Buradasın
Sistem, Devlet ve Rejim Kavramları ile Modern Ulus-Devlet Anlayışı
youtube.com/watch?v=eydgmeUmypUYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir eğitimci tarafından sunulan akademik bir ders formatında olup, sistem, devlet ve rejim kavramlarını ve modern ulus-devlet anlayışının tarihsel gelişimini ele almaktadır.
- Video, sistem, devlet ve rejim kavramlarının tanımlarını ve birbirleriyle ilişkisini açıklayarak başlıyor, ardından Aristo ve Platon'un bu kavramlar hakkındaki görüşlerini inceliyor. Daha sonra Rönesans sonrası Avrupa'da burjuvazinin yükselişi, doğal haklar prensibinin ortaya çıkışı ve modern ulus-devlet anlayışının gelişimi anlatılıyor. Son bölümde ise modern ulus devlet anlayışı ile İslam arasındaki temel farklılıklar ve uluslararası ilişkilerdeki uygulamalar karşılaştırılıyor.
- Konuşmacı, modern ulus devletin kapitalist temel üzerine inşa edildiğini, dört temel unsuru (vatan-sınır, demografik özellik, otoriter olma ve ulusal çıkarların belirleyiciliği) ve bu anlayışın din, siyaset ve ekonomi üzerindeki etkilerini açıklıyor. Ayrıca Louis Alter, Anthony Giddens ve Gremş gibi düşünürlerin modern devlet hakkındaki eleştirileri de ele alınıyor.
- 00:08Sistem, Devlet ve Rejim Konusunun Önemi
- Konuşmacı, sistem, devlet ve rejim konusunu ele alacaklarını ve bu konunun tartışmalı olduğunu belirtiyor.
- 1996 Refah Partisi iktidarıyla Müslümanların zihninde sistem, devlet ve rejim algısı değişmeye başlamış, 28 Şubat süreci ve AKP iktidarı bu kırılmayı doruk noktasına ulaştırmıştır.
- Müslümanlar sistem karşısında karşıtlığını ilan ederken, mevcut iktidarlarla kol kola girip birlikte yürüme noktasında sıkıntı görmemektedirler.
- 02:16Sistem Kavramı
- Sistem, parçaları ögeleri arasında karşılıklı ilişki, etkileşim, bağlantı ve bağımlılık bulunan tutarlı bir bütün içinde birlikli hale getirilmiş nesneler toplamıdır.
- Devletler kuruluş aşamaları içerisinde her şeyden önce sistemini kesin olarak belirlemek zorundadır, sistemini belirlememiş hiçbir devlet var olması mümkün değildir.
- Sistem, bir binanın yapım aşamasına benzetilebilir; önce plan ve proje belirlenir, sonra devlet finans sağlar ve sınırlar belirler, taşeron firmalar ise rejimleri temsil eder.
- 06:02Rejim Kavramı
- Rejim kavramı sözlükte yönetme, düzenleme biçimi ve perhiz anlamına gelir, aynı zamanda devlette yönetim biçimi anlamında kullanılır.
- Aristo'nun anlayışına göre üç iyi rejim vardır: krallık, aristokrasi ve politi (filozofların yönetimi), bu rejimler zamanla yozlaşarak tiranlık, oligarşi ve demokrasi olarak dönüşebilir.
- Antik Yunan'da Aristo, Platon ve Sokrat demokrasi rejimine olumsuz bakar, demokrasi rejimi o dönem içerisindeki aristokrat ailelerle burjuvalar arasındaki bir çatışmanın ürünü olarak gelişir.
- 08:31Devlet Kavramı
- Platon için devlet en yüksek idealdir, sağlıklı hanımlarla beylerin çiftleştirilerek sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi ve çocukların anne-babalarını tanımaması gerektiği savunulur.
- Aristo devleti en yüksek ideal olarak ele almaz, devletin ortaya çıkış sebeplerini doğal ve ailelerin bir araya gelmesiyle oluşan köyler, kasabalar ve şehirler olarak açıklar.
- Aristo'ya göre devlet küçük bir sınır içerisinde olmalıdır, aksi takdirde halkın iyiliğini gözetme ve adalet götürme problemi yaşanır.
- 12:03Aristoteles'in Devlet Anlayışı
- Aristoteles'e göre çiftçiler, zanaatkarlar ve tüccarlar site vatandaşlığından mahrum edilmeli, sadece askerler, yargıçlar ve din adamları sitenin gerçek sahipleri olarak görülüyor.
- Modern ideolojilerde devlet tanımı farklı şekillerde ele alınıyor: Marksizm'e göre meşru şiddetin tekeli, işlevselci bakış açısına göre çeşitli kültürleri bir arada tutan araç, liberalizme göre sadece güvenlik ihtiyacını karşılayan bir kurum.
- 13:33Ulus Devletin Oluşum Süreci
- Ulus devletin oluşum süreci 1492 yılında Rönesans'la başlıyor, sanatta değişmeler reform hareketlerine dönüşüyor ve coğrafi keşifler Avrupa'da burjuvazi sınıfının ortaya çıkmasına sebep oluyor.
- Burjuvazi sınıfı, tasarruf, ticaret ve çeşitli kuruluşlarla saygın bir yer kazanırken, feodalite ve kiliseye karşı savaş açmış durumda ve merkezi otoritenin yanında yer alıyor.
- Burjuvazi doğal haklar prensibini gündeme getiriyor: seyahat özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, mülkiyet edinme hakkı ve serbest girişim hakkı gibi haklar talep ediyor.
- 15:39Burjuvazinin Güçlenmesi
- Liberalizmin savunduğu doğal haklar prensibi, aslında feodalite ve kiliseye karşı burjuvazinin kendisini sağlama almak için ortaya atmış olduğu fikirler olarak karşımıza çıkıyor.
- Burjuvazi kendi davasını insanlığın ortak davası haline getirmeyi beceriyor ve bu süreçte fikir adamlarını, aksiyon adamlarını ve filozofları besliyor.
- Servetin kaynağının topraktan ticarete dönmesi feodalitenin gücünü azaltıyor ve merkezi otoriteler burjuvaziyi finans olarak destekleyecek kurumlar olarak merkeze koyuyor.
- 17:10Sermaye Sınıfının Davası
- Sermaye sınıfı kendi davasını toplumun her kesiminin ortak davası haline getirebiliyor, örneğin küresel çapta Amerika'nın demokrasi mücadelesi emperyalist amaçlarla gerçekleşiyor.
- Türkiye'de de 2023 ve 2071 gibi hedefler sihirli camın önünde duran vaatler olarak sunuluyor, ancak gelir eşitsizlikleri ve adaletsizlikler gündeme gelmiyor.
- Burjuva, kendi dönemi içerisinde Katolik Kilisesi'ne karşı merkezi otoriteyi destekliyor ve bu sayede toplumun parçalanmasında ve modern ulus devlete giden yolda adımlar atmış oluyor.
- 19:49Modern Ulus Devlet Anlayışı
- Modern ulus devlet anlayışı filozofların geliştirmiş olduğu kavramlarla toplumda kabul görmeye başlıyor ve üç tip seçkinci yaklaşım konuşuluyor: Geotoa Moska, Wilfredo Pareto ve Charles Wright Mills.
- Geotoa Moska'ya göre toplum yöneten ve yönetilen iki sınıfa ayrılıyor, yöneten sınıf azınlıkta, yönetilen sınıf çoğunlukta olup, yöneten sınıf baskı, inandırma, hile ve şiddet gibi yolları kullanabiliyor.
- Modern ulus devlet anlayışının temel değeri rasyonel aklı merkeze koymak ve pozitivist temeller üzerine yükselmek, din artık toplum içerisinde belirleyici olmaktan çıkıyor.
- 21:45Seçkinci Yaklaşımlar
- Wilfredo Pareto'ya göre yönetici seçkinler ve yönetici olmayan seçkinler vardır; yönetici olmayan seçkinler merkezi siyasal iktidarın içerisinde yer almazlar ama siyasal iktidarı kuşatırlar.
- Charles Wright Mills de aynı şekilde sınıfları ayırırken yönetici seçkinler ve yönetici olmayan seçkinler derken siyasal iktidar, askeri iktidar ve işadamları iktidarı olmak üzere üç tip seçkin olduğunu belirtiyor.
- Kur'an'dan da baktığımız gibi tarihten bugüne "firavun, belam ve karun" olarak tanımlanan üç tip seçkin vardır: firavun siyasal iktidarı, belam askeri kanadı, karun ise sermaye boyutunu oluşturur.
- 23:00Modern Ulus-Devlet ve Kapitalizm
- Modern ulus-devlet kapitalist bir temel üzerine inşa olur ve kapitalist dönem klasik kapitalist dönem ve neo-kapitalist dönem olmak üzere ikiye ayrılır.
- Klasik kapitalist dönemde kırsal alanlardan kentsel alana göç edenlerin çoğunluğu kadar yeni iş yaratılamadığı için çalışma süreleri uzun, ücretler düşük ve sağlıksız yaşam koşulları yaşanıyordu.
- Kapitalizm, Marksistlerin ve kolektivistlerin çalışmaları karşısında refah devleti anlayışını ve sosyal politikaları gündeme getirerek, çalışma sürelerini kısıtlayarak ve ücretleri yükselterek kendi sistemini kurtarmıştır.
- 24:56Modern Ulus-Devlete Eleştirel Bakış
- Louis Alter, devletin ideolojik ve baskı aygıtlarıyla halkı bir sürü haline getirdiğini ve bunu yönettiğini eleştirir.
- Anthony Giddens, küresel sistem teorisini ortaya koyarak merkezi ulus devletlerin küresel sistemin istediklerini kendi ülkelerinde uyguladıklarını belirtir.
- Anthony Gremş'in hegemonya teorisine göre, bir devlet halkını yönetmek için hile, baskı ve şiddet kullanır; toplum adapte olursa şiddeti azaltır, adapte olmazsa şiddeti artırır ve toplum itaat etmeyi normal görürse hegemonya gerçekleşir.
- 27:24Modern Devleti Belirleyen Unsurlar
- Modern devleti belirleyen dört unsur vardır: vatan-sınır (teritoryal), demografik özellik, otoriter olması (totaliter) ve ulusal çıkarların belirleyiciliği ilkesi.
- Modern ulus devletlerde sınırlar insandan önce gelir ve devlet mekanı kurumsallaştırma derdindedir.
- Modern ulus devletlerin temelinde din yoktur, pozitivizm, rasyonel akıl ve reel politik okumalar vardır.
- 29:01Demografik Özellik ve Totaliterlik
- Demografik özellik, modern ulus devlette parçalanmış bir durumdadır ve ümmet olma halini terk edip birey olma haline dönüştürür.
- Modern ulus devletlerde üreme ile ancak çoğalabilirken, İslam anlayışında sayının artması üremekten daha çok iman etmeyle oluşur.
- Modern ulus devlet anlayışında kişiyi Allah yaratmıştır, ancak Allah'ın yaratılışından kendisi gibi yaratılmış olan bir kuruma kendi yönetimini devreder.
- 31:40Modernite ve İslam Arasındaki Çatışma
- Modernite insanı yaratılış temelinden varoluş temeline indirir; Jean Paul Sartre'a göre varlık önce gelir, öz ondan sonra gelir.
- İslam varlıktan önce özü ortaya koyar ve Kur'an'da dünyanın bir amaçsız bir şekilde yaratılmadığını, her şeyin bir amaç üzerine yaratıldığını söyleyen ayetler vardır.
- Modern ulus devlet bireyi bir amaçsızlık içerisinde bulur ve ona kendi direktiflerini dayatarak yeni bir öz vermeye çalışır.
- 33:21Homojenleştirme ve Eşitlik Anlayışı
- Modern ulus devletin her şeyi homojenleştirme arzusu vardır ve farklılıklara tahammülü yoktur.
- İslam farklılıkları Allah'ın bir ayeti olarak görür ve farklılıklara fitne çıkarmadığı sürece müdahale etmez.
- Modern ulus devletler eşitlik anlayışıyla hareket eder ancak bu anlayışta "herkes eşittir ama domuzlar daha eşittir" ilkesiyle hareket ederler ve başlangıçta doğal haklar prensibinde kendi çıkarlarını maksimize etmek arzusundadırlar.
- 35:31Modern Ulus Devlet ve İslam İlişkisi
- İslam meseleye adalet penceresinden bakarken, modern ulus devleti belirleyen ilkeden uluslararası ilişkilerde çıkarın ve ulusal çıkarların belirleyiciliği ilkesidir.
- Modern ulus devletlerde, İslam devleti veya Müslümanların yaşadığı bir ülke olsa bile, uluslararası ilişkiler bugün bir ihtisaslaşma alanıdır.
- Ulus devletin kendi bölgesel alanında bir güç olabilmesi ve emperyalist bir devlet olma yönündeki politikalarını oluşturan bir alan olarak karşımıza çıkıyor.
- 36:30Ulusal Çıkarlar ve Adalet
- Modern uluslararası ilişkilerde hak ve adalet ölçekleri konunun dışına çıkıyor, tamamen ulusun mevcut çıkarları ön plana çıkıyor.
- Suriye örneğinde İran'ın tutumu inceleniyor; İslam devleti olarak kendini ifade ettiği için Esed'in yaptığı zulümün bir zulüm olduğunu belirtmesi ve durdurabilmesi gerekiyordu.
- İran, ulusal çıkarları gereği askerini ve komutanlarını göndererek Esed'in yanında oradaki gruplara karşı bir savaş başlattı, bu da normalde bir Müslüman ülkeden beklenmemesi gereken bir davranıştır.