Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Ahmet Mithat Efendi'nin "Esrar-ı Cinayet" romanından uyarlanan "Cinayetlerdeki Sırlar" adlı bir radyo oyunudur. Oyunda Komiser Osman Sabri, Taharri Memuru Necmi, Hediye Hanım, Kalpazan Mustafa, Halil Suri ve diğer karakterler yer almaktadır.
- Oyun, 1870'lere doğru İstanbul'da gerçekleşen bir cinayet olayını konu alıyor. Öreke Taşı'nda (Kanlı Kaya) bir Temmuz gecesi genç bir kız ve iki Kefalonyalı'nın öldürüldüğü olay, komiser Osman Sabri ve taharri memuru Necmi'nin soruşturmasıyla ilerliyor. Hikâye, Halil Suri'nin evinde tavana asılı bulunması, Hediye Hanım'ın cinayetlerle ilgisi ve Kalpazan Mustafa'nın gerçek kimliğinin ortaya çıkmasıyla devam ediyor.
- Oyun, Mustafa'nın Avrupa'dan Tercüman-ı Hakikat gazetesine yolladığı mektuplarla cinayetleri nasıl işlediğini anlatması, İstanbul'a dönüşü ve sonunda Romanya'nın Kalas şehrindeki bir ceviz ağacından düşerek ölümüyle sona eriyor. Hikâye, Allah'ın kimseyi sebepsiz düşürmediği mesajıyla tamamlanıyor.
- 00:25Cinayet Haberi
- Ahmet Mithat Efendi'nin "Esrar-ı Cinayet" adlı romanından radyoya uyarlanan bir bölüm başlıyor.
- Komiser Osman Sabri, Necmi Şener Şen'i arayarak esrarengiz bir cinayet haberi veriyor.
- Büyükdere'den gönderilmiş bir tezkereden anlaşıldığına göre, pazartesi günü Boğaz dışına balık avına giden teknelerden bazıları dönüşte Öreke Taşı'na yanaşarak orada üç ölü bulmuşlar.
- 01:48Öreke Taşı Hakkında Bilgiler
- Öreke Taşı, İstanbul Boğazı'nın Karadeniz'e çıkılırken suların ortasında bulunan tehlikeli bir kaya.
- Bu kayaya "Kanlı Kaya" da deniyor ve çarpan tekneler kırılmış yumurtaya dönerler.
- Kayanın üzerinde ne bina, ne ağaç, ne de ot bulunuyor, çıplak bir kaya.
- 03:18Cinayet Detayları
- Öldürülen kız Müslüman, iki erkek ise Kefalonyalı (Rum) olduğu anlaşılıyor.
- Kızın parmaklarında kına var, çenge takılmış ve lepiska saçlı olduğu için genç, güzel ve on altı yaşında olduğu düşünülüyor.
- Erkeklerin Kefalonyalı olduğu ceplerindeki Rumca mektuplardan anlaşılmış, birinin adı Petri, birisinin Mihali.
- 03:49Cinayet Yerindeki İpuçları
- Kayanın Anadolu cihetinde birkaç yerde kan lekeleri görülmüş, ancak bu kanlar ölenlerin değil, diğer birkaç kişinin yaralarından akmış.
- Diğer yaralılar hafif yaralandıkları için kayıklara atlayıp kaçtıkları düşünülüyor.
- Cinayet yerinde sofra takımları, içki ve yemek artıkları bulunmuş, kefalonyalılar hastaneye, kızın naaşı ise kadın hastanesine teslim edilmiş.
- 04:29Gazeteci Ahmet Mithat'ın müdahalesi
- Tercüman-ı Hakikat gazetesi baş mahalli Ahmet Mithat, cinayet haberi üzerine komiseri arıyor.
- Ahmet Mithat, cinayet haberi üzerine bir roman çıkarmak istediğini söylüyor.
- Mutasarrıf Paşa, Ahmet Mithat Beyefendi ile görüşmek istiyor.
- 06:29Komiser ve Mutasarrıf Paşa Arasındaki Görüşme
- Komiser, Öreke Taşı cinayetini bizzat tahkik etmeye geldiğini söylüyor.
- Ahmet Mithat, komiserin raporunu okumak istiyor ve devletin menfaatlerini kendi menfaatlerinden daha çok etmeye mecbur olduklarını belirtiyor.
- Komiser, henüz failleri ele geçirilmemiş bir cinayette zabıtanın edinebildiği ipuçlarını hemen gazeteye geçirmenin mücrimleri yeni tedbirlere sevk edebileceğini söylüyor.
- 07:57Osman Sabri'nin Cinayet Raporu
- Osman Sabri, cinayetin sırrını çözebilecek en güvendiği komiserlerden biridir.
- Sabri'nin raporunda, kızı vuran şahsın kızın yanında olduğu ve Kefalonyalıların Rumeli yakasından Öreke Taşı'na çıkan düşman tarafından kurşunlarla vuruldukları belirtilmiştir.
- Kefalonyalıların elbiselerinde ve yüzlerinde yırtık, ezik veya çürük bulunmaması, cinayetin sofra başındaki adamlar arasında bir boğuşma neticesi olmadığını göstermektedir.
- 09:17Cinayetin Detayları
- Sabri, sonradan gelenlerin veya gelen bir kişinin yalnız iki erkeği öldürdüğünü, kızı öldürmediğini düşünmektedir.
- Kızın vücuduna saplanmış kama, vuran adamın çıkarmaya vakit bulamamış olduğunu göstermektedir.
- Kayanın kuzeyinden güneyine doğru kan lekeleri ve ayak izleri bulunması, yaralı başka kimselerin kayıklara binip kaçtığını göstermektedir.
- 10:59Şifreli Mektup
- Kaçanlardan biri bir zarf içinde bir mektup düşürmüştür.
- Mektup Osmanlı harfleriyle yazılmış ancak ne Türkçe, ne Arapça, ne Farsça, ne de Hintçe'de anlaşılabilecek bir dille yazılmıştır.
- Mektupta on dokuz kelime bulunmakta ve her biri hiçbir dilde değildir, muhtemelen bir şifre olarak düşünülmektedir.
- 12:02İpucu
- Osman Sabri, kızın elbiselerini tetkik ederken çatal kaşık kutusunun üzerinde Fransızca bir etiket fark etmiştir.
- Etiket "Basar Angle" yazıyordu ve altında bir rakam ve iki harf bulunmaktaydı.
- İngiliz mağazasından öğrendiğine göre, bu rakamlar ve harfler satış fiyatını belirten bir şifre olarak kullanılmıştır.
- 12:57Elbise Markası
- Öldürülen kızın elbisesinde ense tarafında "Mil Lüks" yazısı küçük işleme bir marka bulunmaktadır.
- Osman Sabri, Kule Kapısındaki meşhur mağaza sahibi Madam'ı ziyaret etmiş ve elbisenin hangi konağa satıldığını öğrenmiştir.
- Elbise, Kemanizade'nin (Mustafa Bey'in) konağına satılmıştır.
- 13:41Hediye Hanım
- Mustafa Bey, karısı Hediye Hanım'ın uşağı gibi görünmektedir.
- Osman Sabri, Hediye Hanım'ın ismini sadece bu bölümde söylemiş ve bunun sır aralarında kalmasını istemiştir.
- Hediye Hanım'ın ismi bir leke düşürülürse, o dava ederse bir kalmaz, ancak o dava etmezse ortaya bir destan çıkarırsa acıdığı için bu sırrı saklamıştır.
- 15:06Oyun Hakkında Bilgiler
- "Cinayet Cinayetlerdeki Sırlar" adlı sürekli oyunun birinci bölümü dinlenmiştir.
- Oyun, Ahmet Mithat Efendi'nin "Esrarı" adlı romanından Behçet Necatigil tarafından radyoya uygulanmıştır.
- Olay 1870 yıllarına doğru İstanbul'da, Boğazın bitiminde Öreke Taşı adlı kayalıkta bir Temmuz gecesi genç bir kızla iki adamın öldürülmesiyle geçmektedir.
- 18:48Necmi'nin Görevi
- Necmi, bohçacı ziynet kadın olarak Hediye Hanım'ın konağına girmiştir.
- Hediye Hanım'ın konağına yaklaşabilmenin tek yolu elmas, pırlanta gibi mücevherler götürmek olarak düşünülmüştür.
- Necmi, kahya kadına mücevherat tellalı olduğunu söylemiş ve kahya kadın "var mı yanımda?" diye sormuştur.
- 21:30Cinayet Olayı
- Bir adam kendini asmış bulunmuş ve komiser, jandarmaları dağıtarak kapıya ikife bırakmasını emrediyor.
- Komiser, Necmi'yi hemen çağırıp doktoru da derhal çağırmasını istiyor.
- Ev halkı, uçaklardan ve hizmetkarlardan dışarıda kimse olmadığını belirtiyor.
- 22:04Ev Sahibiyle Konuşma
- Ev sahibi, oğlunun adının Halil Suri olduğunu ve Sur şehrinde yaşadıkları için lakabının Suri kaldığını söylüyor.
- Oğlunun 32 yaşında olduğunu, çarşıda mağazası olduğunu ve kuyumculuk, saatçilik, sarraf gibi işler yaptığını belirtiyor.
- Oğlunun Avrupa'ya mal ve para gönderip getirdiğini, İstanbul'da büyükada'da odası olduğunu söylüyor.
- 23:27Komiserin İncelemeleri
- Komiser, adamın kendini asmış görünmesine rağmen aslında asılmadığını düşünüyor.
- İpin tavandaki halkaya takılması için masanın tavandaki halkanın altına kadar çekilip iskemle konulması gerektiği, ancak yerdeki halıya çekilmiş bir şey izleri olduğu görülüyor.
- Masanın eski yerine getirilmesi ve üzerindeki şişelerin, sabunların tekrar yerleştirilmesi, adamın kendi kendini asmadığını gösteriyor.
- 25:06İpucu ve Deliller
- Komiser, masadaki şişelerin ve sabunların lavanta ve sabun kokuları taşıdığını, bunların hemen uçup gitmeyen ve Avrupa malı pahalı şeyler olduğunu belirtiyor.
- İpin uzunluğu ve sandalyenin yüksekliği mukayese edildiğinde, adamın boynuna başkasının ipi taktığı anlaşılıyor.
- Yatağın üstünkörü düzeltilmiş olması, katilin yatağı da düzelttiği ve adamı yatağında boğup intihar etti sanılsın diye tavana asmış olduğu düşünülüyor.
- 26:57Ev Sahibiyle Tekrar Konuşma
- Ev sahibi, oğlunun gece yarısı yattığını, sabah erken kaldırmalarını tebbih ettiğini ve kapısını vurduğunda cevap alamadıklarını söylüyor.
- Aşçı, gece yarısından bir saat sonra yukarı çıkarken efendisinin öksürdüğünü işitmiş, başka bir ses duymamış.
- Odaya dışarıdan girildiği, pencere takıldığına dair belirti olmadığı ve hiçbir şey çalınmadığı belirtiliyor.
- 28:24Tabanca ve Yara İncelemesi
- Halil Sürü'nün tabancası yastığın altında bulunuyor, ancak tabanca kullanılmamış ve kurulmamış.
- Doktor, adamın çehresinde boğulmuş adam rengi olmadığını, zehir veya başka bir şeyle öldürülerek asılmış olabileceğini söylüyor.
- Adamın sağ omuz altında bir kurşun yarası bulunuyor ve bu yara bir aydan fazla önce olmuş.
- 30:18Hizmetçinin İfadesi
- Hizmetçi, efendisinin sağ göğsünde bir kurşun yarası olduğunu ve geceleri yarayı pantman ederken yardım ettiğini söylüyor.
- Hizmetçi, yarayı kimin yaptığını bilmediğini, efendisinin "sen karışma" dediğini belirtiyor.
- Hizmetçi, efendisinin bir gün Büyükada'da gezmekte gittiğini, yemekleri evde hazırlatıp sofra takımlarını aldığını, ancak yemekleri ve eşyaları dışarıdan bir hamalın taşıdığını anlatıyor.
- 32:54Sofra Takımlarının Kaybolması
- Bir kadın, efendisinin sofra takımlarını götürdüğünü ve geri gelmediğini anlatıyor.
- Efendi, kaybolan eşyaların yerine yenileri alacağını ve kimseye söylemeyeceğini tembihlemiş.
- Konuşmaların aralarında kalması gerektiği, aksi takdirde başının derde gireceği vurgulanıyor.
- 34:07Cinayetlerin Sırları
- Her iki cinayetin sırlarını çözmek üzere oldukları belirtiliyor.
- İngiliz hastanesinden gelen doktorlar cinayetlerin soruşturulmasına yardımcı oluyor.
- "Cinayetlerdeki Sırlar" adlı oyunun ikinci bölümü dinleniyor.
- 36:56Cinayetlerin Özeti
- Ahmet Mithat Efendi'nin "Esrar-ı Cinayet" adlı romanından radyoya uyarlanan bir oyun.
- 1800'lü yılların Temmuz sonlarında İstanbul Boğazı'nda Öreke Taşı kayalıkta bir kız ve iki adam öldürülmüştü.
- Beyoğlu komiserlerinden Osman Sabri ve taharri memuru Necmi bu cinayetin sırrını çözmeye çalışırken, bir ay sonra Beyoğlu'nda Halil Suri adında biri evinde tavana asılı bulundu.
- 38:51İkinci Cinayetin İncelenmesi
- Doktorlar, Halil Suri'nin uyurken koklatılan siddetli kloroformdan öldüğünü ve sonra tavana asıldığını rapor ediyorlar.
- Evin içinde kimsenin gürültü duymadığı düşünülürken, katilin nasıl girdiği sorusu ortaya çıkıyor.
- Tek pencere ve mandal olmayan pencereden nasıl girildiği, dokuz metre yükseklikten nasıl çıkıldığı gibi sorular cevaplanamıyor.
- 40:51Mutasarrıf Paşa'nın müdahalesi
- Osman Sabri, Mutasarrıf Paşa'dan yeni raporunu götürdüğünü ve Paşa'nın beğendiğini söylüyor.
- Paşa, tahkikatın böyle yapıldığını ve Hediye Hanım'dan şüphelenmemelerini istiyor.
- Hediye Hanım'ın konağına bulaşmamaları gerektiği, ancak bu sırrı çözmeleri gerektiği belirtiliyor.
- 42:42Hediye Hanım'ın Konağındaki Sorunlar
- Tercüman-ı Hakikat gazetesinde Mutasarrıf Paşa'dan gizlediği şeyleri yazdığı söyleniyor.
- Hediye Hanım'ın konağına götürdüğü elmaslardan bazıları geri verildi, çoğu konakta kaldı.
- Ahmet Mithat Efendi'nin gazeteye düşman kesildiği ve Mutasarrıf Paşa'nın da bunu inandığı belirtiliyor.
- 43:50Osman Sabri'nin İstifası
- Mutasarrıf Paşa, cinayetlerin hala aydınlanmadığını ve Öreke Taşı cinayeti ile Halil Suri'nin asılması arasında bağlantı olduğunu söylüyor.
- Osman Sabri, Hediye Hanım'dan vazgeçmeyeceğini ve işinden atılmayı göze alacağını belirtiyor.
- Mutasarrıf Paşa, Osman Sabri'yi kovuyor ve Galatasaray'dan çıkmasını emrediyor.
- 46:13Hediye Hanım'ın Gerçeği
- Osman Sabri, Hediye Hanım'dan geldiğini ve artık binaya giremeyeceğini söylüyor.
- Hediye Hanım'ın bohçacı ziynet kadın kılığıyla konağına gittiği ve Hediye Hanım'ın "zahmetinize lüzum kalmadı" dediği anlatılıyor.
- Kahya kadının da Hediye Hanım'ın emriyle orada olduğunu ve Hediye Hanım'ın kadına cellat gibi baktığını söylüyor.
- 47:48Kovulmanın Sonuçları
- Kovulmanın onları işlerinden alıkoymak yerine işlerini daha da kolaylaştıracağı belirtiliyor.
- Osman Sabri'nin biraz parası var ve bir kaç ay idare edeceğini söylüyor.
- Elmasları kurtarmak için dakika kaybedemeyeceklerini ve kovulduğunu duyar duymaz elmasların sahiplerinin yakasına yapışacağını belirtiyor.
- 48:28Elmas Dolandırıcılığı Haberi
- Tercüman-ı Hakikat gazetesinde Beyoğlu komiserlerinden Osman Sabri Bey'in elmas dolandırıcılığı dolayısıyla tevkif edildiği haberi yer almaktadır.
- Osman Sabri Bey'in düğün bahanesiyle ödünç aldığı 400 lira kıymetindeki elmaslar, yağlıkçılar tarafından 4000 lira değerinde mal dava edilmiştir.
- Osman Sabri Bey'in Beyoğlu'ndaki müstantik ve hakimlere itimat edemediği için, zaptiye nezaretinden bir reis, dört aza ve iki müstantikten oluşan bir tahkikat komisyonu tayin edilmiştir.
- 49:51Necmi Bey'in Tevkifi
- Beyoğlu taharri memurlarından Necmi Bey, Osman Sabri Bey'in düğün için yağlıkçıdan aldığı elmasları Hediye Hanım'a teslim ettiği iddiasıyla komisyon huzuruna getirilmiştir.
- Hediye Hanım, Necmi adında bir hafiye tanımadığını ve hiçbir şey almadığını iddia etmiştir.
- Hediye Hanım'ın evinde Necmi Bey'i tanıyan bir yaşlı kadın (Ziynet Hanım) gelmiş ve Hediye Hanım'a şahitlik etmiştir.
- 53:22Mahkeme Süreci
- Hediye Hanım, Necmi Bey'i tanımadığını ancak elmasları geri verdiğini ve paralarını ödemediğini iddia etmiştir.
- Necmi Bey, Hediye Hanım'ın konağında faili veya failleri meçhul cinayetlerle ilgili araştırma yaptıklarını açıklamıştır.
- Mahkeme heyeti, Necmi Bey'in iddialarının tahkiki için yarınki celseye Osman Sabri Bey'in getirilmesine ve Hediye Hanım ile Necmi Bey'in temkifaniye iadelerine karar vermiştir.
- 58:45Oyunun Özeti
- 1870 yılına doğru İstanbul Boğazı'nda bir cinayet işlenmiş, bir ay sonra Beyoğlu'nda bir adam evinde asılmış bulunmuştur.
- Her iki olayın birbirine bağlı olduğunu tespit eden komiser Osman Sabri ve taharri memuru Necmi bir sahtekarlık iddiasıyla tutuklanmışlardır.
- Tercüman-ı Hakikat gazetesi başyazarı Ahmet Mithat Efendi, bu esrarengiz cinayetlerin aydınlatılmasına çalışmaktadır.
- 1:00:28Hediye Hanım'ın Mektupları
- Hediye Hanım, Peri için verdiği müsaadeye pişman olduğunu ve Mustafa'nın hasedinden hepsinin canına kastetmeye yemin ettiğini yazdığı mektuplar ortaya çıkar.
- Mektupların aynı yazı olduğu, Hediye Hanım'ın başka bir mektubuyla karşılaştırılarak kanıtlanmıştır.
- Mektuplarda Hediye Hanım, bohçacı kadın Ziynet'in kendisine karşı kurduğu düzenlerden haberdar olduğunu ve onu memuriyetten atmakla kurtulamayacağını belirtmiştir.
- 1:02:01Hediye Hanım'ın Şüphesi
- Hediye Hanım'ın şüphesi, Öreke Taşı cinayetinde öldürülen kızın üstündeki entarinin yakasında Mil Lüks markası bulunmasıyla başlamıştır.
- Bohçacı kadın Ziynet, Hediye Hanım'ın konağına girmiş ve elmasları göstererek kahya kadınlar ve Hediye Hanımla ahbaplık kurmuştur.
- Taharri memuru Necmi, Hediye Hanım'ın konağında salonda kadın erkek fotoğrafını görünce ve hizmetçilerden onun Peri Hanım'ın fotoğrafı olduğunu öğrenince resmi gizlice almıştır.
- 1:03:03Peri'nin Kimliği
- Fotoğrafın Öreke Taşı'nda bulunan ve hastanede görülen maktul kızın resmi olduğu anlaşılmıştır.
- Hediye Hanım'ın şifreli mektubunda kendisine verdiği müsaadeden pişman olduğu yazdığı kız bu kızdır.
- Cesedi otopsi eden cerrahlar ve elbiseyi diken terzi fotoğrafı göstererek Peri'nin kimliğini doğrulamışlardır.
- 1:03:52Halil Suri'nin Rolü
- Öreke Taşı vakasında cinayet yerinde bulunan eşyaların Halil Suri'ye ait olduğu anlaşılmıştır.
- Halil Suri'nin göğsündeki yarayı ilk cinayette aldığı, yani Öreke Taşı cinayetine de bulaşmış olduğu ortaya çıkmıştır.
- Halil Suri'nin oda hizmetçisi de fotoğrafı hemen tanıdı ve Peri Hanım'ın tanınmış bir Osmanlı ailesi yanında cariye olduğunu söyledi.
- 1:04:36Sahte İngiliz Liraları
- Halil Suri'nin odasında Peri için dikilen elbisenin makbuzu bulunmuştur.
- Bükreş'ten gelen Fransızca mektupta, gönderilen paraların Bükreş'te piyasaya sürüldüğü ve kimse şüphelenmediği belirtilmiştir.
- Marsilya'dan gelen mektupta, sahte İngiliz liralarının hakikilerinden fark olunmaz şekilde olduklarına şüphe olmadığı ancak on'ar franga mal olduğu ve on şili'den aşağı satılamayacağı söylenmiştir.
- 1:06:59Sonuç ve Tevkif
- Öreke Taşı'nda öldürülen kız Hediye Hanım'ın cariyesidir ve Peri'nin Halil Suriyle gitmiş, orada Halil yaralanmış, iki adam ve Peri öldürülmüştür.
- Cinayet Mustafa adındaki adam tarafından işlenmiştir ve Halil Suri'nin karanlık bir adam olduğu Bükreş ve Marsilya'da sahte İngiliz liralarını sürmeye çalışmasından anlaşılıyor.
- Hediye Hanım, katledilen kızın kendi cariyesi olduğunu zabıtaya haber vermemiştir ve bu durum onun kendinden korkusu olduğunu göstermektedir.
- 1:08:06Osman Sabri'nin Durumu
- Osman Sabri, ahval ve zaman el verseydi tahkikatı daha ileri götürür, belki Mustafa'nın da kim olduğunu meydana çıkarırdı.
- Beyoğlu tasarrufu Mecdeddin Paşa'nın onu vaziyetinden atmasının sebebi, Hediye Hanım hakkındaki tahkikattan vazgeçmeyişidir.
- Osman Sabri, Hediye Hanım'da kalan elmasların parasının sahiplerini ödemeye kudreti olmadığı için tevkif edilmiştir.
- 1:09:01Hediye Hanım'ın Soruşturması
- Hediye Hanım'a şifreli mektup gösterildiğinde hiçbir şey anlayamadığını söylemiştir.
- Hediye Hanım, Peri'nin Mısır'da olduğunu ve ticaret yaptığını, güzel kızları acemi iken ucuza alıp terbiye ettikten sonra pahalıya satarak istifade ettiğini belirtmiştir.
- Halil Suri adında biriyle tanışıklığının olmadığını iddia etmiştir.
- 1:10:38Mahkeme Sorgusu
- Beyoğlu Mutasarrıfı Necdet Paşa, özel bir komisyona çağrılır ve Hediye Hanım'ın mektubunun yazısını tanıdığını söyler.
- Hediye Hanım, mektupların kendisine ait olduğunu kabul eder ve cariyesi Peri'nin Halil Suri'ye taşındığını, öldürüldüğünü itiraf eder.
- Hediye Hanım, Halil Suri ile Suv şehrinde tanıştığını ve İstanbul'a geldikten sonra ahbap olduklarını, Peri'yi arada bir Halil'in evine yolladığını anlatır.
- 1:15:30Kalpazan Mustafa'nın Mektubu
- Kalpazan Mustafa, Halil Suri'nin öldürülmesinin kendisinin işi olduğunu ve hikayesini anlatacağını belirtir.
- Kalpazan Mustafa, Bükreş'ten Tercüman-ı Hakikat gazetesine mektup yazarak, kendisinin bir zamanlar Hezarfenzade Mustafa Çelebi olarak anıldığını ve çeşitli sanatlar bildiğini anlatır.
- Mustafa, babasının vefatından sonra Beyoğlu'nda Galatasaray Zabıta Merkezinde sorguya çekildiğini ve Hediye Hanıma tutulduğunu belirtir.
- 1:21:18Kalpazan Mustafa'nın Hikayesi
- Kalpazan Mustafa, Bükreş'ten Viyana'ya taşındığını ve Hediye Hanıma tutkunun üç buçuk sene sürdüğünü, sonra muhabbetin tavsadığını anlatır.
- Mustafa, Hediye'nin kendisine her ihtiyacını karşıladığını, kendisinin ise ona namusu, şerefi ve kanunlara hürmeti ayaklar altına alıp çiğnemekten başka hizmette bulunmadığını itiraf eder.
- Mustafa, Hediye'nin on-on iki yaşlarında bir cariye aldığını, Peri'nin muallimi olduğunu ve ona Türkçe, Arapça ve Fransızca öğrettiğini, piyano, ud ve keman çalmasını öğrendiğini anlatır.
- 1:23:55Halil Suri Hakkında Bilgiler
- Hediye Hanım'ın Halil Suri ile dostluk kurduğu, Halil'in zengin bir tüccar olduğu ancak yazhanesinde çok mal ve eşya olmadığı belirtilir.
- Halil Suri'nin büyük sarraf ve mücevherat ticareti yaptığı, hırsızların ve dolandırıcıların yatağı olduğu, çalınan eşyaları İstanbul'da sattığı ve elmasları bozarak şekillerini değiştirdiği anlatılır.
- Halil Suri'nin İstanbul'da satamayacağı şeyleri Avrupa'ya yolladığı, Avrupa'dan da buraya çalınmış mal getirttiği ve hiç para koymadan çok para kazandığı belirtilir.
- 1:25:36Kalpazan Mustafa'nın Mektupları
- Kalpazan Mustafa, İstanbul'da Tercüman-ı Hakikat gazetesine mektuplar yazarak cinayetleri nasıl işlediğini anlatıyor.
- Mustafa'nın mektupları, gazeteci ve komiserin de dahil olmasıyla büyük bir ilgi topluyor.
- Mustafa, Hediye Hanım'ın debdebesinden bıktığını ve Peri ile evlenmek istediğini belirtiyor.
- 1:28:26Hediye Hanım'ın Planı
- Hediye Hanım, Mustafa'nın Peri ile evlenmek istediğini öğrenince, Peri'yi Halil Suriye'ye vermek istiyor.
- Hediye Hanım, Mustafa'ya sahte para basarak para sahibi olmalarını öneriyor ve sermaye olarak kendisinin vereceğini söylüyor.
- Mustafa, kalıpları yaptı ve altınları bastı, dörtte biri yapılınca güzel bir ev satın aldılar.
- 1:30:03Peri'nin Soğuk Davranışı
- Mustafa, Peri'nin kendisine soğuk davranmaya başladığını fark ediyor.
- Peri, düğün hazırlığına başlamak istemediğini söylüyor ve Mustafa üzülüyor.
- Mustafa, Peri'nin bu davranışının bir entrika olabileceğini düşünüyor.
- 1:31:00Hediye Hanım'ın Gerçeği
- Hediye Hanım, Mustafa'nın odasına girdiğinde Peri'nin ağladığını ve Halil Suriye'yi sevdiğini öğreniyor.
- Hediye Hanım, Peri'yi Halil Suriye'ye vermek istediğini ve sahte paraları bastırıncaya kadar yüzüne gülmesini söylüyor.
- Mustafa, Hediye Hanım'ın konuşmasını duyunca çok üzülüyor.
- 1:32:34Halil Suriye ve Peri'nin İlişkisi
- Halil Suriye, Hristiyan'dan Müslüman olmuş ve Peri ile birlikte Kağıthane sefaları, tiyatrolar ve karnavallara gitmişler.
- Mustafa, Halil Suriye ve Peri'nin peşlerinde soğukkanlı bir şekilde bekliyor.
- Hediye Hanım, Halil Suriye'nin küstahlığının arttığını ve Peri'nin aciz olduğunu söylüyor.
- 1:33:40Cinayet
- Mustafa, Halil Suriye'nin Peri'yi Öreke Taşı'na götürdüğünü öğreniyor.
- Mustafa, Halil Suriye'ye meydan okuyor ve onu öldürmek istiyor.
- Mustafa, Halil Suriye'yi öldürdükten sonra tabancayı şakağına dayıyor ve Hediye Hanım'ın intikamını almak istediğini söylüyor.
- 1:40:10Son Mektup
- Mustafa, Viyana'dan yazdığı son mektupta Halil Suriye'nin kendisini ele veremeyeceğini belirtiyor.
- Mustafa, Halil Suriye'nin yaptığı alçaklıkları açığa vuracak olursa kendisinin mahvolacağını söylüyor.
- Mustafa, kendi intikamını kendisinin almak istediğini ifade ediyor.
- 1:40:42Komiser Osman Sabri'nin Tahkikat Başarısı
- Komiser Osman Sabri, Halil Suri'nin kendi kendisini asmış olduğunu anlayan maharetini alkışlamak gerekir.
- Osman Sabri, tahkikatı istediği gibi yürütmekten alıkoyulmasaydı, sırların tamamını meydana çıkarabileceği şüphesizdi.
- Halil Suri'nin yatak odasına Mustafa'nın nasıl girebildiği, gece karanlıklarında ballumlarıyla anahtar kalıpları kullanarak annesini uyandırmadan bitişik odadan geçerek kaç merdiven ve pencere geçtiği mükemmel planlanmış bir şekilde gerçekleştirilmiş.
- 1:41:46Kalpazan Mustafa'nın Kaçışı ve Dilekçeleri
- Kalpazan Mustafa, Halil Suri'yi öldürdüğünü ve Hediye Hanım'ın da hakkından geleceğini itiraf ediyor.
- Mustafa, Halil Suri'nin intiharını şeytanca araştırmaya başladığı için yakalanmamak için Bükreş'e kaçıyor.
- Mustafa, Necmi'ye sadrazama ve zaptiye müşirine dilekçe yazarak Hediye Hanım hakkındaki tahkikatin devam ettirilmesini istiyor.
- 1:42:41Mektupların Etkisi ve Yeni Komisyon
- Gazetelerde neşredilen mektupların Kalpazan Mustafa'nın bluzunu kuvvetlendirdiği belirtiliyor.
- Mustafa'nın mektuplarında Mecdettin Paşa'dan bahseden kısımlar sansür edilmiş.
- Sadrazam adliye nezaretine acele tezkere yazmış ve yeni komisyon azası seçilmiş.
- 1:44:49Kalpazan Mustafa'nın Mektubu
- Adliye müsteşarlığı, Kalpazan Mustafa'nın gazetede neşrettiği altı mektubunu işletiyor ve mahkeme başlayacak.
- Mustafa, hükümeti seniyye bana aman verirse bizzat İstanbul'a gelip ispatı vücud ederek mektuplara kendisinin yazmadığını beyan edeceğini belirtiyor.
- Mustafa, bir hafta müsaade etsin, bu süre içinde İstanbul'dan kaçabilirse kaçacak, tutabildikleri takdirde her türlü cezaya razı olduğunu söylüyor.
- 1:46:25Kalpazan Mustafa'nın İstanbul'a Dönüşü
- Tercüman-ı Hakikat gazetesi, Kalpazan Mustafa'nın mektupların tasdiki ve şahitlik için İstanbul'a geleceği haberi veriyor.
- Mustafa, ucuzca gelebilmek için yolcu ve yük vapuruna binecek ve iskelelerde vakit kaybedecek.
- Mahkeme yeni başlamış ve epey sürecektir.
- 1:47:14Mecdettin Paşa'nın Kaçışı
- Mecdettin Paşa'nın Odessa vapuruyla Avrupa'ya kaçtığı haberi gazetelerde yer alıyor.
- Kalpazan Mustafa'nın mektupları, Necdettin Paşa'yı bazı canileri himaye etmekle lekelemekte.
- Komiser Osman Sabri, Paşa'yı cidden suçlu çıkaracak herhangi bir tahkikatta bulunamamış ve mahkeme kendisini henüz muhakemeye çekmek lüzunu görmemiş.
- 1:49:52Kalpazan Mustafa'nın Affedilmesi
- Adliye nezaretinden gazeteye resmi bir tebliğ geldi ve Kalpazan Mustafa'nın adalete sığınıp şartsız İstanbul'a dönmeyi göze alması takdire layık bir hareket sayılarak affedilmesine karar verilmiş.
- İstanbul halkı Kalpazan Mustafa'ya bir kahraman gözüyle bakıyor.
- Komiser Osman Sabri, Mustafa'nın İstanbul'a geldikten sonra muhakeme edilip idam olursa kahraman olacağını düşünüyor.
- 1:51:37Hezarfen Mustafa'nın Sonu
- Tanrı'nın takdirini insanın tedbiri değiştiremiyor.
- Hezarfen Mustafa (Kalpazan Mustafa), adliye nezaretinin af tebliğinden istifade edemedi çünkü İstanbul'a gelemedi.
- Kalpazan Mustafa Viyana'dan Kalas'a gelerek vapur beklediği sırada vefat etmiştir.
- 1:52:13Kalpazan Mustafa'nın Ölümü
- Kalas'ta birkaç yerli ula ile bağlara gitmiş, yüksek bir ceviz ağacından ceviz toplarken muvazenesini kaybederek düşmüştür.
- Düşerken bir çatal dala takılmış ve başı çatalın en dar yerine sıkışıp kalmış, o anda boğularak ölmüştür.
- 1:52:34Diğer Karakterlerin Durumu
- Aradan beş-on sene geçti ve cami kapısında iki gözü akmış bir dilenci kadın vardı.
- Bu kadın elli yaşından sonra çiçek çıkarıp iki gözü birden kör olmuş, vaktiyle konak halayık sahibi bir hanımdı.
- Komiser Osman Sabri ve taharri memuru Necmi Beyler eski vazifelerinde çalışıyor, terfi ve nişanlar almışlardı.
- 1:53:53Programın Sonu
- "Cinayetlerdeki Sırlar" adlı sürekli oyunun altıncı ve son bölümü dinlendi.
- Cenab-ı Hakk kimseyi sebepsiz düşürmez ve sebepsizi kaldırmaz.