Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- "Tarihin Parladığı Anlar" programının bu bölümünde, Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ve Antalya Bilim Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mesut adlı iki tarihçi, Malazgirt Zaferi'nin tarihsel arka planını ve sonuçlarını tartışmaktadır.
- Video, Selçukluların Anadolu'ya gelişinden başlayarak Malazgirt Savaşı'nın öncesi, savaşı ve sonrasında yaşanan olayları kronolojik olarak ele almaktadır. Programda Bizans İmparatorluğu (Doğu Roma) ve Selçuklu Devleti arasındaki ilişkiler, Alparslan ve Romano Diogenes arasındaki diplomatik müzakereler, savaşın taktikleri, orduların büyüklükleri ve Malazgirt Zaferi'nin Anadolu'nun Türklesmesi sürecindeki önemi detaylı şekilde incelenmektedir.
- Konuşmacılar, Malazgirt Savaşı'nın bir imha muharebesi olmadığını ancak büyük bir süreç başlatan bir zafer olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca, Alparslan'ın Romano Diogenes'i esir alarak Bizans'ta siyasi çatışmaları körüklemesi ve bu durumun Selçuklu devletinin Anadolu'ya yayılmasına olanak sağladığı konusu da tartışılmaktadır. Program sonunda, kültür bakanlığının bakan yardımcısı Prof. Dr. Haluk Dursun'un trafik kazasında hayatını kaybetmesi duyurulmaktadır.
- 00:20Programın Tanıtımı ve Malazgirt Zaferi
- Program "Tarihin Parladığı Anlarda" kapsamında Malazgirt Zaferi'nin 26 Ağustos'taki yıl dönümü için özel bir bölüm sunuyor.
- Programda Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ve Antalya Bilim Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mesut konuklar olarak yer alıyor.
- Program, Malazgirt Zaferi'nin Türk tarihi, bölgedeki tarih ve Roma tarihi açısından önemini vurgulayarak, bu zaferin bugüne kadar fazla ele alınmayan yönlerini tartışmayı amaçlıyor.
- 01:58Selçukluların Kuruluşu ve Gelişimi
- Selçukluların tarih sahnesine çıkışı, Osmanlıların "dörtyüz çadır halkı" olarak tanımlanması gibi, "yüz aile" ile başlayan bir süreçti.
- Selçuklular 11. yüzyılın sonunda ve 12. yüzyılın başında İran coğrafyasına gelmeye başladılar.
- Selçuk Bey'in oğulları, Karahanlılar ve Gaznelilerin mücadelesinde rol aldılar ve güçlü bir aile olarak göç eden Oğuzları hemen teşkilatlandırmayı biliyorlardı.
- 04:48Çağrı Bey'in Anadolu Seferi
- Çağrı Bey'in Anadolu seferi, tarihin dönüm noktalarından biri olarak değerlendiriliyor ve 1081-1091 yılları arasında gerçekleşti.
- Bu sefer, Türklerin Anadolu'ya ilk tanıdıkları an olarak kabul ediliyor ve yaklaşık üç sene devam etti.
- Çağrı Bey, bölgenin zengin olduğunu ve yurt tutulabileceğini anlayarak, Ermeniler, Gürcüler ve Bizans güçleriyle mücadele etti.
- 07:09Selçuklu İmparatorluğu'nun Gelişimi
- Çağrı Bey ile Tuğrul Bey arasında birliktelik kuruldu ve bu denge, güçlü bir devletin ortaya çıkmasını sağladı.
- Tuğrul Bey'in vefatıyla birlikte isyanlar ve taht ele geçirme çabaları başladı.
- Alparslan, Kutalmış'ın isyanını zorlu bir savaşla yenerek tahta çıktı ve ilk yıllarında isyanlarla mücadele etti.
- 09:35Bizans'ın Doğrudan Adı
- Bizanslılar kendilerine hiçbir zaman "Bizanslı" demediler, "Romanoi" (Romalı) diyorlardı.
- Müslümanlar ve Araplar onlara "Rum" deniyordu, bu hem bir milletin adı, hem de bir devletin ve coğrafyanın adıydı.
- Selçuklular Anadolu'yu ele geçirdikten sonra kendilerini "Rum Selçukluları" olarak tanımladılar.
- 11:07Anadolu Selçukluları ve Bizans Kavramı
- "Anadolu Selçukluları" kavramı 20. yüzyılda tarih ders kitaplarında icat edilmiş, o dönemde kendilerine "Diyarı Rum Selçuklu Devleti" veya "Rum Selçuklu Devleti" deniliyordu.
- "Bizans" kavramı 16. yüzyılda icat edilmiş olup, 1557'de Bavyeralı bir tarihçi tarafından ilk kez "Bizans Tarihi" kitabında kullanılmıştır.
- "Bizans" kavramının icat edilmesi ideolojik amaçlıdır; Almanlar Roma'yı fethettiğini iddia ederek Roma'nın sancağını kendilerine taşımaya başlamışlardır.
- 12:38Osmanlı'nın Roma Devamı Kavramı
- Fatih İstanbul'u fethettikten sonra "Kaiser-i Rum" (Roma İmparatoru) unvanını almış, Osmanlı'nın Roma'nın devamı olduğunu iddia etmiştir.
- Osmanlı'nın Roma'nın devamı olduğunu iddia etmesi, nüfus yapısı, vergi yapısı, ordu yapısı ve hukuki yapı itibariyle siyaset olarak kullanılmıştır.
- 19. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle Fuat Köprülü'nün çalışmalarıyla birlikte, Osmanlı tarihçileri Doğu Roma'yı hakir görmeye başlamış ve "Bizans" tabirini aşağılayıcı bir şekilde kullanmaya başlamışlardır.
- 14:47Doğu Roma'nın Durumu
- Müslümanların 636'da Yamuk Savaşı'nı kazanmasıyla Ortadoğu'da dengeler değişmiş, İslam büyük bir güç olarak Roma'yı zorlamıştır.
- 717'de İstanbul'u kuşatan İslam orduları Doğu Roma'yı yok edemezmiş, sonunda bir dengeye gelmiş ve iki taraf arasında serhat bölgesi kurulmuştur.
- 863'ten sonra Araplar Bizans için bir tehdit olmamış, küçük savaşlar (clean crick) sistemi oluşmuş ve Bizans'ın askeri olarak güçlendiği görülür.
- 17:03Doğu Roma'nın İç Siyasi Sorunları
- Doğu Roma'da hudut hattında yarı bağımsız büyük bir güç yaratılmış, ancak bu güç zaman zaman iç siyasette de bir güç olmuş ve imparatorluğu değiştiren isyanlara kalkışmıştır.
- Roma'da eyaletler ve eyalet askerleri vardı, ancak valiler kendi eyaletlerinin dışına çıkamazdı; bu yasak 16. yüzyılda ortadan kalkmıştır.
- Doğu Roma'da tema adı verilen daha küçük yapılar vardı ve zaman zaman askerlerle beraber yönetimi değiştirmeye varana kadar ayaklanmalara kalkışan valiler bulunmuştur.
- 18:52Balkanlar ve Paralı Askerler
- Balkanlar tamamen Bizans'ın denetimine girerken, Bulgarlar ve Slavlar kontrol altına alınmış, Balkanlar ekonomik açıdan İstanbul'un kasasına daha çok para göndermeye başlamıştır.
- İmparatorlar eyalet askerlerini zayıflatmaya başlamış, bunun yerine paralı asker kullanmaya karar vermişlerdir.
- Roma'da da olduğu gibi, piyasada ucuza hizmet vermek isteyen ve eyalet askerlerinden daha kabiliyetli adamlar bulunmaktaydı; bu arasında Normanlar, Uzlar, Peçenekler ve Selçuklular da yer alıyordu.
- 21:39Bizans İmparatorluğu'nda İmparatorluğun Devamı
- O dönemde Bizans İmparatorluğu, şairler ve ilim adamları gibi komutanlık vasfına sahip olmayan kişiler tarafından yönetiliyordu ve bu durumda zaferler elde edilemiyordu.
- İmparator Konstantin ölmüş, küçük oğulları tahta çıkmış ve Okya, bu oğulları tahta çıkarmak istemiş.
- İmparatorun kardeşleri imparatorluk tahtında gözleri vardı ve Dukas ailesinin gücünü dengelemek için, İstanbul'da bağı olmayan Dukaslarla işbirliği yapmayacak birini arayan bir kadın imparator var.
- 23:01İmparatorun Evliliği ve Romanos Diogenes
- İmparatorun evlenmesinin önünde ciddi bir engel vardı, ancak zeki bir kadın olan imparator, bu engeli gidermek için patriğe bir teklifte bulunmuş ve belgeyi yakarak engeli ortadan kaldırmış.
- Romanos Diogenes, yakalanıp idam edilecekken imparator tarafından fark edilmiş ve güçlü bir komutan olarak seçilmiş.
- Romanos Diogenes, daha önce Peçeneklere karşı zaferler kazanmış ve komutanlık vasfı yüksek biriydi.
- 24:49Romanos Diogenes'in Misyonu
- Romanos Diogenes, Anadolu'nun yangın yeri halinde olduğunu ve bu sorunu çözeceğini söyleyerek imparatoriçe ile anlaşmıştı.
- Romanos, Türklerin ilerleyişini durduracağı, Doğu'daki Ermenileri tabiiyetine alacağı ve iç karışıklıkları bastıracağı sözlerini vermişti.
- Romanos Diogenes'in Anadolu seferleri 1068 ve 1071 yıllarında gerçekleşmiş, üçüncü seferde ise komutanlarını göndermiş ve bu seferde felaket yaşanmıştı.
- 26:39Alparslan'ın Mısır Seferi Planı
- Alparslan'ın doğrudan Doğu Roma ile çatışma niyeti yoktu, pek çok tarih kitabında Alparslan'ın Mısır'a sefer düzenlemek istediğini söylüyor.
- Alparslan'ı Mısır'a sevk eden, Mısır'da oturan Fatımi halifesi ve veziriydi.
- Alparslan, Mısır'ı almak için harekete geçti, çünkü Mısır'da Şii tahakkümü vardı ve bunu ortadan kaldırmak istiyordu.
- 31:18Alparslan'ın Siyasi Hedefleri
- Alparslan'ın Mısır'a gitmesi için yolu açık değildi, önce Urfa'daki Bizans kalesi, Halep'teki bağımsız yapılar ve Mervanlarla uğraşması gerekiyordu.
- Alparslan'ın 1060'lı yıllardaki seferleri, Gürcistan'dan Antakya'ya kadar uzanan bölgedeki bağımsız beylikleri kendi denetimine almaya çalışmaktı.
- O aşamada Doğu Roma, Alparslan için bir tehdit teşkil etmiyordu, en büyük tehdit onun için Türkmen boylarını denetim altında tutmaktı.
- 33:31Alparslan'ın Suriye Seferi
- Alparslan'ın Suriye seferi, bir vezirin daveti üzerine değil, daha çok meşrulaştırma amacıyla yapılmıştır.
- Alparslan, Urfa ve Halep'i kuşatmış ancak alamamış, muhasara yeteneğinin yetersizliği nedeniyle yoluna devam etmiştir.
- Göçmen süvarilerden oluşan ordusunun atlarını beslemek için otlaklar gereklidir, bu da seferlerde önemli bir kısıtlama oluşturur.
- 35:38Malazgirt Savaşı Öncesi
- Alparslan, Malazgirt'i almış ve Anadolu'nun kapısını ele geçirmiştir.
- Afşin Bey'in raporu, Anadolu'nun tamamen rahat olduğunu bildirmiş, bu nedenle Alparslan'ın ordusunu 20-30 bin kişiden 4 bine düşürmesine yol açmıştır.
- Alparslan'ın istihbarat ağı, Bizans İmparatoru Romenos Diogenes'in büyük bir orduyla geldiği haberiyle oldukça etkili olmuştur.
- 37:54Diplomasik Çabalar
- Alparslan savaş istemiyor, çünkü Anadolu'da gözünün olmaması değil, başka dertlerini halletmek istiyor.
- Savaş tehlikesi büyüdükçe, Alparslan diplomasiyi kullanarak Romalılarla konuşabilecek ve derdini anlatabilecek biri bulmaya çalışıyor.
- Her savaşın bir maliyeti olduğu, zaferle bitse bile zayiat verileceği ve savaş sonrası asıl yapmak istediği işleri yapabilmesi için zayiatın miktarının önemli olduğu vurgulanmaktadır.
- 40:18Malazgirt Öncesi Diplomasik İletişimler
- Malazgirt öncesinde Bizzati Abbasi halifesinin elçisi Romalılar'a gönderilmiş, Alparslan'ın adamlarıyla birlikte diplomatik bir girişim başlatılmıştır.
- Diplomatik protokol kuralları o dönemde oldukça aşağılayıcıydı, bu nedenle Alparslan Abbasi elçisini kullanmıştır.
- Alparslan'ın savaşmayalım teklifi Romanos tarafından kabul edilmemiştir, Romanos savaşın kaçınılmaz olduğunu düşünmektedir.
- 42:52Romanos Diogenes'in Amacı
- Alparslan o tarihte bir savaş istemiyor, serhat bölgesini ve kuzey Suriye'yi denetim altına almak istiyor.
- Romanos ise büyük bir ordu toplayıp Anadolu'ya getirmiş, bu orduyu kullanmak zorunda hissediyor.
- Romanos'ın varlık nedeni Türkleri dışarıya çekmekti, bu nedenle farklı bir teklifi kabul etmemek zorundaydı.
- 44:58Romano Diogenes'in Gücü ve Planları
- Romano Diogenes, 1071'de Malazgirt'te büyük bir orduyla hareket ederek Anadolu'yu fethetmek için gelmiştir.
- Diogenes'in planları sadece Anadolu'yu sınırlamamış, İran, Irak, Mısır ve Suriye'nin tümünü almayı hedeflemektedir.
- Alparslan'ın elçileri geldiğinde ve anlaşma teklif ettiği zaman, Diogenes büyük bir gurura kapılmış ve Alparslan'ın diplomatlarına aşağılayıcı sözler söylemiştir.
- 46:42Romano Diogenes'in Seferleri ve Ordusunun Boyutu
- Diogenes önce iki kez sefer yapmış ancak ciddi başarı elde edememiş, üçüncü seferde komutanını göndermiş ancak o da başarısız olmuş ve büyük bir hezimete uğramıştır.
- Tarihçiler, Diogenes'in üçüncü seferinde tüm zenginlik ve gücüyle ortaya çıktığını belirtmektedir.
- Diogenes'in ordusunun büyüklüğüne dair farklı rakamlar bulunmaktadır: 400-600 bin, 1 milyon, 200 bin gibi yüksek rakamlar ve 120-150 bin gibi daha düşük rakamlar.
- 50:45Bizans Ordusunun Yapısı ve Boyutu
- Bizans ordusu en az 120 bin, en fazla 200 bin kişiden oluşmaktadır.
- Modern askeri tarihin kurucusu Alman tarihçi Hans Delbrück, tarihte verilen muharebe rakamlarının güvenilir olmadığını göstermiştir.
- Bizans İmparatorluğu'nun tahmini nüfusu 12 milyon civarında, 43 bin profesyonel asker ve 240 bin eyalet askeri bulunmaktaydı.
- 54:42Malazgirt Ovası'ndaki Besleme Şartları
- Malazgirt Savaşı'nın tam olarak nerede yapıldığı konusunda tartışmalar bulunmaktadır.
- Bazı kaynaklara göre Bizans ordusunda 100 bin piyade, 100 bin süvari ve 40 bin araç bulunmaktaydı.
- Bu rakamlara göre toplam 720 bin boğaz beslenmesi gerekiyordu, ancak Ağustos ayında Malazgirt'te bu besleme şansı sıfırdı.
- 57:00Doğru Ordunun Boyutu
- Tarihçi Mesut Hoca, Romano Diogenes'in ordusunun 40 bin kişiden oluştuğunu ve Alparslan'ın 15-20 bin askerle savaştığını tahmin etmektedir.
- Mehmet Altayköymen gibi Türk tarihçileri ve yabancı kaynaklar da 100 binin altında bir rakam göstermektedir.
- 58:04Malazgirt Savaşı'nda Orduların Kuvvetleri
- Alparslan'ın ordusu Sivas'a geldiğinde ciddi sıkıntılar yaşıyor ve askerlerinin bir kısmı çeşitli sebeplerden geri gönderiliyor veya kalelere dağıtılıyor.
- Kaynaklara göre Alparslan'ın ordusunun gücü 15-20 bin civarında, Bizans ordusunun ise 40-50 bin civarında olduğu kabul ediliyor.
- Yavuz Sultan Selim'in 500-600 bin kişiyle Yeniçeri Sultani'ne karşı, Malazgirt Savaşı'nda Bizans ordusu 40 bin, Selçuklu ordusu ise 15-20 bin civarında olduğu düşünülüyor.
- 1:01:38Orduların Yolculuğu ve Hazırlıkları
- Doğu Roma ordusu (Bizans) Fenerbahçe ovasında toplanıyor, batı birlikleri, doğu birlikleri ve merkez kuvvetleri olmak üzere üç gruptan oluşuyor.
- Ordunun intikali önceden planlanıyor, yollar onarılarak emniyet sağlanıyor ve yiyecekler önceden depolanıyor.
- Romanos'un hatalı emri sonucu ordunun bir kısmı Sivas'taki Ermeni mahallelerini yağmalıyor, bu durum ciddi bir sıkıntı yaratıyor.
- 1:03:11Alparslan'ın Stratejisi ve Zorlukları
- Alparslan önce Urfa'yı kuşatıyor ancak ele geçiremiyor, ardından Halep'e devam ediyor ve orayı da ele geçiremiyor.
- Selçukluların muhasara kabiliyeti ve teknik kapasitesi çok sınırlı olduğu için Romanos'un ordusunun geldiği haberi alındığında Fırat'ı geçmek zorunda kalıyor.
- Fırat'ı geçerken kar suları nedeniyle yiyecek taşıyan hayvanlar ve arabalar kaybediliyor, ayrıca bölgeden topladığı askerler terhis ediliyor veya kaçıyor.
- 1:05:57Malazgirt Ovası'nda Karşılaşma
- Romanos, ordusunun yarısını Ahlat'a göndererek büyük bir hata yapıyor, bu nedenle Malazgirt Ovası'nda kalan asıl muharip gücü yaklaşık 20 bin kişi kalıyor.
- Romanos'un ordusu yol boyu katılmalarla güçleniyor, başlangıçta 100 bin civarında olan ordunun Sivas ve Erzurum'a vardığı zaman daha fazla güçleniyor.
- Alparslan'ın ordusu da yol boyu katılmalarla 4 bin kişiden başlayıp Ahlat'ta komutanlar katıldığında 40 bin kişiye ulaşıyor.
- 1:07:54Malazgirt'ın Ele geçirilmesi ve Savaşın Başlaması
- Romanos Diogenes, Malazgirt'ı 23 Ağustos'ta bir günlük kuşatmayla ele geçiriyor.
- Alparslan bu haberi alıyor ve Romanos'a doğru yönleniyor.
- Romanos, Ahlat'a gönderdiği birliklerden pişman oluyor ve çatışmalar 24 Ağustos'ta birbirlerini görür görmez başlıyor.
- 1:08:51Alparslan'ın Avantajları ve Bizans Ordusunun Sorunları
- Alparslan'ın önemli avantajı, bağımsız hareket edebilen hafif süvarilerden oluşan bir orduya sahip olması ve bu süvarilerin etrafta keşif unsuru olarak görev yapmasıyla Bizans ordusunun hareketlerini anbean takip edebilmesidir.
- Romanos, hatalı bilgiler alarak Alparslan'ın ordusunun İran'da veya Azerbaycan'da olduğunu düşünüyor ve bu nedenle rahat hareket ediyor, aksi takdirde Ahlat'a 20 bin kişilik bir kuvvet göndermeyecekti.
- Ahlat'a gönderilen 20 bin kişilik kuvvet, Alparslan'ın keşif unsurlarının baskınıyla bozuluyor ve büyük bir güç kaybına neden oluyor, ancak bu kuvvetler yerine Muş'a çekiliyor ve Romanos'un haberi olmuyor.
- 1:12:01Hafif ve Ağır Süvari Arasındaki Farklar
- Hafif süvari ve ağır süvari birlikte ve disiplinli bir şekilde hareket ettiği zaman başarıyı getirebiliyor, ancak tek başına ağır süvariye Selçuklular vur-kaç taktiği yapıyor ve daha rahat hareket ediyorlar.
- Hafif süvari, cirit ve ok gibi uzaktan hedefe ateş ederken, ağır süvari yakın muharebe yapar ve zırh koruması vardır; hafif süvari attığı oklar ağır süvarinin üstünde etkisi kısıtlı olduğu için Selçuklu süvarisi daha çok atına atar.
- Alparslan'ın elinde yakın muharebe yapacak unsur yok, sadece hafif süvari var; Romanos yakın muharebe olsaydı Alparslan'ı kıstıra bilirdi, ancak Malazgirt ovası'nda sıkıştırabileceği bir yol yoktu.
- 1:15:56Muharebe Düzeni ve Cereyanı
- 24 Ağustos'ta muharebe düzeni: Romanos merkezde ağır piyadeler ve ağır süvari ile, sol tarafta Anadolu ordusu, sağ tarafta Balkan ordusu, arkada ise kanlısı Alexandros Dukas var.
- Romanos'un en güvendiği grup sağ kanatta Balkan süvarisi ve piyadesi; Bizans ordusunun 8. yüzyıldan beri standart düzeni ikili düzendir: asıl kuvvet merkezde, yanlar manevra yaparak hareket edecek ve yanlarda daha çok süvari ağırlıklı unsurlar var.
- Selçukluların düzeni tam olarak bilinmemekle birlikte, Alparslan iki ordugah teşkil ediyor: bir tanesi geride, bir tanesi ileride; bol miktarda hafif süvariyi düşmanla temasta bırakarak düşmanın ne yaptığını anlık olarak öğrenip geriye bilgi verebiliyor.
- 1:18:15Muharebe Öncesi Olaylar
- 23 Ağustos akşamı Selçuklular, Bizans'ın ordugahına akın yapıyor ve bu akın sırasında Selçuklu askeriyle Uz ve Peçenekler arasında büyük bir fark olmadığı için Roma askerleri iki ekibi ayırt edemiyor.
- Uzlardan bir kısmı taraf değiştiriyor ve ertesi gün Uz ve Peçenekler bir hafif süvari ile örtme kuvveti teşkil ediyor, ancak Selçuklu sayısının fazla olması nedeniyle örtme kuvveti görevini yapamaz hale geliyor.
- Kanatlardan Bizanslılar ilerideki örtme kuvvetini takviye etmeye gitmek zorunda kalıyor, bu sıkıntılar moral bozukluğuna yol açıyor ve Romanos ertesi gün (25 Ağustos) yeterli bekleme şansı olmadan yaklaşma yürüyüşüne geçiyor.
- 1:20:38Göçebe Atlı Taktikleri
- Göçebe atlılar en çok uyguladığı taktik, saflar halinde düşmana yaklaşarak atış menzilinin dışında kalarak ok atıp tekrar geri gitmektir.
- Bu taktik batı dillerinde "karakol" olarak adlandırılır ve beş saf halinde tertiplenerek birbiri ardına atış yaparak düşmana kesintisiz ok ateşi altında kalmasını sağlar.
- Alparslan'ın süvarilerinin çoğunun yedek atı vardı ve ideal bir göçebe ordusunda her süvari beş tane atı olurdu.
- 1:21:44Manzikert Muharebesi'nde Taktikler
- 26 Ağustos'ta Bizans ordusu intikale başladığında Alparslan temas için ekip bırakıp ana unsurlarıyla geri çekilmeye başladı.
- Selçuklu ordusunun merkezi geriye çekildiğinde Bizans ordusu kovalamaya başladı, ancak iki tarafta da pusu taktiği kullanıldı.
- Pusuya sol ve sağ kanattakiler düşerken merkezdekiler pusuya düşmeden intikale devam etti, bu durumda sol ve sağ kanat geride kalmaya başladı.
- 1:23:00Muharebenin Son Aşamaları
- Romanos bir an için Selçuklular'ın kampını ele geçirdi, ancak Alparslan merkezin Romanos'un bulunduğu grubun diğer gruplardan koptuğunu fark edip etrafını çevirmeye başladı.
- Romanos geri çekilmeye karar verdi çünkü ilerledikçe irtifa ve volkanik kayalıklar artıyordu, bu Selçukluların saklanabileceği ancak Bizans piyadesinin intikalde zorluk çekebileceği bir arazi oluşturuyordu.
- İmparatorluk flaması geriye çevrildiğinde kanlısı ihtiyat komutanı Alexandros Romanos öldürüldü, bu durumda ihtiyat toparlanıp kaçmaya başladı.
- 1:24:26Muharebenin Sonucu
- Solda ve sağdaki kanatlar, flamanın geriye döndüğünü ve ihtiyatın kaçmaya başladığını görünce boşalmaya başladı, önce Anadolu grubu boşalırken Balkan grubu biraz daha kalmaya çalıştı.
- Alparslan'ın kuvvetleri geriye girmiş ve merkezin dışarıyla irtibatını kesmiş vaziyetteydi, Romanos dönüp tekrar muharebeye devam etmek zorunda kaldı.
- Alparslan'ın birlikleri uzun bir süre ok atışlarıyla Romanos'yu yıpratmak zorunda kaldı, filmlerde gösterildiği gibi oklar zırhlı piyadeleri öldürücü etkisiyle vurmuyor, sadece yaralayıcı oluyor.
- 1:25:45Romanos'un Ele geçirilmesi
- 26 Ağustos öğleden sonra, güneş batmaya başladığında Romanos partiler halinde teslim olmaya başladı, kolektif bir teslim olma olmadı.
- Romanos kahramanca savaşıyor, nasıl ele geçirildiği ile ilgili farklı rivayetler var, bir rivayete göre alt düzey bir gulam ele geçiriyor.
- Romanos ilk yakalandığında kim olduğu tespit edilemiyor, ertesi gün 27 Ağustos'ta imparatorun yakalandığı anlaşıldı, Alparslan başlangıçta inanamıyor ve Bizanslı generallerin şahitlik etmesiyle gerçekleştirdi.
- 1:27:29Alparslan ve Romanos Diogenes'in Görüşmesi
- Batılı kaynaklarda Alparslan'ın Romanos Diogenes'e iyi davrandığı, bazı kaynaklarda ise önce tokat attığı belirtiliyor.
- Alparslan, Romanos'a defalarca anlaşma teklif ettiğini, savaşın olmaması için çabalandığını belirtiyor.
- Romanos, hazırlıklarını anlatarak geri dönmenin imkansız olduğunu, Alparslan'ın ondan bir şeyler istemeden geri dönmesinin mümkün olmadığını söylüyor.
- 1:28:16Alparslan'ın Romanos'a Muamelesi
- Alparslan, Romanos'u esir etseydi ne yapacağını sorunca, Romanos "başını vurduracaktım veya idam ettirecektim" diyor.
- Alparslan, Romanos'un üç şık olduğunu düşünürken (ölüm, teşhir veya fidye) üçüncü şık olan fidye alıp Romanos'u geri göndermeyi seçiyor.
- Alparslan, Romanos'a savaşa girmeden önce cenab-ı hakk'a sadece galip gelirse ona iyi davranacağına söz verdiğini hatırlatıyor.
- 1:30:06Fidye Anlaşması
- Romanos, Alparslan'ın on milyon akçe istemesine karşılık bir buçuk milyon akçe ile anlaşılıyor.
- Romanos, halkından çok para aldığını ve halkına yeni vergi salamayacağını belirtiyor.
- Alparslan, Romanos'u bir hafta yanında tutup sonra kendisi bizzat teşhih ederek gönderiyor.
- 1:31:07Anlaşma Detayları
- Anlaşmada Bizans'ın bazı kaleleri (Menbiçi, Malazgirt, Urfa) Selçuklulara devretmesi ve her yıl vergi ödemesi şartı var.
- Bazı kaynaklarda Romanos'un oğluyla Bizans prensesinin evlenmesi de anlaşmanın bir parçası olarak geçiyor.
- Romanos bir hafta Alparslan'ın yanında kalıyor ve kendisine güzel muamele ediliyor.
- 1:32:15Alparslan'ın Stratejik Kararı
- Kaynaklarda geçen tokat vurma ve yayla vurma gibi hareketler, o dönemde Ortadoğu ve Orta Asya'da yaygın olan sembolik diplomasi hareketleri olarak değerlendirilmeli.
- Alparslan'ın Romanos'u iyi muamele etmesi sadece şövalyece bir davranış değil, aynı zamanda Bizans'ta siyasi hesaplaşmayı körüklemek için stratejik bir hamle.
- Alparslan, Romanos'u geri göndererek on sene sürecek olan Bizans iç savaşı'nı başlatabilir ve Selçukluların Anadolu'ya ilerlemesini kolaylaştırabilir.
- 1:35:23Bizans'taki Siyasi Durum
- Savaş bittiğinde Romanos'un istanbul'a ulaşmasıyla birlikte Bizans'ta siyasi hareketler başlıyor.
- İmparatoriçe Evdokya, var olan düzenin devam etmesi taraftarı olmasına rağmen saray darbesine maruz kalıyor.
- Mikail Dukas küçük çocuk imparator olarak ilan ediliyor, ancak gerçek güç Dukas ailesinin amcaları tarafından ele geçiriliyor.
- 1:37:43Bizans İmparatorluğu'nun İç Karışıklıkları
- Dukaslar iktidarı ele geçirdikten sonra, Romanos hızlı bir şekilde İstanbul'a gitmeliydi ancak ihtiyatlı davranmayı tercih ediyor.
- Romanos önce Amasya-Tokat civarından adam toplamaya kalkıyor ancak ağır bir yenilgiye uğruyor, ardından Kilikya'ya gidiyor ve ikinci yenilgiye uğruyor.
- Romanos ikinci yenilgi sonrasında teslim olmak zorunda kalıyor ve gözüne ağır bir şekilde mil çekiliyor, iki ay sonra enfeksiyon nedeniyle ölüyor.
- 1:39:32Bizans İmparatorluğu'nun İktidar Struktürü
- Bizans'ta cezayı verirken sembolik şekiller kullanılıyor ve bu semboller cezanın ne kadar ağır olduğunu herkese duyurmaya yol açıyor.
- Romanos'un ölümü işi bitirmiyor, Mikal Dukas tutuk zekalı biri olup tahta en fazla 1078'e kadar kalabiliyor.
- Nikefus Bota Vites tahta çıkıyor ancak iç savaş devam ettiği için uzun süre kalamıyor ve Alexius 1081'de iktidara geçerek iç savaşın bittiği tarih olarak geçiyor.
- 1:40:23Malazgirt Zaferi'nin Sonuçları
- Malazgirt zaferinden sonra Türk boyları faydalanarak Anadolu'ya yerleşmeye başlıyor ve Selçuklular İznik'e kadar geliyor.
- Malazgirt bir imha muharebesi değil, Roma ordusunun %20'si yok edilirken, büyük bir süreci başlatan zaferdir.
- Bizans, Malazgirt'ten sonra 1085'te İznik'te imparatorluk kuruluncaya kadar büyük bir ordu çıkartamıyor.
- 1:43:01Sultan Alparslan ve Selçuklu İmparatorluğu
- Sultan Alparslan, indirdiği darbenin etkisini ve Bizans'ın durumunu biliyor ancak 1072'de şehit düşüyor.
- Alparslan hayatta olsaydı daha örgütlü bir işgali gerçekleştirebilirdi, ancak yerine Kutalmışoğlu Süleyman ve oğlu Süleyman'a Anadolu açılıyor.
- Melikşah, Anadolu'daki hareketleri teşvik ediyor çünkü orada İslamlaşıyor ve devletler kuruluyor, kendisi de İran-Irak-Suriye bölgesinde faaliyetlerde bulunuyor.
- 1:46:09Anadolu Selçuklu İmparatorluğu
- Anadolu Selçuklu ismi modern bir isim olup, "Rum Selçuklu" ismi Roma coğrafyasına bağlamak için kullanılıyor.
- Anadolu Selçuklu İmparatorluğu'nun varlığını beylikler dönemi ve Osmanlı Devleti'nin kurulmasıyla devam ettirecek.
- Program sonunda, kültür bakanlığının bakan yardımcısı Prof. Dr. Haluk Dursun'un trafik kazasında hayatını kaybettiği belirtiliyor.