Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- "İlim Meclisi" adlı programda sunucu ve Marmara İlâhiyat Fakültesi Tasavvuf Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Profesör Dr. Necdet Tosun arasında geçen bir röportaj programıdır. Ayrıca Derviş Keşkülü adlı bir hoca da programda yer almaktadır.
- Program, tasavvufun ne olduğu, kökeni, İslam'ın manevi boyutu olarak yeri ve toplumsal etkileri üzerine kapsamlı bir inceleme sunmaktadır. Tasavvufun tarihsel gelişimi, tarikatların oluşumu, züht kavramı, rabıta ilişkisi ve bidat kavramı gibi temel konular ele alınmaktadır. Ayrıca Ali Rıza Bezzaz, İmam Rabbani, Mazhar Canı Canan ve Ubeydullah Ahrar gibi tasavvuf mensuplarının mektupları incelenmekte ve Osmanlı padişahlarının şeyhlerle olan ilişkileri anlatılmaktadır.
- Programda tasavvufun fıkıhtan ayrı bir ilim olmadığı, birbirini tamamlayan iki elmanın yarısı olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca, tasavvufun zorunlu bir yol olmadığını, tercih edenlerin izleyebileceği bir yol olduğu belirtilmektedir. Tekkelerin toplumsal hizmetleri, tasavvufun İslam'ın yayılmasındaki rolü ve Osmanlı padişahlarıyla şeyhler arasındaki ilişkiler de programın önemli konuları arasındadır.
- 00:20Programın Tanıtımı
- İlim Meclisi programına Marmara İlâhiyat Fakültesi Tasavvuf Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör Dr. Necdet Tosun davet edildi.
- Programda Ali Rıza Elbezaz, Mazhar Canı Canan, İmam-ı Rabbani ve Ubeidullah Ahrar hazretlerinin el yazması mektuplarının kopyaları paylaşılacak.
- Tasavvufun günümüzdeki yeri, insanlar üzerindeki etkisi ve tasavvuf terimleri detaylı olarak ele alınacak.
- 02:32Programın Amacı
- Son zamanlarda ehl-i sünnetle ehl-i bidat karışmış durumda, televizyon kanallarının ve sosyal medyanın artmasıyla fikir kalabalığı ortaya çıkmış.
- Program, doğru bildikleri yanlışları kafalarından silsin ve ehl-i sünnet çerçevesi içerisinde doğruları öğrensinler diye ilim ehli kişileri davet etmektedir.
- Programda izleyicilerden sorular alınacak ve Profesör Tosun'un eserleri ile Cübbeli Ahmet'in kitapları hediye edilecek.
- 04:04Tasavvufun Tanımı
- Tasavvuf, İslamiyet'in manevi boyutudur; fıkıh kitapları ibadetlerin yapılış şeklini anlatırken, tasavvuf ibadetlerin kalbi ve duygu boyutunu ele alır.
- Namaz sadece hareketlerden ibaret değil, huşu ve ihlas içermelidir; Kur'an-ı Kerim'de "namazında huşu içinde olan müminler kurtuluşa erdi" buyurulmuştur.
- Tasavvuf, ibadetlerin duygu boyutunu, ihlas boyutunu ve huşu boyutunu anlatan bir ilimdir.
- 06:32Tasavvufun İkinci Boyutu
- İnsanın içinde haset, kibir, riya ve dünya sevgisi gibi kötü huylar vardır ve bunları temizlemeye Kur'an-ı Kerim "tezkiye" diyor.
- Bir müslümanın namaz, oruç gibi vazifelerin yanı sıra tezkiye vazifesi de vardır; hasetten, kibirden ve dünya sevgisinden uzaklaşmak gerekir.
- Tasavvuf, güzel ahlak sahibi olmanın yollarını ve kötü ahlaktan kurtulmanın yollarını öğreten bir ilimdir.
- 07:54Tasavvufun Kökeni
- Peygamber Efendimiz'in hadislerinde tasavvuf kelimesi bulunmaz, ancak züht ve takva kavramları vardır.
- Tasavvufun çıkış noktası, zamanla zahit (sade yaşayan) insanların yün elbise giymelerinden gelmiştir; Arapçada yün "suf" demektir.
- Hazreti Ömer'in halifeliği döneminde İran ve Mısır fethedilince İslamiyetin genişlemesiyle birlikte Hicaz'da zenginleşme yaşanmış ve bazı gençler konfora düşkün olmuştur.
- 12:39Züht Kavramının Anlamı
- Züht, parasızlık veya fakirlik anlamına gelmez, kalpte bir duygudur; zengin biri de züht olabilir.
- Zengin biri, kalbinde paranın sevdasını koymamışsa ve malını hayra harcayabilirse zühttir.
- Fakir biri, keşke parası olsaydı diye düşünüyorsa züht değildir, hırsıdır.
- 14:20Tasavvufun Yanlış Anlaşılması
- Tasavvuf, sadece tekkeye gitmek, lüks olmayan bir yaşam sürmek anlamına gelmez.
- "Bir lokma bir hırka" ifadesi, çok kazanıp kendin için az harcamak ve fazlasını fakir fukaraya harcamak anlamına gelir.
- Mevlana'ya göre dünya, Allah'tan gafil olmaktır; para, elbise, ev gibi şeyler asıl ihtiyaçları karşılamak için meşru olan şeylerdir.
- 18:13Tasavvufun ve Mezheplerin Çıkış Noktası
- Tasavvufun çıkış noktası Hz. Muhammed zamanında olup, o dönemde "tasavvuf" ismi olmasa da huşu, ihlas, takva ve züht gibi tasavvufun temel unsurları vardı.
- Mezhepler de aynı şekilde ihtiyaçtan oluşmuştur; Hz. Muhammed zamanında mezhebe ihtiyaç yoktu, ancak vefatından sonra ortaya çıkan yeni meseleler için içtihat (yorum) yapılmıştır.
- Kur'an-ı Kerim'de her şeyin açıkça belirtilmediği durumlarda (örneğin midye helal mi haram mı gibi) mezhepler içtihatlarla bu ihtiyaçları karşılamıştır.
- 20:42Kur'an-ı Kerim ve Mezhepler
- "Kur'an bize yeter" diyenlere, Kur'an'da öğle namazının farzının dört rekat olduğu gibi detaylar belirtilmediği hatırlatılmalıdır.
- Namaz kılabilmenin hadislerin de olduğu gibi Kur'an'dan yeterli olmadığı, hadisler olmadan namaz kılamayacağımız vurgulanmaktadır.
- Tasavvuf büyüklerinin silsilesinde her birinin yaşantısında farklı hikmetler ve dönemlerinde topluma önemli hizmetler vermişlerdir.
- 21:41Tasavvufun Topluma Etkisi
- Tasavvufun zamanında tekkeler kurulmuş ve bu tekkeler toplum hayatında önemli hizmetler görmüştür.
- İslam'ın yayılmasında tasavvufun önemli rolü olmuştur; din zorla değil, Müslümanların ahlakı ve karakteriyle etkilenerek kabul edilmiştir.
- Osmanlı döneminde, sultanlar ve tasavvuf büyüklerinin yapmış olduğu hizmetlerle Hristiyan, Yahudi veya ateistler Müslüman olmuştur.
- 23:22Tasavvufun İslam'ın Yayılmasında Rolü
- Bayezid Bistami'nin komşusu Mecusi ailesi, Bayezid'in her akşam gönderdiği mumlarla evlerinin aydınlanması ve çocuklarının rahat etmesiyle Müslüman olmuştur.
- Yesevi hoca Ahmet Yesevi'nin dervişi Sad, Astrahan bölgesine giderek Özbek Han'ı Müslüman etmiş ve padişahın Müslüman olmasıyla etrafındaki yetmiş bin kişi bir günde Müslüman olmuştur.
- 1500'lü yıllarda Orta Asya'da yaşayan Nakşibendi şeyhi Hoca İshak, bir Kırgız köyünü Müslüman etmiştir.
- 25:51Tasavvufun Milli Mücadelelerde Rolü
- Kafkaslara Rusların girmesiyle kendi ülkesini müdafaalamak için savaşan Şeyh Şamil bir Nakşibendi şeyhidir.
- Cezayir'e Fransızların girmesiyle ülkesini müdafaalamak için ordunun başına geçmiş Emir Abdulkadir el-Cezayir'i, babası Kadiri şeyhi olup hem Nakşibendi hem de Kadiri yoldan gelen bir sufi'dir.
- Erzurum'da Ermenilerin Müslüman katliamına başlayınca köyündeki talebeleriyle milli mücadele veren Alvarlı Efe gibi tasavvuf ehlinin milli mücadelelerde önemli hizmetleri olmuştur.
- 27:00Tekkelerin Toplumsal Hizmetleri
- Eskiden otel olmadığı yerlerde kervansaraylar yolcuların konakladığı yerlerdi.
- Kervansarayın olmadığı yerlerde tekke ve dergahlar, insanların ücretsiz kalabileceği ve yemek yiyebileceği otel gibi hizmet vermiştir.
- Kışın günler kısa olduğu için yola devam edilemeyenler için tekkeler konaklama imkanı sağlamıştır.
- 28:08Tasavvufun Topluma Hizmetleri
- Tasavvuf ehli, İslam'ın yayılmasında, milli mücadelede ve kervansaray gibi fakir fukaraya hizmetlerde rol oynamıştır.
- Dergahlar ve tekkelere devlet veya zenginler tarafından vakfiye yapılarak, yolculara yemek, içecek ve barınma hizmeti sağlanmıştır.
- Tasavvuf ehli, kütüphane hizmeti de sunarak ilme hizmet etmiş, matbaaları olmadığı dönemde kitapların elle yazıldığı dönemlerde kütüphaneler kurmuştur.
- 30:49Tasavvufun Kurumsallaşması
- Peygamber Efendimizin hayatında zühd, takva ve ihlas vardı; daha sonra sahabeden sonra gelen nesillerde bu kişiler zahitler, muttakiler olarak anılmıştır.
- Zamanla giydiği elbiseye bakarak "sufiler" ve "tasavvuf ehli" olarak adlandırılmış, kurumsallaşma başlamıştır.
- Sufilerin sohbet edecekleri, dertleşecekleri ve ilim alacakları mekanlar kurulmaya başlanmıştır; bunlara önceleri "ribat" denilirken, zamanla "dergah", "tekke", "hanka", "zaviye" gibi isimler verilmiştir.
- 32:50Dergah Eğitim Sistemi
- Dergahlarda ahlak eğitimi ve maneviyat eğitimi verilirken, medreselerde tefsir, hadis, fıkıh gibi zahiri ilimler öğrenilirdi.
- Tasavvuf eğitimi almamış, sadece zahiri ilimlerde yeten kişiye "tek kanatlı" denirken, hem zahiri hem manevi ilimlerde yeten kişiye "iki kanatlı" denirdi.
- Tasavvuf yolunda şeyh efendiler yaşlandığında yerlerine bir veya birkaç kişi icazet vererek yolun devam etmesini sağlardı, böylece tarikatlar kollar halinde yayılmaya başlardı.
- 36:22Tarikatların Yayılması
- Bir şeyh efendi kendinden sonra bir kişiye değil, birkaç kişiye icazet verebilirdi; böylece tarikatlar kollar halinde yayılmaya başlardı.
- Melana Halid'in yüz'e yakın halifesi olduğu gibi, Endonezya'dan Afganistan'a, Anadolu'ya kadar çok değişik yerlere halifeler göndermişlerdir.
- İkinci bölümde tarikat kolları, ehl-i bidat olanlar ve tasavvufla ilgili vahhabilerin veya kilisenin yaptıkları oyunlar hakkında bilgi paylaşılacaktır.
- 39:42Tasavvuf ve Mürşit-Mürit İlişkisi
- Programın konuğu Marmara İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necdet Tosun, tasavvuf üzerine konuşmaktadır.
- İnsanın bir rehbere ihtiyaç duyması doğal bir şeydir ve bu gereklilik tasavvufa bağlı değildir.
- Tasavvufun özü örnek almaktır; güzel bir numune gösterilerek "buna benzeyin" denir.
- 42:30Tasavvufun İhtiyari Yolu
- Tasavvufta zikir, sohbet ve nafile ibadetler vardır; zikir nafile bir ibadedir, müslüman için farz değildir.
- Tasavvufta ihtiyari bir yoldur; tercih eden bağlanır, tercih etmeyen bağlanmaz.
- Züht ehli olmak, takva ehli olmak ve ibadetlerde huşu ile ibadet etmek zorunludur.
- 44:09Tasavvufun Kullanımı
- Tasavvuf, manevi ve ahlak eğitimi için bir kültür ve birikim oluşturmuştur.
- Tasavvuf yoluna bağlanmak, ahlak, maneviyat, takva ve hasetten kurtulmayı öğrenmek için bir usta aşçının yanında çırak girmeye benzer bir kestirme yoldur.
- Tasavvuf yolu farz değildir, nafile ve tercihli bir yoldur; isteyen girer, istemeyen başka yoldan gider.
- 47:57Rabıta Kavramı
- Rabıta, kalbi bağlamak demektir; İslam'ı güzel yaşayan, kamil bir insana kalbinizi bağlamaktır.
- Rabıta sevmek ve örnek almak anlamına gelir; kişi kimi severse onu örnek alır.
- Tasavvufun klasik eserlerinde ilk asırlarda yazan eserlerde rabıta diye bir şey geçmiyor.
- 49:31Rabıta Kavramının Tarihsel Gelişimi
- Havari, Arif gibi eserlerde "şey sevmek ve onu örnek almak" kavramı zamanla "rabıta" olarak gelişmiştir.
- Bazı alimler ve insanlar rabıtanın eğitim metodu ve örnek alma yolunu anlamakta zorlanmıştır.
- Rabıta kavramı zamanla merasime dönüşmüş olup, dışarıdan eleştiriler geldiği gibi tasavvuf içindeki bazı insanların da kafası karışmıştır.
- 50:41Rabıtanın Doğal Anlamı
- Rabıta aslında şeyhle mürit arasında doğal bir sevgi ve örnek alma ilişkidir.
- İnsan annesini, babasını, öğrenci hocasını sever ve onları örnek alır, onun gibi olmak ister.
- Rabıta kavramını basitleştirmek ve özüne döndürmek, herkesin itiraz etmeyeceği bir anlayış sunar.
- 51:28Günümüzde Rabıtanın Anlaşılmaması
- Günümüz insanı bireyselleşmiş olup, eskiden farklı düşünüyordu.
- 21. yüzyılda yaşayan insanlar üst ve alt kattaki komşularını bile tanımıyor, daha bireysel düşünüyorlar.
- Tasavvufun içindeki derviş bile, merasime dönüşmüş rabıtayı anlamakta zorlanabilmektedir.
- 52:02Eski Kaynaklardaki Rabıta Anlayışı
- Eski kaynaklarda, Hicri 600'lü yıllarda yazılmış eserlerde şeyh ile mürit arasındaki doğal bir sevgi ve örnek alma anlatılır.
- Bahaeddin Nakşibend vefatından önce son haccından gelirken sadece kıdemli halifesi Muhammed Parsaya rabıta diye bir usul olduğunu söylemiştir.
- Yakup Çerhi döneminde Ubeydullah Ahrar'a "bunun gibi bir usul sadece istidadı kabiliyeti olanlara anlatılmalı" denilmiştir.
- 53:39Rabıtanın Zamanla Değişimi
- Eskiden rabıta bütün müritlere tavsiye edilen bir şey değildi, az sayıda istidadı kabiliyeti olan müritlere tavsiye edilirdi.
- Zamanla rabıta bütün müritlere tavsiye edilir hale gelmiş, anlamayanlar ve yanlış anlayanlar çıkmıştır.
- Rabıta kavramını şeyhle mürit arasındaki doğal bir kalbi bağ ve sevgi olarak tanımlamak, tartışmaları ortadan kaldıracaktır.
- 54:27Rabıta ve Mürşid Düşünme
- Bazılar "mürşidini düşünmek" gerektiği konusunda soru sormaktadır.
- Son dönem Nakşibendi Şahindan Mahmut Sami Ramazanoğlu Hazretlerinin "Musahabe" eserinin altıncı cildinde rabıta bölümü vardır.
- Sami Efendi Hazretleri'ne göre rabıtada şeyi düşünmeye gerek yoktur, sevmek yeterlidir çünkü sevilen şey örnek alınır ve feyz gelir.
- 55:16Tarikat ve Rabıta Kavramları
- Günümüzde tarikat kavramı cemaat adı altında anlaşılıyor ve insanlar kafalarında soru işaretleri taşıyorlar.
- Eskiden insanlar tarikata gitmiş, sohbetine katılmış olsalar bile rabıta yapma veya zikir yapma gibi soruları düşünmezlerdi.
- Son 20-30 yılda medya, internet ve televizyon etkisiyle insanların dünyaya bakışı değişti ve kafa karıştırmak için algılar değiştirildi.
- 56:33Bidat Kavramının İki Yüzü
- Bidat kavramı iki türdür: güzel bidat (bidat-ı seyyie) ve kötü bidat.
- Hz. Ömer'in rivayetine göre, teravih namazını cemaatle kılmanın güzel bir bidat olduğu belirtiliyor.
- Hadislerde "İslam'da yeni bir gelenek başlatan kişiye, güzel bir gelenek başlatırsa mükafatı, kötü bir gelenek başlatırsa günahı vardır" deniyor.
- 58:37Minare ve Diğer Gelenekler
- Peygamberimiz zamanında minare yoktu, ancak şehirler büyüdükçe sesin daha uzağa gitmesi gerektiğinden minareler yapılmaya başlandı.
- Minare kelime anlamında bidat olabilir ama zararlı değil, faydalıdır ve İslam'ın ruhuna aykırı bir şey içermez.
- Mevlit, aşure gibi gelenekler de kelime anlamında bidat olabilir ama zararsızdır ve Osmanlı kültürüdür.
- 1:01:58Kültürel ve Siyasi Boyutlar
- Bazı geleneklerin arkasında aslında Osmanlı düşmanlığı vardır.
- Batılılar ve Vahhabilik ideolojisi, Arap kardeşleri Osmanlı'dan koparmak ve petrolü sömürmek için kullanılmıştır.
- Kilisenin zamanında yapılan dini tahrif çalışmaları halen devam ediyor ve insanların dinden uzaklaştırılması amaçlanıyor.
- 1:04:02Kültürden Ayrılma Sorunu
- Mezunlar'da bir Kazakistanlı genç, kendi kültürünün önemli bir unsuru olan Ahmet Yesevi'yi "bozuk yolda" diye dışlıyor.
- Bu genç, Ahmet Yesevi'nin eserlerini okumamış, sadece kulaktan dolma bilgileriyle kendi kültürüne düşman oluyor.
- Benzer şekilde Yavuz Sultan Selim ve Sultan Abdülhamid gibi önemli figürler hakkında yanlış bilgiler yayılıyor ve insanların kendi kültürüne sahip çıkmaları gerekiyor.
- 1:06:37El Yazması Mektupların Önemi
- Programda değerli izleyicilere el yazması mektuplar sunulacak.
- El yazması mektuplar, büyüklerin hayatlarını anlatmak için çok kıymetli ve değerlidir.
- Bu mektupları okumak ve dinlemek insana ayrı bir huşu ve heyecan verir.
- 1:07:35Ali Rıza Bezzaz Efendi'nin Mektupları
- Ali Rıza Bezzaz Efendi'nin mektupları 2008 yılında Bandırma'da vefat eden Tatlıcı Ali Öz Taylan Bey'in evindeki kitaplar arasından çıkmıştır.
- Ali Rıza Bezzaz Efendi, Bandırma'da Tekke Camii'nin avlusunda kabri olan bir Nakşibendi meşayıhıdır ve 1912'de vefat etmiştir.
- İsmet Garibullah'ın İstanbul'daki halifesi olarak Bandırma'da dergah kurmuş ve kumaş ticareti yaparak "Bezzaz" lakabını almıştır.
- 1:09:57Ali Rıza Bezzaz Efendi'nin Hayatı
- Ali Rıza Efendi'nin hayatıyla ilgili bilinenler sınırlı birkaç menkıbeden ibarettir çünkü Osmanlı son dönemi ve yıkılış dönemi çok fazla yazılmış değildir.
- Vefatından sonra bile Ali Rıza Efendi'nin tasarrufları devam etmiştir.
- Bir subayın rüyasında Ali Rıza Efendi, kabrinin yanındaki kuyuda çürüyen bir tavuğu göstererek suyun kirlendiğini söylemiş ve tavuğun çıkarılmasını istemiştir.
- 1:11:53Tekke Camii'nin Tarihi
- Ali Rıza Efendi 1912'de vefat ettiğinde yerine Bilal Efendi geçmiştir, ancak o da birkaç sene sonra vefat etmiştir.
- Kurtuluş savaşı döneminde Yunanlar Bandırma'yı terk ederken ahşap binaları yakmış ve tekke ile cami de yanmıştır.
- 1950'li yıllarda yol genişletme çalışmaları sırasında Tatlıcı Ali Öz Taylan Bey, Ali Rıza Efendi ve diğer zevatların kabirlerinin korunması için cami inşaatı başlatmıştır.
- 1:14:17Ali Rıza Efendi'nin Rüyasındaki Tavsiyesi
- Tatlıcı Ali Öz Taylan Bey'in rüyasında Ali Rıza Efendi, cami inşaatı için toplanan para listesini görmüş ve iki kişinin ismini çizmiştir.
- Uyandıktan sonra listeden ismi çizilen biri dükkana gelip para geri istemiştir.
- Diğer çizilen kişi de dükkana gelmiş ancak bir şey söylemeden ayrılmış, Tatlıcı Ali Efendi zarfı uzatınca adam şaşkınlıkla "Nerden bildin isteyeceğimi?" diye sormuştur.
- 1:16:37Ali Rıza Efendi'nin Mektupları
- Tatlıcı Ali Taylan Efendi 2008'de vefat etmiş ve kitapları arasından Beyaz Ali Rıza Efendi'nin müridi ve halifesi Ahıskalı Ali Haydar Efendi'ye yazdığı mektuplar ortaya çıkmıştır.
- Ali Rıza Efendi, 1407 tarihli mektubunda Ali Haydar Efendi'nin Rıfat Efendi'nin rüyası nedeniyle üzülmüş olduğunu belirterek, bu üzüntünün manevi derecesini artırdığını söylüyor.
- Ali Rıza Efendi, bazı ayetleri tefekkür etmesi, kalbini dünyevi şeylerden uzak tutması ve Allah'ı zikretmesi tavsiyesiyle, kalp ağyardan muhafaza olunca Allah'ın nazarı kalbine ulaşacağını belirtiyor.
- 1:19:03Mektupların İçeriği ve Önemi
- Ali Rıza Efendi'nin Bandırma'da sakin olan Hacı Ali'ye yazdığı 1325 tarihli mektupta, Bandırma kenarındaki caminin imamı olmadığı için cuma ve bayram namazlarını kıldığını ve imam tayin edilmesi için ricada bulunduğunu belirtiyor.
- Programda Ali Rıza Bezzaz Hazretlerinin, İmami Rabbani Hazretlerinin, Ubeydullah Ahrar Hazretlerinin ve Mazhar Canı Canan Hazretlerinin mektupları da paylaşılacak.
- Tüm mektuplar kendi el yazılarıyla yazılmış orijinal mektuplar olup, başkalarının kopyası değil.
- 1:21:07İkinci Mektup
- Ali Rıza Bezzaz Hazretlerinin Bandırma Tekke Camisi'nde medfun olan, 1912'de vefat eden Behzat Ali Rıza Efendi'nin müridi ve halifesi Ahıskalı Ali Haydar Efendi'ye yazdığı ikinci mektup inceleniyor.
- Mektupta Ali Rıza Efendi, Ali Haydar Efendi'nin ailesinin sıhhatte olduğunu duymasından memnun olduğunu ve Allah yolunda kardeşine sevgiyle hitap ettiğini belirtiyor.
- Ali Rıza Efendi'nin meczup oğlu Bahattin için Bandırma'daki müridi Ali Haydar Efendi'den istenen ilaçların geldiğini duyunca memnun olduğunu ve diğer oğlu Hacı Hafız Sami'nin İstanbul'a gideceğini, o zaman ilaçların nasıl kullanılacağını tarif ederek teslim edileceğini söylüyor.
- 1:24:50Mazhar Canı Canan'ın Mektubu
- Mazhar Canı Canan, 1700'lü yıllarda Hindistan'ın Delhi şehrinde yaşamış bir Allah dostu olup, kendisinden sonra "Hankah-ı Mazhariye" olarak anılan tekkesi ve dergahı vardır.
- Mazhar Canı Canan, Panikat şehrine mektup yazmış ve orada kadı olan Sena Papati, onun halifelerinden ve müritlerinden biridir.
- Mektupta ekonomik konular da yer alıyor; Mazhar Canı Canan'ın hanımının Panipat'ın Nurpuru köyünde miras kalan tarlaları kiraya veriyor ve gelen paranın dergahda fakir fukaraya harcandığı belirtiliyor.
- 1:26:34Mazhar Canı Canan'ın Hanımının Durumu
- Mazhar Canı Canan'ın hanımının psikolojik sorunları olduğu anlaşılıyor; bazı mektuplarda "bugünlerde bayağı azıttı" veya "her zamanki gibi" gibi ifadeler kullanılıyor.
- Bir mektupta, hanımın yazmayı tutturduğu ve "hacca git gideceğim" diyen halde olduğu, borçluluğu nedeniyle hacın kendisi için farz olmadığı ve bu kadınla yolculuğun intihar olabileceği belirtiliyor.
- Bu farsça mektup, Mazhar Canı Canan'ın kendi el yazısıyla yazıldığı ve Delhi'deki Hankah-ı Mazhariye dergahının kütüphanesinden alınmış olduğu belirtiliyor.
- 1:27:47Imam Rabbani'nin Mektubu
- İkinci mektup, Imam Rabbani'nin kendi el yazısıyla yazdığı ve Hindistan'daki Hankah-ı Mazhariye dergahının kütüphanesinde saklanan bir mektuptur.
- Mektup, Mektubat'ın birinci cildinin 213. mektubu olup, Şeyh Ferrit Buhari adlı zata gönderilmiştir.
- Şeyh Ferrit Buhari, o dönemde Hindistan'da Babürlüler hanedanında nakibül eşraftı; seyyidleri (peygamber neslinden gelen kişileri) kaydeder ve muhtaç duruma düşenler için devlet desteği sağlardı.
- 1:30:27Ubeydullah Ahrar'ın Mektupları
- Ubeydullah Ahrar, Orta Asya'da yaşamış, bugün Özbekistan sınırları içinde kalan Semerkant şehrinde kabri olan bir kişidir.
- Ubeydullah Ahrar'ın en meşhur sözlerinden biri "Enel hak demek kolay, en iyi kırmak zordur" şeklindedir.
- Semerkant'ta yaşadığı dönemde Ali Şir Nevai ile çok muhabbeti olan Ubeydullah Ahrar, zaman zaman Semerkant'tan Herat'a mektup yazarmış.
- 1:31:55Ahrar'ın Mektuplarının İçeriği ve Yayını
- Ubeydullah Ahrar'ın mektupları, dini ve tasavvufi konuların ağırlıklı olduğu değil, küçük bir pusula gibi, referans mektuplarıdır.
- Mektuplar, Ali Şir Nevai'ye gönderilen ve bir kişinin Herat'taki evini ve bahçesini satması için yardım isteyen türdedir.
- Bu mektuplar, Özbekistan'ın başkenti Taşkent'teki Biruni Şarkiyat Enstitüsü Kütüphanesi'ndeki "Nevai Albümü" adlı eserde toplanmıştır.
- Eser Hollanda'da basılmış olup, aslı Farsça olarak yazılmış, tıpkı basılmış, bilgisayara dizilmiş ve İngilizce tercümesiyle birlikte yayınlanmıştır.
- 1:35:51Tasavvufun Sırlarının Paylaşımı
- Bir tasavvuf eserinde sufi, sırlarını arayanların kitaplar yerine mektuplarına bakmalarını tavsiye ediyor.
- Kitaplar herkese açık olduğundan ortalama anlaşılabilecek şeyler yazılırken, mektuplar daha derin konuları içerebilir.
- Cuma vaazı gibi genel topluluklarda farklı idrak seviyelerinde insanlar olduğu için ortalama konular konuşulurken, özel kişilerle yüksek seviyede ince konular konuşulabilir.
- 1:37:33Akşemseddin ve Fatih Sultan Mehmet
- Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmet'in hocasıydı ve İstanbul'un fethinde ona moral desteği verdi.
- Fatih, İstanbul'u fethedikten sonra Akşemseddin'in tasavvufi müridi olmak istedi ancak Akşemseddin ona "tasavvuf yolunda çok ilerlerseniz kalbiniz yumuşar, devlet idare edilmez" dedi.
- Akşemseddin, Fatih'in tasavvuf yolunda fazla ilerlemesinin devlet işlerinde aksaklık yaratacağını düşündü ve onu bu yolun daha ilerleyişinden alıkoydu.
- 1:39:45Her Meslek için Farklı Tasavvuf Yolları
- Her meslek erbabının seyri, suluğu, tasavvufu ve eğitimi farklıdır; çiftçinin, esnafın, memurun ve hükümdarların yolları farklıdır.
- Allah'a giden yollar herkese göre farklıdır, herkesin kendine özel bir yol çizilmiştir.
- Padişahlık için çok fazla dervişlik uymaz, elin biraz sopalı olması gerekir.
- 1:40:40Osmanlı Padişahları ve Tasavvuf Ehlileri Arasındaki İlişkiler
- Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in kayınpederi Şeyh Edebali Ahi şeyhiydi ve Osman Bey'in kızını alarak devlet kurmuştu.
- Yıldırım Beyazıt, Bursa'da Geyikli Baba gibi sebatla irtibat kurmuş, Sultan Murat ise Edirne'de Hacı Bayram Veli ile görüşmüş ve onun talebelerinden vergi almayıp askere almamış.
- Hacı Bayram Veli'nin müritleri çoğalmış, Osmanlı padişahları onların vergi toplamadığı için Ankara civarından vergi toplayamamış.
- 1:42:23Aziz Mahmut Hüdai ve Sultan Ahmet'in İlişkisi
- Aziz Mahmut Hüdai en çok Sultan Ahmet ile irtibat kurmuş, Sultan Ahmet bir rüya görmüş ve Hüdai'den yorum istemiş.
- Hüdai, Sultan Ahmet'in rüyasını olumlu yorumlayarak sefere çıkmasını tavsiye etmiş ve Sultan Ahmet sefere çıkıp galip gelmiş.
- Sultan Ahmet Camii'ni yaptırdıktan sonra Hüdai'yi her cuma vaazı için camiye çağırıyor, Hüdai Üsküdar'dan karşıya geçip vaaz yaparmış.
- 1:43:53Osmanlı Padişahları ve Tarikatlar Arasındaki İlişkiler
- Osmanlı padişahları bazı şeyhlerle münasebetler kurmuş, Murat Sultan'ın Halveti Şabani şeyhleriyle dostluğu olmuş.
- Padişahlar tarikatlara destek vermiş, tahmini diye yemek parası göndermiş ve bazı tekkelere kurban bayramında koç göndermiş.
- Osmanlı padişahlarının bazıları tarikatlara bağlı olmuş, Kanuni'nin Nakşibendi şeyhi Abdüllatif'e, II. Abdülhamid'in Şazeli şeyhi Muhammed Zafir el-Medeni'ye bağlı olduğu söyleniyor.
- 1:47:13Tasavvuf ve Toplum Hayatı
- İslam'da ve tasavvufta inzivaya çekilme sadece sınırlı süreler için (en fazla kırk gün) kabul ediliyor, sonra tekrar halk içinde karışılması gerekiyor.
- Halk içinde yaşarken eli karda olacak, çalışacak, kazanacak, topluma faydalı olacak ama kalbinde para pul değil, İslam derdi, ümmet derdi ve Allah sevgisi olacak.
- Tasavvufun istediği dünya içinde çalışmak, Allah'ın rızasını kazanmak için gayret etmek, kazandığımızı Allah için harcamak ve kalbimizde mal sevgisi yerine Allah sevgisi olmasıdır.