Buradasın
Balkanlar'da Siyasi Coğrafya ve Nüfus Yönetimi Üzerine Akademik Bir Sohbet
youtube.com/watch?v=DXV6KWCxp3MYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Doç. Dr. Yüksel Hoca ve diğer konuşmacıların yer aldığı, siyasi coğrafya ve uluslararası ilişkiler konusunda akademik bir sohbet formatındadır. Yüksel Hoca, Trakya Üniversitesi'nde görev yapan, Balkan coğrafyası ve azınlık ilişkileri konusunda uzmanlaşmış bir akademisyendir.
- Video, siyasi coğrafya teorileri, özellikle Ratzel'in "lebensraum" kavramı ile başlayıp, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne yol açan dış güçlerin Balkanlar'daki politikalarını, Türkiye'deki akademik bilim sisteminin sorunlarını ve Balkanlar'daki Türk nüfusunun demografik değişimlerini ele almaktadır. Konuşmada ayrıca Makedonya'daki Türk nüfusunun azalması, Balkanlar'daki İslamlaşma süreci ve şehir yönetimi gibi konular da incelenmektedir.
- Sohbette ayrıca Türkiye'deki akademik sistemin "çarıklı bilim" olarak tanımlanan sorunları, bölgedeki çeşitli etnik grupların (Çerkez, Arnavut, Boşnak, Pomak, Kürt, Zaza, Arap) bilime katkıları ve bunların yeterince değerlendirilmediği iddiaları da yer almaktadır. Konuşmacılar, Balkanlar'daki nüfus yönetimi, kültürel dönüşümler ve tarihsel süreçler hakkında detaylı bilgiler paylaşarak, bölgedeki demografik değişimlerin politik ve ideolojik faktörlerini analiz etmektedir.
- Programın Konuğu ve Tanıtımı
- Programın bu hafta konuğu, Balkan konusunda Türkiye'nin önde gelen uzmanlarından biri olan Yüksel Hoca'dır.
- Yüksel Hoca, İstanbul doğumlu, Sivas'a göç eden Boşnakların soyundan gelmektedir.
- Hoca, İngilizce, Arnavutça, Boşnakça ve orta düzeyde Fransızca, Almanca, İsveççe bilmektedir.
- 04:30Fredrich Ratzel ve Siyasi Coğrafya
- Uluslararası ilişkileri anlamak için siyasi coğrafya bilmesi gerekmektedir.
- Fredrich Ratzel, 1800-1844-1904 yılları arasında yaşamış Alman kökenli önemli bir ilim adamıdır.
- Ratzel, beşeri coğrafyanın kurucularından biri olup, siyasi coğrafya ve siyaset ilmi sahnesinin en önemli isimlerinden biridir.
- 06:19Ratzel'in Teorileri
- Ratzel, coğrafyaya kattığı en önemli kazanımlardan biri uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi biliminin neşet etmesine sebep olmasıdır.
- Ratzel'in en çok etkisinde kaldığı meselelerden biri saha genişliğidir ve uzun süre yaşamak isteyen bir devlet için çok zaruridir.
- Ratzel'in "lebensraum" (yaşam alanı) teorisi, coğrafyaya kattığı önemli kelimelerden biridir.
- 08:01Lebensraum Teorisi ve Etkileri
- Lebensraum kelimesinin dünya siyaseti sahnesine taşınmasının sahibi Adolf Hitler olmuştur.
- Hitler, Almanya'nın Avrupa'nın ortasına sıkışmış bir devlet olduğunu ve yaşam alanı kazanması gerektiğini savunmuştur.
- Lebensraum kelimesi artık resmi olarak kullanılmamakla birlikte, dünya siyasetinde bu kavram üzerine oynanmaya devam edilmektedir.
- 09:59Organik Devlet Teorisi
- Ratzel, devletleri organik bir varlığa benzetmiş ve organik devlet teorisini ortaya koymuştur.
- Her devlet bir hücreden meydana gelen bir organizma gibidir ve kendi gelişim kanunlarına sahiptir.
- Devletler gelişme ve yayılmayı arzu eden organik varlıklardır ve bu süreçte diğer devletlerle ihtilaflar doğururlar.
- 11:03Siyasi Coğrafyanın Uygulamaları
- Yunanistan 1829'da devlet olarak dünya sahnesine çıktığında, İngiliz ve Fransızlar onu bir proxy devlet olarak kullanmak istemişlerdir.
- Yunanistan'ın sahneye çıkarılmasındaki amaç, bir süre sonra Mısır yolunu kontrol altına almaktı.
- Israel'in dünyayı kontrol edebilecek bir ülke olmadığı, 25 bin kilometrekarelik bir alanda 8-10 milyon nüfuslu olduğunu ve 1970'lerde %500-1000'lük enflasyonla boğuştuğunu belirtmektedir.
- 12:17İsrail'in Stratejik Konumu
- İsrail, Amerika'nın çıkarları için bölgeye oturtulmuş bir ülke olup, bölgede tüm Arap ülkelerini kontrol etmek için stratejik bir konumda yer almaktadır.
- İsrail, Süveyş Kanalı, Hac Mekke Medine ve Bağdat'a yakın, Mümbit Hilal'in kenarında ve Şam Kervan Yolunun batısında konumlanmıştır.
- Bu bölge aynı zamanda Haçlı Savaşları sırasında da savaşılan bir bölgedir ve gemi yapımında kullanılan sedir ağacı için Lübnan'ın önemlidir.
- 13:20Yunanistan ve Bulgaristan'ın Bağımsızlık Süreci
- 19. yüzyılda İngiltere'nin Doğu politikası sayesinde Yunanistan önem kazanmış, Lord Byron gibi romantik Grekofiler Yunanistan'da savaşmıştır.
- Yunanistan bağımsızlığı fikri Yunanlıların aklına sokulmuş, Fener Rum Patrikhanesi'nin yüksek statüsü ve Batılı fikirlerle erken temasa geçmesi sayesinde Yunanlılar bu fikri kabul etmiştir.
- Bulgaristan'daki Bulgarlar ise Balkan Dağları'nda sütçülükle meşgul olan bir millet olarak ulusçuluğu erken kavrayamamış, Bulgar ulusçuluğu İstanbul'da doğmuştur.
- 17:17Ulusçuluk ve Toplumsal Etkileşim
- Ulusçuluk meseleleri esasen toplumun toplumla etkileşimi sonucunda oluşur, örneğin Belgrad'da yaşayanlar karşı taraftaki Avusturya'nın hayatını görerek bağımsızlık fikrini kavramıştır.
- 1700'lü yıllardan itibaren Osmanlı coğrafyasına gelenler çiçek, börtü, böcek ve hayvan türlerine resim çizmişlerdir.
- Bilgi ve kolonyalizm beraber gider, maksatlı bilim varken maksatsız bilim yarım kalır ve finanse edilemez.
- 19:13Bilimsel Çalışmalar ve Stratejik Amac
- Bir bölgede insanlar gönderildiğinde o bölge hakkında araştırma yapılır, sonra okullar açılır ve hristiyanların okuryazarlık düzeyleri arttırılır.
- 1900'lerin başında Edirne'nin Bulgar elçisi Toma Karayov, "Odrinsky Vilayet" adlı bilimsel bir makale hazırlamıştır.
- Makalede Edirne'nin nüfusu, istihsal edilen ürünler, çıkarılan madenler, etnik gruplar ve yolların genişliği gibi detaylı bilgiler verilmiştir.
- 21:55Bilimsel Çalışmanın Stratejik Önemi
- Toma Karayov'un çalışmasının alt metninde, hangi yollarda top geçirilebileceği ve sefere çıkılabileceği gibi stratejik bilgiler bulunmaktadır.
- On sene olmadan Balkan Savaşı çıkınca, Bulgar ordusu Kırklareli civarından değil, Edirne civarından gelmiştir.
- Kırklareli ile Burgaz arasındaki bölgede 20-30 sene önceki Osmanlı-Rus savaşı sırasında tek bir Müslüman bile bırakılmamıştır, bu da Bulgar ordusunun yaklaştığını haber vermemiş kişilerin nedeni olmuştur.
- 23:34Akademik Çalışmaların Durumu
- Türkiye'de akademik çalışmaların durumu kötü, YÖK veri bankasında Bulgaristan konulu tezler incelendiğinde aynı kaynaklar kullanılmış, sadece cümleler değiştirilmiş görülüyor.
- Bulgaristan'ın endemik bitkileri, etnik yapıları veya Türkiye'nin ekonomisi açısından önemi gibi konularda çalışan akademisyenler bulunmuyor.
- Türkiye'deki bilim "çarıklı bilim" olarak nitelendiriliyor, tarlada gezen birinin çocuğu üniversiteye gittiğinde pohpohlanma yaşadığından üretken hale gelmesi zor.
- 25:17Taşra Üniversitelerinin Sorunları
- Taşra üniversitelerinde vizyon verilecek akademisyenlerin azlığı, öğrencilerin vizyonunun dar kalmasına neden oluyor.
- Dünyayı bilen akademisyenlerin taşra üniversitelerinde çalışmasının sebebi genellikle memuriyet ve maaş isteği.
- Taşra üniversitelerindeki akademisyenlerin bilgi seviyesi düşük, tarihçiler bile önemli tarihi yerleri (Derbent, Mahaçkale) bilmiyor, haritada Manastır'ı (şimdi Bitola) bulamıyor.
- 27:00Üniversite Sistemi Hakkında Öneriler
- Türkiye'de yüz tane üniversiteye gerek yok, on tane bölgesel üniversiteler yeterli olmalı ve kaynaklar bu üniversitelere akıtılmalı.
- Üniversiteler şehir merkezine ya da yakınına konumlandırılarak urban nucleus oluşturmalı, bu da etrafında şehir gelişmesine sebep olmalı.
- Şehir merkezine üniversite koyulduğunda, öğrencilerin dil becerileri gelişmiyor ve uluslararası ilişkiler, türk sosyolojisi, türk tarihçiliği gibi alanlarda katkılar sağlanmıyor.
- 28:20Akademik Çalışmalarda Eksiklikler
- Akademisyenler Balkanlar veya Arnavutluk-Türkiye ilişkileri gibi konularda çalışırken, o bölgelere hiç gitmeden sadece belgeler üzerine top çeviriyorlar.
- Türkiye'deki akademisyenler farklı dillerde konuşan nüfusları (Çerkezce, Kabardin, Lezgilice, Lakca, Avarca) kullanmıyor.
- Çerkezce, Kabardin, Lezgilice gibi diller giderek azalmaya başlıyor ve bu dilleri konuşan insanlar bilim alanında kullanılmıyor.
- 30:28Kültürel ve Bilimsel Kullanım Sorunu
- Konuşmacı, Çin kökenli ancak Amerika'ya hizmet eden bir kadın örneğiyle, Türkiye'nin kendi içindeki Kürtler, Zazalar, Araplar gibi farklı etnik grupları bilime hizmet ettiremediğini belirtiyor.
- Devletin maksadı insanları kendisi için kullanmak ve istifade ettirmek olduğu vurgulanıyor.
- Türkiye'nin kendi dillerini ve o bölgede çalışan adamları etkili bir şekilde kullanamadığı, bu kişilerin sadece arşivleri tarayıp halkın arasına karışmadığı ifade ediliyor.
- 31:44Farklı Ülkelerdeki Etnik Çeşitlilik
- Konuşmacı, Rusya'da "Rusların bazılarının fikirleri" dediği kişi aslında Fin, Mordovi, Udmurt, Mari veya Komi kökenli olabileceği, Rusya'nın içinde Ruslaştırılmış milletlerin varlığından bahsediyor.
- Sırbistan'da herkesin Sırp olmadığı, Bulgaristan'da herkesin Bulgar olmadığı, Yunanistan'da herkesin Yunan olmadığı, ancak o ülkelerin vatandaşları olduğu vurgulanıyor.
- Türkiye'de birçok şey keyfekeder gidiyor ve bu değişmeyecek, örneğin Hakkari veya Ardahan üniversitesi mezunlarının İstanbul veya Ankara mezunlarına eşit görülmediği belirtiliyor.
- 32:51Üniversite Eğitiminin Etkinliği
- Endokrinolog Ahmet Uslu'nun, bazı nadir hastalıkların (örneğin deri hastalıkları) çok düşük çıkma oranları olduğunu (yüzde 25, 400, 1 milyonda bir) belirttiği aktarılıyor.
- Küçük şehirlerde (örneğin Kırşehir, Nevşehir) tıp fakültesi kurulduğunda, o hastalıkları görme ve doğru teşhis yapma ihtimalinin az olacağı, bu nedenle eğitimde eksiklik olabileceği vurgulanıyor.
- Metropollerde (İstanbul, Ankara) bu hastalıklara daha çok karşılaşılması nedeniyle dört başı mamur bir şekilde eğitimin yapılabileceği, bazı bilimlerin metropollerde verilmeli olduğu belirtiliyor.
- 35:09Bilimin Siyasi Çıkarları
- Türkiye'nin çıkarları için bilim alanında bir şey üretmenin son derece zor olduğu, aradaki bilimsel kakafoni içerisinde seçmek ve ön plana sunmakta zor olduğu belirtiliyor.
- İsrail'in Makedonya'da kuş gözlemcisi olarak gezen kişilerin aslında bölgenin fiziki tetkikini yaptıkları, sahanın istihdam potansiyelini ölçtükleri ve nüfusun nerede yaşadığını inceledikleri ifade ediliyor.
- İsrail'in Makedonya'da yeniden yerleşme programı başlattığı, 2000-2003 yıllarında Selanik'e yaklaşık 2000 Yahudi geri döndürdüğü ve sinagog açtığı belirtiliyor.
- 38:02Makedonya Türkleri
- 1950'li yıllarda Makedonya Türkleri, Türkiye ile serbest göç mutabakatı imzalanmasının esnasında ülke nüfusunun yaklaşık %15'ini oluşturuyorlardı.
- Makedonya Türkleri ülkenin orta kesiminde, Vardar vadisi bölgesinde (Osmanlı'nın bölgeye açıldığı nokta ve Belgrad'a doğru giden doğal bir yol) yerleşmişlerdi.
- Serbest göç mutabakatıyla kazanılan bir türklük kazanımı tersine çevrildi, Makedonya'nın ortasındaki Türk nüfusu azaldı ve köyler boşaldı.
- 40:49Makedonya'daki Türk nüfusunun durumu
- Makedonya'da Selanik gibi önemli bir Yahudi yerleşimi olduğu gibi Türk nüfusu da bulunuyordu.
- Penuş adlı bir köyde bir zamanlar 250-300 aile, 500 ailenin yaşadığı yer şu anda sadece 3 aile kalmış durumda.
- Türk köyleri tamamen bitmiş durumda, sadece Yörük köyleri kalmış ve bunlar da tehdit olarak görülmemekte.
- 42:09Türk nüfusunun durumu ve var olan haklar
- Makedonya'nın merkezinde bin civarında Yörük kökenli Türk yaşamakta, ancak şehir merkezindeki dükkanlar, vakıflar ve çarşılar kaybolmuştur.
- Türklerin camileri bile açılamıyor, Makedonlar cami önlerinde kazan kaynatıyor ve Hristiyan papazlar orada kullanıyor.
- Türklerin orijinal olarak kullandıkları Cazo Vitza kaplıcaları da artık onlardan silinmiş durumda.
- 45:01Haritalarla Türk nüfusunun değişim süreci
- 1961 yılı haritasında yeşil renk Türklerin yaşadığı bölgeleri gösteriyor ve Vardar vadisi boyunca bir damar oluşturuyor.
- 1971 yılı haritasında yeşil bölgelerin bir kısmı beyaza dönmüş, Türk şehirleri ve köyleri boşalmış durumda.
- 1981 ve 1991 yıllarında Vardar vadisi çizgisindeki Türk nüfusunun giderek azaldığı, 2012 yılı haritasında ise vadide neredeyse hiç Türk nüfusu kalmadığı görülmektedir.
- 48:48Göç ve arazi alımı
- Göç eden Türklerin çoğu İsveç ve Almanya'ya çalışmak için gitmiş durumda.
- Makedonya'da verimli araziler 2000-5000 Euro'ya satılıyor, 30 dönüm arazi bile 2000 Euro'ya satılıyor.
- İsrail'li işadamları Makedonya'da 130 bin dönüm civarında (Gökçeada'nın yaklaşık üçte biri) arazi satın almış durumda.
- 51:37Ratzel'in Politik Coğrafya Teorisi
- Ratzel'in 1897 yılında basılan "Politik Coğrafya" kitabı dönemin bilim ve devlet adamlarına bir vizyon verdi.
- Ratzel, devletlerin saha kazanmasında kültürün önemini vurguladı ve devletlerin sahasının kültürleriyle geliştiğini belirtti.
- Dillerin yayılması, milletlerin kültürü diğer ülkelerde yayılmasına ve gelişmesine olanak sağlar.
- 53:04Dilin Siyasi Etkisi
- Dil, bireylerin hangi millete sempati duymasına etki eder; örneğin Almanca eğitim alan kişi Alman yanlısı olur.
- Dil bireylerin yabancı milletin kültürünü, müziğini ve tarihini sevmesine neden olur.
- Hasan Tahsin Paşa, Yunan okulu mezunu olduğu için Yunan yanlısı olarak Selanik'i Yunanlılara teslim etmiştir.
- 54:23Türk Dili ve Balkanlar
- Türkçenin Balkanlardaki demografik gerilemesine rağmen, televizyon ve dizi izlenmesi açısından artışı vardır.
- Türkiye'nin laik vizyonunda kalması, Balkanlar'da daha fazla yayılması açısından avantaj sağlar.
- Söylemde laik, eylemde ise İslam politikası uygulanabilir, örneğin Sırbistan ile işbirliği yapılabilir.
- 56:00Asimilasyon Analizi
- Asimilasyon analizi tarihçiler değil, sosyologlar tarafından yapılmalıdır.
- Sosyologlar gençlerle diyalog yaparak hangi millete sempati duyduklarını, sevdiği çizgi film karakterini ve tarihi karakteri sorgulamalıdır.
- Türkiye'de Balkanlar'da yapılan asimilasyon çalışması yeterli değildir.
- 57:03Balkanlar'daki Türklerin Durumu
- Balkanlar'daki Türklerin gelecekteki varlığı, bölgedeki köylerin boşalma eğilimini sorgulayarak anlaşılabilir.
- Doğu Makedonya'daki 25 bin yörük Türk'ün gelecekte Türkiye'ye göç eğilimi sorgulanmalıdır.
- 1950-1970'lere kadar yaklaşık 250-270 bin Balkan Türkü Serbest Göç Antlaşması ile Türkiye'ye göç etmiştir.
- 58:24Balkanlar'daki Türklerin Göç Nedenleri
- Türkiye Cumhuriyeti 1950'lerde Amerika'nın isteğiyle Yugoslavya'ya baskı yapmıştır.
- Yugoslavya icisleri bakanı Alexander Rankoviç'in politikaları ve 6-7 Eylül olayları Türklerin göç etmesine neden olmuştur.
- Göç eden Balkan Türkleri İstanbul'a yerleşerek çeşitli mesleklerde yer almışlardır.
- 59:30Balkanlar'daki Türklerin Durumunun Sonuçları
- Balkan Türklerinin göçü, toplumlarda birlikte yaşam kültürünü yok etmiş ve milletler arasında kin tohumları ekmiştir.
- 1956-1957 Eylül olaylarından sonra Batı Trakya'daki Türklerin vatandaşlıkları iptal edilmiş ve bölge yasak bölge ilan edilmiştir.
- Batı Trakya'daki Türkler Almanya, Hollanda ve Türkiye'ye göç etmeye başlamıştır.
- 1:01:31Nüfus Yönetimi ve Kültürel Homojenlik
- Anadolu'nun nüfusu sekiz karda, Batı Trakya'nın nüfusu ise bir yüzyirmi bin civarında olup, bu durum nüfusun zayıf kalmasına neden oluyor.
- Nüfus zayıf kalınca ülkeler daha homojenleşiyor ve Amerika'nın mantığına göre daha istikrarlı oluyor, ancak bu istikrar sadece Amerika'nın değil, Türkiye'nin istikrarı olmuyor.
- Amerika'nın istediği istikrar, Yunanistan'ın bölgede homojen olarak kalması ve Türkiye'nin çok fazla Balkanlar'da yayılmaması yönünde.
- 1:02:21Kültürel Zayıflık ve Bilim
- Türkiye'nin nüfusunun kültürel yönetim açısından, dilin diğer ülkelerde kullanılması açısından ve kendi nüfusunun bilime entegre edilmesi açısından zayıf olduğu belirtiliyor.
- Etnisiteler korkulması gereken toplumlar değil, ulusal gururun kabul edilmesiyle faydalanılabilecek gruplar olarak görülüyor.
- Bilim alanında az sayıda kaliteli üniversite ile akademisyenlerin maaşlarının artırılması öneriliyor.
- 1:03:26Devletlerin Genişleme Belirtileri
- Devletlerin genişlemesini belli belirtilerle görebilirsiniz; bunlar ticari faaliyetler, misyoner hareketler ve ideolojik faaliyetlerdir.
- Çin'in Belt and Road projesi ticari faaliyet örneği olarak gösteriliyor ve gelecekte askeri varlık elde etme potansiyeli taşıyor.
- Misyoner hareketler, kendi dilinizi çevirdikten sonra o bölgede var olmayı sağlıyor.
- 1:04:54Balkanlar'daki İslamlaşma Süreci
- Balkanlar'da İslamlaşma sürecinde Anadolu'dan Türkmen grupları getiriliyor ve eski Bulgar Hıristiyan köyleri Müslüman oluyor.
- Balkanlardaki insanların maviş gözlü, yeşil gözlü veya sarışın görünmesi, erken İslamlaşma nedeniyle kökenlerini bilmediklerini gösteriyor.
- Müslüman olanların "Türk'üm" dediği ve Türklerin Karaman'a bağlandığı için herkes Karamanlı oluyor.
- 1:06:34Demografik Değişim
- 1479 yılında bir şehirde 74 Hıristiyan, 1 Müslüman hanesi varken, zamanla Müslümanların sayısı artıyor.
- 1521 tahrir defterlerinde Hıristiyanlar 107 haneye ulaşıyor, Müslümanlar ise %47'ye geliyor.
- Savaş dönemlerinde askerlikten gelenlerin çoğunun Müslüman olduğu için Müslümanların sayısı düşmeye başlıyor, 1878 Ruslar'ın harbi sonunda şehirlerden Türkler tahliye ediliyor.
- 1:07:37Moğol Taktiği ve Balkanlar'da Türk Hareketi
- Moğol taktiğinde korkutma, katliam ve savaşçı ele geçirme stratejisi kullanılırken, Bulgarlar dağlardan şehirlere akın ederek Türklerin terk ettiği yerlere yerleşirler.
- 1878'den sonra Bulgarlar dağlardan şehirlere akın etmiş ve şehirleri terk eden Türklerin yerlerine yerleşmiştir.
- Şehri ele geçirmek, şehrin içindeki jeo-kültürel hayatı kontrol etmek ve şehre kendi görünümünü vermek anlamına gelir.
- 1:08:30Külliyelerin Önemi ve Şehir Yapısı
- Bir şehirdeki cami, külliye gibi yapılar yıkıldığında, o şehir de bitmiş olur çünkü bu yapılar şehre iş verir ve devlete kendi görünümünü verir.
- Razgrad'daki Pargalı İbrahim Paşa Camii örneğinde, etrafındaki külliye ile birlikte en az 300 kişiye iş veriyordu.
- Şehri tekrar canlandırmak için cami yapmak değil, çarşıyı meydana getirmek gerekir çünkü çarşı şehrin çekirdeğidir.
- 1:10:30Şehir ve Medeniyet İlişkisi
- Medine, şehir ve medeniyet kavramları birbirine yakın ilişkilidir; şehri kaybederseniz o bölgede medeniyet iddianız olmaz.
- Balkanlar'da Türkler hakimiyet kurduğunda, nüfus şehir nüfusunu oluştururken, Anadolu'da Müslümanlar kır nüfusunu oluşturuyordu.
- 1900'lerin başlarına kadar Balkanlar'da okuryazarlık oranı Anadolu'daki %2'ye göre %6-7 civarındaydı.
- 1:11:54Balkanlar'da Şehir Yapısı ve Nüfus Dağılımı
- Balkanlar'da şehirler fethedildikten sonra kale şehirler oluşurdu; kalenin içinde Müslümanlar, varoşta (kale duvarının dışındaki ilk mahalle) Hristiyanlar yaşırdı.
- İslamlaşmış milletler (Pomaklar, Torbaşlar, Goralılar, Boşnaklar) köylerde yaşıyordu.
- Bosna Hersek'te Sırpların eskiden çoğunluk olduğu yerlerde, şimdi yayla ve dağlık bölgelerde yaşamaktadır.
- 1:14:05Etkileşim ve İslamlaşma Süreci
- Vardar vadisi gibi vadinin etrafında yaşayanlar Türk ordusuna et ve süt satarak etkileşime girmiş, önyargılarını değiştirmişlerdir.
- Dağdaki, taştaki platoda yaşayanlar etkileşime giremediği için Hristiyanlığını korumuştur.
- Şehirdeki ile köydeki yer değiştirirse, medeniyetle bedeviyet de yer değiştirir.
- 1:16:08Kültür Misyonerliği ve Yönetim
- Devletin misyonerler ve ideolojik faaliyetleri, kültürel olarak kendini şirin göstermesi önemlidir.
- Amerika'nın Irak'a girdiğinde, Araplar Rocky Balboa ve Rambo gibi kültürel referanslarla Amerika'yı hatırlamıştır.
- Bedeviyet yönetime geldiğinde ve şehir soylular yönetimden taraftar edildiğinde, kendini medine'yi görenler de saf değiştirme yoluna gidebilir.
- 1:18:19Sarı Saltuk Hikayeleri
- Sarı Saltuk hikayeleri, İslam'la alakalı bir kaynaktır ve bu hikayelerde pragmatik ve efsanevi unsurlar bulunmaktadır.
- Saltukname'de Deaş (kilise) ile ilgili anlatışlar vardır ve Sarı Saltuk kiliseye girmiş, papazla etkileşim kurmuştur.
- Bu hikayelerde pragmatik ve efsanevi unsurlar bulunmaktadır, gerçek bir "Sarı" adında bir adamın 14 tane mezarı gibi detaylar gerçekçi değildir.
- 1:20:17Eyüp Sultan Meselesi
- Eyüp Sultan'daki mezarın gerçekliği tartışmalı olup, Akşemseddin'in rüyasında gördüğü bir taşın Eyyub el-Ensari'nin mezarı olduğu iddiası var.
- Eski Bizans haritalarında o bölgede bir Ortodoks azizin mezarı olarak işaret edildiği belirtiliyor.
- İslam'ın bir medeniyetin unsurlarını "islamlaştırmak" için, daha önce orada var olduklarını iddia etmek için mezarları kullanma politikası eleştiriliyor.
- 1:21:06Yunanistan'daki Camiler ve Kazılar
- Yunanistan'da bazı camiler yıkılmadığı halde, Atina'daki Cizye Camii gibi önemli yapılar korunuyor çünkü UNESCO'da kayıtlı.
- Kavala'daki Halil Bey Camii'nin zemininde kazı başlatılarak, altındaki temellerin eskiden bir Hıristiyan bazilikası olduğunu iddia ediyorlar.
- Yunanistan'daki tüm camilerin altında Hıristiyan bazilikası bulunduğunu iddia ederek "daha önce de vardık" sloganı kullanılıyor.
- 1:24:12Kültür ve İsim Değişimi
- Bilim, nüfus yönetimi ve maksada dayalı politikalar, ticari, dini, ideolojik ve nüfus faaliyetlerini genişleterek kültür ve sınırları değiştirmeye çalışıyor.
- Arnavutluk'ta 1967'de Enver Hoca'nın kültür devrimi yasasıyla dini isimler yasaklanırken, Fransız isimleri yasaklanmamış.
- 1967'den sonra Arnavutluk'ta Hristiyan ve Latin isimleri çoğalmaya başlamış, eski kültür ve isimler küçümsenmiş durumda.