Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, 1892-1984 yılları arasında yaşamış olan Nakşibendi tarikatı mensubu Mahmut Sami Ramazanoğlu'nun (Sami Efendi) hayatını ve tasavvufi yolculuğunu anlatan biyografik bir anlatımdır.
- Video, Sami Efendi'nin Adana'da doğumundan başlayarak eğitim hayatı, İstanbul Darülfünun Hukuk Fakültesi'ndeki tahsilatı, Kelami Dergahı'ndaki tasavvufi yolculuğu, mürşidi Esad Efendi'nin icazetnamesi ve 39 yaşında mürşidin şehadetinden sonra üstlenmesi gereken irşad görevini kronolojik olarak anlatmaktadır. Ayrıca Sami Efendi'nin ahlakı, davranışları, sohbetleri ve dini öğretileri detaylı şekilde ele alınmaktadır.
- Videoda Sami Efendi'nin tevazu, sefalet, şefkat, helal lokma ile beslenme, misafirperverlik gibi ahlaki değerleri, Kur'an ve Sünnet'e uygun yaşam tarzı, zikir, kalp temizliği ve evliyaullah'ın manevi önemini vurgulayan sohbetleri aktarılmaktadır. Video, Sami Efendi'nin 1976'da Medine'ye hicreti ve 1984'te orada vefatı ile son bulmaktadır.
- Mahmut Sami Ramazanoğlu'nun Hayatı
- Mahmut Sami Ramazanoğlu, 1892-1984 yılları arasında Adana'nın Tepebağ Mahallesi'nde dünyaya gelmiştir.
- Şecereleri Ramazanoğulları'dan Nureddin Şehit yoluyla Halid bin Velid'e dayanır ve babası Muşteba Efendi'dir.
- Hızır aleyhisselam, valide hanımın kapısına gelerek, Sami Efendi'nin hamile olduğunu bildirip, onun sol eğe kemiğinde büyükçe bir ben bulunacağını ve uzun müddet İslam'a hizmet edeceğini müjdeler.
- 01:55Eğitim Hayatı
- Mahmut Sami Efendi, ilk ve orta mektep tahsilini Adana'da tamamladıktan sonra İstanbul'a gelerek Darülfunun İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu.
- Yüksek başarısı, nezaket ve edepiyle hocalarının takdirini kazanırken, Sarıyer'deki evi sel baskınına uğratır ve kitaplarından bir kısmı zayi olur.
- Bu olayı ilahi bir ikaz olarak kabul eden Sami Efendi, üniversiteyi iyi dereceyle bitirip, geçimini hukuk alanından değil, bir ticarethanenin muhasebesini tutarak temin etmiştir.
- 03:24Tasavvuf Yoluna Başlangıç
- Yüksek tahsilini tamamlayıp Adana'ya dönmek isteyen Sami Efendi, Bayezid Meydanı'nda bir Allah dostuyla karşılaşır.
- Bu Allah dostu, Sami Efendi'yi Koca Mustafa Paşa semtindeki Kelami Dergahı'na götürerek, zahiri tahsilden farklı olarak kişiyi iki cihan saadetine götürecek esas tahsili tavsiye eder.
- Dergahın mürşidi olan Meclis-i Mesaih Reisi Esad Efendi, Sami Efendi ile yakından ilgilenir ve ona kalp zikrine ehemmiyet vermesini öğütler.
- 05:38Dergah Hizmetleri
- Sami Efendi, dergahın genç bir hizmet eğrisi olarak bahçe tanzimi, ayakkabıların tertibi, ziyaretçilerin sıraya konulması ve pir hazretlerine gelen mektuplara cevap verme gibi görevleri üstlenir.
- Akşamları herkes uyuduktan sonra kalkıp abdest alarak tesbih, tehlil, zikrullah ve tefekkürle meşgul olur, imsaktan evvel bahçeden odun getirip kazanı yakar.
- Yaşlı müritler ve hasta ihvan, Sami Efendi'nin candan hizmetleriyle perverde olur, özellikle Cide Müftüsü Hüseyin Efendi'nin bakımı da onun tarafından edinilir.
- 09:57Mürşidin İcazetname
- Esad Efendi, Sami Efendi'nin kısa zamanda ulaştığı muvaffakiyeti takip ederek ona icazetname takdim ederek hilafet verir.
- İcazetname, Sami Efendi'nin gençlik günlerini şeriatın kurtarıcı dairesinde geçirdiğini, tarikat-ı Nakşibendiye hizmet ettiğini ve bu yolda ciddi gayret gösterdiğini belirtir.
- İcazetname, Sami Efendi'nin letaifini tasfiye ve tezkiye ettiğini, vuslat arzusunun yüksek olduğunu ve nef-ü ispat ve murakabatla zatını ve sıfatlarını tezyin ettiğini ifade eder.
- 18:55Sami Efendi'nin Hayatı ve İrsad Hizmeti
- Sami Efendi Hazretleri'nin ibadet ve hizmet hayatında son demlerine kadar büyük bir şevk ve neşe göstermiş, hal ve kal ile tevhid ehlinin yetişmesine vesile olmuştur.
- 1931 yılında 39 yaşında olduğu sırada mürşidi Esad Efendi şehit edilince, omuzlarında büyük bir irşad emaneti bulunmuş olsa da dergahların kapatılmış olması ve yeni içtimai vasatlar nedeniyle bu emanetin icaplarını tam olarak ifaya müsait olmamıştır.
- Sami Efendi, aileden kalan büyük mirasa el sürmemiş, maişetini Adana'da bir kereste ticarethanesinin muhasebesini tutarak temin etmeye başlamış ve hal diliyle etrafını irşada devam etmiştir.
- 20:48Hac Yolculuğu ve İrsad Hizmetinin Genişlemesi
- 1947 yılında hacca gitmeye müsaade edilince ilk kafileyle yola çıkarak hac farizasını ifa etmiş ve "Hacı Sami Efendi" olarak tanınmaya başlamıştır.
- Hac yolculuklarının Suriye üzerinden yapılması sebebiyle Hicaz yolu üzerindeki özellikle Haleb ve Şam uleması tarafından kendisine büyük hürmet ve alaka gösterilmiştir.
- İrsad hayatı, Sami Efendi Hazretlerini dergah günlerinden tanıyan ve irsadla salahiyetli olduğunu bilen sevenleri, kendisiyle buluşabilme imkanları genişleyince ziyaretlerde bulunarak feyz almaya başlamışlardır.
- 22:16İstanbul'daki İkamet ve Hizmet
- Sevenlerinin talebi üzerine İstanbul'a taşınmış ve yaklaşık otuz sene kadar orada ikamet etmiştir.
- İstanbul'un Tahtakale semtinde bulunan bir iş yerinde bir taraftan muhasebe ile meşgul olurken, diğer taraftan da irsad hizmetine devam etmiştir.
- Kendisini tanıyanlar, Anadolu'dan işleri için veya manevi istifade için gelip onu iş yerinde ziyaret eder ve büyük değişiklik ve feyizlerle memleketlerine dönürlerdi.
- 24:02Sami Efendi'nin Güzel Ahlakı
- Sami Efendi Hazretlerinin simasındaki halavet ve melahatin güzelliği tarif edilemezdi; halim, selim, yumuşak huylu ve melek sıfatlı bir hak dostuydu.
- Vakar, temkin ve itidal ehliydi, temiz, sade ve düzgün giyinirdi, sakalı bir tutamı geçmezdi ve saçlarını kulaklarının memelerine kadar uzattığı olurdu.
- Pek az yer, az uyur, konuşmanın zaruri olduğu haller dışında sukutu tercih ederdi ve her ifadesi yerli yerindeydi.
- 26:10Sami Efendi'nin İdeal İnsanlık Özellikleri
- Dünyadan son derece müstağni idi ve devamlı isar (fedakarlık) halindeydi.
- Herhangi biriyle çekiştiğini, münakaşa ettiğini, münazaraya girdiğini veya birinin gıybetini yaptığını gören veya işiten yoktu.
- İlahi ahlakla ahlaklandığı için Allah'ın cemali sıfatlarından bilhassa settaru'l-uyub (ayıp örtücülük) ve afv (affedicilik) sıfatlarının kamil tecellileri kendisinde apaçık görülürdü.
- 29:04Sami Efendi'nin İrsad Yöntemi
- Herhangi bir sual karşısında veya açıklanması icab eden bir mevzuda "bunun yapınız veya bunu yapmayınız" gibi emir verir şekilde konuşmazdı.
- Ekseriyetle ayet-i kerime, hadis-i şerif veya Meclisi Kaideleri'nden bir maddeyi okumakla iktifa ederdi.
- Özellikle "def-i mefsedet, celb-i menfaatten mukaddemdir" (bir işte fayda ve menfaatin yanında zarar ve fesat da varsa, zarar ve fesada düşmemek için o fayda ve menfaatten vazgeçilmelidir) gibi maddeleri zikrederdi.
- 32:20Sami Efendi'nin Dua ve Helal-Haram Düşüncesi
- Ayet-i kerimelere, bilhassa Fatiha-i Şerife ile Ayetül Kürsiye, Resul-i Ekrem ve diğer peygamberlerin dualarına devam eder, kendisi bunların dışında Arapça veya Türkçe dua tertip etmezdi.
- Helal ve harama çok dikkat ederdi ve kendisinden nasihat ve ders almak için ziyaretine gelenlere ilk olarak mesleklerini ve helal-haram hususuna dikkat edip etmediklerini sorar, daha sonra başka bilgiler alırdı.
- Bir nişan merasiminde damadın yüzüğünü takarken tepsideki altın yüzüğü görünce kendi yüzüğünü çıkarıp damadın parmağına taktı ve nazik bir üslupla İslam'ın altından yapılan süs eşyalarını erkeklere yasakladığını gösterdi.
- 34:20Helal Lokma ve İhlas
- Kulun duasına icabet olunması için ilk şart, helal lokma ile gönül alemini ıslah etmektir.
- Son şart ise ihlas ve huzuru kalptir, yani Allah'a layıkıyla yönelmektir.
- Haram lokma kalbi ve kanı bulandırır, azaları ifsad ederken, helal lokma ile beslenen kalp salih ameller sudur eder.
- 35:49Sami Efendi'nin Sehaveti
- Sami Efendi'nin sehaveti ve cömertliği tarif edilemez seviyeydi.
- Maddi imkanları dar olsa bile, fakirlere yardım etmeyi asla reddetmezdi.
- Bir fakirin lüks lokantada yemek yediği söylense bile, yardım miktarını artırmayı tercih ederdi.
- 37:11Sami Efendi'nin Verme Zevki
- Kendisine hediye edilen kıymetli eşyaları ehlini bulup vermek onun en büyük zevklerinden biriydi.
- Kendisine müracaat eden birinin eli boş dönmesi imkansızdı, cebinden eline geçen meblağ ne kadar büyük olursa olsun tereddüt etmeden verirdi.
- Devlet hanesinde pişen yemeklerden kendisi az yer, büyük kısmı misafirlere ikram edilir, kalanlar da komşu evlerine gönderilirdi.
- 38:30Sami Efendi'nin Şefkati
- Sami Efendi, herhangi bir kederin izalesi için kendisine müracaat edenlere sadaka vermeleri tavsiyesinde bulunur ve dua ederdi.
- Hac mevsiminde bir köpeğin acıktığını fark edip, hizmetindeki evlatlarından yemek getirtti.
- Medine'deki odasında gördüğü yılanı evden çıkarmak yerine kendi haline bıraktı ve hayvan kendi kendine ortadan kayboldu.
- 40:49Sami Efendi ve Hayvanlar
- Bahçesine ayağı kırık bir köpek geldiğinde derhal onu tedavi ettirdi.
- Tedavi edilen köpek iki buçuk ay sonra yine havlamaya başladı ve yanında başka bir ayağı sakat köpeğin olduğunu gördüler.
- Bu köpek Sami Efendi'ye bağlandı, sabah trene kadar onu uğurlar, akşam istasyona gidip karşılar ve birlikte eve dönerdi.
- 42:06Sami Efendi'nin Tevazusu
- Yüksek manevi mevkiine rağmen istisnasız herkesi kendisinden üstün görürdü.
- Dindar, salih, takva ehli yoksulların ziyaretlerine gider, kendilerinden dua talebinde bulunurdu.
- Hac yolculuklarında Mescid-i Nebevi'yi temizleyen hizmetkarlar ve kapıcıların ellerini öpmeye gayret ederdi.
- 43:44Sami Efendi'nin Yemek Adabı
- Yemek evvelinde ve sonunda ellerini yıkardı, sofraya tazimli olarak iki dizi üzerine otururdu.
- Yemeğe tuzla başlar, lokmaları küçük alır, çok çiğner, ağır ağır tefekkür ve sükunetle yerdi.
- Yemeğin sessizlik, kalbi uyanıklık, edep ve huzur içinde yenilmesine çok itina ederdi.
- 46:09Sami Efendi'nin Övünme Tutumu
- Sami Efendi övülmekten hoşlanmaz, aşırı irtifatlardan üzülürdü.
- Kendisine atfedilen güzel halleri "biiznillah" diyerek Allah'ın izniyle olduğunu ifade ederdi.
- Kendisi övülmeyi istemediği gibi, hiçbir şahsı da yüzüne karşı methetmezdi.
- 47:36Sami Efendi'nin Sessizliği ve Konuşma Tutumu
- Sukutili Sami Efendi, zaruret olmazsa saatlerce konuşmadığı olurdu.
- Bu sessizlik hallerinde daima zikir ve murakabe ile meşgul olurlardı.
- Terbiyesiyle meşgul olduğu evlatlarının yerli yersiz konuşmalarını hiç istemezdi.
- 49:49Sami Efendi'nin Konuşma Tarzı ve Değeri
- Sami Efendi, hicaz ve Anadolu yolculuklarında sadece en zaruri 8-10 kelime konuşurdu.
- Kalp ve gönül bahisleri konusunda ise büyük bir şevkle saatlerce konuşur, en ufak bir yorgunluk hissetmezdi.
- Sözlerinde ne fazlalık ne de noksanlık görülürdü.
- 50:23Edebi ve İbadet Hayatı
- Sukut ve edep ehlini çok sever, yanına oturtur, iltifat eder ve Allah'a niyazda bulunurdu.
- Kurban kesme edebi, Allah'ın rızası ve musibetlerin defi için kurban kesmeyi ve sadaka vermeyi tavsiye ederdi.
- Kurban kesiminden önce çukurun kazılmasını, bıçağın keskin olmasını ve hayvanın gözlerinin sargı ile kapatılmasını arzu ederdi.
- 51:45Misafirperverliği
- Muntazam bir hayatı vardı, ziyaretçiye kabul saati evvelce bildirilirdi.
- Misafirin geleceği vakitte giyimli, tertipli bir şekilde hazır bulunur, kapıda güler yüzle karşılayıp karşısında yer verirdi.
- Ziyaretçi için faydalı mevzulardan bahsederdi ve vedalaşırken misafirini kapıya kadar geçirirdi.
- 53:38Yolculukları ve Düzenli Hayatı
- Seyahatleri huzurlu ve nizamlı olurdu, bilhassa hareket ve dönüş günlerini pazartesi veya perşembe günlerine tesadüf ettirirdi.
- Yolculuk esnasında en lüzumlu şeyleri yanına alırdı, giyim eşyası valizine derli toplu olarak beyaz bohçalar içinde yerleştirilirdi.
- En ufak mevzularda bile yol arkadaşlarıyla istişare eder, güçlükleri hoş karşılar ve abdestli bulunurdu.
- 55:01Hicaz'daki Hayatı
- Hicaz'da bulunduğu vakitlerde Beytullah ve Mescid-i Nebevi'ye beş vakit muntazaman devam ederdi.
- Vakitlerinin çoğunu namaz ve niyazla geçirir, yorgun olarak istirahate döndüğünde kendisini ziyarete gelenlerin gönülleri olsun diye bir miktar sohbet ederdi.
- 55:28Sohbetleri
- Irşad hayatı adeta sohbet üzerine bina edilmişti, evlerde yapılan bu sohbetlere her kesimden insan katılırdı.
- Sohbetlerinde tarifsiz bir manevi iklim oluşurdu ve manevi evlatlarına da bulundukları şehirlerde sohbete devam etmelerini emir buyururdu.
- Sohbetlere katılmak isteyenler sessizce gelir ve sohbetin başlamasını beklerlerdi.
- 56:27Sohbetin İçeriği
- Sohbete başlamadan önce bir aşr-ı şerif okunmasını işaret ederdi, okuyacak kimse de yukarıda oturtulur, kıraati huzurla dinlenirdi.
- Sohbetlerinde umumiyetle önündeki defter ve notlardan okur, zaman zaman bazı mevzularda şifai izahlarda bulunurdu.
- Sohbet mevzularının esasını, ayet-i kerimelerin tefsiri, hadis-i şeriflerin şerhi, ashab-ı kiramın iman, sabır ve fedakarlıkları teşkil ederdi.
- 58:24Sohbetlerin Etkileri
- Bu sohbetlere ve efendi hazretleri'nden aldıkları evrad ve ezkara ihlasla devam edenlerde gözle görülür değişiklikler ve inkişaflar meydana gelirdi.
- Kibirden tevazuya, katı kalplilikten merhamete, cimrilikten cömertliğe, tembellikten gayrete, korkaklıktan cesarete, kabalıktan nezakete, dağınıklıktan tertip ve düzene, acelecilikten teenniye, hırçınlıktan uysallığa manevi terakkiler görülürdü.
- 59:08Hafızlar ve Sadıkların Önemi
- Kur'an-ı Kerim'i haliyle, haliyle ve muhabbetle yaşayan bir hafiz efendi geldiğinde ona iltifat eder, yanına alır ve gerçek hafızlara hususi bir ikramı olduğunu anlatırdı.
- Sadıklarla beraber olunması gerektiğini vurgular, gafillerle sohbet etmemenin kalpten kalbe inikas olabileceğini açıklar.
- Sohbet, istişare ve iş sadık ve salih kişilerle olmalıdır, onlarla beraber olunmaması durumunda zaruri olan görüşmeyi yapıp oturmadan derhal uzaklaşılmalıdır.
- 1:02:48Kalbin Etkilenebilirliği
- Kalp, bukalemun gibi hangi cismin üzerinde gezerse onun rengini alır, huzurlunun yanında huzur alır, gafilin yanında gaflet alır.
- Bir insanın ahlakı, bulunduğu muhite, çevreye göre şekillenir.
- Gafillerin yanında fazla oturmanın zararlı olduğu, zaruri iş ve ihtiyaç görülünce hemen ayrılmanın gerektiği vurgulanır.
- 1:03:43Teslimiyet ve Şifa Hikayesi
- Sami Efendi, teslimiyetin tam olması gerektiğini ve noksan olursa netice ve feyz olmadığını vurgulamıştır.
- Kalbin uyanması, nefsin ıslahı, sadrın açılması ve bedenin zikri hep teslimiyetle olur.
- Sami Efendi'nin hemşiresi, Mersin'deki Toroslar'daki Kaplanca Baba türbesinde bir gece durarak şifa bulmuş, bu da teslimiyetin tam oluşundan kaynaklanan bir tesistir.
- 1:06:42Hakiki Tahsil ve Eserler
- Sami Efendi, hakiki tahsilin Marifetullah tahsili olduğunu ve Allah'ın azametini kalbimizde duyup hissetmenin asıl ilim olduğunu anlatmıştır.
- Mahmut Sami Ramazanoğlu, büyük bir emek ve hikmetlerle dolu pek çok eser te'lif etmiştir.
- Eserlerinde yaşadığı asra en uygun bilgileri en münasip lisanla kaleme almış, önce kendi hane halkına, sonra sohbetlerde okunmuş ve sonra kitap halinde neşredilmiştir.
- 1:08:32Dini Öğütler ve İstikamet
- Dindar ve İslami hükümlere hassasiyetle riayet eden kişilerle ünsiyet kurmak ve beraberliği temin etmek gerekir.
- İstikamet sahibi dağ gibi müstakim olmalıdır; sıcaktan erimez, soğuktan donmaz, rüzgardan devrilmez ve sel alıp götürmez.
- Kalbi selim sahibi, dininde cehaletten, kötü ahlaktan, mal ve evladın şerrinden salim ve pak olarak huzur-u ilahiye gelen kişidir.
- 1:13:06Kalp ve Tasavvuf
- İnsan bedeni türabidir, toprağa mensuptur; ancak ruh itibariyle nuranidir, Allah'a mensuptur.
- Nefsani arzular galip olursa Allah'tan uzaklaşır, ruh alemi incelik ve derinliğini kaybeder; ruhani hayat galip olursa Allah'a yaklaşır.
- Kalbi tasfiye ve tezkiye etmek, yani nurlandırmak gerekir; kalp temizlenmedikçe nurlanamaz ve insan kalbi hastalıklardan kurtulamaz.
- 1:14:25Tasavvuf ve Tarikat
- Tasavvuf, şeriatın adap ve erkaninin kaynağıdır; Allah'a karşı kuvvetli bir muhabbet duymak ve benlik davasını terk etmektir.
- Tarikat, şeriatın hadimidir; abdest, temizlik ve taharet gibi namaza hazırlık olduğu gibi tarikat da kalbi temizleyip huzura hazırlar.
- Tarikat-i Aliyye'de feyz ve terakki'nin en mühim sebebi muhabbet ve rabıtadır; bu da mürşidinin teveccüh, nazar ve himmetini kazanmak suretiyle olur.
- 1:16:00Tezkiye ve İman
- Hakiki imanı elde edebilmek için kalbi hastalıkların izale edilmesi ve nefs tezkiye edilmesi gerekir.
- Nefs mutmainne makamına erdikten sonra olan imana iman-ı hakiki denir; nefsi emmareye hizmet eden kişi, huzur-u bariye vardığında Allah'tan mükafat talep edemez.
- İslam'a girebilmek, nefsi emmareyi bertaraf etmeye ve ilahi emirlere tabi olmaya bağlıdır; nefsi mutmainneye ermeden yalnız kalbi tasdikle meydana gelen islam'a islami mecazi denir.
- 1:17:48Cihat
- Cihat iki kısma ayrılır: Küçük cihat küffarla yapılan mücahede ve muharebedir; büyük cihat nefse karşı cihad etmektir.
- Küçük cihadın gayesi cennet ve rahmete nail olmak, büyük cihadın gayesi ise Allah'ı ve cemal-i ilahiyi müşahedeye vasil olmaktır.
- Nefisle cihat en büyük cihattır; çünkü o, ardı arkası kesilmeyen ve ölünceye kadar devam eden bir mücadeledir.
- 1:20:53Zikir
- Zikir, anında zikredilenden başka her şeyi unutabilmektir.
- Hak yolunun yolcusuna gereken de en büyük gaye olan zikr-i hakikiye ulaşmaktır.
- 1:21:12Zikrullah'un Önemi
- Allah hakkında ilim sahibi olmak, tevhidin yolunu bilmek ve nefsin hevasına muhalefet etmek taatlerin en faziletlisidir.
- Zikrullah ile kul günahlardan arınır, tezkiye-i nefse nail olur ve tasfiye-i kalbin yegane medarıdır.
- Zikrullah ile kul Allah'a ibadete kuvvet kazanır, şeytanın hile ve tuzaklarından kurtulur.
- 1:22:11Kalbin Durumu
- Hakiki hayat sahibi ancak kalbi diri olan kimsedir çünkü kalp beytullah'tır.
- Zikrullah kalbi diri tutar ve yumuşatır, zikirden uzaklaşınca kalp nefsin harareti altında kalır, kurur ve katılaşır.
- Kalp zikirden uzak kaldığında diğer uzuvları ibadet edemez hale getirir, kaskatı yapar ve kuru bir ağaç gibi kesilip ateşte yanmaktan başka işe yaramaz.
- 1:23:06Evliyaullah'ın Önemi
- Evliyaullah manevi yağmur gibidir ve manevi yağmur olmadan mükevvenatın bekası mümkün değildir.
- Her bir evliyaullah'ın Cenab-ı Hak katında ayrı bir mevkisi vardır, bu sebeple zamanlar arasında karşılaştırma yapılmamalıdır.
- Şeytan, insanların hayatta bulunan kamil velilere yaklaştırmamak için büyük gayretler sarf eder ve onları inkar ettirmeye çalışır.
- 1:24:27İslam kardeşliği
- İslam kardeşliği, birbirlerine acımak, sevmek, yardımlaşmak, İslamiyet'in haklarını korumak ve dini Muhammedi'yi şerefli makamına ulaştırmaktır.
- Müminler tek kişi, tek vücut gibidirler, ancak Allah'ın kitabının, Resulullah'ın sünnetinin haricinde bir yol takip ederlerse zilletin çukuruna yuvarlanırlar.
- Kalpler tevhidin hakikatinde birleştiğinde nusret ve selamete ulaşılır, dilekler kemaliyle tahakkuk eder.
- 1:25:28İnfak ve Cömertlik
- Kul elindeki malın en güzelini Allah'a verdiği gibi, Allah da ona kendi nezdindeki nimetlerin en güzelini verecektir.
- Avamın infakı yalnızca malını vermektir ve mükafatı cennettir, havassın infakı ise malını infak etmekle beraber nefsini tezkiye ve kalbini tasfiye etmektir.
- Cimrilikten sakınmak ve elinde bulunan mal nispetinde cömert olmaya çalışmak müminliğin şiarından biridir.
- 1:27:25Ahiret İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Dedikodu, insanın gafletini artırmaktan başka bir işe yaramaz, herkese karşı hüsn ü zan beslemek temiz bir kalbe sahip olmak için gerekli biridir.
- İlahi azameti tefekkür edip, sizi ilgilendirmeyen şeylerden tamamıyla yüz çevirmek ve bütün himmetini Allah'ın rızasını kazanmaya sarf etmek gerekir.
- Vakitleri boş geçirmemek, ehl-i hayalinize şefkatle muamele etmek ve ahireti kazanma iştiyakını dünyadaki çalışmalarınızdan çok daha ötede tutmak önemlidir.
- 1:29:16Akıllı Kişinin Özellikleri
- Akıllı, her haline dikkat edip içinde bulunduğu zamanı değerlendirmeye gayret eden ve dünyada ebedi kalacakmış gibi lüzumsuz arzular peşinde koşmayı terk eden kişidir.
- Akıllı olan dünya nimetlerine aldanmaz, Allah'tan başka bir şeyle sevinmez çünkü Allah'tan başka her şey yok olmaya mahkumdur.
- Dünya oyuncaklarından, nefsin arzu ve heveslerinden vazgeçmek gerekir çünkü dünya oyun ve oyuncaktan ibarettir, kandırıcıdır ve fitneleri ve afetleri çoktur.
- 1:30:37Dünya Muhabbeti ve Dua
- Dünya muhabbeti her günahın başı, büyük günahların en büyüğüdür ve her türlü günahın dünyaya beslenen aşırı muhabbet sebebiyle işlendiği görülür.
- Dünyanın rızık taksim edilmiştir, hiç kimse kendisine ayrılan rızıktan fazlasına ulaşamayacaktır.
- Dua ilaçların en faydalısıdır, belanın gelmesini önler, gelen belayı hafifletir ve müminin silahıdır.
- 1:31:30Dua Nasıl Yapılmalı
- Dua huzur-u kalple, Cenab-ı Hak'ın azametini tefekkür ederek ve duaların kabul edileceği vakitlerde yapılmalıdır.
- Gecenin son üçte birinde kıbleye karşı boyun eğerek, gönül kırıklığı ile tazarru ve niyazla, paklikle cenab-ı Hak'a hamd-ü sena ve Resulüne salat-ü selam etmek gerekir.
- Dua etmeden önce tövbe ve istiğfar edip bir miktar sadaka vermiş olmalı ve duasında kesin, kararlı ve ısrarcı olmalıdır.
- 1:33:00Evlat Terbiyesi ve Haset
- Müslüman anne-baba, Allah'ın kendilerine İslam fıtratı üzere bahşettiği evladına dini terbiye vermek ve akidesini talim etmekle mükelleftir.
- Faizde ısrar eden kimsenin akıbeti fakirliğe ve malının bereketi zevale maruz kalır, halk arasında fasik biri olarak tanınır ve kalbi iyice katılaşır.
- Haset nefsin kötü ahlakındandır, tevhid yani "La ilahe illallah" demeye ve zikirlere çok devam etmek suretiyle bunların izalesine çalışmak gerekir.
- 1:34:15Azık ve Ahiret
- Azıkların en hayırlısı takvadır, ahiret azığınızın çirkin şeylerden sakınmak şeklinde olduğunu bilinmelidir.
- İnsanın iki yolculuğu vardır: biri dünyadaki yolculuğu (yiyecek şeylerden elde edilen azık) ve diğeri dünyadan yolculuğu (Allah'tan korkmak, ondan başkasına gönül vermemek).
- Dünya azığı yalnız bedenin ihtiyacını görür, ahiret azığı ise ebedi azaptan kurtarır, dünya azı fanidir, ahiret azığı ise baki ve halis lezzetlere ulaştırır.
- 1:35:47Azıların Kullanımı
- Allah Teala her bir azayı ne için yarattıysa o yolda kullanılmasını irade etmektedir.
- Kalbin yaratılış sebebi marifet ve tevhidle meşgul olmaktır, lisanın vazifesi ise şehadet ve tilavetle meşgul olmak.
- Her bir azayı yaratılış maksadına göre kullanma hususunda Allah'a verdiği sözü tutmayan kişi, onun gazabına uğrar.
- 1:36:43Üstad Hazretlerinin Medine'ye Hicreti
- Üstad Hazretlerinin son günlerini Allah Resulu'nun nurlu beldesinde, manevi huzurunda geçirdi.
- 1976 yılının sonbaharında Musa Efendi'nin ziyareti sırasında Üstad Hazretlerinin Medine'ye hicret etmek istediğini anlatmıştır.
- Üstad Hazretlerinin ailesini ikna edip, Allah'a dua ve niyazda bulunarak hicret planlarını hazırlamışlardır.
- 1:39:28Medine'deki Hayatı
- Üstad Hazretlerinin arzuları Allah'ın nusretiyle semere verilmiş, bir buçuk sene sonra Medine'ye aileleriyle yerleşmişlerdir.
- Medine'de az sayıda ziyaretçi kabul ederek, sohbetlerinde bu mukaddes beldeye edepli olmak gerektiğini vurgulamışlardır.
- Tam bir inzivaya varıp, zamanlarını dua, zikir, murakabe ve istiğfarla geçirmişlerdir.
- 1:40:43Son Günleri ve Vefatı
- Üstad Hazretlerinin sağlık durumu kötüleşmiş, tıbbi müdahaleler etkisiz kalmış ve vücudu eriyip gitmiştir.
- Sevenleri 25 sene önce Eyüp Sultan kabristanında kendileri için mezar temin etmişlerdi, ancak Üstad Hazretlerinin isteği Cennetül Baki'di.
- 1442 şubat 1984 sabaha karşı saat 4:30'ta "Allah Allah" zikreterek vefat etmiştir.
- 1:43:21Cenaze ve Defn
- Cenaze namazları Mescid-i Nebevi'de eda edildikten sonra, cenaze türbe-i saadet önünden geçirilmiştir.
- Üstad Hazretlerinin kabri, ileriden beri arzu ettiği Cennet-i Baki'de Osman Zinnureyn ve Ebu Said el-Hudri'nin grubundaki mukaddes toprağa defnedilmiştir.
- Vefat haberi kısa zamanda dünyanın her yerinde duyulmuş ve gıyabi cenaze namazları kılınmıştır.
- 1:44:46Üstad Hazretlerinin Hikmetli Sözleri
- "Cenab-ı Hak'ın kulu değildir, mahlukudur. Hakiki kul olan, Allah'ın emirlerini kamilen ifa eder ve nehiylerinden külliyen sakınır."
- "İslam, dine ve dünyaya ait bütün işlerde taassup ve ifrattan uzaklaşarak muvazene ehli olmayı emreder."
- "Kur'an-ı Kerim, müminler için cennete davet tezkeresidir. Kibri ve zulmü adet edinen kimsede saadet olmaz."