Buradasın

İstanbul Sanayi Odası ISO Yeşil Gündem Sohbetleri: İklim Değişikliği ve Orman Yangınları

youtube.com/watch?v=OpZwHWj9MB0

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Bu video, İstanbul Sanayi Odası'nın sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında düzenlenen ISO Yeşil Gündem Sohbetleri'nin ilk webinarıdır. Webinar, İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan'ın açılış konuşmasıyla başlamakta ve Prof. Dr. Doğanay Tunay, Doç. Dr. Barış Karapınar ve Akademisyen İsmail Bekar gibi uzmanların katılımıyla devam etmektedir.
Webinar, iklim değişikliği, ekolojik denge ve orman yangınları konularını kapsamlı şekilde ele almaktadır. Konuşmacılar, IPCC'nin "iklim krizinde kırmızı alarm" olarak nitelendirilen değerlendirme raporu, orman yangınlarının nedenleri, toprak üzerindeki etkileri ve yeniden ormanlandırma yöntemleri hakkında bilgiler paylaşmaktadır. Ayrıca, Türkiye'nin enerji dönüşümü, yenilenebilir enerji kaynakları ve iklim değişikliğiyle mücadelede alınması gereken önlemler de tartışılmaktadır.
Webinar, orman yangınlarının iklim değişikliğiyle olan ilişkisini, yangın rejiminin doğal ekosistemlerdeki adaptasyonlarını ve yangın sonrası toprakın yenilenme sürecini detaylı şekilde incelemektedir. Konuşmacılar, Türkiye'nin Paris Anlaşması'na imza atması, emisyon hedeflerini belirlemesi ve döngüsel ekonomi çerçevesinde atık yönetimi konusundaki eksiklikleri ele alırken, yenilenebilir enerjiye geçişin ekonomik, politik ve çevresel faydalarını vurgulamaktadır.

00:06İstanbul Sanayi Odası'nın Sürdürülebilirlik Vizyonu: İstanbul Sanayi Odası'nın sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında gerçekleştirilen ISO Yeşil Gündem Sohbetlerinin ilk webinarı, iklim değişikliği, ekolojik denge ve orman yangınları konularını ele alacak.
İstanbul Sanayi Odası'nın sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında beş tematik alan ön plana çıkıyor: iklim değişikliği ve sürdürülebilir sanayi, döngüsel ekonomi, işin geleceği, güvenli çalışma ortamı ve sürdürülebilir finans.
Türk sanayinin önünde Avrupa Yeşil Mutabakatı var ve bu mutabakata uyum süreci yer alıyor.
01:35İklim Değişikliği ve Ekolojik Denge: Ekonomik krizin en ağır tezahürü olan iklim değişikliğinin yaygın ve yıkıcı etkileri ile karşı karşıyayız, ancak dünya devletleri karbon salınımlarını azaltmakta ayak sürtmeye devam ediyor.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Panelinin son raporuna göre atmosferdeki karbon yoğunluğunda neredeyse her ay yeni bir rekorun kırıldığına tanıklık ediyoruz.
Ormanlarımız gün be gün kaybediliyor ve yangınlar karbon yutak alanı olan ormanlarımızı yakıp yok ediyor, böylece hava kirliliği döngüsünde yeni bir felaket devrinin kapıları aralanıyor.
03:30Sürdürülebilirlik İçin Bilimsel Yaklaşım: Yaşanan iklim krizini ve sonuçlarını bilimin ışığında ve konuyla ilgili kıymetli bilim insanlarının değerlendirmelerini dikkate alarak ele almalıyız.
Bu yaklaşım, gelecek planlarımızı akılla buluşturma ve somut çözümlerin bulunmasının en doğru ve nitelikli yolu olduğuna inanılıyor.
İklim değişikliğinin konuşmalı, bilime kulak vermeli ve acil önlem alınması gerektiğini yaymalıyız çünkü dünyamız iklim değişikliği etkilerinin doğaya ve insan canına mal olacak hale geldiği günleri yaşamakta.
05:41İklim Değişikliğinin Tehlikeleri: İklim değişikliğinin nasıl durdurulacağına dair 2018 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi William Northhouse, var olan durumu, dünya ekonomik dengesi değişmediği sürece küresel ısınmayı engellememiz mümkün değil diyerek özetliyor.
Çevre tarihçisi Stephen Fine, "Dünya ateş çağına giriyor" iddiasını "İklim değişikliğinin hızlanmasının en büyük sorumlusu insan, insanlık dünyayı yangınlarla şekillendiriyor, ekoloji çoktan değişti, yangınlar artarak devam edecek" sözleriyle gerçekleştiriyor.
Kaliforniya'dan Türkiye'yi de kapsayan Akdeniz ülkelerindeki orman yangınlarına, Almanya'daki eserlerden Çin'de yaşanan tayfunlara, Endonezya'daki toprak kaymasından Elsa kasırgasına kadar her hafta dünyamızın farklı bölgelerinde yaşanan doğa olayları bu gerçeğin artık tam içinde yaşamakta olduğumuzu gösteriyor.
07:31Dünyada Alınan Adımlar: Amerika Birleşik Devletleri Paris Antlaşması'na geri döndü ve daha güçlü, daha sağlam bir ulusal iklim planı sundu.
Avrupa Birliği, Yeşil Mutabakat ile 2050 yılına kadar karbon nötr kıta olacağına dair yol haritasını belirlerken, AB ile birlikte Japonya, Güney Kore ve yüzden fazla ülkede böyle bir taahhütte bulundu.
Çin ise söz konusu hedefe 2060 yılında ulaşma sözünü verdi, ancak dünya genelinde malları nasıl ürettiğimiz, dağıttığımız, tükettiğimiz ve elden çıkardığımız nihai olarak tam bir dönüşüm için sadece başlangıç.
10:36İstanbul Sanayi Odası'nın Sürdürülebilirlik Çalışmaları: İstanbul Sanayi Odası olarak bu yılın başında temel faaliyetlerimiz içerisinde en fazla yoğunlaşacağımız konu olarak sürdürülebilirliği belirlemiştik.
İstanbul Sanayi Odası olarak durumun ciddiyetinin farkındayız ve sürdürülebilirlik yolculuğunda sanayimizin yanında güçlü bir paydaş olarak yer almak üzere sürdürülebilirlik çalışmalarımızda en kritik tematik alanımız olarak iklim değişikliği ve sürdürülebilir sanayi konusunu belirtir.
İklim değişikliğinin sektörel etkilerine ve hem bu etkileri azaltmaya hem de bu etkilere uyum sağlamaya yönelik muhtelif çalışmalara odaklandık.
12:06İstanbul Sanayi Odası'nın Yeşil Gündemden Sohbetleri: İstanbul Sanayi Odası'nın başlattığı ve devamı gelecek olan Yeşil Gündemden Sohbetleri, sorumluluk anlayışına ve sürdürülebilirlik çalışmalarına entelektüel katkı sunacak önemli toplantılar olarak görülüyor.
Önümüzdeki haftalarda devam edecek bu toplantılar, üye tabanı, meslek lisesi öğrencileri ve İstanbul Sansu Vakfı kursiyerlerini farklı konularda bilinçlendirmek amacıyla düzenleniyor.
İstanbul Sanayi Odası, bu konuda güçlü bir farkındalık oluşturmak için önemli bir iş edindiğini belirterek, nitelikli bir üst akıl oluşturmak ve bu toplantılardan çıkacak değerli analizleri kamuoyu oluşturmak için gayret göstereceklerini ifade ediyor.
14:06Panelistlerin Tanıtımı: Panelistler arasında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Toprak İlimi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör Dr. Doğanay Tunay bulunuyor.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi ve IPCC değerlendirme raporunda ana yazarlarından Doçent Dr. Barış Karapınar, iklim krizinde kırmızı alarm olarak nitelendirilen raporla ilgili yorumlar yapacak.
Akademisyen İsmail Beter Yangın Ekkolu, ETH Zürih'ten ve İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü'nden panelde yer alıyor.
15:36İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik: Profesör Dr. Doğanay Tunay, İstanbul Sanayi Odası'na iklim değişikliği, orman yangınları, seller ve fırtınalar gibi konularla ilgili önemli bir panel düzenlediği için teşekkür ediyor.
Toplumun her kesimine, özellikle sanayicilere ciddi görevler düşüyor ve bu iklim değişikliği etkilerine yönelmeleri sevindirici bulunuyor.
Pandemiden sonra sürdürülebilirliğin önemi çok daha fazla artmış ve İstanbul Sanayi Odası'nın bu konuda çalışmaları zaten vardı.
16:19İklim Değişikliği ve Orman Yangınları Arasındaki İlişki: İklim değişikliği, orman yangınları ve ekolojik denge birbiriyle bir bütün oluşturur ve kısır bir döngü oluşturur.
İklim değişikliği arttıkça sıcaklıklar ve kuraklık artar, bu da orman yangınlarını artırır; ormansızlaşma artınca ise iklimi nemlendirme ve yağış faktörleri azalır.
Orman yangınları sonrası yanan alanları altıncı sene yeniden orman haline getirirsek ormansızlaşma olarak nitelendirilmez, ancak on-onbeş-yirmi yıl içinde genç ağaçlar gelir.
17:37Ormansızlaşma Verileri ve Önemi: 1990-2020 yılları arasında 480 milyon hektar ormansızlaşma gerçekleşmiş, son otuz yılda net orman kaybı 178 milyon hektar, son on yılda ise yıllık 4,5-4,70 milyon hektar orman alanı azalmıştır.
Ormansızlaşma, bir orman alanının uzun süreli olarak orman niteliğini kaybetmesidir; Dünya Tarım ve Gıda Örgütü 10 yıl, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekreterliği ise 50 yıl olarak tanımlamaktadır.
Ormanlarda madencilik, sanayi tesisleri, yollar ve havaalanları gibi faaliyetler ormansızlaşmayı tetikler.
19:49Ormanların Karbon Depolama Rolü: Dünya üzerinde karbon mütağı olarak okyanuslar, klorofilli bitkiler, orman ekosistemleri ve sulak alanlar bulunur.
Ormanlardaki klorofilli bitkiler fotosentez yaparak ağaç olur ve her yıl büyüdüklerinde 3-5 kilogram civarında karbondioksiti bağlarlar.
Bir hektar orman alanında ağaçlarda ortalama 45-50 ton, çalılarda 3-5 ton, kurumuş yapraklarda ve ölü odunlarda 3-5 ton, topraklarda ise 80 ton kadar karbon depolanır.
21:15Orman Yangınlarının Karbondioksit Salınımı: Yangınlarla bitki örtüsü kaybedildiğinde atmosfere karbondioksit salınımı gerçekleşir ve ormanların fotosentez yapma gücü azalır.
Dünya genelinde yıllık olarak 800 milyon ton ya da 1 milyar ton karbondioksit eşdeğeri atmosfere salınım gerçekleşir, bu küresel ölçekteki sera gazı salınımlarının 50-60'da biri civarındadır.
Orman alanları sürekli azaldığı için ormanlar emisyon kaynağı haline gelmiş, bu nedenle ormanları koruyup geliştirmek gerekmektedir.
23:13Ormansızlaşmanın Diğer Etkileri: Ormansızlaşmayla birlikte iklim değişikliği artar, Bartın'da bir yılda düşmesi gereken yağışın üçte biri bir günde (24 saatte 302 kilogram) düşmüştür.
Ormanların kaybedilmesiyle sellerle, heyelanlarla karşılaşılır, su kalitesi bozulur ve biyolojik çeşitlilik kaybedilir.
Ormanları gözümüz gibi korumak, alanlarını artırmak ve doğal nitelikte gençleşmesini sağlamak gerekmektedir.
25:45IPCC Raporu ve İklim Krizi: Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporu kırmızı alarm olarak nitelendirilmiş ve iklim krizinin her yerde daha önce hiç görülmemiş düzeyde kötüleştiği ifade edilmiştir.
Sera gazların atmosfere salınımının devam etmesi sonucunda önümüzdeki 15 yılda önemli bir sıcaklık sınırında açılacağı ve bu yüzyılın sonunda deniz seviyelerinin 2 metreye kadar yükselebileceği belirtilmiştir.
Rapor, küresel ısınma ile birlikte sıcak hava dalgalarının artacağı, sıcak mevsimlerin uzayacağı ve soğuk mevsimlerin kısalacağı konusunda uyarıda bulunmuştur.
27:20IPCC'nin Altıncı Değerlendirme Raporu: IPCC'nin altıncı değerlendirme raporu, iklim krizinin ciddiyeti, büyüklüğü ve önemi konusunda son derece net öngörülerde bulunuyor.
1990'dan beri ortaya konulan öngörülerin neredeyse %100'e yakın gerçekleştiği, bu raporların bilimsel yetkinliğinin açık olduğu belirtiliyor.
Raporda iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının son iki milyon yılın en yüksek seviyesine ulaştığı, özellikle karbondioksit oranının 414-415 partikül seviyesinde olduğu vurgulanıyor.
28:34Sıcaklık Artışı ve İklim Olayları: Son 50 yıldaki sıcaklık artışı son 2000 yılın en yüksek artışına denk geliyor ve 2006-2020 yılları 1850'lerden beri kayıtlara geçmiş en sıcak yıllar olarak geçiyor.
1850'lere göre yaklaşık 1,10-1,20 derecelik ortalama sıcaklık artışının gözlemlendiği belirtiliyor.
Orman yangınları, kuraklıklar, hortum felaketleri ve seller gibi aşırı iklim olaylarının sıklığı ve yoğunluğu dünyanın her yerinde artıyor, 1980'lere göre yaklaşık %300 civarında artış söz konusu.
30:08Türkiye'deki İklim Riskleri: Türkiye'de iklim riskleri altında olan tarım konusu, özellikle Orta Anadolu'da yaşanan büyük kuraklık ve Güneydoğu-Orta Anadolu'da buğday ve arpa rekoltelerinde %50-70'lere varan düşüşlerle etkileniyor.
Türkiye genelinde çiftçilerin %95'inden fazlası iklim değişikliğinin ne olduğunu biliyor ve hissediyorlar, halihazırda buna uyum sağlamaya çalışıyorlar.
Orman yangınları, kuraklıklar ve seller sadece Türkiye değil, Avrupa ve dünyanın her yeri için gündelik hayatın etkileyecek noktaya geldi.
31:14Gelecekteki Sıcaklık Artışları ve Mücadele Süreci: Eğer emisyonları azaltma konusunda radikal adımlar atılmazsa, Türkiye'nin olduğu bölgede 4-5 derece sıcaklık artışları bekleniyor.
1,10 derecelik artışın yarattığı etkileri bu derece yaşayan bir dünyanın 3-4 dereceleri kaldırması büyük ihtimalle mümkün değil.
Yüzyılın sonunda 5 dereceleri, 2050'lere geldiğimizde 3 dereceleri görmemiz oldukça yüksek olasılık, önümüzdeki 15-20 sene zarfında 1,5-2 dereceyi birçok senaryo rahat görüyor.
32:35Mücadele Sürecindeki Zaman Penceresi: İklim değişikliği ile mücadele noktasında 10-15 senelik bir pencere ile karşı karşıyayız, bunun ötesine geçildiği zaman kendi kendini tetikleyen ekolojik süreçler başlayabilir.
2013'te yayınlanan raporda, siyasiler etkin adımlar atsalardı yıllık yaklaşık %3-4 azaltımla 1,5 derecelik hedefi 2030-2040'lara varan süreçte yakalama olanağı vardı.
Şu an %7-8 civarında bir azaltım yapmamız gerekiyor, 2025 yılından sonra ise yaklaşık %13-14'lük bir azaltım yapmamız gerekiyor.
34:34Doğayla Barışma Gerekliliği: Orman yangınlarının, kuraklıkların, sellerin ve hortumların dünyaya ekonomik olarak bile bakıldığında yüz milyarlarca dolar civarında maliyeti var.
Doğa bize işaretler veriyor, artık doğayla barışmamız gerektiğini işaret ediyor.
İnsanların, siyasetçilerin, toplumların ve bireylerin bir an önce bu işaretleri ciddiye alıp, doğayla savaşmayı bırakıp, doğayla barışma ve doğayı doğanın bir parçası olarak hareket etmeyi öğrenmeleri gerekiyor.
37:15Yangın Ekolojisi ve Yangın Rejimi: Yangın ekologları, Akdeniz ekosistemlerinde yangınların doğal sürecin bir parçası olduğunu anlatmaya çalışırlar.
Yangın rejimi, bir bölgedeki yangınların sıklığını, tipini, mevsimini ve diğer kavramları içeren geniş bir kavramdır.
Ekosistemlerin doğal tarihsel yangın rejimlerini takip etmesi beklenir, ancak iklim değişikliği ve insan aktiviteleri nedeniyle bu rejimlerde ciddi değişimler yaşanabilmektedir.
38:16Akdeniz Ekosistemlerinin Yangınla Uyum Sağlaması: Akdeniz ekosistemleri, yüz binlerce, belki milyonlarca yıldır yangınlara maruz kalarak yangına karşı uyum sağlamıştır.
Kızıl çamlar, yangın sonrasında tohumlarını sakladıkları kozalakları açarak toprakla buluşturarak yangın adaptasyonu göstermiştir.
Bazı bitkiler çimlenmek için yangınla gelen sıcaklığa ihtiyaç duymaktadır; sıcaklık olmadan %5 çimlenirken, sıcaklığa maruz kaldıklarında %95 çimlenmektedir.
39:22İklim Değişikliği ve Yangın Riski: İklim değişikliği ve insan aktiviteleri gibi kısa sürelerde gerçekleşen değişimlere bitkiler ve ekosistemler uyum sağlayamamaktadır.
Akdeniz ekosistemlerinde yangınlar normalde 20-50 yıl arasında görülürken, bu süre dışına çıkarsa ekolojik felaket yaşanabilir.
İklim değişikliğine karşı ciddi adımlar atılmadığı sürece, sıcaklık artışları, kuraklıkların devam etmesi ve yağışların değişmesi nedeniyle yangın görebileceğimiz günlerin sayısı artacaktır.
42:20Orman Yangınları ve Toprak İlişkisi: Toprak ilmi uzmanı Ay Tuna, orman yangınlarında toprağın kendini yenilemesi ve ekolojik dengenin korunması konusunu ele alıyor.
Yangın sonrası toprağın üst tabakasında havayı ve suyu geçirmeyen bir tabaka oluşabilir, bu da toprağın beslenmesini ve güneşi almasını zorlaştırır.
Kompostlama, toprağın kendine gelmesi için önerilen bir yöntem olarak gündeme gelmektedir.
43:31Orman Yangınlarının Toprak Üzerindeki Etkileri: Orman toprakları ve yangınlar arasındaki ilişki karmaşık olup, genelleme yapmak mümkün değildir.
Orman yangınları, humus olarak bilinen ağaçlardan dökülen yaprakların ayrışmasını hızlandırarak toprağı gübreler.
Yangın sırasında organik madde 250-300 santigrat derecede yandığında azot ve fosfor kaybedilirken, kalsiyum, magnezyum ve potasyum gibi elementler kürün içinde kalır ve zamanla toprağa girer.
45:27Yangın Sonrası Toprak Yenilenmesi: Yangın çok şiddetli değilse, birkaç yıl içinde toprak eski haline gelebilir ve 3-5 yıl içinde yanmamış ve yanan alanlar arasındaki fark kapanabilir.
Yangın sonrası doğal halini bırakılırsa, gelen bitki örtüsüyle birlikte organik madde oluşur ve azot bağlayıcı bitkiler toprağın azot içeriğini yükseltir.
Şiddetli yangınlarda toprak üst kısmında geçirimsiz bir tabaka oluşabilir ve toprak içindeki mikroorganizmalar zarar görebilir.
47:19Yangın Sonrası Yanlış Yaklaşımlar: Yangın sonrası ağaç dikme, kompost yapma veya meyve çekirdeklerini ormana atma gibi öneriler tavsiye edilmemektedir.
Kompost ve meyve çekirdekleri içinde doğada olmayan zararlılar, böcek yumurtaları, hastalıklar, virüsler, bakteriler ve mantarlar bulunabilir.
Tarım alanlarının organik madde içeriği orman alanlarına göre daha düşük olduğu için, kompostlar daha çok tarımsal alanlarda kullanılmalıdır.
49:23Orman Yangınlarının Sonrası ve Ağaçlandırma Stratejileri: Önümüzdeki yıldan itibaren ormanlar yavaş yavaş kendini toparlayacaktır, ancak kritik dönem önümüzdeki sonbahar veya bahara kadar olan dönemdir.
Şiddetli sağanak yağışlar durumunda küller taşınıp dereler ve su kaynaklarında birikebilir, bitki örtüsü henüz gelişmediği için erozyon riski vardır.
Yanan alanların yaklaşık 200 bin hektara ulaştığı tahmin ediliyor ve bu alanlar içinde orman, tarım ve yerleşim alanları bulunmaktadır.
50:34Ağaçlandırma Stratejileri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler: Yanan ağaçları kesip uzaklaştırıp, yaşlı ağaçların tohumlarını kullanarak veya çevredeki doğal kızılçam ormanlarından toplanan tohumları takviye etmek gerekiyor.
Make köprüsü ve derelerin içlerinde müdahale edilmediğinde önümüzdeki baharda yeşillenmeye başlayacaklardır.
Fidan dikimi en son çare olarak düşünülmeli, çünkü Türkiye'deki kızılçamların genetik çeşitleri farklıdır ve farklı iklim koşullarına uyum sağlayabilirler.
52:39Doğru Ağaçlandırma Yaklaşımı: Yanan alanlar kendi haline bırakılmalı, ancak tamamen müdahale etmemek de doğru değildir.
İlk önce yanan ağaçlar çıkarılmalı, yaşlı ağaçların olduğu yerlerde tohumlar incelenmeli ve tohumun yeterli olmadığı yerlerde civardan toplanan tohumlar serilmelidir.
Önümüzdeki bahar beklendikten sonra ağaçlandırma düşünülebilir, ancak küçük alanlarda ve erozyon riski olan yerlerde ağaçlandırma tek başına düşünülebilir.
53:53Fosil Yakıtların Sonu ve Yenilenebilir Enerji: Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, dünyayı yok eden fosil yakıtları sonlandırmanın zamanı geldiğini belirtmiştir.
2035 yılına kadar dünya üzerindeki tüm kömür madenlerinin kapatılmış olması ve net sıfır emisyon hedefi belirlenmiştir.
İklim değişikliğine neden olan sera gazları, özellikle karbondioksit, atmosfere salındıklarında bin yıldan fazla kalabilir ve doğal yutakların emme verimliliği azalmaktadır.
56:32Enerji Dönüşümü ve Türkiye'nin Durumu: Dünya genelinde yaklaşık 2400 civarında kömürle çalışan termik santral bulunmakta ve önümüzdeki on sene her gün bir tane kömür santrali kapatılmalıdır.
Doğalgaz da son derece kirletici ve emisyon olarak yoğun bir enerji kaynağı olduğu için santrallerinde tek tek kapatılmalı ve yeni açılmamalıdır.
Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynakları (güneş, rüzgar) son derece yeterli olup, kömür ve doğalgazın maliyetlerinin altına inmiş durumdadır.
58:48Hızlı Dönüşüm Gerekliliği: Enerji dönüşümü için hızlı bir dönüşüm gereklidir, alternatifimiz dünyanın felakete doğru sürüklenmesidir.
On sene enerji dönüşümü için yeterli bir süre ve kaynakları olan bir ülke için bu dönüşüm sadece iklim değişikliği için değil, Türkiye'nin geleceği için de kritiktir.
59:32Yenilenebilir Enerjinin Ekonomik Faydaları: Yenilenebilir enerji hem verimlilik hem de maliyetler açısından fosil yakıtlardan çok daha ucuz hale gelmiştir.
Türkiye her sene fosil yakıtlar üzerinde kırk-elli milyar dolar civarında bir ticaret açığı vermektedir ve politik olarak riskli ülkelere bağımlılığını azaltmaktadır.
Yenilenebilir enerji yatırımları fosil yakıtlardan çok daha fazla yerel istihdam yaratmaktadır, özellikle COVID sonrası dönüşüm sürecinde.
1:00:31Yenilenebilir Enerjinin Diğer Faydaları: Yenilenebilir enerji hava kirliliğinin azalması gibi sağlık faydaları sunmaktadır.
Yerel üretim ve tüketim sayesinde uzun ve maliyeti yüksek bağlantı hatlarına ihtiyaç azalmaktadır.
Sanayileşme sürecinde sanayinin rekabet gücünü artırır ve sürdürülebilir endüstrileşmenin kaynağı olarak görülür.
1:01:03Endüstriyel Rekabetçilik ve Sürdürülebilirlik: Dünya genelinde endüstriyel rekabet gücü yüksek olan ülkelerin enerji verimliliği de çok yüksektir.
Bu ekonomiler döngüsel ekonomi konusunda ileriler ve karbon verimliliği yüksek olup, bin dolarlık artı değer üretmek için daha az karbon emisyonuna neden olurlar.
Endüstriyel rekabetçiliğin kaynağı sürdürülebilir endüstrileşmeden, emisyonların azaltılmasından, döngüsel ekonomiye ve yenilenebilir enerjiye yatırımlardan geçmektedir.
1:02:49Yenilenebilir Enerji Sektörünün Geleceği: COVID etkisi altında dünyadaki bütün sektörler kriz yaşarken, yenilenebilir enerji sektörü artı yatırma olarak büyümeye devam etmiştir.
Yenilenebilir enerji firmaları diğer firmalar negatiflerdeyken hisse senetlerinin değer artışı konusunda rekorlar kırmıştır.
Özel sektör hem yerli hem yabancı yatırımcılar Türkiye'de bu dönüşümü yapmaya hazır olup, fosil yakıtlara sağlanan desteklerin ortadan kalkması ve siyasi kararlılık gösterilmesi gerekmektedir.
1:03:49Paris Antlaşması ve Türkiye'nin Sorumluluğu: 2016'da imzalanan Paris Antlaşması'nı Türkiye parlamentosundan geçirmeyen altı ülkeden biridir.
Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadele noktasında ciddiye alınması için bu anlaşmanın imzalanması ve parlamentodan geçilmesi gerekmektedir.
Bu anlaşmanın imzalanması sadece uluslararası müzakereler konusunda Türkiye'nin pozisyonunu belirlemek açısından değil, aynı zamanda yerli ve yabancı yatırımcılara Türkiye'nin bu işi ciddiye aldığını gösteren sinyaller verecektir.
1:06:17Doğalgaz ve Fosil Yakıtların Geleceği: Dünya genelinde yaklaşık dörtyüz milyar tonluk bir emisyon bütçesi bulunmaktadır ve bu bütçeyi önümüzdeki on-onbeş senede minimum bir şekilde ekonomik bir şekilde değerlendirmek gerekmektedir.
Kömürde hiç yer yokken, doğalgaza da yer kalmamıştır; hedeflememiz gereken sıcaklık artışları üç-dört derece olmalıdır.
Endüstriyel süreçlerde yeşil hidrojen potansiyel olarak ön plana çıkıyor ve Türkiye güneş enerjisi imkanları yoğun bir ülke olduğu için bu alanda büyük olanaklar sunabilir.
1:09:27Akdeniz Ekosistemleri ve Yangınlar: Akdeniz ekosistemleri yanmaya meyilli olmasına rağmen, yangından sonra kendini yenileme kapasitesi yüksek bir yapıya sahiptir.
Amazon ormanlarında yangın olsa daha büyük bir felaket olacaktır çünkü kendini yenileme kapasitesi bu kadar yüksek değildir.
Yanan alanların kendini yenileme süresi ağaç cinsine göre değişmektedir ve herkesin beklentisi oraların bir an önce yeşermesidir.
1:10:19Orman Yangınlarının Sonrası ve Ekosistemlerin Yenilenmesi: Yanan alanların çoğunluğu kızıl çam ormanları ve makiliklerdir.
Kızıl çam ormanları 15-20 yıl, makilikler ise 5 yıl gibi kısa sürede kendilerini eski hallerine döndürebilirler.
Yanan her alan orman değildir; makilikler, çalılıklar ve diğer ekosistemler de vardır ve bunlar ekosistemin biyo-çeşitliliğini korur.
1:13:09İklim Değişikliğinin Etkileri: İklim değişikliği yangınların çıkma olasılığını ve büyüme riskini artırır.
Sıcaklıklar ve kuraklıklar arttığı için bitkilerin çimlenme kapasitesini etkileyebilir.
Yanan alanların takibi yapılmalı, doğa kendini yenileme kapasitesine sahip olsa da doğal süreçte sıkıntı varsa müdahale edilebilir.
1:15:36Acil Eylem Planı ve Önlemler: Orman yangınları özelinde uzun vadeli bir acil eylem planı yapılması gerekiyor.
Sanayi tesislerinin yapımı sırasında yangın risk değerlendirmesi yapılmalı, orman alanlarında yer seçimi yapılmamalı.
Yenilenebilir enerji tesisleri ve elektrik nakil hatları orman içinde yapıldığında yangın riski artar.
1:18:45Yangın Önlemleri ve Denetimler: Yangın sezonu öncesinde orman genel müdürlüğü ve tesislerin yetkililerinin önlemlerin kontrol etmesi gerekiyor.
Elektrik nakil hatlarının yıllık bakımları yapılmalı ve altı çıplak toprak yüzeyi olmalı.
Orman Genel Müdürlüğü 2012-2020 yılları arasında orman içinden 335 bin hektar alana izin vermiş, bunun çoğunluğu enerji ve maden alanları için.
1:20:49Orman Yangınlarının Nedenleri ve Önleyici Tedbirler: Orman yangınlarının nedeni sadece orman yangınları değil, orman içine giren 51-52 bin tesis de ormansızlaşma sürecini hızlandırıyor.
Orman Genel Müdürlüğü'nün yangın söndürme odaklı çalışmaları yerine, afet risk azaltma ve önleyici tedbirler giderek önem kazanıyor.
Türkiye'de afet risk azaltımı kavramı yok, ancak kontrollü yangın uygulamaları gibi önleyici tedbirler yapılabilir.
1:22:35Yangın Riski ve Önleyici Önlemler: Türkiye'de yangın riski Temmuz-Ağustos aylarında en yüksek, ancak iklim değişikliğiyle birlikte Eylül-Ekim aylarına kaymaya başladı.
Kritik zamanlarda ormana giriş çıkışın yasaklanması, ormanla iç içe yaşayan insanların bilinçlendirilmesi gerekiyor.
Trafolar gibi riskli alanların orman içine yapılmaması, yapılmış olanların çevresindeki ağaçların kesilmesi ve anında müdahale için ekiplerin bulundurulması öneriliyor.
1:24:13Afet Risk Azaltma Stratejileri: Afetlerle ilgili bilincimiz az, belediyelerin yerleşim alanlarını ormanın içine imar izin vermemesi ve araya 150-200 metre tampon alan bırakması gerekiyor.
Yurt dışında yangın riski olan yerlerde binaların yangına dayanıklı malzemelerden yapılması zorunlu, Türkiye'de bu konuda çok gerideyiz.
İklim değişikliğini dikkate alarak acil eylem planları oluşturup afet risk azaltma kapsamında değerlendirmek gerekiyor.
1:26:00Topyekun Dönüşüm ve Alternatifler: Çözüm noktası topyekun dönüşüm, alternatiflerin felaket olmaması için herkesin bunu bir kriz olarak ele alması gerekiyor.
Doğayla dost yaşamanın alternatifleri var ve bunlar Türkiye'nin geleceği için daha sürdürülebilir alternatifler.
Tarım sektöründe yılda 5 milyar dolar civarında destek bütçesi var, bu bütçelerin şeklini ve amacını değiştirerek ilerleyebiliriz.
1:28:01İklim Krizinin Geleceği ve Tüketici Sorumluluğu: IPCC raporuna göre, 2-2,5 derecelik iklim artışına geldiğimizde aşırı iklim olayları 10-8 senede bir, daha önce 10 senede bir yaşadığımız felaketler 2-3 senede bir yaşanmaya başlayacak.
Siyasi iktidarın önceliklerini değiştirmesi ve liderliğe başlaması gerekiyor.
Tüketici olarak tükettiğimiz ürünlerin niteliğini ve doğa ayak izini anlamamız, karbon, su, orman ve enerji ayak izlerini değerlendirmemiz gerekiyor.
1:30:38İklim Değişikliği ve Risk Yönetimi: Bilimsel verilerin ışığında, aşırı iklim olaylarının riskinin, yoğunluğunun ve sıklığının artacağı bilinmektedir.
Var olan altyapı geçmiş dönem riskleri bile kaldırmıyordu, bu anlayışın değişmesi gerekiyor.
Risk haritaları ve stratejileri çıkartırken iklim değişikliğinin etkisiyle gelecek ve kat be kat artacak riskleri değerlendirmek ve altyapı yatırımlarını bu yönde yapmak gerekiyor.
1:31:43Doğayla Uyumlu Yaklaşım: Orman varlıkları insanlar kadar hızlı uyum sağlayamıyor, bu farkında olmak gerekiyor.
Gelecek yatırımlar insan ve toplumun doğaya düşman, doğayla mücadele halinde değil, doğayla dost ve barış içinde vizyonuyla önceliklendirilmeli.
Susuz tarım ve kuraklığa uygun üretim (örneğin Konya Ovası'nda Sorgun buğdayı) sürdürülebilirlik için yerel kalkınmanın ve tarımın önemi açısından önemlidir.
1:33:04Orman Yangınları ve Mücadele: Orman yangınları ile mücadele konusunda önceden önlemler alınması gerekiyor, çünkü yangın başladıktan ve büyüdükten sonra söndürme ihtimali çok zor hale geliyor.
Akdeniz ekosistemlerinden yangını tamamen çıkarmak olası değil, bu ekosistemler yanmaya meyilli.
Yangınları söndürmeye odaklanarak daha büyük yangınları tetiklediğimizin farkında değiliz, bu bakış açısını değiştirmemiz gerekiyor.
1:35:48Yangınların Ekolojik Faydaları: Yangınlar ekosistemi tamamen çıkarmak yerine, bazı ormanların gençleşmesine katkı sağlayabilir.
Yaşlanan ağaçlar hastalıklara daha meyilli oluyor, yangınlar bu tür gençleştirme gibi faydaları olabilir.
Yangınla beraber yaşamayı öğrenmek, can ve mal kaybında yaşanacak riskleri en aza indirgemek gerekiyor.
1:37:38Yangınların Nedenleri ve Önlemler: Türkiye'de yangınlar olabilecektir ihtimal dahilindedir, çünkü insanın olduğu yerde yangının olma ihtimali yüksek.
Orman yangınları isteyerek ya da istemeyerek yüzde 90-95 oranında insan eliyle çıkıyor.
Yangınların minimuma indirebilmek ve can-mal kaybını önlemek için gerekli tedbirlerin alınmasına olanak sağlayabilmek gerekiyor.
1:39:28Nükleer Enerji Tartışması: Nükleer enerjinin getireceği riskler kolay aşılabilir değil, Japonya'da yaşanan nükleer santral kazası hala ekonomik hayatını etkiliyor.
Türkiye'de planlanan nükleer enerji ünitelerinin bulunduğu coğrafyalar turistlerin kabul edilemez seviyelerde olduğu bölgeler.
Nükleer enerji fosil yakıtlardan bile daha pahalı bir elektrik üretim alanı olup, yenilenebilir enerjinin daha ucuza olduğu bir dönemde ekonomik olarak doğru bir öncelik değil.
1:41:43Enerji Arzında Esneklik ve Nükleer Enerji: Günümüzde enerji arzında daha esnek bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır çünkü enerji talebi günlük, aylık, mevsimsel ve ekonomik döngüsellikleri yoğun olan değişken bir alandır.
Nükleer enerji 24/7 365 gün çalışan bir arz kaynağı olarak ideal bir ürün olmasına rağmen, katı bir arz yaklaşımı sunması nedeniyle kaynak öncelikleri, çevresel riskler ve maliyetler açısından iyi bir alternatif değildir.
Alternatiflerin yoğun olduğu ve temiz alternatiflerin ucuz olduğu bir ülkede, nükleer enerji kesinlikle önceliklendirilmemesi gereken bir yatırım olarak değerlendirilmelidir.
1:43:35Enerji Üretiminde Alternatif Yaklaşımlar: Teknolojik çözümlerle bazı sorunları çözmeye çalışırken, bazı çözümler çok daha kolay olabilir; örneğin sanayiyi Türkiye'ye dağıtmak ve enerji ihtiyacını küçük alanlarda çözmeyi planlamak.
Hibrit sistemler (ruzgar, su) ve az miktarda fosil yakıt kullanarak çözümler bulunabilir, ancak genellikle büyük tesislerle büyük enerji üretmek istenir.
Enerji verimliliği kağıt üstünde var, ancak elektrik nakli sırasında %20-25 kadar enerji kaybedilir.
1:44:54Türkiye'nin Enerji Projeksiyonları ve Sorunları: Türkiye'nin elektrik projeksiyonları çok doğru değil, özellikle 2000'li yıllarda hesaplanan talep projeksiyonları inanılmaz yüksek hesaplanmış.
2023 için 2000'li yıllarda 100 bin megavat civarında günlük kapasite beklenirken, bu seviyelere gelinmemiştir.
Yenilenebilir enerji sektörü ekonomik olarak zorda, aldıkları kredileri döndüremedikleri görülüyor ve enerji sektörü planlanarak yeni yatırımlara gerek kalmadan enerji sorunu çözülebilir.
1:46:06Madencilik Faaliyetleri ve Organize Sanayi Bölgeleri: Madencilik faaliyetlerinin etkileri engellenmesi için organize sanayi bölgeleri kurulmaktadır.
Sanayi firmalarının belli bir alanda konuşlanmasının sağlanmaya çalışılmaktadır.
1:46:47Ormanlar ve Ağaç Türleri: Orman alanlarında çam ağacı yerine başka ağaç türleri dikilmesi konusunda, ormanların önümüzdeki 50-100 yıl sonra da yaşaması gerekiyor.
Ege ve Akdeniz şartlarında aşırı sıcak, kurak ve toprak olmayan yerlerde hangi ağaç yetiştirilebileceği sorusu gündeme gelmektedir.
Ormanı gençleştirdikten sonra bir daha uğrama şansı olmadığı için, bakımı aksattığınızda fidanlar öleceği için doğallık vurgulanmaktadır.
1:48:37Kenevir ve Karbon Yakalama: Kenevir tek yıllık bir bitki olup, yetiştikten sonra yakıldığında veya kompost yapıldığında tuttuğu karbondioksit tekrar atmosfere gider.
Ağaçlar karbonu alıp gövdesinde ve dallarında biriktirirken, tek yıllık bitkiler çürüyüp ayrıştığında almış oldukları karbondioksit tekrar atmosfere girer.
Termik santrallerin bacalarına karbon yakalama ve depolama uygulamaları (carbon capture and storage) takılabilir ancak bunların maliyetleri yüksektir.
1:50:16Yenilenebilir Enerji ve Termik Santraller: Daha kolay önlemler var ve bunlara yönelmemiz gerekiyor.
Termik santrallere çok az ihtiyaç var, geçiş sürecinde olabilir ama bunları acilen kapatıp yenilenebilir enerjiye odaklanmamız gerekiyor.
Termik santrallerin bacasına karbon yakalama teknolojileri kullanılması geçici bir çözüm olabilir.
1:50:53Yanan Ağaçların Kesilmesi: Yanan ağaçların toprak üstünden kesilmesi gerekiyor, kökleri sökülmemeli.
İklim değişikliğine bağlı olarak ormanları tehdit eden böcek ve zararlılar sayısında ciddi artış var, bu zararlılar çevredeki sağlıklı ormanlara zarar verebilir.
Kesilmeyen ağaçlar yanıcı madde yükü oluşturur, reçineli olduğu için onlarca yıl çürümeden kalır ve gelecekte yangın riski artırır.
1:52:22Odun Üretimi ve Ekonomik Değer: Yanal alanlarda yaklaşık 5-10 milyon metreküp odun çıkması olasılığı var, bu Türkiye'nin yıllık odun üretiminin (25 milyon metreküp) yaklaşık üçte biri ile beşte biri.
Türkiye'de aşırı odun kesimi riski var, dolar krizinden sonra hammadde yurt dışından alınamadığı için yerli piyasaya yönelmiş.
Kesilen ağaçlardan elde edilecek gelirle yangınlarla mücadele, afet risk azaltma ve personel alınması gibi alanlarda değerlendirilmesi gerekiyor.
1:55:31Atık Yönetimi ve Döngüsel Ekonomi: Atık yönetimi ve geri dönüşümü özellikle sanayi sektöründe son dönemde konuşulan en önemli konulardan biri.
Türkiye'de ne kadar atık yapıldığı ve bunun ne kadarının geri dönüşüme gittiği hakkında veri yok, bu konuda ciddi olmak gerekiyor.
Türkiye Avrupa'nın ikinci en büyük tarımsal atığını üreten ülke olmasına rağmen, bunun sadece yüzde beşin altındadır.
1:57:17Paris Anlaşması ve Emisyon Hedefleri: Türkiye'nin Paris Anlaşması'nı imzalaması ve iklim değişikliği ile mücadele noktasındaki hedeflerini belirlemesi gerekiyor.
Türkiye'nin önceki süreçte belirlediği emisyon hedefi, herhangi bir değişiklik yapmadan bile rahat ulaşabileceği bir hedefti.
Türkiye'nin uzun vadeli, orta vadeli emisyon hedefleri belirleyip, bunun altında sektöre hedefler belirlemesi ve sürdürülebilir finans kaynaklarını çekmek için çaba göstermesi gerekiyor.
1:58:51Yenilenebilir Enerji ve Enerji Dönüşümü: Yenilenebilir enerjiye geçiş, sadece tek bir enerji türüyle değil, bütünsel bir yaklaşımla gerçekleştirilmelidir.
Enerji dönüşümünde verimlilik artışları, kayıpların azaltılması ve gerçekçi modeller üzerinden uzun vadeli talebin netleştirilmesi önemlidir.
Türkiye'nin kurulu gücü yaklaşık 100 gigawatt civarında olup, Almanya'nın sadece güneş ve rüzgardan sağladığı enerjinin toplamı da Türkiye'nin şu anki kurulu gücü civarındadır.
1:01:03Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Potansiyeli: Rüzgar, güneş, yağ, termal ve geri dönüşümle bağlantılı diğer enerji kaynakları, Türkiye'nin şu anki ve gelecekteki enerji ihtiyacını fazlasıyla karşılayabilecek niteliktedir.
Yenilenebilir enerji tesislerinin planlanması ve yatırım kaynaklarının önceliklendirilmesi bu yönde yapılmalıdır.
1:01:49Doğa Koruma ve Yenilenebilir Enerji: Ormanları, doğal alanları ve dere yataklarını tahrip ederek yapılan yenilenebilir enerji tesisleri, doğa koruma açısından sorunlu olabilir.
Avrupa Birliği, 2030 yılına kadar kesintisiz akan nehir sayısını ve uzunluğunu 25 bin kilometre olarak hesaplamış ve bunun için yapılmış bazı barajları ve göletleri kaldırmayı hedeflemektedir.
Yeşil mutabakat kapsamında şirketlerin karbon ayak izlerinin hesaplanmasında arazi kullanım değişikliklerinden (orman kesimi, tarım alanı yok etme, sulak alan yok etme) da dikkat edilmektedir.
2:03:28Orman Yangınları ve Emisyonlar: Yangınlardan çıkan emisyonlar ve hava kirliliği ölçümle hesaplanabilmektedir.
Ormanların depoladığı karbon miktarını hesaplamak için yanan orman alanlarının belirlenmesi, hangi ağaç türlerinin olduğu ve ağaçların yaşları gibi bilgilerin net olması gerekmektedir.
2:04:47Webinar Kapanışı: ISO'nun sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında İstanbul Sanayi Odası'nın düzenlediği ilk webinar, İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan'ın açılış konuşmasıyla başlamıştır.
Webinar'da iklim değişikliği, ekolojik denge ve orman yangınları konuları ele alınmış, Türkiye'deki ve dünyadaki durum verilerle anlatılmıştır.
Afet bilincinin farklı alanlarda da ortaya konulması ve önceden çalışmaların hazır halde bulunması gerektiği vurgulanmıştır.

İstanbul Sanayi Odası ISO Yeşil Gündem Sohbetleri: İklim Değişikliği ve Orman Yangınları

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir