:20Kanal İstanbul ve Montrö Anlaşması: Elekli Amiral Atillakiyat, Kanal İstanbul ile ilgili anekdot paylaşmış ve ABD'nin 2009'da Montrö'yu delmeyi önerdiğini belirtmiştir.
ABD'nin Türkiye ve ABD isterse kimse bir şey yapamaz diyerek Karadeniz'de saldırılar yapma niyetini ifade etmiştir.
ABD'nin yıllar içerisinde adım adım Türkiye'yi ikna ederek Montrö'yu delip Karadeniz'e girmek hedefi vardır.
1:19:00ABD'nin Karadeniz Stratejisi: ABD'nin Karadeniz'e girmek için iç deniz statüsünden çıkarmayı savunan, uluslararası deniz olarak gören bir anlayış kullanmaya çalışmaktadır.
ABD önce Gürcistan'da, sonra Ukrayna'da turuncu darbe yapıp Kafkaslardan Karadeniz'e girmeye çalışmıştır.
2004 yılında Bulgaristan ve Romanya'yı NATO'ya, 2007'de Avrupa Birliği'ne alarak Karadeniz'in batısından girmeye çalışmıştır.
1:20:46Montrö Anlaşmasının Önemi: Montrö Anlaşması, Karadeniz'i kıyısı olmayan ülkelere fiilen kapatan bir anlaşmadır ve korunması gerekir.
Anlaşma o kadar herkesin yararına bir anlaşmadır ki, 1956'da bitip sonrasında devam etmesi için herhangi bir taraf devletin itiraz etmemesi gerekmektedir.
1986 yılından beri Montrö Anlaşması itiraz edilmeden devam etmektedir.
1:22:55Kanal İstanbul'un Tehlikeleri: Türkiye'nin güneyinde ABD'nin kurmaya çalıştığı bir terör koridoru, Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye karşı kurduğu bir cephe vardır.
Kanal İstanbul yaparak ABD'yi kuzeye de yerleştirmiş olacağız.
2016'da Erdoğan-Stoltenberg görüşmesinde başlayan Kanal İstanbul projesi, Türkiye'nin Rusya ile arasının bozuk olması nedeniyle NATO'ya bir koz vermiştir.
1:24:08Kanal İstanbul'un Diğer Tehlikeleri: Kanal İstanbul sadece Montrö Anlaşması ile ilgili değil, çevresel riskler de vardır.
Profesör Dr. Cemal Saydam'ın ifadesiyle bu proje "rafa kaldırılmalı, unutulmalı" bir facia projesidir.
Kanal İstanbul bir ulaşım projesi değil, bununla ilgili ÇED raporları hazırlıkları da vardır.
1:24:58Kanal İstanbul'un Finansmanı ve Güvenlik Boyutu: Kanal İstanbul'un yap- işlet- devret modeliyle yapılması öngörülüyor, ancak Cumhurbaşkanı henüz net bir karar vermemiş ve milli bütçeyle yapılacağını belirtmiştir.
ÇED raporunda harcanan paranın karşılanacağı için gayrimenkul gelirleri kalemi yer almaktadır.
Kanal İstanbul'un askeri boyutu da var; 8 milyonluk bir adaya dönüşecek askerler olacak ve İstanbul'un bu parçasıyla ilgili ciddi güvenlik meselesi oluşacaktır.
1:26:14Kanal İstanbul'un Ekonomik ve Stratejik Önemi: Montrö'nün delinmesiyle başlayan süreç, ekonomik anlamda kolay olmayacak ve yeni krizler yaratacaktır.
Prof. Dr. Naciye Hoca, önce İstanbul'un depreme hazırlıklı olması gerektiğini, sonra Kanal İstanbul'un yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Kanal İstanbul'u savunanların argümanları arasında deniz kazaları ve gelirler bulunmaktadır, ancak bu konularda ciddi sorunlar var.
1:26:57Deniz Kazaları ve Gelirler Konusundaki Gerçekler: Deniz kazaları konusu eskisi gibi bir sıkıntı değil; 1998'de çıkan deniz trafiği tüzüğü ve radarların yerleştirilmesiyle kazalar azalmış durumdadır.
Boğazın en dar yeri 700-800 metre iken, Kanal İstanbul'un genişliği 250 metre olacaktır.
Tanker geçişleri son 15 yılda 53 bin'den 42 binlere kadar düşmüş, teknolojik gelişmelerle bu sayı daha da düşecek ve Kanal İstanbul'u bitirdiğimizde geçecek tanker kalmayacaktır.
1:27:53Hukuki ve Ekonomik Sorunlar: Hukuk açısından, oradan geçme şansı olan tankerlere zorla Kanal İstanbul'u kullanmaları için emir verilemez.
Oradan ne üretilecek veya ne çıkacak ki dev tankerlerin Kanal İstanbul'dan acilen geçmesi gerekecek.
Türkiye Cumhuriyeti'nin beş G'ye geçiş yapması gerekiyor çünkü beş G, dünyadaki rekabet içinde olduğumuz 18-19 ülkede uygulanmaya başlayacak.
1:28:41Türkiye'nin Fiber Optik Kablosu İhtiyacı: Türkiye'nin dört başı mamur bir 5G'ye kavuşması için 11 milyon kilometre fiber optik kabloya ihtiyacı var, ancak 5 milyonla da yapılabilir, gerisini mikrodalgaya da yapabiliriz.
Bu proje için 50 milyar dolar maliyet gerekiyor, bu iki İstanbul Yeni Havalimanı kadar bir miktardır.
5G teknolojisi, Amerika Birleşik Devletleri'nde sağlık harcamalarında 94 milyar dolar tasarruf sağlayacak, aynı zamanda sanayi 4.0'dan 5.0'ye geçiş ve kendinden otomatik sistemler için gerekli olacaktır.
1:29:39İnternet Hızları ve Doğru Bilgi: Türkiye'de saniyedeki indirme hızı 16 megabit, İtalya'da 32 megabit, Amerika Birleşik Devletleri'nde 64 megabit, Güney Kore ise bu değerleri aşıyor.
Konuşmacı, doğru bildiğimiz bir sürü yanlış olduğunu ve "post" (safsata üzerine kurulu) bir konuşma tarzı kullandığını belirtiyor.
Memleketin birinci önceliğinin ne olduğu tartışılıyor, konuşmacı bu konuda şüphe duyuyor.
1:31:31Ekonomik Öncelikler ve Demokrasi: Konuşmacı, ekonomi, adalet, eğitim ve hak ve özgürlükler konularında ilerleme kaydedildiğini ancak birinci önceliğin ne olduğu sorusunu sorguluyor.
Rant ekonomisi yerine, gençlerin geleceğini inşaata emanet etmek yerine, çarpıcı işler yapmak için yüksek teknolojiye ihtiyaç duyulacağını vurguluyor.
Memleketin finansman durumu ve güzellikleri göz önünde bulundurularak birinci önceliğin ne olduğu kararlaştırılması gerektiğini belirtiyor.
1:34:04Demokrasinin Güzelliği: John Stuart Mill'in 1856 yılında yazdığı "On Liberty" kitabında, kralı durdurmak için Fransızlar gibi isyan etmek veya İngilizler gibi yasa çıkarmak olasılıkları vardı.
İngilizler gibi yasa çıkarmayı tercih ettiler çünkü mantık buydu: Limitli sürede insanlar seçecekti ve anayasal kurumlarla denetleyeceklerdi.
Kitapta, ülkenin bekasına bu kadar özgürlük vermek aykırı olamaz çünkü ne kadar bir toplum özgürse o kadar güçlüdür.
1:36:47İstanbul'un Önemi: Türkiye'nin çok fazla önceliği var, konuşmacı için İstanbul 20 milyona yaklaşan turist nüfusuyla ve göçmenlerin bir megapoludur.
İstanbul, sonuç itibariyle bütün dünyayı ve özellikle kuzey yarım küreyi etkisi altına alan bir iklim değişikliği var.
1:37:10İstanbul'un Su Sorunu: Konuşmacı, İstanbul'da yağmur yağmadığını ve önümüzdeki yaz İstanbul'un susuzluk felaketine karşı karşıya kalabileceğini belirtiyor.
Susuzluk felaketinin hastalığa ve kaosta benzetiliyor ve bu sorunun halledilmesinin öncelikli olması gerektiği vurgulanıyor.
Cumhurbaşkanı ile Ekrem İmamoğlu arasında susuzluk konusunda bir diyalog geçtiği, ancak Melen Barajı'nın ana gövdesinde çatlaklar olduğu belirtiliyor.
1:38:56Kanal İstanbul Tartışması: Konuşmacı, Kanal İstanbul projesiyle ilgili bir ÇET raporu olduğunu ve raporda Kanal İstanbul'un ekosistemi etkileri hakkında bilgilerin yer aldığını belirtiyor.
Monte Antlaşması'na göre Karadeniz'de bulunabilecek yabancı NATO gemilerinin tonajı 45 bin ton olmak zorunda olduğu, Kanal İstanbul'un bu sınırlamayı etkileyeceği endişesi dile getiriliyor.
Monte Antlaşması, Karadeniz'i sınırlandıran boğazlar rejimini düzenleyen ve kıyısı Karadeniz'de olmayan devletlerin gemilerinin ne kadar süreyle ve ne kadar tonajda Karadeniz'e girebileceğini belirleyen bir anlaşmadır.
1:41:25Kanal İstanbul Tartışmasının Yetersizliği: Konuşmacı, Kanal İstanbul meselesinin yeterince tartışılmadığını ve muhalefetin bu konuda yeterli argümanlar geliştiremediğini belirtiyor.
Hükümetin Kanal İstanbul projesi için araştırmalar, sondajlar ve çeşitli raporlar hazırladığı, muhalefetin ise bu konuda yeterli çalışmalar yapmadığı vurgulanıyor.
Konuşmacı, bu konunun daha iyi tartışılması gerektiğini ve herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini, devletin de ön ayak olması gerektiğini savunuyor.
1:42:47Kanal İstanbul'un Ekolojik Etkileri: Konuşmacı, Kanal İstanbul'un ekosistemi etkileri hakkında hazırlanacak yeni bir rapor olduğunu ve raporda Kanal İstanbul'un bir ada ekosistemi ortaya çıkaracağı belirtiliyor.
Raporda, habitatların bölünmesi nedeniyle endemik türlerin aktarılarak geçişlerin sağlanması için yapılan çalışmaların olduğu ifade ediliyor.
Su sızdırmalarını önlemek için tatlı su kaynakları açısından yapılan araştırmalar ve su geçirmezlik bariyerlerinin konulacağı belirtiliyor.
1:43:33Melen Barajı ve İstanbul'un Su Kaynakları: Terkos gölü'nden 2,70 milyon metreküp yılda sadece bir kayıp olacağını, sade barajından 30 milyon metreküp yıllık verisi var.
Melen barajında 1 milyar metreküp su toplanması rezerv olarak bekleniyor, ancak barajda çatlaklar olduğu ortaya çıktı.
Melen barajının yapılması gerekiyor çünkü susuzluk ve çevresel problemler ülkenin herkesin sorunu.
1:45:16İstanbul'un Su Sorunları Hakkında Görüşler: Konuşmacı, İstanbul'un su konusunda her iki taraftan da tatmin edici bilgi alamadığını belirtiyor.
Muhalefet tarafının "olmaz" diyenlerin ciddi argümanları ortaya koyması gerektiğini vurguluyor.
Hükümetin her tarafı bir araya getirip bu konuda tartışması ve herkesin iç huzuruyla karar verilmesi gerektiğini düşünüyor.
1:46:08Kanal İstanbul'un Su Doğası Üzerine Etkileri: Kanal İstanbul'un derinliği 25 metre olacak ve bu durum Karadeniz'in yüzdesi 12 artacağı anlamına gelecek.
Karadeniz'in kirlilik seviyesi artacak ve planktonlar ölecek, bunun sonucunda ne olacağı henüz bilinmiyor.
Konuşmacı, bu konuda yapılmış bir çalışma olmadığını ve uzmanların bu konuda rapor vermesi gerektiğini belirtiyor.
1:47:462020 Yılı Ekonomik Tahminler: 2020'de eğlence, spor ve sağlık sektörleri parlayacak, Tokyo Olimpiyatları nedeniyle spor pazarı büyüyecek.
Finansal hizmetler, metaller, madencilik ve telekomünikasyon sektörleri için 2020 parçalı bulutlu olacak.
Otomotiv, perakende ve enerji sektörleri için 2020 zorlu bir yıl olacak.
1:48:37Elektrikli Araçlar ve Otomotiv Sektörü: Şoförsüz arabalar ortaya çıkmaya başladı ve dev markalar ne yapacaklarını şaşırmış durumda.
Büyüme ile enerji tüketimi arasındaki bağı kopmuş durumda.
Elektrikli otomobiller Alman otomotiv sanayisini derinden sarsıyor ve Volkswagen Türkiye'ye yatırım yapması da işsizlikten kaçınmak için.
1:50:04Türkiye'nin Ekonomik Yönü: Türkiye'nin üretim esas alan işlere yoğunlaşması gerekiyor.
Türkiye uzunca bir süredir tüketim esaslı, özelleştirme ve yabancılaştırma esaslı bir yere gidiyor.
Ziraat Bankası ile elektrik traktörü üreten kişi ortaklık kurmuş ve fabrika üretime geçmek üzere.

Türkiye'nin Dış Politikası ve Stratejik Projeler Üzerine Bir Söyleşi

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir