Buradasın

Ortadoğu'da Büyük Savaş: Armegedon, Kıyamet ve Osmanlı İmparatorluğu

youtube.com/watch?v=6TaPFWcTvWw

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Bu video, "Tarih ve Gerçekler" programının bir bölümü olup, Prof. Dr. Ekrem Buğra İkinci ve diğer konuklarla sunucu arasında geçen bir tarih sohbetidir. Programda hukukçu ve İslam hukuku uzmanı bir konuk da yer almaktadır.
Video, İsrail-Filistin çatışması, Armegedon kavramı ve Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerindeki gelişmeler üzerine kapsamlı bir inceleme sunmaktadır. İçerik, Armegedon'un anlamı ve coğrafi konumu, İslam'daki kıyamet alametleri, Birinci Dünya Savaşı'ndaki Osmanlı'nın durumu, Suriye-Filistin cephesindeki savaşlar ve Osmanlı İmparatorluğu'ndaki istikrarın sona ermesi gibi konuları ele almaktadır.
Program ayrıca Osmanlı İmparatorluğu'ndaki farklı ırklar ve dinlerin barış içinde yaşaması, 19. yüzyılda ortaya çıkan milliyetçilik hareketleri, İttihat ve Terakki'nin iktidara gelişi, Arap ayaklanması ve Filistin topraklarının durumu hakkında detaylı bilgiler içermektedir. Video, haritalar ve fotoğraflar kullanılarak somut örneklerle konuyu desteklemektedir.

00:01İsraill-Filistin Savaşı ve Ortadoğu'daki Savaş Tehdidi: İsraill-Filistin savaşı sekizinci gününü yaşamakta ve tüm dünyada ateşkesin sağlanması ve can kaybının durması için çağrılar yapılıyor.
Programda "Ortadoğu büyük bir savaşa mı sürükleniyor?" ve "Dünya Armegedon savaşı'na mı hazırlanıyor?" gibi önemli başlıklar ele alınacak.
İsraill-Filistin savaşı'nın üçüncü dünya savaşı olup olmadığı veya daha büyük bir savaşın başlangıcı olup olmadığı tartışılıyor.
01:09İsraill-Filistin Sorununun Tarihi: İsraill-Filistin arasındaki sorunlar son asrın eseridir ve tarih boyunca Yahudilerle Müslümanlar arasında bir mücadele yaşanmamıştır.
İslamiyet'in kuruluşunda Medine'de bulunan Yahudilerle Müslümanlar arasında savaşlar yaşanmış, Yahudiler hicret etmiştir.
Yahudiler binlerce yıl boyunca siyasi bir güç olmadıkları için Müslümanları tehdit edebilecek bir pozisyonda değillerdi.
02:37Yahudilik ve Hıristiyanlık İlişkisi: Yahudilik ve Müslümanlık ezeli bir düşmanlık değil, Hıristiyanlıkla Yahudilik arasında ezeli bir düşmanlıktır.
Kur'an-ı Kerim'de Yahudilerin Hıristiyanların ezeli düşmanlığını haber veriyor.
Yahudilerin mukaddes kitabı Tevrat'tır (Eski Ahit), Hıristiyanların mukaddes kitabı ise Eski Ahit ve Yeni Ahit'tir.
04:11Evanjelikler ve Yahudiler: Evanjelikler ilk zamanlarda protestanlar için kullanılan bir kelimedir, ancak günümüzde Amerika'da 1900'lü yılların başında ortaya çıkan bir dini mezheptir.
Evanjelikler İncil'i ön plana alıyor, İncil'deki ayetlerden kendi yorumlarını çıkarıyorlar.
Evanjelikler Yahudilerin Hıristiyanlardan dışlanmaması gerektiğini düşünüyor ve onların milenyum olaylarında rol sahibi olduğunu kabul ediyorlar.
06:59Armegedon ve Ortadoğu: Armegedon, Megido dağı anlamına gelir ve küçük bir tepe olmasına rağmen Ortadoğu coğrafyasında önemli bir yerdir.
Evanjeliklerin yorumlarına göre kıyamete yakın büyük bir savaş olacak ve bu savaş Mesih'in (Hz. İsa'nın) kumandasında olacak.
Armegedon, Nablus-Nasıra-Yafa arasında bir yerde olacak ve kıyametin habercisi olarak görülüyor.
09:48Kıyamet Alametleri ve İslam İnançında Büyük Melhame: İslam inancında "Melhame-i Kübra" (Büyük Melhame) olarak bilinen kıyamet savaşları vardır.
Hz. Peygamber, kıyamete yakın bazı alametlerin zuhur edeceğini belirtmiştir; bunlar küçük alametler (yalanın yayılması, hırsızlık, dini duygulardan uzaklaşma) ve büyük alametler (Yemen'den ateşin çıkması, kıtaların denize gömülmeleri, güneşin ters doğması) olarak ikiye ayrılır.
Kıyamet alametleri hakkında çeşitli yorumlar yapılmıştır; örneğin "Fırat'ın suyu çekilecek" ifadesi su kıtlığı veya petrolü, "Dabbetül Ard" ise AIDS hastalığını, "Ye'cüc ve Me'cüc" ise Çin'in yükselişini kastediyor gibi açıklamalar yapılmıştır.
12:26Kıyamet Alametlerinin Yerel İlişkisi: Kıyamet alametlerinden biri Amik Ovası'nda (bugünkü Antakya'nın güneyinde, Suriye'de) Rumlar ile Müslümanların savaşmasıdır; ilk üç gün Müslümanlar yenilirken dördüncü günde Hz. İsa'nın geleceği ve Müslümanların kazanacağı belirtilir.
"Şam" terimi sadece Suriye'nin başkenti Dımaşk değil, Güney Suriye, Filistin ve Kuzey Ürdün'ü içine alan bir mıntıkayı ifade eder.
Kıyamet alametlerinin Şam mıntıkasında (yani Filistin'de) olacağı belirtilse de bu kesin olarak bilinmemektedir.
13:47Tarihte Kıyamet Alametleri Olarak Görülen Olaylar: Hz. Peygamber'in vefatından birkaç sene sonra olan olaylar bile kıyamet alametleri olarak görülmüştür.
Haçlı seferleri ve Birinci Dünya Savaşı bazılar tarafından "Melhame-i Kübra" olarak kabul edilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı, o zamana kadar görülmemiş büyüklükte bir savaştı ve dünya çapında milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur.
14:43Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı İmparatorluğu: Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'na hazırlıksız ve savaşa girebilecek pozisyonda olmamakla birlikte girmiştir.
Sultan Abdülhamid'in politikası savaşa girmeden dünyanın bir savaşa sürüklendiğini görmesine rağmen, tahttan indikten sonra fanatik bir Alman taraftarlığına geçilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu yedi cephede savaştı; Çanakkale'de galip olmasına rağmen diğer altı cephe mağlubiyetle sonuçlanmış ve Osmanlı İmparatorluğu yıkılmıştır.
19:14Suriye Cephesindeki Kayıp: 1917 sonunda başlayan ve 1918 ortasında biten birkaç aylık cephede 75 bin esir verildi.
Kudüs, General Elin'in Gazze üzerinden üst sebi üzerinden saldırmasıyla düştü ve Kudüs valisi, şehrin yakılıp yıkılmaması için müttefiklerle anlaşma yaptı.
Kudüs'ün kaybı milli vicdanlarda büyük bir yara bıraktı çünkü Kudüs Müslümanların üçüncü mukaddes şehridir ve Hristiyanlar için de önemli bir emniyet taşıyan yerdir.
20:44Mustafa Kemal Paşa'nın Stratejisi: Mustafa Kemal Paşa savaşın kaybedileceğini biliyordu ve münferit bir sulh yapılması taraftarıydı.
Suriye cephesinde 8 bin askeri olmasına rağmen Mustafa Kemal Paşa mukavemet etmeden bugünkü Suriye-Türkiye sınırına çekildi.
Halep İngilizler tarafından esir alındı, ancak İngilizler Mustafa Kemal Paşa'nın savaş aleyhtarı olduğunu bildikleri için ona esir muamelesi yapmadan serbest bıraktılar.
22:13Armageddon Savaşı: Suriye cephesinin çözülmesi Gazze'nin, Kudüs'ün düşmesiyle başladı, ancak esas darbe Nablus, Nasıra ve Yafa arasındaki Harmecido bölgesinde oldu.
Türk kuvvetleri İngiliz kuvvetleriyle ve tayyareleriyle karşılaştı, Türkler gafil avlandılar ve koordinasyonsuzluk nedeniyle üç ordu birbirlerini savunamadı.
Bu savaş Türklerin tamamen mağlup olmasını neticelendi ve Mondros Mütarekesi üzerine imzalandı.
23:44Osmanlı İmparatorluğu'nun Sonu: Bu savaş Osmanlı İmparatorluğu'nu öyle çökertti ki, İngilizler başta olmak üzere müttefikler Filistin'i, Ürdün'ü, Suriye'yi, Irak'ı işgal ettiler.
Suriye'i sus payı olarak Fransızlara verdiler ve böylece Müslümanlarla meskun olan Arap beldelerinin tamamı Osmanlı hakimiyetinden çıktı.
Bir müddet sonra Osmanlı Devleti yıkıldı ve bu bölgelerde irili ufaklı devletler kuruldu, ancak bu devletler sömürgecilerin elinde kaldı.
24:27Armageddon Kavramı: Tarihi gerçekler gösteriyor ki bu savaş Armageddon değildi çünkü hala kıyamet kopmamıştır.
Evanjeliklerin ve Müslümanların inandığı melhame-i kübra bir inanç meselesidir, ne zaman, nerede ve kimler arasında olacağı kati olarak söylenemez.
Tarih boyunca herkes tarihi hadiseleri rivayetlerle bağlantılamak istemişlerdir.
26:46Osmanlı Döneminde Arap Bölgesi: Osmanlı hükümdarlığında olunduğu sürece o bölgede hiç savaş veya çatışma olmadı.
Araplar İslam dininin içinde zuhur ettiği topluluktur ve İslam dininin yüce peygamberi Araptır.
Araplar asırlarca dört halife devri, Emeviler ve Abbasiler devrinde dünyanın en ihtişamlı devletlerini kurdular.
27:34Osmanlı İmparatorluğu'nun Arap Bölgesi Yönetimi: Memlük Devleti bir Arap devleti değil, hükümdarları ilk zamanlarda Kıpçak Türkü, sonraları Çerkezdi.
Osmanlı Devleti Mısır'ı fethettiğinde Memlük Sultanı Çerkezdi ve Memlük Devleti'nin sultanı kölelerin liyakatlarıyla yükselişiydi.
Sultan Birinci Selim'in fetihiyle Mısır, Hicaz, Yemen, Filistin, Suriye ve Irak Osmanlı hakimiyetine girdi ve Araplar Osmanlı vatandaşı oldular.
29:00Osmanlı İmparatorluğu'nun Yönetimi: 400 sene zarfında Araplarla Türkler arasında hiçbir problem, hiçbir kriz yaşanmadı.
Osmanlı Devleti bugünkü ulus devletler gibi bir devlet tasavvur edilmemeli, Osmanlı İmparatorluğu'nda bir ırk hakim değildi.
Osmanlı İmparatorluğu'nda farklı ırklar, kültürler ve din mensupları eşit konumdaydı.
29:30İmparatorlukların Yönetimi: Azınlıkla çoğunluk çatışması önlemek için anayasa kaideleri konulurken, imparatorluklar farklı ırklar, dinler ve kültürlerin üstünde bir hükümdarla yönetilir.
Osmanlı padişahı, hangi ırktan, dinden olursa olsun tüm toplumu kendi çocukları gibi görür ve şefkat, merhamet ve ihsanda hiçbirini ayırmaz.
Sultan Mahmud'un "Müslümanı camide, Hıristiyan kilisede, Yahudiyi havrada ayırt ederim, onun dışında evlatlarım gibidirler" sözü imparatorlukların yönetimiyle ilgili bir örnektir.
30:41Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Barış: Araplar Hz. Peygamberin kavmi olduğu için primus inter pares (eşitler arasında birinci) muamelesi görürken, Ermeniler "milleti sadık kaderler" olarak adlandırılır.
İmparatorluklarda herkes kendi evinde, dükkanında yaşar ve kimse ona karışmaz; vergi vermek dışında hükümetin baskısı yoktur.
1516'dan 1916'ya kadar dört asır boyunca Araplar ve diğer topluluklar Osmanlı idaresinden memnundur.
32:50Milliyetçilik ve Değişim: 1916'da dünyada ve Osmanlı Devleti'nde milliyetçilik cereyanı ortaya çıkar; milliyetçilik, ırkla değil kültür ve beraber yaşama arzusuyla alakalıdır.
Menfi milliyetçilik ise bir ırkın diğerlerini üstün görüp baskı yapabilme düşüncesidir ve bu düşüncenin yayılması sonucunda topluluklar kendi devletlerini kurmak ister.
Macaristan'da Almanlar, Avusturya'da Macarlar gibi farklı toplulukların karışık yaşaması, milliyetçilik hareketlerini karmaşıklaştırır.
35:06Osmanlı İmparatorluğu'nun Sonu: İlk Yunanistan, ardından Sırplar, Romenler ve Bulgarlar birer ikişer Osmanlı Devleti'nden ayrılmıştır.
Arnavutlar, Araplar, Kürtler ve Boşnaklar ise Osmanlı halifesine bağlı olduklarını, ırkın değil halifelik ve dinin bağlandıkları konusunda ısrar etmişlerdir.
"Araplar bizi sırtımızdan vurdu" ifadesi, vurulmanın iki sebebi olduğunu -vurulan suçlu olabilir veya vuran bir nedeni olabilir- ve bu sorunun vurulanlara değil vuranlara yöneltilmesi gerektiğini ima eder.
36:23İttihat ve Terakki'nin İktidarı: İttihat ve Terakki, 1908'de fiilen, 1913'te resmen Osmanlı Devleti'nin idaresini ele geçirdi.
İttihat ve Terakki, Jön Türkler olarak adlandırılan masonik bir teşkilattı ve darbe ile iktidara geldi.
İdealist gençlerden oluşan bu grup, Osmanlı Devleti'ni değiştirmek ve kaybeden gücünü tekrar kazandırmak istedi.
37:03İttihat ve Terakki'nin İktidar Zorlukları: İktidara geldikten sonra, memleketi idare etmenin zorluğunu anladılar ve yetişmiş elemanları olmadığı için idare etmekte zorluk yaşadılar.
Enver Paşa ve Talat Paşa gibi tecrübesiz gençler yüksek rütbelere atandı, örneğin Talat Paşa bir postacı iken Osmanlı Sadrazamı oldu.
İttihat ve Terakki önce Osmanlıcılık ideolojisini benimsedi, ardından İslamcılık üzerine döndüler.
38:41Arnavutlar ve Araplarla İlişkiler: İttihat ve Terakki, Arnavutlar ve Araplar gibi etnik gruplarla ilişkilerde zorluk yaşadı.
Arnavutların silahlarını topladıklarında Arnavutlar ayaklandı ve Arnavutluk ayrıldı.
Araplar, İttihat ve Terakki'nin İslamcılık iddialarının samimi olmadığını fark ederek, Arapçayı yasaklama ve Arap mekteplerini kapatma gibi politikalar karşısında tepki gösterdi.
42:42Şerif Hüseyin ve Büyük Arap Ayaklanması: Araplar ikiye ayrıldı: bir kısmı savaşıp ayrılmayı, diğer kısmı ise sadece beklemeyi tercih etti.
Şerif Hüseyin, Mekke Şerifi olarak İttihat ve Terakki hükümetine karşı çıkınca, görevinden alındı ve üzerine bir ordu gönderildi.
Şerif Hüseyin'in ayaklanması "Büyük Arap Ayaklanması" olarak bilinir ve bu olay günümüzde yanlış anlaşılmaktadır.
44:28Arap Ayaklanması Hakkında Yanlış Anlaşılmalar: Arapların hepsi bu ayaklanmaya katılmadı, özellikle Filistinliler bu ayaklanmaya katılmadı.
"Araplar bize arkadan vurdu" sözü tarihi hiçbir gerçeğe dayanmamaktadır.
Her milletin yaşadığı sıkıntıları geçmişteki suçlarla bağlamak doğru değildir, her milletin yaşadığı zorluklar farklı nedenlerle ortaya çıkmaktadır.
45:48İsrail-Filistin Çatışmaları: Filistin'de 40 km şeridi olan, içeriye doğru olan küçücük bir yerde 2 milyon insan yaşıyor, bunların yarısı İsrail'in kurulduğu zaman işgal ettiği topraklardan buraya kaçanlar.
Filistin toprak sattığı ve bu çatışmaların ne zaman başladı sorusu, bu sorunun cevabı için harita verilmesi gerekiyor.
Filistinliler, Filistin Kurtuluş Teşkilatı ve Hamas olmak üzere ikiye ayrılıyor, bu saldırıyı başlatan Hamas.
47:32İsrail'in Kuruluşu ve Toprak Değişimi: Bu konular Filistin'i dört asır elinde bulundurmuş olan Osmanlı Devleti'nin hukukunu bilmemekten kaynaklanıyor.
İsrail'in kuruluş haritasında, 1948 savaşında kendisine verilmeyen Araplara verilmiş olan Filistin'in büyük kısmı İsrail'i fethetmiş oldu.
Batı Şeria halkının tamamı Filistinli, orada Filistin muhtar idaresi ve otonom idaresi var, ancak hudutlarda ve kritik noktalarda İsrail askerleri bulunuyor.
49:34İsrail ve Filistin Arasındaki İlişkiler: İsrail, Hamas ve Filistin Kurtuluş Teşkilatı'nın İsrail'in meşruluğunu kabul etmesini istiyor, ancak Hamas İsrail'i kabul etmiyor ve nihai hedefini burayı tamamen alıp İsrail'i kovmak olarak belirliyor.
İsrail'i yıkabilecek imkanlara dünyada hiç kimse sahip değil.
Osmanlı Devleti'nde mülk araziler halka aitken, devlete ait araziler halka kiralanıyor ve onlar ekip biçiyor, onda birini devlete vergi olarak veriyorlardı.
51:03Toprak Satışı ve İsrail'in Kuruluşu: Filistin'de siyonist emeller başlayınca Osmanlı hükümeti telaşlandı ve Yahudilere mülk satışı yasakladı, ancak bunun üzerine hükümet arazinin büyük kısmını devlet arazisine çevirdi.
1918'den sonra İttihat ve Terakki bunu serbest bıraktı, 1918'de toprakların %98,5'i Filistinlilerin elindeyken, İngilizler çekilip İsrail kurulduğunda %95,5'i Filistinlilerin elinde, %4,5'i Yahudilerin elindeydi.
İsrail kurulduktan sonra devlete ait toprakları halka, Yahudilere devretti.
53:20Savaşın Psikolojik Boyutu: İsrail, Filistinlileri güneye gitmeleri için telkinde bulunuyor ve kara baskınları yavaş yavaş başladı.
Hamas militanları sığınakları varken, sivil halkın sığınağı yok, İsrail "sivil savaşa ayıramam" diyerek onları terk etmelerini istiyor.
Barış dilemek ve savaşlarda sivillerin başına gelenlerin farkında olmak önemlidir.

Ortadoğu'da Büyük Savaş: Armegedon, Kıyamet ve Osmanlı İmparatorluğu

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir