Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu belgesel, Cüneyt Özdemir tarafından sunulan, 1918-1923 yılları arasındaki İstanbul işgal sürecini anlatan tarihsel bir belgeseldir. Mustafa Kemal Paşa, Halaskar Gazi, Rauf Bey, Tevfik Paşa, Refet Paşa, Selahattin Adil Paşa ve Hüseyin Hüsnü Paşa gibi dönemin önemli siyasi ve askeri figürleri yer almaktadır.
- Belgesel, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından sonra başlayan işgal sürecini kronolojik olarak anlatmaktadır. İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin İstanbul'a girişi, işgal kuvvetlerinin kontrolü, basını kontrol altına alma yöntemleri, Türk halkının direnişi ve Anadolu hareketinin ortaya çıkışı detaylı şekilde ele alınmaktadır.
- Belgeselde ayrıca İstanbul'un "Levanten İstanbul" ve "Türk İstanbul" olarak ikiye bölünmesi, İzmir'in işgali sonrası başlayan ulusal uyanış, Halide Edip Adıvar'ın mitingleri, Mustafa Kemal Paşa'nın Havza Genelgesi'nin yayınlanması ve Paris Barış Konferansı'ndaki tartışmalar gibi önemli olaylar da anlatılmaktadır. Belgesel, 1923'te Lozan Antlaşması sonrası işgalin sona ermesiyle "geldikleri gibi giderler" sözüyle sona ermektedir.
- 00:16İstanbul'un Kurtuluşu ve İşgal Yılları
- Belgeselin ilk yayınladığı günden tam yüz yıl önce, 6 Ekim 1923'te İstanbul'un kurtuluş töreni gerçekleşti.
- Sokaklarda insan seli vardı, ancak bugün sevinenlerin 1918 sonunda içi kan ağlayanlar olması ve bayrakların değişen rengi fark ediliyordu.
- İstanbul'un kurtuluş töreni Gülhane Parkı'ndan Galata Köprüsü'ne doğru yürüyüşe geçerek Taksim Meydanı'nda sona erdi.
- 01:00İşgal Yıllarının Unutulması
- Beş yıllık işgal yıllarının nasıl geçtiğini en iyi bilenler orduyla beraber Taksim'e yürüyenlerdi, ancak kimse onlara neler yaşadıklarını sormadı.
- Bu kabus yıllarının üzeri örtüldü, halının altına itildi ve geçiştirildi.
- Cüneyt Özdemir, tarihin tozlu sayfalarına terk edilen bu yılların hikayesini anlatacak.
- 02:04Mondros Ateşkes Antlaşması ve İşgalin Başlangıcı
- 31 Ekim 1918 günü yürürlüğe giren Mondros ateşkes antlaşması herkes tarafından sevinçle karşılanmıştı.
- Rauf Bey, iki İngiliz generalden asker sözü almış ve İstanbul'u işgalden kurtarmayı garantilemişti.
- Mütarekede ilk üç madde İstanbul ve Boğazlar'daki tahkimatların işgali ile ilgiliydi.
- 04:38İtilaf Kuvvetlerinin İstanbul'a Girişi
- İtilaf devletleri donanması 2,5 yıldan sonra Çanakkale Boğazı'na yanaştı ve hiçbir direniş görmeden tahkimatları ele geçirdi.
- Ateşkesin ilk haftasında İngiltere ve Fransa arasındaki ezeli rekabet yeni bir sahneye taşınıyordu.
- İtilaf kuvvetleri İstanbul'a ilk geldiklerinde hükümette ve ahali de şaşkınlık içerisindeydi, ancak Mustafa Kemal Paşa durumu anladı.
- 06:10Mustafa Kemal Paşa'nın Tepkisi
- Mustafa Kemal Paşa, Haydarpaşa Garı'nda trenden inerken boğazda demirleyen İtilaf donanmasına bakarak Dr. Rasim Ferit'e "geldikleri gibi giderler" sözünü söyledi.
- Halaskar Gazi, son iki haftayı Adana'da geçirmiş, Sadrazamdan mütareke hakkında net bilgi talep etmiş ve İngilizlerin her dediğine boyun eğdirse bütün Anadolu'yu işgal edeceklerini söylemişti.
- Halaskar Gazi, hükümetin isteklerini reddettiği için görevden alınıp İstanbul'a çağrılmıştı.
- 08:01İşgalin Sosyal Etkileri
- İtilaf donanmasının İstanbul'a demin atmasıyla birlikte İstanbul durumlarının bir bayram havası içine girdiğini görüyoruz.
- Evlerinin camlarına Yunan bayrakları asılıyor, İtilaf devletleri askerlerin çok büyük coşkularla, kutlamalarla karşılıyorlar.
- Fransız komutan Franca Despera, İstanbul'a girerken Rum ve Ermeni okullarındaki izci birlikleri tarafından resmi bir tören düzenlendi.
- 08:50Franca Despera'nın İstanbul'a Girişi
- Franca Despera, 1919'un Şubat ayında tekrar bir tören için İstanbul'a geldi ve İstiklal Caddesi olarak bilinen Pera Caddesi'nde bir tören hazırlığı yapıldı.
- Fransız generali at üzerinde şehre girdi ve iki Fransız askerin bu atı çekmesi Roma ritüellerine benzetildi.
- Bu benzetme Fatih Sultan Mehmet'e atıf yaparak ona benzemeye çalıştığı söyleniyor.
- 10:03İşgalin Sosyal ve Siyasi Etkileri
- 8 Şubat 1919'da gelen Franca Despera, 9 Şubat'ta yayınlanan "Kara Bir Gün" başlıklı yazısında Türk'ün ve İslam'ın kalbinde ve tarihinde sonsuza kadar kanayacak bir yara açtığını belirtti.
- Bu yazı başta Fransızlar olmak üzere müttefik kuvvetlerin çok tepkisini çekti ve gazeteyi yayınlatan sansür memuru Aziz Hüdai Bey tutuklanarak cezaevine konuluyor.
- Süleyman Nazif bir müddet kaçmayı başarıyor ama sonradan o da yakalanıp birçok entelektüelle beraber Malta'ya sürgün edilecekleri arasında yer alıyor.
- 10:54İşgalin Ekonomik Etkileri
- Ortaköy'de şehzade ve sultanlara mahsus feriye daireleri, saray mensuplarının yalıları, okullar, kışlalar, devlet daireleri kısaca kalburüstü tüm binalara tek tek el konuluyordu.
- Enver Paşa'nın eşi Naciye Sultan bu yüzden iki kez evini değiştirmek zorunda kalacaktı.
- Beyoğlu artık beyin oğlunun değil, elin oğlunun olmuştu, tek istisna Mektebi Sultani binasıydı.
- 12:26İşgalin İdari Yapısı
- İngilizler yönetimi tamamen üstlenmek amacıyla bir Yüksek Komiserlik Teşkilatı meydana getirdiler.
- Fransızlar ve İtalyanlar da Yüksek Komiserlikler kurdular, hatta Amerikalılar ve Yunanlılar da Yüksek Komiserlikler kurdular.
- Sadece üç devlet Yüksek Komiserleri kendi büyükelçiliklerinde toplanmak suretiyle kararlar aldılar ve bu kararları Osmanlı hükümetine tebliğ ederek yürürlüğe geçirilmesini istediler.
- 13:13İşgalin Toplumsal Boyutu
- İki İstanbul var Türk entelektüeli için: Levanten İstanbul ve Türk İstanbul.
- İstanbul'un Levanten İstanbul'u, Beyoğlu ve civarı denilen yer Türk entelektüel için Türk İstanbul'a karşı bir cephedir.
- İşgal sonrasında Türk-İstanbul vurgusunu yapan entelektüeller, ahaliyi kamuoyunda işgallere karşı oluşabilecek tepkisel olmasını sağlayarak müttefiklerden barış masasında Türkiye'nin istediği barış şartlarını kabul etmelerini sağlamaya çalışıyorlar.
- 13:57İstanbul'un İşgali ve Sosyal Durum
- İşgalin ilk yılında İstanbul önünde İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan gemilerinden oluşan 61 parçalık filo demirliydi ve 4000 Fransız askeri Bakırköy'de konuşlanmıştı.
- Harbiye Nezareti, kamu ve özel nüklee el konulmuş, padişah İngiltere ile dostluk ve Amerika Birleşik Devletleri'nden yardım istediği mesajları vermeye başlamıştı.
- Basın sansür altındaydı, padişah Mebusan Meclisi'ni kapatmış ve Vatikan temsilcisini Hilali Ahmer madalyası ile ödüllendirmişti.
- 14:43Sivil Direniş ve Basın Kontrolü
- Ahmet Fehmi'nin uyarladığı "Mürebbiye" adlı film, Fransızları küçük düşürdüğü gerekçesiyle yasaklanmasına rağmen sessiz bir direniş aracı haline gelmişti.
- Mahyacılar minareleri kullanarak halka moral mesajları aktarıyordu; Yeni Cami'de Hafiz Kardeşler, Fatih Camii'nde Kebapçı İsmail, Ayasofya'da Cuma Ovalı Halil hazırladıkları mahyalarla ünleniyorlardı.
- Sansür komisyonu meydana getirildi, gazeteler yayın aşamasından önce kontrol edildi, aykırı yayın yapan gazeteciler uyarıldı ve cezalandırıldı.
- 15:53Basın Alternatifleri ve Tutuklamalar
- Anadolu'da yerel basın alternatif haline geldi ve sesini yükseltmeye başladı.
- Basın yayın organları siyasi ve askeri haberler yapamadıkları için sosyal konularda ve magazinle ilgili alanlarda yayın yapmaya başladılar.
- İşgallere karşı yazılar yazmış birçok Türk yazar ve devlet adamı tutuklanarak Malta'ya sürgün edildi, gazeteler kapatıldı ve sansür çok daha ciddi hale getirildi.
- 17:25İşgal Kuvvetlerinin Baskısı
- Zamanla ahali işgal kuvvetlerinin baskısını hissetti; kışlalardaki askerler yoldan geçen insanlara ateş açmaya ve çarşaflı kadınlara tacizlerde bulunmaya başladılar.
- İtilaf kuvvetlerinin bir ava çıktığı görülüyor; yolda yürüyen bir Türk askerinin bir İtilaf devleti askerine sadece yan gözle bakması bile bir tutuklanma sebebi oluyordu.
- İşgal kuvvetleri kendi mahkemelerini kurdular, hapishanelerin kapılarını kırmak suretiyle içerideki tutukluları alıp serbest bıraktılar, kendi polis teşkilatlarını kurdular ve pasaport mekanizması oluşturdular.
- 19:11Mülteciler ve Muhacirler
- İstanbul işgal ile birlikte bir mülteciler ve muhacirler şehri haline geldi; Birinci Dünya Savaşı ve öncesinde İstanbul'dan ayrılan Ermeniler, Rumlar ve Yunanlılar İstanbul'a geldiler.
- Müslümanlarla gayrimüslimler arasında ciddi sorunlar çıktı; gelen muhacirler, memurlar özellikle camilerde konaklamak zorunda kaldılar.
- İşgal yönetimi Kırım'da Ranger Denik'in kuvvetleri (Beyaz Ruslar) orada yenilgiye uğradığı için onların da İstanbul'a gelmesine izin verdiler; yaklaşık 200 bin Beyaz Rus İstanbul'a kabul edildi ve kamplara yerleştirildiler.
- 20:19İstanbul Hükümeti ve İzmir'in İşgali
- İstanbul hükümeti hiçbir zaman İtilaf devletlerini gücendirmemek için daha teslimiyetçi, daha sakin ve ılımlı bir davranış haline girdi.
- İzmir'in işgali önemli bir kırılma noktası oldu; İtalyanlar İzmir'i almak ister ancak Yunanistan'a verilir ve Yunanistan 15 Mayıs'ta burayı işgal eder.
- İzmir'in işgal edilmesinden sonra İstanbul'da bir uyanış başladı; Halide Edip Adıvar'ın meşhur konuşmasının olduğu mitinglerle "mütareke şartlarına uyarken, bu mütareke aleyhine yapılan işgallere karşı sessiz kalmayacağız" mesajı verildi.
- 22:15Milli Uyanış ve Meclis
- Sultanahmet mitinglerini izleyen Kadıköy'de, Fatih'te de çeşitli mitingler düzenleniyor ve burada ulusal uyanışa vurgu yapıldı.
- Mustafa Kemal Paşa'nın Havza'ya giderek Havza Genelgesi yayınlaması, birbirini tamamlayan iki önemli aksiyon olarak değerlendiriliyor.
- Meclis'in mebusan öğeleri bir buçuk ay önce gizli bir oturumda Misak-ı Milli kararlarını almış ve bütün yabancı parlamentolara bildirilmesini kararlaştırmıştı.
- 23:20İstanbul'un Ablukaya Alınması ve Paris Barış Konferansı
- Gelişmelerden memnun olmayan yüksek komiserler ve işgal polisi şehri ablukaya almış ve İstanbul artık işgal altında inlemeye başlamıştı.
- 16 Mart 1920'de İngiliz askerleri Karakol'u devre dışı bırakarak etkisiz hale getirdiler ve Beyazıt'a yönelerek Harbiye Nezareti'nin kapısını kırdılar.
- Paris Barış Konferansı'nda Türkiye'nin geleceği ile birlikte İstanbul'un geleceğine dair karar alınacak; İstanbul'un çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu, burasının bir Türk-Islam şehri olduğu ve bağımsız Türkiye'de İstanbul'un bir başkent olarak devam etmesinin sağlanması gerektiği kamuoyunun en büyük beklentisi.
- 26:12Yunanistan ve İstanbul
- Kurtuluş Savaşı'nın ilk aşamasında Yunanistan'ın İstanbul'a dair bir beklentisi yoktu; her zaman için Yunan Megali İdeası kapsamında İstanbul'un başrolde olduğunu biliyoruz.
- Yunanistan İstanbul'un bir tarafsız şehir haline getirilmesini ve burada bir uluslararası yönetim kurulmasını istiyordu.
- Bu olaylar üzerine Hindistan ve Müslümanların tepkisi eklenince İngiltere bu projeden kısa sürede vazgeçecek ve İstanbul'un Türk idaresinde kalmasının daha doğru olduğu görüşü kamuoyunda daha sık dile getirilmeye başlanacak.
- 27:40Anadolu Hareketi ve İstanbul'un Durumu
- Anadolu hareketinin ortaya çıkması ve Mustafa Kemal Paşa'nın Heyet-i Temsiliye'nin kurulması İngilizleri beklenmedik bir tepkiyle karşı karşıya getirdi.
- Sakarya zaferinden sonra İstanbul'daki sansüre rağmen milli mücadele yanlısı gazeteler daha sert ve açık yayınlar yaparak kamuoyunu güçlendirdi.
- Karakol, Mim, Mim gibi gizli kuruluşlar 1920 yılına kadar Anadolu'ya malzeme, insan kaynağı ve subay açısından değerli katkılarda bulundu.
- 29:55İşgal Süreci ve İstanbul'daki Durum
- İşgalin üçüncü yılında kentte yaklaşık 22 bin İngiliz ve Fransız askeri, bir İtalyan birliği de Üsküdar ve Kadıköy'de konuşlanmıştı.
- İşgal kuvvetlerindeki etnik çeşitlilik yönetimde zorluklar doğururken, Müslüman Hintlilerin ve Mağrip ülkelerinden gelenlerin İslamcı propagandadan etkilenmesi disiplini tehdit etmeye başlamıştı.
- İstanbul'lular iki arada kalmıştı; bir kısmı işgalcilerle iş birliği yapmaktan yanayken, bir kısmı Anadolu hareketini destekleyerek hilafeti ve payitahtı koruyacağını düşünüyordu.
- 30:39İşgal Dönemindeki Zorluklar
- İşgal döneminde kıtlık ve insan haklarına aykırı uygulamalar gerçekleştirildi; insanların mal varlıklarına el koymak, sınır dışı etmek ve hırsızlıklara göz yummak gibi.
- İşgal dönemi İstanbul'da gayrimüslimlerin ön plana çıktığı, özellikle Rumların özgürlük alanının genişlediği görülüyordu.
- Rum cemiyetleri daha aleni bir şekilde faaliyet göstererek İtilaf kuvvetlerine ve Yunan ordusuna hizmet eder şekilde balolar organize ediyor, bağışlar topluyor ve eğitim konferansları veriyordu.
- 34:34İstanbul'daki Sosyal Sorunlar
- İstanbul'da kendi geçimini sağlamak zorunda olan insanlar, eşleri şehit olmuş kadınlar zaman zaman fuhuşa yönelmek zorunda kalıyorlardı.
- Beyoğlu'nun arka sokakları kanunsuz hayata dair ünü kat kat arttırmış, zührevi hastalıkların tedavisi önem kazanmıştı.
- Şişli'deki zührevi hastalıklar hastanesi dolup taşıyordu.
- 35:32Milli Mücadele ve İstanbul'un Durumu
- İstanbul'da gözler Anadolu'daki milli mücadele haberlerine bakarken, dağılan Meclis-i Mebusan üyeleri ve Mustafa Kemal etrafında toplananların kurduğu meclisin ordusu Yunan işgaline direniyordu.
- Ankara hükümeti, Sevr Antlaşması'nı tanımayan ve Kuvayi Milliye kuvvetleri yerine düzenli ordu kurma çabasındaydı.
- Ankara Antlaşması ile Fransa'nın savaştan çekilmesi ve İtalyanların savaşma niyetinde olmaması milli ordu için yeni silah ve cephane tedarik olanakları doğurdu.
- 37:50Mudanya Mütarekesi ve Kurtuluş Süreci
- Büyük taarruz ve kesin zafer haberinin ardından gelen Mudanya Mütarekesi'nin imzalanma müjdesi şehre yayıldığında işgal atmosferi devam ediyordu.
- İstanbul ve Doğu Trakya'nın kademeli olarak boşaltılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'ne devri kararlaştırılmıştı.
- 19 Ekim 1922'de İstanbul'a gelen Refet Paşa, Ankara hükümetinin İstanbul'daki temsilcisiydi ve onu taşıyan Gülnihal vapuru halk tarafından coşkuyla karşılandı.
- 38:32Lozan Konferansı ve İşgalin Sonu
- Lozan Konferansı sona erip antlaşma taraflarca onaylanınca işgal kuvvetleri İstanbul'u boşaltma hazırlıklarına başladı.
- 5 Ekim 1923'te düzenlenen törenle şehir Meclis'in askeri temsilcisi Selahattin Adil Paşa'ya devredildi.
- 6 Ekim Hüseyin Hüsnü Paşa komutasındaki Birinci Piyade Tümeni şehre girerken, Sarayburnu'nda ağır çıpaları çeken zincirlerin gürültüsü duyuluyordu.
- 41:05İstanbul'un Kurtuluşu ve Cumhuriyet
- İstanbul bir savaşta rehin düşmüştü, bir başka savaşla geri alındı ve kazanıldı.
- İstanbul yüzlerce yıldır sürdürdüğü başkent olma özelliğini yitiriyordu, ancak Cumhuriyet'e giden yoldaki son adım onun kurtuluşu oluyordu.
- Mustafa Kemal, "Az zamanda çok ve büyük işler yaptım. İşlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir" diyerek kurtuluşun önemini vurguladı.