Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- "Sıradışı Tarih" adlı programın bu bölümünde, normal sunucu Turgay Güler'in yerine Prof. Dr. Mehmet Çelik konuk olarak yer almaktadır. Video, bir sohbet formatında sunulmaktadır.
- Program, güncel Halep'teki savaş ve insanlık trajedisini ele alarak başlar, ardından Halep'in Türk kimliği, Türkiye-Suriye ilişkileri ve tarihsel bağlar üzerine derinlemesine bir analiz sunar. Konuşmacı, Halep ziyaretlerindeki deneyimlerini, Osmanlı İmparatorluğu'nun Suriye'deki rolünü, Milli Mücadele dönemindeki olayları ve Misak-ı Milli'nin güney sınırları konusunu anlatır. Video, Türkiye'nin Batı ile ilişkileri, küresel siyaset ve Doğu-Batı kültürlerindeki farklılıklar gibi geniş bir yelpazede konuları ele alır.
- Programda ayrıca Suriye üniversitelerinde Türkçe bölümünün açılması, Türkiye-Suriye akademik işbirliği girişimleri, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Türk askerlerine karşı işlediği savaş suçları ve Türkiye'nin kimliğini koruma çabaları gibi konular da tartışılmaktadır. Konuşmacı, İslam ve Hristiyanlık tarihinden örnekler vererek Doğu-Batı kültürel farklılıklarını da incelemektedir.
- 00:07Sıradışı Tarih Programı ve Halep Meselesi
- Prof. Dr. Mehmet Çelik, Turgay Güler'in rahatsızlığı nedeniyle "Sıradışı Tarih" programını sunuyor.
- Programda olağanüstü günlerden geçtikleri ve tarihin hızlı akması nedeniyle günümüzleri anlamak için geçmişe bakmanın gerekliliği vurgulanıyor.
- Konuşmacı, son iki günde Halep'te 600 üzerinde sivilin hayatını kaybettiği ve orada acımasız bir savaşın yaşandığı bir insanlık trajedisi yaşanıyor.
- 02:15Halep'in Türk Kimliği
- Birinci Dünya Savaşı'nda kaybedilen toprakların yanında, en acı tarafın hafızanın kaybedilmesi olduğu belirtiliyor.
- 60-70 yaşındaki eğitimli insanlar Halep'i sadece bir Suriye şehri olarak hatırlarken, Antep, Kilis, Hatay gibi bölgelerde sıradan insanlar bile Halep ile ilgili Türk türkülerini biliyor.
- Anadolu'ya henüz Türkler bulaşmadan Halep bir Türk şehri olmuş ve 90 yıl önce bizden kopmuş.
- 04:291984'teki Halep Ziyareti
- Konuşmacı 1984 yılında 20'li yaşlarında Halep'e gittiğinde, Arapça bilgisi az olduğu halde şehirde Türk kültürünün etkisi altında olduğunu fark etmiş.
- Plakçılar çarşısında çalınan şarkıların %70'i Türkçe olup, Sibel Can, Altınmeşe, Orhan Gencebay ve İbrahim Tatlıses gibi sanatçıların türkülerinin çalındığını görmüş.
- Sinemalarda Türkçe filmlerin Arapça'ya çevrilmeden izlendiğini ve Türkmenler dışında Süryaniler, Ermeniler, Keldaniler, Marunilerin günlük konuşmalarını Türkçe yaptığını fark etmiş.
- 07:20Halep'in Türk Kimliğinin Baskınlığı
- Konuşmacı, "Halep'in Türk kimliği bugün Anadolu şehirlerinden bazılarından daha baskın" iddiasını 40 yıldır söylüyor.
- 1993 ile son 5-6 yıl arasında Suriye ile 16 uluslararası Ortadoğu sempozyumu düzenlemiş.
- İlk sempozyumda Suriye üniversitelerinden sadece 2 kişi katılmış, ancak sonraki sempozyumlarda hava samimiye gidermiş ve 8 tanesini Suriye'de yapmışlar.
- 10:34Suriye'de Bir Konferans Deneyimi
- Konuşmacı, Suriye'de düzenlenen bir konferans sırasında, bir Suriyeli akademisyenin "Suriye Osmanlı yönetiminde geri kaldı" cümlesine tepki gösteren diğer akademisyenlerin tepkisine maruz kalmış.
- Konferans sırasında Türk akademisyenlerin sessiz kalması karşısında Suriyeli akademisyen özür dileyerek, Osmanlı'nın hoşgörüsü ve barındırma kapasitesini öven konuşmalar yapmıştır.
- Konferans sırasında bir Suriyeli akademisyen, Osmanlı'nın Suriye'deki Arap kültürünün muhafızı olduğunu ve Fransızlar olsaydı 50 yıl daha kalsalardı Fransızca konuşulacağını söylemiştir.
- 14:42Türkiye-Suriye İlişkileri
- Savaş öncesinde Türkiye-Suriye ilişkileri gelişmişti, karayoluyla gidip gelme imkanı vardı.
- Konuşmacı, Halep'te bir Arap'ın kendisini televizyonda gördüğünü söylemesi ve Fatih'te bir Suriye Kürt'ün kendisine selam vermesi gibi deneyimlerini paylaştı.
- Günümüzde Halep'te çocuklar ölüyor, hastaneler yok ve insanlık yardımının taşınamadığı bir durum yaşanıyor.
- 17:05Suriye Üniversiteleri ve Türkiye İlişkileri
- Şam Üniversitesi'nde öğretim üyelerinin %70'i Avrupalı (İngiliz, Fransız, Alman, Rus) olup, Türk akademisyenler azınlık durumundaydı.
- Suriyeli akademisyenler, Türkiye ile üniversite kurma tekliflerinin reddedilmesine karşı çıkarak "Türk milleti bu değildi" demişler.
- Türkiye'nin Suriye'de Türkçeyi dörtüncü yabancı dil olarak kabul ettirmesiyle, Halep Üniversitesi'nde Türkçenin birinci yabancı dil seçildiği ve Şam'da ikinci dil olduğu belirtilmiştir.
- 20:03Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün Açılması
- Türkiye, Suriye'de Türk Dili ve Edebiyatı bölümünün açılmasını teklif etmiş, ancak Suriyeli akademisyenlerin "hocamızı verin" isteği üzerine harekete geçilmiştir.
- Sabahattin Küçük, oğlu için endişe duyarak bu görevi kabul etmemiş.
- Mahmut Kaplan adlı Antep doğumlu profesör, Suriye'de misafir öğretim üyesi olarak görev yapmak için izin alındı.
- 22:37Türkiye-Suriye İlişkileri
- Konuşmacı, Ankara TİKA'dan ayarladığı bir işten bahsediyor ve bir yıl boyunca Suriye'de en az onbeş-yirmi konferans verdiğini belirtiyor.
- Üniversite öğrencilerinin ilk sorusu "Siz müslüman mısınız?" şeklindeydi, bu da iki ülke arasındaki ilişkilerin doksan yılda nasıl kopuklaştığını gösteriyor.
- Konuşmacı, Türkiye'den gelen on kişi dahil olmak üzere Suriye'deki sempozyumlarda farklı üniversitelerden profesörlerle kaynaşma süreci yaşadığını anlatıyor.
- 24:54Suriye Krizi ve Türkiye'nin Rolü
- Suriye'de üç buçuk milyon Suriyeli Türkiye'de misafir ediliyor ve Türkiye'nin güvendiği bölgede güvenli bölge oluşturma çabası var.
- Suriye'nin merkezi iktidar belli bölgeleri kontrol ediyor ancak bunu İran ve Rusya'yı arkasına alarak yapabiliyor.
- Türkmen Dağı'nda Şanlı bir direniş varken, Halep'te de Şanlı bir direniş vardı, ancak şimdi Halep'in son hali yıkık durumda.
- 26:03Suriye'deki Türk Mirası
- Halep'te Nesimi'nin türbesi bulunuyor ve Bergen adında bir sanatçı Suriye'nin Halep vilayetinden.
- Suriye'de şehit sayısı Şam'da altı bin, Halep'te dört bin, Beyrut'ta dört bin beş yüz civarında.
- Dünya Savaşı'ndan sonra Halep'in çok acısı var, Türkiye'de Mondros Antlaşmasıyla ordunun terhis edildikten sonra milli mücadele başlamıştı.
- 28:04Milli Mücadele Dönemi Halep İlişkileri
- Halep Müzesi'nde Şeyh Ahmet es-Sünusi, Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa'nın Kur'an-ı Kerim üzerine yemin eden bir pankart var.
- Milli Mücadele döneminde Halep'te Misak-ı Milli meselesi vardı, Şam'da Fransızlara bağımsız bir devlet kurma düşüncesi vardı ancak Halep bunu istemiyordu.
- Mustafa Kemal Paşa'nın imzasıyla çekilmiş telgraflar var ve Halep halkı Ankara Antlaşması'ndan korkarak "bizi Fransızlara bırakmayın" diye feryat ediyorlardı.
- 32:04Türkiye'nin Halep'e İhaneti
- Ankara Antlaşması imzalandıktan sonra Halep'te terk edilmişlik duygusu oluştu.
- Türkiye, Balkanlar'daki insanların eziyetinden beceremediği gibi, Halep'e de ihanet etti.
- Türkiye Balkanlar'dan kaçabilenleri kucağına açtı, ancak Halep'e ihanet etti ve bu durum göz göre göre bir ihanet olarak değerlendiriliyor.
- 33:03Fransızlar ve Suriye
- Fransızlar 1918'den 1921'e kadar Suriye'de hakimiyet kuramadılar ve bağımsız devlet kurma tekliflerini reddettiler.
- Fransız tarihlerinde Türkler hakkında "büyü yapmışlar" gibi ifadeler kullanılmıştır.
- Aynı şekilde İsraili tarihçiler Filistinlilerle ilgili, Amerikan Board Misyoner Teşkilatı'nın raporlarında ise Bulgarlar için benzer ifadeler kullanılmıştır.
- 33:55Robert Kolej'in Kuruluşu ve Hedefi
- Bulgaristan'da dört sene çalıştılar ancak bir Bulgar milliyetçiliği aşılamadılar.
- İzmir'de yapılan bir toplantıda "baltanın sapı ağacın kendisinden olmalı" prensibiyle Bulgar çocuklarını eğitip milliyetçiliği aşılamaya karar verdiler.
- Robert Kolej'in kuruluş sebebi budur ve Robert Kolej Bulgaristan'ı Türkiye'den koparmıştır.
- 35:08Robert Kolej'in Etkisi
- Robert Kolej kurucusu Dr. Hemlin'in hatıratında, Türkiye'de 54 sene (yarım yüzyıl) çalıştıktan sonra hedefine vardıktan sonra Bulgaristan'ın ilk üç başbakanını yetiştirdiği belirtilmiştir.
- Robert Kolej mezunları Bulgaristan'ın anayasasını hazırladı ve haricinesini etkiledi.
- Robert Kolej'in hedefi Türk çocuklarını Hristiyan etmek değil, Bulgaristan'ı Türkiye'den koparmaktı.
- 38:37Yunanistan ve İzmir
- Mustafa Kemal Paşa, Yunanistan'ın Türkiye'nin düşmanı olmadığını, buraya kimler tarafından çıkarıldığını biliyordu.
- Yunanistan'ın Türkiye'yi meşgul etmek için çıkarıldığı, böylece Ortadoğu'da sınırlarını çizmeleri için İngiltere'nin onları çıkardığı iddia ediliyor.
- Yunanlılar 15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıktılar, Mustafa Kemal Paşa ise 19 Mayıs'ta Samsun'a çıktı ve Yunanlıların Polatlı'ya gelmesine müdahale etmedi.
- 40:25Fransızlarla Anlaşmalar ve Londra Konferansı
- Mustafa Kemal Paşa Fransızlarla Ankara Anlaşması yaptı ve Rusya'ya Batum'u verdi.
- Fransızlar Londra Konferansı'nda İzmir'in "Türklerin" olduğu söylendi, bu da Yunanistan'da ihtilal ve kargaşa yarattı.
- Halep Suriye'de kalmış olsa da, Anadolu'da bu durumu kurtarmak için gerekliydi.
- 42:34Misak-ı Milli ve Sınırlar
- Türkiye Fransızlarla hiç pazarlık yapmadı çünkü Misak-ı Milli'nin kriteri Müslüman tebaya göre çizilmişti.
- Suriye'nin tamamı Müslüman tebaya sahip olmadığı için ayrıldı.
- Misak-ı Milli'nin güney sınırları nüfusa göre çizildi, Kürt ve Türklerin olduğu yerler korundu.
- 44:18Halep ve Lozan Konferansı
- Konuşmacı, Halep'in Türk şehri olduğunu ve bölgenin Kürt ve Türk nüfusa göre Türkiye'den ayrılmaması gerektiğini vurguluyor.
- Lozan Konferansı'nda İngilizler, Musul bölgesi konusunda Türkiye ile özel görüşmeler yapmak istemişler, ancak İnonu bu konuyu geri çekmiş ve halka sorulması gerektiğini belirtmiş.
- İnonu'nun Lozan'a gittiğinde elinde demografik yapı dosyası vardı ve İngilizler Lozan'dan sonra Kürtler arasında kamuoyu yoklaması yapmış.
- 46:37Kamuoyu Yoklaması Sonuçları
- Hakkari bölgesinde yapılan kamuoyu yoklamasında, Kürtler ve Türkmenler ayırmadan ahalinin %96'sı Türkiye'ye katılmak istediğini, %4'ü ise Irak devletiyle kalmak istediğini göstermiş.
- İngilizler, kamuoyu yoklaması sonucunda Türkiye'ye katılmak isteyenlerin çoğunluğunu görerek, Lord Gürzon'un "okuryazar olmayan, cahil adamın fikrini mi soracağız?" diyerek bu sonucu reddetmesine rağmen, konuyu Milletler Cemiyeti'ne devretmişler.
- Ankara'nın büyük hatası, İngilizlere "Halep'i al diyecektim, sana %20'ye pay ver" dememesi olmuş, İngilizlerin de %20'ye razı olması halinde Hong Kong modeli uygulanabilirdi.
- 50:17Halep ve Batı İlişkileri
- Halep'te bir insanlık trajedisi yaşanıyor ve Halep'ın tarihi perspektifi konuşulmuş.
- Türkiye'nin batıya yönelmesi, sadece 200 yıldır değil, Orta Asya'dan çıktığından beri batıya doğru bir yürüyüş söz konusu.
- Halep'teki Zekeriya Camii'nin altında iyi bir kütüphane var ve caminin etrafında 40-50 hafız bulunuyor.
- 51:46Birinci Dünya Savaşı'ndaki İngiliz Esir Politikası
- Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler, Filistin cephesindeki Gazze'de Türk askerlerini esir almışlar.
- Esir alınan Türk askerlerini yeniden savaşa katılmaması için toprak havuzlar yaptırdılar ve içlerine kriz ol diye bir ilaç attılar.
- Bu esir askerlerin hepsi kör olmuş ve Lozan'a giderken Türkiye, 15 bin kör asker olduğunu belgeleyen bir dosya ile gitmiş.
- 56:07Batı İlişkileri ve Modern Tarih
- Son dönemde Türkiye ile Batı arasında ciddi bir hesaplaşma başlamış, Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri son 50 yılın en kötü dönemine girmiş.
- Fetö darbe teşebbüsünden sonra Batı ve Avrupa Birliği, terör örgütlerine ve terör destekçilerine sahip çıkarak Türkiye'ye karşı bir cephe almış.
- Avrupa Parlamentosu, ilişkileri dondurmada tavsiye niteliğinde önemli bir karar almış.
- 57:41Can Dündar ve Uğur Mumcu Vakaları
- Can Dündar vakasıyla ilgili Alman Cumhurbaşkanı'nın Can Dündar'ı sarayda kabul ettiği ve bağlılığını bildirdiği belirtiliyor.
- Uğur Mumcu'nun oğlu, Alman Cumhurbaşkanı tarafından karşılandığı bir fotoğraf paylaşılmış.
- Uğur Mumcu, öldürülmeden önce PKK terör örgütü ile devletin karanlık unsurlarının ilişkilerini ve PKK'nın uyuşturucu balonları ile ilişkilerini deşifre eden yazılar yazmıştı.
- 59:14Uğur Mumcu ve Cumhuriyet Gazetesi
- Uğur Mumcu, 1970'li yıllarda solun silahşörü olarak görülürken, 1980 darbesinden sonra ulusalcı bir çizgide, millete ihanet etmeyen, sadece yönetimi ve yapıyı tenkit eden bir noktada görülmüştür.
- Uğur Mumcu'nun PKK'ya karşı duruşu son derece netti ve Cumhuriyet gazetesi denince akla gelirdi.
- Uğur Mumcu'nun oğlu Ceyhan Mumcu, Can Dündar meselesinde Cumhuriyet okumayacağını söylemiş ve gazetenin FETÖ'nun eline geçtiğini iddia etmiştir.
- 1:02:45Kimlik ve Taklit Meselesi
- Taklit hiçbir zaman takdir edilmez, kendi şahsiyet ve kimliğinle durulduğunda saygı görülmektedir.
- Gaziosmanpaşa, Şamil ve Şükrü Paşa gibi şahsiyetlerini muhafaza eden kişiler, düşmanları tarafından bile saygı görmüştür.
- Kimliğinizi muhafaza etmek önemlidir, çünkü bir kimseye benzediğinizde kıymetiniz kalmaz.
- 1:05:39Türkiye-Batı İlişkileri
- Tayyip Erdoğan, Batı'ya yaltaklanmıyor, bu yüzden Batı ona karşı daha sert tavır sergilemektedir.
- PKK terör örgütüne karşı Batı'da sert tepki görülürken, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı gösterilerde sert tepki görülmemektedir.
- Cumhuriyet döneminde Gazi Paşa ve İsmet Paşa'nın Batı ile ilişkileri sınırlıydı, ancak İkinci Dünya Savaşı sonrası Türkiye Batı kampında yer almaya başladı.
- 1:07:41Fener Patrikhanesi Meselesi
- Lozan Kanunu'na göre Fener Patrikhanesi sadece siyasetle uğraşmayacak, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olan Rumların dini hizmetlerini görecektir.
- Patrik ve Sensin (kilise meclisi) üyeleri mutlaka Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalıdır.
- Amerika, Fener Patrikhanesi'ne ökumenik sıfat vermek ve Balkanlar'da kilise üzerinden etkin siyaset yürütebilmek için İsmet Paşa'ya mektup göndermiş, ancak İsmet Paşa kanunlara aykırı olduğunu söyleyerek reddetmiştir.
- 1:10:39Johnson Mektubu
- Johnson mektubunda Amerika başkanı İsmet Paşa'ya bir patrik göndereceğini ve mektuplardaki ifadelerin İsmet Paşa'nın ruhaniyetini taciz etmediğini belirtmiştir.
- Amerika, Türkiye'den farklı diktatörlerle çalışmakta ve onların hepsinin kendilerine yaltaklandığını düşünmektedir.
- Johnson başkanlık uçağını Patrik Athenagoras'a tahsis etmiş, uçak İstanbul'a indiğinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, Patrik Athenagoras'a nüfus cüzdanı ve pasaport sunmuştur.
- 1:13:36Türkiye'nin Amerika İlişkileri
- Kenan Evren, Amerika'nın icazeti ile darbe yaptı ve darbe sonrası teşekkürlerini sunmak için Amerika'ya randevu istediler.
- Amerika, altı ay boyunca randevu vermedi ve her onbeş günde bir faks göndererek "başkanın programları çok yoğun" diyerek erteledi.
- Sonunda bir hafta içinde randevu verildi ve Kenan Evren bir hafta Amerika'da kaldı, ancak sadece yedi dakika görüştüler.
- 1:16:28Amerika'nın Dünyadaki Rolü
- Türkiye, Amerika'ya karşı "PYD silah veriyorsunuz" ve "terör örgütleriyle kol kola girdiniz" gibi eleştirilerde bulundu.
- Amerika, Türkiye'nin NATO'daki en iyi müttefikinden stratejik model ortağına düşüşüne neden oldu.
- Amerika, Katar ve Rusya gibi ülkelerin yanında İslam dünyasından hiç ses çıkmadı, çünkü İslam coğrafyası dışındaki ülkeler Amerika'nın "eyaleti" olarak görülüyor.
- 1:18:34Avrupa Birliği ve Amerika İlişkileri
- Avrupa Birliği, Amerikan hegemonyasına karşı bir dünya aktör olabilir mi diye düşünüldü, ancak Almanya liderliğinde bile Amerika'nın güdümünden çıkamıyor.
- Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri, Amerika ilişkileri bozulduğu için bozulmuş gibi görünüyor.
- İngiltere, Avrupa Birliği içinde Amerika ile paylaşacağı payın daha az olduğunu gördü ve bu nedenle çıkıyor.
- 1:20:21Uluslararası Siyasi Değişim
- Amerika'da Trump seçildi, kendi partisinin de desteklemediği, milliyetçi ve Amerikan çıkarlarını öne çıkaran bir lider.
- Avrupa'da ırkçılık ve İslamafobi yükseliyor, ulus ötesi yapılar yerine devletler kendilerine dönüyor.
- Avrupa Birliği'nin genetik yapısına uygun değil, çünkü Avrupa ülkeleri birbirlerini sürekli yemekten dolayı birlik kurdu.
- 1:24:48Kültürel Farklılıklar
- Faşizm kavramı Türkiye'de aşırı milliyetçilik olarak algılanırken, Batı'da Holokost'a kadar giden bir tarihi yük taşıyor.
- Türkiye'de bir İngiliz Türkolog, fakir bir yaşlı adam için bozuk para verilen durumda şaşkınlık göstermiş, çünkü Batı kültürüne göre yardım etmek bir alışkanlık değil.
- Merhamet, şefkat gibi kelimeler Batı dillerinin lügatlarında yoktur, bunlar kültürel genetikle ilgili kavramlardır.
- 1:27:39İsviçre Ziyareti
- Konuşmacı, görevinin sonlarına gelirken hükümetin onu ve altı kişilik bir ekibi İsviçre'ye gönderdiğini anlatıyor.
- Ekibin içinde üç akademisyen, iki vali, bir genel müdür ve bir müsteşar olduğu belirtiliyor.
- İsviçre'de yedi gün geçirdikleri ve Bern'den Zürih'e trenle on beş dakikalık mesafeyi geçtikleri söyleniyor.
- 1:28:14Başbakanın Yemeği
- İsviçre başbakanı başbakanlıkta yemek vermiş ve konuşmacılar ne geldiyse yemişler.
- Yemeğin sonunda garson çay, kahve ve tatlı seçeneklerini sormuş, konuşmacı ikisini de alarak başbakanın parasını ödemiş.
- Konuşmacı, başbakanın yemek vermesine rağmen inat için ikisini de almış ve parasını ödemeyi tercih etmiş.
- 1:30:00Tren Deneyimi
- Zürih treninde yaşlı bir adamın elleri ayakları titriyor ve kalkamadığı halde, elli kişinin geçmesine rağmen kimse yardım etmemiş.
- Konuşmacı adamı tutmuş, trenin yanına indirmiş ve açık alana götürmüş.
- Yaşlı adam konuşmacıya "Türk müsün?" diye sormuş ve konuşmacıya "Bizimkiler yapmazlar" demiş.
- 1:31:18Kültür Farkları
- Konuşmacı, İsviçreli insanların hiçbir şeyi paylaşamadıklarını ve çocuklarının on sekiz yaşına geldiğinde evden atıldıklarını belirtiyor.
- Bu kültürel genetik ile Türk kültürü arasındaki farkı vurguluyor.
- Üç buçuk milyon Suriyeliyle ilgili olarak İsviçreli insanların fakire nasıl yardım edebileceklerini anlamadıklarını söylüyor.
- 1:32:14Mitoloji ve Genetik
- Konuşmacı, Doğu ve Batı arasındaki genetik farkı mitoloji açısından ele alıyor.
- Hz. Peygamber'in Mekke döneminde kureyşlilere sadece Allah'a şirk koşmamalarını, ahiret gününe iman etmelerini ve kendisinin Allah'ın elçisi olduğunu söylediğini anlatıyor.
- İsa Mesih'in de Kudüs'te Yahudiler ve Romalılara hitap ederken sadece materyalizme karşı söylemler yaptığını belirtiyor.
- 1:35:18Hristiyanlığın Paganlaşması
- Konuşmacı, Hristiyanlığın paganlaştığını ve Roma'nın bunu durduramadığını söylüyor.
- Konstantinos'un henüz Hristiyan olmadan kilise vergilerinden muaf olacak, askerlikten muaf olacak ve piskoposluk mahkemelerini en üst mahkeme kabul ettirdiği belirtiliyor.
- Vatikan'ın 1400'lü yıllarda Roma gecekondu vergisini aldığını ve bir Papa'nın bu parayı almamak istemesini anlatıyor.
- 1:37:52Kilise ve Materyalizm
- Konuşmacı, kilisenin materyalizme bulaştığını ve köle sahibi olduğunu belirtiyor.
- Kardinallerin bu parayı kötü işler için değil kilise ve manastır yapmak için kullanacaklarını söylemesine rağmen Papa'nın bu paraya kilisenin ihtiyacı olmadığını düşündüğünü söylüyor.
- Konuşmacı, Batı'nın genetiğinde materyalizm olduğunu ve Türk kültüründe ise fakire, yolda kalmışa ve muhacire yardım etme değerlerinin olduğunu vurguluyor.