Buradasın

Fatih Sultan Mehmet ve İslam Medeniyeti Üzerine Akademik Sohbet

youtube.com/watch?v=Hy3OxitR6pA

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

"Doğrusunu İstersen" programında sunucu Ebru Yücel, tarih akademisyeni ve "Kayıp Tarihin İzinde: Fatih'ten Shakespeare'e Doğu-Batı" kitabının yazarı Beyazıt Akman ile bir sohbet gerçekleştiriyor. Akman, Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ'de eğitim almış, Amerika'ya Batı Edebiyatı çalışmak için giden bir akademisyendir.
Program, Fatih Sultan Mehmet'in Müslümanlığı ve Türk oluşu hakkındaki tartışmaları ele alarak başlıyor ve İslam medeniyetinin bilim ve teknoloji alanlarındaki katkılarını inceliyor. Konuşmada Doğu-Batı ilişkileri, Oryantalizm, kültürel sömürgecilik ve İslam medeniyetindeki hafıza geleneği gibi konular ele alınıyor. Ayrıca, İstanbul'un fethi, Haçlı seferleri ve Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi hakkında bilgiler paylaşılıyor.
Sohbette ayrıca İslam medeniyetindeki kütüphane geleneği, matbaa kullanımı ve bilgi aktarımı konuları da ele alınıyor. Akman, dokuzuncu asırda Batı'daki kütüphanelerdeki kitap sayılarını ve İslam medeniyetindeki kütüphanelerdeki kitap sayılarını karşılaştırarak, İslam dünyasının bilimsel ve kültürel zenginliğini vurguluyor. Programın sonunda, kitap yakma olayları ve tarihsel bağlamı da inceleniyor.

00:12Programın Tanıtımı: Sunucu, Ankara stüdyosundan "Gündem Ötesi" programını başlatıyor ve Adalet Şurası'nın ilk gününde olduklarını belirtiyor.
Yarın da programda oturum başkanlığı yapacağını söylüyor.
Programda "Kayıp Tarihin İzinde: Fatih'ten Shakespeare'e Doğu Batı" başlıklı Beyazıt Akman'ın kitabı konuşulacağını ve kitapların izleyicilere hediye edileceğini duyuruyor.
01:09Fatih Sultan Mehmet Hakkında Görüşler: Fatih Sultan Mehmet'in tarihe girmesinin hoş olmayan bir vesile ile gerçekleştiğini belirtiyor.
İzleyicilerden gelen mesajlarda Fatih'e dair ve tarihe dair çok ilginç görüşler olduğunu söylüyor.
Fatih'in "Biz toprakları değil gönülleri fethetmeye gidiyoruz" sözü ile "Biz her daim mazlumların umudu, zalimlerin korkulu rüyası" ifadeleri paylaşılıyor.
02:54Fatih'in Madalyonu: Fatih'in gözünün değdiği, elinin değdiği iki madalyonun günümüze kadar kaldığı belirtiliyor.
Madalyonun üzerinde "Beni şimşek gibi çarptı" ifadesi ve "Osmanlı Sultanı Mehmet, Türklerin İmparatoru" yazısı bulunuyor.
Sadece iki madalyonun günümüze kadar kaldığı, birinin Washington'da, diğerinin Paris'te olduğu söyleniyor.
04:00Fatih'in Müslümanlığı Tartışması: Geçen günlerde Celal Şengör'ün Fatih'in Müslüman olmadığı iddiası dile getirdiği belirtiliyor.
Sunucu, Fatih'in ne Hıristiyan olduğunu ne de aklından geçtiğini, "Hafife almayın bu locker" diyerek bu iddialara karşı çıkıyor.
Pelin Hanım, her birkaç yılda bir "eski Türkiye hastalığı" nüksedişinin Fatih'in Müslümanlığını tartışmaya açtığı konusunda konuşuyor.
05:54Fatih ve İslam Medeniyeti: Fatih hakkında dile getirilen iddiaların aslında İslam'a karşı olan bir tahkir olduğunu ve İslam medeniyetinin tam kalbine uzandığını belirtiyor.
Fatih'in Türkiye'de sağcı, solcu, mütedeyyin ve ateist kesimlerin ortak bir değer olduğu vurgulanıyor.
Fatih'in batı karşısındaki özgüveninin, İslam medeniyetinin üreteceği türden bir alim olduğu ve Müslüman olduğu için ilim ve medeniyet sıçramasını gerçekleştirdiği söyleniyor.
08:38Oryantalizm ve Fatih: Fatih'in Hıristiyanlığı meselesinin oryantalizmin beş asırlık hikayesi olduğu belirtiliyor.
Oryantalizmin Batı'nın kendisini ilerici ve demokratik olarak, Doğu'yu ise despottik ve barbar olarak tanımlaması olduğu açıklanıyor.
Fatih'in İstanbul'u fethettiği zaman Hristiyan halka muamelesi hakkında oryantalizmin yanlış anlatımları ve Batı'nın İstanbul'u geri alacak gibi bir bakış açısı paylaşıldı.
11:09Fatih Sultan Mehmet'in Hristiyan Olma İddiaları: İkinci Papa, Fatih Sultan Mehmet'in ve Türklerin barbarlık derinliğinden doğduklarını, rezil, rüsva ve cahil bir millet olduklarını söylemiş.
Konuşmacı, Fatih'in Hristiyan olma iddiasının gülünç olduğunu ve bunun aslında İslam düşmanlığı olduğunu belirtiyor.
Hristiyan bir sultanın Ayasofya'yı camiye çevirmesi veya Ebu Eyyub el-Ensari'nin türbesini inşa ettirmesi mantıklı olmayacağını vurguluyor.
12:38Fatih Sultan Mehmet'in İslam Kılıcı Olarak Tanımlanması: Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon seferinde yaşadığı zorluklar ve Uzun Hasan'ın annesi Sara Hatun'un ona elçi olarak geldiği anlatılıyor.
Sara Hatun, Fatih'e "sen Fatih'in İstanbul'u fethettin, neden bu eziyeti çekiyorsun" diyerek Trabzon İmparatorluğu'nu kurtarmak istemiş.
Fatih'in "bu benim elimdeki İslam kılıcıdır, gazi isem bu kılıcın hakkını vermem lazım" cevabıyla Hristiyan olma iddiasının saçmalığı vurgulanıyor.
14:23Fatih Sultan Mehmet'in Annesi Hakkında İddialar: Fatih Sultan Mehmet'in annesinin Hristiyan olduğu iddiasına defalarca cevap verildiği belirtiliyor.
II. Murat'ın hanımı ile Mağara'nın evliliğiyle Fatih'in doğum tarihinin örtüşmediği yüzlerce kere ispatlandı.
Fatih Sultan Mehmet'in annesinin Hatice Halime Hatun veya Hüma Hatun olduğu söyleniyor, ancak Hristiyan olmadığı vurgulanıyor.
16:19Doğu-Batı Çatışmasının Başlangıcı: Doğu-Batı çatışmasının ilk çıkış noktası Fatih ile başladığı belirtiliyor.
Fatih'in kütüphanesinde İncil ve Tevrat gibi kaynakların olması, onun Hristiyan olma ihtimalini kanıtlamaz.
Fatih'in kütüphanesinde bin çeşit kaynak olduğu, bu nedenle onun Hristiyan olma iddiasının saçmalığı vurgulanıyor.
18:46Fatih Sultan Mehmet'in Venedik ile İlişkileri: 1953 yılında Franz Babinger'in "Fatih Sultan Mehmet ve Zaman" adlı kitabının 20. yüzyılın en büyük Fatih kitabı olarak kabul edildiği belirtiliyor.
Babinger'e göre Fatih Sultan Mehmet'in Venedik Senatosu tarafından 12 defa suikata maruz kaldığı söyleniyor.
Konuşmacı, Fatih'in zehirlenerek öldürüldüğüne inandığını ifade ediyor.
19:39Amerika Deneyimi: Konuşmacı, Amerika'ya Batı edebiyatı çalışmak için gittiğini ve Boğaziçi Üniversitesi ile ODTÜ'de ikinci derece bitirdiğini belirtiyor.
21-22 yaşlarında Amerika'ya gittiğini ve orada 10 yıl yaşadığını söylüyor.
Amerika'daki üniversiteden kendisine bir host family (konuk ailesi) ayarlandığını ancak havalimanında iki saat beklediğini anlatıyor.
21:14Amerikalıların Türkiye Algısı: Konuşmacı, Amerikalı ailesinin kendisini bekledikleri "normal" bir Türk olarak tanımadığını, onun yerine "normal insan" olduğunu düşündüklerini anlatıyor.
Amerikalıların Türkiye'de AVM'lerin, SUV'ların ve çöllere yakın oturma gibi konularda bilgi sahibi olmadığını fark ettiğini belirtiyor.
Amerika'nın kozmopolit bölgelerinden değil, kendi evlerinden bile çıkmayan insanlarla tanıştığını söylüyor.
23:24Irak İşgali Dönemi: Konuşmacı, Amerika'da Irak işgali başladığı dönemde yaşadığını ve Türkiye'nin Incirlik üssünü bu amaçla kullanmamayı kararlaştırdığını anlatıyor.
Amerikalıların Türkiye'nin "medeniyet savaşı"nda Amerika'yı desteklememesine şaştığını ve "barbarların yanında yer almak" konusunda eleştirdiklerini belirtiyor.
George W. Bush'un "şeytan ekseni" ifadesini kullanarak Doğu'yu tanımladığını ve bu algının kuşaktan kuşağa aktarıldığını söylüyor.
24:52Kültürel Sömürgecilik: Konuşmacı, Batıda oluşturulmuş Doğu algısının Doğu'da da zerk edildiğini ve içselleştirildiğini belirtiyor.
Atilla İlhan'ın bunlara "kompradorlar" dediğini, kendi kültürüne ve milletine sömürgeciler gibi bakan kişiler olduğunu anlatıyor.
Türkiye'nin sömürgeleştirilmemiş olmasına rağmen, kültürel sömürüyü batıcı aydınlar, edebiyatçılar ve siyasetçilerin kendi halklarına aktardığını vurguluyor.
26:39Doğu'nun Bilimsel Katkıları: Konuşmacı, İngilizce'deki "algoritma", "alchemy", "cabra", "alcohol", "almanak" ve "alcove" kelimelerinin ortak yanını bulma oyununu anlatıyor.
Bu kelimelerin hepsinin Arapça kökenli olduğunu ve "al-" önekini taşıdığını belirtiyor.
"Algoritma" kelimesinin ünlü İslam alimi El-Harezmi'nin isminden geldiği ve günümüz bilgisayar hesaplamalarının temelini oluşturduğu açıklanıyor.
28:06İslam Dünyasının Bilimsel Katkıları: Al- Ceb- vel- mukabele adlı eseri, İslam dünyasına ve Batı dünyasına modern matematiği tanıtan ilk kişidir.
Al- Hazemi'nin eserleri Latinler tarafından 12. yüzyılda çevrilmiş ve sıfır kavramı Batı'da öğrenilmeye başlanmıştır.
Kimya, tıp gibi alanlarda İslam dünyasının önemli katkılardan biri El- Kuhul (tıp) kitabıdır.
28:42İbn-i Sina'nın Tıbbi Katkıları: İbn-i Sina'nın "El- Kanun fit Tıp" (Tıbbın Kitabı) adlı eseri 18. asra kadar Avrupa'da bir numaralı tıp kitabı olarak kullanılmıştır.
Avrupalılar İbn-i Sina'yı kendilerinden biriymişçesine sahiplenmiş, onu "Avisenna" olarak adlandırmışlardır.
Orta Çağ gravürlerinde İbn-i Sina'nın tam ortada yer alması, başındaki taç, elindeki asa ve yerküre simgeleri onun "Tıbbın Kralı" olarak algılanmasını göstermektedir.
30:59Matematik ve Sayı Sistemi: İngilizce'deki sayma sayıları, Arapça'dan gelmektedir ve bu sayı sistemi, Roma rakamlarına göre çok daha basit ve hesaplama yapmayı kolaylaştırmaktadır.
11. yüzyılda Papa Sylvester II, Arapça rakamlarını öğrenerek akıldan hesap yapabilmekteydi ve bu yeteneği büyücülük olarak görülüyordu.
İslam medeniyetinde matematik, kimya, tıp ve ilmin her alanında önemli gelişmeler yapılmıştır.
32:14Fatih'in İlimle İlişkisi: İslam ve bilim, İslam medeniyetinin tam merkezinde yer almaktadır; ilk beş ayette okuma, öğretme ve kalem kullanmaktan bahsedilmektedir.
Fatih'in kütüphanesi hem Doğu hem de Batı medeniyetlerinin başyapıtlarını kapsıyordu; bir taraftan Firdevsi'nin Şehname'si, diğer taraftan Homer'in İlyada'sı'nı okuyordu.
Fatih'in ilmi karakteri, herhangi bir kompleksle yaşamadığı ve hem Doğu hem Batı medeniyetlerinin eserlerini okuyabildiği göstermektedir.
34:01Doğu-Batı Çatışmasının Oluşumu: Doğu-Batı çatışması, 29 Mayıs 1453'te İstanbul'un fethiyle başlamıştır.
İstanbul'un fethinden önce "Doğu" ve "Batı" kavramları günümüzdeki anlamlarına sahip değildi.
İstanbul'un fethi, tarihin en büyük algı propagandası olarak başlamış, Batı'da büyük bir dehşet yaratmıştır.
35:24İstanbul'un Fethi ve Batı'nın Tepkisi: İstanbul'un fethi sonrası, Agaratos Manastırı'ndaki bir rahip "yeryüzünde bundan daha kötü bir şey olmadı ve olmayacak" demiştir.
Dönemin İngiliz Kraliçesi, İstanbul'un fethiyle ilgili not düşmüş ve "Büyük Konstantin'in şehri Hristiyanlarca kaybedildi ve Mehmet adındaki genç bir Türk'ün eline geçti" demiştir.
Shakespeare de "Henry VIII" oyununda İstanbul'un fethiyle ilgili içten bir tepki göstermiştir.
36:31Bizans'ın Düşüşü ve Gerçekler: Batı kolektif şuuru, Bizans İmparatorluğu'nun düşüşünü kabullenmek istememekte ve "Türkler gelmeseydi de eriyecekti" şeklindeki iddialarla savunmaktadır.
İstanbul'un fethi için 52 gün süren bir kuşatma yapılmış, bu da Bizans'ın güçsüz olduğu iddiasını çürütmektedir.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettiği zaman kendisini "Kayser-i Rum" olarak görmekte ve Doğu Roma İmparatorluğu'nun varisi olarak tanıtmaktaydı.
38:55Doğu Roma İmparatorluğu'nun Gücü: Ortaçağ'ın en büyük kilisesi Doğu Roma'da, Konstantinopol'de bulunması bir rastlantı değildir.
Doğu Roma İmparatorluğu ciddi anlamda büyük ve güçlü bir imparatorluktu.
Batı'nın en iyi orduları Doğu Roma'ya akın akın gitti ancak büyük şekilde ders aldılar.
39:55İstanbul'un Fethi ve Fatih Sultan Mehmet: Fatih Sultan Mehmet'in fethedecek gibi düşünülmesi yanlıştır, 21 yaşında gencecik bir delikanlıydı.
Fethi sırasında Çandarlı Çınarı adlı 60 yaşındaki vezir, Fatih'e karşı kışkırttı ve ordunun rezil rüsva edilmesi gerektiğini söyledi.
İstanbul'un düştüğünde Fatih Sultan Mehmet, Çandarlı'yı izinden attırdı ve daha sonra kellesini aldı, bu olay Osmanlı tarihinin ilk darbe vakası olabilir.
41:14Doğu-Batı Çatışması ve Haçlı Seferleri: Doğu-Batı çatışması 29 Mayıs 1453'te başlamış ve oryantalizm ile beslenerek asırlarca devam etmiştir.
Fatih Sultan Mehmet, şehri fethettiğinde Hristiyanlara karşı müsammamalı davranmamış, Scalaris'e "şimdiye kadar hangi haklara sahip idiyseniz şimdiden sonra da o haklara sahipsiniz" demiştir.
Haçlı seferleri sırasında Hristiyanlar, farklı dinlilerin yaşamakta olduğu yerleri taramayı ve yok etmeyi hafsalamazlardı.
42:16Haçlı Seferleri ve Modern Paralellikler: 1099 yılında Papa Urban, Kudüs'ün Müslümanların altında olduğunu söyleyerek Haçlı seferlerini başlatmıştı.
Trump'un Kudüs'ü başkent olarak kabul etmesiyle Haçlı seferlerini başlatan Papa Urban'ın konuşması arasında ciddi paralellikler vardır.
Her iki konuşmacı da "medeni insanlar"ın şiddeti son vermek için Ortadoğu'ya gidip "radikallerden, kandan, cehaletten ve terörden temizlenmesi" gerektiğini vurgulamışlardır.
44:00Papa III'nin Fatih'e Mektubu: Vatikan arşivlerinde Fatih Sultan Mehmet'e gönderilmiş bir mektup vardır.
Mektupta Papa III, Fatih'in Ortodoks Hıristiyanlık'ı kabul etmesi için davet etmiş ve "iki onbeş bir avuç suya bakar" (vaftiz suyundan bahsediyor) demiştir.
Fatih bu daveti yadsımış, hakaret etmiş ve sahiplenmeye çalışmıştır.
46:15Dördüncü Haçlı Seferi ve İstanbul'un Yağmalanması: Dördüncü Haçlı seferinde Ortodoks Hristiyanlar, farklı mesihleri olan diğer Ortodoksları bile taş üstünde taş bırakmadan yağmaladılar.
Venedik'teki St. Marco Meydanı'ndaki dört bronz heykel, İstanbul'un yağmalanmasından kaçırılan eserlerdir.
Prof. Dr. Kemal Beydilli tarafından tespit edilen bir belgede, Fatih'in Müslümanlığı kabul edip sünnet olması şartıyla Papa'ya Şeyhülislamlık teklif ettiği iddiası bulunmaktadır.
47:25Fatih'in Karakteri ve Büyük İskender: Fatih'in görgüsü ve zarafetine, kişiliğine "sünnet olup Şeyhülislamlık teklif edilmesi" iddiası yakıştıramayacak kadar akılcı ve zeki bir kişi olduğu belirtiliyor.
Genç Mehmet'i en çok etkileyen kitapların başında Büyük İskender'in hayatını anlatan eserler bulunmaktadır.
Fatih hiçbir zaman okuduğu insanları körü körüne bağlanmaz, insanların hatalarını da not eder ve tekrarlamaz.
51:34Üç Edebi Hikaye: İlk hikayede, 11. asırda yaşayan bir İslam alimi, hırsızın develerini ve eşyalarını almasına rağmen kitaplarını bırakmasını istemiş, bu olaydan ders alarak okuduğu tüm kitapları ezberlemiştir.
İkinci hikayede, 17. asırda İstanbul'da yaşayan Hattat Hafız Osman Efendi, para sıkıntısında bir vav harfi çizerek geçimini sağlamıştır.
Üçüncü hikayede, İbnül-Bevvab adlı bir kişi, 11. asırda Şiraz'da halifenin kütüphanesinde çalışırken, İbnü'l-Mukle'nin 30'lik bir kitabını görmüştür.
55:27İslam Medeniyetinde Hafıza ve Bilgi İçselleştirme: Besmelenin günümüzde bildiğimiz anlamdaki ilk çizeni, efendimiz aleyhissalatu vesselam rüyasında görerek çizdiğini anlatırlar.
İbnu'l-Bevvab örneğinde görüldüğü gibi İslam medeniyetinde alimler kitapları ezberleyip içselleştirme yeteneğine sahipti.
İslam'da hafıza, kitapları ezberleme ve içselleştirme yeteneği çok önemliydi, bu da günümüzdeki bilgi çahiliğimizden farklı bir yaklaşımdı.
58:54Osmanlı İmparatorluğu ve Matbaa: Gutemberg'in 1440 yılında matbaayı icat etmesi ve batıya aydınlanmayı getirdiği tezi, oryantalist mantığın bir örneğidir.
Osmanlı ulema matbaayı reddetmedi çünkü gerici veya ilim karşıtı değildi, aksine ilmi içselleştirdiği için matbaaya soğuk bakıyordu.
İslam medeniyetinde yazı kutsaldı ve bir hat terbiyesi almak için 15 yıl süren eğitim süreci gerekiyordu.
1:01:32Matbaanın Gerçekleri ve İslam Medeniyetindeki Hafızlık: Gutemberg'in bastığı ilk ve en çok bastığı şey İncil'di, bu da matbaanın sadece dini metinler için kullanıldığına işaret eder.
Osmanlı İmparatorluğu matbaayı reddetmedi, kusursuz matbaa kusurlarından arandığında bunu kabul etti.
İslam medeniyetinde hafızlık gelenekleri yaygındı; el-Mütenebbi adlı şair bin sayfalık kitapları tek sayfada ezberleyebiliyordu, Buhari ve Müslüman gibi hadis alimleri yüzbinlerce hadisi hafızasında tutuyorlardı.
1:06:17Batı ve İslam Medeniyetinde Kütüphaneler: Dokuzuncu asırda Sentcal Manastırı'nda 400, Bobo Manastırı'nda 1200, Fransa'da Klini'de 570 kitap bulunurken, Batı'nın en büyük kütüphanesi olarak kabul edilen Sorborn Kütüphanesi'nde Paris'te 1800 kitap vardı.
İslam medeniyetinde El-Hakim'in kütüphanesinde 400 bin, sıradan bir medresede ortalama 100 bin kitap bulunurken, 12. asırda Kahire'deki bir kütüphanede 1,60 milyon adet kitap vardı.
1:07:16Kağıt ve Matbaa: İslam toplumlarında matbaa konuşulurken, kağıt konusu genellikle ele alınmaz, ancak Gutenberg'in matbaasını sağlayan kağıt yapımı İslam İmparatorluğu'nda yapılmıştır.
Parşömen (hayvan derisi) kullanıldığında bir sayfaya 30 hayvan derisi gerekirken, kağıt ticareti, üretilen ve matbaa kağıtları toplarını alanlar Müslümanlar tarafından yapılmıştır.
1:08:00Tarih Anlayışı Hakkında: Konuşmacı, bir seyircinin "Osmanlı Fatih'ten sonra gerilemeye başladı" ve "Fatih'i anlayıp da onun yolundan giden muvaffak olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür" şeklindeki ifadelerini eleştiriyor.
Tarih figürleri arasında çatışmacı bir bakış açısıyla "bu kişiyi övse diğerini yermek zorundasın" şeklindeki düşüncelerin yanlış olduğunu vurguluyor.
Batıya bakıldığında, onların geçmişteki tüm değerlerine sahip çıktıklarını ve birlik ve bütünlüğü sağladıklarını belirtiyor.
1:10:47Kur'an Yakma Olayı: 11 Eylül 2010'da "11 Eylül Ulusal Kur'an Yakma Günü" ilan edilmiş, ancak o sene bu iş yapılmamış, ertesi yıl ise sessiz sedasız Kur'an-ı Kerim yakılmıştır.
Mahkemede bir kişi Kur'an'ı yargılayıp, BK'ünün üstünde tutuşturup yakmıştır.
Konuşmacı, bu olayın sadece bir istisna olmadığını, ortaçağ engizisyondan gelen bir geleneğin devamı olduğunu belirtiyor.
1:11:49Kitap Yakma Geleneği: 1492'de Katolik Ferdinand ve Isabel'in Endülüs İslam İmparatorluğu'na son vermesiyle, elde bulunan Kur'an-ı Kerim'ler ateşe verilmiştir.
Arapça yazılan her şey Kur'an sanılıp yakılmış, İbn Rüşd felsefesinin eserleri ve Hz. İsa'dan bahseden risaleler de yakılmıştır.
Don Kişot ve hikaye kitapları bile Amsterdam, Frankfurt ve Paris gibi önemli şehirlerde yakılmıştır.
1:13:33Kitap Yasağı ve İnsan Yakma İlişkisi: Kitap yakma geleneği Batı'nın derin bir dalgasından gelmektedir.
Kitapları yakanlar aynı zamanda insanları da yakmıştır; Ortaçağ'da engizisyon müslümanları ve binlerce suçsuz insanı yakmıştır.
Günümüzde de kitap yakma olayları ile Ortadoğu'daki vahşet arasında aynı mantıkın geçerli olduğu belirtilmektedir.
1:14:47Kitap Yakma Tartışması: Rahip Terry Jones'ın Kur'an yakma girişimi karşısında Michael Nur gibi kişiler sert itirazlar yapmıştır.
New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg da bu tür eylemlerin onaylanamayacağını belirtmiştir.
Kitap yakma olayları, toplumsal bir şuurun göstergesi olarak değerlendirilmektedir.
1:16:26Osmanlı Tarihi Hakkında Görüşler: Yazar, Osmanlı'nın kusurlarının olduğu konusunda itiraz etmediğini, ancak bu kitabın başka bir amaçla yazıldığını belirtmiştir.
600 senedir bahsedilen bir tarihte kahramanlar ve hainler de olduğu gibi kusurlar da vardır.
Osmanlı hakkında objektif ama olumlu konuşulduğunda hemen tarafgirlik suçlamaları yapıldığı belirtilmiştir.
1:17:51Program Kapanışı: Programda Beyazıt Akman'ın "Kayıp Tarihin İzinde" kitabından bahsedilmiştir.
Fatih'in İstanbul'u almak için kullandığı özel topun adının "Şahi Topu" olduğu belirtilmiştir.
Pazar günü Gebze'de Tufan Gündüz ile tarih sohbeti yapılacağı duyurulmuştur.

Fatih Sultan Mehmet ve İslam Medeniyeti Üzerine Akademik Sohbet

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir