Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir eğitimci tarafından sunulan tarih ve dini içerikli bir ders formatındadır. Konuşmacı, Bediüzzaman Said Nursi'nin Hutuvat-ı Sitte eseri ve Osmanlı İmparatorluğu ile İngiltere arasındaki ilişkileri anlatmaktadır.
- Video, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde İngiltere'nin politikası, William Gladstone'nin İslam düşmanlığı ve Osmanlı'ya karşı politikaları, İngilizlerin Osmanlı toplumuna etkileri ve Bediüzzaman Said Nursi'nin bu duruma karşı verdiği mücadeleleri ele almaktadır. Ayrıca, Risale-i Nur'dan alıntılar yaparak Hazreti Üstad'ın İslam ve siyaset konularındaki düşünceleri, İslam'ın korunması için gerekli mücadele anlayışı ve toplumsal sorunlara dair görüşleri aktarılmaktadır.
- Videoda ayrıca İngiliz siyasetinin temel prensipleri, Hazreti Üstad'ın İngilizlerle yaşadığı çatışmaları ve Risale-i Nur eserlerinin toplumsal hastalıklara karşı tedavi edici rolü de anlatılmaktadır. Konuşmacı, İslam'ın hürriyet anlayışı ve İslam tarihindeki hürriyet abideleri hakkında da bilgiler vererek videoyu sonlandırmaktadır.
- 00:07Cehalet ve Şeytan
- Bediüzzaman Hazretleri'ne göre en büyük düşmanımız cehalettir.
- Rasulullah, "Ya kaleyi fethederim, ya geri gelmem" diyerek Allah'ın emrine hizmet etti.
- İnsanın hayatı, Allah'ın eserasına hizmet ettiği ölçüde kıymetlidir.
- 01:17Kur'an'dan Hutuvat-ı Sitte
- Bakara Suresi 168. ayet, insanlara helal ve temiz olanları yemelerini, şeytanın adımlarına tabi olmamalarını emreder.
- Hazreti Ustadımız 1920'de Hutuvat-ı Sitte adlı eserini yazarak şeytanın altı adımıyla müslümanları uyarıyor.
- Her zamanın bir şeytanı vardır ve o zamanın şeytanı insanlarda ve toplumlarda zayıf yönleri kullanarak fiili propaganda yaparak İslam alemini bozmaya çalışıyor.
- 05:45İngilizlerin Tarihsel Rolü
- 1920'de Hazreti Ustad'ın yazdığı Hutuvat-ı Sitte eseri, İngilizlerin son döneme damgasını vurduğu bir topluluk olarak ortaya çıkması nedeniyle yazıldı.
- Sanayi devriminden itibaren İngilizler insanlığın kanını bir kene gibi emiyor ve dünya genelinde ağlarını kuruyorlardı.
- 1863'teki yedi yıl savaşlarında İngiltere ve Prusya (Almanya'nın eski adı) ittifak ederek Fransa ve müttefiklerini mağlup etti ve sömürge ağı genişledi.
- 07:28Osmanlı Devleti ile İngiliz İlişkileri
- Osmanlı Devleti ile İngiltere arasındaki ilk ilişkiler Niğbolu Savaşı'na kadar (Yıldırım Beyazıt döneminde) uzanıyor.
- Kanuni Sultan Süleyman döneminde İngiliz tüccara ayrıcalıklar verilmiş, Murat döneminde de Fransa'ya verilen kapitülasyonlara benzer ayrıcalıklar İngilizlere tanınmış.
- Osmanlı Devleti, İspanya ve Portekiz'e karşı mücadele halindeyken İngilizlere ticari ayrıcalıklar vererek onları kendi tarafına çekti.
- 09:47İngiltere'nin Osmanlı Devleti'ni Desteklemesi
- 19. yüzyılın sonuna kadar (1880'lere kadar) Osmanlı Devleti ile İngiltere arasındaki ilişkiler çok problemli değildi.
- İngilizler, Rusya'nın Akdeniz'de etkin olması çıkarlarına aykırı olduğundan, Osmanlı Devleti'nin ömrünün uzun olması onların menfaatlerine uygun geldiğinden Rusya'ya karşı Osmanlı'yı desteklediler.
- 1870'li yıllarda Balkanlar'da Balkan topluluklarının isyanına karşı İngiltere, Osmanlı Devleti'nin yanında yer aldı.
- 13:17William Gladstone ve Osmanlı İlişkilerinin Düşüşü
- 1870'te Bulgar isyanının Osmanlı Devleti tarafından şiddetle bastırılması, İngiltere'de ciddi bir problemi beraberinde getirdi.
- William Gladstone, Osmanlı faaliyetlerini abartılı bir şekilde basın yayın yoluyla işlemek suretiyle rakip hükümetine karşı propaganda başlattı.
- Gladstone, Türkleri "insanlığın insan olmayan numuneleri" olarak nitelendirdi ve 1868'de İngilizlerin başbakanı oldu.
- 14:23Gladson'un İslam Düşmanlığı ve İngiliz Politikası
- 1868'de başbakan olan Gladson, İslam ve Türk düşmanı olan biri olarak 1892'ye kadar toplam on yıl başbakanlık yapmıştır.
- Gladson'un İslam düşmanlığı politikası İngiliz politikasına dönüşmüş ve İngilizler İslam'ı yok etme politikası üzerinden oynamaya başlamışlardır.
- Gladson, "Kur'an müslümanların elinde bulundukça biz onlara hakim olamayız, ya bu Kur'an'ı onların elinden almalıyız yahut müslümanları Kur'an'dan soğutmalıyız" diyerek İslam'a karşı açık bir tutum sergilemiştir.
- 16:05Abdülhamid Han'ın Gladson'a Tutumu ve Bediüzzaman'ın Cevabı
- 1898'de ölen Gladson'un cenazesine Abdülhamid Han, İslam düşmanlığı nedeniyle Türk delegesi göndermemiştir.
- Hazreti Üstad, Gladson'un ölüm haberi okuyarak "Kur'an'ın sönmez ve söndürülmez manevi bir güneş olduğunu bütün dünyaya ispat edeceğim" diyerek ciddi bir misyon üstlenmiştir.
- Bediüzzaman, hayatını Kur'an-ı Azimüşşranın hizmetine adayarak, eserleri ve çalışmalarıyla Kur'an'ın sönmez ve söndürülmez bir ışık olduğunu ispatlamıştır.
- 18:02İngilizlerin Osmanlı'ya Yaklaşımı ve Birinci Dünya Savaşı
- İngilizler, Gladson'dan sonra İslam'ı yok etme projesini devlet politikası haline getirmişlerdir.
- 1871'de Almanya'nın siyasi birliğini sağlaması ve İngiltere'yi rakip seçmesiyle İngilizler, Osmanlı'yı siyaseten gözden çıkarmışlardır.
- Osmanlı Devleti'ni bitiren devlet İngiltere'dir; Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı'nın dokuz cephesinden üçünün dış cephesi olmasına rağmen, altı cephesinden beşi İngilizlerle mücadele etmiştir.
- 21:03Misak-ı Milli ve İstanbul'un İşgali
- 20 Ocak 1920'de Osmanlı Devleti'nin son meclisi, İngilizlerin süngüsünün altında bağımsızlık kararı almıştır.
- İngilizler bu kararları meşru yollardan kabul ettiremeyeceklerini anladıkları için 16 Mart'ta İstanbul'u resmen işgal etmişlerdir.
- İstanbul'da yaşayan kahramanlardan biri olan Bediüzzaman Said Nursi, İngilizlere karşı asimetrik bir savaş başlatacak ve milleti şuurlandırmak için elinden geleni ortaya koymuştur.
- 23:13Hutuvat-ı Sitte Eseri ve İngiliz Politikasına Karşı Mücadele
- Bediüzzaman, Rus esaretinden yeni gelmiş ve Hutuvat-ı Sitte eseriyle İngilizlerin hilelerine karşı Osmanlı'yı ve İstanbul'daki müslüman ahaliyi uyarmıştır.
- Hazreti Üstad, komünizmi "necis" (pis), kapitalizmi ise "enjes" (daha pis) olarak nitelendirmiştir.
- Hutuvat-ı Sitte'de İngiliz politikasının ilk hilesi olarak "siz kendiniz musibete müstehak oldunuz, kader adalet eder, size karşı muameleme rıza gösteriniz" şeklinde yaklaşımını eleştirmiştir.
- 27:13İslam'ın Muhalefeti
- İslam'ın lideri olan halife, İslam'ın lehine fetva vermiş olsa bile, baskı altında olduğu için bu fetva geçersizdir ve o fetvanın aksine hareket etmek halifenin yanında olmak demektir.
- Hazreti Üstad, düşmanlık eden milli mücadelecilere karşı "sana düşmanlık edenlerin maksadı ne olursa olsun, sana düşmanlık etmeleri ve senin de mücadele etmeleri İslam'ın lehine geçecektir" diyerek, açık düşmanlarla mücadele etmenin gerekliliğini vurgulamıştır.
- Hile ve fitne kuvveti, zamanla ortaya çıkınca tesirini yitirir ve kandırılan topluluklar düşman olur.
- 33:39İngilizlerin Stratejisi
- İngilizler, excel halkın desteğini kazanmak için iki kuvvetli cihazı kullanmıştır: pis hisleri ve fena ahlakları cesaretlendirerek himaye etmek.
- İkinci cihaz ise insani ve İslam'ı yaşayışın önüne engeller koyarak hayvani lezzetleri ön plana çıkarmaktır.
- İngilizler, ahlaksızlığı rol model haline getirirken, İslam'ı ortadan kaldırmaya çalışmış, alimleri itibarsızlaştırmış ve toplumu kökünü bilmeyen, sağını solundan ayırt edemeyen bir hale getirmiştir.
- 37:35Üstad'ın İngilizlere Yanıtı
- Üstad, İngiliz devletinin İstanbul'u istila etme tehdidi sırasında, Anglikan Kilisesi baş papazının meşihat-ı İslamiye'den altı sual sorulmasına karşı "altı kelime ile de değil, belki bir tükürükle cevap veriyorum" demiştir.
- Üstad, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettiğinde Ortodoks Patriği'ne hesap sormadığını, ancak İngilizlerin İstanbul'u almamışken bile hesap sormaya kalktığını vurgulamıştır.
- Üstad, İngilizlere "sadece tükürük" ile cevap verilmesi gerektiğini, ancak kendisinin İngilizleri muhatabı olmadığı için cevap vermediğini belirtmiştir.
- 39:49Hz. Üstad'ın Papaza Verdiği Cevaplar
- Hz. Üstad, gerçek hakkı isteyenler için cevap verdiğini belirtiyor.
- Papazın sorusu "Muhammed'in dini nedir?" üzerine Hz. Üstad'ın cevabı "Kur'an'dır" olarak verilmiş, Kur'an'ın maksatlarının erkan-ı sidde-i iman (imanın altı şartı) ve erkan-ı hamse-i İslam (İslam'ın beş şartı) olduğu vurgulanıyor.
- Hz. Üstad'ın cevapları fikir hayatına tevhid, hayata istikamet getirdiği belirtiliyor.
- 41:24Sınıf Çatışmaları ve Anarşizmin Tedavisi
- Papazın "İslamiyet sınıf çatışmalarının anarşizmini nasıl tedavi eder?" sorusuna Hz. Üstad'ın cevabı "Faizi yasaklayıp zekatı farz kılmakla bunu bitirecektir" olarak verilmiş.
- Allah'ın alışverişin helal, faizin haram olduğunu bildirdiği ve insanların çalıştığı karşılığını alması gerektiğini vurguluyor.
- Zenginlerin zekat ve sadakalarını vermesi durumunda fakirlik ve sınıf çatışması olmayacağı belirtiliyor.
- 42:36Toplumsal Ayaklanmalara Bakış
- Toplumsal ayaklanmalara karşı "Çalışmak asıl esastır" diyen Hz. Üstad, servet-i insaniye (insanlık serveti) zalimlerde toplanmayacağını belirtiyor.
- İnsanlara çalıştıklarının karşılığını verilmediği için ayaklanmaların çıktığı vurgulanıyor.
- Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlerin azapla müjdelenmesi ayeti zikrediliyor.
- 43:33Dünyada Eşitsizlik ve Çözüm
- Dünyanın servetinin yüzde yirmi'lik bir zümrenin elinde toplanmış olduğu, yüzde seksen'e zulmettiği belirtiliyor.
- Çalıştığının karşılığını verme, zekatı verme ve faiz sisteminin ortadan kaldırılması durumunda beşeriyete saadet gelecektir diyor.
- Hz. Üstad'ın vermiş olduğu cevapların günümüzde de geçerli olduğu vurgulanıyor.
- 44:40Kuvayi Milliyecilere Karşı Fetva
- Kuvayi Milliyecilere karşı verilen fetvanın geçersiz olduğunu, hem usul hem esas yönünden uygun olmadığını anlatan Hz. Üstad'ın görüşleri aktarılıyor.
- 1920'de yazdığı "Tuluat" eserinde İngilizlere karşı tutumu ortaya koymuş.
- Anadolu'da çıkan fetvaya karşı "fetvanın geçersiz olduğunu" belirtmiş.
- 45:58Kavramların Değişimi ve Zulme Adalet Denmesi
- Birbirinin zıttı olan kavramların isimlerinin değiştirilip mübadele edildiği, manaların yer değiştirdiği belirtiliyor.
- Zulme adalet, cihada isyan denildiği vurgulanıyor.
- Irak örneğiyle, zulme karşı ayağa kalkanların isyancı olarak nitelendirildiği ve Irak polisinin zulmüne karşı isyan eden Iraklıları bastırdığı anlatılıyor.
- 47:32İngilizlerin Siyaseti ve Türkler Üzerine Etkileri
- İngilizler, Türk'ü bastırmak suretiyle iş güvenliği sağlamaya çalışıyor ve Türk'ü, Müslümanı, Iraklı'yı ve Suriyeliyi birbirine karşı düşman etmeyi tercih ediyor.
- Hazreti Üstad, "Cihat ediyoruz, siz bizim cihatımıza isyan manası veriyorsunuz" diyerek İngilizlere karşı duruşunu vurguluyor.
- İngilizler, İslam kültürünü etkisiz hale getirerek kendi kültürünü dayatmaya çalışıyor, Müslümanları yobazlıkla itham ederek okullara ve fakültelere sokmuyorlar.
- 48:56Hürriyet ve Esaret Kavramları
- "Esarete hürriyet namı vermiş" ifadesiyle, İngilizlerin "Benim istediğim gibi yaşarsan sen hürsün" mantığını eleştiriyor.
- Gerçek hürriyet, Hristiyan'ın Hristiyanlığını, Yahudi'nin Yahudiliğini ve Müslüman'ın Müslümanlığını istediği gibi yaşaması demek.
- İslam tarihinde hiç bir Hristiyan topluluğuna Müslüman olma zorlaması yapılmamış, ancak son 100-150 yılda bu coğrafyayı cehenneme çevirmek için esaretin adına hürriyet adı verilmiş.
- 50:30İngilizlerle Barış Teklifi
- Bediüzzaman, Sevr Antlaşması'nı reddettiğini kabul etmediğini söylemiştir.
- İngilizlerin en şiddetli görünen darbesi, Müslüman ahlakına vurduğu darbedir ve kötü ahlakı içimizde inkişaf ettirmişlerdir.
- İzzet-i İslamiye ve namusun yarası çok derindir, bir kılıç yarasının tedavi edilmesi gibi değildir.
- 52:56İngilizlerin Zulmü ve Cevap
- İngilizlerin Edirne ve İstanbul'da camilerde Venizelos ve Yunanistan lehine dua ettirme hareketi eleştiriliyor.
- Hazreti Üstad, İngilizleri kendi çocuğunu diri diri öldüren ve parça parça eden cani bir kadına benzetmiş ve onlardan merhamet dilenmenin anlamsız olduğunu söylemiştir.
- İslam, İngilizler, Almanlar, Flemenkler ve Ukraynalılar da muhatap alır, ancak zulümlerinden vazgeçip İslam'ı anlama yolunda adım attıkları vakit herhangi bir problem olmaz.
- 54:54İslam'ın Hürriyet Anlayışı
- Zalimlikten vazgeçenlerle aynı masada oturup, dinlerini anlatmak ve müzakere etmek mümkündür.
- Peygamberimiz Hıristiyanlarla ve Yahudilerle oturup dinlerini anlatmıştır, gelmeyenlere vurulmaları söylenmemiştir.
- İslam sonuna kadar hürriyeti açık tutar, ancak memleketinde cellatlık yapanlara karşı izzet-i İslam'ı korumak için dimdik durur ve esaret altında yaşamaktansa ölümü kendilerine şeref bilirler.
- 56:47İngiliz Siyasetinin Galibiği
- İngiliz siyaseti galip çıkmış durumda, çünkü bugün dünya İngilizler gibi yaşıyor.
- Hazreti Üstad'ın verdiği cevaba göre, İngiliz siyasetinin özelliği fitnekarlıktır.
- 57:22İngiliz Siyasetinin Özellikleri
- İngiliz siyaseti, aranızdaki ufak gayrılıklardan yararlanmak ve menfaat yolunda her alçaklığa katlanmak içindir.
- İngilizlerin altın kuralı "altını olan kuralı koyar"dır; zengin ve güçlü olan tarih yazabilir, felsefe yapabilir ve yetki verebilir.
- İngiliz siyasetinin özellikleri yalancılık, tahripkarlık, fenalık ve ahlaksızlıktır; kendi menfaatleri için her şeyi yaparlar.
- 1:00:41Hazreti Üstad'ın Mücadelesi
- Hazreti Üstad, "Kur'an'ın sönmez ve söndürülmez bir ışık olduğunu bütün dünyaya ispat edeceğim" diyerek Ruslarla savaşmaya girmiştir.
- Üstad, İttihat-ı Muhammedi üyesi iken bir yazı yazarak Sakarya dolaylarında elli bin kişi İdad-ı Muhammediye'ye üye olmaya teşvik etmiştir.
- İstanbul'daki mücadelesinde hamalların isyanını bastırmış ve İngilizlerin onu öldürme emrini geri almak zorunda kalmalarını sağlamıştır.
- 1:04:13Risale-i Nur'un Önemi
- Hazreti Üstad'ın en büyük mücadelesi Risale-i Nur eserleridir; bu eserler biyolojik materyalizmi bitirmiştir.
- Risale-i Nur, fen ve felsefeden gelen inkar uluhiyet fikrini ve dünya zevklerine meftun olma durumunu tedavi etmiştir.
- Risale-i Nur, ahlaksızlığı tedavi ederek hisleri bile ikna etmiştir ve İslami ahlakın yeniden ihya edilmesinde büyük rol oynayacaktır.
- 1:06:07Kur'an'ın İnsanlığa Katkısı
- İngilizlerin hilesiyle Kur'an'ın nurları siyah bir bulutla kaplanmış olsa da, bu fitnenin dağılmasıyla Kur'an'ın nuru bütün insanlığa yetecek.
- Kur'an'ın omurları sadece İslam dünyasına değil, bütün insanlığa yetecek ve bir saadet asrını yaşatacaktır.
- Bu müjde, Hz. Muhammed'in asırlar öncesinden bütün ümmetine vermiş olduğu bir müjdedir ve bütün insanlık için geçerlidir.