Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Antik Mısır tarihindeki önemli figürleri ve olayları anlatan kapsamlı bir tarih belgeselidir. Nefertiti, Akhenaten, Tutankhamun, Ramses II, Kleopatra gibi Mısır tarihindeki önemli firavunlar ve Kleopatra'nın Roma İmparatorluğu ile olan ilişkisi ele alınmaktadır.
- Video, Nefertiti'nin hayatı ve Mısır'daki etkisiyle başlayıp, Akhenaten'in tek tanrıcılık reformu, Tutankhamun'un kısa saltanatı, Ramses II'nin Asya seferleri ve Kadeş Savaşı, Kleopatra'nın Mısır'daki siyasi mücadelesi ve Roma İmparatorluğu'nun Mısır'ı ele geçirmesiyle devam etmektedir. Son bölümde ise Antik Mısır toplumunun yapısı, günlük yaşamı, beslenme alışkanlıkları ve ölüm sonrası inançları anlatılmaktadır.
- Belgesel, Mısır tarihindeki önemli dönüm noktalarını kronolojik olarak sunarak, firavunların saltanatları, askeri seferler, diplomatik ilişkiler ve toplumsal yapılar hakkında detaylı bilgiler vermektedir. Ayrıca Kleopatra'nın Caesar, Marcus Antonius ve Octavius ile olan ilişkileri, Aktium Muharebesi ve Antik Mısır'ın son dönemlerinin sona ermesi de videoda yer almaktadır.
- 00:14Nefertiti Büstünün Keşfi
- Alman arkeolog Ludwig Borkard ve ekibi, 6 Aralık 1912'de Mısır'ın Amarna kentinde Nefertiti büstünü keşfetti.
- Büst, çıkık elmacık kemikleri, ince boyun, belirgin yüz hatları ve neredeyse nefes alıyormuş gibi görünen bir yüzle büyüleyici bir etkiye sahipti.
- Borkard, keşif günlüğüne "renkler, sanki boyalar yeni uygulanmış gibi" notunu düşerek eserin olağanüstü olduğunu belirtti.
- 01:44Nefertiti'nin Gerçek Kimliği
- Günümüzde güzelliğin ve Mısır sanatının sembolü olarak görülen Nefertiti, aslında kendi zamanının en nefret edilen figürlerinden biriydi.
- Nefertiti'nin doğum yeri ve tarihi tam olarak bilinmiyor, genel kanı Tebes'te MÖ 1370 civarında dünyaya geldiği yönünde.
- Nefertiti'nin ailesi hakkında farklı teoriler var: öğretmeni Ay'ın kızı, Firavun III. Amenhotep'in kızı veya Mittanilerin prensesi olabileceği söyleniyor.
- 03:37Nefertiti'nin Evliliği ve Saltanatı
- Dördüncü Amenhotep MÖ 1353'te Tebes'te tahta çıktığında, yaklaşık 17 yaşındaki Nefertiti onun karısı olarak yanında yer aldı.
- Nefertiti hırslı ve arzulu bir kişiliğe sahipti, siyasete ve dini konulara özel ilgi gösteriyordu.
- Dördüncü Amenhotep'in saltanatından önce Mısır çok tanrılı bir inanca sahipti, en güçlü olanı Amon kültüydü.
- 04:34Aten Kültünün Yayılması
- Nefertiti'nin kendisi için seçtiği tanrı, sanatsal tasvirlerde küçük ellerle etrafına ışıklar saçan güneş diski Aten'di.
- Dördüncü Amenhotep ile Nefertiti'nin Aten tapınma konusunda gösterdikleri hassasiyet fanatizme dönüşmeye başladı.
- Diğer tanrılara tapınmak yasaklandı, Mısır'daki tüm tapınakların kapatılması emredildi ve artık tapınılacak tek tanrı Aten oldu.
- 06:39Yeni Başkentin İnşası
- Akhenaten, Aten'e saygınlık kazandırmak için yeni bir başkent inşa etmeye karar verdi.
- Seçilen yer, Memphis ve Tebes'in ortasında, gözlerden uzak, savunulması kolay, bereketli bir ovaya sahip ve henüz hiçbir kürt tarafından işgal edilmemişti.
- Saltanatının 5. yılının sonlarında Akhenaten ve Nefertiti bölgeye ilk resmi ziyaretini yaptı, şehrin adı Akhetaten (Aten'in ufku) olarak belirlendi.
- 08:39Nefertiti'nin Güçlenmesi
- Kraliyet ailesi yeni başkentlerine MÖ 1346 yılında taşındı ve bu döneme gelindiğinde Nefertiti muazzam bir güç kazanmış durumdaydı.
- Akhenaten onu eş firavunluğa yükseltmiş ve yeni yetkiler vermişti, İpetut'ta kendi adına bir tapınak inşa edilmişti.
- Nefertiti'nin heykelleri Akhenaten ile eşit olduğunu vurgulamak için onunla aynı boyutta inşa edilmeye başlandı.
- 09:28Reformların Sonuçları
- Akhenaten'in reformları bazı toplulukları rahatsız etmeye başladı, özellikle Mısır'ın soylu ailelerini ve Amon rahiplerini.
- Yeni başkenti Akhetaten'in sakinleri genellikle firavun ve kraliçeye saygı gösteriyorlardı, ancak Mısır halkının geneli Aten kültürünün dayatılmasından hoşnut değildi.
- Kraliyet üyeleri hayatlarını halktan uzak bir şekilde yaşamaya başladı, sarayın çevresindeki binalar milis güçlerine ayrılmıştı ve kentin etrafındaki karakolların sayısı artırılmıştı.
- 11:05Nefertiti'nin Kaybolması
- Akhenaten'in saltanatının 14. yılında çiftin kızları Mekitaten doğum yaparken öldü, bu olaydan sonra Nefertiti tarihi kayıtlardan kayboldu.
- Mısır bilimcilerin bu konu hakkında farklı görüşleri var: kocasının gözünden düşmüş ve sürülmüş olabilir, kızını kaybetmenin acısına dayanamamış ve intihar etmiş olabilir.
- Akhenaten'in ölümünden sonra Nefertiti'nin tek başına hüküm sürüp sürmediği açık değildir.
- 12:09Nefertiti'nin Sonu ve Akhenaten Dönemi
- Bazı teoriler Nefertiti'nin Hitit kralına mektup yazarak oğullarından birini koca olarak göndermesini rica ettiğini iddia eder, ancak bu evlilik gerçekleşmemiştir.
- Nefertiti'nin sonunu getiren şeyin bir halk ayaklanması olduğu düşünülmektedir, çünkü Mısırlı soyluların yabancı bir erkekle evlenme isteğini vatana ihanet olarak nitelendirmiş olmaları yüksek ihtimaldedir.
- Akhenaten ve Nefertiti'nin saltanatından sonra Mısır'daki siyasi gerginlik yatışmaya başladı, Tutankhamun tahta geçti ve kapatılmış tapınakları yeniden açtı.
- 13:25Akhenaten Döneminin Sonu ve Nefertiti'nin Mirası
- Akhenaten'in Amarna yakınlarında inşa ettiği Akhetaten şehri zamanla terk edildi ve harabeye dönüştü.
- Halkın eski firavunlarına duyduğu öfke, Akhenaten ve Nefertiti'nin heykellerinin parçalanmasına ve tahribata uğramasına neden oldu.
- Drudig Borcard ve ekibinin Amarna'daki kazılarda ortaya çıkardığı Nefertiti büstü, bugün bile Berlin'deki Mısır Müzesi'nde binlerce ziyaretçinin karşısına çıkıyor.
- 14:43Tutankhamun'un Mezarı ve Eşyaları
- İngiliz arkeolog Howard Carter, 1922 yılında Mısır firavunu Tutankhamun'un mezar odasının keşfiyle dünyanın en meşhur arkeolojik keşiflerinden birine imza attı.
- Tutankhamun'un mezar odası, onunla birlikte gömülen değerli eşyaların yağmacılar tarafından çalınmasını binlerce yıl boyunca engellemişti.
- Mezar odasında bulunan eşyalar arasında altından yapılmış 53 cm uzunluğunda ve 10 kg ağırlığındaki ölüm maskesi, altın kaplama tahta ve yaklaşık 5000 civarında değerli eşya bulunuyordu.
- 17:34Tutankhamun'un Sağlık Durumu ve Genetik Analizi
- Tutankhamun'un mumyası üzerinde yapılan çalışmalar sayesinde onun sol ayağının günden güneş içmesine ve ağrımasına sebep olan bir rahatsızlıktan muzdarip olduğu, yarık dudak ve skolyoz gibi kalıtsal hastalıkları olduğu tespit edildi.
- Tutankhamun'un mumyası üzerinde yapılan genetik analiz, onun babasının Akhenaten olduğunu ve annesinin Akhenaten'in kardeşi olduğunu doğrulamıştır.
- Antik Mısır'da kardeşler arası evlilik yaygındı ve bu durum Tutankhamun'un birçok kalıtsal hastalıkla başa çıkmak zorunda kalmasına sebep olmuştu.
- 19:33Akhenaten Dönemi ve Tutankhamun'un Saltanatı
- Tutankhamun'un saltanatı yaklaşık 10 yıl sürdü ve Mısır tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birinde tahta çıkmış olması onun saltanatını dikkate değer kılıyor.
- Akhenaten, babası III. Amenhotep'in ölümünün ardından MÖ 1353 yılında başkent Tebes'te tahta geçti ve güneş tanrısı Aten'i tek tanrı ilan etti.
- Akhenaten, Mısır'ın merkezinde bulunan Amarna'yı yeni başkent olarak seçti ve burada inşa ettirdiği şehrin adını "Aten'in ufku" anlamına gelen Akhetaten koydu.
- 22:26Tutankhamun'un Tahta Çıkışı ve Dini Dönüşümü
- Akhenaten'in oğlu Tutankhamun, MÖ 1341 yılında dünyaya geldi ve babası onu Aten tapacak şekilde yetiştirmeye çalıştı.
- Akhenaten ölünce oğlu Tutankaten (asıl adı Tutankaten) Mısır tahtına geçti ve veziri Ay'ın etkisiyle babasının din devrimini terk ederek Mısır'ı eski inancına döndürdü.
- Tutankhamun, adını değiştirdikten sonra Amun rahiplerine ayrıcalıkları geri verdi, Amun tapınaklarını restore etti ve yeni tapınaklar inşa ettirdi, böylece halk ve soylular tarafından kurtarıcı gibi görülmeye başladı.
- 24:13Tutankhamun'un Ölümü
- Mısır kaynaklarında Tutankhamun'un tam olarak nasıl öldüğü hakkında bilgi bulunmamakta, ancak mumyası üzerinde yapılan incelemeler bu konuda fikir sahibi olmamızı sağlıyor.
- Tutankhamun'un ölümü hakkında üç yaygın görüş var: cinayete kurban gitmiş olabileceği, savaş arabasından düşerek ölmüş olabileceği ve aile içi evlilikten doğmuş olması sebebiyle erken ölmüş olabileceği.
- Tutankhamun'un ölümü hem halk tabanında hem de soylular arasında beklenmedik bir durumdu, çünkü çocuk yaşta tahta geçtiği için uzun süre Mısır'a hükmetmesi bekleniyordu.
- 26:09Tutankhamun'un Mezarı ve Mirası
- Tutankhamun beklenenden o kadar erken ölmüştü ki, mezar odasının inşası henüz bitmemişti ve Mısır geleneklerine göre firavunların öldükten sonra en geç yetmişiki gün içinde gömülmesi gerekiyordu.
- Tutankhamun'un mumyası ve değerli eşyaları kendisi için değil, başka bir soylu için inşa edilmiş olan bir diğer mezar odasına gömüldü, bu da mezarının yağmacıların dikkatinden kaçmasına sebep oldu.
- Tutankhamun ölmeden önce arkasında bir varis bırakmamıştı, iki kızı olmuş ancak ikisi de bebeklik döneminde kalıtsal hastalıklar sebebiyle hayata gözlerini yummuşlardı.
- 27:13Mısır'ın Yeni Yönetimi
- Tutankhamun'un ölümünün ardından Mısır'ın yönetimi eşi Ankesenamm'a kaldı, ancak Ankesenamm'un bir varisi olmadan Mısır tahtında kalması oldukça zordu.
- Hitit kralına ölen Mısır kralının karısı adına yazılmış bir mektup yollandı, kraliçe mektubunda kocasının öldüğünü, bir oğlu olmadığını ve Hitit kralının oğluyla evlenmek istediğini yazmıştı.
- Hitit kralı mektubu şüpheli buldu ve bir elçi heyetini Mısır'a gönderdi, elçiler gerçekten de firavunun öldüğünü doğrulayınca, Hitit kralı oğlu Zannanza'yı Mısır ülkesinin tahtına oturması için gönderdi.
- 28:53Kadeş Savaşı ve Mısır'ın İstikrarı
- Zannanza, Mısır tahtına oturmak için çıktığı yolculukta bir suikaste uğrayarak hayatını kaybetti, bu suikast muhtemelen yabancı bir kralın Mısır firavunu olmasını istemeyen Mısır soyluları tarafından gerçekleştirilmişti.
- Hitit kralının oğlunun öldürülmesi, Mısır'la Hitit arasında büyük bir düşmanlık başlatmış ve Kadeş Savaşı'na kadar uzanan sancılı sürecin başlangıcı olmuştu.
- Tutankhamun'un saltanatı on yıl gibi oldukça kısa bir süreyi kapsıyordu, ancak o, Mısır'ı babasının sürüklediği kaostan çıkartarak ülkede istikrarı sağlamış ve ardında gelecek vadeden bir devlet bırakmıştı.
- 30:21İkinci Ramses'in Saltanatı
- İkinci Ramses, yaşamış en ünlü firavunlardan biri, altmışaltı yıllık uzun saltanatında sayısız zaferler kazandı ve bunları kendi adına inşa ettirdiği anıtların duvarlarına resmettirdi.
- İkinci Ramses'in soylu olarak doğmamasına rağmen sorunsuz bir şekilde tahta geçmesinin ardında yatan sebepler dördüncü Amenhotep dönemine kadar dayanıyor.
- Dördüncü Amenhotep, Mısır'ın yerel tanrılarını reddederek halkına yalnızca güneş diski Aten'e tapınmalarını emretti ve adını Akhenaten olarak değiştirdi.
- 32:29Akhenaten Dönemi ve Sonrası
- Mısır halkı, özellikle Amon rahipleri ve aristokratlar Akhenaten'in yönetiminden oldukça huzursuzdu, halkın bir bölümü ve devlet memurları Aten'e tapınıyor gibi görünseler de özel hayatlarında yine Amon'a hürmet göstermeye devam ediyorlardı.
- Akhenaten'in ölümünden sonra milattan önce binüçyüzyirmiiki'de çocuk yaşlarda tahta çıkan oğlu Tutankaten, babasının getirmeye çalıştığı tek tanrıcı dini kabul etmeyecek ve ismini Tutankhamun olarak değiştirecekti.
- Tutankhamun onsekiz yaşlarında arkasında bir varis bırakmadan ölünce Mısır tahtına Tutankhamun'un naipliğini yapan vezir Ay geçti, ancak Ay oldukça yaşlı olduğundan tahta ancak dört yıl kalmış ve MÖ 1319 yılında ölmüştü.
- 33:28Ramses'in Tahta Çıkışı
- Ay ölünce Tutankhamun'un diğer naibi ve yüksek rütbeli bir asker olan Horremheb tahta geçti, Horremheb tahta geçtikten sonra Akhenaten'in adını krallar listesinden sildirdi ve onun mezarını tahrip ettirdi.
- Horremheb'in de bir varisi yoktu, bu sorunu veziri Ramses'in sadakatini ödüllendirmek için onu veliaht ilan ederek çözmeye çalıştı.
- Horremheb MÖ 1292 yılında ölünce Ramses adındaki "pa" ön ekini atarak "Ra'nın doğurduğu" anlamına gelen Ramses adını aldı ve tahta geçti, böylece doğduğunda firavun olması asla beklenmeyen II. Ramses ve babası I. Seti bir anda tahtın varisleri olmuşlardı.
- 34:38I. Seti Dönemi
- I. Seti, hükümdarlığı boyunca askeri, ekonomik ve sosyal anlamda pek çok reform yaptı ve Mısır'ın istikrarlı bir yapıya kavuşmasında büyük bir rol oynadı.
- I. Seti, geleceğin hükümdarı oğlu II. Ramses'in yetişmesine oldukça özen gösteriyordu, ondört yaşına bastığında onu varisi ilan etmişti.
- I. Seti dönemindeki en önemli askeri harekat 1279 yılında düzenlenen Asya seferiydi, bu sefer de Seti, Kenan'ı Mısır topraklarına katmış, Hititleri mağlup ederek Up ile Amaru krallıklarını ve kardeşi ele geçirmişti.
- 36:16İkinci Ramses'in Tahta Çıkışı ve Korsan Sorunu
- İkinci Ramses 24 yaşında, genç ve askeri alanda tecrübeli bir firavun olarak tahta oturdu.
- Hükümdarlığında karşılaştığı ilk sorun, Mısır ticaretine zarar veren Şerden korsanlarıydı.
- Şerden korsanları Mısır'a gelip giden ticaret gemilerini ele geçirerek ülke ekonomisine büyük zarar veriyorlardı.
- 36:53Korsanların Tuzağa Düşürülmesi
- İkinci Ramses, korsanları tuzağa düşürmek için Nil nehri açıklarına ufak bir ticaret filosu yerleştirdi.
- Deniz korsanları ticaret filosunu ele geçirmek için saldırdığında, Ramses'in sakladığı savaş gemileri ortaya çıkarak korsanları ablukaya aldı.
- Kuşatmaya alınan korsanların birçoğu yok edildi, geride kalanlar ise zorla orduya alındı.
- 37:36Asya Seferi Hazırlıkları
- Ramses, babasının başarılarını tekrarlamak ve Asya'da kaybedilen toprakları yeniden ele geçirmek amacıyla Asya seferine hazırlanmaya başladı.
- Mısır'ın başkenti Tebes'in güneyinde yer alması nedeniyle, Asya'ya yakın bir başkente ihtiyaç duyuldu.
- Ramses, ülkenin başkentini Nil nehri'nin Pelusia kolunun kıyısına inşa ettirdiği Pi Ramses şehrine taşıdı.
- 38:35İlk Asya Seferi
- Saltanatının dördüncü senesine denk gelen MÖ 1275 yılında Ramses hazırlıklarını tamamlayarak birinci Asya seferine çıktı.
- İlk olarak Kenan'ı ve Upi krallığını ele geçiren firavun, Kral Benteşina'yı da mağlup ederek Amurru krallığını Mısır'a bağladı.
- Böylece Ramses, babasının fethettiği topraklardan Kadeş dışında hepsini yeniden ele geçirmiş oldu.
- 39:07İkinci Asya Seferi
- Ramses, Kadeş ve ötesini de ele geçirip Mısır'ın etki alanını genişletmek için ertesi sene, MÖ 1274 yılında ikinci Asya seferine çıktı.
- Mısır ordusu her biri 4000'er piyade ve 500 savaş arabasından oluşan dört bölüğe bölünmüştü.
- Hitit ordusunun mevcudu yaklaşık 15 bin piyade ve 10 bin civarı savaş arabasından oluşmaktaydı.
- 39:50Savaş Arabalarının Önemi
- O dönemde savaş arabaları muharebenin gidişatını belirlemede önemli bir paya sahipti.
- Hitit savaş arabaları iki at tarafından çekilir, arabadaki askerler uzun mızraklar ve oklar kullanarak hızlı manevralarla düşmanı uzaktan avlarlardı.
- Hitit savaş arabaları daha ağırdı ve arkalarındaki bölümde iki değil üç asker bulunuyordu.
- 40:40Kadeş Savaşı'nın Hazırlığı
- İkinci Ramses, MÖ 1274 yılının Mayıs ayında bugünkü Humusun güneybatısında yer alan Rablah mevkiinde kamp kurdu.
- Ordusunun öncü birlikleri iki Şasu bedevisi ele geçirmiş ve bilgi almak amacıyla onları firavunun huzuruna çıkarmışlardı.
- Mısırlılar, Hitit Kralı II. Muvattali'nin ordusuyla beraber Halep'te olduğunu öğrenince Kadeş'e erken varmış ve savaş alanını kendileri seçeceklerdi.
- 41:28Savaş Alanının Değişimi
- Ramses, Kadeş şehrinin hemen batısında ordusu için uygun bir yer belirleyerek burada karargah kurdu.
- Gözcü birlikleri kampın yakınlarında iki Hititli casusu ele geçirdiler ve Hitit ordusunun Kadeş'in kuzeydoğusunda kamp kurduğunu öğrendiler.
- Ramses paniklemişti çünkü orduları birbirinden ayırmakla büyük bir hata yaptığını anlamıştı.
- 42:29Savaşın Başlangıcı
- Ramses derhal ulaklarını güneydeki Ra, Ptah ve Set bölüklerine göndererek onlara hızlanmalarını emretti.
- Hitit Kralı II. Muvattali, Mısır ordusunun yerini ve sayısını saptamak amacıyla güneye 500 savaş arabasından oluşan bir birlik göndermişti.
- Bu keşif birliği Asi nehri'nin batısında ilerleyen Ra bölüğü ile karşı karşıya geldi ve öncü Hitit birlikleri inisiyatif alarak Ra bölüğü'nün Amon bölüğü ile birleşmesini engellemek adına onlara saldırdı.
- 43:31Savaşın Akışı
- Kurtulabilen Mısır savaş arabalarının bir bölümü Amon kampına doğru kaçmaya başladı ve savunmasız kalan Mısır piyadeleri neredeyse son askere kadar katledildiler.
- Hititlerden kaçan Mısır savaş arabaları daha yeni kampa ulaşmışlardı ki, Mısır askerleri kamplarının batısına ilerleyen bir toz bulutu fark ettiler.
- Hititler Mısırlıların pozisyon almalarına fırsat vermemek amacıyla beklemeden düşman kampına hücum ettiler ve ağır Hitit savaş arabalarının hücumu karşısında Mısır piyadeleri dayanamamıştı.
- 44:25Mısır'ın Zaferi
- Hitit askerleri ilerledikçe kamptaki çadırlar savaş arabalarının manevra kabiliyetini sınırlamaya başladı ve birçok Hitit askeri arabalarından inerek ganimet toplama telaşına düştü.
- Mısırlı piyadeler geri dönerek Hitit askerlerine karşı bir hücum başlattılar ve dar alanda hareket edemeyen Hitit savaş arabalarının üzerindeki askerler bir bir ölmeye başlamıştı.
- İkinci Ramses kampın merkezinde Amon'a dua ediyordu, duasını bitirdikten sonra Amon birliği'nden ve Ra birliği'nden kalan savaş arabalarıyla birlikte kamptan dışarıya çıktı ve batıdaki Hitit askerlerini arkadan kuşattı.
- 45:06Savaşın Sonu
- Pozisyonlarını aldıktan sonra hücum eden Mısır savaş arabaları, Hititli askerlerin üzerine yoğun bir ok yağmuru başlattı.
- Ok yağmuru ve Mısırlı piyadeler arasında kalan Hitit askerleri bir bir düşüyor, savaş arabalarının üç kişilik kabinleri teker teker boşalıyordu.
- İkinci Ramses, savaş arabalarıyla ve bazı piyadeleri ile birlikte kaçan Hitit askerlerini takip etti ve doğudaki Asi nehri'nin ötesinden izleyen Muattali, Amon kampının savunmasız kaldığını gördü.
- 45:57Kadeş Savaşı
- Muvatalli, piyadelerinin Asi Nehri'ni geçip düşman hattına varmasının uzun süreceğini biliyordu ve sadece savaş arabalarıyla Mısır kampına hücum etmeye başladı.
- Mısır kampında sadece yorgun piyadeler kalmıştı ve Hitit savaş arabaları karşısında şansları yoktu, ancak kuzeyden gelen Nearin birlikleri Amon kampının yardımına yetişti.
- Muvatalli etrafı sarılırsa ordusunun dayanamayacağını biliyordu ve askerlerine geri çekilme emri vererek Asi Nehri'nin doğusuna geçti, ancak birçok Hitit askeri savaş arabalarını terk etmiş ve nehirde boğularak ölmüştü.
- 46:47Savaşın Sonuçları
- Mısırlılar Hitit ordusunu kamptan kovmuşlardı, ancak kendi kayıpları da oldukça fazlaydı; Ra bölüğü neredeyse tamamen yok olmuş, Amun bölüğü ise büyük kayıplar vermişti.
- Hitit ordusunun kayıpları genel anlamda savaş arabalarından ibaretti ve hala onbeşbin piyade ile birkaç bin savaş arabasına sahiplerdi.
- İki taraf da hamle yapmadı; Ramses, Hititleri yenmenin zor olduğunu düşünerek askerleriyle beraber güneye çekildi, Hititler ise Mısır ordusuna saldırmakta tereddüt etmiş, konumlarını korumuşlardı.
- 47:56Savaşın Kazanan Tarafı
- İki lider de ülkelerine döndüklerinde savaşı kendilerinin kazandıklarını iddia ettiler, ancak Kadeş'i ele geçirme amacıyla yola çıkan Mısır ordusunun burayı ele geçirmeden geri dönmesi bize savaşı kazanan tarafın Hititler olduğunu gösteriyor.
- Ramses ülkesine dönerken onu takip eden Muvatalli, Upe ve Amaro eyaletlerini de ele geçirmişti, bu da etki alanının daralmış olması savaşın kazanan tarafının Hititler olduğu yönünde ipucu veriyor.
- Hititler, Kenan bölgesindeki prensleri kışkırtmış ve onları firavuna karşı isyan etmeye teşvik etmişlerdi.
- 48:41Üçüncü Asya Seferi
- Bu sorunu çözmek için Ramses saltanatının yedinci yılına denk gelen MÖ 1272 senesinde üçüncü Asya seferine çıktı ve ordusunu ikiye ayırdı.
- Amunherkepesef, Şasu kabilesinin savaşçılarını Necef Çölü üzerinden Dut Gölü'ne kadar kovalayarak mağlup etti ve Edoma'yı ele geçirip Moab'ı almak için kuzeydoğu yönünde ilerlemeye başladı.
- Ramses liderliğindeki diğer kuvvet ise Kudüs ve Eriha'ya saldırarak buraları ele geçirmiştir, sonra oğluna yardım etmek amacıyla Moab'ı ilerledi ve burada yeniden birleşen iki ordu Moab'ı da ele geçirip Kenan'ı tekrar Mısır'a bağlamış oldular.
- 49:43Dördüncü ve Beşinci Asya Seferleri
- Ramses sınırlarını daha da genişletmek istiyordu ve saltanatının sekizinci yılında Asya seferine devam ederek bugünkü Beyrut'un kuzeydoğusundaki Dapur'a kadar ilerledi ve burayı ele geçirdi.
- Fakat ordusuyla birlikte bölgeden ayrılıp Mısır'a döndüğünde Amurru ve Kadeş arasındaki bu şehir ve kasabalar tekrar Hititlerin eline geçti.
- Saltanatının onuncu yılında Ramses burayı yeniden Mısır hakimiyetini almak için yeni bir sefere çıktı ve bu yerleşimleri tekrardan kolayca hakimiyet altına alarak Mısır'a döndü, ancak bu seferin ardından da yine aynı şey olmuş, Mısırlılar bölgeden ayrılınca bu yerleşimler yeniden Hitit kontrolüne geçmişti.
- 50:29Kadeş Antlaşması
- Bu bölgede sürekli olarak savaşmak anlamsızdı; hem Hititlerin hem de Mısırlıların başkenti Suriye'ye oldukça uzaktı ve iki devletten biri burayı hakimiyet altına alıp başkentine döndüğünde diğer devlet bölgeye gelerek oradaki şehirleri kolayca ele geçiriyordu.
- Bu sebeple iki devlet, İkinci Ramses'in saltanatının yirmi birinci senesine denk gelen MÖ 1258 yılında Kadeş Antlaşması olarak bilinen anlaşmayı imzaladı.
- Kadeş Antlaşması tarihte yapılan ilk uluslararası yazılı anlaşma olma özelliği taşıyor, anlaşma koşullarına göre Kadeş toprakları Hititlerde kalacak şekilde Suriye ikiye bölünmüş, ayrıca iki devlet birbirini iç ve dış saldırılara karşı koruyacaklarını garanti etmişlerdi.
- 51:30Ramses'in Barış Dönemi
- İkinci Ramses, Sititlerle savaşın olmadığı bu uzun barış dönemi prestijinin göstergesi olacak yapılar inşa ettirmekle geçirdi, en bilinenleri Ebu Simbel'de bulunan iki tapınaktı.
- Büyük tapınak İkinci Ramses adına dağın yüzeyi oyularak yapılmış ve tapınağın girişine Ramses'in yirmi metre boyutunda dört adet heykel inşa edilmişti, yanındaki küçük tapınak ise Ramses'in eşi Nefertari ve aşk tanrıçası Hathor'a adanmıştı.
- Ramses ayrıca Tebes'te Ramesseum adında bir mezar tapınağı inşa ettirmiş, bu tapınağın duvarlarını diğer başarılarının yanı sıra Kadeş Savaşı'nı belgeleyen kabartmalarla kaplatmıştı.
- 52:34Ramses Dönemi ve Pirammses Şehri
- Ramses dönemindeki barış, Mısır'a huzur ve zenginlik getirmişti, seferler azalmış, bolluk artmıştı.
- Bu dönemde firavun kendi adını verdiği Pirammses şehrini de büyütmeye devam etti, şehir güzel düzenlemesi ve meyve bahçeleriyle ün kazandı, kısa süre içinde üçyüz bin nüfusa ulaştı ve Antik Mısır'ın en görkemli şehirlerinden biri haline geldi.
- Ramses, başkent olarak inşa ettiği Pirammses şehrinin haricinde de yaptığı birçok anıta kendi ismini vermişti, inşa ettirdiği çoğu yapının duvarlarında onun zaferleri ve Kadeş Antlaşması yer alıyordu.
- 53:11Ramses'in Anıtları ve Propagandası
- Ramses'in birçok anıt yaptırmasının ve bu anıtlara başarılarını yazdırmasının başlıca iki sebebi vardı; birincisi Ramses'in propagandaya önem veren ve bunu iyi kullanan bir lider olmasıyla ilgiliydi.
- Kadeş Savaşı'nda aslında savaşı kazanmamasına rağmen ülkesine döndüğünde kendini zafer kazanmış gibi göstermesi bunun bir örneği olarak kabul edilebilir, Ramses propagandanın gücünü biliyordu ve kazandığı zaferleri olduğundan büyük gösterip anıtlara işleyerek halkın sevgisini kazanmayı amaçlamıştı.
- Ayrıca tarihte yaşamış birçok kral gibi II. Ramses de öldükten sonra adının unutulmasını istemiyordu, bu yüzden arkasında olabildiğince fazla eser bırakmak istemesi doğal bir durumdu.
- 53:54Ramses'in Mirası
- Bazı durumlarda aşırıya kaçtığı da oluyordu; kendisinden önceki firavunların inşa ettirdiği yazıtları sildirip üzerlerine kendi destanlaştırılmış hikayesini işletiyordu.
- Kendinden sonra gelecek firavunların da aynı şeyi yapmasından korktuğu için kendi yazıtlarının normalde olduğundan çok daha derine oyulmasını emretmişti.
- II. Ramses unutulmaktan korkuyor ve adının zihinlerden silinmesini istemiyordu, ancak onun bu korkusu hiçbir zaman gerçekleşmedi; kazandığı zaferler ve uzun barış yıllarında ülkenin artan refahı sayesinde ününü uzun bir süre korumayı başarmıştı.
- 54:58Kleopatra ve Tolmaios Hanedanı
- Kleopatra tarihteki en güçlü ve en ünlü kadınlardan biri, onun devrinde Mısır'da refah ve istikrar artmış, Roma'yla kurulan iyi ilişkiler Akdeniz ticaretinin canlanmasına vesile olmuştu.
- Kleopatra'nın mensup olduğu Tolmaios hanedanı esasen Mısırlı değildi, ancak Büyük İskender'in Mısır'ı fethetmesinin ardından Mısır, Makedonya İmparatorluğu'nun bir parçası haline gelmişti.
- İskender'in MÖ 323 yılında ölümünün ardından imparatorluğu generalleri arasında paylaşılmış, İskender'in yakın arkadaşı ve komutanlarından biri olan Yunan kökenli Tol Payına ise Mısır düşmüştü, böylece Mısır'da Tolmaios hanedanı dönemi başlamıştır.
- 56:17Roma'nın Yükselişi
- MÖ 51 yılına gelindiğinde Mısır tahtında on iki Tolmaios bulunuyordu, hanedan yaklaşık üç yüz yıl boyunca Mısır'ı yönetmiş, bölgenin tek hakimi haline gelmişti.
- Roma'nın yükselmeye başlaması bölgedeki güç dengelerini değiştirmeye başlamıştı, Büyük İskender hayata gözlerini yumduğunda Roma henüz küçük bir şehir devletiydi.
- Romalılar bu üç yüz yıl boyunca istikrarlı bir şekilde topraklarını genişletmiş, Mısır hariç tüm Akdeniz'i ele geçirmişlerdi.
- 56:54Mısır'da İç Savaşın Başlangıcı
- Roma'nın hedefindeki yeni devlet Mısır'dı ve MÖ 51'de 12. Tolemaios'un ölümünden sonra 11 yaşındaki oğlu 13. Tolemaios ve 17 yaşındaki kızı Kleopatra varis olarak kaldı.
- 12. Tolemaios, kızı ve oğlunun evlenerek Mısır'ı birlikte yönetmelerini vasiyet etmişti, ancak bu kardeşler arası evlilik Mısır yöneten hanedanlar arasında yaygındı.
- Kleopatra, Mısır halkına karışmanın yararına olacağını düşünerek Mısır dilini öğrenmiş ve halkın kendisini benimsemesini sağlamıştı.
- 58:14Kleopatra'nın Sürgünü ve Dönüşü
- Kleopatra'nın zeki ve yetenekli olması, ülkenin soyluları tarafından kabul görmemesi ve tahttan indirilmesi için bir neden olmuştu.
- MÖ 49'da 13. Tolemaios, Kleopatra'yı Suriye'ye sürgüne yolladı, ancak Kleopatra 48 yılında ordusuyla Mısır'a döndü ve kardeşini devirip tahtı ele geçirmeyi hedefledi.
- Mısır adım adım iç savaşa doğru sürükleniyordu.
- 59:56Roma Cumhuriyeti ve Mısır İç Savaşı
- Aynı yıllarda Roma Cumhuriyeti de iç savaş yaşıyordu; Julius Sezar, rakibi Pompeius Magnus'u Farsalus Muharebesi'nde yenilgiye uğratmıştı.
- Pompeius, Sezar'a karşı firavundan destek alabilmek umuduyla Mısır'a kaçmıştı.
- 14 yaşına basmış olan genç firavun, Pompeius'un kafasını kesip Sezar'a hediye etmesini isteyen danışmanı Potinus'un önerisini kabul etti.
- 1:01:16Sezar'ın Mısır'a Gelişi ve Tepkisi
- Sezar, Pompeius'u deniz yoluyla takip etmiş ve olaylardan birkaç gün sonra İskenderiye'ye ayak basmıştı.
- Sezar, Pompeius'un kesilmiş başını görünce öfkelenmişti çünkü Pompeius zamanında siyasi olarak müttefikiydi ve Sezar'ın kızı Julia ile evlenmişti.
- Sezar, firavunun Pompeius'u öldürtmesine sinirlenerek Kleopatra'ya karşı ona yardım etmeyi reddetti.
- 1:02:15Sezar'ın Mısır'daki Stratejisi
- Mısır'daki iç savaşın son bulması gerekiyordu çünkü Mısır'ın Roma'ya ödenmemiş 17,5 milyon drahmi değerinde borcu vardı.
- Sezar, iki kardeşin de ordularını dağıtmalarını, barışmalarını ve babalarının vasiyeti üzerine ülkeyi ortak yönetmelerini istedi.
- Firavun 13. Tolemaios, danışmanı Potinus'un etkisinde kalarak bu teklifi reddetti ve Atilla komutasındaki Mısır ordusunu İskenderiye'ye getirtti.
- 1:03:00Kleopatra ve Sezar'ın Karşılaşması
- Sezar, Kleopatra'ya haberciler gönderdi ve genç kadının etkisinde kalacağı bir danışmanı olmadığından onunla daha kolay anlaşabileceğini düşünüyordu.
- Kleopatra, Sezar'ı etkilemek için gizlice İskenderiye'ye gelmiş ve burada Sezar'la buluşmuştu.
- Kleopatra, Latince dahil birçok dili akıcı şekilde konuşabiliyor ve insanları nasıl etkileyeceğini çok iyi biliyordu.
- 1:05:31Nil Savaşı ve Sonrası
- Roma ordusu takviye kuvvetleri beklerken Mısır ordusuyla aylarca savaştı; bu çatışmalar MÖ 48 yılı Ağustos ayından itibaren 47 yılının Ocak ayına kadar devam etti.
- Nil Savaşı olarak adlandırılan bu muharebede Tolemaios yenilgiye uğratıldı ve kaçmaya çalışırken Nil nehrinde boğularak öldü.
- Galibiyetin ardından Sezar ve Kleopatra Nil boyunca üç aylık bir gezintiye çıktı ve Sezarion adını verdikleri bir çocukları oldu.
- 1:07:28Kleopatra'nın Roma Ziyareti ve Son Yılları
- MÖ 46'nın sonlarında Kleopatra Roma'ya bir ziyaret gerçekleştirdi ve Roma'da Sezar'ın villasında kalmaya başladı.
- Sezar MÖ 44 yılının Mart ayında suikaste uğrayarak öldürüldü ve Kleopatra için Roma artık güvenli bir yer değildi.
- Mısır'a geri döndüğünde 15 yaşındaki kardeşini tahttan indirip idam ettirerek 3 yaşındaki oğlu Sezaryonu tahta geçirdi ve kendisi de onun naibi olarak iktidarın asıl sahibi oldu.
- 1:08:18Roma'da İç Savaş ve Kleopatra'nın Rolü
- Sezar'ın ölümünün ardından Roma'da Marcus Antonius ve Octavius'un destekçileri ile Brütüs ve Gaius Cassius gibi katilleri arasında yeni bir iç savaş patlak verdi.
- Kleopatra, Sezar'ın intikamını almak isteyen Octavius ve Marcus Antonius'u desteklemeye karar verdi.
- Milattan önce 42 yılının Ekim ayında Antonius ve Octavius, Philippi Muharebesi'nde Sezar'ın katillerini mağlup etti ve Brütüs ile Cassius kendi hayatlarına son verdi.
- 1:09:24Cumhuriyetin Bölünmesi ve Antonius-Kleopatra İlişkisi
- Zaferin ardından cumhuriyet, İria'dan İspanya'ya kadar olan bölgeyi Octavianus, Makedonya'dan Filistin'e kadar olan bölgeyi Marcus Antonius ve Afrika'yı Marcus Lepidus yönetecek şekilde üç idari parçaya bölündü.
- Antonius, Kleopatra'ya Tarsus'ta görüşmek istediğini bildirdi ve bu buluşmanın amacı doğuya yapacağı seferleri finanse etmek için Kleopatra'dan destek almaktı.
- Kleopatra, Antonius'a aşık oldu ve ikili birlikte ikiz bebek doğurdu; erkek olana Helios, kız olana Selena ismini koydular.
- 1:11:18Antonius'un Evlilik Sorunu ve Part Seferi
- Antonius evliydi ancak Kleopatra ile birlikteyken karısı Fulvia ölmüştü, ancak Octavius onun kız kardeşi Octavia ile evlenmesini istedi.
- Antonius, Octavius'un kız kardeşi Octavia ile evlenmek zorunda kaldı.
- Milattan önce 36 yılının yazının sonlarına gelindiğinde Marcus Antonius 84 bin kişilik ordusuyla Part seferine çıktı, ancak acele ederek yiyecek ve kuşatma ekipmanlarını geride bıraktı.
- 1:12:40Part Savaşı ve Antonius'un Yenilgisi
- Roma ikmal birliklerinin geride kaldığını haber alan Partlar, fırsatı kullanarak ikmalleri taşıyan orduya saldırdılar ve Antonius'un kuşatma silahlarını ve yiyeceklerini yok ettiler.
- Antonius savaşı kaybettiğini anlayıp geri çekildi ancak ordusunun yaklaşık üçte birini kaybetmiş durumdaydı.
- Aynı dönemde Octavius İria seferine çıkmış ve burada zafer kazanarak Roma'daki popülerliğini arttırmıştı.
- 1:13:25Antonius'un Kafkasya Seferi ve Kleopatra ile Evliliği
- Antonius, aldığı yenilgiyi telafi etmek için Milattan önce 34 yılında Kafkasya'ya bir sefer düzenleyerek Ermenistan ve Albanya'yı tekrar ele geçirdi.
- Zafer kutlamalarının ardından İskenderiye Bağışları adı altında Kleopatra ve çocuklarına topraklar bağışladı.
- Antonius, karısı Octavia'yı boşayarak Kleopatra ile evlendi ve böylece yeni bir hanedan kurmuşlardı.
- 1:14:15Octavius'un Tepkisi ve Aktium Muharebesi
- Octavius, Antonius'un bağışlarını Roma Senatosu'nda sesli olarak okudu ve Doğu'daki Roma topraklarının Kleopatra ve çocuklarına bırakıldığını belirtti.
- Octavius iç savaş çıkarıyor gibi gözükmek istemiyordu, bu yüzden bunu bir dış mesele gibi sunmuş ve Antonius'a değil, Kleopatra'ya karşı savaş ilan etmişti.
- Kleopatra ve Antonius tarafından idare edilen Mısır ordusu, Octavius'un ordusuyla Milattan önce 31 yılının Eylül ayında karşı karşıya geldi ve Aktium Muharebesi'ni Octavius kazandı.
- 1:15:23İskenderiye'nin Yıkılışı ve Kleopatra'nın Sonu
- Octavius, Kleopatra ve Antonius'u takip ederek İskenderiye'ye vardı ve birkaç aylık direnişin ardından şehir yıkılıp yakılmaya başlanmıştı.
- Kleopatra çaresizce bir anıt mezara saklandı, Antonius ise Kleopatra'nın nerede olduğunu bulamayınca onun öldüğünü düşünmüş ve üzüntüden kendini öldürmek istemişti.
- Kleopatra, Romalıların aşağılanmasına maruz kalmamak için zehir içerek kendini öldürecekti ve Mısır tahtına onun ardından başka bir firavun oturmamıştı.
- 1:16:33Kleopatra'nın Mirası
- Tolemaios hanedanının en zayıf dönemlerinden birinde başa geçen Kleopatra, zekası sayesinde iki büyük Romalıyı etkileyerek onların güçlerinden faydalanmış, bu sayede tahtını korumuştu.
- Kleopatra, ülkesini eski parlak günlerine döndürmeyi arzuluyordu ve İskenderiye Bağışları adı altında kazandığı topraklarla bu arzusuna oldukça yaklaşmıştı.
- Nil nehri binlerce yıl boyunca tarihteki en büyük uygarlıklardan birini besledi, Antik Mısır.
- 1:18:12Mısır Toplumunun Yapısı
- Nil Nehri, Mısır'ı antik çağın en verimli topraklarına sahip ülkesi haline getirmiş ve Mısırlılar bu bereketli toprakları işlemek için herkesin birbiriyle uyumlu şekilde çalıştığı bir toplum yapısı inşa etmişlerdir.
- Mısır toplumunun yapısı çok katmanlı bir piramit şeklindeydi; piramidin en tepesinde firavun, altında vezir ve rahipler, bir alt basamağında özgür insanlar, en dibinde ise köleler yer alırdı.
- Firavunlar tanrıların yeryüzündeki temsilcileri olarak kabul edilir, ülkenin sınırlarını korumak, sefere çıkarak düşmanlara boyun eğdirmek ve halkın dini liderleri olarak dini törenlere başkanlık etmek gibi sorumlulukları vardı.
- 1:19:49Firavunların Tanrısallığı ve Aile İlişkileri
- Firavunların aileleri de aynı soyu paylaştıkları için tanrısal kabul edilirlerdi ve bu durum antik Mısır tarihi boyunca hanedanlar için hassas bir konuydu.
- Firavunların tanrısallıklarını korumaları için kendi kardeşleri veya yakın akrabalarıyla yaptıkları evlilikler yaygındı, böylece soylarını dışarıdan başka bir aile ya da hanedanla karıştırmıyorlardı.
- 1:20:22Hükümet Görevlileri
- Piramidin bir alt basamağında hükümet görevlileri vardı; en öne çıkanlar rahipler ve vezirdi.
- Vezir, firavundan sonraki en büyük otorite konumundaydı ve firavun adına Mısır'ın denetiminden sorumluydu; müfettişler, vergi tahsildarları ve katipler gibi memurlar vezire rapor verirlerdi.
- Antik Mısır tarihi boyunca vezirler genellikle firavunların otoritesine karşı çıkmamış, ancak firavunlar arkalarında varis bırakmadan ölürse vezirler tahtına oturmayı başarabilmişlerdi.
- 1:21:27Rahipler
- Rahipler de vezirler kadar olmasa da Mısır toplumundaki önemli güçlerden biriydi; firavunun farklı yerlerde dini ritüellere katılma imkanı olmadığı için çoğu dini tören firavun adına rahipler tarafından gerçekleştirilirdi.
- Rahipler tapınakların işleyişinden sorumluydu; dindar bir toplum olan Mısır'da insanlar yiyeceklerinden bir kısmı ayırarak tapınaklardaki tanrılara sunarlardı ve rahipler hizmetleri karşılığında bu yiyeceklerden pay alırlardı.
- Rahipler zamanla zenginleşmiş, birçok araziye sahip olmuş ve bu arazileri çiftçilere kiralayarak servetlerini artırmışlardı; maddi güç ve dini otoriteye sahip olmaları zaman zaman firavunun otoritesine karşı alternatif bir güç olarak ortaya çıkmalarına imkan vermişti.
- 1:22:31Özgür Sınıf
- Piramidin bir alt basamağına indiğimizde Mısır'ın özgür sınıfı ile karşılaşıyoruz; bunlar memurlar, askerler, çiftçiler ve zanaatçılar gibi çeşitli meslekleri icra eden insanlardı.
- Antik Mısır'da meslekler arası geçiş oldukça nadir rastlanan bir durumdu; örneğin bir çiftçi genel olarak hayatı boyunca çiftçilikle uğraşır ve aynı mesleği çocuklarına da öğretirdi.
- Askerler nadiren de olsa sosyal piramitte yükselebiliyorlardı; eğer bir asker güç, kuvvet ve stratejik zeka bakımından üstün görülürse subay konumuna getirilebilirdi ve askeri başarılar elde edenler vezirliğe kadar yükselebiliyorlardı.
- 1:23:40Mısır'da Yaşam Koşulları
- Çiftçiler çoğunlukla kerpiç evlerde yaşıyorlardı; kerpiç, Nil Nehri'nin taşması sonucu çamurlaşan toprak sayesinde elde ediliyordu ve bu çamurlu toprak tahta kalıplar kullanılarak kare şekillere dönüştürülüp güneşte kurumaya bırakılıyordu.
- Mısır'da günler çok sıcak olduğundan evler sıcaktan korunacak şekilde inşa edilirdi; çatıda sıcak havanın yükselerek dışarı çıkmasını sağlayan küçük boşluklar bulunurdu ve Mısırlılar bu boşluklardan merdivenle çatıya çıkarak sıcak gecelerde evlerinin çatısında uyurlardı.
- Çoğu Mısırlının uyumak için bir yatağı bulunmuyordu; zenginlerin ahşap yatakları olmasına rağmen, sıradan halkın büyük bir bölümü evin zeminine serilen örme hasırlarda uyurdu ve yastık yerine fildişi, ahşap veya çömleklerden yapılmış olan baş dayanakları mevcuttu.
- 1:24:46Mısır'ın Günlük Yaşantısı
- Mısır'ın günlük yaşantısı kaçınılmaz olarak Nil ve onun oluşturduğu mevsimsel koşullara bağlı olarak şekilleniyordu; her yılın Haziran ve Eylül ayları arasında Etiyopya Platosu'nda yağan yağmurlar Nil Nehri'nin taşmasına sebep olurdu.
- Nil Nehri geri çekildiğinde arkasında büyük miktarda alüvyon katmanı bırakırdı; mineral ve organik madde yönünden zengin olan alüvyon toprağı besleyerek verimin büyük oranda artmasını sağlıyordu.
- Çiftçiler ürünlerini nehir geri çekildikten sonra ekmeye başlarlardı; ilk olarak toprağı havalandırmak için çapa yapılırdı, sonra öküzlerin arkasına takılan saban yardımıyla toprak sürülürdü veya insan gücü kullanılırdı.
- 1:26:08Tarım ve Ekonomik Sistem
- Hasat zamanı gelene kadar mahsullerin büyümesi beklenirdi; bu süreçte yabani otlar temizlenir, tohumlara dadanan kuşlar kovulur ve tarla farelerden korunmaya çalışılırdı.
- Bazı Mısırlı erkekler tarım yapılmayan bu süreçte firavunun inşaat projelerine katılırlardı; piramitler ve tapınaklar köleler tarafından değil, özgür insanlardan oluşan ücretli işçiler tarafından inşa edilmişti.
- Antik Mısır'da ücret olarak kullanılabilecek bir para birimi yoktu; bunun yerine ödemeler genellikle tahıl veya bira olarak yapılırdı ve takas işlemini gerçekleştirmek için "ben" adı verilen bir ağırlık birimi kullanılırdı.
- 1:27:19Mısır'da Beslenme ve İçme
- Genel olarak Mısır'da yetiştirilen ürünler buğday ve arpa gibi tahıllardı; buna ek olarak soğan, turp, salatalık gibi sebzeler ve incir, hurma, üzüm gibi meyveler de yetiştiriliyordu.
- Su ihtiyacı Nil Nehri'nden alınan suyla karşılanırdı; fakat Nil'in arıtılmış suyu çoğu zaman insanları hasta ediyordu, bu yüzden alkolün arındırıcı etkisinden dolayı sıvı olarak bol miktarda bira tüketilirdi.
- Bira, antik Mısır'da yaşayan her statüden insanın gözde içeceklerinden biriydi; bu biralar yoğun bir kıvamdaydı ve şişelerin dibinde bir tortu tabakası oluşuyordu; bu yüzden Mısırlılar bu biraları kafalarına dikmek yerine içi boş bir çubuk yardımıyla içiyorlardı.
- 1:28:12Antik Mısır'da Yaşam ve Eğlence
- Mısırlıların öğünleri genellikle ekmek ve soğandan oluşuyordu, ancak zaman zaman farklı sebzeler, meyveler ve balık türleri de tüketilebiliyordu.
- Antik Mısır'da halk boş zamanlarını güreş, okçuluk, cirit atma, kürek çekme ve zıpkınla balık avlama gibi spor aktiviteleri ve eğlenceli oyunlarla değerlendiriyordu.
- Nil nehrinde yıkanmak ve avlanmak gerektiğinden Mısırlıların çoğu yüzmeyi ve kürek çekmeyi biliyordu, bu da tarım gibi ağır işlerle uğraşan toplum için önemli bir aktiviteydi.
- 1:29:08Çocuklar ve Evlilik
- Antik Mısır'da oyuncaklar yaygın olarak kilden yapılan minyatür hayvan ve insan şekillerinden oluşuyordu, nadir de olsa ahşaptan yapılmış oyuncaklara da rastlanmak mümkündü.
- Antik Mısır'da çocuklar ergenliğe girdikleri yaşlardan itibaren yetişkin kabul edilirlerdi, bu da ortalama 13-15 yaş aralığına denk geliyordu.
- Evlilikler birbirini seven veya karşılıklı olarak evlenmeyi mantıklı bulan iki kişinin birlikte yaşamaya karar verdiklerinde gerçekleşiyordu ve evlilik için herhangi bir dini tören yapılmıyordu.
- 1:30:10Kadınların Durumu
- Boşanma hakkı hem kadın hem de erkeğe verildiği gibi, diğer alanlarda da kadınlar erkeklerle aynı haklara sahipti; mülk sahibi olabiliyor, ticaret yapabiliyor ve mahkemede ifade verebiliyorlardı.
- Özellikle evli kadınlardan evin hanımı olmaları beklenirdi çünkü çocukları beslemek ve ev işleriyle ilgilenmek gibi sorumlulukları vardı.
- Mısırlı sanatçılar görev dağılımını yansıtmak için kadınları soluk tenli olarak tasvir ederken, erkekleri ise daha koyu tenli tasvir etmişlerdi.
- 1:30:54Kölelik ve Ölüm
- Mısır'daki köleler genellikle ele geçirilen ülkelerden getirilen savaş esirlerinden oluşuyordu, ancak bazı durumlarda Mısırlı suçlular da ceza olarak köleliğe zorlanabiliyordu.
- Kölelerin kanun önünde bir hakları yoktu, gördükleri muamele sahiplerinin insafına kalmıştı ve birçok köle ağır çalışma şartlarından ve yetersiz beslenmeden dolayı erken yaşta ölebiliyordu.
- Antik Mısır'da insan ömrü yalnızca köleler için değil, aynı zamanda özgür insanlar için de oldukça kısaydı; Mısırlıların büyük çoğunluğu kırk yaşını göremeden ölüyordu.
- 1:32:13Ölümden Sonra Yaşam
- Mısır dini inancına göre ölen kişi hayatında yeterince iyilik yapmışsa öldükten sonra yeniden diriliyordu, fakat kötü biri olarak yaşamışsa Ammit adı verilen mitolojik canavar, ölen kişinin kalbini yiyerek Au'ya (antik Mısırlıların inandığı cennet) girişini imkansız hale getiriyordu.
- Defin işlemlerinin uygun bir şekilde yerine getirilmesi gerekiyordu; ceset cenazeciye götürülür, vücut yıkanır, kalp haricindeki tüm organlar çıkarılır ve beden koruyucu bir tuzla kaplanırdı.
- Mumyalama ve bu videoda değindiğimiz birçok gelenek, Roma'nın Mısır'ı ele geçirmesine kadar yaklaşık üç bin yıl boyunca devam etti.