Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, İranlı astronom, bilim adamı, şair, bilgin ve filozof Ömer Hayyam'ın hayatını ve eserlerini anlatan eğitici bir belgesel formatındadır.
- Video, Hayyam'ın 1048 yılında Nişabur'da doğumundan başlayarak eğitim hayatını, bilimsel çalışmalarını, rubailerini ve kişiliğini kronolojik olarak ele almaktadır. Hayyam'ın Celali takvimi hazırlaması, Pascal üçgeninin temelini atması ve matematikte bilinmeyen rakam olan x'in icat edilmesi gibi bilimsel katkıları ile rubai türünün kurucusu olarak tanınması anlatılmaktadır.
- Videoda ayrıca Hayyam'ın evrenin bilinemezliğini, yaradılışın hikmetini, ölümün sırlarını sorguladığı şiirleri, İslam toplumunda şarap kavramının sembolik anlamı, yaşadığı zorluklar ve dini çevrelerden gelen eleştiriler de ele alınmaktadır. Konuşmacı, Hayyam'ın sarhoş ve sefahate düşkün bir insan olmadığını, zeki, onurlu ve derli toplu bir bilgin olduğunu vurgulayarak, onun matematikçi, şair, filozof ve insani yönünü herkesin öğrenmesi gerektiğini belirtmektedir.
- 00:58Ömer Hayyam'ın Hayatı ve Çalışmaları
- Ömer Hayyam, İranlı astronom, bilim adamı, şair, bilgin ve filozoftur.
- Asıl ismi Gıyaseddin Eb'ul-Feth Ömer İbni İbrahim el-Hayyam'dır; Hayyam takma adı çadırcı anlamına gelir.
- 18 Mayıs 1048 yılında İran'ın Nişabur kentinde doğdu ve yaşadığı dönemde bilgin olarak ün kazanmıştır.
- 02:09Eğitim Hayatı
- Eğitim hayatı Belh'de Şeyh Muhammed Mansuri'nin yanında başladı, ardından Nişabur bölgesinin en ulu hocalarından İmam Nişaburlu Muvaffak'ın yanına geçti.
- Medresede dönemin ünlü alimi Muvaffakeddin Abdüllatif İbn el-Lübattan eğitim aldı.
- Bazı kaynaklara göre medresedeki arkadaşları Selçuklu veziri Nizamülmülk ve Haşhaşilerin lideri Hasan Sabbah idi.
- 03:08Bilimsel Çalışmaları
- Gündüzleri cebir ve geometri alanlarında, gecelerinde astronomiye ayırıyordu ve Selçuklu hükümdarı Melikşah'a danışmanlık yapıyordu.
- Celali takvimi (Hicri Şems takvimi) hazırladı ve 1079'dan itibaren uygulamaya konuldu.
- Pascal üçgeni olarak bildiğimiz matematik kavramının temelini ilk atan ve binom açılımını ilk kullanan insan olarak tarihe geçti.
- 04:31Matematiksel Katkıları
- Matematiğe cebir deniyordu ve bugün x olarak bildiğimiz ünlü cebir sayısını bulan da Hayyam'dı.
- Üçüncü dereceden bilinmeyen denklemler ile ilgili yazdığı eserinde bilinmeyen rakam olan x'in yerine Arapça'da "şey" manasına gelen sözcüğü tercih etmişti.
- Bu eser başka dillere çevrilirken İspanyolcaya x, z olarak geçti ve en sonunda bu kelime ilk harfine indirgendi.
- 05:11Rubaileri
- Ömer Hayyam'ın bütün dünya tarafından tanınmasını sağlayan asıl neden onun yazdığı güzel rubailerdi.
- İran ve Doğu edebiyatında rubai türünün kurucusuydu ve dilden dile dolaşarak gelen rubai sayısının gerçekte 158 olduğu söylenmektedir.
- Rubailerini yazarken oldukça kolay anlaşılan, akıcı ve açık bir dil kullandı ve şiirlerinde gerçekçiydi.
- 05:51Rubai Nedir?
- Rubai, klasik şark edebiyatında dikkate değer bir tefekkür manzumesidir ve geniş bir tefekkürü, etraflı bir felsefeyi dört mısra içine sığdırıp söylemektir.
- Rubai nazım şekli Fars edebiyatında doğmuştur, sonradan Hint ve Türk edebiyatlarına da geçmiştir.
- Rubai'nin birinci beyti okunduğu zaman fikir anlaşılmış olur, üçüncü kafiyesiz mısra salıntı demektir ve son mısra fikre nihayet verir veya düşünceyi açıkça özetler.
- 07:26Rubailerin İçeriği
- Rubailerde başlıca iki büyük tarz dikkati çeker: birincisi tasavvuf fikirleri ile ilgili şiirlerdir, ikincisi içki ve sevgiyle ilgili görünen felsefeye dair şiirlerdir.
- Rubailerde sık sık kullanılan motifler, zerrelerden çömlekçinin çamur yoğurması, toprakta biten yeşilliklerin lale yanaklı bir güzelden beslenmesi, ay ışığının mezarımıza nurlar saçması gibi unsurlardan oluşmaktadır.
- Rubailerde bahsedilen şarap, İslam'ın hürriyetleri lüzumsuz derecede sınırlayan bir molla dini olmasına isyandır ve özgür düşünceli insanlar şarabı isyanlarının bayrağı gibi kullandılar.
- 09:34Ömer Hayyam'ın Rubailerinin İçeriği
- Rubailerin mazmunları ve içerikleri meraklı bir bilge ruhun ürünüdür; şair evrenin bilinemezliğini çözmeye, yaradılışın ve insan yazgısının hikmetini öğrenmeye çalışır.
- Hayyam, ölümdeki sırları sorgular, insan hayatının geçiciliğine üzülür, doğanın güzelliğini hisseder ve ömrün boş yere harcanmamasını salık verir.
- Hayyam'a göre iyi insan olmalı, kötülük yapmamalı, hırslı olmamalı, kanaatkar olmalı ve ruhani zenginliğini elden bırakmamalıdır.
- 10:32Hayyam'ın Felsefi Görüşleri
- Hayyam'a göre insan diğer insanlar karşısında kendini küçük düşürmemeli, dar görüşlü insanların düşüncelerine önem vermemeli ve yüce bir ülkü taşımalıdır.
- Makam, mevki, büyüklük, güç, ihtişam, zevk, eğlence ve dünya geçicidir; ölüm karşısında tüm insanlar eşittir.
- Hayyam şiirlerinde ne kavuşmaktan dolayı güler, ne de ayrılıktan dolayı ağlar; ne vaaz verir, ne de münacatta bulunur.
- 11:57Hayyam'ın Şiir Sanatı
- Hayyam'ın rubaileri gündelik hayatının tam bir ifadesi değil, ruhundaki ürperişlerin yankılarıdır; o, hakikat arayıcısı, olgun bir filozof ve zarif bir insandır.
- Hayyam'ın asıl değeri orijinal fikirlere sahip olmaktan ziyade, bu fikirleri derin, zarif ve lirik bir şair duygusu haline getirmiş bulunmasındandır.
- Hayat sevgisi ve ölüm kaygısı Ömer Hayyam'ın ilham kaynağıdır; bir rubaisinde "Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok" diyerek dünyayı kendisinin varlığıyla ilişkilendirir.
- 12:55Hayyam'ın Metafizik Anlayışı
- Ömer Hayyam, metafizik üzerine yazdığı "El-Vücut", "El-Kevn" ve "Teklif" adlı eserlerinde bir insan için kendine en yakın ve en mühim incelenecek varlığın kendisi olduğunu belirtmiştir.
- Hayyam, şiirlerinde anlam dünyasını çok güzel dile getirmiştir; bir şiirinde "Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri sana düşer" diyerek zamanın kötülüklerini hatırlatır.
- Hayyam rüzgarın gül yaprakları yere döktüğünü görürse, o gül fidanının köklerinde bir insan yattığını ve gülünde yapraklarını yere döktüğünü hatırlar.
- 14:16Hayyam'ın Doğaya Bakışı
- Hayyam ırmağın kenarlarında açan çiçeklere basmamaya dikkat eder; belki onların köklerinde sevimli bir baş yatıyor ve bu çiçek topraklaşan o baştan gıda alıyordur.
- Yeşilliği görür şair ve hemen peşinden bu yeşilliğin topraktan bittiğini, bugün toprak olan şeyin dün insanların teni ve boyu posu olduğunu hatırlar.
- Hayyam'ın kendine has diğer bir özelliği de ince zevk anlayışı ve aşırı hassasiyettir; doğanın manzaraları, güller, yeşillikler gibi nesnelerin niteliklerini düşününce psikolojisi derinden sarsılır.
- 15:37Hayyam'ın Felsefi Soruları
- Hayyam düşünen ve hatırlatan bir filozoftur; ölümü hatırlatır, hayatın geçiciliğine duyulan üzüntüyü yaşar ve zamana güvensizlik duyar.
- Hayyam'dan bir asır sonra yaşayan İbnu'l-Kifti, dönemin insanlarının onu din hususunda suçladıklarını ve Hayyam'ın gizlediklerini açığa vurduklarından bahseder.
- Hayyam öfkeli, asabi mizaçlı, şüpheci, karamsar, felsefi, hayal ve fikirlere tutkun, hassas ve çabuk kızan bir yapıya sahiptir.
- 16:48Hayyam'ın Eleştirileri ve Cevapları
- Hayyam'ın "Nereden geldim, nereye gideceğim?" gibi soruların cevaplarını araması nedeniyle insanlardan kaçmış ve yalnızlığı tercih etmiştir.
- Hayyam'ın "Gelip gittiğimiz bu dairenin ne başı var ne de sonu onun" ve "Madem yarattı dünyayı, evrenin sahibi neden yükledi ona kusur ile eksiği" gibi mısraları onu kafirlik ve fındıklıkla itham etmiştir.
- Hayyam kendisine yapılan acımasızca eleştirileri biliyordu ve çok kızıyordu; "Ben Zerdüştüğü şaraptan sarhoş isem kime ne? Şayet kafir, ateşperest ve putperest isem kime ne?" diyerek cevap vermiştir.
- 18:02Hayyam'ın Bilimsel ve Sosyal Hayatı
- Dinci çevrelerden gelen suçlamalara karşın Ömer Hayyam, Kur'an tefsirinde ustaydı, fıkıh ve tarih bilgisi oldukça iyiydi, tıp ilmini bilir ve hekimlik yapardı.
- Hayyam zamanının bilginleriyle dosttu; Sultan Sencer'in veziri Abdurrezzak, Hakim Ebu'l-Hamid Gazali, İmam Gazali ve şair Nizami Aruzi ile yakın görüşürdü.
- Hayyam zamanında saray mücadeleleri memleketi huzursuz bir hale sokmuştu; ilmi araştırmalar durmuştu ve kıskananlar ona düşmanlıklarını göstermeye başlamışlardı.
- 19:16Hayyam'ın Son Yılları
- Kendisini ruhen yoran hadiselere kızgınlığını saklayamayan Hayyam, cebir kitabının mukaddimesinde İslam dünyasının durumunu belgeleyen bir yazı yazmıştır.
- Hayyam'ın giderek daha da yalnızlaşıp kendi kabuğuna çekildiğini görüyoruz; laubalilikten son derece korkan, gerçekten itimadını ve sevgisini kazanmış bir kaç kişi hariç herkesi yanına pek sokmayan biriydi.
- Nizami Aruzi'nin "Şehar Makale" isimli eserinde Hayyam'ın ruh halini öğreniyoruz; onun şair benliği yalnızlık içinde ömrünün son senelerine doğru daha ziyade belirginleşmişti.
- 21:03Ömer Hayyam'ın Gerçek Karakteri
- Tasvir ve anlatılarda sarhoş ve sefahate düşkün olarak tasvir edilen Ömer Hayyam, aslında zeki, onurlu ve derli toplu bir bilgindir.
- Rasathane müdürlüğü sırasında Nizamülmülk'ün Nişabur bütçesinden ayırdığı yıllık on bin dinarla rahatlık içinde yaşamasına rağmen sefahati duyulmamıştır.
- 21:28Ömer Hayyam'ın Ölümü
- Şehsuri'ye göre Ömer Hayyam, İbn-i Sina'nın Kitabüş Şifasının ilahiyat bahsini okurken bir kürdanla dişlerini karıştırırken, kitabın belirli bir bahsine geldiğinde kürdanı kitabın iki yaprağı arasına koydu.
- Hemen ayağa kalktı, son vasiyetlerini yaptı, o gün bir şey yiyip içmedi ve son yatsı namazını kıldı.
- Secdeye kapanarak "Ya Rabbi, bilirsin ki ben seni bileceğin kadar bildim, bana mağfiret et, hakikaten seni bilmem, kufra hanıma vesiledir" diyerek ruhunu teslim etti.
- Ölüm tarihi 4 Aralık 1131'di.
- 22:09Ömer Hayyam'ın Değerlendirilmesi
- Şark dünyasının kıymetini bilemeyip sefahat ve içki düşkünlüğü ile suçladığı Ömer Hayyam'a Batı dünyası sahip çıkmıştır.
- Osmanlı tarihi müellifi von Hummer ondan "İran'ın Volteri" diye söz etmiştir.
- Yüzyıllar sonra onun değerini anlayanlar, onun matematikçi, şair, filozof, astroloji uzmanı ve insani yönünü herkesin öğrenmesi gerektiğini düşünmektedir.
- Ömer Hayyam'ı en iyi anlatacak olan sözler yine onun kendi sözleridir.
- 23:01Ömer Hayyam'ın Rubaisi
- Ömer Hayyam'ın çok anlamlı bir rubaisi ile çalışma noktalıyor.
- Rubaide "Senin vücudun tıpkı bir çadır gibidir, ruh o çadırda oturan sultandır ve son menzili dar-ı fenadır" denilmektedir.
- "Sultan çadırdan çıkıp gidince ecel hizmetçisi çadırı söker, kaldırır" ifadesiyle rubaide sonlanmaktadır.