Buradasın
Avrupa'da Türkofobi ve İslamofobi: Tarihsel Kökenler ve Güncel yansımalar
youtube.com/watch?v=7ormeb_368gYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, TRT Avaz programında sunulan bir tartışma programıdır. Programda Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Doçent Dr. Bünyamin Bezi, Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Doçent Dr. Nuri Tınaz, Prof. Dr. Kemal İnat (Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Müdürü) ve Kemal Hoca gibi konuklar yer almaktadır.
- Program, Türkofobi ve İslamofobi kavramlarının tarihsel kökenlerini 8. yüzyıldan günümüze kadar kronolojik olarak incelemekte ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Batı basınının tutumunu ele almaktadır. Konuşmacılar, Cordoba şehitleri, Papa Urban II'nin Türk karşıtı söylemleri, İstanbul'un alınması, Viyana Kuşatması gibi tarihsel olayların Türk korkusunun kökenlerindeki yeri ve Batı medyasının Türkiye ve FETÖ terör örgütü hakkındaki tutumlarını tartışmaktadır.
- Programda ayrıca Türk ofisi ve İslamofobi'nin sanat, müzik ve edebiyat tarihindeki izleri, Almanya ve Türkiye arasındaki ekonomik rekabet, Batı medyasının ekonomi-politik gücünün nasıl kullanıldığı ve Türkiye'nin medyada nasıl temsil edildiği gibi konular da ele alınmaktadır. Konuşmacılar, Batı'nın Türkiye'ye karşı otoriterlik mesajı verdiğini ve FETÖ liderlerinin teslim edilmesi konusundaki tutumunu da analiz etmektedirler.
- 00:22Türkofobi ve İslamofobi Kavramları
- 15 Temmuz başarısız darbe girişiminden sonra Avrupa ve ABD basınının takındığı tavır ciddi tepkiye ve sorulara yol açtı.
- Türkofobi ve İslamofobi kavramları, 1990'lı yıllardan sonra küreselleşme ile birlikte yaygınlaşmaya başladı.
- İslamofobi kavramı 1997'de İngiltere'de yayınlanan Ramis bir tten kuruluşu raporu ile ortaya çıktı.
- 01:50Türkofobi'nin Tarihsel Kökenleri
- İsveç asıllı bir sosyal bilimci, "Sefobiye İslamafobiye" kitabında Türkofobiden İslamofobiye geçiş sürecini analiz etmiştir.
- İlk defa Türkofobi kavramı ve Müslüman karşıtlığı 8. yüzyılın sonlarında Cordoba'da ortaya çıkmıştır.
- 1095'te Papa Urban II, Selçuklularla birlikte Roma İmparatorluğu'nun kutsal şehirlerini kaybetmesi nedeniyle Türkler karşıtı bir haçlı zihniyeti oluşturmuştur.
- 04:53Türkofobinin Gelişimi
- 1453'te İstanbul'un alınması ve Osmanlı döneminde Balkanlar'da yayılma, Türkofobiyi artırmıştır.
- Viyana Kuşatması (1683) sonrası Türkler Avrupa'nın literatüründe düşman ve korku imgesi haline gelmiştir.
- Viyana Kuşatması sırasında Avrupalılar, Türklerin geri püskürtülmesi için 12'de çanların üç defa çalınmasını ve ortak dua edilmesini emretmişlerdir.
- 07:32Türkofobinin Avrupa'daki Yaygınlaşması
- Türkofobi sadece Katolikler tarafından değil, Protestanlar tarafından da yaygınlaşmıştır.
- Türkler Avrupa için kimlik kurucu bir dışarı olarak görülmüştür.
- Aydınlanmacı düşünürlerden Voltaire bile Türkleri "Avrupa'nın iki büyük düşmanından biri" olarak tanımlamıştır.
- 09:21Almanya ve Türkofobi
- 1760-1830 yılları arasında Almanlar, Yunan kökleri üzerinden kendi kimliklerini keşfetme sürecinde Türklerden uzaklaşıp Yunanlılara yakın görmüşlerdir.
- 1820'lerde Yunan İsyanı sırasında birçok Avrupa romantiği, Türkler karşıtı bir tutumla Yunanistan'a yardım etmiştir.
- 1918'de Türk ordusu Bakü'ye kadar ilerlerken, müttefik olduğu Almanya Türk varlığına en çok karşı çıkmıştır.
- 12:04Batı'da Türk ve İslam İmajı
- Batı sanatında Türk ve İslam imajı, Clash of the Regis Civilization'dan (medeniyetlerin çatışması) ve Huntington'un teorisinden esinlenerek şekillenmiştir.
- Shakespeare, Moliere ve Mozart gibi sanatçıların eserlerinde Türklerle ilgili negatif imajlar işlenmiştir.
- Goethe ise Doğu ve Batı Divanı yazarken İslam ve Müslümanlara daha objektif bakmaya çalışmıştır.
- 13:42Türkofobi ve İslamofobinin Kaynakları
- Türkofobi ve İslamofobinin teorik sebepleri olduğu kadar siyasi ve ekonomik sebepleri de vardır.
- Tarihsel arka plan, günümüzdeki İslamofobik ve Türkofobik duruşların inandırıcılığını kolaylaştırır.
- Günümüz politikasında farklı dinamikler de bulunur, örneğin Türkiye-Almanya ilişkilerindeki mesafe sadece kültürel değil, ekonomik ve politik sebeplerden de kaynaklanmaktadır.
- 15:12Ekonomik Çatışmalar ve Kültürel Algılar
- Almanya'nın güçlü olduğu otomotiv, makine, inşaat ve kimya sektörlerinde Türkiye de giderek güçlenmektedir.
- Ekonomik çıkar çatışmaları kültürel kavgaya dönüşmekte ve liderlik kavgası gibi yansımaktadır.
- İki toplumun tarihsel hafızası, kültürel algıları ve toplumsal önyargılar bu durumu kolaylaştırır.
- 17:28Aşırı Sağ Partiler ve İslamofobi
- 2014 Mayıs Avrupa Parlamento seçimlerinde aşırı sağ partiler diğer sağ, merkez sağ ve sol partilere göre en yüksek oranda oy almışlardır.
- Bu partilerin propagandalarında genellikle göçmenlik ve Müslümanlar konuları odaklanmaktadır.
- Müslümanlara karşı algı baştan itibaren olumsuz ve önyargılıdır, bu durum "İstanbul fobi" olarak da adlandırılmaktadır.
- 19:27Almanya'da Türk ve Müslüman Karşıtlığı
- 1990'larda iki Almanya birleşmesi sürecinde, Almanların birbirlerini kabul etmesi zor olduğu için Türkleri ve Müslümanları ötekileştirmek kolay bir çözüm olmuştur.
- Özellikle Doğu Almanlar, kimliklerini Türk ve Müslüman karşıtlığı üzerinden kurgulamışlardır.
- Bu yaklaşım siyasette bir enstrüman haline gelmiş ve ekonomik nedenler de desteklemiştir.
- 21:00İş Dünyasındaki Diskriminasyon
- Fransa'da anonim CV'lerle yapılan iş başvurularında ilk elemelerde Müslümanlar daha ön plana çıkmaktadır.
- Mülakata çağrılan Müslümanların iş garantileme şansı, Müslüman olmayanlara göre daha az olmaktadır.
- Bu durum, iş dünyasında insanların dinlerine, kültürlerine ve etnik gruplarına göre kategorize edilmesine işaret etmektedir.
- 22:09Türk Korkusunun Tarihsel Kökenleri
- Avrupa'da Türk korkusu, çocukların yıllar yılı "Türkler geliyor" sözüyle korkutulmasıyla başlamıştır.
- Türk korkusunun kökenleri çok eskilere dayanmakta ve akademik olarak incelenmektedir.
- Türklerin Avrupa kapılarına dayanması, özellikle Kanuni'nin Viyana kuşatması gibi olaylar Türk korkusunun tarihsel temellerini oluşturmuştur.
- 25:55Avrupa'da Türk Korkusu ve Medya Yaklaşımı
- Konuşmacı, medyanın ve televizyonun en çok izleyici kitlesinin kilitlendiği "şeytan zamanında" Türk imajını olumsuz şekilde sunduğunu belirtiyor.
- Medyada genellemeci bir yaklaşım olduğu, Türkleri belli kategorilere göre sınıflandırıp olumlu yönlerini dile getirmedikleri vurgulanıyor.
- Avrupa ile olan derin tarihsel bağlar içindeki kültürel farklılıklar, savaşlar, mücadele ve barış gibi unsurlar, bugün kültürel olarak kullanmak için çok elverişli olduğu ifade ediliyor.
- 27:11Türk Düşmanlığı ve Siyasi Kullanımı
- Alevi-Sünni kavgası, cami veya kadın resimleri gibi semboller, Türk düşmanlığını ifşa eden bir resim bile yeterli olup, herkesin bütün bir hikayeyi hatırlamasını sağlıyor.
- Avrupa siyaseti açısından, zorda kalınca bu hikayeyi geri çağırarak zor durumdan kurtulmak kolaylaşıyor.
- Avrupa'nın yaşadığı en büyük zorluklarla ilgili olarak, Türkiye'deki darbe meselesi veya Cumhurbaşkanı hakkında olumsuz söylemler yerine, ayrılma konusu öne çıkarılıyor.
- 28:48Türkofobi ve İslamofobi'nin Siyasi Kullanımı
- Avrupa'nın kendi sorunlarını gündemden düşürmek ve tartışılır olmaktan çıkarmak için başka gündemleri öne çıkarıyor.
- Türkofobi ve İslamofobi, Avrupa popülist partilerinin siyasetinde enstrüman olarak kullanılıyor.
- Programda Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat ile 15 Temmuz sonrası Batı basınının Türkiye'deki olaylara yaklaşımı ele alınıyor.
- 30:0715 Temmuz Sonrası Batı Basınının Yaklaşımı
- 15 Temmuz sonrası Batı basınının Türkiye'deki olaylara yaklaşımı "tam bir fecaat" olarak nitelendiriliyor ve Batı'nın dünyaya anlatmaya çalıştığı değerleri yalanlayan bir bakış açısı olduğu belirtiliyor.
- Batı'nın demokrasi değerlerini öne çıkardığı halde, Türkiye'de açık bir darbe girişimi olmasına rağmen Türkiye ile sıradan ilişkileri devam ettirdiği ve Türkiye'deki meşru yönetime destek vermediği vurgulanıyor.
- Avrupa Birliği'ne üye olmak için aday olan bir ülkede darbe girişimi olmasına rağmen, Batı'dan Türkiye'ye gelen en üst düzey yetkililerin sadece Amerika Birleşik Devletleri Genel Komiseri ve Avrupa Konseyi Başkanı olduğu, Fransa, Almanya ve İngiltere'den üst düzey ziyaret gerçekleşmediği belirtiliyor.
- 33:09Darbe Öncesi ve Süreci
- Darbe öncesi aşamada aylarca, hatta yıllarca süren bir karalama kampanyası Türkiye'ye karşı yürütüldüğü ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef seçildiği belirtiliyor.
- Türkiye'nin despotlaştığını ve diktatörleştiğini yaymaya çalıştıkları ifade ediliyor.
- Darbe başarılı olsaydı, Batı medyasının darbe konusundaki tutumlarını kendi halkları nezdinde "bir diktatör yıkıldı" mesajı ile meşrulaştıracakları vurgulanıyor.
- 34:43Batı Medyasının Darbe Sonrası Tutumu
- Almanya'da satan bir magazin gazetesinde "Darbe neden başarılı olacak?" manşetiyle darbenin başarılı olması yönünde haberler yapıldı.
- Darbenin başarısız olduğu anlaşılınca, Batı medyası Fetö terör örgütünün failini gizlemeye çalıştı ve darbe sonrası Türkiye'nin daha otoriter olacağı mesajını işlemeye çalıştı.
- Batı siyasetçileri ve medyası Türkiye'ye karşı uzun zamandır bir karalama kampanyası içerisinde olup, darbe başarısız olsa da bu kampanyanın devam edeceği görülüyor.
- 36:35Türkiye'nin Karşı Tepkisi
- Türkiye'nin bu karalama kampanyasına karşı organize bir şekilde karşı durması gerekiyor.
- Milletin bu kampanyanın karşısında en büyük garantisi olduğunu gösterdi, ancak sadece milletin ferhatinde bu işi bırakmamak gerekiyor.
- Türkiye'deki akademisyenler ve tüm toplum kesimlerinin bu kampanya karşısında elinden gelen her şeyi yapması gerekiyor.
- 37:45Batının PDY/Fetö Tavrı Üzerine Göstergeler
- Batının PDY/Fetö terör örgütü konusundaki tavrını anlamak için üç gösterge incelenebilir: örgüt liderinin ve lider kadrosunun teslim edilmesi konusundaki tutumu.
- Örgütün değişik çatılar altında Avrupa ülkelerinde ve ABD'de faaliyetlerine müsaade edecekler mi etmeyecekler mi?
- Batıya yakın ülkelerin (Kuzey Irak, Kosova, Arnavutluk) tutumu da önemli bir gösterge olacak.
- 39:45Batının Türkiye Politikası
- Batı, Türkiye'ye karşı PKK gibi bir baskı aracı olarak Fetö örgütünü kullanmaya devam edecek gibi görünüyor.
- Batı, Türkiye ile masada başka bir şey elde ederse, pazarlık çerçevesinde bu örgütten vazgeçebilirler.
- İlk işaretler, Batının bu örgütü kullanmaya devam edeceklerini gösteriyor.
- 41:05Amerika'daki Medya ve Tavır
- Amerika'daki önde gelen gazeteler (Washington Post, New York Times, Chicago Tribune, Los Angeles Times, Boston Globe) darbe başarısız olunca Fetö'nün daha masum bir imajını ortaya çıkarmaya çalıştılar.
- Amerika'daki önde gelen think tank kuruluşları ve lobiler, Türkiye halkı üzerine hiçbir pozitif yaklaşım sergilemediler.
- Batı'nın insani değerleri çoğu zaman sadece Batı'da insan olarak sayılanlar için geçerli olup, Türkofobi ve İslamofobi kullanılabilir araçlar olarak değerlendiriliyor.
- 44:52Batı Basınının Etkisi ve FETÖ'nün Yayınlama Stratejisi
- FETÖ'nün daha önce de yakalanmış olduğu ve bu kez de maskelerinin düştüğü belirtiliyor.
- Batı basınının ekonomi-politik gücünün çok güçlü olduğu ve istediği pireyi deve, deveyi pire yapabildiği vurgulanıyor.
- Batı basınının FETÖ'yi toplumsal desteği olmayan bir örgüt olarak değil, büyük bir barışçı güç olarak sunabildiği ve toplumla bütünleşmiş bir yapılanmayı demokrasi karşıtı olarak sunabildiği ifade ediliyor.
- 46:14Batı Medyasının Türkiye Hakkındaki Yaklaşımları
- Batı televizyonlarında tankın üzerine çıkanların "demokrasi taraftarları" değil, "Erdoğan'ı kurtarmak için çıktıkları" şeklinde sunulduğu belirtiliyor.
- Batı medyasının Türkiye'de gerçekleşen başarısız darbe girişiminden sonra çelişen bir tutum sergilediği, ancak aslında zihin dünyalarında her şeyin üst üste oturduğu vurgulanıyor.
- FETÖ'nün 160-170 ülkede örgütlendiği, okullar açtığı ve bu sayede oradaki önde gelen siyasetçilere ve kurumlara erişebildiği belirtiliyor.
- 48:49Türkiye'nin Dünyaya Anlatım Stratejisi
- Türkiye'nin başarısız darbe girişiminden sonra medyada, think tanklarda, sivil toplum kuruluşlarında ve akademik camiada farklı dillerde (Arapça, İngilizce, Almanca) kendini anlatma stratejisi geliştirmesi gerektiği vurgulanıyor.
- Türkiye toplumunun büyük bir kesiminin derdini dile getirecek alternatif politikalar geliştirilmesi gerektiği belirtiliyor.
- Batı medyasında darbeye karşı destek olmasının yanında, darbenin gerçekleşmemiş olmasından dolayı hayal kırıklığı yaşanıldığı ifade ediliyor.
- 51:09Sol Medyanın Tutumu ve Türkiye'deki Toplumsal Değişim
- Sol medyanın Türkiye'deki durumun haklı veya haksız olmasına bakmadan, kendi değerleri açısından bir sorgulama yaptığını belirtiyorlar.
- Türkiye'deki solun, Gezi Parkı olaylarının efsaneleştirilmesinden sonra darbe girişimine karşı çıkışın herkesin zihin dünyasını altüst ettiğini, muhafazakar kesimin tanklara karşı çıkacağını asla beklediklerini vurguluyorlar.
- Batı medyasının Gezi olaylarına verdiği yansımaları bu başarısız darbe girişiminde göstermediği, küresel televizyonların 24 saat canlı yayın yaptığı ancak toplumun genelini ve değişik bakış açılarını kapsayan bir duruşu yansıtmadığı belirtiliyor.
- 54:40Fars ve Arap Medyasının Tutumu
- Fars ve Arap medyasının Türkiye'deki darbeye destek manşetleri atarak ciddi bir şekilde OFSAYT'a düştüğü belirtiliyor.
- İran'dan ve Malay dünyasından eleştiri geldiği, ancak Arap dünyasından eleştiri gelmediği ifade ediliyor.
- Programın sonunda Avrupa'da Türk korkusu, Türkofobi ve İslamofobinin tarihsel kökenleri ve günümüzdeki güncel tartışmalara etkisi ele alındığı belirtiliyor.