• Buradasın

    Muhammed Esad Erbili'nin Hayatı ve Dini Düşünceleri

    youtube.com/watch?v=XyLwYrnpq38

    Yapay zekadan makale özeti

    • "Altın Silsile" serisinin 33. bölümü olan bu video, Nakşibendi tarikatına mensup şeyh Muhammed Esad Erbili'nin hayatını ve dini düşüncelerini anlatan bir belgesel-sohbet formatındadır.
    • Video, Esad Efendi'nin (1884-1931) eğitim hayatı, irşad faaliyetleri ve Osmanlı'nın son dönemindeki yaşamı hakkında bilgiler sunarak başlamakta, ardından İslam'ın temel prensipleri, manevi yaşam, ihlas, zikir, ahiret hazırlığı, kulluk, mahviyet ve tasavvuf gibi konuları ele almaktadır. Konuşmacı, Esad Efendi'nin mektuplarından ve sözlerinden yararlanarak dini öğretileri aktarmaktadır.
    • Videoda ayrıca Nakşibendi tarikatının silsilesi, İslam toplumunun terakki etmesi için gerekli şartlar, öfke kontrolü, imanın amel ile birleşmesi ve Müslümanlar arasındaki ittifak gibi konular da işlenmektedir. Esad Efendi'nin şairliği de vurgulanarak bir şiir okunmakta ve onun mektuplarından ihlas konusunda bir alıntı paylaşılmaktadır.
    00:06Muhammed Esad Erbili'nin Hayatı
    • Muhammed Esad Erbili, 1264-1944 Hicri (1847-1944 Miladi) yıllarında Musul vilayetinin Erbil kasabasında doğmuştur.
    • Babası Erbil'deki Halidi Tekkesi Şeyhi Muhammed Said Efendi, dedesi ise Halid-i Bağdadi Hazretlerinin halifesi Hidayetullah Efendi'dir.
    • Hem baba hem de anne tarafından seyyid olan Esad Efendi, zahiri ilimleri genç yaşta tamamlamış ve zamanın kutbu irşadı Taha el-Harri Hazretlerine intisap etmiştir.
    01:19İstanbul'daki Irşad Faaliyetleri
    • Esad Efendi, 1875 yılında hac görevi için Hicaz'a gittiğinde şeyhinin vefatını öğrenerek İstanbul'a gelmiştir.
    • Fatih Camii Şerif'de verdiği derslerde ilmi kemalini gösterince Bayezid dersimenden Hoca Yekta Efendi ve diğer önde gelen zevat kendisine intisap etmiştir.
    • Sultan II. Abdülhamid'in damadı Halid Paşa, Esad Efendi'yi saraya davet ederek bir buçuk sene kadar Arapça ve dini ilimler tahsil etmiştir.
    03:42Meclis-i Meşayih ve Sıfatları
    • Sultan II. Abdülhamid Han, Esad Efendi'yi ilmi ve manevi liyakatını gören Meclis-i Meşayih azalığına tayin etmiştir.
    • Meclis-i Meşayih, tekkeleri teftiş etmek ve idari işlerine bakmak üzere 1866 yılında Şeyhülislamlığa bağlı olarak kurulmuş bir müessesedir.
    • Sultan Mehmet Reşad zamanında Esad Efendi, bu meclinin reisliğine tayin edilmiş ve Surre Emini olarak Hacca gönderilmiş, Surre-i Hümayun'un idaresi kendisine verilmiştir.
    04:54İrşad Faaliyetleri ve Özellikleri
    • Esad Efendi, insanların irşadı ve terbiyesi için çok gayret sarf etmiştir, daha fazla insana hidayet ulaştırmak için İstanbul'un ve diğer şehirlerin en ucuza kadar gitmiştir.
    • Güler yüzlü, tatlı sözlü, vakar sahibi, kadri yüce bir hak dostu olan Esad Efendi'nin en dikkat çekici yönü tevazu, mahviyet, şefkat ve nezaketidir.
    • Kendisinde kesinlikle bir varlık görmez, hiçliğe bürünmüş, vuslat arzusuyla yanıp kavrulan bir hak aşığı olan Esad Efendi, muhataplarına hep şefkatle hitap eder ve daima nazik ifadeler kullanırdı.
    06:16Kültürel Mirası
    • Esad Efendi, maddi ve manevi yönden engin bir kültüre sahipti, bütün İslami ilimlere vakıftı ve ruhunu büyük ahlaki meziyetlerle tezyin etmişti.
    • Edebî yönü de kuvvetliydi, özellikle şiirlerindeki ilahi aşk terennümleri zirve teşkil edecek derinlikteydi.
    • Dört dilde pek çok şiir ihtiva eden divanından bir şiiri teberrüken okunmuştur.
    10:34Şiirleri ve Mezhepleri
    • Esad Efendi'nin şiirleri ve mektupları hep bir gönül yangını ifade eder, dertli gönlünden yükselen yanık feryatlar Mevlana Hazretlerinin "Hamdım, piştim, yandım" sözünün müşahhas bir misali ve bir aksi sadasıdır.
    • Osmanlı Cihan Devleti'nin sona erip Cumhuriyet'in kurulduğu yıllarda tekkelerin kapatılması üzerine Sokağa çıkmamaya karar veren Esad Efendi, Erenköy'deki hanesinde inzivaya çekildi.
    • Ömrünü Allah yolunda hizmet ve irşatla geçiren Esad Efendi, maruz kaldığı ağır bir zulmün neticesinde zehirlenerek 84 yaşında şehiden vefat etti.
    12:37Mirası ve İkazları
    • Esad Efendi'ye kalan en mühim miraslardan biri onun mektuplarında ki kıymetli ikazlar, irşadlar ve hikmet dolu ifadelerdir.
    • İhlas konusunda, Cenab-ı Hak'ın ibadetlerin suretleri ile birlikte kulluk vazifesinin ifasını da ruh ve ruhaniyetin en derin ve en hassas noktasından beklediğini belirtmiştir.
    • Tarikatta feyz alma ve terakki yalnız zikir ve evradın çokluğuna bağlı olmadığını, kalbi ihlas ve samimi muhabbetin de büyük bir tesiri olduğunu vurgulamıştır.
    13:41İhlas ve Muhabbetin Önemi
    • Cenab-ı Hakk'a itaat etmeyen ve şer'i emirleri nazar-ı itibara almayan günahkarlar, evliyaullah'ın inayet nazarıyla baktığı kişilerden olamazlar.
    • Ebedi saadet ve selamet, ihlas ve muhabbet ağacının meyvesidir.
    • İhlas, Allah'ın haram kıldığı şeylerden muhafaza etmektir ve riyat, kibir, haset, tamah, cimrilik gibi kalbi hastalık ve kötülüklerden nefsi temizleyerek niyeti halis kılmak çok mühimdir.
    16:31İmanın İkameti ve İhlas
    • İmam Zühri, "Kim la ilahe illallah derse cennete girer" hadisini, İslam'ın ilk günlerinde farzların, emir ve nehiylerin nüzulünden önceydi şeklinde açıklamıştır.
    • Din kemale erdikten sonra kitap ve sünnetin bütün hükümlerinin hayata geçirilmesi ve yaşanması zaruridir.
    • İhlaslı kulluk ve ibadet, yalnız Allah içindir.
    17:12İstikbal ve Ahiret
    • Hakiki istikbalin ebedi hayat yani ahiret olduğuna dikkat çekilmelidir.
    • Gerçek istikbali idrak edemeyenler, ilk adımı kabre olan ahiret yolculuğunu göz önüne alamayanlar çoktur.
    • Dünya huzurunun ve cismani ihtiyaçların ancak can ve malı cömertçe bezlederek temin edildiği gibi, Allah müminlerden canlarını ve mallarını cennet mukabilinde satın almıştır.
    19:46Ahiret Aklı
    • Cenab-ı Hak, şiddetli kış gelmeden önce kömürün lüzumunu hisseden dünya aklını vermiş olduğu gibi, kabrin karanlığını görmeden evvel onu nurlandırmanın lüzumunu anlayıp idrak edecek bir ahiret aklını da ihsan buyurmuştur.
    • Kemal sahipleri arasında kullanılan "temin-i istikbal" sözü, fani dünyada sınırlı olan hayatımızın ikmaline yarayan şeylere ait olmalıdır.
    • İleri görüşlü ve hakikate nazar eden akıllı kişilerin istikbal kelimesinden en büyük maksadın ebedi olan ve herkesin kendi başına hesap vereceği ahiret hayatı olduğunu kabul etmek gerekir.
    21:18Zamanın Değerlendirilmesi
    • Hayat sermayemizden kaybettiğimiz zamanlar içinde teessüf edilecek bir saniye varsa, o da istikbal teminine medar olan, zikir ve tefekkürden uzak geçen demlerdir.
    • Cenab-ı Hak, zatı halinizi şu fakir bendenizle beraber vakitlerini gafletle zayi edip bilahere pişmanlık duyan kullarından eylemesin.
    • Kulum beni zikrettiğinde ben onunla beraberim hadis-i kudsisine mazhar olan sadik kullarının arasına dahil buyursun.
    22:01Ahiretteki Soru
    • Allah, kıyamet günü kullarını hesaba çekerken, "Senin hayatın ve ölümün, yükselmen ve düşmen, genişlik ve sıkıntın, sıhhat ve afiyetin elhasıl her nefesin benim kudret elimde olduğu halde yasaklamış olduğum bir fiili ne cesaretle işledin?" diye soracaktır.
    • Saadetinin düşmanı olan melun şeytana hangi akılla itaat edebildin?
    • "Beni görmez bilmez mi zannettin? Yahut kendin gibi aciz bir kula karşı lüzumlu gördüğün haya ve hürmeti bana karşı lüzumsuz mu sandın?"
    23:35Zikir ve Tefekkür
    • Zikir esad efendi rahmetullahi aleyh manevi evlatlarına devamlı zikir halinde bulunmayı tavsiye ederdi.
    • Cenab-ı Hak: "Kalp gözünüzü nurlandırsın. Sizin kıymetli vücudunuzun her zerresini de muhabbet ve daimi zikrin hoş kokusuyla güzelleştirsin."
    • Cenab-ı Hak, bir an bile kullarından gafil olmadığı gibi, şeriatın şerefli çizgisinde hareket ederek rabbini hatırından hiç çıkarmayan kullarını da çok sever.
    24:44Zikir ve Letaif
    • Letaiflerin hepsi tasfiyeye muhtaç olduğundan, bir hak yolcusunun sırasıyla bütün latifelerini zikre alıştırması zaruridir.
    • Bir insana gusül gerektiğinde vücudunun her yerini yıkaması lazımsa, gönül alemini tasfiye etmek isteyen bir kişinin de bütün letaifleri ile, hatta vücudunun her zerresiyle zikretmesi zaruridir.
    • Bir kimse hizmet etmeyi ve bu hizmetinin karşılığında dereceler kazanmayı arzu ederse, yalnız Cenab-ı Hak'a hizmet etsin.
    25:48La İlahe Illallah
    • Allah ismi şerifi esma'ül-hüsna'nın hepsini kendinde toplayan ve Cenab-ı Hak için alem olan yüce zatına has bir isimdir.
    • La ilahe illallah demek, Allah'tan başka lütfeden, ondan başka himaye eden, o'ndan başka rızık veren bir ilah yoktur demektir.
    • İnsan, kamil bir mümin olmak için bu zikr-i şerifle kalbini ihya etmeli ve bu yüce kelimeyi kalp alemine nakşetmeye itina göstermelidir.
    27:25Tefekkür ve Şükür
    • Nutfeden kan pıhtısını, kan pıhtısından kemikleri yaratan, kemiklere et giydiren, beşeri azaları ikmal edip insana en güzel sureti veren ve ona ruh üfleyerek hayat veren Cenab-ı Hak ne yücedir.
    • Cenab-ı Hak, ağlamaktan başka bir şeye kadir olmayan mini mini bir yavruya anne-baba gibi iki merhametli hizmetçiyi tayin eder ve ona tatlı ve hoş anne sütünü ikram eder.
    • Kabir karanlığında ve mahşer meydanında insanların karışıp birbirine girdiği hengamede Cenab-ı Hak'ın yüce zatından başka medet umulacak bir yardımcı ve sahip yoktur.
    29:43Allah'ın Lütfu ve Kulların İtaati
    • Allah'ın bedenimizi, uzuvlarımızı, sıhhat ve afiyetimizi, yiyecek ve nimetlerimizi yoktan var edip kullarına lütfesi, dünyada en büyük veli nimetidir.
    • Gaffar olduğu kadar kahhar da olan Allah'ın hükmü altındayız, mülkünün bir köşesinde barınıyoruz ve her gün nimet sofrasında rızıklanıyoruz.
    • Aklen, irfaen ve vicdanen Allah'ın emirlerine itaat etmek ve kulluk vazifesini yerine getirmek zaruridir.
    31:12Yaşamın Sonuna Düşünmek
    • Yaşamın sonuna düşündükçe nefs kendini müdafaadan aciz kalıyor ve makul bir cevap bulamıyor.
    • Tefekkür-i mevt, insanın başına gelen musibetlerin üzüntüsünü hafifletici gibi, kişinin kendi ölümünü de kolaylaştırır.
    • Dünyayı sevmek ve onu aşırı bir şekilde arzulamak her türlü günah ve rahatsızlığın esas sebebidir.
    32:56Tasavvuf ve Haramları Terk Etme
    • Allah dostları, tasavvufi terbiyeye girmek isteyenlere evvela Allah'ın emir ve nehiylerine riayet etmelerini, Kur'an ve Sünnet'in muhtevası dahilinde yaşamalarını tavsiye eder.
    • Hadis-i şeriflerde haramları terk etmenin, sevap kazandıracak amel-i salihleri işlemekten önce zikredilmesinin iki mühim sebebi vardır: biri zararlı şeyleri uzaklaştırmak, faydalı şeyleri elde etmekten daha mühim ve önceliklidir.
    • Şeriat yaşanmadan manevi derecenin yükselmesi mümkün değildir.
    36:12Namazın Önemi
    • Namazı huşu ve huzur ile kılmaya çok ehemmiyet veren Esad Efendi Hazretleri, namaz kılan kişinin kendisini kadim bir Arap adetindeki istirham eden kişiye benzetmesini tavsiye eder.
    • Namaz kılan kişi, kendi adına tahiyyatı takdim etmeli, Peygamber Efendimizin sözünü naklediyor gibi okumamalıdır.
    • Cenab-ı Hak'ın buyurmuş olduğu selamı, Peygamber Efendimizin ilahi selama verdiği cevabı ve Cebrail Aleyhisselamın kelime-i şehadetini hep kendi söylüyormuş gibi okumalıdır.
    39:01İnsanın Mükerrem oluşu
    • Mükerrem ademoğlu, toprak ve sudan yaratılmış bulunan maddi varlık yani beden veya tefekkür ve konuşma kabiliyetiyle diğer canlılardan ayrılan insan cinsi değildir.
    • Azgın nefsinin sufli arzularını yerine getiren, şeriatı ve ruhaniyet tevziye eden, tarikatı ayaklar altına alan ve nefsani duygularına esir olan kimseler asla mükerrem olamazlar.
    • Mükerrem denilmeye layık ademoğlu, nefs tezkiyesi ile güzel ahlaka sahip olarak dışını ve içini süsleyen, şeriate hizmet eden ve tarikate vakıf olan bahtiyar kimselerdir.
    40:50Kullukta Tevazu
    • Kulların fiilleri içinde en çok kabule layık olan şey mahviyettir, yani bir insanın zayıf, hakir ve aciz bir varlık olduğunu ve her nesi varsa Allah'ın lütfu ve mülkü olduğunu bilmesidir.
    • Secdeye varmak, yerlere kapanmak, toprakla bir olmak da bu mahviyetin fiili temsilidir.
    • Büyük Nakşibendi şeyhlerinden Ubeydullah Ahrar Hazretleri, karşılaştığı din kardeşlerinin ve salih kulların hayır dualarını daima ganimet bilmiş, Allah'ın merhamet ve rızasını kazanmak için hiçbir zaman amel ve ibadetlerine güvenmemiştir.
    43:33Kendini Küçük Görmek
    • Bütün varlığının Allah'ın emaneti olduğunu bilmedikçe tevhide imanı tam olmaz ve küçük şirkten kurtulamaz.
    • Esad Efendi Hazretleri, kendini kainatın ve belki de zerrelerin herhangi biriyle ölçüp kıyaslamaya kalktığında hep o şeyin çok aşağısında kalacağını ifade etmiştir.
    • Allah'ın aşıklarını tesir altına almak için her türlü marifetten uzak olan neyde bile birçok perdeler, nağmeler, güzel sadalar yaratması, O'nun her şeye kadirdir.
    47:34İman ve Muhabbet
    • Dualar gönül kırıklığıyla yapılır ve nefsin acziyetini ve muhtaçlığını itiraf ettiği anlarda kabul olma ümidi artar.
    • Kendine güvenen ve nefsine güvenen insan, Allah'ın lütfuna nail olamaz; lütfu Allah'ı celbetmek için kulun hiçlik ve acziyetini itiraf etmesi gerekir.
    • Hakiki muhabbet, insanın Allah'a olan sevgisinin büyük bir kısmını kaplaması gerektirir çünkü Allah bakidir, her şeyimizi verendir ve insanı yetiştirenidir.
    50:46Kalp ve Muhabbet
    • Allah bir kişinin sadrına iki kalp koymamıştır; biri Allah muhabbetine, diğeri masiva sevgisine mahsus olmak üzere iki kalp vermemiştir.
    • Muhabbet yuvası olan kalp evi tektir; kalp bunların hangisine bağlanırsa, diğeri ehemmiyetini kaybeder.
    • Tasavvufu yaşayan kamil bir müminin, işlerinin çok olduğu zamanlarda bile kalben Allah'ı zikretmesi icab eder.
    51:36Ümmet Hizmeti
    • Esad Efendi rahmetullahi aleyh ümmet hizmetini hayatının mihveri haline getirmiştir ve ümmet-i Muhammed'in maddi ve manevi kurtuluşu için durmadan gayret etmiştir.
    • Allah'ın şerefli kalbinizi aşk ve muhabbet hanesi feyz ve bereket yuvası eylemesi için, aşk ve muhabbetinizi sizinle sohbet eden ihvanada sirayet ettirmelisiniz.
    • Yalnız kendi halini düşünüp kendini kurtarma derdinde olanlar peygamber varisliğine layık olamazlar; kıyamet günü kendini düşünmeyip sadece Allah'ın kullarının kurtuluşu için gayret edenler Allah'a yaklaşır.
    54:24Nefs ve Hileleri
    • Nefsini bilen rabbini bilir; mürid, muhabbetinin coştuğu anlarda ve üstadının sohbeti esnasında nefsinin ıslah olmuş gibi görünmesine ve kendisinde müşahede ettiği güzel hallere pek itimat etmemelidir.
    • Bu güzel hallerin asli olabilmesi ve kendisinde tam olarak tecelli edebilmesi için daha bir takım sayı gayretler lazımdır.
    • Esad Efendi, hak katında makbul bir amelinin olduğu hususunda asla mutmain olmadığını ve hiçbir zaman nefsin hile ve desiselerinden emin olamadığını belirtmiştir.
    56:55Dünyaya Aldanmamak
    • Dünyamız mahdut bir zamandır ve ehemmiyet vermeye değmez, ancak ahiretin tarlası olduğu için aziz olsa gerektir.
    • Dünya, Allah'ın rızasını kazanmaya vesile olan bir dünya muhteremdir ve Allah katında da makbuldür.
    • Zaruri iş ve ihtiyaçlar haricinde lüzumsuz dünyevi meşgaleleri terk etmek lazımdır; çünkü fani ve geçici dünyanın aldatıcı işlerinin peşinde koşmak, gölgeyi takip etmek gibidir.
    02:07İslam Toplumu Nasıl Terakki Eder
    • Arap kavmi çok çeşitli aşiret ve kabilelerden müteşekkil, iman şerefiyle ve Kur'an nuruyla münevver olmadan önce aralarında buğz, düşmanlık ve kin yaygın, cahiliye döneminin kanlı yağma ve savaşları devam etmekteydi.
    • Peygamber Efendimiz karanlık ufukları nübüvvetin parlak nuruyla aydınlattı ve onların zulüm ve cehaletlerini berrak marifet suyuyla arındırdı.
    • Arap toplumu, ayet-i kerimeleri ve rehber hadis-i şerifleri düstur edinince, kin ve düşmanlıkları sevgi ve bağlılığa, bedevilikleri medeniliğe, fakr-ü zaruretleri refah ve huzura dönüştü.
    1:05:35İslam'ın Terakki ve Düşüşü
    • İslam'ın şimşek gibi süratli terakki hızı ve yıldırım hızındaki düşüşü arasındaki farklar incelenmiştir.
    • İslam milletinin yükselmesi için Allah'ın emir ve yasaklarına boyun eğip Resul'ün sünnetine sarılmak gerekir.
    • Terteriz İslam şeriatını farklı iklimlerde hakim kılan, akıl ve düşüncelerinin muhafızı yapan bir topluluktur.
    1:07:47İttifak ve Dayanışma
    • Allah'tan niyaz edilerek Müslümanlar arasında ittifak ve dayanışma tesis edilmesi istenmektedir.
    • İttifak ve yardımlaşma, devletin temelini oluştururken, devletsizlik ve anarşi nifaktan doğar.
    • İman sadece dil ile ifade edilmesiyle kalmaz, amel ve ibadetle desteklenmelidir.
    1:09:20İhlas ve Muhabbet
    • Ruhani latifelerin terakki etmesi için murakabe, zikre ve tefekkürde devam etmek gerekir.
    • Allah'ın lütuflarına nail olmak için ihlas, muhabbet ve muhtaçlara hizmet gibi vesileler gereklidir.
    • Allah katında makbul olan ilim, amel-i salihlerle tatbik edilen ve yaşanan bir ilimdir.
    1:11:24Tarikat ve Şeriat
    • Bir tarikat, Allah'a yaklaşmak maksadıyla suluk edilen ibadet yoludur.
    • Tarikatların hepsinin esası ve temeli şeriat-ı mutahharadır.
    • Şeriatın kurallarını uymayanların tarikattan feyz alması mümkün değildir.
    1:12:06Öfke ve Affetme
    • Öfke, huzur harmanını yakıp kül eder ve bütün mahsulü mahveder.
    • Deruni hastalıklardan kurtulmak için öfkeyi yutmak gerekir.
    • Allah, öfkelerini yutan ve insanları affeden takva sahiplerini sever.
    1:13:59Ahiret ve Dünyevi Muhabbet
    • En büyük gaye ahiret saadet ve selametidir.
    • Bin sene yaşayan ve birçok hazineye malik olan bir kişi bile ölümden sonra dünyadaki hallerini yalnız bir rüya makamında telakki eder.
    • Allah'ın kamil bir imanla ebediyet yurdunun imarına muvaffak olmasını dileyerek dünya muhabbetinin zerresini bile nasip etmemesini istenir.
    1:15:06Nakşibendi Tarikat Silsilesi
    • Nakşibendi tarikat silsilesi, Hz. Muhammed'den başlayarak Bayezid-i Bistami, Ebu'l-Hasan Harakani, Ebu Ali Farmedi, Yusuf Hemedani'ye kadar devam etmektedir.
    • Tarikat tahtının varisi ve alemin şahı Muhammed Bahauddin Nakşibend, Hace Alauddin Attarı halka rehber kıldı.
    • Tarikat silsilesi, Şah-ı Mazhar Şah Abdullah Dehlevi ve Pirimiz Taha el-Hariri'ye kadar devam etmektedir.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor