• Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, Kazıklı Maria adlı bir içerik üreticisinin Gülse Birsel'in yedi kitabını incelediği bir kitap inceleme serisidir. Konuşmacı, "Kötü ve bazen de güzel ama üzerine konuşulması gerektiğini düşündüğüm kitapları inceliyoruz" şeklinde kendini tanıtmaktadır.
    • Videoda, Gülse Birsel'in "Gayet Ciddiyim", "Metropol Manzaraları", "Kızlar Olmak Çok Zor", "Avrupa Yakası" ve "Gülse Kuralları" gibi kitapları detaylı şekilde ele alınmaktadır. Konuşmacı, kitapların içeriğini okuyarak ve yorumlayarak, 2000'li yılların Türkiye'sindeki sosyal yaşamı, kadınların günlük yaşamını, şöhretin getirdiği sorunları ve kültürel değişimleri nasıl yansıttığını inceliyor.
    • Videoda ayrıca Gülse Birsel'in biyografisi, Gag programı, Avrupa Yakası dizisi ve gazetecilik kariyeri hakkında bilgiler verilmektedir. Konuşmacı, kitaplardaki bazı esprilerin günümüzde bayat gelebileceğini belirterek, yazarın kişiliğinin eserlerine nasıl yansıdığını değerlendiriyor ve kendi deneyimlerini de paylaşarak kitapları yorumluyor.
    00:04Gülse Birsel'in Kitapları Hakkında Giriş
    • Konuşmacı, Gülse Birsel'in kitaplarını raflarda görünce almak istemiş ve okurken on yıl önce üniversitede görme engelli vatandaşlar için PDF kitap dosyalarındaki yazım hatalarını düzelttiği hatırlamış.
    • Gülse Birsel'in "Gayet Ciddiyim" kitabını okurken sinirlendiğini hatırladığı için, tüm yedi kitabını bulup inceleyeceğini kararlaştırmış.
    • Konuşmacı, "Kazıklı Maria" olarak kendini tanıtarak, kötü ve bazen güzel ama üzerine konuşulması gerektiğini düşündüğü kitapları inceliyor.
    01:34İlk Kitap ve Gülse Birsel Hakkında Bilgiler
    • İlk kitabın adı "Gayet Ciddiyim" ve kapak tasarımı 2000'lerin başlarında, 3 boyutlu estetiğe yeni geçilmiş bir havaya sahip.
    • Gülse Birsel, "Avrupa Yakası", "Yalan Dünya", "Jet Sosyete" gibi dizileri yazan ve hayatımıza kazandıran bir yazar.
    • Gülse Birsel, yayın hayatına "Gag" adlı programla başlamış, bu program kısa espri ve komiklik anlamına gelen "gag" kelimesinden türemiş.
    03:38Gag Programı ve Gülse Birsel'in Kariyeri
    • Gag programı, milenyumun başlangıcında akıllı telefonlar henüz yaygın olmadığı, insanların kısa komik videoları televizyondan izlediği bir dönemde ortaya çıkmış.
    • Gülse Birsel, o dönemde dergi editörü ve gazeteci olarak çalışırken, Gag programında sunucu olarak yer almış ve Türkiye için çok yeni bir konsept sunmuş.
    • Gülse Birsel, İstanbul'da doğmuş, Beyoğlu Anadolu Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü'nden mezun olmuş, New York'ta Columbia Üniversitesi'nde sinema üzerine yüksek lisans yapmış.
    05:46Gülse Birsel'in Mesleki Hayatı
    • Gülse Birsel, Esquire ve Harper's Pazar dergilerinin yayın yönetmenliğini yürütmüş, Aralık 2001'den beri Sabah gazetesine yazılar yazmaktadır.
    • Mart 2002-Mart 2004 arası Gag programının metin yazarlığı ve anlatıcılığını yapmış, "Avrupa Yakası" dizisinin senaristi ve oyuncularından biri olarak çalışmıştır.
    • Gülse Birsel, zengin üst sınıf bir aileden gelen, yazarlık ve oyunculuğu keyifle yapan, üzerine para alan bir kişidir ve Avrupa Yakası olmasa da Türkiye'nin önemli yazar ve gazetecilerinden olacaktı.
    06:56Gülse Birsel'in Kitabı ve Karakterinin Gelişimi
    • Kitapta Aslı karakteri, ilk şöhret olmaya başladığında 31-32 yaşlarında, aslıyken birden şöhret oluyor ve zirveye çıkıyor.
    • Zamanla Aslı karakteri daha halka karışmış, hayatın içinden büyümüş ve daha normal birine dönüşüyor.
    • Kitap "Metropol Manzaraları" adıyla tanıtılıyor ve Aslı Gülse Birsel'in bir dergi editörü, beyaz yakalı plaza çalışanı olarak şehir manzaralarını esprili bir dille anlattığı bir eser.
    07:56Kitabın İçeriği ve Temaları
    • Kitapta 80'lerde seti havaları var ve İstanbul'da yaşayan beyaz yakalılar o dönemde gerçekten biraz 80'lerde setiydi.
    • Gülse Birsel'in "Avrupa yakası çok klasik bir yere geldi, insanlar Friends gibi izliyorlar" sözü, kitabın Friends ve Sede City karışımı bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
    • Kitapta "Evler, Odalar, Eşyalar ve Ev Kadınları" adlı bir yazı var ve Nişantaşı'nın en havalı öğle yemeği adreslerinden birinde yemek yiyen bir grup kadın anlatılıyor.
    08:32Kadın Komedyen Olmanın Zorlukları
    • Türkiye'de kadın komedyen olayı o zamanlar henüz yaygın olmadığı için, Gülse Birsel'in metinlerini yazdığı konusunda cahil sorularla muhatap oluyor.
    • Bir kadının, üstelik eli yüzü düzgün bir kadının mizah yazması ve komik olması tuhaf geliyor insanlara.
    • Kitapta şöhreti arttıkça "name dropping" (isim düşürme) tavrı var, yani "geçen gün şunun şurasına gittim" gibi ifadeler kullanılıyor.
    10:04İş Kadınları ve Ev Kadınları Arasındaki Farklar
    • Kitapta iki ayrı grup kadın anlatılıyor: pantolon ceketleri ile sakin sakin gelip kısa, hızlı öğle yemeği toplantıları yapan iş kadınları ve koşarak restorana girip vakitsizlikten şikayet ederek oturan, uzun yemekler yiyen, alelacele çıkan somurtkan ev kadınları.
    • 2010'ların başına kadar süren "kızbus feminizm" yaklaşımı, kadınların sadece başlarını kaşıyacak vakitleri yoksa başarılı olduklarını gösteriyor.
    • Gülse Birsel de inanılmaz yoğun çalışıyor, bir yandan köşe yazısı yazıyor, bir yandan Gug gibi programlar yapıyor.
    11:37Ev Kadını Olmanın Zorlukları
    • Ev kadını olmanın zorlukları anlatılıyor: "Ev size çok aşık, pek işi gücü de olmayan bir sevgili gibidir, yirmidört saati sizinle geçirmek ister."
    • Evden çalışan insanlar için işteki katı çizgiler olmuyor, uyku düzeni farklı oluyor ama bir şekilde kendi düzeni var.
    • Gülse Birsel, ev kadını olmanın tembellik veya daha az iş yapmak anlamına gelmediğini anlamıyor.
    13:20Gülse Birsel'in Kişisel Deneyimi
    • Gülse Birsel, beş yaşından beri hafta ortaları evde oturmamış biri için ilginç bir deneyim yaşadığını anlatıyor.
    • Aşırı disiplinli veya işi gücü olan insanlardan oluşan, yoğun, herkesin mesleğinde başarılı olduğu fonksiyonel nadir bulunan ailelerden biri olduğunu belirtiyor.
    • Ev kadını olmanın zorlukları: "Ben artık bir ev kadınıdım ve yapılacak her küçük iş üzerinde düşünülmesi, plan yapılması, stres yaşanması gereken önemli, ağır, yorucu bir görev haline geldi."
    14:38Kitabın Diğer Konuları
    • Kitapta "Dağınıklık, Dekorasyon" gibi garip ve önemsiz konu başlıkları var.
    • Konular dekorasyon, tamirciler, ustalar, beyaz eşya, sanatçılar sitesi, deterjan, temizlik meraklısı teyzeler gibi çeşitli konuları kapsıyor.
    • "İşler, Güçler, Ofisler ve Çalışma Hayatı" adlı yazıda Gülse Birsel'in yorgunluktan ölüyor hissi anlatılıyor.
    16:33Ünlü Olmanın Zorlukları
    • Aşırı yoğun iş kadını, herkesin peşinden koştuğu ve kendisiyle baş başa kalmak istediği bir durumda.
    • Antika dükkanında çalışan kadınlar, Amerikan Güzeli filmindeki Kevin Spacey'nin "hiyerarşi veya ücret umurumda değil, sadece en az sorumluluk isteyen pozisyona talibim" repliğini kıskanıyorlar.
    • Ünlü olmanın zorlukları arasında öğle yemeğinde saati kontrol etmeden tatlı ve kahve ısmarlayabilmek, kuaföre acele etmeden gitmek, hafta ortası alışverişe çıkabilmek, evde oturup bütün gün kitap okuyabilmek ve aylaklık lüksü bulunuyor.
    17:45Gülse Birsel'in Hayatı
    • Gülse Birsel 28-29 yaşlarında evleniyor ve kocası bir gazeteci, ancak o kadar medyatik değil ki kameralardan uzak duruyor.
    • Gülse Birsel, eşiyle ilgilenmek, gezip tozmak, sağlık kontrollerini yaptırmak, dergi okumak, televizyona bakmak veya öylece boşluğa bakmak için günde sadece bir buçuk saatim var.
    • Gülse Birsel, 1999 yılında evlenmiş ve eşi Murat Birsel'in adını neredeyse hiç bilmiyoruz.
    18:46Ünlü Olmanın Zorlukları
    • Ünlü olunca e-mailleri cevap yazamama sorunu yaşanıyor ve okuyucular bozuk atıp duruyor.
    • Kadın olmanın farkı, spor, kuaför, makyaj, bakım, alışveriş, ev sorumlulukları, trafik, gazete okumak gibi birçok angarya içeriyor.
    • Evli, çocuksuz, üstelik de yardımcısı olan herhangi bir çalışan kadının sadece gerekli işleri yaptığında yılda harcadığı zaman 7.415,5 saat, yoğun çalışmak için iyimser tahminlerle yılda 1.344,5 saat kalıyor.
    19:57Gülse Birsel'in Şöhreti
    • Gülse Birsel, o zamanlarki TikTok'tan daha çok bir youtuber olarak düşünülebilir.
    • Kendi iş hayatımla, kendi mesleğimle çok fazla ortak noktalar buldum, ben de bir süre sonra mesajlara cevap yazmaya başladım.
    • Gülse Birsel, kariyerinin başında Avrupa Yakası'nı yazmamış halini söylüyor, Avrupa Yakası'nı yazdıktan sonra 20 milyon takipçisi olan bir içerik üreticisi olarak düşünülebilir.
    21:01Ofis Hayatı ve Espriler
    • Yazılar ofis hobileri, fotokopi, faks cihazı gibi konuları ele alıyor.
    • "Gerçek mesleğimiz ne söyleyin acaba bu menüdeki sebzeli tavuk haşlama mı kızartma mı?" gibi espriler var.
    • "Her şey mal mülk, her şey para pul" başlığı, konuşmacının en son kitabında da benzer bir başlık olduğunu fark ettiriyor.
    22:25Mahallenin Havalı Dönemi
    • Mahalleye ilk geldiklerinde dergi grubu Gucci, Armani gibi pahalı mağazalardan alışveriş yaparak havalı bir yaşam sürdüklerini anlatıyor.
    • Nişantaşı kafelerinde Krosan ve Benedictlerle kahvaltı edip işe gidenlerin havalı olduğu belirtiliyor.
    • Gucci gibi markaların aslında zenginlere değil, orta üst sınıfa hitap ettiği ve marka yapan markaya para ödediğimiz vurgulanıyor.
    23:43Krizin Etkileri
    • Kriz patladığında ev değiştirenler, anne babasının yanına taşınanlar ve arabasını satanlar olduğu anlatılıyor.
    • Bazı kişilerin aşırı fakirleşip dışarıdan yemek söylememeye, simit yemeye başladıkları ve zam istemek istedikleri belirtiliyor.
    • Kitaplardaki esprilerin Avrupa Yakası dizisinde kullanıldığı, yaratım sürecinin normal bir parçası olduğu açıklanıyor.
    25:30Krizin Yaşam Tarzına Etkileri
    • Reklamlardaki ailelerin gerçekçi olmaması, borç isteme üzerine vestiyer gibi konular ele alınıyor.
    • Kriz sayesinde gazoz şişesi, depozitosu, bozuk para, indirim kuponu gibi eskiden atılan şeylere saygı gösterilmeye başlandığı belirtiliyor.
    • Öğle paydosunda kebap yerine simit yemek, tatillerin bodrum yerine balkonda geçmesi gibi değişiklikler yaşanıyor.
    26:19İnternetin Gelişimi
    • İnternetin yavaş yavaş gelişimine birinci elden şahit olunduğu, önceden sadece basit web sitelerine girildiği anlatılıyor.
    • İnternetin gazete okumak ve dümdüz şeyler yapmak için kullanılırken yavaş yavaş evrimleştiği belirtiliyor.
    • Kitapların birer zaman makinesi niteliğinde olduğu, Gülse Birsel'in istikrarlı yazısıyla okumayı keyifli hale getirdiği vurgulanıyor.
    27:11Tahtakale'ye Taşınma
    • Nişantaşı ve Akmerkez'deki yılbaşı kalabalığının Tahtakale'ye taşındığı, ucuz çamlar ve süslerin burada satıldığı anlatılıyor.
    • Tahtakale'deki mağazalarda kalabalık olduğu, dükkan sahibinin "Çıngıl çıngıl, çıngıl, çıngıl beyaz" şarkısını kendi şivesiyle söylediği belirtiliyor.
    • Tahtakale krizinin sıcak havadan dolayı kapalı çarşıya koşma ihtiyacı yarattığı, serin bir ortam arayışı olduğu anlatılıyor.
    29:27Topuklu Ayakkabı Zorunluluğu
    • Konuşmacı, erkeklerin futbol için hissettiklerini kadınların alışveriş, özellikle ayakkabı alışverişi için fanatikçe yaşadıklarını belirtiyor.
    • Konuşmacı, topuklu ayakkabıları hayatımda hiç giymediğini, sadece düğünde ve bayramda giyip her seferinde küfür ederek çıkardığını söylüyor.
    • Konuşmacı, topuklu ayakkabıları giyemediği için kendini eksik hissettiğini ve bir kadının topuklu ayakkabı giyebilmesi gerektiği gibi düşündüğünü ifade ediyor.
    30:04Topuklu Ayakkabı Deneyimi
    • Konuşmacı, bir düğün için elbise bakmaya gittiğinde yüksek topuklu ayakkabıları denediğini ve kadınların çalışma hayatları boyunca bu ayakkabıların üzerinde dengede durmaya çalıştıklarını fark ettiğini anlatıyor.
    • Konuşmacı, neden kadınlardan böyle bir şey beklenirken erkeklerden böyle bir cambazlık beklenmediğini sorguluyor.
    • Konuşmacı, yıllar sonra tekrar topuklu ayakkabı giyince kendini kötü hissetmesinin nedeninin normal olan bu ayakkabıyı giymemek olduğunu, anormal olanın bunu giymemizin zorunlu kılınması olduğunu anlıyor.
    31:03Topuklu Ayakkabıların Etkileri
    • Gülse Birsel'in postüründe hafif bir kamburluğu olduğunu ve bunun topuklu ayakkabı giymesinin etkisi olduğunu, omurgasını aşırı etkilediğini ve ağrıttığını belirtiyor.
    • Konuşmacı, Gülse Birsel'in sürekli topuklu ayakkabı giymesinin, gazetecilik, dizi yazma, yönetme ve oynama gibi sürekli presentable olma gerekliliği nedeniyle zor olduğunu düşünüyor.
    • Topuklu ayakkabıların ayakta ve oturmakta ayakları bozduğunu, kemik yapısını etkilediğini ve yasaklanması gerektiğini savunuyor.
    32:15Sosyal Hayat ve Davet Tavsiyeleri
    • Partiler, davetler, dostluklar ve sosyal hayatın "fashion laid" (havalı ve moda şekilde gecikmek) olarak adlandırıldığını, bu durumun meşgul ve önemli bir insan olduğunuz anlamına geldiğini belirtiyor.
    • Davetlere ünlüleri seyretmeye değil, eş, dost ve ahbap görmeye gittiğinizi vurguluyor.
    • Davetlere çok aç gitmemenin, kuyruk olması muhtemel yiyeceklerden kaçınmanın ve sohbet ettiğiniz insanların davetin prestijini belirlediğini, cem- ümit boyner çiftinin dokuz puan civarı kazandıracağını, mankenlerin ise iki puan kazandıracağını söylüyor.
    33:26Gülse Birsel'in Sosyal Kuralları
    • Konuşmacı, Gülse Birsel'in partilerde ve kokteyllerde nasıl cool olacağımızı öğrettiğini belirtiyor.
    • Gülse Birsel'in "gruplardan vebadan kaçar gibi kaçın" dediği, ünlülerin etrafında durmamak gerektiği vurgulanıyor.
    • Gülse Birsel'in "Gülse kuralları" olarak adlandırdığı, hayatında başına gelen talihsizliklerden bahsediliyor.
    34:39Anılar ve Kıyafetler
    • Konuşmacı, eski bir fotoğrafını arkadaşının gönderdiğini ve bu fotoğrafın onu çok etkilediğini anlatıyor.
    • 90'lı yılların başında çekilen, parlak kıyafetlerle çekilen bir fotoğrafın aslında çok keyifli bir anı olduğunu belirtiyor.
    • Akmerkez Beymen'de 1971'den 1981'e kadar Beymen'in eski müşterilerinin armağan ettiği giysilerle bir sergi başladığını söylüyor.
    35:58Kıyafet Hafızası
    • Konuşmacı, dolaptan bir kıyafet çıkarıldığında hafızada yer tuttuğunu belirtiyor.
    • Bir krem rengi hırkasını kedisini veterinere götürürken sarmış ve uzun süre giyemediğini, şimdi mutlu olduğunda giydiğini anlatıyor.
    • Bu hırkanın ona kedisini hatırlattığını ve kıyafet hafızasının sert örneklerden biri olduğunu söylüyor.
    36:38Reklamlar ve Cinsel İçerik
    • İçecek reklamlarında gazoz veya meyve suyu içer içmez güzel kızlar, yakışıklı çocuklar ve partiler gösterildiği belirtiliyor.
    • O dönemde oyunların reklamları da aşırı cinsel içerikli olduğu, PlayStation ve Sims reklamlarının bikini kızlar ve kaslı erkeklerle dolu olduğu söyleniyor.
    • Dizilerde, filmlerde ve reklamlarda alttan alta çok cinsel mesajlar verildiği vurgulanıyor.
    37:20Yazlık Diskolar ve Çocuklar
    • Yazlık diskolar, yanık tenli insanlar, popüler şarkılar ve deniz ışıl ışıl yanarken keyifli bir ortam olduğu anlatılıyor.
    • Gülse Birsel'in çocuksuz bir kadın olduğu ve çocuk istememiş olduğu belirtiliyor.
    • Gülse Birsel'in ilk üç kitabında çocuklardan nefret ettiği, çocukların eğlencelerin katili olduğu gibi sanslı yazılar yazdığı söyleniyor.
    39:35Yazlık Diskoların Kabusları
    • Yazlık diskolarda kabanada geçen film karesinde zannederken, piste zıplayan insanlar ve uçuşan şifon elbiselerin kana bulanması gibi kabuslar yaşanıyor.
    • Gülse Birsel'in bu tür ağır ifadeler kullandığı, günümüzde bu tür bir tweet atsa linç edileceği belirtiliyor.
    • Yazlık diskolarda romantizmin katledildiği ve eğlenceli bittiği klasik anlardan bahsediliyor.
    40:37Gülse Birsel'in Yazılarında Sınıf Ayrımı
    • Gülse Birsel'in bazı yazılarında aşırı sınıf ayrımı hissediliyor, özellikle tatil anlatımlarında.
    • Bir yazıda 32 yaşında bir kadının 2001 yılında Mauritius'a gitmesi ve 60 yaşından sonra gidebileceğimiz yerlere gitmesi sınıf farkını net gösteriyor.
    • Gülse Birsel'in evindeki yardımcıdan bahsederken "Ayşe Hanım" diye hitap etmesi ve "efendim" demesini kullanması, o dönemdeki sınıf ayrımını yansıtmaktadır.
    42:45Lady Okulu Deneyimi
    • Gülse Birsel'in 17 yaşında İsviçre'deki Lady Okulu'nda piyano, Fransızca ve İsviçre'de Lady Okulu üçlemesini tamamlaması, üst sınıflara özgü bir aktivite olarak tanımlanıyor.
    • Okulda Fransızca, dans, drama, sofra sanatları, çiçek tasarımı, protokol, görgü ve etiket gibi dersler veriliyor.
    • Gülse Birsel, Türk kadınlarının yemek yapmayı bilmeyi Batı Avrupa'daki kızlardan daha iyi biliyor olarak değerlendiriyor.
    44:25New York'ta Yaşam
    • Gülse Birsel, New York'ta kendi başı başına yaşadığı en büyük keyifin bazı sabahlar dinlerde kahvaltı edip gazete okumak olduğunu belirtiyor.
    • New York'ta Yunanlılar tarafından işletilen lokantalarda Türk usulü yemekler (patlıcan, musakka) bulunuyor ve sabah sipariş vermeden kahve ikram ediliyor.
    • Gülse Birsel, New York'ta okul okumak ve sinema okumak gibi fırsatları en şanslı zamanlar olarak tanımlıyor.
    46:39Türk Kahvesi ve Kültür
    • Gülse Birsel, Türk kahvesi servisi yapmayan restoranlara takılmış durumda ve bu konuda Instagram'da yardım istemiş.
    • Türk kahvesi ve siyah çayın Türk kafelerinde yerel tat olarak sunulması gerektiğini, bunun Türkiye'nin 20 yıldır değişmeyen bir yarası olduğunu düşünüyor.
    • Gülse Birsel, Türk kahvaltısının dünyanın hiçbir sabahında yerini tutamayacağını, beyaz peynir, sıcak sokak simidi, zeytin, yumurta, poğaça, domates, bal ve kaymakla başlamış bir kahvaltının asla kötü geçemeyeceğini belirtiyor.
    49:06Çin Yemeği ve Kültür
    • Gülse Birsel'in kitaplarında Çin yemeğinin dünyada yaygınlaşması ve Türkiye'de Çin çubuklarını kullanmaya özen gösterilmesi anlatılıyor.
    • Çin çubuklarını kullanmanın daha havalı bir şey olduğu ve bu sayede sosyalleşme imkanı sağlandığı belirtiliyor.
    • Gülse Birsel'in kitaplarında bazen aşırı kasıntı ve "cringe" (utandırıcı) şeyler olduğu, ancak bunların espri komedi amaçlı yazıldığı vurgulanıyor.
    50:2320-25 Yıl Önceki İcatlar ve Buluşlar
    • Konuşmacı, 20-25 yıl önceki bir gazetede okuduğu icatlar, buluşlar ve keşifler hakkında konuşuyor.
    • O dönemde sadece üst sınıf insanların ulaşabileceği, geri kalanların haberinin bile olmadığı bir küvet debi ile birlikte refleksoloji uzmanı hakkında bilgi veriliyor.
    • Refleksoloji, ayak masajıyla vücuttaki organlarla ilişkisinden yola çıkarak arındırma sağlayan bir yöntem olarak tanımlanıyor.
    50:58Flotation Tank Deneyimi
    • Flotation tank, iki karış yüksekliğindeki suyun içinde özel bir tür tuzdan bol miktarda bulunan, ses geçirmeyen bir küvet olarak tanımlanıyor.
    • Bu küvette suyun üzerinde yaprak gibi yüzmek ve bir saat sonra çok dinlenmiş kalkmak mümkün.
    • Flowtation tank'ta geçirilen bir saat, dokuz saat uykuya bedel olduğu söyleniyor, ancak konuşmacı bu bilgiyi sorguluyor.
    52:01Tuzlu Su Küveti Alternatifi
    • Tatile çıkamayanlar için sofra tuzu doldurup küveti kapatıp, kapıları koyup, müzik dinleyerek kağıt kayığa gitmek öneriliyor.
    • Bu bilgi, o dönemde Instagram gibi sosyal medya olmadığı için sadece çevresindeki insanların bildiği bir bilgi olarak tanımlanıyor.
    • Konuşmacı, tuzlu su küvetinin iyi geldiği bilgisini alıp cebine koymamız gerektiğini belirtiyor.
    52:26Troleybüs İcatı
    • 1970'li yıllarda İstanbul'da troleybüsler varmış, metrobüs ve otobüs-tren arası bir araç olarak tanımlanıyor.
    • Troleybüsler üstten elektriğe bağlı tellerle sadece o kabloların güzergahından gidebiliyor ve İstanbul'da elektrik kesildiği için bozuluyormuş.
    • Konuşmacı, bu icatın belediyecilik açısından eleştirildiğini ve İstanbul'a çok erken geldiğini belirtiyor.
    53:28Teknoloji ve İcatlar
    • 20 yıl önceki bir yazıda elektronik bebekler ve sanal bebekler hakkında bilgi veriliyor.
    • Konuşmacı, robot köpeklerin ve robot kedilerin aşırı heyecanlanıp teknoloji diye gaza gelinip icat edilmiş saçma sapan şeyler olduğunu düşünüyor.
    • AI, NFT ve kripto paralar gibi teknolojilerin ileride zor geleceğini ve NFT'nin tam bir dolandırıcılık olduğunu belirtiyor.
    54:18Boğaz Köprüsü ve Avrupa Birliği
    • Boğaz'ın üçüncü köprü yapılması planlanıyor ve konuşmacı geçici çözümlerin yeterli olmadığını düşünüyor.
    • Konuşmacı, Kars'a kadar Avrupa kıtasında sayılacağımızdan Avrupa Birliği işinin daha erken hallolacağını belirtiyor.
    • O dönemde hala Avrupa Birliği'ne girme ümitleri ve hayalleri varmış, ancak şu anda böyle bir şey yok.
    54:39Bilgisayarlar ve Trendler
    • O dönemde kocaman üç parça ve bir yazıcıdan oluşan süper pahalı ve kullanması daha komplike bir daktilo satılmış.
    • O zamanlar kocaman bilgisayarlar vardı ve laptoplar günlük kullanımda çok yoktu.
    • Trend setting olayı herkesin harcı değil, yenilikleri herkesten önce yapmanın kolay olmadığını belirtiyor.
    55:17Trend Setter Toplantısı
    • Konuşmacı, Sabancı Holding binasında stratejik geliştirme toplantısına katılmak için sabah saat 8:30'da beklerken, neden orada olduğunu sorguluyor.
    • Toplantıda trend setter kategorisinde davet edildiği, toplumdaki yeni modalardan ve eğilimlerden haberinin olduğu belirtiliyor.
    • Konuşmacı, modacı sanatçı tayfasının internete özel bir ilgi duymadığı için çağrıldığını, ancak uzmanlık alanı olmadığı için orada olmak istemediğini anlatıyor.
    57:05Trend Setterlik ve Moda
    • Trend setting işi başlı başına bir konu olarak ele alınıyor; bugün dışarı çıkmak moda olsa da gelecek yıl ev partileri moda olabilir.
    • İnsanlar internetsizlikten ve sosyal medyasızlıktan ne yapacaklarını şaşırıyor, ceket yakmak gibi abukluklar moda oluyor.
    • Trendde mantık arama konusu ele alınıyor; "herkes kebabı soğuk yiyor" veya "herkes gay" gibi ifadelerin trend olabileceği belirtiliyor.
    57:49Aktüel Dergisi ve Trend Sorumluluğu
    • 1991'de Aktüel moda dergisi yeni çıkmaya başlamış, kadro Türkiye'nin en iyi gibi görünüyor.
    • Dergideki gazetecilerin çoğu 70'li yıllarda siyasi görüş sahibi olduklarından içeride yatmışlığı var ve politik olarak çok daha aktif.
    • Konuşmacı, Aktüel'e girdiği günden itibaren trend, sosyete, eğlence ve diğer boş işler sorumlusu olmuş.
    58:39Trendler ve Özentilik
    • Haftanın trendi "bikini izi" olarak belirlenmiş, konuşmacı kendini parlaya parlaya trend bulmaya çalışmış.
    • Amerikalıların acıkınca eve pizza veya Çin yemeği getirdiği, Türklerin de eve pizza getirdiği, ancak Türkiye'de İtalyan göçmenle karşılaşmadığı belirtiliyor.
    • Pizza'nın Amerika'da popüler olmuş, sonra bütün dünyaya yayılmış evrensel olarak sevilen bir gıda olduğu vurgulanıyor.
    1:00:46Özentilik ve Değerlendirme
    • Türkiye'de hiçbir şey güzel olmuyor, her şey eğriti duruyor, yakışmıyor bize olmuyor gibi eleştiriler yapıldığı belirtiliyor.
    • Konuşmacı, 25 yıl önceki Gülse Birsel'in bakış açısını değerlendirmenin önemli olduğunu, farklı jenerasyonların farklı bakış açıları olduğunu vurguluyor.
    • Dövme yaptırmak veya piercing gibi şeylerin karşı cinsi etkilemek için yapıldığı, ancak bunu itiraf etmedikleri belirtiliyor.
    1:02:10Kitap Değerlendirmesi
    • Konuşmacı, 2014 yılında 22 yaşındayken okuduğunda gıcık olduğunu, ancak şu an okuduğunda dizi yazarının karikatürize gördüğü insanları figüran olarak canlandırdığını düşünüyor.
    • Gülse Birsel'in kitap formunda değil, komedyen formunda olsaydı yazdıklarını oturup gülerdik, ancak kitap formunda olunca kendimize gıcık olabiliyoruz.
    • Kitabın kısa, kimi zaman esprili, kimi zaman cringe yazılardan oluştuğu ve bizi bir zaman yolculuğuna çıkardığı belirtiliyor.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor