Buradasın
Klasikten Modern Türk Edebiyatında Mevlevilik ve Şevklik Sempozyumu
youtube.com/watch?v=ajq3dEO6HTMYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Klasikten Modern Türk Edebiyatında Mevlevilik ve Şevklik Sempozyumu'nun üçüncü oturumunu göstermektedir. Oturumu Doçent Dr. Mehmet Samsakçı moderatörlüğünde, Doçent Dr. Turgay Anar ve Doktor Öğretim Üyesi Şerif Ezgi'nin bildirilerini içermektedir.
- Sempozyumda öncelikle Tanpınar'ın "Huzur" romanı üzerine bir analiz sunulmakta, ardından Şerif Ezgi'nin "Sinekli Bakkal" romanı üzerinden oryantalizm ve oksidentalizm kavramlarını ele aldığı bir sunum yer almaktadır. Video, akademik sunumlar ve soru-cevap bölümlerinden oluşmaktadır.
- Sunumlarda "Huzur" romanındaki "bırakılmış boşluklar" kavramı, Şeyh Galip-Beyhan Sultan ve Mümtaz-Nuran aşk anlatıları detaylı olarak incelenmekte, "Sinekli Bakkal" romanında ise Doğu-Batı ilişkisi, Mevleviliğin rolü ve oryantalizm-oksidentalizm kavramları ele alınmaktadır. Tartışmalara Profesör Doktor Nedret Kılıççeri, Savaş Şahin ve Serra Nur Mete gibi akademisyenler de katılmaktadır.
- 00:03Sempozyumun Açılışı
- Klasikten modern Türk edebiyatında Mevlevilik ve Şevklik sempozyumunun üçüncü oturumu başlamıştır.
- Oturumda Doçent Dr. Mehmet Samsakçı moderatörlüğünde Doçent Dr. Turgay Anar ve Doktor Öğretim Üyesi Şerif Ezgi'nin bildirileri sunulacaktır.
- Sempozyum'un canlı yayında takip eden dinleyiciler sorularını YouTube'daki sohbet bölümüne yazarak iletebilirler.
- 00:42Konuşmacıların Tanıtımı
- Doçent Dr. Mehmet Samsakçı oturumu açarak konuşmacıları tanıtıyor.
- İlk konuşmacı Dr. Bahtiyar Arslan ani ve acil bir yurtdışı görevi nedeniyle programa katılamayacağını bildirdi.
- İkinci konuşmacı Doçent Dr. Turgay Anar, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nden olup "Bırakılmış Boşluklar ve Kurmacanın Farklı Gölgeleri: Tanpınar, Mümtaz, Nuran ve Şeyh Galip" başlıklı bildirisi sunulacak.
- 01:53Tanpınar'ın Eserleri ve Boşluklar
- Turgay Anar, bildirisi için "Bırakılmış Boşluklar" ifadesinin Tanpınar'ın hayatı ve yaşam biçimiyle ilgili olduğunu açıklıyor.
- Tanpınar, eserlerinde geçmişe ve geçmişin insanların üzerinde bıraktığı izlere temas eder ve bu izlerin aktüel zamandaki insanları rahatsız ettiği vurgusunda.
- "Beş Şehir" eserinde Tanpınar, geçmiş medeniyeti temsil eden mimari eserlerden bahsederek, bu eserlerin içinde yaşanmış hayatların kaybolup gitmesinden yakınır.
- 07:10Huzur Romanı ve İç İçe Anlatı Tekniği
- Huzur romanında Şeyh Galip'in hayatı efsaneleşmiş bir şekilde tasvir edilir ve gerçek olmayan bilgiler gerçekliğin içine katılır.
- Mümtaz, Şeyh Galip'in hayatını anlatan bir roman yazmayı hedefler ancak romanın anlamı sürekli erteleyen doğası gereği tamamlayıp bitiremez.
- Huzur romanında bir çerçeve anlatı içinde başka bir aşk anlatısı bulunur ve bu iç içe anlatı tekniği "mizana bim" olarak tanımlanabilir.
- 12:24Romanın Okura Sağladığı Değerler
- Roman, okura anlatılan aşkın başka öncüllerinin ve türevlerinin varlığını, bu varlıklara katılan yönleriyle aktüel hayatta Mümtaz ve Nuran'ın aşk anlatısının efsaneleşmesini sağlar.
- Tanpınar'ın kendi kronolojik hayatındaki aşk anlatısı da bu iç içe anlatı yapılarına dahil edilir.
- Nuran zaman zaman Beyhan Sultan, Mümtaz zaman zaman Şeyh Galibe yer değiştirerek tasvir edilir ve bu sinema tekniğinde de kullanılan bir yöntemdir.
- 14:29Tanpınar'ın Roman Tekniği ve Bırakılmış Boşluklar
- Bırakılmış boşluklar ifadesi, Şeyh Galip'in hayatıyla olan bağlantısı açısından önemlidir; Şeyh Galip hem edebi evrende önemli bir yer tutan bir figür hem de Hüsnü aşk gibi önemli bir aşk anlatısıyla karşımıza çıkar.
- Tanpınar, ortadan kalkmış hayatların aktüel zamana ulaşamayan özelliklerini kurmaca içinde yeniden kurması ve yaratması fikriyle, eskiyi çağrıştıran nesneleri ve kavramları aktüel zamana taşır.
- Tanpınar'ın romanlarında dini kavramları la dini bir zemin üzerinde geçirerek zenginlik ve çeşitlilik yaratması, romanların tekdüze ve yalın kat olmadığını gösteren önemli bir özellik olarak karşımıza çıkar.
- 16:47Tanpınar'ın Roman Tekniğinin Derinliği
- Tanpınar'ın çok zekice bulduğu bu roman tekniği, okurun zihninde bir evren ve dünya yaratırken onlara derinlik sağlar.
- Bu derinliği sağlayan temel özellik, hayatlara dokunan tarafıdır; hayatlar okurların zihninde farklı bir kıvılcım yakacak özelliğe bürünür.
- Bırakılmış boşlukların gölgeleri sayesinde anlatı çerçevelenir ve derinleştirilir, bu da Tanpınar'ın romanlarını zenginleştiren ve farklı boyutlarda okumamıza imkan tanıyan bir zenginlik olarak karşımıza çıkar.
- 18:28Huzur Romanı'nın Aşk Anlatıları
- Tanpınar hem kendi aşk anlatısı, hem Mümtaz-Nuran'ın aşk anlatısı, hem de Şeyh Galip ve Beyhan Sultan'la ilgili efsanevi ve fiktif yönü ağır basan aşk anlatısını üst üste geçirerek üç farklı boyutu sunar.
- Mümtaz, Nurani kendi kadınlığıyla kendisi olarak görmekte zorlanır ve ikisinin İstanbul'daki gezileri bir medeniyet ve kültür meselesi haline gelir.
- Emirgan'daki evindeki Ferah Feza akşamında, Neyzen Tevfik Bey ve diğerlerinin icra ettikleri musiki esnasında herkes bir ruh miracı yaşıyor, ancak Mümtaz bu uhrevi bir ürperme yaşamadığından bahsediyor.
- 22:07Tanpınar'ın Musiki ile İlişkisi
- Tanpınar musikide inanacağı veya zevk alacağı bir estetik miracı yaşamış ve bunu kelimelere hapsetmeye çalışmıştır; bu özelliğe "kurmacanın musiki leşmesi" denilebilir.
- Tanpınar'ın bu yaklaşımını ilk defa "Ses Sese Karşı" (Sound and Fury) romanında görmüştür; orada kahraman "Tanrı vardır ve özellikle kemanlar çalarken vardır" diyerek bu konuyu dile getirmiştir.
- Tanpınar'ın romanlarında bu tür toplantıların ve yemekli toplantıların bir zenginlik katması, bir çerçeve çizmesi ve özdeşleşmeye müsait bir atmosfer yaratması açısından çok önemlidir.
- 26:23Tanpınar'ın Huzur Romanındaki Nuran Karakteri
- Tanpınar'ın Huzur romanındaki Nuran karakteri, boşluklarla ilgili bir bağlamda ele alınmaktadır.
- Nuran, gerçekçi bir karakter olarak, geçmiş dünyanın, eserlerin ve insanların yaşadığı aktüel zamanda yaşama problemi ortaya çıkarır.
- Nuran, "ben işte şu saatin insanıyım, ben yaşıyorum, hayattayım, kanlıyım, canlıyım" diyerek anlatıcı tarafından vurgulu bir şekilde sunulmaktadır.
- 28:33Metinlerarasılık Tekniği
- 19. yüzyıl Fransız edebiyatında iç içe geçmiş anlatı tekniği, bir anlatının başka bir hikayeye yer vermesiydi.
- Binbir Gece Masalları, bu iç içe geçirme tekniğinin en meşhur örneklerinden biridir.
- Huzur romanı, metinlerarasılık bağlamına yerleştirilebilir, ancak sadece iç içe geçirme tekniğinin başka olaylara yönelik olduğunu pek bilinmemektedir.
- 31:12Nuran Karakterinin İsim Sembolizasyonu
- Nuran, Mümtaz'ın yaratmaya çalıştığı sanatını ve eserini yansıtır.
- Nuran, özgür bir kadın kahraman olarak neredeyse çok az sesini duyurur ve çoğunlukla mümtazın bakış açısında tasvir edilir.
- Nuran'ın sesi kısılır, anlatıcı bazen "kıssa fena olmaz" diyerek Nuran'ın konuşması gereken yerlerde sesini okura duyuramaz.
- 34:08Mümtaz ve Nuran İlişkisi
- Tanpınar, Huzur'da her şeyi imgeleştiren, insanları bir imge haline getiren ve onları kendi gerçekliği ışığında görmemize mani olan bir yazar.
- Mümtaz çok dolu bir şairdir ve kafasında çok fazla eser ve imge dolanır, dolayısıyla maddi ve fiziksel insanlar bile metafizik varlıklar haline gelir.
- Nuran'ı sadece Mümtaz'ın gözünden tanıdığımız için, gerçek hayatta Nuran'ı gördüğümüzde Mümtaz'ın tasviriyle gerçek Nuran arasında tereddüt yaşayabiliriz.
- 36:23Romanın Anlatım Zenginliği
- Roman, karakterlerin ve mekanların iç içliğinden, boşluklarından ve geçişkenliğinden bir dünya kuran bir anlatım zenginliğine sahiptir.
- Mümtaz ve insan arasındaki persona ilişkisi, Şeyh Galip-Mevlana ilişkisine benzer bir ilişki olarak ele alınabilir.
- Metnin boşlukları da okunabilir, sadece yazılanlar değil, metnin kurmaca yapısında bırakılan boşluklar da okuma alanıdır.
- 39:53Oryantalizm ve Oksidantizm Kavramları
- Konuşmacı, "Sinekli Bakkal" romanının açılış paragrafında Aralıktaki bir karşılaşmanın temsil edileceği ve bu temsilin sahnesi olarak Sinekli Bakkal'ın sunulacağına dikkat çekiyor.
- Doğu-Batı karşılaştırması olarak formüle edilen bu karşılaşmanın, oryantalizm ve oksidantizm kavramları etrafında ele alınacağı belirtiliyor.
- Oryantalizm ve oksidantizm kavramları birbirinin simetrisi değil, asimetrik bir ilişki içinde olup, oryantalizmin bilimsel disiplin olarak örgütlenmesi ve iktidar aygıtına dönüşmesiyle doğunun metinselleştirilmesi ve hayali bir kavrama indirgenmesi söz konusu.
- 43:00Oryantalizm ve Oksidantizm'in Özellikleri
- Oksidantizmde sistematiklik yoktur ve hiçbir zaman bilimsel disiplin olarak örgütlenebilmiş bir girişim değildir.
- Her iki tahayyül de özcü söylemler olup, sabit Doğu-Batı kategorileri varsayımından hareket ederler.
- Bu özcü yaklaşımlar, Doğu ve Batı'nın tarih dışı, tarih üstü, metafizik olarak sunulmasına yol açar, halbuki bu kategoriler tarihsel kategorilerdir.
- 46:21Sanat ve Edebiyat'da Oryantalizm ve Oksidantizm
- Her iki söylemin de sanat ve edebiyatta kendini çokça ortaya çıkardığı, bu söylemlerin üretilmesinde, taşınmasında ve yayılmasında sanat ve edebiyat ürünlerinin ciddi bir rol üstlendiği belirtiliyor.
- Oryantalizm kavramı zihnimizde binlerce görsel imaj yığınına işaret eder.
- Konuşmacı, "Sinekli Bakkal" romanında oryantalizm ve oksidantizm gerilimi içerisinde nasıl bir strateji izlendiğini ve Mevleviliğin Vehbi Dede karakteri aracılığıyla bu tahayyüllerde nasıl konumlandırıldığını tespit etmeye çalışacağını belirtiyor.
- 48:05Tebliğin Tezi
- Tebliğin birinci iddiası, "Sinekli Bakkal"ın kökenleri çok önceye dayanan hakim oksidantist anlatış şemalarını tersine çevirme girişimi olduğu.
- Diğer oksidantist tahayyüllerde kültürün dışlayıcı, ayırıcı bir işlevle karşımıza çıkarken, "Sinekli Bakkal"da kültürün uzlaştırıcı, arabulucu bir rol üstlendiği iddia ediliyor.
- Mevleviliğe bu arabuluculuk noktasında bir rol atfedildiği göstermeye çalışılacak.
- 49:57Oksidantist Tahayyülde Cinsiyetli Temsiller
- Oksidantist temsillerde Doğu ve Batı karşılaşmaları genellikle eril ve dişil tahayyüllerle somutlanıyor.
- Oksidantizmde genellikle Batı'nın kadın, Doğu'nun erkek olarak temsil edildiği görülüyor.
- Kadınlık, yabancı bir kültürle özdeşleştirilirken, ayartıcılık ve yoldan çıkarıcılık özellikleri de kadınlığa atfediliyor.
- 53:16Sinekli Bakkal'da Doğu-Batı İlişkisi
- Sinekli Bakkal'da doğulu özneyi temsil eden bir erkek değil, kadın; batılı özneyi temsil eden de bir kadın değil, erkek olarak gösterilmiştir.
- Halide Edip'in bu tercihi kişisel bir tercih olarak değerlendirilmelidir.
- Diğer romanlarda doğu-batı ilişkisi ayartıcılık ve yasak bir ilişki olarak ortaya çıkarken, Sinekli Bakkal'da bu ilişki meşru bir ilişki olarak kurulmuştur.
- 55:07Kadınlık ve Doğurganlık Teması
- Kadınlık artık ayartıcılıkla değil, doğurganlıkla özdeşleştirilmiştir.
- Rabia'nın şahsında biyolojik, sanatsal ve kültürel doğurganlık temsil edilmektedir.
- Rabia, Peregrine'in ilhamını kestiği yerde yol açacaktır ve kendisi de bir sanatçı karakteri olarak ön plana çıkar.
- 55:54Evliliğin Mutluluğu ve Gerilim
- Meşru bir ilişki çerçevesinde gerçekleşen evlilik ilk başlarda mutlu bir evlilik tablosu oluşturmadır.
- Rabia ve Peregrine arasında ortaya çıkan gerilimin sebebi, Peregrine'in oryantalist beklentilerinin boşa çıkmasıdır.
- Vakasız, günü gününe benzeyen bir hayat ortamı, hareketsiz ve durgun bir yaşam tarzı temsil edilmektedir.
- 58:56Doğum Meselesi ve Çatışma
- Rabia'nın yapacağı doğum bir tehlike arz etmektedir.
- Peregrine rasyonel bir tutum sergileyirken, Rabia kalbine ve sezgilerine dayalı bir tutum sergilemektedir.
- Akılla kalp arasındaki çatışma, ikisi arasında ciddi bir gerilim yaratmıştır.
- 59:59Mevlevilik ve Uzlaşma
- Vehbi dede, ikisi arasındaki gerilimi çözmek için arabuluculuk rolü üstlenmiştir.
- Doğu ve batı arasındaki çatışmayı çözmek için Mevlevilik tercih edilmiştir.
- Selim İleri'ye göre, doğu ve batı çatışması Sinekli Bakkal'da sanat ve kültür aracılığıyla yatışır.
- 1:02:03Mevlevilik ve Sanat İlişkisi
- Mevleviliğin en önemli özelliklerinden biri kendini sanatla inşa etmesi ve sanatla ifade etmesidir.
- Mevlevi zikrinin tamamıyla şiir ve müzikle yapıldığı, mevlevihanelerin sanatçı fabrikası gibi çalıştığı belirtilmiştir.
- Mevleviliğin Sinekli Bakkal'da gelenekçi bir refleksin ürünü değil, sanatla şifa bulma iddiasına dayanan modern bir arka planla tercih edildiği vurgulanmıştır.
- 1:06:13Sinekli Bakkal'da Oryantalizm ve Performans
- Sinekli Bakkal'da bazı oryantalizm söylemlerinin kaçınılmaz olarak yeniden üretildiği gözlemleniyor.
- Perg ile Rabia'nın ilişkisinde, Rabia hiçbir zaman Perg'in fikri olarak tatmin edici olmaz, bu ihtiyaç ancak Vehbi Dede tarafından karşılanabiliyor.
- Vehbi Dede'nin kurucu bir kimlikten oryantalizm öznünde performansçıya dönüştüğü ve fikri razılığın performansa indirgendiği belirtiliyor.
- 1:08:35Oryantalizm ve Oksidentalizm Referansları
- Oryantalizm eleştirisi Edward Said'in "Şarkiyatçılık" eseriyle başlayıp, Said'in ekolü ve eleştirileriyle gelişti.
- Oksidentalizm alanında Türkiye'de Meltem Aş'ın ulusallaşma sürecinde radyonun ideolojik aygıt olarak işlevselleşmesini araştırması önemli çalışmalardan biri.
- Cemil Aydın'ın İngilizce'de yaptığı çalışmalar da Oksidentalizm alanında önemli referanslar arasında yer alıyor.
- 1:12:44Halide Edip ve Mevleviliğin Önemi
- Sinekli Bakkal'ın önce İngilizce olarak yayınlanmasının ve Mevleviliğin seçilmesinin batı dünyasının beklentileriyle ilgisi olup olmadığı tartışılıyor.
- Halide Edip'in Robert Koleji'nde yaşadığı kültür şokunu aşmasında büyükannesinin Mevlevi kültürü etkili olmuş.
- Mevlid, Sinekli Bakkal'da kurucu bir metin olarak ön plana çıkıyor ve sanatsal kimliğiyle daha önemli görülüyor.