Buradasın
Tasavvuf, Mürşid-i Kamil ve Silsile-i Şerife Hakkında Dini Anlatım
youtube.com/watch?v=QXvbGgPQ9ycYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Osman Nuri Topbaş'ın "Silsile-i Şerife" eserinden bir dini sohbet formatında sunulmaktadır. Konuşmacı, İslam dininin tasavvufî yönünü ve manevi yolculukta rehberlik eden mürşid-i kamillerin önemini anlatmaktadır.
- Video, hak dostları ve mürşid-i kamil kavramlarının açıklanmasıyla başlayıp, manevi yolculukta rehberlik eden mürşid-i kamillerin önemi, tasavvufi terbiyenin nasıl öğrenilmesi gerektiği ve silsile-i şerife'nin oluşumu hakkında bilgiler sunmaktadır. Son bölümde ise tevessül kavramı, doğru uygulanması ve şirkten kaçınılması gerektiği vurgulanmaktadır.
- Videoda Hz. Muhammed, Hz. Ebubekir, Hz. Ali ve diğer sahabelerin hayatları, tasavvufî silsilelerin oluşumu ve Nakşibendi tarikatının Halidi kolundan günümüze kadar ulaşan silsile-i şerifenin özellikleri detaylı şekilde ele alınmaktadır. Ayrıca, silsile-i şerife'nin okunmasının manevi faydaları ve tevessülün doğru uygulanması için örnekler de sunulmaktadır.
- Fani ve Mana Sultanlık
- Fani hayatın sultanlıkları bir gün mutlaka son bulurken, hak dostlarının mana sultanlığı vefatlarından sonra bile gönüllerde devam eder.
- Şah-ı Nakşibendlerin, Mevlanaların, Yunusların türbelerine akın akın gelen ziyaretçiler ve onların eserlerine gösterilen alaka, mana sultanlığın devam ettiğini gösterir.
- Hak dostları servet dağıtmamış, dünyevi makam vermemişlerdir, ancak insanların ruhlarına huzur ve şifa tevzi etmişlerdir.
- 01:27Hak Dostlarının Özellikleri
- Hak dostları ve mürşidi kamiller, insanlık aleminde güzel ahlakın, nezaket, letafet ve zarafetin zirvesidir.
- Resulullah'ın sünnetini titizlikle hayatlarına tatbik eden Allah dostlarının gönül alemleri, nebevi ahlakın nurundan pırıltılar aksettiren mücella bir ayna durumundadır.
- Hak dostları, fena fi'r-resul makamına ulaşarak Resulullah muhabbetinde fani olarak gerçek huzur ve saadeti tadabilirler.
- 04:05Hak Dostlarının Toplumdaki Rolü
- Büyük İslam alimlerinden İbnu'l-Cevzi'ye göre, kainatın yaratılmasının asıl maksatı evliyaullah ve salih insanlardır.
- Hak dostları, içinde bulundukları her muhit için rahmet, mağfiret ve bereket vesilesidirler, toplumun bütün kesimlerine açılan bir şefkat ve muhabbet kucağıdırlar.
- İman ehli için bir mıknatıs gibi cazibe merkezidirler, çünkü Allah kendi ahlakıyla ahlaklanmış salih kullarını sevmiş ve nasipli kullarına sevdirmiştir.
- 05:25Gerçek Sultanlık
- Abbasi halifesi Harun Reşit'in ihtişam ve saltanatına rağmen, Horasan'dan gelen Abdullah bin Mübarek alimi şehir halkı tarafından karşılanırken, Harun'un sultanlığında polis olmadan bile bir araya toplanamayan işçiler, bu durumda şehir dışına çıkmıştır.
- Gerçek sultanlık, Allah'ın sevdiği kulları için gönüllerde halk ettiği muhabbetidir, çünkü fani sultanlıklar mutlaka bir gün bitip giderken, mana sultanlığı ölümden sonra bile gönüllerde devam eder.
- Bu zatlar insanlara servet dağıtmamış, dünyevi herhangi bir şey vermemişlerdir, ancak onlar insanların ruhlarına huzur tevziye etmişler, onların manevi açlığını gidermişlerdir.
- 07:45Allah'ın Veli Kullarına Bahşettiği Tecelliler
- Allah, sevip sevdirdiği veli kullarına hallerine göre muhtelif tecelliler bahşetmiştir; kimini Şah-ı Nakşibend, kimini Mecnun, kimini Yunus Emre, kimini Hz. Mevlana gibi kılmıştır.
- Bu zevat-ı kiram içerisinde, bütün bu vasıfları kendilerinde cem ettikleri için izahtan varestedirler, hak dostu yani insan-ı kamildirler.
- Her veli zatın hususiyetleri aynı değildir, kendileri kamil olsalar da, başkalarının da manevi tekamülüne hizmet edebilecek durumda olanlar irşada memur ve mezun edilerek mürşidi kamil olurlar.
- 09:35Mürşid-i Kamillerin Özellikleri
- Mürşid-i kamiller, Hz. Peygamber'e aşkla itaat neticesinde Allah'a vasıl olmuş yüksek ruhlar ve yüce şahsiyetlerdir.
- Allah'a vasıl olduktan sonra adeta ayak izleri üzere geri dönüp halkı Allah'a güzel bir kul olmaya, Hz. Peygamber'e layık bir ümmet olmaya davet etmek ve onların manevi terbiyeleri ile meşgul olmak hususunda vazifelendirilmiş kimselerdir.
- Allah onları marifetullah, ilmi ve ilahi ahlakla donatıp, müstesna rehberler halinde bütün insanlığa ihsan buyurmuştur.
- 10:35Manevi Irşat Silsilesinin Sürekliliği
- Manevi irşat silsilesinin sürekliliğini temin eden bu ilahi istihdamın birtakım esasları vardır.
- Manevi irşat silsilesinin devamı, kamil bir mürşide manen varis olacak bir başka mürşidin tayini ile gerçekleşir, bu tayin önceki mürşidin bile selahiyetinde değildir.
- Tasavvufi manada irşada selahiyetli olmak için yalnız bu vazifeye liyakat kafi gelmez, ayrıca manevi tayin gerekir.
- 12:38Manevi Tayin ve Mürşid-i Kamiller
- Manevi tayin, ancak layık olana gelen bir ihsan-ı ilahidir, insanlar nazarında ehil görülmeyen birine bile lütfedilse, bu durum o zatın aslında bu hizmete ehil olduğunu veya ehil kılınacağını gösterir.
- Manevi tayin bazen göz önündeki birine, bazen nazarlardan gizli kalmış birine, bazen de babadan oğula olur.
- Bir mürşid-i kamiller silsilesi içinde durum aynıdır, maddi veraset, manevi verasete mani değildir, mühim olan liyakat ve manevi tayindir.
- 13:50Mürşid-i Kamillerin Özellikleri
- Mürşid-i kamiller, kendileri gibi kamil mürşitlerin terbiyesi altında yetişmiş, Allah'a vasıl olmuş, şer'i hükümlere vakıf ve muktezasıyla amil kimselerdir.
- Hakk'a vuslat yolunda seyr-i sülukun muhataralı menzillerini, yollardaki engebeleri, çukurları, virajları, uçurumları, tehlikeli geçitleri, nefs ve şeytanın hilelerini bilirler.
- Talebelerini gerekli ikaz ve nasihatlerle bunlardan korumaya gayret ederler, daima sabır, tahammül, rıza ve şükür telkin ederler.
- 14:52Mürşid-i Kamillerin Hayat Tarzı
- Mürşid-i kamillerin hal, hareket ve sözleri şeriatın emir ve nehiylerine, tarikatın adap ve erkanına büyük bir titizlikle riayet içindedir.
- Ten rahatlığından, zevk u safadan, ruhsatlara meyletmekten ve bidatlerden en çok kendileri uzak dururlar.
- Mihnet ve meşakkatlere sabırla tahammül eder, azimetle amel etmeye gayret gösterir, din kardeşlerinin hizmetine koşar, züht ve takvaya yönelip, kifayet miktarı bir dünyalıkla yetinerek sade ve külfetsiz bir hayat yaşarlar.
- 16:02Mürşid-i Kamillerin Önemi
- Bu esaslara riayet etmeyip şeyhlik iddia eden müteşeyyihlere uymak son derece tehlikelidir, çünkü böyle kimseler, kendilerine uyanları Allah'a yaklaştırmak yerine daha da uzaklaştırırlar.
- E
- 17:10Manevi Yolda Mürşidin Önemi
- Manevi yolculukta, okyanus gibi tehlikeler barındıran manevi denizde yolunu şaşırıp helak olmamak için tecrübeli bir kaptan (mürşid) gereklidir.
- Manevi yolculukta rüyalar, zuhuratlar ve inkıbaz (manevi daralma), inbisat (manevi ferahlama) gibi tecrübelerle karşılaşılır ve bunların doğru tespit ve tedbiri için tecrübeli bir mürşide ihtiyaç vardır.
- İslam dini yazıyla kayda alınmış olmakla birlikte, daha çok yaşanarak öğrenilip öğretilen, yaşandıkça idrak edilen bir din olagelmiştir.
- 19:35İslam'ın Nesilden Nesile Geçiş Yöntemi
- İnsanlar genellikle kitap okumak yerine, yüksek karakter ve şahsiyetlerden örnek alarak dini öğrenirler ve bu yol gönüllerde silinmez izler bırakır.
- Dinin tatbiki olarak nesilden nesile intikal ettirilmesi, yazıyla nakledilip öğretilmesinden daha sağlam bir yoldur.
- Sadece kitaptan öğrenilen bir dinin tatbikinde ihtilaf ve tereddütler ortaya çıkar.
- 20:42Tasavvufi Terbiyenin Zorunluluğu
- İnsanın manevi tekamülü için gerekli olan tasavvufi terbiye sadece kitaplardan okunmakla gerçekleştirilemez, hayata tatbik edilmesi ve yaşanması gerekir.
- Manevi hayatta karşılaşılacak müşkillerin halledilmesi içinde manevi yolun inceliklerine vakıf, örnek alınabilecek tecrübeli bir rehbere ihtiyaç vardır.
- Tatbiki ve tecrübe bir eğitim sahası olan tasavvufi hayatta, mürşid-i kamiller müritleri için rehberlik vazifesi görürler.
- 22:30Mürşid-i Kamillerin Rolü
- Kamil bir mürşide gönül bağlamadan düzgün bir tasavvufi hayattan söz edilemez, rehbersiz adım atanlar ekseriyetle ayak kaymasından salim kalamazlar.
- Bir üstadın manevi terbiyesine girmeden kendi başına sufiliye kalkışanlar çabuk yanılırlar ve hatalarının farkına varamazlar.
- Allah yeryüzünü hiçbir zaman irşat ehli veli kullarından mahrum bırakmamıştır, bu yüce rabbimizin şefkat ve lütfunun bir tezahürüdür.
- 24:28Peygamber Efendimizin Mirası
- Mürşid-i kamiller, zahiri ilimlerde rehberlik eden salih alimler gibi batini meselelerde yol gösteren hak dostlarıdır.
- Mürşid-i kamiller Allah'ın dinini önce kendi hayatlarında yaşar, sonra da hal söz ve fiilleriyle insanları irşad ederler.
- Mürşid-i kamiller hakka vuslat yolunda birer vasıtadan ibarettirler ve asla gaye değildirler, kulun hakkı doğrudan kendi irade ve arzusuyla yönelebilmesi için çalışırlar.
- 26:08Mürşidin Görevi ve Sonrası
- Mürşid-i kamiller, nefsani arzuları bertaraf etmeyi, kalbi masiva esaretinden kurtarmayı, gönlü yalnızca Allah'a has kılmayı telkin ederler.
- Kul bu kıvama erdikten sonra artık mürşit devreden çıkar ve Allah'ın terbiyesine bırakılır.
- Mürşid-i kamiller, mümini takva kıvamında bir kulluk hayatına ulaştırmak için gayret ederler, takva hali kalplerde karar kılınca artık başka bir manevi pusulaya ihtiyaç kalmaz.
- 28:27Silsile-i Şerifin Teşekkülü
- Mürşid-i kamiller, manevi terbiye, kalp tasfiyesi ve nefs tezkiyesi hususundaki nebevi vazifeyi devam ettiren peygamber varisleridir.
- Kur'an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz'in kalbine indirilmekle onun her halinde akis bulmuş, tüm hayatı canlı bir Kur'an tefsiri mahiyetinde tezahür etmiştir.
- Peygamber Efendimiz, ashabına telkin ettiği zühd ve takva ile daima Kur'an ikliminde ruhani bir hayat yaşatmıştır, ashabın kalpleri yumuşar, gönülleri rakikleşir ve cennet-ehlinin haliyle bürünürlerdi.
- 31:22Tasavvufi Terbiyenin Geçmişi ve Günümüzü
- Sahabe-i kiram, Peygamber Efendimiz'den tahsil ettikleri ulvi his ve enerjiyi hal yoluyla kendilerinden sonraki nesillere nakletmişlerdir.
- Tasavvufi terbiye daha ziyade salihlerle bir arada bulunma ve sohbet yoluyla, kelimelerin mahdut imkanlarıyla tam manasıyla izah edilemeyen bu ruhani hayat sadırdan sadıra nakledilmiştir.
- Allah Resulu bazı yüksek istidatlı sahabelerine hususi ve irfani bilgiler vermiştir, bu bilgiler manevi seviyesi yüksek bazı zevat arasında nesilden nesile nakledilerek günümüze kadar gelmiştir.
- 33:22Hz. Muhammed'in Sır Bilgileri
- Hz. Ebu Hureyre, Hz. Muhammed'ten iki kap ilim öğrendiğini, birini insanlara neşrettikten sonra diğerini açıklamadığını belirtmiştir.
- Hz. Abdullah bin Cafer, Hz. Muhammed'in kendisine bir sır söylediğini ve bunu hiç kimseye söylememesini istediğini anlatmıştır.
- Hz. Enes, Hz. Muhammed'in kendisine verdiği sırrı annesine bile söylemediğini, ancak rivayet eden Sabit'e "sana söylerdim" dediğini aktarmıştır.
- 35:06Hz. Muhammed'in Bilgilerinin Paylaşımı
- Hz. Muhammed, dinin temel esaslarını ashabına açıkça bildirmiş, ancak dinin metafizik yönüyle ilgili bazı sırri bilgileri herkesin aynı derecede anlayamayacağını düşünmüştür.
- İnsanların zahiri ve batini kabiliyetleri farklı olduğu için, Hz. Muhammed bazı ashabına istidadlarına ve ilgi meraklarına göre hususi bilgiler vermiştir.
- Bu bilgiler sahabe kanalıyla idrak seviyesi müsait olanlara ve onlardan sonraki nesillere nakledilmiştir.
- 36:57Tasavvufi Terbiye ve Silsile
- Hz. Muhammed ile ashabı arasındaki hal ve hissiyat transferi, zahiri ve kalbi beraberliklerdeki inikas ve insiba neticesinde gerçekleşmiştir.
- Tasavvufi terbiyede daha çok salihlerle bir arada bulunma ve sohbet yoluyla, müritler Hz. Muhammed'in hallerini ve sünnet-i seniyyesini mürşidinin halinden bizzat görerek telakki eder.
- Gönülden gönüle vaki olan bu akış, zamanın ilerlemesiyle tabii olarak bir silsilenin teşekkülüne vesile olmuştur.
- 38:04Hz. Ebubekir'in Silsiledeki Yeri
- Hz. Muhammed, Medine'ye hicret ederken kendisine Sevr Mağarası gösterilmiş ve burada bazı tecelliler yaşanmıştır.
- Hz. Ebubekir, Hz. Muhammed'in Sevr Mağarası'ndaki üç gün üç gece misafirliğinde ona sadakatle hizmet etmiş ve ruhi bir alışveriş olmuştur.
- Hz. Muhammed, Hz. Ebubekir'e "Allah bizimle beraberdir" buyurarak Allah'la beraberlik maiyet sırrını telkin etmiş, bu hali ariflerin hafi zikir taliminin başlangıcı olarak görmüşlerdir.
- 40:24Tasavvufi Silsilelerin Devamı
- Hz. Ebubekir, Hz. Muhammed'in hem zahir hem de batınına varisi olarak, ucu Kıyamete kadar devam edecek olan altın silsilenin ilk halkasını teşkil etmiştir.
- Hz. Ali da ulvi hikmet ve esrar denizinin bir limanı olmuştur ve Hz. Muhammed cehri zikri ona da talim etmiştir.
- Günümüze kadar ulaşmış bulunan silsileler sadece Hz. Ebubekir ve Hz. Ali'ye ulaşan silsilelerdir ve zaman zaman farklı kollara ayrılmışlardır.
- 41:52Nakşibendi Silsilesi
- Yusuf Hemedani, zikir telkini önce Hz. Ebubekir'e ulaşmış, ondan Selman-ı Farisi'ye, ondan Cafer-i Sadika, ondan Bayezid-i Bistamiye, ondan Ebu'l-Hasan Harakaniyye, ondan Büyük Şeyh Ebu Ali Farmediyye ve ondan kendisine ulaşmıştır.
- Bahauddin Nakşibend'in sohbetinde bulunmuş olan Salah bin Mübarek Buhari, Cafer-i Sadik ile Selman-ı Farisi arasında Kasım bin Muhammed'i de zikreder.
- Bazı hak dostları, hayattaki şeyhlerinden istifade etmekle birlikte üveysiye yani kendilerinden önce yaşamış meşayihin ruhaniyetinden de feyz alarak yetişmeye misal teşkil etmişlerdir.
- 43:06Silsilelerin Önemi
- Tarih boyunca tasavvufi silsileleri tespit eden pek çok eser kaleme alınmış ve bunlara silsile name adı verilmiştir.
- Ehl-i beytten bir hak dostunun yer aldığı silsilelere silsile tüzzeheb veya altın silsile denilmiştir.
- İlk asırlarda kıraat, tefsir, hadis ve fıkıh gibi İslami ilimlerde genel olarak bir rivayet zinciri mecburiyeti vardı.
- 44:04Silsilelerin Korunması
- İslam alimleri, hadis ve tefsir alanında görüşlerini naklettikleri ashab-ı kiram, tabiin ve diğer alimlerin sözleri için onlardan kendilerine kadar gelen bir silsile ararlardı.
- Tasavvuf ricali de manevi talim ve terbiyeyi hangi üstattan aldıklarını, hocalarının hocalarını kaydetmiş ve talebelerine nakletmişlerdir.
- Maddi ve manevi bütün ilimlerin korunması, içine yanlışlıkların girmemesi için bu silsile ve icazet sistemi zaruri addedilmiştir.
- 46:03Silsile-i Şerife'nin Rahmeti
- Salihleri yad etmek bereket vesilesidir ve silsile-i şerife'de bulunan zatları zaman zaman hatırlayıp isimlerini anmak tasavvufi terbiyede bir usul olarak kabul edilmiştir.
- Süfyan bin Uyeyne ve diğer büyük alim salihlerin zikredildiği meclislere rahmet iner.
- Kalp için salihleri hatırlamaktan daha faydalı başka bir şey yoktur, çünkü hak dostları anıldığı zaman, onların hayatlarındaki ibretli kıssalar ve hikmetli hatıralar gönülleri ihya eder.
- 48:08Salihlerin Kıssalarının Önemi
- Salih alimleri ve güzel ahlaklarını anlatan kıssalar, hak dostlarının edep ve ahlakıdır.
- Peygamberlerin ve salihlerin kıssaları müminlerin imanını kuvvetlendirir, bir sıkıntıda olanlara güzel bir teselli olur ve rahatlık içindekilere istikamet kaynağı sağlar.
- Silsile-i şerife'nin muhtelif vakitlerde okunması gerektirir, çünkü kişi kendisini Hz. Muhammed'e bağlayan zatları tanımalı ve kimlerin yolundan gittiğini bilmelidir.
- 50:38Silsile-i Şerif ve Tevessül
- Mürid, silsile-i şerif sayesinde üstadlarıyla tevessül ederek Allah'a niyaz etmeli ve tabi olduğu yola aidiyet duygusunu sağlamlaştırmalıdır.
- Vird ve zikir sahibi kişi, özellikle ruhaniyetin galip geldiği zamanlarda silsile-i meşayihi okumalıdır.
- Silsile-i şerif, sıkıntıların giderilmesi, muradın gerçekleşmesi ve hastalıkların iyileşmesi için okunabilir, ayrıca yazıp teberrüken yanında taşınabilir.
- 52:02Tevessül Kavramı
- Tevessül, Allah'a yakınlık sağlayan ve ihtiyaçların karşılanmasına vesile olan her şeydir.
- Tevessül, Allah'a yönelme kapılarından biridir ve asıl maksat Allah Teala'dır.
- Namazda Kabe'ye yönelmek ibadet etmek değildir, aynı şekilde Hacer-i Esved'i öpmek de Allah'a kulluk için yapılır.
- 53:38Tevessül Örneği
- Bir kişi Osman bin Affan'ın yanına ihtiyaçları için gittiğinde yanıt alamadı, Osman bin Huneyf ona Peygamber Efendimiz'in hürmetine tevessül etmesini tavsiye etti.
- Kişi tavsiyeye uyduktan sonra Osman bin Affan'ın yanına gittiğinde, kapıcı onu huzura götürdü ve ihtiyacını yerine getirdi.
- Osman bin Huneyf, bu olayı Peygamber Efendimiz'in bir sahabisinin göz hastalığı için tevessül etmesiyle iyileşmesi hikayesiyle açıkladı.
- 58:38Tevessül Örnekleri
- Hz. Ömer halifeliği sırasında kuraklık olunca, Hz. Abbas'ı vesile edinerek Allah'a yağmur duası etmiştir.
- Allah, insanların birbirinden yardım istemesine izin vermiş ve yardım isteyene icabet etmeyi emretmiştir.
- Kıyamet günü insanlar Hz. Adem, Hz. Musa ve Hz. Muhammed'ten yardım talep edeceklerdir.
- 1:01:09Tevessül ve İstigase
- Allah, meleklerine, peygamberlerine ve bazı salih kullarına tasarruf salahiyetleri vermiştir.
- Tevessül ve istigase hakikatinin en müşahhas misali Çanakkale Savaşı'ndaki ilahi nusret tecellileridir.
- İngiliz kumandanı Hamilton, Türklerin maddi gücü değil manevi gücüyle mağlup olduklarını itiraf etmiştir.
- 1:02:45Tevessülde Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Kulun Allah'a dua ederken peygamberler ve salih kullar hürmetine istemesi merhamet-i ilahiyeyi daha çok celbeder.
- Dua yalnız Allah Teala'yadır, bu yüzden duada Allah'ın sevdiklerini vesile kılarken onların şahsından değil, yalnız Allah Teala'dan istemek gerekir.
- Salih zevatın gıyabında doğrudan talepte bulunmak şirke kapı aralayabilecek derecede büyük bir yanlıştır.