Buradasın
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Kuruluşu, Yapısı ve Türkiye'nin Rolü
youtube.com/watch?v=D6NHNZpOFWYYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Turgut Özal Üniversitesi Bilim ve Medeniyet Kulübü'nde İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Sarı Terzioğlu'nun uluslararası ilişkiler uzmanları önünde yaptığı akademik bir sunumudur.
- Sunum, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın 1969'da Mescid-i Aksa saldırısı sonrası kuruluşundan başlayarak tarihsel gelişimini, yapısını ve uluslararası sistemdeki yerini ele almaktadır. Konuşmacı, teşkilatın olumlu yönlerini (Filistin meselesi, İslamofobiye karşı faaliyetler, Müslüman azınlıklar) ve olumsuz yönlerini (ulusal çıkarlar, mali yapı, coğrafi uzaklıklar) detaylı olarak incelemektedir.
- Sunumda ayrıca 2003-2004 yıllarından itibaren İİT'in yapısal dönüşümü, Türkiye'nin ekonomik platform olarak bu örgütü nasıl kullandığı, Özal'ın Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin örgüte katılımındaki rolü ve Arap Baharı sürecinde İİT'in tutumu gibi konular da ele alınmaktadır. Konuşmacı, İİT'in bağımsız karar alma kapasitesinin sınırlı olduğunu ancak bir arada tutma ve ortak faaliyetlere girişme gibi olumlu yönlerini de vurgulamaktadır.
- 00:01Konuşmacının Özgeçmişi
- Konuşmacı Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1991 yılında mezun olmuştur.
- Marmara Üniversitesi Sosyal Bilim Enstitüsü Kamu Hukuku Bölümünden 2001 yılında yüksek lisans derecesi almıştır.
- Doktora çalışmasını Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Bölümünde 2006'da tamamlamış ve şu anda İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
- 02:10İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Kuruluşu ve Yapısı
- İslam İşbirliği Teşkilatı 1969 tarihinde Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırıdan sonra Suudi Arabistan ve Fas'ın önderliğinde bir tepki olarak doğmuştur.
- Başlangıçta Arap zirvesi şeklinde düzenlenen toplantılar daha sonra İslam zirvesine dönüştürülmüştür.
- Türkiye başlangıçta toplantılara katılmış ancak örgütleşme sürecine sıcak yaklaşmamış, ancak Kıbrıs sorunu ve petrol krizi sonucu yavaş yavaş İslam İşbirliği Teşkilatı'na sıcak bakılmaya başlanmıştır.
- 03:30İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Yapısı ve Kriterleri
- Bugün itibariyle 57 İslam ülkesinden oluşan İslam Devleti'nden oluşan bir örgüt olarak Birleşmiş Milletler'den sonra en kalabalık örgüt olarak ifade edilir.
- Örgütün üye olma kriteri Müslüman çoğunluğa sahip olma kriteridir, İslam rejimi veya şeriatla yönetilmek söz konusu değildir.
- Örgüt, Birleşmiş Milletleri örnek alarak organlar, alt organlar, uzmanlık kuruluşları ve bağlı kuruluşlar gibi geniş yelpazesi olan bir sistem oluşturmuştur.
- 04:53İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Uluslararası Sistemdeki Etkisi
- İslam İşbirliği Teşkilatı'nın uluslararası sistem içerisinde çok ciddi bir etkisinin olmadığı görülmektedir.
- Bazı devletler açısından ümmetin çıkarları ikinci plana itilebilir, bu da örgüt içindeki siyasi vizyon farklılıklarını göstermektedir.
- Örgüt içerisinde İslam'ı temsil eden İran ile Vehhabi İslam'ı temsil eden Suudi Arabistan, Pakistan, Malezya ve Körfez ülkeleri arasında çekişmeler yaşanmaktadır.
- 06:13Örgütün Mali Yapısı ve Coğrafi Engeller
- Örgütün mali yapısının özellikle büyük devletler tarafından karşılandığı, mali gücü olan devletlerin söz hakkının daha çok olduğu bir sistem olduğu görülmektedir.
- Küçük devletler kendi yıllık aidatlarını bile ödeyemiyor ancak örgütün sağlamış olduğu olanaklardan faydalanmak için faaliyetlere katılıyorlar.
- Örgüt dört kıtaya yayılan geniş bir örgüt olup, coğrafi uzaklıklar, etnik, dini ve mezhepsel farklılıklar, yönetim farklılıkları örgüt önündeki ciddi engeller olarak karşımıza çıkmaktadır.
- 07:52İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Olumlu Yönleri
- Örgüt 2006 yılında Irak'taki Şii ve Sünni tarafları bir araya getirmesinde olduğu gibi olumlu işler yapmıştır.
- Filistin meselesi, İslamofobiya ve Müslüman azınlıklar konularında örgütün üyeleri hemfikir olmuştur.
- İslam İşbirliği Teşkilatı'nın merkezi Kudüs kurtarılıncaya kadar Suudi Arabistan'ın başkenti Cidde şehridir.
- 09:38İslam İşbirliği Teşkilatının Dönüşümü
- 2003-2004 yıllarından itibaren İslam İşbirliği Teşkilatı'nda yapısal bir dönüşüm dillendirilmeye başlandı ve 2004 yılında Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ve Türkiye'nin desteğiyle örgüt yapısında değişiklikler yapıldı.
- Örgütün ana şartı ve amblemi değişti, İslam Konferansı Teşkilatı ismi İslam İşbirliği Teşkilatı'na dönüştürüldü.
- Siyasi alandaki başarısızlıklar ekonomik alanda telafi edilmeye çalışıldı, Türkiye bu platformu ekonomik ilişkilerin geliştirilebileceği bir alana dönüştürme çabası içindeydi.
- 11:07Türkiye'nin Rolü ve Üye Sayısı
- Türkiye, İSEDAK aracılığıyla ülkelerle olan ticaret hacmini artırma gayreti içindeydi ve bu hacim 2 milyar dolarlardan 4 milyar dolarlara çıktı.
- Türkiye başlangıçta sıcak yaklaşmadı ancak zorunluluklar sonucu örgütün faaliyetlerine katılmaya başladı ve Özal'ın bu süreçte büyük katkısı oldu.
- Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını elde eden Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin örgüte katılması sonucu üye sayısı 20-25'ten 57'ye çıktı.
- 12:52Arap Baharı ve İslam İşbirliği Teşkilatı
- Örgüt içerisinde hala çekişmeler devam etmekte ve Arap Baharı sürecinde ulusal çıkarlar veya diktatörlerin çıkarları ön plana çıktı.
- İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Baharı sürecinde Körfez ülkeleri net bir tavır alıncaya kadar doğrudan bir tavır almadı ve geçiştirme düzeyinde kararlar aldı.
- Libya'daki geçici hükümetin kabul edilmesi dışında diğer Arap Baharı ülkelerinde ciddi tepkilerin ortaya konulmaması özellikle Mısır konusunda eleştirildi.
- 14:38İslam İşbirliği Teşkilatının Olumlu Yönleri
- İslam İşbirliği Teşkilatı'nın örgüt olarak bağımsız bir karar alma kapasitesinin olduğunu söylemek güç olsa da, bir arada tutma ve ortak faaliyetlere girişme gibi olumlu yönleri vardır.
- Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları öncesi New York'ta İslam İşbirliği Teşkilatı dışişleri bakanları toplanır ve sembolik düzeyde kararlar alınır.
- Ana sözleşmenin değişmesiyle birlikte bağımsız daimi insan hakları komisyonu oluşturuldu ve uluslararası islami adalet divanı adı verilen bir mahkeme de var ancak altı tane imzayı toplayamadığı için hayata geçmedi.
- 16:17Uluslararası İslam Hukuku
- Uluslararası Adalet Divanı'nın kaynakları uluslararası anlaşmalar, örf, adet, tahammül veya hukukun genel ilkeleridir.
- Uluslararası İslam Adalet Divanı'nın kaynakları ise birinci kaynak olarak İslam hukukunu, daha sonraki kaynakları anlaşmaları ve tahammülü yardımcı kaynaklar olarak kabul eder.
- Bu mahkemenin hayata geçmesi durumunda gelen devletlere uygulanacak olan hukuk, uluslararası İslam hukuku denen bir hukukla karşı karşıya kalma durumu ortaya çıkacaktır.