• Buradasın

    Sosyal Güvenlik ve Küreselleşme Eğitim Dersi

    youtube.com/watch?v=b2V-UfA_hIE

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, bir eğitmen tarafından sunulan eğitim dersi formatında hazırlanmış olup, sosyal güvenlik, sosyal sigortalar, sosyal dışlanma, ayrımcılık ve küreselleşme konularını kapsamlı şekilde ele almaktadır.
    • Ders, sosyal güvenlik kavramının tanımı ve tarihsel gelişimiyle başlayıp, sosyal sigortaların özellikleri ve özel sigortalarla karşılaştırması yapmaktadır. Ardından sosyal dışlanma ve ayrımcılık kavramları, özel korunması gereken gruplar (kadınlar, çocuklar, yaşlılar, özürler, göçmenler vb.) incelenmektedir. Son bölümde küreselleşme kavramı, tarihsel gelişimi ve sosyal politikaya etkileri detaylı şekilde ele alınmaktadır.
    • Ders boyunca sosyal güvenlik sistemlerinin finansman yöntemleri, sosyal dışlanmanın yapısal nedenleri ve biçimleri, ayrımcılık türleri ve küreselleşmenin iktisadi, sosyal, politik ve kültürel boyutları gibi konular açıklanmaktadır. Ayrıca, küreselleşmenin 2000'li yıllarda yaşanan küresel krizlerden sonra gelişmiş ve geri kalmış ülkeler arasındaki farkları ve sosyal adalet sorunlarını ele almaktadır.
    00:06Sosyal Güvenlik Kavramı
    • Sosyal güvenlik, insanlık tarihiyle yaşıt bir ihtiyaçtır ve herkes için mutlaka karşılanması gereken bir haktır.
    • Sosyal güvenlik, istek ve iradeleri dışında meydana gelen tehlikelerin zararlarından kurtarılma garantisidir ve insan haysiyetine yaraşır bir yaşam standardı sağlamayı amaç edinir.
    • Sosyal güvenlik, dar anlamda gelir kaybını telafi etmeye yönelik tedbirler bütünü olarak tanımlanabilirken, genis anlamda yoksulluğa yol açan her nedenin ortadan kaldırılmasına yönelik tedbirleri kapsayabilir.
    01:21Sosyal Güvenliğin Önemi
    • Gelişmiş ülke toplumları bir yılda yarattıkları gayri safi yurtiçi hasılanın %20-35'i arasında değişen bir miktarı sosyal güvenlik için tahsis ederken, diğer ülkeler de sosyal güvenlik harcamalarını bu seviyeye çıkarmaya çalışıyor.
    • Sosyal güvenlik, diğer sosyal politika araçlarından farklı olarak toplumu oluşturan herkesi ve bütün hayatı boyunca ilgilendirir.
    • Sosyal politikanın gelirin yeniden dağılımını sağlayarak refahı yaygınlaştırma ve yoksulluğu ortadan kaldırma amacını gerçekleştirmeye yönelik en kapsamlı ve etkin müdahale aracı sosyal güvenliktir.
    02:30Sosyal Güvenliğin Tarihsel Gelişimi
    • Günümüz sosyal güvenlik sistemleri esasen sanayi toplumunun ihtiyaçlarını karşılamak için oluşturulmuştur.
    • Sanayileşmeyle birlikte gerçekleşen şehirleşme, aile içi yardımlaşma, komşuluk ve akrabalığa bağlı yardımlaşma gibi geleneksel sosyal güvenlik müesseselerini zayıflatmış ve ortadan kaldırmıştır.
    • Yeni toplumsal yapının sosyal güvenlik ihtiyacı, zorunlu katılım esasına dayanan ve devlet tarafından kurulan sosyal sigortalarla giderilmiştir.
    03:55Sosyal Güvenlik Riskleri ve Koruma
    • Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) 1952 tarih ve 102 sayılı Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Sözleşmesi'nde sosyal güvenlik kapsamındaki sosyal riskleri dokuz grupta toplamıştır.
    • Bu dokuz sosyal risk; hastalık, tedavi edici yardımlar ve parasal ödemeler, iş kazası ve meslek hastalıkları, analık, malullük, yaşlılık, ölüm, işsizlik ve çocuk sayısına bağlı olarak aile gelirinin yetersizliği olarak sıralanmıştır.
    • Sosyal güvenlik sistemleri, sosyal risklerin gelir kesilmesine yol açması halinde ödenek ve aylık vererek, çalışma gücü kaybı yaratması halinde tedavi edici sağlık hizmetleri temin ederek, giderlerin artması halinde de ilave harcamaları karşılayarak koruma garantisi sağlamaktadır.
    05:07Sosyal Güvenlik Sistemleri
    • Günümüz sosyal güvenlik sistemleri esasen primli rejimlerle finanse edilen sosyal sigortalar ve vergilerle finanse edilen kamu sosyal güvenlik harcamaları üzerine inşa edilmiştir.
    • Sosyal sigortalar, devlet tarafından kurulan kanunlarda tanımlanan statü ve işlerde çalışanların zorunlu olarak katıldıkları, işverenlerin ve devletin de prim ödediği, idari ve mali bakımdan özerkliğe sahip sosyal güvenlik kurumlarıdır.
    • Vergilerle finanse edilen kamu sosyal güvenlik harcamaları, ilgili kanunlarda tarif edilen şartları taşıyanlara karşılıksız olarak sosyal güvenlik garantisi sağlar ve ücretsiz veya çok düşük bedelli sağlık hizmetleri temini, beslenme, barınma ve giyim ihtiyaçlarını karşılamak için ayni veya nakdi yardımlar sağlamak şeklinde gerçekleşebilir.
    06:42Tamamlayıcı Sosyal Güvenlik Tedbirleri
    • Günümüz sosyal güvenlik sistemleri, kamu sosyal güvenlik programlarının sağlandığı sosyal güvenlik garantisinin üzerine çıkmak için bireysel veya kurumsal tamamlayıcı sosyal güvenlik tedbirlerine başvurabilirler.
    • Özel sigortaların hayat, kaza ve ölüm sigortaları ile bireysel emeklilik sigortaları bu alandaki en kapsamlı tamamlayıcı sosyal güvenlik yöntemlerini oluşturur.
    07:16Sosyal Güvenliğin Finansmanı
    • Milli gelirin üçte birine yakını sosyal güvenlik için ayrılmakta, bu da sosyal güvenliği önemli hale getirmektedir.
    • Sosyal güvenlik programlarının finansmanı için kullanılan gelir kaynaklarının ne olduğu sistemin felsefesini ve işleyişini doğrudan etkilemektedir.
    • Sosyal güvenliğin finansman yöntemi olarak dağıtım veya fon yönteminin belirlenmesi, sistemin gelirin yeniden dağılımı fonksiyonunu da belirlemektedir.
    08:52Sosyal Güvenliğin Ekonomik Etkileri
    • Sosyal güvenlik sistemleri, kullandıkları kaynakların büyüklüğü ve geniş toplum kesimlerini ilgilendirmesi dolayısıyla fertlerin çalışma ve boş zaman tercihlerini etkileyerek emek arz ve talebine etki edebilmektedir.
    • Primlerin maliyet unsuru olarak ücret seviyesine etkisi işverenlerin emek yoğun veya sermaye yoğun üretim tercihlerine etki edebilmektedir.
    • Sosyal güvenliğin zorunlu tasarruf etkisi özellikle gelişmekte olan ülkelerde kesinlikle tasarruf eğilimini ve sermaye birikimini arttırıcı bir etki yapmaktadır.
    09:38Sosyal Sigortaların Önemi ve Özellikleri
    • Sosyal sigortalar günümüz sosyal güvenlik sistemlerinin en önemli ayağını oluşturur ve Avustralya, Yeni Zelanda ve bir ölçüde Kanada ve bazı İskandinav ülkeleri dışında bütün ülkelerde sosyal güvenlik garantisi sağlamanın temel yöntemi olarak benimsenmiştir.
    • Sosyal sigortaların finansmanının primlerle sağlanması en önemli avantajıdır.
    • Sosyal sigortaların en önemli özelliklerinden bazıları; devlet tarafından kurulması ve devletin garantör olması, finansmanına katılan tarafların karar ve yönetim süreçleri içinde yer alması, ödenen primler ve sağlanan haklar arasında bir ilişki kurulması ve herkesin kapsama girme zorunda olmasıdır.
    10:35Sosyal Sigortaların Belirleyici Özellikleri
    • Sosyal sigortalar, sigortacılık tekniğini esas alan bir sosyal güvenlik tekniğidir ve özel sigortalardan ayıran farklar aynı zamanda sosyal sigortaların belirleyici özelliklerini oluşturur.
    • Sosyal sigortaların belirleyici özellikleri: devlet tarafından kurulan kamu sigorta programları olması, devletin garantörü olması, kapsamına girmek zorunluluğu, ilgili tarafların ödediği primlerle finanse edilmesi, yönetimine sosyal tarafların katılımı ve ödenen primlerle sağlanan haklar arasında bağlantı kurulmasıdır.
    12:33Sosyal Sigortalar ve Özel Sigortalar Arasındaki Farklar
    • Sosyal sigortalar sosyal politika aracı olma özelliğini taşıyorsa da, zaman içinde sosyal ve özel sigortalar arasındaki bazı özelliklerin önemini kaybetmesi ve teknik birbirine yaklaşması olmuştur.
    • Sosyal sigortalarda devlet kurucu ve garantör, özel sigortalarda ise düzenleyici ve denetleyicidir; sosyal sigortalar iflas etmezken, özel sigortalar nadiren de olsa iflas edebilir.
    • Sosyal sigortalara katılmak zorunludur, özel sigortalara ise isteğe bağlıdır; ancak bazı özel sigorta alanları kamu menfaati gerekçesiyle zorunlu hale getirilebilir.
    14:02Sosyal ve Özel Sigortaların Teknik Farkları
    • Sosyal sigortaların kapsamındaki ilişkiler kanunla belirlenirken, özel sigortalar tamamen sözleşme serbestisi ilkesine göre çalışır.
    • Sosyal sigortalar çalışma gücü kaybı, gelir kesilmesi ve hastalık giderlerini karşılar, özel sigortalar ise daha çok mal varlığı kayıplarını karşılar.
    • Sosyal sigortalarda primi sigortalı, işveren ve bazı durumlarda devlet ödeyebilirken, özel sigortalarda esas olarak sigortalı prim öder.
    15:13Sosyal ve Özel Sigortaların Temel Farkları
    • Sosyal sigortalar aile birimi olarak koruma sağlarken, özel sigortalar fert koruma birimi olarak alınır.
    • Sosyal sigortalar herkesi kapsama altına alırken, gelirine göre aynı miktarda prim alırken, özel sigortalar riski yüksek olan grupları kapsama almaz veya yüksek primle sigortalı yapar.
    • Sosyal sigortalarda primlerle sağlanan haklar arasındaki ilişki zayıfken, özel sigortalarda ödenen primle sağlanan haklar arasında birebir ilişki vardır.
    16:33Devletin Özel Sigortalara Müdahalesi
    • Devlet, sosyal güvenlik garantisi sağlama fonksiyonunu güçlendirmek için bazı özel sigorta alanlarına müdahale ederek düzenleyici ve denetleyici rolünü artırabilir.
    • Fonların yatırım alanlarının belirlenmesi, poliçe transferinin zorunlu hale getirilmesi ve farklı özel sigorta kurumlarında geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilmesi gibi müdahaleler yapılabilmektedir.
    • Sosyal sigortalar primli rejimler olarak adlandırıldığı için mutlaka çalışan, geliri olan ve prim ödeyebilecek kişiler sigortalı olabilirler.
    17:40Sosyal Sigortaların Kapsamı
    • Sosyal sigortalar primi çalışan kişiden alır, ancak koruma garantisini prim ödeyen sigortalının eşini, çocuklarını ve hatta ana babasını da kapsama alınacak şekilde geniş tutar.
    • Çalışmayan ve geliri olmayanlarla yetersiz geliri olanlar bakımından ortaya çıkan kapsam, vergilerle finanse edilen kamu sosyal güvenlik harcamaları ile giderilir.
    • Sosyal sigortalar önce sanayi sektöründen başlayarak bağımlı çalışanları kapsama alır, ardından hizmetler ve tarım sektörü takip eder.
    18:42Sosyal Dışlanma Kavramı
    • Sosyal dışlanma konusunda genel kabul görmüş bir tanım bulunmamakta, kavram kişilere, zamana, toplumlara, ülkelere ve örgütlere göre farklılık göstermektedir.
    • Sosyal dışlanma, toplumla bireyin sosyal bütünleşmesini sağlayan sistemlerden kısmen veya tamamen yoksun olma dinamik sürecini ifade etmektedir.
    • Sosyal dışlanma, kişilerin temel gereksinimlerini karşılayamamalarından başlayarak toplumla olan bağlarının kopmasına kadar olan dinamik bir süreci ifade eder.
    20:44Sosyal Dışlanma Kavramının Tarihsel Gelişimi
    • Sosyal dışlanma kavramı ilk olarak Fransa'da kullanılmış, 1960'lı yıllarda yoksullardan ideolojik biçimde dışlanmış olarak söz edilmiştir.
    • 1974 yılında Renault-Lenior tarafından yazılan kitapta dışlanmışlar, ekonomik büyümenin sonuçlarından yararlanamayan kişiler olarak belirtilmiştir.
    • 1980'li yıllarda sosyal refah devletinin krize girmesi ve artan sorunlar kavramın daha fazla önem kazanmasına neden olmuştur.
    22:13Sosyal Dışlanma Kavramının Uluslararası Algısı
    • Fransa'nın ardından diğer Avrupa ülkelerinde de sosyal dışlanma kavram ve politik olarak kabul görmüştür.
    • İngiltere'de sosyal dışlanma birey açısından ele alınırken, Almanya ve Fransa'da sosyal grup açısından yaklaşılır.
    • Amerika Birleşik Devletleri'nde sosyal dışlanma kavramı sınırlı bir kullanım alanına sahiptir, sınıf altı kavramı ile ifade edilir ve yasadışılık, uyuşturucu kullanımı gibi konuları anlatır.
    24:01Sosyal Dışlanmanın Nedenleri
    • Sosyal dışlanmaya ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, davranışsal, coğrafi ve kişisel birçok faktör veya sorun yol açabilir.
    • Kişilerin bakış açısına ve sosyal dışlanmanın ülkelere göre algılanış biçimine bağlı olarak nedenler değişebilmektedir.
    • Kişilerin sahip oldukları yaş, cinsiyet, ırk, dil, medeni durum gibi farklılıklar aynı ülke içinde dahi sosyal dışlanmanın nedenlerini farklılaştırabilmektedir.
    24:47Sosyal Dışlanmanın Yapısal Nedenleri
    • İngiltere'de 1997 yılında kurulan sosyal dışlanma birimi, sosyal dışlanmanın yapısal nedenlerini iki gruba toplamıştır.
    • İlk grup ekonomik ve sosyal özelliklere sahip olup, endüstriyel yeni yapılanma, aile yapısındaki değişim ve toplumsal parçalanma ve değişimden oluşmaktadır.
    • İkinci grup, hükümet politikalarının, çalışma yöntemlerinin ve koordinasyonun sağlıklı işlememesi sonucu ortaya çıkan başarısızlıktan kaynaklanmaktadır.
    25:47Sosyal Dışlanma Riski Yüksek Gruplar
    • Sosyal dışlanma riski yüksek olan kişi ve gruplar ülkelere göre farklılaşabilmektedir.
    • Genel olarak işsizler, vasıfsız işçiler, yoksullar, toprak sahibi olmayanlar, okuma yazma bilmeyenler, özürlüler, suçlular, tek ebeveynde aileler, çocuklar, diplomasız gençler, kadınlar, göçmenler, mülteciler ve azınlıklar sosyal dışlanma riski altındadır.
    • Siyahlar, kadınlar, özürlüler, yaşlılar, ırk, cinsiyet, din, dil, etnik gibi özellikleri nedeniyle ayrımcılığa uğrayanlar sosyal dışlanmadan daha fazla etkilenmektedir.
    26:30Sosyal Dışlanma Biçimleri
    • Sosyal dışlanma kavramının unsurlarına bağlı olarak literatürde farklı sosyal dışlanma biçimlerine rastlanmaktadır.
    • Ekonomik dışlanma, kişilerin temel gereksinimlerini karşılayacak gelirden yoksun olmalarını ifade eder ve temelinde işsizlik veya düzenli bir gelire sahip olmama yatar.
    • Mekansal dışlanma, çeşitli nedenlerle belli mekanlara ulaşmada ve bu mekanlardan yararlanmada sorunların bulunmasıdır.
    • Kültürel dışlanma, ekonomik nedenlerden bağımsız olarak toplumsal ve kültürel yaşama katılamama durumunu ifade eder.
    • Siyasi dışlanma ise vatandaşlık haklarını, özellikle hukuki ve siyasi haklarını tam olarak kullanamayanların durumudur.
    28:59Sosyal İçerme Politikaları
    • Sosyal dışlanma uluslararası örgütlerin gündeminde yer alan önemli bir konudur ve çeşitli uluslararası kuruluşlar bu konuda çalışmalar yürütmektedir.
    • Sosyal içerme politikaları ülkelere göre farklılık göstermekte, Anglosakson ülkelerinde özel sektör, İskandinav ülkelerinde devlet, gelenekçi Güney Avrupa ülkelerinde aile ön plana çıkabilmektedir.
    • Sosyal dışlanmanın önlenmesi, dışlanmış kişilerin toplumla yeniden bütünleştirilmesi ve temel hakların geliştirilmesi amacına yönelik politikalar içerme politikalarının içindedir.
    • Güvenceli asgari gelir, yoksul ve dışlanmış kişilerin asgari olarak geçim olanaklarına kavuşturulması ve toplumla olan bağlarının güçlendirilmesi amacıyla devlet tarafından yapılan sosyal yardımlardır.
    30:31Ayrımcılık Kavramı
    • Ayrımcılık kavramı ilk olarak 1878 yılında Anglosakson hukukunda ve bir mahkeme kararında kullanılmıştır.
    • Ayrımcılık, dil, din, ırk, etnik köken, cinsiyet, cinsel yönelim, özgürlük, yaş gibi nesnel olmayan faktörler temel alınarak birey ya da gruplara yönelik eşitsiz davranış ve uygulamalar olarak tanımlanabilir.
    • Nesnel bir faktöre dayanarak ayrım bir fark gözetme ayrımcılık olarak tanımlanamaz.
    • Çoğu uluslararası sözleşmede ayrımcılık tanımı yapılmamış, ancak ayrımcılık yasaklanmıştır.
    • Birleşmiş Milletler Her türlü İrk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmesi'nde ırk ayrımcılığı kavramı detaylı bir şekilde tanımlanmıştır.
    33:05Ayrımcılık Türleri
    • Ayrımcılık konusunda standart bir sınıflama söz konusu değildir, literatürde ve uluslararası sözleşmelerde çok sayıda ayrımcılık türüne rastlanabilir.
    • Doğrudan ayrımcılık, kişiye onunla veya onunla aynı veya benzer durumda olan başka kişiye göre daha az olumlu davranılmasıdır.
    • Dolaylı ayrımcılık, bir kanun veya işlemin herkese eşit şekilde uygulanması, ancak toplumun bir bölümü üzerinde orantısız etkiye sahip olması ile ortaya çıkan ayrımcılık türüdür.
    • Dolayısıyla ayrımcılık, bir kişinin kendisiyle bağlantılı bir başka kişinin nitelikleri nedeniyle ayrımcılığa uğramasıdır.
    • Taciz, ırk veya etnik köken, din veya inanç, engellilik veya cinsel yönelim gibi nedenlerle bir kişinin onurunu zedelemek, gözdağı veren, düşmanca, aşağılayıcı, küçük düşürücü ya da saldırgan bir ortam yaratmak amacıyla veya etkisiyle o kişi için istenmeyen bir fiil gerçekleştirilmesidir.
    35:31Ayrımcılık Türleri ve Çalışma Hayatında Yer Alanı
    • Kurumsallaşmış yapılar, politikalar, uygulamalar ve gelenekler, eğitim, ulaşım ve diğer hizmetlerdeki yetersizlikler ayrımcılığa örnek verilebilir.
    • Güney Afrika hükümeti tarafından uygulanan apartheid sistemi, sistematik ayrımcılığın en önemli örneklerinden biridir.
    • Çokluk kesişen ayrımcılık, birden fazla ayrımcılık türünün aynı anda ihlal edilmesi durumudur; örneğin zenci bir kadının hem ten rengi hem kadın olması nedeniyle ayrımcılığa maruz kalması.
    36:33Çalışma Hayatında Ayrımcılık
    • Ayrımcılığın en yaygın görüldüğü alan çalışma hayatıdır; pozitif ayrımcılık örneğinde özürlülere işe girebilme konusunda öncelik tanınırken, özürlü olmayanların işe girebilme konusunda zorluklar yaşayabilir.
    • Çalışma hayatında ayrımcılık, işe alım, ücretlendirme, çalışma dinlenme süreleri, yıllık izin, performans değerlendirmesi, terfi, eğitim ve işten ayrılma gibi tüm aşamalarda ortaya çıkabilir.
    • Çalışma hayatında en sık karşılaşılan ayrımcılık türleri ırk, renk, ulusal veya etnik köken, din, cinsiyet, yaş ve özürlü ayrımcılığıdır.
    38:21Özel Korunması Gereken Gruplar
    • Özel olarak korunması gereken gruplar kavramı literatürde bir fikir birliği bulunmamakta ve farklı kavramlarla ifade edilmektedir.
    • Özel olarak korunması gereken gruplar, toplumdaki çoğunluğa göre daha zayıf konumda bulunan, korunmaya veya bakıma muhtaç olan, eğitim, istihdam, sağlık gibi alanlara katılmakta zorluk yaşayan, toplumdan dışlanma ve ayrımcılığa maruz kalma riski taşıyan gruplardır.
    • Özel olarak korunması gereken gruplar arasında çocuklar, gençler, yaşlılar, özürlüler, göçmenler, azınlıklar, eski hükümlüler, kadınlar, tek ebeveynli aileler ve yoksullar yer almaktadır.
    40:27Kadınların Çalışma Hayatında Durumu
    • Kadınlar tarihin her döneminde çalışma hayatında yer almış, ancak ücretli işçi statüsü altında çalışma hayatına sanayi devrimi ile girmişlerdir.
    • Sanayi devriminin ilk döneminde kadınların düşük ücret, uzun çalışma süreleri ve ağır çalışma koşulları altında çalıştırılması toplumsal tepkilere neden olmuş ve bu tepkiler üzerine İngiltere'den başlayarak kadınların çalışma hayatında özel korunması için hukuki düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır.
    • Birinci ve ikinci dünya savaşları kadınların statüsünü etkilemiş, kadın-erkek eşitliğine yönelik akımlar güç kazanmaya başlamıştır.
    42:34Kadınların Çalışma Hayatına Katılımı
    • İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde demografik gelişmeler, kamu ve hizmet sektörünün gelişmesi, eğitim olanaklarının artması, çekirdek ailelerin yaygınlaşması, boşanma oranlarındaki artış, kadınların ev işlerini azaltan ve kolaylaştıran teknolojik gelişmeler kadınların iş gücüne katılımını artırmıştır.
    • Küreselleşme, 1980'li yıllardan itibaren uygulanan neoliberal politikalar ve esnekleştirme uygulamaları kadınların üretim sürecine daha fazla ancak daha kötü koşullarda katılmalarına neden olmuştur.
    • Günümüzde Avrupa Birliği düzeyinde ve üye ülkelerinde kadınların geleneksel sorumluluklarının ailede, çocuk bakımında ve ev işlerinde işgücü piyasası ile uyumunu artırma amacıyla ebeveyn izni ve babalara verilen çocuk bakım hizmeti gibi politikalar önem kazanmaktadır.
    45:25Çocuk ve Gençlerin Çalışma Hayatında Durumu
    • Uluslararası Çalışma Örgütü'ne göre 15 yaş çalışma en az çalıştırılma yaşı olarak kabul edilir ve bu anlamda çocuk tanımı 15 yaşından küçük bireylerdir.
    • Gelişmiş ülkelerde genç işçi tanımında alt sınır genellikle zorunlu eğitim yaşının sona erdiği yaş olarak kabul edilir ve Birleşmiş Milletler ve Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunda 15-24 yaş arası olanlar genç işçi olarak kabul edilir.
    • Çocuk ve gençlerin işçi statüsünde çalışmaları sanayi devriminde başlamış, ancak kötü koşullarda, düşük ücretlerde ve uzun sürelerde çalıştırılması tepkilere neden olmuş ve İngiltere'den başlayarak çocukların ve gençlerin korunması için yasaklayıcı yasal düzenlemeler yapılmıştır.
    47:22Çocuk İşçiliği ve Korunması
    • İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra gelişmiş ülkelerde aile gelirlerinin yükselmesi, eğitim olanaklarının artması ve çocukların korunması nedeniyle çocuk işçiliği önemli ölçüde azalmıştır.
    • Küreselleşme ve 1980'li yıllardan itibaren izlenen neo-liberal politikalar, özellikle gelişmekte olan ülkelerde çocuk işçi kullanımının yaygınlaşmasına yol açmıştır.
    • Çocukların çalışma yaşamında korunması ulusal ve uluslararası belgelerde düzenlenmiştir; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, Çocuk Hakları Bildirisi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi belgelerde çocuk korunması için düzenlemeler bulunmaktadır.
    48:30Yaşlılara Yönelik Sosyal Politikalar
    • Yaşlılara yönelik sosyal politikaların oluşturulmasında nüfusun yaşlanması, aile yapısındaki değişim, sosyal devlet anlayışı ve insani nedenler önemli rol oynamaktadır.
    • Gelişmiş ülkelerde yaşlılara yönelik sosyal politikaların temel amacı, yaşlıların ve ailelerinin yaşam kalitesini artırmak ve kişilerin sağlıklı yaşlanarak toplumsal yaşama aktif katılmalarını sağlamaktır.
    • Yaşlılara yönelik sosyal politikalar arasında yaşlılık sigortası, gelir yetersizliği nedeniyle yoksul duruma düşen yaşlılara gelir bağlanması, temel gereksinimlerini karşılamak için parasal ve ayni yardımlar, sağlık hizmeti ve kurumsal bakım hizmetleri bulunmaktadır.
    51:56Özürlülere Yönelik Sosyal Politikalar
    • Birleşmiş Milletler verilerine göre özürlüler dünya nüfusunun %10'unu oluşturmakta olup, bunların %80'i gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır.
    • Özürlülere yönelik sosyal politikaların temel amaçlarından biri, işgücü niteliği taşıyan özürlülere çalışma hakkı ve olanağı sağlamak, işgücü niteliği taşımayan özürlülere sosyal güvenlik ve bakım hizmetleri sağlamaktır.
    • Özürlülerin istihdam edilebilir hale getirilmesi için tıbbi tedavi, mesleki rehabilitasyon, özel eğitim ve temel eğitim verilmekte, ayrıca kota yöntemi, tahsis, sınırlı tahsis ve korumalı işyerleri gibi politikalar uygulanmaktadır.
    53:49Eski Hükümlülere Yönelik Sosyal Politikalar
    • Eski hükümlü, işlemiş olduğu suçtan dolayı hakkında mahkumiyet kararı kesinleşerek hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olduktan sonra cezasını tamamlayarak cezaevinden çıkan ve hükümlülük niteliği ortadan kalkan kişidir.
    • Eski hükümlülerin en önemli sorunlarından biri işsizlik olup, bu kişiler genellikle yeterli vasıfa sahip olmadıkları için iş bulmakta zorlanmaktadırlar.
    • Eski hükümlülere vasıf kazandırmak için infaz kurumlarında temel, orta veya yüksek eğitim ile mesleki eğitime tabi tutulmaları ve toplumla bütünleşmeleri için sosyal rehabilitasyon uygulanmaktadır.
    56:07Göçmenlere Yönelik Sosyal Politikalar
    • Uluslararası göç, insanlık tarihi kadar eski olup, 2000'li yıllarda göçmen sayısının 230 milyona çıkacağı ve dünya nüfusunun %2,60'unun göçmenlerden oluşacağı tahmin edilmektedir.
    • Uluslararası göç politikaları, göç alma ve ülkedeki göçmenlerle ilgili düzenlemeler ile göç verme ve göç verilen ülkedeki vatandaşlarla ilgili düzenlemeleri kapsar.
    • Göç alma politikaları göç kontrolü ve göçmen politikalarından oluşurken, göç verme politikaları ülke vatandaşlarının diğer bir ülkeye gönderilmesiyle ilgili kuralları ve göçün ekonomik-sosyal maliyetlerini azaltma düzenlemelerini içerir.
    58:10Küreselleşme ve Sosyal Politika
    • Küreselleşme terimi 1980'leri takip eden 20 yıllık dönemde uluslararası düzeyde meydana gelen iktisadi, sosyal, siyasi ve kültürel gelişmeleri izah etmek için referans olarak kullanılmaktadır.
    • Küreselleşme, herkesin kendi dünyasıyla ilgili olaylarda sebepleri veya sonuçları açıklamak için referans olarak kullanmaya başlanmasıyla karmaşık ve anlaşılması zor bir terim haline gelmiştir.
    • Küreselleşme, olumlu veya olumsuz değerlendirilse de, herkesin göz ardı edemeyeceği ve inkar edemeyeceği bir olgu ve süreçtir.
    59:43Küreselleşmenin Tanımı ve Önemi
    • Küreselleşme, iktisadi alanda başlayıp zamanla sosyal, politik ve kültürel boyutu da kazanan, tüm ülkeleri ilgilendiren bir olgudur.
    • Küreselleşme, ulus-devlet temelli dünya sistemini köklü şekilde değiştirecek bir süreç olup, bu değişim sonucunda kazanan ve kaybedenlerin belirsizliği algıları etkilemektedir.
    • Küreselleşme (globalization), İngilizce "global" kelimesinden türetilmiş olup, dünya çapında evrensel bir değişim ve dönüşüm sürecini ifade etmektedir.
    1:01:05Küreselleşmenin Doğuşu ve Gelişimi
    • Küreselleşmenin başlangıcı farklı görüşlerle ele alınmakta olup, 15. yüzyıl keşiflerinden, 19. yüzyıl sanayi devriminden veya 1980'li yıllarda başlamış olabileceği iddia edilmektedir.
    • 1980'li yıllarda başlayan küreselleşme süreci, ikinci dünya savaşı sonrası ekonomik büyüme, neo-liberal ekonomik politikalar, haberleşme teknolojisi gelişimi ve soğuk savaş döneminin sona ermesi gibi faktörlerle gerçekleşmiştir.
    • Küreselleşme, mal ve hizmet ticareti artışını yalnızca sayısal bir değişim olarak değil, politik, sosyal ve kültürel boyutlarına da vurgu yapmaktadır.
    1:06:33Küreselleşme Sürecinin Farklı Yaklaşımları
    • Küreselleşme konusunda literatürde üç ana yaklaşım bulunmaktadır: aşırı küreselleşmeciler, şüpheciler ve dönüşümcüler.
    • Aşırı küreselleşmeciler, küreselleşmeyi yeni bir çağ olarak tanımlayıp, mal ve hizmet sermaye hareketlerinin artması ve ülke devletlerinin önemini kaybetmesini vurgulamaktadır.
    • Şüpheciler küreselleşmenin ekonomik boyutuna odaklanırken, dönüşümcüler ise süreci nimetleri ve külfetleri birlikte değerlendirmek ve müdahale edilmesi gerektiğini savunmaktadır.
    1:08:41Küreselleşmenin Somut Görüntüleri
    • Küreselleşmenin ilk görüntüsü uluslararası mal ve hizmet ticaretindeki artış ve dünya ekonomisinin bütünleşmesidir.
    • Sermaye hareketleri, özellikle doğrudan sermaye yatırımları küreselleşmenin önemli bir boyutunu oluşturur.
    • Çok uluslu şirketler, sermayesi ve yönetimi de uluslararasılaşan yeni bir yapı kazanmıştır.
    1:10:35Küreselleşmenin Ulus Devlet ve Sosyal Devlet Üzerindeki Etkileri
    • Küreselleşme, ulus devleti ve sosyal devlet anlayışını değiştirmiştir.
    • Ulus devletin yetkilerini sınırlayan küreselleşme, sosyal devletin sosyal politika uygulamalarını da etkilemiştir.
    • Teşvik edici politikalar ve özelleştirme uygulamaları, sosyal güvenlik sistemini ve sendikaları zayıflatmıştır.
    1:12:26Küreselleşmenin Sosyal Etkileri
    • Küreselleşme taraftarlarının savunduğu "herkesin kazandığı yeni düzen" iddiası, özellikle 2000'li yıllarda yaşanan küresel krizlerden sonra ters yönlü olumsuz sonuçlar vermeye başlamıştır.
    • Küreselleşme var olan eşitsizlikleri artırmış, gelişmiş ülkeler ve bazı gelişmekte olan ülkeler kazançlı çıkarken, çok sayıda geri kalmış ülkenin kayıpları artmıştır.
    • İş gücünün yapısının değişmesi, enformel sektörün yaygınlaşması ve sendikaların pazarlık gücünün azalması endüstri ilişkileri sistemini zayıflatmıştır.
    1:13:38Küreselleşmenin Sosyal Boyutu
    • Küreselleşmenin hakim ideolojisi liberalleşme, sosyal devlet uygulamalarının alanını daraltırken, koruyucu sosyal hukukun esnekleştirilmesine yönelik düzenlemeler de koruyucu sosyal politikaları zayıflatmıştır.
    • Daha uzun çalışma süreleri, düşük ücretli ve sosyal hakları az olan atipik çalışma şekillerinin yaygınlaşması, merdiven altı iş yerlerinin artışı ve istihdam garantisi olmayan işlerin yaygınlaşması, geniş çalışan kesimler için küreselleşmenin karanlık yüzünü oluşturmuştur.
    • Küreselleşmenin yol açtığı sorunları öğrenmek ve bu sorunların aşılabileceğine yönelik çabaları belirleyecektir.
    1:14:39Uluslararası Çalışma Örgütü'nün Yaklaşımı
    • Küreselleşmenin beraberinde getirdiği sosyal sorunlarla mücadele küresel düzeyde olacaktır ve Uluslararası Çalışma Örgütü (IÇO), küreselleşmeye karşı çıkmak yerine onu anlamak ve yönetilebilir bir küreselleşme süreci oluşturmak için faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır.
    • IÇO, IMF, Uluslararası Para Fonu ve OECD gibi kuruluşlarla işbirliği yaparak, kendi anayasası ve Philadelphia Bildirgesinde yer alan temel sosyal politika kurallarından vazgeçmeden, küresel yeni düzenin ihtiyaçlarına uygun bir sosyal politika anlayışı oluşturmaya çalışmıştır.
    • IÇO, adil bir küreselleşme için sosyal adalet bildirgesi hazırlayarak, insana yakışır iş politikasını güçlendirmeye yönelik istihdam, sosyal diyalog ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi ile ilgili sosyal politika uygulamalarını birbirini bütünleyen bir strateji içinde uygulamak için uluslararası kurallar ve ilkeler belirlemeye ağırlık vermiştir.
    1:16:31Çalışma Yaşamındaki Uluslararası İlkelere Yönelik Strateji
    • 1998 yılında IÇO'nun kabul ettiği "Çalışma Yaşamındaki Uluslararası İlke ve Kurallar Bildirgesi", uluslararası çalışma örgütünün üyesi olan tüm ülkelerin onaylamamış olsalar da sekiz tane çekirdek kabul edilen sözleşmeye uygun hareket etmeleri zorunluluğunu ortaya koymuştur.
    • Bu bildirge, küreselleşmeyle birlikte örgütün yeni bir strateji izlemeye başladığını göstermektedir.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor