Buradasın

Ortadoğu'da Mültecilik ve Suriyeli Mültecilerin Yaşadığı Zorluklar

youtube.com/watch?v=iMQPLhmV5cM

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Bu video, bir konuşmacının Ortadoğu'daki göç hareketleri ve özellikle Suriyeli mültecilerin yaşadığı zorlukları anlattığı eğitim formatında bir sunumdur. Konuşmacı, kendi deneyimlerini ve araştırmalarını paylaşarak konuyu detaylandırmaktadır.
Video, Ortadoğu'daki göç hareketlerinin tarihsel gelişiminden başlayarak, özellikle Suriye'deki savaş sonrası mültecilerin yaşadığı zorlukları ele almaktadır. Konuşmacı, dünya genelindeki mültecilerin durumunu istatistiklerle destekleyerek anlatmakta, ardından Suriyeli mültecilerin eğitim, ekonomi, toplumsal entegrasyon ve psikolojik sorunları üzerine odaklanmaktadır.
Video ayrıca, mültecilerin yaşadığı yabancılaşma süreci, aile içi rollerdeki değişimler, eğitim sisteminde karşılaştıkları zorluklar ve farklı Arap ülkelerindeki durumlar hakkında bilgiler sunmaktadır. Konuşmacı, "dünyanın en zeki çocuğu" olarak seçilen bir Suriyeli kız öğrencisi gibi olumlu örneklerle birlikte, mültecilerin yaşadığı belirsizlik, aşağılanma hissi ve toplumsal entegrasyon sorunlarına da değinmektedir.

00:09Mültecilik Tarihi ve Ortadoğu'nun Şekillenmesi: Konuşmacı, mültecilerin hayatını anlatacak ve bir mültecinin yaşadığı deneyimi hissettirmeyi amaçlıyor.
Mültecilik meselesini anlamak için geçmişe bakmak gerekiyor, son iki yüzyılda Ortadoğu tarihi göçlerle şekillenmiştir.
1750-1770 yılları arasında Osmanlı'nın Balkanlar ve Kafkaslarda yenilgisi sonucu, Müslüman ahalinin Anadolu'ya göçü gerçekleşmiş, 1923'e kadar 5 milyon Müslüman Anadolu'ya gelmiş ve 2 milyon Hristiyan Anadolu'dan çıkmıştır.
01:5120. Yüzyılın Göç Hareketleri: 20. yüzyılın en büyük göç hareketlerinden biri 1915-16 yıllarındaki Ermeni tehciri olup, Ermeni nüfusunun büyük çoğunluğu Suriye ve Lübnan'a taşınmıştır.
Osmanlı 1860'da Tatar mülteciler üzerinden ilk kez Muhacirler Komisyonu'nu kurmuştur.
20. yüzyıl boyunca ve 21. yüzyılda Ortadoğu'da dört büyük nüfus hareketliliği yaşanmıştır: Ermeni nüfusu, 1948'deki Filistinli nüfusu, 1880'lerden itibaren başlayan Yahudi göçleri ve her askeri darbeyle birlikte yaşanan nüfus hareketlilikleri.
03:55Anadolu'nun Etnik Yapısı ve Göçler: 1910 itibariyle Anadolu'da Türkler, Hunlar, Ermeniler, Kürtler ve Araplar yaşamaktaydı.
Dünya Savaşı sonrası yaşanan İstiklal Savaşı ve 1912-1922 yılları arasında devam eden 10 yıllık süreç, Anadolu'nun etnik yapısını değiştirmiştir.
Her savaş büyük toplumsal dönüşümleri beraberinde getirmiştir ve bugün de Ortadoğu'da yaşanan savaşlar benzer bir süreç oluşturmuştur.
04:46Göçlerin Yerel Toplum Üzerindeki Etkileri: Balkan Harbi sırasında İstanbul'a gelen muhacirlerin yerel toplumda olumsuz bir imaj oluşturduğu belirtilmiştir.
Her göç aynı zamanda yerel toplumda ciddi tepkileri getirmiştir; Balkanlardan, Kafkaslardan gelenlerde de benzer tepkiler yaşanmıştır.
Suriyelilerin Lübnan'a, Filistin'e gidişinde yerel halkın onlara kötü muamele ettiği belirtilmiştir.
06:16Lübnan ve Doğu Akdeniz Göçleri: Lübnan 1860'lardan itibaren dışarıya göçler vermiştir; bu göçler iktisadi sebeplerle, iç savaşlar ve birinci Dünya Savaşı'nda yaşanan abluka sırasında yaşanmıştır.
Lübnan nüfusunun iki ila üç katı kadar Lübnan kökenli yurt dışında yaşamakta, Latin Amerika ülkelerinin yöneticilerinin bir kısmı da Lübnan, Suriye, Filistin coğrafyasından göçenlerin torunlarıdır.
Latin Amerika'daki Doğu Akdeniz kökenli Araplara "el turco" (Osmanlı'dan göç edenler) denilmektedir.
07:27Arap Dünyasında Göç ve Ulus Devlet Kavramı: Fransız-İngiliz sömürgeciliğiyle birlikte ciddi nüfus karışımları yaşanmıştır; örneğin Malik bin Nebi'nin dedesi 1830'da Cezayir'in Fransızlar tarafından işgal edilmesiyle Tunus'a, 1881'de Tunus'un yeniden işgal edilmesiyle Libya'ya, 1912'de Libya'nın işgale uğramasıyla geri Cezayir'e dönmüştür.
Bugün Arap dünyasında bir ulus devlet kavramı yoktur; her devletin içinde ayrı bir ulus gibi bir şey söz konusu değil, bunlar yaratılmış kimliklerdir.
1948 Nekbe (İlk Arap-İsrail Savaşı) sonrası 1,4 milyon Filistin nüfusunun 800 bininin (yüzde 60'ı) topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır ve bugün Filistin nüfusunun yüzde 10'dan fazlası hala mülteci statüsündedir.
09:34Mülteci Kampları ve Ekonomik Göçler: Gazze nüfusunun yüzde 70'i mültecidir; 2 milyon Gazze'de yaşayanın 1,4 milyonu mültecidir.
Batı Şeria'nın yüzde 30'u mültecidir ve Doğu Kudüs'te de mülteci kampı bulunmaktadır.
Ekonomik göçler de önemli bir faktördür; kaynak fakiri Arap ülkelerinden kaynak zengini Arap ülkelerine ve Avrupa ülkelerine büyük bir işçi göçü olmuştur.
12:16Savaşların Göçü Etkisi: Lübnan İç Savaşı sırasında nüfusun %35'i yurt dışına kaçmış, 600-900 bin kişi yurt içinde güvenli yerlere yer değiştirmiştir.
Irak'ta 1980'den itibaren sekiz yıllık Irak Savaşı, Körfez Savaşı, 12 yıllık uluslararası ambargo ve 1990-1991 döneminde bir milyon Iraklı hayatını kaybetmiştir.
Körfez Savaşı sonrası Saddam Hüseyin'in Kürtlere ve Şiilere karşı harekete geçmesiyle Kuzey Irak'taki 4 milyon Kürt nüfusunun 2 milyonu Türkiye ve İran sınırına kaçmıştır.
14:34Filistinlilerin Göç Süreci: Körfez Savaşı sırasında Saddam Hüseyin, Yaser Arafat'ın destek verdiği için Kuveyt'teki 400 bin Filistinliyi kovmuştur.
Filistinliler neredeyse her ailesinin yolu Kuveyt'ten geçmesinin sebebi, Kuveyt'in yeniden kurulmakta olan bir ülke olması ve Filistinlilerin iş imkanı bulmasıdır.
2003 yılında Amerika'nın Irak'ı işgali sonrası Filistinliler de potansiyel Saddam Hüseyin yanlısı olarak görülerek tehdit altına alınmıştır.
17:53Suriye Savaşı ve Filistinliler: Suriye İç Savaşı sırasında Şam'daki Yarmuk Kampı'nda yaşayan 80 bin Filistinli üç defa rejim tarafından kuşatılmıştır.
Rejim, kampın içeriye gıda girişini engelleyerek insanları açlığa mahkum etmiştir.
Suriye'deki 500 bin Filistinli'nin çoğu yerinden edilmiş, bir kısmı yurt dışında, bir kısmı Lübnan'daki kamplara sığınmıştır.
21:17Mültecilik ve Ortadoğu: Modern Ortadoğu, mülteciliğin hem kaynağı hem de geçiş yoludur.
Kuzey Afrika'dan Avrupa'ya akışın ana güzergahı Ortadoğu'dur.
Anadolu hem göçmen alan hem göçmen veren hem de göçün ana güzergahlarındandır.
Birleşmiş Milletler'e göre dünyadaki 7 milyar insanın %1'i bugün yerinden olmuş insandır, bunların çoğu kendi ülkeleri içinde yer değiştirmektedir.
23:44Dünya Genelindeki Mülteci Durumu: Toplam zorla yerinden edilen nüfus 84,40 milyon olup, bunların 26,40 milyonu mülteci, 48 milyonu ülke içinde yer değiştirenlerdir.
Sığınmacı statüsünde 4 milyon kişi bulunmakta ve bu durum tarihin en büyük mülteci akınlarından birini göstermektedir.
2019 verilerine göre Ortadoğu'nun nüfusunun %4'ü yerinden edilmiş durumdadır ve her beş mülteciden iki tanesi Ortadoğu kaynaklıdır.
25:18Ortadoğu'nun Mülteci Durumu: Ortadoğu'nun dünyadaki nüfusu %5 olsa da, dünyadaki mülteciliğin %40'ını üretmektedir.
Suriye, 5 yıl içerisinde mültecilere ev sahipliği yapan ikinci en büyük ülke olmaktan, mülteci üreten ikinci en büyük ülkeye dönüşmüştür.
Suriye 20. yüzyıl boyunca ve 2000'ye kadar mülteci ağırlamış bir ülkedir; Ermeniler, Asuriler, Iraklılar ve Filistinliler gibi farklı toplulukları barındırmıştır.
26:34Suriye'nin Mülteci Durumu: Saddam Hüseyin devrinden sonra kaçan Iraklılar önce Ürdün ve Suriye'ye gelmiş, ancak Suriye'de istikrarsızlık başladığında tekrar yurtdışına gitmiş veya kendi ülkelerine dönmek zorunda kalmışlardır.
Göçlerde ilk hareketlilik okumuş, yazmış, daha kültürlü ve maddi durumu iyi olanlardır, fakir fukaranın hareketleri daha sonra gelir.
Mülteci durumunda olan kişiler, bulunduğu ülkede istikrarsızlıklara göre yeniden hareket etmek zorunda kalabilirler ve birçok kişi iki, üç, dört, beş defa göç etmiştir.
27:57Suriye'nin İç Mülteci Durumu: Suriye'nin içinde 13 milyonluk yerinden edilmiş kitle bulunmakta ve çoğu Kuzey Suriye'de yaşıyor.
Suriye, dünyada en fazla göç veren ülke olup, yurt dışına 6,7 milyon mülteci göndermiştir.
2010 sonu itibarıyla Suriye nüfusu 21 milyon iken, nüfusun üçte ikisi savaşın başından beri en az bir defa yer değiştirmiştir.
29:12Suriye'nin Nüfus Değişimleri: Suriye'nin nüfusu %5 azalmış olsa da, bazı bölgelerde nüfus artışı yaşanmıştır; İdlib'in nüfusu %250, Eş-Şam'ın nüfusu %15 artmıştır.
Rejim ele geçirdiği bölgelerde nüfus azalmıştır; Eş-Şam'ın yönettiği topraklarda 2014 yılı itibariyle 13,7 milyon nüfus varken, bugün 8,5 milyon nüfusa düşmüştür.
Türkiye'nin operasyon yaptığı kuzeydeki bölgelerde nüfus %230 artmıştır; eskiden 700 bin kişi varken, bugün 2,3 milyon kişi yaşamaktadır.
32:04Mülteci Kampı Yaşamı: Mülteci kamplarında çadırlarda yaşayan insanlar, kışın soğuğu ve yazın sıcağıyla mücadele etmektedir.
Kamplarda okullar, pazar yerleri ve alışveriş merkezleri bulunmaktadır.
Bazı mültecilerin aileleri bombardımanlarda kayıp, kendileri ise kamplarda hayatta kalmışlardır.
33:26Suriye'nin Yıkıntıları ve Geri Dönüş: Suriye ve Irak'ta milyonlarca ev yıkılmış durumdadır ve bu binaları yeniden inşa etmek için su bile yoktur.
Geri dönen Suriyeliler, tarihi eserlerde, eski hapishanelerde, eğitim müdürlük binalarında ve polis karakollarında yaşamak zorunda kalmaktadır.
Yıkıntıların içinde yaşayan ailelerin geleceği üzerine uluslararası kuruluşlar raporlar hazırlamıştır.
36:33Mültecilerin Yaşadığı Zorluklar: İnsanın vatanından ayrılmasının ölüm gibi olduğu, ancak herkes bunun başkasının başına geleceğini sanır.
Mülteciler belgelerle ve kanıtlarla boy göstermek zorundadır ve yabancı ikamet iznini yenilemek için formlar doldurur ve pullar satın alır.
Mülteciler yaşadığı ülkenin dahili politikalarını umursamaz olsa da, yönetimin değişmesi gibi durumlar hayatlarını aniden altüst edebilir.
38:07Mültecilerin İçsel Yaşamı: Mülteciler mekanlarla ilişkilerini çarpıtmıştır ve yaşadıkları her an için fani bir olumsuzluk hissederler.
Mülteciler hafızalarını tasnife direnir, gizli ve sessiz bir noktada yaşar ve hayatlarındaki detayları mahrem tutar.
Mülteciler yabancı oldukları için hem küçümsenir hem de yakınlık gösterilir, ancak ikincisi tahammül ilkinden bile zordur.
39:47Mültecilik Nedir?: Mülteciler tek bir sırt çantasıyla veya kamyonete doldurabildikleri eşyayla çıkarlar, evlerini, arazilerini, ailelerini ve arkadaşlarını bırakırlar.
Mültecilik aileleri parçalayabilir, her birey farklı ülkelere göç edebilir ve Türkiye'de bile mülteciler şehirler arasında hareket edemezler.
Mülteciler hatıralarını, geçmişlerini, kabirlerini ve atalarının mezarlarını geride bırakır, bilinmezliğe giderler ve yeni bir ülkeye giderken ne olacağını bilmezler.
42:23Mültecilikin Etkileri: Mültecilik aileleri parçalayabilir, birlikte bir yere gidenler bile sonraki aşamada ayrılmak zorunda kalabilirler.
Mülteciler uzun yıllar sonra evlerine döndüğünde, uzun süren ayrılık nedeniyle akrabalarıyla uzaklaşmış olabilirler.
Mülteciler yaşadığı ülkeye ait değiller, sürekli şüpheyle karşılanır, aşağılanır, dışlanır ve zaman zaman saldırıya uğrarlar.
45:05Mültecilerin Yaşadığı Travmalar: Mültecilerin çocukları evlerinin bombalanması gibi travmalarla karşı karşıya kalır, ancak yeni ülkeye geldiklerinde aşağılanma ve değersizleşme hissi yaşarlar.
Mültecilerin kalifiye elemanları olsalar bile, yabancı oldukları için aşağılanırlar ve cahil, cühela olarak görülürler.
Suriye'nin Şam ve Halep gibi şehirleri tarih boyunca medeniyet merkezleridir, ancak genel algıda bedevi, pis ve cahil olarak görülürler.
46:47Suriye ve Türkiye'nin İlişkisi: Suriye, Arap coğrafyası içinde Anadolu'ya ve Türkiye'ye en yakın Arap ülkesidir ve kültürler çok benzerdir.
Antep ile Halep, Hatay ile Lazkiye tarih boyunca aynı idari, iktisadi ve kültürel havzadır.
Hicaz demiryolu'na paralel çizilen sınır, aynı akrabaları ve insanları farklı vatandaşlıklara ayırmıştır.
47:53Mültecilerin Yaşadığı Zorluklar: Suriyeli bir hanım İdomeni kampında "Suriye'de en azından her şeye rağmen insan olarak görülüyordu" diyerek Avrupa'da insan olarak görülmediklerini belirtmiştir.
Mültecilik travmaları ve sürekli aşağılanma nedeniyle çocuklar ana dillerinden, kültürlerinden ve kimliklerinden utanç duyar hale gelmektedir.
Mülteciler, yaşadığı ülkelerdeki iktisadi, siyasi ve toplumsal sorunların günah keçileridir ve her zaman suçlanırlar.
50:15Mültecilerin Ekonomik Durumu: Bir ülkenin vatandaşı ne çekiyorsa sıkıntı aynısı ve hatta daha fazlasını mülteci çeker, ancak toplum bunların yardım alıyor diye düşünür.
Türkiye'de Suriyelilere bugüne kadar hiçbir kira parası verilmemiştir.
Türkiye'de Suriyelilerle ilgili söylenen lafların %90-95'i kökten yalan ve yanlış olmasına rağmen, bu yanlış inanışlar toplumda yerleşmiştir.
51:07Mültecilerin Güvenlik Tehlikeleri: Mülteciler, bulundukları ülkelerde güvenlik tehlikeye girdiğinde veya siyasi dengeler değiştiğinde ilk bedel ödeyenlerdir.
Lübnan ekonomisi berbat halde iken, Lübnanlılar hem ülkedeki Filistinlilere hem Suriyelilere saldırılar düzenlemektedir.
Lübnan'daki Suriyelilerin %9'u aşırı fakirlik içerisinde, sadece ekmekle karnını doyuruyor o haldeyken, sürekli Lübnanlıların saldırısıyla karşı karşıyadırlar.
52:30Mültecilerin İstikrarı: Mülteciler gittikleri yerde istikrara bir müddet kavuşabilirler ancak bu istikrar kalıcı değildir.
Bir Suriyeli Kuzey Irak'a kaçarak iş kurmuş, 2014'te ise Türkiye'ye kaçmak zorunda kalmıştır.
Mülteciler defalarca tekrar göç yollarına düşerler, örneğin Körfez ülkelerindeki Filistinliler istihbarat tarafından yakından takip edilmektedir.
54:02Mültecilerin Fakirliği: Mültecilik kimileri için hayat boyu bir fakirliğe yol almak demektir ve bazıları için yokluk demektir.
Kilis'te görülen bir Suriyeli ailesinin mutfağındaki eşya sayısı yirmi tane parçaya geçmez.
Bütün dünyadaki Filistin nüfusunun %10'u, 70 yıldır kamp hayatından çıkamamıştır.
55:36Ortadoğu'daki Fakirlik: Ortadoğu'da muazzam bir fakirleşme var: Suriye'nin içinde yaşayan %90'ı fakirlik sınırının altında, Yemen'de %80, Lübnan'da %50'den fazla fakirdir.
Arap dünyasında aile gelirinin yetmediği aile oranı %75'tir.
Pandemiyle uluslararası alanda en çok mültecilere yardım yapılan bölge Ortadoğu'dur, ancak pandemi sonrası finansmanların kesilmesiyle yardım azalmıştır.
58:41Mültecilerin Hukuki ve Ekonomik Durumu: Ortadoğu'da mülteciler genellikle misafir statüsünde olup hukuki koruma imkânı bulunmuyor, dava açma veya kolluk kuvvetlerine başvurma şansları yok.
Filistinliler Lübnan'da 72 alanda çalışamıyor, Akdeniz'den balık tutmaları yasak, Suriyeliler de benzer şekilde kısıtlamalara maruz kalıyor.
Çalışma imkanlarının sınırlı olması nedeniyle mülteciler üç kuruşa ucuz iş gücü olarak kölelik statüsünde çalışmak zorunda kalıyor.
59:51Devletsizlik ve Yaşam Koşulları: Filistinliler arasında "bidun" (yok hükmünde) olarak adlandırılan binlerce kişi var; hiçbir yerin vatandaşı değil, resmi belgeleri yok.
Bu kişilerin evlilikleri gayri resmi, çocuklarını okula yollayamıyor ve mülk edinemezler.
Bu tarz insan sayısı giderek artıyor ve diğer ülke vatandaşları da benzer durumda.
1:00:27Aile İlişkilerindeki Değişimler: Suriyeli erkekler açısından Türkiye ve Lübnan'da orta yaş üstü erkekler ne kadar kalifiye olurlarsa olsunlar iş bulamıyorlar.
Suriye'de Şam dışında kadınların çalışması çok ayıptı, ancak şimdi fabrikada işçi olarak çalışan bir yığın kadın var ve aile geçimini sağlıyorlar.
Baba figürü işlevsizleşiyor, artık baba değil, hanımının ve çocuğunun kazandığı parayı yemek zorunda kalan bir baba figürü oluşuyor.
1:02:27Mültecilikte Haysiyetin Yitirilmesi: Mültecilik, statü ne olursa olsun herkesin eşitlenmesi ve aşağıda kalması anlamına geliyor.
Lübnan'da yaşayan bir Suriyeli, "Ben hep haysiyetimde yaşadım, başım hep dimdikti" diyerek şimdi el açan dilenci konumuna düştüğünü ve yaşadığı utancı anlatamadığını belirtiyor.
Mültecilerin akıl ve ruh sağlığı problemleri dünya normalinin iki katından fazla.
1:03:30Göç Yolları ve Psikolojik Etkiler: Göç yollarında insanların başına her türlü şey gelebiliyor, kaçakçılar belki yeryüzünün en iğrenç yaratıklarıdır.
Göç yolunda yaşadığınız travma, gittiğiniz ülkede gördüğünüz muamele ve belirsiz bir gelecek, psikolojik problemleri artırıyor.
Belirsizlik, depresyon gibi psikolojik problemleri artırdığı gibi, çocuklarda ve gençlerde de büyük travmalar oluşuyor.
1:04:34Çocukların Yaşadığı Travmalar: Bir Suriyeli ilkokul öğrencisi, Suriye'de rejimin çetelerinin evlerine baskın sırasında annesine tecavüz ettiğini kendi gözleriyle görmüş.
Bu çocuk okula gelince boş bakıyor, hiçbir şey duymuyor ve kendi Suriyeli terapistleriyle uzun süre uğraşarak dünyaya döndürülmüş.
Suriye'de Şam'ın kırsalında kuşatma altında kalan bir hanım, hayvan gemi ve karton karıştırarak yiyerek ayakta kalmış, ailesinin çoğu öldürülmüş ve Türkiye'ye kaçmış.
1:07:31Güven Krizi ve Sosyal Etkiler: Mültecilerin devlete, din adamlarına, kanaat önderlerine ve kendi milletine güvenleri kalmıyor.
Bir Suriyeli hanım, eşi bombada öldükten sonra Türkiye'ye gelmiş ve "Hayatta Allah'tan başka hiçbir şeyim olmadığını anladım" demiş.
Bir Suriyeli İstanbul'da tıp fakültesinde okuyor ve "Eskiden hayallerim ve hedeflerim vardı, artık hiç yok" diyerek insanların hiç ümidi kalmadığını belirtiyor.
1:09:05Suriyeli Mültecilerin Eğitim Sorunu: Savaş nedeniyle okula giremeyen çocuklar ve eğitimine ara veren çocuklar var, bu durumda çocuklar her şeyi unutuyorlar.
Ülke değiştiren ailelerin çocukları her yeni ülkede eğitimine yeniden başlamak zorunda kalıyor ve bu durumda "vasatlaşma" yaşanıyor.
Suriyeli öğrencilerin bazıları dünyanın en zeki çocuğu gibi başarılar elde edebilse de, aile geçimini sağlamak için okulu yarıda bırakan birçok genç ve çocuk var.
1:10:23Mülteci Krizi ve İnanç: Middles dergisinde Belen Fernandes'in yazısında "gerçek mülteci krizi mültecilerin kendilerinin yaşadığı krizdir, devletlerinki değil" deniliyor.
Konuşulan her Suriyeli, yaşadığı zorlukları anlattıktan sonra "elhamdülillah ala külli hal" (her halimiz için Allah'a hamdolsun) diyerek bitiriyor.
Konuşmacı, nimetler içinde yaşayan ancak sürekli şikayet eden bizlerle, her şeyi yitirip bile Allah'a hamd eden Suriyeli mültecileri karşılaştırıyor.
1:12:07Arap Ülkeleri Arasındaki Ayrımcılık: Mültecilerin ne kadar etnik ve dini kimliği türdesse o kadar rahat ediyorlar, ancak hala rahat etmiyorlar.
Mısır'da yaşayan bir Suriyeli çocuk, sadece haftada bir gün futbol oynadığı arkadaşlarla olduğu zaman tek özgür ve rahat hissettiğini anlatıyor çünkü Mısırlılar sürekli onun Arapça telaffuzuyla dalga geçiyor.
Lübnanlılar Suriyelilerden nefret ediyor çünkü Esed rejimi 1976'dan 2005'e kadar Lübnan'ı yönetmiş ve Lübnanlıların burnundan geçmiş.
1:14:26Mültecilerin Uzun Dönemde Karşılaştığı Zorluklar: Mültecilik probleminin ilk geldiklerinde değil, uzun kaldıklarında başladığı belirtiliyor.
Mültecilerin kalması uzun sürdükçe, ekonomik ve siyasi şartlar kötüleşiyor ve bu nefrete yol açıyor.
Ortadoğu'da yaşanan iklim ve enerji krizleri göçmen krizine daha da sert bir şekilde yansıyor.
1:15:08Mültecilerin Etkilediği Ülkeler: Ürdün su fakiri bir ülke olup, mülteci nüfusu da çok yüksek.
Lübnan'da günde sadece bir-iki saat elektrik var, su yok, yakıt yok ve hiçbir şey yok.
Türkiye'de 80 milyon nüfusun 4-5 milyonu mülteci iken, Lübnan nüfusunun %25'i mülteci, Ürdün nüfusunun 10 milyonu içinde resmi olarak 600 bin Suriye mültecisi bulunuyor.
1:17:03Mülteci Karşıtı Siyaset: Mülteci krizini ağırlaştıran en büyük faktör, mülteci karşıtı liderlerin aşırı yalanlarıdır.
Mülteci karşıtı siyasal partiler, Lübnan'da Filistinlilerin mülk edinme hakkı olmadığını bile ortalığı karıştırmakta.
Bu liderler halkı korkuları üzerinden manipüle ederek mültecilere karşı duyarsızlık yaratıyorlar.
1:18:22Suriyeli Çocukların Eğitim Sistemindeki Sorunları: Suriyeli çocukların ilköğretim sınıflarında ötekileştirilmesi ve dil bilmemekten kaynaklanan eğitim sorunları yaşanmaktadır.
Suriyeli okulları da Türk toplumuyla paylaşamadıkları, Türkçe bilmedikleri ve akademik başarılar alamadıkları için sorunlu bir sistemdi.
Suriyeli çocuklar okullara alınırken, Türkçeyi öğrenmeden bir anda okula başlamaları ve sınıf arkadaşlarının onlara "cahil" diye dalga geçmesi travma yaratmıştır.
1:20:15Eğitim Sistemindeki Çözüm Önerileri: Çocuklara kademe kademe Türkçe dersi verilmeli ve Türk ve Suriyeli çocuklar kaynaşacak bir ortam oluşturulmalıdır.
Bir yaz okulu ve kamp etkinliği düzenlendiğinde, çocuklar ilk defa kaynaşmış ve farklılıklarını fark etmişlerdir.
Suriyeli ailelerin Türkiye'de on yıldır bulunmasına rağmen, hiçbir Suriyeli televizyona çıkmamış ve Türk toplumuna tanıtılmamıştır.
1:22:30Eğitim Sistemindeki Diğer Sorunlar: Öğretmenlerin Suriyeli çocuklardan nefret etmesi, öğrencilerin rol model olarak gördüğü öğretmenlerin davranışlarından etkilenmesi sorun yaratmaktadır.
Suriyeli ailelere kapı açmak ve haklar vermek önemlidir, ancak bu nefreti kıracak hiçbir şey yapılmamıştır.
Göçlerin sebeplerine odaklanmak gerekir, ancak uluslararası yaptırımlar ve müzakere çabaları sonuç vermemiştir.
1:23:46Suriye'deki Durum ve Gelecek: İrak ve Suriye tecrübesi gösteriyor ki, yaptırımlar rejimlere değil, alttaki halka zarar vermektedir.
Ortadoğu sisteminin kökten çökeceğini, gelecek nesillerin başka bir Ortadoğu'da yaşayacağını belirtmektedir.
Küreselcilerle milliyetçilerin kavgası yaşanıyor ve milliyetçilik pandemi döneminde daha da güçlenmiştir.
1:26:21Küresel Sistem ve Ortadoğu'un Geleceği: Halkların yaşadığı durumun kimsenin umurunda olmadığı için Ortadoğu sürekli patlamaktadır.
Ortadoğu'da elektrik ve su sorunları yaşanmakta, hiçbir ülkede yedi gün yirmi dört saat elektrik ve su sağlanamamaktadır.
2008'den beri küresel sistem dönüşmekte, koronavirüs ile bu dönüşüm hızlanmış ve Ortadoğu'da fikir üretecek akıl sahibi elitlerin olmaması sorun yaratmaktadır.

Ortadoğu'da Mültecilik ve Suriyeli Mültecilerin Yaşadığı Zorluklar

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir