• Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, bir eğitmen tarafından sunulan biyoloji dersi formatında hazırlanmış kapsamlı bir eğitim içeriğidir. Eğitmen, özellikle sınavlara hazırlanan öğrenciler için önemli bilgiler sunmaktadır.
    • Video, sinir sistemi ile başlayıp, endokrin sistem, duyu organları, destek-hareket sistemi, sindirim sistemi, dolaşım sistemi, bağışıklık sistemi, solunum sistemi, boşaltım sistemi ve üreme sistemleri konularını sırasıyla ele almaktadır. Her bir sistemin yapısı, işlevleri ve önemli bileşenleri detaylı şekilde açıklanmaktadır.
    • Eğitmen, konuları görsel desteklerle ve pratik uygulamalarla destekleyerek anlatmakta, ayrıca sınavlarda çıkabilecek soru tiplerine değinmektedir. Özellikle sinir sistemi, endokrin sistemi, sindirim sistemi ve üreme sistemi konularında detaylı bilgiler sunulmakta, her bir sistemin yapısal özellikleri ve işlevleri örneklerle açıklanmaktadır.
    00:06Giriş ve Sinir Sistemi Tanıtımı
    • Video, tüm sistemleri bir arada hızlı tekrar etmeyi amaçlıyor ve özellikle sınava yönelik hızlı tekrar yapmak isteyenler için faydalı.
    • Bir sinir hücresi hücre gövdesi, dentrit ve akson olmak üzere üç kısımdan oluşur.
    • Sinir sistemi sinir dokudan meydana gelir ve bu doku nöron ve glia hücrelerinden oluşur.
    01:30Nöronların Özellikleri
    • Nöronlar sinir sisteminin yapı ve görev birimidir, uyarıyı alır, değerlendirir ve cevap oluşturarak tepki oluşumunu sağlar.
    • Gliya hücreleri nöronları destek veren hücrelerdir ve nöronların sayıca daha az, gliya hücrelerinin sayıca daha fazla olduğu belirtilmiştir.
    • Nöronların sentrozomu olmadığı için genellikle bölünemezler, ancak beyindeki hipokampüs bölgesindeki sinir hücrelerinin bölünebildiği araştırmalar yapılmıştır.
    02:17Akson Üzerindeki Yapılar
    • Akson üzerinde miyelin kılıf ve ranvier boğumu bulunur, miyelin kılıfın olması impuls iletiminin daha hızlı gerçekleşmesini sağlar.
    • Ranvier boğumu, miyelin kılıfların kesintiye uğradığı yerdir ve bir hücrede miyelin kılıf bulunmak zorunda değildir.
    • Ranvier boğumu impuls iletim hızını etkilemez, sadece impulsun varış süresini etkiler.
    04:04Gliya Hücreleri
    • Gliya hücreleri şivan hücresi, oligodendrositler, astrositler, efendim hücreleri ve mikroglialar olmak üzere beş gruba ayrılır.
    • Çevresel sinir sistemine miyelin kılıf üretenlere şivan hücreleri, merkezi sinir sistemine miyelin kılıf üretenlere oligodendrositler adını veririz.
    • Astrositler kan-beyin bariyerini oluşturarak toksinlerin girmesini engeller, efendim hücreleri beyin-omurilik sıvısının oluşumuna katılır ve mikroglialar iltihaplanma ve kanamalarda savunma elemanı olarak görev alır.
    05:30Nöronların Türleri
    • Nöronlar duyu, ara ve motor nöron şeklinde olmak üzere üçe ayrılmıştır.
    05:38Sinir Sisteminde Nöronlar
    • Impuls iletiminde dışarıdan gelen uyarı duyu nöronu tarafından alınıp, ara nöron ve motor nöron aracılığıyla tepki oluşumu sağlanır.
    • Duyu nöronu, iç ve duyu organlardaki reseptörlerden aldığı uyarıları merkezi sinir sistemine taşıyan nöronlardır ve getirici nöron olarak adlandırılır.
    • Ara nöron, merkezi sinir sisteminde (beyin ve omurilikte) bulunur, duyu nöronundan aldığı uyarıyı değerlendirir, cevap oluşturur ve motor nöronlara iletir.
    06:54Motor Nöronlar ve Duyu Nöronlarının Önemi
    • Motor nöronlar, ara nöronlardan gelen cevabı motorlara ileterek tepki organına yanıt oluşumunu sağlar ve götürücü nöron olarak adlandırılır.
    • Duyu nöronları zarar görmüş kişilerde (örneğin Osmanlı tokadı vuran kişilerin ellerinde) hissetme yeteneği kaybolur ancak hareket etme yeteneği devam eder.
    • Ara nöronlar çalışmayan kişilerde (felç durumunda) his ve tepki oluşmaz, motor nöronlar zarar görmüş kişilerde (botoks uygulaması sonrası) tepki organları hareket etmez.
    08:11Sinir Hücrelerinde Impuls İletimi
    • Bir sinir hücresinde "ya hep ya hiç" prensibi geçerlidir; eşik değerin altındaki uyarılara tepki verilmezken, eşik değer veya üzerinde ne kadar uyarı verilirse verilsin aynı şiddette tepki verilir.
    • Çok sayıda sinir hücresi (sinir demeti) olduğunda "merdiven etkisi" görülür; değerler birbirinden farklı olduğu için farklı tepkiler oluşur.
    • Sinapstaki impuls iletimi aksondan dente doğru gerçekleşir ve nörondakinden daha yavaş olur.
    09:44Sinapstaki Impuls İletimi Süreci
    • Akson ucundan impuls girişi olduğunda, sinaptik boşlukta bulunan kalsiyumlar aksona girer ve sinaptik keselerden nörotransmitter madde salgılanmaya başlar.
    • Nörotransmitter maddelerin salgılanması egzositoz olarak adlandırılır ve ATP enerjisi harcanır.
    • Nörotransmitter maddeler sinaptik boşlukta etrafa yayılır, dente üzerindeki reseptörlerle bağlantı kurar ve sodyum kapıları açılarak uyarı içeri girer, depolar durumu gerçekleşir ve uyarı aksondan dente doğru geçer.
    11:14Impuls İletim Hızını Etkileyen Faktörler
    • Miyelin kılıfın bulunması impuls iletim hızını artırır, miyelinsiz olanlarda ise daha yavaş olur.
    • Akson çapı kalınsa impuls iletim daha hızlı, ince ise daha yavaş gerçekleşir.
    • Sinaps sayısı fazla olduğunda impuls iletim daha yavaş olur çünkü sinapslar aksondan dente doğru gerçekleşir.
    12:18Impuls Sayısını Etkileyen Faktörler
    • Impuls sayısını etkileyen faktörler uyaranın şiddeti, süresi ve frekansıdır.
    • Impuls sayısını etkileyen faktörler impuls hızını etkilemez, sadece tepkisel şiddet üzerinde etki yapar.
    • Impuls sayısı fazla olduğunda, verilen şiddette daha fazla tepki oluşur; örneğin bir bardağı sıcak veya soğuk olarak algılama gibi.
    13:12Impuls İletiminde Enerji
    • İnsanlarda bir impuls iletimi için gerekli olan enerji oksijenli solunumdan karşılanır.
    • Glikoz molekülleri oksijen ile parçalanarak yapı birimlerine ayrılır.
    • Glikoz ve oksijenin miktarı azalırken karbondioksit ve suyun miktarı artar, ayrıca ısı ve enerji miktarı da artar.
    13:41Sinir Sisteminin Genel Yapısı
    • İnsan sinir sistemi merkezi sinir sistemi ve çevresel sinir sistemi olmak üzere ikiye ayrılır.
    • Merkezi sinir sistemi beyin ve omurilik olmak üzere ikiye ayrılır.
    • Beyin ön beyin, orta beyin ve arka beyin olmak üzere üçe ayrılır.
    14:03Beynin Bölümleri
    • Ön beyin uç beyin ve ara beyin olmak üzere ikiye, ara beyin ise talamus, hipotalamus ve epi talamus olmak üzere üçe ayrılır.
    • Arka beyin beyincik, omurilik soğanı ve ponz olmak üzere üçe ayrılmıştır.
    • Çevresel sinir sistemi duyu bölümü ve motor bölümü olmak üzere ikiye ayrılır, motor bölümü de somatik ve otonom sinirlerden oluşur.
    14:46Ön Beyin ve Uç Beyin
    • Ön beyin beynin en büyük bölümüdür ve uç beyin ve ara beyin olmak üzere ikiye ayrılır.
    • Beyin ve beyincikte dışta boz, içte ak madde bulunurken, omurilik ve omurilik soğanında dışta ak, içte bozma madde bulunur.
    • Uç beyin (beyin kabuğu) istemli davranışlardan sorumlu merkezdir ve sağ ve sol yarım küreden oluşur.
    16:27Uç Beyinin Yapısı ve Fonksiyonları
    • Uç beyin sol ve sağ yarım küreden oluşur ve bu yarım küreler frontal lob, temporal lob, oksipital lob ve parietal lob olmak üzere dörde ayrılır.
    • Frontal lob gelişmiş olan insanlar çok konuşan insanlardır çünkü konuşma ve yazma merkezi burasıdır.
    • Uç beyni çıkarılmış bir güvercin havaya atılırsa uçabilir ancak kendi kendine uçamaz, tepki veremez, kendiliğinden yürüme yapamaz ve önüne gelen yiyeceği yiyemez.
    18:08Ara Beyin ve Hipotalamus
    • Ara beyin talamus, hipotalamus ve epi talamus olmak üzere üçe ayrılır.
    • Epi talamus epifiz bezinin bulunduğu bölümdür ve burada melatonin hormonu salgılanır.
    • Hipotalamus vücudun müdürüdür ve endokrin sistemde hipofiz bezi ve iç organların denetlenmesini, homenin devamlılığını, kan basıncını, vücut sıcaklığını, metabolizmayı, uyku-uyanıklığı, cinsel davranışları, heyecanı, stresi, iştah ve su dengesini ayarlar.
    19:31Orta Beyin ve Arka Beyin
    • Orta beyin ön ve arka beyin arasında köprü görevi yapar, kas tonusu, vücut duruşu ve görme-işitme reflekslerinin kontrol edildiği yerdir.
    • Arka beyin beyincik, omurilik soğanı ve ponz olmak üzere üç bölümden oluşur.
    • Beyincik vücudun dengeli duruşunu kontrol eder, kulaktaki yarım daire kanalları ve gözle birlikte dengeyi sağlar.
    21:36Omurilik Soğanı ve Pons
    • Omurilik soğanı (hayat düğümü) yaşamsal faaliyetlerin kontrol merkezidir ve hapşırma, çiğneme, öksürme, yutma, kusma gibi olayların kontrol merkezidir.
    • Omurilik soğanının zarar görmesi kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanır.
    • Beyinden çıkıp vücuda giden sinirler omurilik soğanında çapraz yapar, duyu organlarından gelenler ise omurilikte çapraz yapar.
    22:17Merkezi Sinir Sistemi
    • Beyincik yarım küreleri arasında impuls iletimini sağlayan kısım, omurilik soğanı ile birlikte soluk alıp vermede görev alır ve omurilik soğanı ile orta beyin birleşmesi sonucu beyin sapı meydana gelir.
    • Beyin sapı omurilik soğanı ve orta beyinle bağlantı yapar, omurilik soğanı hasar görmesi sonucunda beyin ölümü gerçekleşir ve bu durumda sadece kalp atar.
    • Omurilik, omurga içerisinde bulunan ve meninge zarları ile korunan bir sinir demetidir ve beyin-omurilik sıvısı içerir.
    23:11Omurilik Yapısı ve Çaprazlama
    • Omurilik dorsal kök (arka kök) ve ventral kök (ön kök) olmak üzere iki kısımdan oluşur, bir uyarı dorsal kökten giriş yaparken ventral kökten çıkış yapar.
    • Beyinden gelenler omurilik soğanında çapraz yaparken, duyu organlarından gelip beyne taşınan impuslar omurilikte çapraz yapar.
    • Reflekslerdeki impulslar genellikle çapraz yapmaz, uyku durumu bunun dışında bir durumdur.
    25:10Çevresel Sinir Sistemi
    • Çevresel sinir sistemi duyu ve motor bölümü olmak üzere ikiye ayrılır, motor bölümünde otonom sinirler ve somatik sinirlerden oluşur.
    • Çevresel sinir sistemi beyin ve omurilikten çıkarak vücuda dağılan sinirlerden oluşur, omurilikten otuzbir çift, beyinden ise oniki çift sinir çıkar.
    • Vagus siniri beyinden çıkan önemli bir sinirdir ve mide, karın ve kalp-akciğer arasında birçok organın çalışmasını kontrol eder.
    25:57Nöronlar ve Sinir Sistemleri
    • Çevresel sinir sisteminin duyu bölümü iç ve dış çevreden gelen uyarıları alarak merkezi sinir sisteminin getirdiği için getirici nöron adını verir.
    • Motor bölümü oluşan cevabı tepki organına götürür, bu nedenle tepki organı taşıdığı için götürücü nöron adını verir.
    • Motor bölümü görev ve işleyiş bakımından somatik sinirler (bilinçli hareketlerin gerçekleşmesinden sorumlu) ve otonom sinirler (otomatik olarak gerçekleşen, iç organların çalışmasını düzenleyen) olmak üzere ikiye ayrılır.
    26:45Otonom Sinir Sistemi
    • Otonom sinir sistemi birbirine zıt çalışan sempatik ve parasempatik sinirlerden oluşur.
    • Sempatik sinirler her şeyi hızlandırır (sindirim sistemi ile ilgili olaylar hariç), parasempatikler ise her şeyi yavaşlatır (sindirim sistemi ile ilgili olaylar hariç).
    27:09Hormonların Genel Özellikleri
    • Hormonlar organik yapıda olup endokrin bezler tarafından üretilip hedef hücre kan yoluyla taşınır.
    • Hormonlar sadece kanla taşınır, başka hiçbir şekilde taşınmazlar ve etki ettiği organa hedef organ adı verilir.
    • Hormonlar kanda belli bir seviyeye gelmeleri gerekiyor, kanda çok az miktarda bulunsalar bile vücuttan atabilmeniz uzun sürede gerçekleşir.
    27:46Hormonların Etki Özellikleri
    • Hormonlar protein yapılı veya yağ yapılı olabilir, protein yapılı olanlar hücre zarındaki reseptöre bağlanarak etki gösterebilirken, yağ yapılı olanlar direkt etki gösterebilir.
    • Büyüme hormonu ve tiroksin hormonu tüm vücuda etki eder çünkü bütün vücuda reseptörler vardır.
    • Aynı bezden salgılanan farklı hormonlar aynı organ üzerinde farklı etki yapabilir (örneğin pankreastan salgılanan insülin ve glikogon), farklı bezlerden salgılanan farklı hormonlar ise aynı organ üzerine benzer etki gösterebilir (örneğin hipofiz bezinden salgılanan büyüme hormonu ve tiroid bezinden salgılanan tiroksin hormonu).
    29:21Endokrin Sistemdeki Bezler
    • Endokrin sistemde üç tane bez vardır: endokrin bez (iç salgı bezi), egzokrin bez (dış salgı bezi) ve karma bez (hem iç hem dış salgı bezi).
    • Karma bezler mide, pankreas ve eşeysel bezler örnek verilirken, egzokrin bezler ter bezi, tükürük bezi ve süt bezi örnek verilir.
    • Endokrin bezler hipofiz bezi, tiroid bezi ve böbrek üstü bezi örnek verilir.
    29:53Hipotalamus ve Hipofiz Bezi
    • Hipotalamus endokrin sistemi müdürüdür, hipofiz bezinin ve iç organların çalışmasını denetleyen ve düzenleyen sistemlerden biridir.
    • Hipotalamus homestezinin devamlılığı için önemli olup, iştahı, vücut ısısını, metabolizmayı, korku ve stresi, uyku ve uyanıklığı, su ve iyon dengesini ayarlayarak hormon üretiminde görev alır.
    • Hipofiz bezi hipotalamusun bir uzantısı şeklinde olup beyinde bulunur, ön ve arka lob olmak üzere iki kısmı vardır; ön lob hormon üretirken arka lob üretmez ancak salgılanır.
    30:59Hipofiz Bezi ve Hormonları
    • Ön noktan hormon salgılanması için hipofizden önce relazing faktör adı verilen salgılatıcı faktör salgılanması gerekir.
    • Hipofiz bezinin hormonları önlü hormonları ve arkeolog hormonları olmak üzere ikiye ayrılır.
    • Hipotalamus tarafından üretilen hormonlar hipotalamus hormonları olarak adlandırılır, ADH ve oksitosin hariç kalanlar önlü hormonlardır.
    31:37Hipofiz Bezi Önlü Hormonları
    • TSH (Tiroid Uyarıcı Hormon) tiroid bezinden tiroksin ve kalsitonin hormonlarının salgılanmasını sağlar, fazla salgılanması guatr hastalığına neden olur.
    • ACT (Adrena Kortikotropik Hormon) böbrek üstü bezinin kabuk kısmını uyararak kortizol ve aldosteron gibi steroid yapılı hormonların salgılanmasını sağlar.
    • MS (Melanosit Uyarıcı Hormon) deriye renk veren melanin pigmentinin üretildiği melanosit hücreleri uyarır ve yağ metabolizması ile ilgili işlevi vardır.
    32:54Büyüme Hormonu ve Diğer Önlü Hormonlar
    • SH (Büyüme Hormonu) tüm vücutta protein sentezini, metabolizmayı hızlandırır, kas, kemik ve kıkırdak gelişimini artırır; çocuklukta az salgılanırsa cücelik, fazla salgılanırsa delik oluşur.
    • FSH (Folikül Uyarıcı Hormon) dişi yumurtalıktaki folikülleri uyararak yumurta oluşmasını ve östrojen hormonu üretilmesini sağlar, erkeklerde testisleri uyararak sperm üretilmesini sağlar.
    • LH (Niteinleştirici Hormon) dişilerde ovülasyonu ve folikül kesesinin sarı cisme dönüşmesini sağlar, östrojen ve progesteron hormonlarının salgılanmasını sağlar, erkeklerde testosteron hormonu salgılanmasını sağlar.
    34:20Prolaktin ve Arkeolog Hormonları
    • LT (Prolaktin) hamilelik boyunca süt bezlerinin gelişimini ve sütün üretilmesini sağlar, korkup sütun devamlılığını sağlar ve annelik içgüdüsünün oluşmasında etkilidir.
    • Arkeolog hormonları (ADH ve oksitosin) hipotalamus tarafından üretilir, gerektiğinde hipofizin arkeolog bundan salgılanır.
    • Oksitosin (Suni Sancı) doğum sırasında rahim kaslarının kasılması ile doğumun gerçekleşmesini sağlar, doğumun gerçekleşmesiyle birlikte süt bezlerine sütün salgılanmasını sağlar ve annelik içgüdüsü üzerinde etkilidir.
    35:22ADH Hormonu ve Şekersiz Şeker Hastalığı
    • ADH (Antidiüretik Hormon) kanın ozmotik basıncının ayarlanmasında görevlidir, böbreklerden suyun geri emilimini sağlar.
    • ADH eksikliğinde suyun geri emilimi az olur, böbreklerdeki su kaybı fazla olur, idrarda fazla su olduğu için idrar hipotonik olur.
    • ADH eksikliğinde kişinin su ihtiyacı fazla olur, çok su içtiği için sık idrara çıkar, bu hastalığa şekersiz şeker hastalığı denir.
    36:58Tiroid Bezi ve Hormonları
    • Tiroid bezi gırtlakta bulunan iki loptan oluşan, kan damarlarının en yoğun olduğu bezdir ve tiroksin ve kalsitonin hormonlarını salgılar.
    • Tiroksin hormonu metabolizmanın hızlanmasında görevlidir, oksijen kullanımını, besin sindirimini, enerji üretimini, protein sentezini ve nabız-tansiyonu artırır.
    • Kalsitonin hormonu kandaki kalsiyum seviyesini düzenler, kalsiyum seviyesi arttığında böbreklere etki ederek kalsiyumun geri emilimini azaltır ve idrarla daha fazla kalsiyum atılmasını sağlar.
    38:19Paratiroid Bezi ve Parathormon
    • Paratiroid bezine tiroid bezine yerleşmiş bezelye büyüklüğündeki ve dört parçadan oluşan bir bezdir.
    • Parathormon az salgılanırsa tetani hastalığı (kramp) meydana gelirken, fazla salgılandığında kemiklerdeki kalsiyum miktarı azalır ve kemikler zayıflar.
    • Parathormon kandaki kalsiyum miktarını artırır: kemikten kana kalsiyum geçişini sağlar, böbreklerdeki kalsiyum geri emilimini hızlandırır ve ince bağırsaktaki kalsiyum geri emilimini hızlandırır.
    39:08Böbrek Üstü Bezi ve Hormonları
    • Böbrek üstü bezinin iç kısmı öz bölgesi, dış kısmı kabuk bölgesi olarak adlandırılır ve adrenalin ve noradrenalin gibi hormonları üretir.
    • Kabuk bölgesi kortizol, aldosteron, östrojen, progesteron ve testosteron gibi steroid yapılı hormonları üretir ve ACTH etkisiyle salgılanır.
    • Kortizol (glikotik) uzun süreli açlıkta protein ve yağ depolarının parçalanarak glikoza dönüşmesini sağlar, ancak fazla kullanılması bağışıklık sistemini baskılar.
    40:31Aldosteron ve Öz Bölgesi Hormonları
    • Aldosteron mineral kortikoid hormonudur, sodyum ve suyun geri emilimini artırır, potasyum geri emilimini azaltır ve kan basıncını yükseltir.
    • Adrenalin ve noradrenalin sevinç, heyecan, stres durumlarında salgısı artan hormonlardır, adrenalin daha merkezi hormondur.
    • Adrenalin sindirim faaliyetlerini yavaşlatır, kalp atımını hızlandırır, kan basıncını yükseltir ve glikojenin glikoz yıkımını sağlayarak kan şekeri yükselmesine neden olur.
    42:19Pankreas ve Hormonları
    • Pankreas karma bezdir, hem hormon hem enzim üretir ve iki kısımdan oluşur: asinar bölge (enzim üretimi) ve Langerhans adacıkları (hormon üretimi).
    • Langerhans adacıklarının alfa hücrelerinden glukagon, beta hücrelerinden insülin hormonu üretilir.
    • Insülin kan şekerinin düşmesine neden olur, yüksek karbonhidratlı besin alındığında karaciğer ve kaslarda glikozun fazlası glikojen şeklinde depolanır.
    44:03Eşeysel Bezler ve Hormonları
    • Eşeysel bezler erkeklerde testis, dişilerde ovaryumdur ve FSH ve LH hormonları ile denetlenir.
    • Östrojen rahim iç duvarının kalınlaşmasını sağlar ve dişilere ait ikinci eşeysel karakterlerin oluşmasını sağlar.
    • Progesteron embriyonun rahime tutulmasını sağlar ve rahim duvarının gelişmesini ve beslenmesini sağlar.
    • Testosteron spermin olgunlaşmasını, erkeğe ait ikinci eşeysel karakterlerin oluşmasını sağlar ve üreme bezlerinin gelişmesini sağlar.
    45:47Diğer Endokrin Bezler
    • Epifiz bezi beyin yarım küreleri arasında bulunur ve melatonin hormonu salgılar, biyolojik saatin kontrol edilmesini sağlar.
    • Timus bezi göğüs boşluğunda bulunur, timoin hormonu salgılar ve hücre bölünmesini kontrol eder.
    • Timus bezi bağışıklık sistemine görev alan tefsitlerin işlevsel özellik kazanmasını sağlar ve FSH ve LH hormonlarının salınımını baskılayarak erken ergenliğe girmenin önüne geçer.
    47:13Reseptörler
    • Reseptörler algıladıkları uyarı çeşidine göre mekanoreseptörler, termoreseptörler, fotoreseptörler, kemoreseptörler ve ağrı reseptörleri olmak üzere beş'e ayrılır.
    • Mekanoreseptörler deri, kulak ve dilde bulunur.
    • Termoreseptörler deri ve dilde bulunur, ağrı reseptörleri beyin hariç tüm vücudumuzda bulunur, kemoreseptörler burun ve dilde bulunur, fotoreseptörler gözde bulunur.
    47:38Gözün Yapısı ve İşlevi
    • Göz, görme organı olup vücudumuzdaki reseptörlerin yaklaşık yüzde yetmişine sahip olup, bu reseptörlere fotoreseptör denir.
    • Göz, göz küresi ve göze yardımcı organlar olmak üzere ikiye ayrılır; göz küresi sert tabaka, damar tabaka ve a tabakadan oluşurken, göze yardımcı kısımlar kaşlar, kirpikler, göz kasları, gözyaşı bezi ve göz kapaklarıdır.
    • Sert tabaka gözün en dış tabakasıdır, gözü sarar ve iç yapıları korur; ön tarafında saydamlaşarak kornea adı verilen saydam tabakayı meydana getirir.
    48:42Gözün Tabakaları ve İşlevleri
    • Damar tabaka, sert ve a tabaka arasında bulunan, gözü besleyen kan damarları ve pigmentler içeren bir tabakadır; pigmentler sayesinde koyu renklidir ve fazla ışık emilir.
    • Damar tabakanın ön kısmı farklılaşarak irisi meydana getirir; irisin ortasında göz bebeği bulunur ve iris kasları sayesinde göz bebeğinin büyüklüğü ayarlanarak göze giren ışık miktarı dengelenir.
    • Damar tabaka iris etrafında kalınlaşarak kirpiksi kasları meydana getirir; kirpiksi kaslar asıcı bağların etkisiyle göz merceğinin kalınlığının ayarlanmasını sağlar ve bu olaya göz uyumu denir.
    50:49Gözün İç Yapısı ve Görme Olayı
    • A tabaka (retina), gözün en iç tabakasıdır ve burada çubuk ve koni reseptörleri bulunur; çubuk reseptörleri siyah-beyaz algılama ve az ışıklı ortamda görme sağlarken, koni reseptörleri cisimlerin renklerini algılama ve yeterli ışığın bulunduğu ortamda görme sağlar.
    • Koni reseptörleri sarı beneğin merkezinde, çubuk reseptörleri ise çevresinde bulunur; bu nedenle karşıya baktığımızda önce şeklini sonra rengini algılarız.
    • Gözün arkasından çıkan ve beyne giden sinirlerin olduğu ancak reseptörlerin bulunmadığı kör nokta vardır; kornea ve mercekten geçen ışınların retina üzerine düştüğü bölgede sarı nokta (sarı benek) adı verilir.
    51:57Görme Olayının Sıralaması
    • Görme olayında ışınlar önce korneaya (saydam tabaka) gelir, sonra göz bebeğine geçer ve ikinci kırılacağı yer olan göz merceğine ulaşır.
    • Göz merceğinden sonra görüntü retinada toplanır ve sarı benek üzerine düşer; sinirler aracılığıyla retinada bulunan reseptörler sayesinde impuls oluşur.
    • Impulslar önce soğurur, sonra beyin kabuğuna iletilir ki görüntü düz ve net bir şekilde algılanması sağlanır.
    52:36Kulakın Yapısı ve İşlevi
    • Kulak, dış kulak, orta kulak ve iç kulak olmak üzere üç kısımdan oluşur; dış kulakta kulak kepçesi ve kulak yolu, orta kulakta kulak zarı, çekiç, örs, üzengi ve üstteki borusu, iç kulakta ise kutulumcu kesecik, yarım daire kanalları ve salyangoz bulunur.
    • Orta kulak, kulak zarı ile dış kulaktan, oval ve yuvarlak pencere ile iç kulaktan ayrılır; çekiç, örs ve üzengi vücudumuzdaki en küçük kemiklerdir ve kulak zarından gelen ses titreşimlerini kuvvetlendirerek iç kulağa iletirler.
    • Östaki borusu yutağı açıldığı için dış ortamda iç ortam arasındaki basınç farkı dengelenir ve kulak zarının patlaması engellenir.
    53:47İç Kulak ve İşitme Olayı
    • İç kulakta işitme ve dengeden sorumlu merkezler vardır; dalız ve salyangoz işitmeden sorumlu, dengeden sorumlu olan yerler tulumcu kesecik ve yarım daire kanallarıdır.
    • Salyangoz, en üstte vestibüler kanal, ortada kohler kanal ve en altta timpanik kanal olmak üzere üç kanaldan oluşur; vestibüler kanal ve timpanik kanalda perilen sıvısı, kohler kanalda endolenm sıvısı vardır.
    • Kohler kanalın en altında bulunan korti organı, asıl işitmeden sorumlu merkezdir; işitme olayında ses dalgaları kulak kepçesinden kulak yolu, kulak zarı, çekiç, örs, üzengi, oval pencere, dalız, salyangoz ve korti organından geçerek duyu sinirleri oluşturur ve beyin kabuğuna iletilir.
    56:04Denge Olayı
    • Denge olayında yarım daire kanalları dönme, yavaşlama, hızlanma gibi açısal hareketleri kontrol ederken, tulumcuk ve kesecik doğrusal hareketleri (vücudun dik duruşu, yerçekimine yönelik hareketler) kontrol eder.
    56:27Duyu Organları
    • Burun hem solunum organı hem de koku alma organıdır; koku taneciklerinin mukus içerisinde çözülmesi gerekir.
    • Dilde bulunan papilli (tat tomurcukları) yaşlandıkça azalır ve mukus içerisinde çözünen besinleri algılar.
    • Deri, epitel ve bağ dokudan oluşan dokunma duyusunun algılandığı bir organdır; üst kısmı epidermis, alt kısmı dermis olarak adlandırılır.
    58:01Epidermis ve Dermis
    • Epidermis kan damarları ve sinirlerin bulunmadığı, bağ dokudan difüzyonla beslenen bir tabakadır; korun tabakası ölü hücrelerden, Malpigi tabakası canlı hücrelerden oluşur.
    • Epidermisin kalınlığı vücudun her yerinde aynı değildir; fiziksel baskının çok olduğu yerlerde (avuç içi, topuk) daha kalındır.
    • Dermis'te bağ doku, kan damarları, sinirler, duyu reseptörleri, kıl kökü, elastik ve kolajen lifler, ter ve yağ bezi bulunur.
    59:10Duyu Reseptörleri
    • Mekan reseptörleri arasında pain (cisimci basıncı), meissner (cisimci dokunma), pain (dokunma, aşırı sıcak ve iltihaplanma), krause (cisimci soğuğu) ve raffine (cisimci sıcaklığı) bulunur.
    • Duyu organlarından sonra destek ve hareket sistemine geçilir.
    59:46Destek ve Hareket Sistemi
    • Destek ve hareket sistemi iskelet sistemi ve kas sistemi olmak üzere ikiye ayrılır.
    • İskelet sistemi kıkırdak doku ve kemik dokudan, kas sistemi ise çizgili, düz ve kalp kısımdan meydana gelir.
    1:00:03Kıkırdak Doku
    • Kıkırdak doku hücrelerine kondrosit, ara maddesine ise kondrin adı verilir; kan damarları yoktur ve bağ dokudaki damarlardan difüzyonla beslenir.
    • Kıkırdak dokunun üç çeşidi vardır: hiyalin kıkırdak (kollajen lif), elastik kıkırdak (elastik lif) ve fibröz kıkırdak (kollajen lif).
    • Hiyalin kıkırdak embriyonik dönemde omurgaların iskeletini oluşturur, elastik kıkırdak bükülmeye karşı dayanıklıdır, fibröz kıkırdak ise basıncı ve çekmelere karşı aşırı dayanıklıdır.
    1:02:04Kemik Doku
    • Kemik doku embriyonik dönemdeki hiyalin kıkırdağın gelişmesiyle oluşur, kan damarları ve sinirler bakımından zengindir.
    • Kemik doku hücresine osteosit, ara maddesine o sayın, kemik yapıcı hücrelere osteoblast, kemik yıkıcı hücrelere ise osteoklast denir.
    • Kemik doku sert ve süngerimsi kemik doku olmak üzere ikiye ayrılır; sert kemik doku bütün kemiklerin dış yüzeyinde bulunur, süngerimsi kemik doku ise daha içeride bulunur.
    1:03:36Kemiklerin Şekilleri
    • Şekillerlerine göre kemikler uzun, kısa, yassı ve düzensiz şekilli kemikler olmak üzere dörde ayrılır.
    • Tüm kemiklerin dış yüzeyini saran perios zar, kemiğin enine kalınlaşmasını, beslenmesini ve onarılmasını sağlar.
    • Uzun kemiklerde sarı kemik iliği bulunur, epifiz plağı kemiğin boyuna uzamasını sağlar.
    1:04:18Kemik Türleri
    • Uzun kemikler (kol, bacak, uyluk, kaval, baldır, pazu, ön kol, dirsek) içinde sarı kemik iliği bulunur ve epifiz plağı adı verilen yapı sayesinde boyunca büyüme sağlar.
    • Uzun kemiklerde süngerimsi kemik doku sıkı kemik dokudan daha azdır, kısa kemik, yassı kemik ve düzensiz şekilli kemiklerde ise tersi bir oran vardır.
    • Epifiz plağı 19-23 yaşlar arasında kemikleşir ve bu sayede boyunca uzama durur.
    1:05:10Kısa ve Düzensiz Şekilli Kemikler
    • Kısa kemikler uzunlukları, genişlikleri ve kalınlıkları hemen hemen birbirine yakın olan kemiklerdir ve süngerimsi kemik dokunun miktarı sıkı kemik dokudan fazladır.
    • Kısa kemiklerde, yassı kemiklerde ve düzensiz şekilli kemiklerde sarı kemik iliği bulunmaz.
    • Kısa kemiklerin, yassı kemiklerin ve düzensiz şekilli kemiklerin genel özellikleri çok ezberlenmeye gerek yoktur.
    1:05:45Eklemler
    • Kemiklerin birbirine bağlanma bölgeleri eklem adı verilir ve hareket derecelerine göre oynar, yarı oynar ve oynamaz olmak üzere üçe ayrılır.
    • Oynar eklemlerde (kol, bacak) eklem kapsülü ve sinovyal sıvı bulunur, bu yapılar rahat hareket etmeyi sağlar.
    • Yarı oynar ve oynamaz eklemlerde (kafatası, sarı, kuyruk sokumu omurları) eklem kapsülü ve sinovyal sıvı yoktur, oynamaz eklemler ise hareketsizdir.
    1:07:09Kas Türleri
    • Kaslar çizgili kas, düz kas ve kalp kası olmak üzere üçe ayrılır.
    • Kas hücresinin zarına sarkolemma, sitoplazmasına sarkoplazma, mitokondrisine sarkozom, endoplazmik retikulumuna sarkoplazmik retikulum adı verilir.
    • Kaslarda aktin (açık renkli iplikçikler) ve miyozin (koyu renkli iplikçikler) adı verilen fibriller bulunur ve kaslar kasılıp gevşeme özelliğine sahiptir.
    1:07:48Çizgili Kaslar
    • Çizgili kaslar istemli olarak çalışan, vücuttan en fazla bulunan kas çeşididir, hızlı ve güçlü kasılır, çabuk yorulur.
    • Çizgili kas hücreleri uzun ve silindirik şekildedir, çok çekirdeklidir ve çekirdekler kenardadır, enine bantlaşma gösterirler.
    • Çizgili kaslar sitoplazmasında oksijen depolayabilen ve demir içeren miyoglobin pigmentinin olduğu için kırmızı renkli görünür, oksijenli solunum yapar ve oksijen yetersizliğinde laktik asit fermantasyonu yapar.
    1:08:46Sarkomer Yapısı
    • Sarkomer, iki Z çizgisi arasında kalan kasılma birimidir.
    • Aktin ipliklerinin bulunduğu bölgeye I bandı, miyozin ipliklerinin boyuna A bandı, iki aktin arasındaki bölgeye H bandı adı verilir.
    • Kasılma ve gevşeme sırasında bu yapıların miktarları değişir.
    1:09:33Düz Kaslar
    • Düz kaslar istemsiz olarak çalışan, iç organlarda (kalp hariç) bulunan kaslardır.
    • Düz kas hücreleri tek çekirdeklidir ve çekirdekler hücrenin ortasındadır, yavaş, düzenli ve uzun süreli kasılır, bantlı yapı göstermez.
    • Düz kaslar sinirsel, hormonal ve fiziksel uyarılarla kasılır, oksijenli solunum yapar ancak laktik asit fermantasyonu yapmaz.
    1:10:21Kalp Kası
    • Kalp kası sadece kalpte bulunur, yapısı bakımından çizgili kas benzer, çalışma prensibi bakımından düz kas benzerdir.
    • Kalp kası otonom sinir sistemi kontrolünde çalışır, kasılıp gevşemesi düz kastan hızlı ancak çizgili kastan yavaştır.
    • Kalp kası, tipleri çizgili kas gibi ama çalışmaları düz kas gibidir.
    1:10:54Kas Kasılması Mekanizması
    • Kas kasılması sırasında H bandı, I bandı ve sarkomer boyu kısalır ancak hacim değişmez.
    • A bandı, hacim ve aktin-miyozin boyu değişmez.
    • Motor uç plak, kas hücresi ve sinir hücresinin birbirine bağlantı yaptığı bölgedir.
    1:12:33Kas Kasılması Mekanizması
    • Sinir hücresi ile impuls motor uç plağı gelince, sinaptik keselerden salgılanan asetilkolin nörotransmitter maddesi kas hücre zarına gelerek uyartı meydana getirir ve depolarize olur.
    • Depolarize olma sırasında sodyum kanalları açılır, sodyumlar sarkoplazmaya geçer ve sarkoplazmik retikulumdan kalsiyumlar sitoplazmaya gelir.
    • Kalsiyumların salgılanması ATP az enziminin aktifleştirmesini sağlar, ATP hidroliz edilir ve açığa çıkan enerji ile aktin ve miyozin ipliklerinin birbiri üzerine kayması kas kasılmasını sağlar.
    1:14:39Kas Kasılmasında Kimyasal Enerji Kaynakları
    • Kas kasılmasında kullanılan kimyasal enerji kaynaklarının sıralaması: önce mevcut ATP, sonra kreatin fosfatların kreatine dönüşmesi sırasında açığa çıkan enerji, ardından glikoz, glikojen, yağ ve en son protein.
    • Proteinlerin bitmesine sebep olduğu için, enerji elde etmek için protein basamağına gelmiş bir kişinin hayatının ciddi şekilde zarar gördüğünü ve öleceğini söyleyebiliriz.
    • Kas kasılması sırasında glikoz ve oksijen miktarı azalırken, karbondioksit, su ve ısı miktarı artar, glikojen azalır, ADP ve inorganik fosfat miktarı artar, kreatin fosfat miktarı azalırken kreatin miktarı artar ve pH azalır.
    1:16:52Sindirim Sistemi
    • Sindirim, büyük moleküllü besinlerin yapı taşlarına kadar parçalanması olayıdır ve mekanik (enzim kullanılmaz) ve kimyasal (enzim ve su kullanılır) olmak üzere iki şekilde gerçekleşir.
    • Sindirim olayında ATP enerjisi harcanmaz, ortamda bulunan aktivasyon enerjisinin ısısından karşılanır.
    • Mekanik sindirimde besinlerin küçük parçalara ayrıştırılması (çenme ve safra sıvısı ile yağların yağ damlacıklarına dönüşmesi) gerçekleşirken, kimyasal sindirimde besinlerin monomerlerine ayrıştırılması (proteinin aminoasitlere dönüşmesi, nişastanın glikoza dönüşmesi) gerçekleşir.
    1:18:04Sindirim Sisteminin Kanalı ve Yardımcı Organları
    • Sindirim kanalı ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüsten oluşur.
    • Sindirime yardımcı organlar tükürük bezi, pankreas, karaciğer ve safra kesesi olmak üzere dörde ayrılmıştır.
    • Ağızda besinlerin hem fiziksel hem de kimyasal sindiriminin gerçekleştiği ilk bölümdür; kimyasal sindirim tükürük bezinden salgılanan amilaz enzimi ile, fiziksel sindirim dişler sayesinde gerçekleşir ve sadece karbonhidratların sindiriminin gerçekleştiği unutulmamalıdır.
    1:19:01Mide ve Sindirim Özellikleri
    • Mide hem fiziksel hem de kimyasal sindirim gerçekleşir ve besinlerin bulamaç haline "kis" adı verilir.
    • Midenin giriş ve çıkış kapısı olarak kardiya ve pilor adı verilen kapaklar bulunur.
    • Midede sadece proteinlerin sindirildiği, karbonhidratların sindirimi olmadığı çünkü midenin pH'sı amilaz enziminin çalışması için uygun değildir.
    1:19:45Mide Enzimleri ve Hormonları
    • Mide karma bir bezdir çünkü hem hormon hem de enzim üretir ve üretilen hormonun adı gastrin hormonudur.
    • Mide öz suyu mukus, hidroklorik asit, su ve pepsinojen içerir; mukus midenin korunmasını sağlar, hidroklorik asit pepsinojenin aktifleştirilmesinde görev alır ve ortamın pH'sını düzenler.
    • Pepsinojen aktifleşmemiş bir madde olup, aktifleştiğinde proteinlerin kimyasal sindirimini gerçekleştirir ve aktif olmadan salgılanmasının nedeni midenin kendini sindirmesini engellemektir.
    1:20:50Mide Enzim Salgılama ve Koruma
    • Midenin enzim salgılaması sinirsel, mekanik ve hormonal etkiyle olur; dışarıdan besin görüldüğünde veya çiğneme başladığında enzim salgılanır.
    • Midenin kendini korumasını sağlayan adaptasyonlar arasında pepsinojenin inaktif olarak salgılanması, mide iç yüzeyinin mukus ile kaplı olması ve gastrin hormonunun sadece ihtiyac halinde salgılanması bulunmaktadır.
    • Hidroklorik asit ve pepsinojenin midenin farklı bölümlerinden salgılanması ve mide iç yüzeyinin sürekli yenilenmesi de midenin korunmasını sağlar.
    1:21:57İnce Bağırsak ve Sindirim
    • İnce bağırsakta kimyasal sindirim gerçekleşir ve tamamlanır; içerisinde virüs ve mikrovillüs adı verilen yapılar sayesinde emilim yüzeyi artırılmıştır.
    • İnce bağırsak mide ve kalın bağırsak arasında bulunan karma bir bezdir ve üç kısımdan oluşur: onikiparmak bağırsağı, jejun ve kıvrımlı bağırsak.
    • İnce bağırsağın ilk kısmı olan onikiparmak bağırsağına besinler geldiğinde enterogast, sekrettin ve kolesistokinin hormonları salgılanır.
    1:23:10İnce Bağırsak Hormonları ve Enzimleri
    • Enterogast hormonu midenin uyarılmasını sağlar ve gastrin hormonu zıt bir etki ile midenin çalışmasını durdurur.
    • Sekretin hormonu pankreas ve karaciğeri uyararak pankreastan karbonat iyonu ile pH düzenlemesini ve karaciğerde safra üretilmesini sağlar.
    • Kolesistokinin hormonu pankreas ve safra kesesini uyararak enzimlerin salgılanmasını ve safra kesesinin kasılmasına yardımcı olur.
    1:24:24İnce Bağırsak Enzimleri
    • İnce bağırsakta üretilen enzimler "mesele dağ" olarak kodlanabilir.
    • Karbonhidratları sindiren enzimler malta, sükraz, laktaz ve dekstrinaz enzimleridir.
    • Proteinlerin sindiriminden sorumlu olan enzimler enterokinaz, erepsin ve aminopeptidaz gibi enzimlerdir.
    1:25:16Kalın Bağırsak ve Sindirim
    • Kalın bağırsakta kimyasal sindirim gerçekleşmez, sadece elektrolitlerin (su ve mineral) emilimi olur.
    • Besin monomerlerin emilimi ince bağırsakta tamamlanırken, elektrolitlerin emilimi kalın bağırsakta tamamlanır.
    • Kalın bağırsakta mutalis bakteriler bulunur ve bu bakteriler B ve K vitamini üretir.
    1:26:13Sindirime Yardımcı Organlar
    • Sindirime yardımcı organlar tükürük bezimiz, karaciğerimiz, safra kesesi ve pankreas adını verdiğimiz yapılardır.
    • Pankreas karma bir bezdir; endokrin sistemde hormon üretilen kısmını Langerhans adacıklarının alfa ve beta hücreleri oluşturur.
    • Pankreas öz suyu su, baz iyonları, karbonat iyonları ve sindirim enzimlerinden oluşur; bu enzimler amilaz, tripsinojen, karboksipeptidaz, lipaz ve nükleazdır.
    1:27:33Karaciğerin Önemi ve Görevleri
    • Karaciğer, safra sıvısının üretildiği yerdir ve bu sıvıyı safra kesesine gönderir.
    • Karaciğer, zehirli maddelerin zehirsizleştirilmesini sağlar (ornitin döngüsü) ve yağların mekanik sindiriminde görev alan safra üretir.
    • Karaciğer, embriyonik dönemde alyuvar üretiminden sorumlu olup, protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasını ayarlar.
    1:28:52Karaciğerin Damar Bağlantıları
    • Karaciğerin üç tane damarla bağlantısı vardır: karaciğer atardamarı, karaciğer üstü toplardamarı ve karaciğer kapı toplardamarı.
    • Tokluktaki kan glikoz miktarının en fazla olduğu kapı toplardamarı, ardından karaciğer ve karaciğer üstü toplardamar sıralaması vardır.
    • Karaciğerde sindirim enzimi üretilmez, sadece safra üretilir.
    1:29:40Safra Kesesi ve Safra Sıvısı
    • Safra kesesi safra sıvısını üretmez, sadece depolar ve içerisinde sindirim enzimi bulunmaz.
    • Safra sıvısı koledo kanalı aracılığıyla ince bağırsağa gönderilir.
    • Sağlıklı bir insanın kanında safra bulunmaz, safra yağda eriyen vitaminlerin emilimini kolaylaştırır ve karbonat iyonları sayesinde ince bağırsağın pH derecesini ayarlar.
    1:31:16Besinlerin Kimyasal Sindirimi
    • Karbonhidratların sindirimi ağızda ve ince bağırsakta gerçekleşir, pankreastan gelen sindirim enzimleri ile tamamlanır.
    • Proteinlerin sindirimi midede ve ince bağırsakta gerçekleşir.
    • Yağların sindirimi sadece ince bağırsakta gerçekleşir.
    1:32:22Karbonhidratların Sindirimi
    • Nişasta ve glikojen suyla parçalandığında amilaz enzimi ile maltoz ve dekstrine dönüşür.
    • Dekstrin, maltozdan büyük, nişastadan küçük olan bir karbonhidrattır ve dekstrinaz enzimi ile glikoza parçalanır.
    • Maltoz, laktaz enzimi ile, sükroz ise sükraz enzimi ile parçalanır.
    1:34:10Proteinlerin Sindirimi
    • Proteinlerin sindirimi midede başlar, pepsin enzimi ile polipeptitlere dönüşür.
    • İnce bağırsakta tripsin ve kimotripsin enzimleri ile küçük polipeptitlere dönüşür.
    • Aminopeptidaz ve karboksipeptidaz enzimleri ile peptit ve tripeptitlere, sonra depeptidaz ve trippeptidaz enzimleri ile aminoasitlere dönüşür.
    1:35:52Yağların Sindirimi
    • Yağların sindirimi ince bağırsakta olur.
    • Yağların sindirimi safra suyu ve lipaz enzimi ile gerçekleşir.
    • Safra suyu karaciğer tarafından üretilir ve pankreas tarafından salgılanır.
    1:36:04Sindirim Sistemi
    • Yağlar koledo kanalı aracılığıyla ince bağırsakta nötral yağ damlacıklarına dönüştürülür ve pankreas üretilen lipaz enzimi ile yağ asidi ve gliserolle ayrılır.
    • Nükleik asitler pankreas üretilen nüklez enzimi ile nükleotitlere, nükleotitler ise ince bağırsakta üretilen nükleotidaz enzimi ile yapı birimlerine ayrıştırılır.
    • Karbonhidratların sindirimi ağızda ve ince bağırsakta, proteinlerin sindirimi mide ve ince bağırsakta, yağların sindirimi ise sadece ince bağırsakta gerçekleşir.
    1:37:30Kalp Yapısı
    • Kalbin sol tarafında triküspit (üçlü kapak), sağ tarafında mitral kapak (ikili kapak) bulunur ve sol tarafın kalınlığı daha fazladır çünkü buradan çıkan aort atardamarı vücudumuzdaki en yüksek basınca sahip damardır.
    • Kalbin tabakaları en dışta perikart tabakası, ortada yok kar tabakası, en içte endokar tabakasıdır.
    • Kalbin çalışmasının sinirsel denetiminde sağ kulakçıkta bulunan sinoatrial düğüm ve iki kulakçık arasında bulunan atrio ventriküler düğüm vardır.
    1:39:38Kan Damarları
    • Kan damarları atardamar, toplardamar ve kılcal damar olmak üzere üçtür; kan basıncına göre atar, toplardamar, kılcal damar sıralaması yapılır.
    • Atardamar duvar kalınlığı en fazla, toplam kesit alanı en az olan damardır; toplardamar duvar kalınlığı en az, toplam kesit alanı en fazla olan damardır; kılcal damar ise toplam kesit alanı en fazla olan damardır.
    • Atardamar kalpten organlara kan götürür, toplardamar organlardan kanı kalbe getirir, kılcal damar ise atar ve arasında bulunup dokular arası madde alışverişini sağlar.
    1:40:38Kan Dolaşımı
    • Küçük kan dolaşımı kanın temizlenmesini sağlar; başlangıç yeri sağ karıncık, bitiş yeri sol kulakçıktır; sağ karıncıktan akciğer atardamarı ile akciğere gider, temizlendikten sonra akciğer toplardamarı ile sol kulakçığa gelir.
    • Büyük kan dolaşımı temiz kanı dokulara veya vücudun gerekli yerlerine gönderir; başlangıç yeri sol karıncık, bitiş yeri sağ kulakçıktır; sol karıncıktan aortla bütün vücuda gönderilir, dolandıktan sonra toplardamarlarla sağ kulakçığa gelir.
    • Starlink hipotezi kan ile doku arasındaki madde geçişidir; atardamar ucunda kan basıncı 40, toplardamar ucunda kan basıncı 15'tir ve kan basıncı gitgide azalırken ozmotik basınç sabit kalır.
    1:43:27Kanın Yapısı
    • Kanın içerisinde plazma kısmı ve kan hücreleri kısmı vardır; kan hücreleri alyuvar, akyuvar ve kan pulcuklarından, plazma kısmı ise su, iyonlar ve plazma proteinlerinden oluşur.
    • Plazma proteinleri albümin, globulin, fibrinojen ve antikorlardan oluşur; antikorlar savunma sistemi elemanıdır, albümin, globulin ve fibrinojen kanın ozmotik basıncının sabit kalmasını sağlar.
    • Kan hücrelerinin görevi solunum gazlarının taşınmasını sağlamak, bağışıklıkta görev almak ve pıhtılaşma da görev almaktır; alyuvarlar embriyonik dönemde karaciğer ve dalakta, ergin dönemde kırmızı kemik iliğinde üretilir; akyuvarlar kemik iliği ve lenf düğümlerinde üretilir; kan pulcukları kemik iliğinde üretilir ve pıhtılaşmada görev alır.
    1:44:18Kan Pıhtılaşması
    • Kan pulcukları (trombositler) hasarlı bölgeye yapışarak tıkaç görevi görür.
    • Kan pulcukları ve dokulardan gelen kalsiyumla birlikte pıhtılaşma faktörü salgılanır.
    • Pıhtılaşma faktörünün görevi karaciğerde üretilen protrombinin trombine dönüşmesini sağlamaktır, trombinde ise fibrinojen fibrine (kan pıhtısına) dönüşür.
    1:45:22Kan Grupları
    • Kan grupları alyuvarında bulunan antijenlere göre belirlenir: A kan grubunda A antijeni, B kan grubunda B antijeni, AB kan grubunda her ikisi de, 01 kan grubunda hiçbir antijen bulunmaz.
    • Pozitif kan grubunda alyuvarında RH antijeni vardır, negatif kan grubunda ise bulunmaz.
    • Plazmada alyuvarlarda bulunan antijenlere göre tam tersi antikorlar bulunur: 01 kan grubunda anti-A ve anti-B, negatif kan grubunda anti-RH antikorları vardır.
    1:46:20Lenf Dolaşımı
    • Lenf dolaşımının görevleri: ince bağırsakta emilen gliserol ve yağ asidi gibi besinlerin kana taşınması, dokulardan fazla dokuz sıvısının kana geri taşınması ve akyuvarları kana vererek vücut savunmasına görev yapmaktır.
    • Lenf sisteminde atardamar olmadığı için lenf sıvısı dokulardan kalbe tek yönlü olarak taşınır.
    • Lenf kılcal damarı normal kılcal damardan farklı olarak bir ucu kapalı, geçirgenliği fazla olup ödem olmasını engeller.
    1:47:39Kan ve Lenf Kılcalının İzlediği Yollar
    • Kan kılcalında glikoz, aminoasit, B ve C vitaminleri gibi maddeler taşınır ve kapı toplardamarından karaciğere, karaciğer üstü toplardamarı ile alt ana toplardamarla bağlantı yapılarak kalbin sağ kulakçığına ulaşır.
    • Lenf kılcalında yağ asidi ve gliserol gibi yağlı maddeler taşınır, lenf damarından lenf düğümlerine, peki sarnıcına, göğüs damarına ve sol köprücük altı toplardamarı ile üst ana toplardamarla bağlantı yapılarak kalbin sağ kulakçığına ulaşır.
    • İnce bağırsakta emilen ve farklı yolla taşınan besinlerin vücutta karşılaştıkları ilk yeri kalbin sağ kulakçığıdır.
    1:50:26Lenf Dolaşımının Kan Dolaşımına Katılması
    • Lenf dolaşımının kan dolaşımına katılması iki yolla olur: alt taraftan (bacak ve bağırsaktan) ve üst taraftan (baş ve göğüsten).
    • Alt taraftan gelen lenf, lenf toplardamarı ile peki sarnıcına, göğüs lenf damarına ve sol köprücük altı toplardamarı ile üst ana toplardamarla bağlantı yapılarak kalbin sağ kulakçığına ulaşır.
    • Üst taraftan gelen lenf, sağ köprücük altı toplardamarı ile üst ana toplardamarla bağlantı yapılarak kalbin sağ kulakçığına ulaşır.
    • Sağ damarının kan ile karşılaştığı yer sağ köprücük altı toplardamarı, sol damarının kan ile karşılaştığı yer sol köprücük altı toplardamarıdır.
    1:52:04Bağışıklık Sistemi
    • Bağışıklık sistemi doğal ve kazanılmış bağışıklık olmak üzere ikiye ayrılır.
    • Vücudumuzda üç savunma mekanizması vardır: giriş engellemesi, fagositozlu öldürme ve uzun süreli cevap oluşturma.
    • Bağışıklık kazanılması kalıtsal olarak (doğuştan) veya sonradan olarak (aktif ve pasif) olabilir.
    1:54:25Solunum Sistemi
    • Solunum sistemi ağız, burun, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronş, bronşçuk ve alveollerden oluşur.
    • Ağız, burun, yutak, gırtlak ve soluk borusu üst solunum yolları olarak adlandırılır.
    • Solunum sisteminde diyafram kası, memelilerde kaslı bir yapıdır ve soluk alıp verme sırasında önemli rol oynar.
    1:55:08Soluk Alma Mekanizması
    • Soluk alma aktif bir olaydır ve enerji harcanır.
    • Soluk alma sırasında kaburgalar arası kaslar kasılır, kaburga uçları yukarı hareket eder ve göğüs kafesi genişler.
    • Soluk alma sırasında diyafram kası kasılır ve düzleşir, göğüs boşluğunun hacmi artar, basıncı azalır ve gazlar yüksek basınçtan düşük basınca doğru akar.
    1:57:02Soluk Verme Mekanizması
    • Soluk verme soluk almanın tam tersidir: göğüs boşluğu hacmi azalır, karın boşluğu hacmi artar.
    • Soluk verme pasif bir olaydır ancak kasların gevşemesi sırasında enerji harcanır.
    • Adrenalin ve tiroksin hormonları metabolizma hızını artırdığı için soluk alıp verme hızını da artırır.
    1:58:04Solunum Gazlarının Taşınması
    • Oksijenin taşınması plazmada ve hemoglobine bağlanarak gerçekleşirken, karbondioksitin taşınması üç şekilde olur: plazmada çözünerek, hemoglobine bağlanarak ve karbonat iyonu şeklinde.
    • Hemoglobin, solunum gazlarının taşınmasında kullanılan hem protein hem de demir yapılı bir pigmenttir.
    • Oksijenin hemoglobine bağlanması akciğerde (alveollerde) gerçekleşirken, karbondioksitin hemoglobine bağlanması dokuda gerçekleşir.
    2:00:30Solunum Sisteminde Karbondioksit Taşıma
    • Akciğerlerde hemoglobinden ayrılan karbondioksit alveollere verilerek atmosfere verilir.
    • Karbondioksit su ile birleşerek karbonik asit yapar, bu asit hidrojen ve karbonat iyonlarına ayrışır.
    • Karbondioksit suyla birleşmesi ve karbonik asit oluşması dokuda gerçekleşirken, hidrojen ve karbonat iyonlarına ayrışması akciğerde gerçekleşir.
    2:02:07Boşaltım Sistemi Yapıları
    • Boşaltım sisteminde böbrek, üreter, mesane ve üretra bulunur.
    • Böbrek atardamarı ve toplardamarı ile bağlantılıdır.
    • Böbreğin yapısında malpike, cisimci, havuzcuk, idrar toplama kanalı, kabuk ve öz bölgesi bulunur.
    2:03:02Nefron Yapısı ve İdrar Oluşumu
    • Böbreğin en işlevsel birimi nefron olup, bir böbreğin içerisinde bir milyon tane nefron vardır.
    • Nefronun yapısında glomer kılcalı, boğma kapsülü, proksimal tüp, Henle kulbunun inen ve çıkan kolu, distal tüp ve idrar toplama kanalı bulunur.
    • İdrar oluşumu süzülme, geri emilim ve salgılama olmak üzere üç olayla gerçekleşir.
    2:04:43İdrar Oluşumunda Süzülme ve Geri Emilim
    • Süzülme glomer kılcaldan boğma kapsülüne doğru gerçekleşir ve protein, kan hücreleri, yağ molekülleri gibi büyük maddeler geçemez.
    • Proksimal tüpte su, glikoz, aminoasit, vitamin, karbonat iyonları, klor, potasyum ve sodyum geri emilir.
    • Henle kulbunun inen kolundan su, çıkan kolundan tuz geri emilir.
    2:06:14İdrar Oluşumunda Salgılama
    • Salgılama kılcaldan kanala doğru olur ve aktif taşıma ile gerçekleşir.
    • Distal tüpte hidrojen, potasyum, amonyak ve amonyum gibi maddeler aktif taşıma ile salgılanır.
    • Glikoz ve aminoasitin yüzde yüzü geri emildiği için sağlıklı bir insanın idrarında bunlar bulunmaz.
    2:07:50Erkek Üreme Sistemi
    • Erkek üreme sistemi testisler, epididim, maf, yardımcı bezler ve penisten oluşur.
    • Erkek üreme sisteminin görevleri sperm üretilmesini sağlamak, hormon salgılamak ve spermlerin dişi organı iletilmesini sağlamaktır.
    • Testisler scrotum adı verilen bir torba içerisinde bulunur çünkü karın boşluğunun sıcaklığı sperm üretimi için uygun değildir.
    2:08:52Sperm Üretimi ve Gelişimi
    • Testisler spermatogenez olayı ile sperm üretimini gerçekleştiren bir yapıdır ve bu olay seminifer tüpçüklerde gerçekleşir.
    • Seminifer tüpçüklerin içerisinde Leyding hücreleri vardır ve bu hücrelerden testosteron hormonu üretilir.
    • Spermler epididim'e geçerek olgunlaşarak hareket ve döllenme yeteneğini kazanır.
    2:10:05Spermatogenez Olayı
    • Spermatogenez ergenlikte başlar ve embriyonik dönemde başlamaz.
    • Spermatogonyum (sperm ana hücre) farklılaşarak birincil spermatosit, bu hücre mayoz bölünme geçirmesiyle ikinci spermatosit, ikinci spermatosit mayoz bölünmeyi tamamlamasıyla spermatit oluşur.
    • Spermatit testis içerisinde dölleme ve hareket yeteneği olmayan bir sperm hücresidir, bu yetenekler epididim'de kazanılır.
    2:10:56Dişi Üreme Sistemi
    • Dişi üreme sistemi yumurtalıklar, yumurta kanalı (fallopi tüpü), rahim, rahim ağzı ve vajinadan oluşur.
    • Yumurtalıklarda oogenez olayı ile yumurta üretimi ve östrojen, progesteron gibi hormonların salgılanması gerçekleşir.
    • Fallopi tüpünde yumurtanın rahme doğru ilerlemesi sağlanır, döllenme burada gerçekleşir ve zigot oluşur.
    2:12:22Oogenez Olayı
    • Oogenez (yumurta ana hücresi) ana rahminde başlar ve embriyonik gelişim sırasında gerçekleşir.
    • Embriyonik gelişim sırasında oogenez iki basamakta durur ve ergenlikte pasif halde kalır.
    • Ergenlik döneminde oogenez aktifleşir, mayoz bölünme ile ikincil osit ve bir kutup hücresi oluşur, kutup hücreleri çoğalır ve zigot meydana gelir.
    2:13:52Oogenezin Detayları
    • Oogenezin askıya alınma aşaması mayoz bir'in profaz birinde durur, ergenlik döneminde aktifleşir ve mayoz bölünmeyi bitirdikten sonra ikinci osit meydana gelir.
    • İkincil osit mayoz iki'nin metafazında durur, buradan sonra yumurta kanalına atılır.
    • İkincil osit sperm ile karşılaşırsa döllenme olur, olmazsa yumurta olarak atılır.
    2:14:51Üreme Sistemlerinin Hormonal Kontrolü
    • Erkek üreme sisteminin hormonal kontrolünde hipofiz bezinden salgılanan FSH ve LH hormonları ile sağlanır.
    • FSH'ın etkisiyle sertoli hücrelerinden inhibin hormonu üretilir ve hipofizin geribildirimi sağlanır.
    • LH hormonunun etkisiyle Leyding hücreleri uyarılarak testosteron hormonu üretilir, bu hormon erkeklere ait ikinci eşeysel karakterlerin olmasını sağlar.
    2:15:41Dişi Üreme Sisteminin Hormonal Kontrolü
    • Dişi üreme sisteminin hormonal kontrolünde de FSH ve LH hormonların etkisiyle olur.
    • FSH ovaryum uyararak yumurta üretimini ve östrojen salgılanmasını başlatır, östrojen dişilere ait ikinci eşeysel karakterlerin olmasını sağlar.
    • LH ovaryum uyararak ovülasyonun olmasına ve korpus luteum döngüsünün olmasını sağlar, korpus luteum gebelik olması durumunda sarı cismin korunmasını sağlar.
    2:17:02Menstrüel Döngü
    • Menstrüel döngü yirmisekiz günde tamamlanan bir döngüdür.
    • Döngünün içerisindeki ilk yedi gün menstrüel evre, ondört gün ovülasyon evresi olarak geçer.
    • Bir ile ondört gün arası folikül evresi, ondört ile yirmisekiz gün arası korpus luteum evresi olarak adlandırılır.
    2:17:31Menstrüel Döngünün Folikül Evresi
    • Endometrium, rahmin iç duvarının kalınlığıdır ve 28 günlük döngüde değişir.
    • Menstrüel evrede endometrium parçalanarak atılır ve daha sonra yeniden olgunlaşarak kalınlaşır.
    • Folikül evresinde hipofiz bezinden salgılanan FSH, yumurtayı uyararak östrojen salgısını başlatır.
    2:18:28Ovülasyon Evresi
    • Ovülasyon evresi 14. günde gerçekleşir ve yırtılan folikül içerisindeki yumurtanın yumurta kanalına atılmasını sağlar.
    • Yumurtlama olayı LH'nin maksimum olduğu seviyede gerçekleşir ve bu aşamada sperm ve yumurta karşılaşırsa döllenme olur.
    • Ovülasyon sonrası yırtık folikül yağ ile dolup korpus luteum adı verilen sarı cisme dönüşür.
    2:19:06Korpus Luteum Evresi ve Menstrüel Evre
    • Korpus luteum evresinde az östrojen ve çok fazla progesteron hormonu üretilir, bu da embriyonun gelişimi için endometrium tabakasını hazırlar.
    • Gebelik varsa korpus luteum bozulmaz, gebelik olmadıysa bozulur ve menstrüel aşamaya geçilir.
    • Menstrüel evre, döllenmemiş yumurtanın ve endometrium tabakasının kan ile dışarı atılmasıdır ve yaklaşık 3-7 gün sürer.
    2:20:26Döngünün Tamamlanması
    • Menstrüel evre sonunda kanda östrojen ve progesteron seviyesinin düşmesi hipofizden FSH ve LH salgısının olmasını başlatır.
    • Östrojen ve progesteron geri bildirim mekanizmasıyla FSH ve LH miktarı ayarlanır.
    • Bu şekilde yeni bir üreme döngüsü başlar.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor