Buradasın

İnsanın Tekamül Yolculuğu ve Dini Anlayış Üzerine Bir Sohbet

youtube.com/watch?v=hMOAqxQBKCw

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Vav Televizyonu'nun "Hayata Dokunmak" programında Dr. Rukiye Karaköse, İslam düşüncesine dair bilgiler paylaşan Fatih Çıtlak (Fatih Hoca) ile bir sohbet gerçekleştiriyor. Konuşmacılar arasında maneviyat psikolojisi alanında çalışan biri de yer alıyor.
Program, insanın tekamül yolculuğu, "sırat-ı müstakim" kavramı ve dini yolculuk anlayışı üzerine odaklanıyor. Sohbet, "yol" kavramının İslam'daki farklı anlamları (sırat, tarik, sebil), Fatiha'daki "sırat-ı müstakim" ifadesinin yorumu, dünya anlayışı, vicdanın işlevi, hac ve vakfe ibadetleri, niyetin önemi ve Allah'ın kullarına muhafazası gibi konuları ele alıyor.
Sohbetin içinde Kur'an ayetleri, hadisler ve İslami kavramlar detaylı şekilde açıklanırken, Sezai Karakoç'un "Uzatma Dünya Sürgünümü" şiirine de değiniliyor. Ayrıca, insanın dört ilişki kategorisi (yaratıcıyla, kendisiyle, insanlarla ve eşya ile olan ilişkileri) ve bunların birbirini nasıl etkilediği de tartışılıyor. Program, Allah'ın kullarına muhafazası ve ümitsizlik konularıyla sonlanıyor.

00:20Programın Tanıtımı: Dr. Rukiye Karaköse, "Hayata Dokunmak" programında hayatın içinden ve doğumdan ölüme ilgilendiren süreçlerden bahsedeceklerini belirtiyor.
Programda "insanın tekamül yolculuğu" konusu ele alınacak ve konuk Fatih Çıtlak ile bu konu incelenecek.
Son iki yılın zor süreçlerinden geçtikleri ve daha iyi günlerin olmasını diledikleri belirtiliyor.
01:14Yol Kavramının İncelenmesi: "Yol" kavramının karşılığı olarak sözlükte "sırat", "sebil" ve "tarik" gibi kelimeler kullanılıyor.
Bu kelimelerin birbirinden ayrıştığına dair nüanslar var ve birbirlerinin yerine kullanılması her zaman uygun olmayabilir.
Konuk, bu kavramların daha teknik olarak kullanıldığında dikkatli kullanılması gerektiğini vurguluyor.
02:36Bilgi ve İlimin Rolü: İnsanların bir şeyleri güzel yapmak için bilgi paylaşmalarına rağmen, bazen bu bilgi bizi ayrıştırıyor.
İslam'ın ilme ve bilgiye bakışı, bilginin birlikteliği sağlaması gerektiğini vurguluyor.
Alim tanımı, verdiği ilimle insanların kalbinde daha fazla nifak uyandırmıyorsa alim olarak kabul ediliyor.
03:55Sebil Kavramının Anlamı: Konuk, üç kavram arasından en muhteşem kelimenin "sebil" olduğunu düşünüyor.
"Sebil" kelimesi, su dağıtmanın adı olan yerin aynı zamanda "yol" anlamına geldiği belirtiliyor.
"Sebil" kelimesi, bir yola Allah için çıktığını anlatmak için kullanılan bir tabir olarak kullanılıyor.
05:32Sebil ve Hicret Kavramları: "Sebil" bir fonksiyon ve aktivite olarak tanımlanıyor, salih amelin adı olarak kullanılıyor.
Hicret, kendi kendimize "ben bunu yapmayayım" veya "bu işi şöyle yapayım" diye kalbe niyet ettiğimizde başlıyor.
Sırat, tarik ve sebil kavramlarının belirleyicisi, insanın zihnindeki yoldur.
06:59Sırat Kavramının Anlamı: Sırat, levhalarıyla, gidişatıyla ve tertibatıyla belli olan herhangi bir yola denir.
Fatiha'da geçen "estaizübillah sırat ellezine en'amte aleyhim, gayri mağdubi aleyhim" ayetinde iki farklı yol anlatılmaktadır.
Bir yol, inancı ile alakalı doğru yolda sevk edilen kişinin sırat-ı müstakim olarak adlandırılır.
09:30Sırat-ı Müstakim Anlayışı: "Sırat-ı müstakim" kelimesi "dosdoğru yol" anlamına gelir ve müstakim kelimesi istifal babından gelir.
Sırat-ı müstakim, bir şeyin hep doğru olmayı istemek anlamına gelir ve Allah'ın hidayet ettiği yoldur.
Bu yolun güzergahı asfalt veya mesafe gibi fiziksel özelliklerle değil, peygamberler, sadıklar, şehitler ve salihler gibi insanlarla tecessüm edilir.
12:13Tarik ve Teyakkuz Anlayışı: Tarik, sırat anlayışını ve sebil anlayışını dengeleyen bir kavramdır.
Sıratta bulunmanın ve sebil anlayışında bulunmanın denge unsuru tarik olarak karşımıza çıkar.
Sıratta olmak için daimi bir teyakkuz hali gereklidir.
14:14Allah'ın Muhasebesi ve Kulluk: Allah, ahirette insanları muhasebe ederken "elimden geleni yaptım" diyenlere bakar.
Allah insanlara taşıyamayacağından daha fazla yüklemeyip, taşıyabileceğini yüklüyor.
İnançla ve sebil anlayışıyla yola çıkıldığında, peygamberler, sadıklar, şehitler ve salihler tarafından karşılanan bir yol vardır.
16:52Doğru Yolun Özellikleri: Doğru yol, kendini başkasına köle etmek yerine Allah'a kulluk etmekle hürriyet elde etmeyi sağlar.
Doğru olmayı istemek, doğru olmayı başarmışları Allah'ın karşınıza çıkartır.
Doğruluğu isteyenlerin ilk görecekleri kişi Hz. Muhammed'dir, kitaba bakmak yerine peygamberin hadislerine yönelmeleri gerekir.
18:05Dünya Yolculuğu Anlayışı: İnsanın dünyadaki yolculuğu, batıda ve doğuda farklı yorumlarla değerlendirilmektedir.
Bazı anlayışlarda insan dünyanın yolculuğu içinde, terk edilmiş veya sürgün edilmiş olarak görülür.
İslam anlayışına göre, dünyaya inmek tuhaf bir tasavvufi anlayışla "neşeyle yapılıyormuş" gibi abartılı yaklaşımlar değildir.
19:03Dünya ve Güzelliğin Anlamı: Dünya alçaklık, rezalet ve pislik anlamına gelmez; insanların dünyada yaşadıkları için arzuhal veya dilekçe vermediklerini unutmamak gerekir.
Hz. Muhammed'in en çok ettiği dua "Rabbena atina fiddünya haseneten" (Ya Rab, dünyada güzellik ver) şeklindedir.
Dünya güzelliği, dünyaya niçin indirildiğini anlayabilecek güzelliği bulmanın adıdır.
20:13Ahsen-i Takvim ve Dünyevileşme: Allah insanı "ahsen-i takvim" (en güzel surette) yarattığı için, kendi güzelliğini fark edemeyen kişiye bu dua havada kalır.
Dünya, sadece kara parçası olarak değil, ete kemiğe bürünmüş beden halimizdir.
Dünyevileşme, dünyayı sadece dünyadan ibaret görmek ve kendimizi sadece bedenden ibaret görmek anlamına gelir.
23:17Alemler ve İrtibat: İnsanlar bu bedenle bulmak üzere dünyaya gelmişlerdir ve kendi alemimizin sınırlı olduğunu bilmelidir.
Müslümanlar, bu alemlerin rabbi ile irtibat kurabilecek bir anlayışa mensup olmalıdır.
Allah, Hz. Muhammed'e "rahmeten lil alemin" (tüm alemlerin rahmeti) buyurarak, alemlerdeki yolculuğu en güzel şekilde hulasa etmiştir.
24:46Vicdan ve Yolculuk: Dünyada insanlar dış etkenlerden etkilenip rotadan sapabilirler, ancak Allah bize yol gösterecek bir jiroskop gibidir.
Allah, samimiyetle yola çıkmak isteyenlere vicdan adı verilen bir uygulama indirir.
Vicdan, Allah'ın kalbe inip aklı birleştiren bir buluştur ve iki yönlüdür, tesniye (birlik) ifade eder.
26:39Vicdanın İşlevi: Vicdan, insanın yanlış yaptığını hissettiren bir ses gibidir ve kişi doğru konuşup konuşmadığını sadece kendisi bilebilir.
Resulullah, doğru ve yanlışın farkını bilmek için kitaba bakmak yerine, insanların memnun olmayacağı şeyleri yapmanın günahtır dedi.
Resulullah, doğru yaptığında kalbin farklı atadığını, yanlış yaptığında ise farklı atadığını belirtmiştir.
29:16İçsel ve Dışsal Uyarılar: İnsanlar hep dışsal bir uyarandan yardım alma ihtiyacına mecbur kılıyor, ancak vicdanı olan insanlar vicdansızları taklit edemezler.
İçsel olarak vicdanı duyan insanlar, dışarıdaki jiroskoplar ve navigasyonlar gibi araçları da kullanabilirler.
Resulullah, insanlara "benimle beraber olduğunuz an gibi devam etseniz melekleri göre göre yürürdünüz" demiştir.
31:57Dua ve Yolculuk: Resulullah'ın duaları, kendisi dua olan Hz. Muhammed'tir; duanın kendisi olmak önemlidir.
Dua etmek için doğru bir ruh halinde olmak gerekir, öfkeliyken veya kötü bir günahın dibini buluyorken dua edilemez.
Dua, pasif bir duruş değil, o anda var olmak istediğin, var olarak bildiğinin seni nasıl gördüğü ile alakalı muhasebeyi yapmanın sözcükleri ve hareketleridir.
34:07Yolculuk ve Hac: Yolculuk için yol, güzergah ve varılacak menzil gerekir; dünyadaki insanın Allah'a yolculuğu da bu çerçeveye oturtulmuştur.
Yeryüzünde Allah'a giden bir yolculuk vardır ve onunla son bulacak, ona varılacaktır.
Hac yolculuğu, dünyadaki yolculuğumuzda bir paralellik oluşturur ve çok fıtri bir harekettir.
36:59Hacın Fıtriyet Anlayışı: Hac, nakdi, zaman ve gidiş olarak en zor ibadettir, ancak fıtridir ve insanın genetik kodlarında yer almıştır.
Somon balıkları, leylekler ve kelebekler gibi hayvanlar da genetik kodlarında işlenmiş bir gidişle belirli yerlere giderler.
Hz. Adem'in yaratıldığı toprağın ana maddesi Kabe'nin bulunduğu yerdir, bu nedenle insanlar Kabe'ye gitmek istemektedir.
39:12Kabe'ye Çağrı ve İnsanların Tepkisi: Hz. İbrahim, Kabe'yi inşa ettikten sonra dört bir cihete insanları tavafa çağırmıştır ve "Lebbeyk" (çağrıya verilen karşılık) sesi gelmiştir.
Bu ses, Kabe'ye nasip olacak kişilerin ruhlarından gelmiştir ve "Biz ete kemiğe büründüğümüzde lebbeyk olarak geleceğiz" demişlerdir.
Kur'an-ı Kerim'de "yollardan sana gelirler" ifadesi kullanılmaz, insanlar fıtri olarak Kabe'ye akıverirler.
42:21Hacın Allah'ın Muamelesi: Hac yolculuğuyla beraber Allah, insanlara annesinden yeni doğmuş muamelesi yapar.
Hacca gitmek isteyen insan, kurası çıkmazsa bile niyet etmesi yeterlidir ve sevabı alır.
Hac yolculuğuna çıkan kişi, o yolda ölse bile hacı muamelesi görür ve her adımıyla sevap kazanır.
44:02Vakfe ve Duruşun Anlamı: Vakfe, sadece durarak yapılan bir ibadettir ve insanın cüzi iradesiyle değil, Allah'ın dönüştürdüğü için "vakfe" denir.
Vakfe, Allah'ın insanı iyi kul yapma ameliyesi için kendini durdurma anlayışıdır.
Namazda da vakfe vardır; iki secde arasında celse, rükudan kalktığınızda kavme vardır ve bu duruşlar namazın tamamlanması için gereklidır.
48:19Hacın Gerçek Anlamı: Hac, sadece Arafat'tan geçmekten ibaret değildir, gitmekten ibarettir.
Hac, Allah'ın istediği zamanda, istediği şekilde oraya ulaşmak ve oradakilerle beraber bulunmaktır.
"Bana bunu kolaylaştır" duası, seni isteyenlerle beraber bulunduğunda ne onları kıran ne onlardan kırılan bir kul olmamak içindir.
49:19Seyahatin Edebiyeti: Seyahat, insanı tanıma ve pek çok tanıdık tanımadık insanla seyahat arkadaşı olma imkanı sunar.
Seyahatin meşakkatleri arasında kalabalık, kültür farkı, hoşumuza gitmeyen şeyler ve konfor alanımızdan çıkma bulunur.
Seyahat, kişisel sivriliklerimizin törpülenmesi ve sabır, tahammül, öfke ile baş etme becerilerini geliştirmek için süper bir imtihan olabilir.
52:03Sırat-ı Müstakim ve Yolculuk: Sırat-ı müstakim, sırat, sebil ve tarik gibi kavramlar farklı anlamlara sahiptir.
"Sırat-ı müstakim" ayeti, kendilerine nimet verilenlerin yoluna bizi iletme dilekçisini ifade eder.
Nebiler, Allah tarafından seçkin kullar; sıddıklar, peygamberin arkadaşları; şehitler ise bir nasib olarak anılır.
53:38Yolculuğun Anlamı: Sırat-ı müstakim, devamlı iyi olmaya gayret edenlerden oluşan bir yol olarak şekillendirilir.
Yolculukta önemli olan, enbiyaya uğramak, gece gündüz hakkı zikretmek ve kalbini de kırma prensibini uygulamaktır.
"Göçtü kervan kaldık dağlar başında" ifadesi, yolculuğun tamamlanamaması durumunda bir zirve oluşumunu ve egoya işaret etmektedir.
55:30Yolda Bulunma: Atıf Efendi'nin "Yolda buluna gör alırlar seni" ifadesi, yolculuğun önemini vurgulamaktadır.
Allah yolunda bulunmanın, kapıdan salınmamak ve "dön geri" demezler, alırlar seni anlamına gelir.
Yolda bulunma, güzel bir şey yapmayı istemekle yeterlidir, bu durumda kapıdan salınmaz ve kendi başına bırakılmaz.
58:18Niyetin Önemi: Sahih-i Buhari'nin ilk hadisi "Ameller niyetlere göredir" ifadesiyle başlar ve hicreti anlatır.
Mekke'den Medine'ye hicreti mal kazanmak, evlenmek veya Allah ve Resulü için yapmak gibi farklı niyetlerle yapabilirsiniz ve bu niyetinize göre sonucu da değişir.
Aynı yolda farklı niyetlerle yola çıkabilirim; örneğin hac yoluna çıkıp hırsızlık yapmak için gelenler de vardır.
1:00:37Niyetin Yolculuğu Şekillendirir: Niyetlerimiz, aynı yerde farklı amaclarla yapılan ibadetleri şekillendirir.
Fatiha Suresi'nde "İlk sıratı müstakim" ifadesi, daima iyiliği isteyenlerin beraber olduğu bir yolda bulunarak beni orada kıl demektir.
Bir yola çıkıldığında, o yol kendisini nasıl tanıtıyor: rızaya uygunsa o yolun yolcusu olarak o kıvama bürünmelisiniz.
1:02:37Yolculuğun Fiziki ve Manevi Boyutları: Manevi bir yolda yürüyorsanız, kalbinizdeki niyetle yapmak durumundasınız.
Salihlerin yolu, o yoldakilerin niyetleriyle bir rezonansa girer ve fiziksel olarak yan yana olmasak bile bir titreşim yakalayabilirsiniz.
Peygamberlerle beraber bulunma anını sadece ruhen değil, fiziken bile yaşayabilmek için Kabe'ye gidiyoruz.
1:03:56Kabe'nin Fazileti: Kabe, geçmişteki peygamberlerin ve salihlerin bir şekilde harmanlandığı veya aynı şekilde bulunduğu bir mekandır.
Tavaf ederken sadece kendimizle alakalı bir ibadet değil, fiziken de bir beraberliğimize habercisi olabilir.
Kabe'nin alanında binlerce peygamberin metfunu olduğu ve Safa ile Merve arasında yetmiş bin peygamberin bulunduğu söyleniyor.
1:08:20Yolculuğun Doğruluğu: Bir yere gittiğimizde, oraya gidişimizden o yolun yolcusu olduğumuz anlaşılmalı.
Yolculuğa takva denilen bir sahadan mühür konulur ve bu Allah tarafından koyulur.
İnsanın devamlı bir dönüşüm ve enerji ile bir devri daim ile bir gidişat vardır.
1:10:19Şiir ve Dünya Sürgünü: Şiirde "uzatma dünya sürgünümü benim" ifadesi, dünyayı zevkinden uzaklaştıran bir sürgün olarak tanımlar.
Hoca, ölümün kurtuluş değil, yakalanma olduğunu ve öldüğünde düzeltme şansının kalmadığını vurgular.
Dünya, insanı sahibinden (Allah'tan) ayıran bir şey olarak tanımlanır, bu bağlamda "dünya sürgünü" ifadesi insanı Allah'tan uzaklaştıran durumu ifade eder.
1:14:35Varlık ve Yokluk Anlayışı: Şiirde "vardır" kelimesi tekrarlanarak var olanı hatırlamak ve yokluktan yokluğu var zannetmemek vurgulanır.
Allah'ı var kabul etmek, insanın yokluğunu ve serkeşliğini önlüyor, var olanı bildikten sonra ona göre ayarlanması gerekir.
Allah'ı var kabul edip ona göre hareket etmeyen kişiye, Allah cezası olarak yok olan şeyleri var gibi görmeye başlaması verilir.
1:16:40Modern Dünyada Varlık Algısı: Modern insan, olmayan şeyleri var kabul ediyor, sanal ortamda manipüle ediliyor ve dijital tıklamalarla hayatları etkileniyor.
İnsanlar, incir çekirdeği bile dolduramayacak şeylerle karşı karşıya kalıyor ve esas varlıktan uzaklaşıyor.
Sezai Karakoç'un eseri hem Allah'a hem de karşıdaki insana sesleniş olarak görülüyor.
1:19:15Allah'ı Unutmak ve Dünya: İnsanlar var olan şeyi yok kabul etmeyi, yok olan şeyi var kabul etmeyi öğreniyor.
Allah'ı bilip unutanlar için Allah, "kendi nefislerini unuttururum" diyerek cezalandırıyor.
Tanrıyla araya mesafe bırakıldığında, orayı dünya gibi başka şeyler doldurur.
1:22:30Semazenlerin Beyin Çalışmaları: Konuşmacı, yüksek lisans tezinde sema'nın insan beynine etkisi üzerine beyin görüntüleme çalışmaları yapmıştır.
Çalışmada semazenlerin lafza-i celal zikri sırasında beyindeki anterior singulat korteks bölgesinde aktivite değişiklikleri tespit edilmiştir.
Uzun süredir sema ile meşgul olan semazenlerin duygu regülasyonu ve öfke kontrolü daha iyi olduğu, bu bölgenin daha gelişmiş olduğu ortaya çıkmıştır.
1:23:35Tasavvufta Amatör Ruh: Konuşmacı, tasavvuf alanında amatör bir ilgi alanı olduğunu belirtiyor; amatör kelimesinin tasavvufta dervişin karşılığı olduğunu söylüyor.
Tasavvufta formal bir eğitim olmaksızın kendi çabasıyla çalıştığını, sistematik bir okuma yapmadığını ifade ediyor.
Maneviyat psikolojisi alanında çalıştığını ve Dr. Mustafa Merter ile bir grup arkadaşla bu alanda çalışmalar yaptığını belirtiyor.
1:24:43İnsanın Dört İlişki Kategorisi: İnsanın dört ilişki kategorisi vardır: yaratıcıyla olan ilişkisi, kendiyle olan ilişkisi, insanlarla olan ilişkisi ve eşya ile olan ilişkisi.
Bu ilişkilerden biri iyileştiğinde diğer üçü de dinamik olarak etkilenir ve iyileşir, biri bozulduğunda diğer üçü de bozulur.
Yaratıcıyla olan ilişki en güçlü etki gücüne sahiptir; bu ilişki sağlıklı olduğunda diğer ilişkiler de iyileşir.
1:25:33İlişkilerin Etkileşimi: Kendiyle ilişkimiz sağlıklı olduğunda insanlarla ilişkimiz de daha hoşgörülü ve kusur görmeyen olur.
Yaratıcıyla ilişkimiz iyi olduğunda yatay boyuttaki ilişkilerimiz de iyi olur ve eşya ile ilişkimiz de daha sağlıklı hale gelir.
Eşyaları sahip olmak yerine onlara sahip olmamak önemlidir; eşyaları ahıra bağlamak kalbe bağlamamak anlamına gelir.
1:26:32İlişkilerin Dönüştürme Etkisi: İnsanlar birbirlerini ve alemi dönüştürürler; alemler birbirleriyle etkileşime girmektedir.
Yaratıcıyla kurulan ilişkinin üstünde bir şekle gelmesiyle "elhamdülillahi rabbil alemin" ifadesi, hem bu gerçeği hem de yaratıcı ile arandaki ilişkinin doğruluğunu bir cümlede anlatan mucizevi bir tabirdir.
Devamlı hamd edebilecek şekilde yaşamak, yaratıcıyla ilişkinin doğru olduğunu gösterir.
1:28:07Kendini Bulmak: Allah'ı bulmak adına değil, kendimizi bulmakla alakalı bir sorunumuz var.
"La ilahe illallah" dediğimizde pasif ipotek alanında alınmış oluruz, zevklerimiz kısıtlanmaz.
Eşyanın kendisine hükmetmediği, başkalarının kendisini manipüle edemediği, varlıkta yokluk dengesini kurup adımını atan bir insandan bahsediyoruz.
1:28:54Yol ve Tarikat: Yol sırat bu, buna başarmış insanların yaptığı şeydir.
"Er-rafik sümmet tarik" ifadesi "önce arkadaş sonra yol" anlamına gelir.
Tarikat, bir yolun nasıl olması gerektiği ile alakalı bir yol göstermedir.
1:30:39İlişkilerde Sorunlar: Danışanlar genellikle maneviyat açısından bir yaklaşımı tercih ettikleri için gelirler.
Problemli insan ilişkileri varsa kendi içine bakılır, sahip oldukları da sıkıntısı varsa yine kendi içine ve rabbi ile ilişkisine.
Öfke, barışamamışlık, rızasızlık ve kendini kabullenememe sorunları ilişkilerde ortaya çıkar.
1:32:40Dünya Yolculuğunun Tehlikeleri: Dünya yolculuğunun tehlikelerinden biri yoldan sapmak, yoldan çıkmak, yolu kaybetmek ve yolda kalmaktır.
Fatiha suresinde bahsedilen yoldan sapmak tehlikesi vardır.
Yolda kalırsak ne yapmamız ve yoldan çıkar gibi olursak ne yapmamız gerektiği sorulmuştur.
1:33:14Allah'ın Hidayeti ve Yoldan Çıkma: Allah'ı dosdoğru yolu istemek üzere niyet eden bir kişinin yoldan çıkacağına inanmamak gerekir.
Ali İmran suresinin ilk sayfasında "Rabbena vehebna minke rahme inneke entel vehab" duası, Allah'ın hidayet zevkini aldıktan sonra ayağımızın kaymasın diye dilekçidir.
"Ayağımızı kaydırma" sözünün manası, niyetimizi bozsa da Allah'ın bu niyetimi bozmamdan dolayı üzerimdeki nimetini bozmasın demektir.
1:36:15İslam'ın Yoldan Çıkma Anlayışı: İslam'ın yoldan sapan kişinin artık tamamen gideceği ve koptuğuna dair bir şey anlatmadığını belirtiyor.
Cehennem, Allah'ın cennetini istemeyen adamın gittiği yerdir; mağdub, kendi bildiği yolu en güzel yol kabul edip Allah'ın güzelliğine ilgilenmeyen adamın yaşadığı şeydir.
Hikem Atayye'nin ilk sözü, kullukta hata yaptığında vuslattan ümidi kesmenin, daha önce Allah'a değil ameline güvendiğinin alametidir.
1:38:32Günah ve Allah'ın Muhafazası: Doğru yolu isteyen bir insan günah edebilir, zina edebilir, içki içebilir, yalan söyleyebilir.
Allah'ı çok seven kişiye günah zarar vermez; ya Allah onu o günahı işlemeyecek hale getirir ya da tövbe kapısını açar.
Yolda bulunanın "ben kendi sapkınlığımı yol olarak karşıma dikip senin yolunu unutanlardan olmayayım" demesi, Allah'ın sevap dediği şeyle örtüşen kapı kapanmamasıdır.
1:41:34Ümitsizlik ve İnanç: İnancı olan insanlarda ümitsizlik sık karşılaşıyor; "ben bu kadar günah işledim, yüzüm tutacak ki dua bile edemiyorum" diyenler var.
Yüzsüz bir kul olmakta hiçbir sakınca yoktur; secde anında yüzün yoktur, Allah'a yüzsüzlüktür.
Allah, günahkar kulunu "Allah" demesine daha yakındır; Allah bize günahkar olduğumuzda hiç ayrım yapmadan o duyguyu bahşeden Allah'ımızdır.

İnsanın Tekamül Yolculuğu ve Dini Anlayış Üzerine Bir Sohbet

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir