Buradasın

Antik Çağda Depremler ve Deprem Dayanıklı Yapı Teknikleri Sunumu

youtube.com/watch?v=rY-dc5u9dyI

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Bu video, 1988 yılında kurulan 33 yıllık bir topluluğun düzenlediği bir sunum formatındadır. Sunum, inşaat mühendisliği mezunu ve geoteknik mühendisliği, deprem mühendisliği alanlarında master çalışmalarına sahip olan Onur Hoca tarafından verilmektedir.
Sunum, "Antik Çağda Depremler" konusunu ele almakta olup, deprem kavramının bilimsel tanımı, paleosismoloji ve arkeo-sismoloji bilim dallarını, tarih öncesi depremleri, Hititler, Lidyalılar ve Antik Yunan-Roma dönemlerindeki depremleri kapsamaktadır. Ayrıca, antik dönemde deprem etkilerine karşı alınan yapısal tedbirler ve deprem teknolojisinin evrimi detaylı olarak anlatılmaktadır.
Sunum, Türkiye'nin depremsel yapısı ve faylar hakkında bilgilerle başlayıp, tarihsel depremlere odaklanmaktadır. MÖ 6200'lere kadar uzanan yazısız dönemlerdeki depremler, Hitit dönemine ait deprem kayıtları, Antik Yunan'da depremlerin mitolojik anlatımları ve MS 17-366 yılları arasındaki önemli depremler kronolojik olarak ele alınmaktadır. Sunumun son bölümünde, antik dönemde deprem dayanıklı yapı teknikleri (kurşun kullanılarak birleştirilen taş bloklar, kemer kullanımı, moloz taştan teraslar, toprak dolgulu taş duvarlar) ve modern sismik izolatörler hakkında bilgiler sunulmaktadır. Sunum sonrası bir soru-cevap oturumu gerçekleşmiştir.

00:01Topluluk Tanıtımı: 1988 yılında kurulan okulun ilk topluluklarından olan bu grup, otuz üç senedir bir aradadır.
Topluluk, belli aralıklarla sunumlar ve paylaşımlar yapmakta, YouTube ve Instagram kanallarını aktif olarak kullanmaktadır.
Sunumlar sonrası chat üzerinden sorular cevaplanmaktadır.
00:55Konuşmacının Tanıtımı: Konuşmacı, otuz senelik topluluğun on beş senesine tanık olan eski bir kıdemli üyesidir.
İnşaat mühendisliği mezunu olup, geoteknik mühendisliği ve deprem mühendisliği alanlarında master çalışmalar yapmıştır.
ODTÜ'de kültürel miras koruma programında da bir master çalışması bulunmaktadır.
02:08Sunumun İçeriği: Konu antik çağda depremler olup, önce deprem kavramı bilimsel olarak tanımlanacaktır.
Paleosismoloji ve arkeo-sismoloji gibi arkeolojiyle ilgili bilim dalları hakkında bilgi verilecektir.
Tarih öncesi depremler, Hititlerin deprem falı, Frig ve Lidyalıların deprem tecrübeleri ele alınacaktır.
04:11Deprem Kavramı: Deprem, kıtaların hareketiyle oluşan enerji birikintisinin zayıf noktalarda patlaması ve dalgalar halinde yayılmasıdır.
Depremler faylarda oluşur ve fayların kendi düzlemi vardır.
Depremlerin dalgalarını inceleyen bilim dalına sismoloji denir ve bu kelime antik Yunanca'dan gelmektedir.
06:11Türkiye'nin Depremselliği: 1881-2007 yılları arasında Türkiye'de 3 büyüklüğünden büyük depremlerin dağılımı incelenmiştir.
2020 yılında Türkiye'de 33.800 deprem kaydedilmiştir.
Türkiye'de neredeyse her ilçede bir fay bulunmakta ve 2019'da yeni deprem tehlike haritası yürürlüğe girmiştir.
08:15Türkiye Deprem Haritası: Yeni deprem haritasında deprem bölgeleri kavramı kaldırılmış, yerine interaktif bir harita oluşturulmuştur.
Bu harita üzerinden mahalle ölçeğinde deprem ivmeleri ve spektral yemeleri görülebilmektedir.
Haritada mora çalan renkler yüksek deprem riski gösterirken, İstanbul'un güneyi ve Batı Anadolu'da özellikle deprem riski yüksektir.
09:54Deprem Tehlikesini Değerlendirme: Bir bölgenin deprem tehlikesini değerlendirmek için fayın uzunluğu, atım miktarı, yıllık kayma hızı ve depremin büyüklüğü önemlidir.
Depremler tekrar eden jeolojik olaylardır ve geçmişteki depremselliği bilmek gelecekteki depremsellik için çıkarımlarda bulunmayı sağlar.
Bazı popüler yazarlar göktaşı geçişlerini ve hava olaylarını depremlere bağlamaktadır, ancak tam olarak bir ilişki kurulmamış durumdadır.
11:43İstanbul'un Geçmiş Depremleri: 1509 yılında yaşanan "Küçük Kıyamet" olarak bilinen İstanbul'un yaşadığı en büyük deprem, 45 günlük aralıklarla sürmüştür.
Bu deprem sadece İstanbul'u değil Çorum'u da etkilemiş ve Topkapı Sarayı dahil pek çok yapı zarar görmüştür.
İkinci Beyazıt, depremlerden korkarak sarayının ortasına çadır kurmuş ve Edirne'ye kaçmış, daha sonra Mimar Hayreddin'e ahşap bir bina yaptırmıştır.
13:52Deprem Bilimleri: Depremlerin tekrar eden jeolojik olayları olduğu için geçmiş depremleri bilerek gelecek depremler hakkında çıkarımlarda bulunulabilir.
Paleo-sismoloji, eski çağdaki depremleri jeolojik kayıtlardan inceleyen bilim dalıdır.
Arkeo-sismoloji ise 1980'lerde ortaya çıkmış, arkeolojik kayıtlardan yola çıkarak geçmiş depremleri inceleyen daha yeni bir bilim dalıdır.
15:40Arkeo-sismolojinin Kaynakları: Arkeo-sismoloji, yıllıklar, kronikler, kilise kayıtları gibi yazılı kaynaklardan yararlanır.
Özellikle Ermeni kronikleri sayesinde Anadolu'daki küçük şehirlerdeki depremler hakkında bilgi edinilebilir.
Ortaçağ'dan beri gelen deprem katalogları ve 1981 yılında TÜBİTAK destekli yapılan kayıt çalışması da bu alanda kullanılmaktadır.
17:26Deprem Kaynakları: Tarih yazıları, mali kayıtlar, bağış belgeleri, kitaplar, mektuplar, mezarlara yazılmış yazılar, sikkeler ve yazıtlar depremleri anlamak için önemli kaynaklardır.
Arkeolojik kanıtlar ve kalıntılar, sütunların nasıl devrilmiş olduğu gibi bilgileri sunarak fay hareketlerini anlamamızı sağlar.
Ezani (Çavdarhisar) kenti, 1977 Gediz depreminde hasar görmüş, Zeus tapınağı zarar görmüş ve sonrasında onarılmıştır.
19:38Yazılı Kayıtlardaki Deprem Kayıtları: 1509 İstanbul Depremi (Küçük Kıyamet) hakkında Portekiz Büyükelçisinin kralına yazdığı mektupta, İstanbul'un yerle bir olduğu ve Fetih'ten sonra camiye çevrilen Hristiyan yapılarındaki sıvaların döküldüğü belirtiliyor.
Tiberus Roma İmparatoru döneminde Batı Anadolu'da meydana gelen depremden sonra ona minnet duygusu belirtmek için bir sikke bastırılmış.
1556 Rodos Depremi hakkında bir gravürde yıkılmış kuleler, surlar ve panik içinde toplanmış insanlar görülebiliyor.
21:11Bizans Dönemi ve Arkeolojik Kanıtlar: Bizans döneminde depremlerin yıkıcı etkilerini anlatan yazılı belgeler mevcut.
Sardes'ten (Lidyalıların başkenti) gelen arkeolojik kanıtlarda 500'lü yıllarda meydana gelen depremin izleri görülebiliyor.
Çatalhöyük'te deprem katmanları tespit edilmiş ve Anadolu'daki deprem kayıtları MÖ 6200'lere kadar uzanabiliyor.
22:11Tarih Öncesi Deprem Kayıtları: Çatalhöyük'te kerpiç birbirine bitişik yapılarda depremin izleri tanımlanabilmiş.
MÖ 3000'lü yıllarda Demirci Böyük'te, Eskişehir yakınlarında deprem izleri tespit edilmiş.
Tarsus, Alişar, Boğazköy, Hattuşa, Alacahöyük gibi birçok Anadolu yerleşiminde ve Troya'da MÖ 3000 ile MÖ 200 yılları arasında depremler tespit edilmiş.
24:16Hititlerde Deprem Kayıtları: Hititlerde deprem kelimesinin tam karşılığı net değil, "katru" (sarsmak ve titremek anlamında) kelimesi kullanılmış.
MÖ 2000 ile MÖ 1500 yılları arasında Alacahöyük ve Boğazköy'de deprem etkileri tanımlanmış.
Hititlerin deprem falları var; örneğin ayın altısında deprem olursa tahın sıkıntısı baş gösterecek ve adı duyulmamış bir düşman ülkeyi işgal edecek şeklinde.
27:03Hititlerde Depremle İlgili Bir Olay: MÖ 1200'lü yıllarda Hitit Kralı III. Hattuşili ile yeğeni Urhi Teşup arasında taht mücadelesi yaşanmış.
Urhi Teşup Şamuha kentine (Sivas-Yıldız'ın yakınında) sığınmış ve kentte 40 kulaca yakın surlar bulunuyormuş.
III. Hattuşili kenti kuşatırken deprem olmuş, surlar yıkılmış ve kent kolayca ele geçilmiş, kral bunu tanrıların yardımı olarak görmüş.
28:35Lidya Kralı Giges'in Deprem Efsanesi: Lidya Kralı Giges'in kral olma efsanesi, bir çobanın deprem sonrası oluşan yarıklardan birine girdiğinde bir yeraltı mezarına rastladığı ve orada bulduğu sihirli yüzük sayesinde kral olabildiği hikayesidir.
MO 8. yüzyıl ile 7. yüzyıl arasında Lidya bölgesinde deprem izleri bulunmuştur ve Sardes bölgesine yakın olan yerlerde depremlerin olduğu bilinmektedir.
Friglerden önceki uygarlıkta bulunan Yılanlı Taş (Aslan Taşı) Eskişehir'de, aslan kafasının devrildiği görülen bu taşın MO 8. yüzyıl döneminde oluştuğu ve Giges'in efsanevi yarıktan düştüğü dönemdeki depreme denk geldiği söylenmektedir.
30:52Antik Yunan'da Deprem ve Poseidon: Antik Yunan'da depremlerin tanrısı Poseidon'dur; denizlerin tanrısı olmasının yanı sıra yeryüzünü sarsan, hareketlendiren ve dengeleyen ünvanları da vardır.
Poseidon, "sağlam zemin tanrısı" olarak da bilinir ve özellikle depreme maruz kalan Ege adalarında tapınakları bulunmaktadır.
Çavdarhisar Aizonoi'de (Aizonai) MO 3. yüzyılda bulunan bir sikke üzerinde Poseidon, elinde yunus balığı şeklinde resmedilmiştir, bu da İç Batı Anadolu kentlerinin depremle ne kadar ilgili olduğunu göstermektedir.
32:25Antik Yunan Edebiyatında Deprem: Homer'in "İlyada"sında, Troya Savaşı'nı anlatırken deprem sonrası savunması zayıflayan kentin Akaların aldığından bahsedilmektedir.
Hesiodos'un "Tanrıların Doğuşu" adlı eserinde, ölümsüzlerle Titanlar arasındaki savaş sırasında Olimpos'un sarsıldığı ve deprem çıktığı anlatılmaktadır.
Herodot'un anlattığı bir hikayede, Makedonya'daki Potideya kentinde Pers askerlerinin deprem sonrası tsunami tarafından yutulduğu, bu olayın Poseidon tapınağına yapılan saygısızlıktan kaynaklandığı söylenmektedir.
36:21Antik Yunan Biliminde Deprem Anlayışı: Miletos'un Tales, depremleri yer kabuğunun bir su kütlesi üzerinde yüzmesine bağlamıştır, bu da günümüzde bilimsel olarak 1940'larda tanımlanan levha tektoniği kavramına benzer bir anlayıştır.
Anaksimenes, depremlerin soğuk ve sıcaklık farkından kaynaklandığını düşünürken, Anaksagoras, Demokritos ve Aristoteles gibi düşünürler depremlerin toprağa karışan su ve havanın sıkışması sonrası patlamalara yol açtığını söylemişlerdir.
Antik Yunan bilim insanları, dünyanın düz olduğunu ve havada asılı olduğunu düşünürken, yağmurların ve rüzgarların yerin içine nüfuz ettiğini ve yerde boşluklar olduğunu savunmuşlardır.
38:26Antik Yunan ve Roma Dönemindeki Depremler: MO 480'de Kıbrıs'ta büyük bir deprem kaydedilmiştir.
MO 464'te Yunan anakarasında ciddi bir deprem yaşanmıştır.
MO 4. yüzyılın ikinci yarısında Frigya'da (Anadolu) depremler yaşanmış, Labranda'da bir deprem olmuş ve MO 340'de İonia bölgesinde, özellikle Miletos'u etkileyen bir deprem olmuştur.
38:56Eski Çağlarda Deprem Kayıtları: Ege bölgesindeki bir kent 287 MÖ'de Bolayır'da (Gelibolu Yarımadası) deprem çekmiştir.
227 MÖ'de Rodos'ta deprem olmuş ve bu deprem, dünyanın yedi harikasından biri olan Rodos Heykeli'ni zarar görmesine neden olmuştur.
148 MÖ'de Antakya'da depremler yaşanmış, 17 MÖ'de Aalis bölgesini etkileyen deprem önemlidir.
39:35Önemli Deprem Olayları: 23 MÖ'de Patara (Likya) bölgesinde, 60 MÖ'de Hiyeropolis'te depremler yaşanmıştır, özellikle Hiyeropolis depremi çok ses getirmiştir.
17 MÖ'de Batı Anadolu'da büyük bir deprem yaşanmış ve bu deprem Romalılar'ın ansiklopedilerinde yer almıştır.
Yaşlı Plinius, bu depremi "insanın hatırladığı en büyük deprem" olarak tanımlamış ve 12 Asya kentini bir gecede harabeye döndürdüğünü belirtmiştir.
41:04Tacitus'un Deprem Anlatımı: Tacitus, 17 MÖ'deki depremi anlatırken "bir gecede Asya'nın on iki kentini tahrip etti" demiş ve tahribatın "akla gelemeyecek kadar fazla ve korkunç" olduğunu belirtmiştir.
Tacitus, depremin jeolojik etkilerini anlatırken "bazı dağlar aşağı iniyordu, çöküyordu ve bazı toprak seviyesi yükseliyordu" demiş, bu da Batı Anadolu'daki fayları açıklamaktadır.
Depremin en büyük etkisi Sardes'te yaşanmış ve merkez üssü de büyük olasılıkla bu bölgede yakın bir noktada olmuştur.
42:07Roma İmparatoru Tiberius'un Yardımı: Roma İmparatoru Tiberius, felaketten etkilenenlere on milyon sestere yardım etmeye söz vermiş ve beş yıl içinde bu sözünü yerine getirmiştir.
Depremden etkilenen Manisa, Magnesia ve Spium gibi kentlere vergi muafiyeti verilmesi için Roma'dan bir senato temsilcisi gönderilmiş, bu da olayın büyüklüğünü göstermektedir.
Tiberius'un yardımları sayesinde, deprem bölgesi halkı ona minnettar olmuş ve "Asya Restitü Restatis" (Asya kentlerine tekrar imar eden imparator) anlamına gelen sikke bastırmışlardır.
43:57Depremin Diğer Kanıtları: Aydın'ın yakınlarında Pielegon'da, depremde etkilenenlerin Tiberius'a minnetlerini sunabilmek için Roma'da anıt yaptırdıkları belgelenmiştir.
Sardes'te kopyalanmış bir metinde, kentlerin Tiberius'a minnet için Roma'daki forumda Venüs tapınağının yanına heykel dikmeleri kararlaştırıldığı kaydedilmiştir.
Tiberius, bu yardımlar sayesinde Batı Anadolu'da tanrılaşmış gibi görülmüştür.
45:01Sonrası Deprem Kayıtları: İzmit ve Nikomedya (İznik) depremlerden çok çekmiş şehirlerdir, İzmit'te 30-50 yılda bir deprem yaşanmaktadır.
212 yılında Bizans'ı, 235'te Amasya'yı, 262'de Efes'i ve İonia'yı vuran depremler kayıtlarda bulunmaktadır.
358-366 yılları arasında Doğu Akdeniz havzasında "kozmik felaket" olarak adlandırılan büyük deprem şokları yaşanmış, bu depremler Roma, İtalya, Kuzey Afrika ve İskenderiye'yi de etkilemiştir.
46:19Mezar Taşları ve Deprem Kayıtları: 120 MÖ'deki İznik (Nikomedya) depreminde, Ironius'un tarih anlatısında "bir yer sarsıntısıyla Nikomedya yıkıldı ve Nikea büyük zarar gördü" ifadesi bulunmaktadır.
Hadrianus, yıkılan kentlere halka cömertçe yardımda bulunmuştur.
Louvre Müzesi'nden bir mezar taşında, depremde ölen üç kişiyi anlatan bir metin bulunmaktadır.
47:16Deprem Etkileri ve Mezar Taşları: Bir mezar taşında, depremin neden olduğu yıkıntılar arasında bir bakıcı (Hermes) iki küçük oğlan çocuğu kucaklıyormuş.
Girit bölgesinde 7,5 büyüklüğünde bir deprem olmuş, sekiz metreye yakın tsunamlere neden olmuş ve etkisi Sicilya'dan İskenderiye'ye ve Batı Anadolu kentlerine kadar ulaşmış.
Bu depremde Batı Anadolu'da Aspendos su kemerleri kullanılamaz hale gelmiş, Menderes Magnesia'daki agora'daki mermer döşemeler zarar görmüş.
48:30Deprem Anıtları ve Vali Mektubu: İzmit depreminde dağlardan gelen uğultu, kıyılardan yükselen çıtırtı ve deprem ışıkları gibi fenomenler gözlemlenmiş.
M.Ö. 350'lerde bölgede valilik yapan Pius, İmparator'a Nikea tiyatrosunun hasar durumunu anlatan mektup yazmış.
Vali, yapıların çökmesinin sebebinin toprağın yumuşak ve nemli olması, malzemenin kalitesiz olması ve duvarların düzensiz yapısı olduğunu belirtmiş.
51:36Antik Çağda Deprem Etkilerine Karşı Yapısal Çözümler: Antik Çağ'da Hititler, Romalılar ve diğer toplumlar deprem etkilerine karşı çeşitli yapısal evrimler yaşamışlar.
Kurşun kullanılarak birbirine tutturulmuş masif taş bloklar, depremde yanal dayanımını arttıran bir çözüm olarak geliştirilmiş.
Kırlangıç kuyruğu adı verilen özel birleşim kelepçeleri ile taş bloklar birleştirilmiş ve bu teknikler Anadolu'nun tüm antik kentlerinde görülebilir.
54:12Deprem Dayanıklı Yapı Teknikleri: Kemer kullanımı, yapıyı hafifleterek deprem yükünü azaltan ve daha dayanıklı yapılar elde edilebilen bir teknik olmuştur.
Hatalı amaçlı tuğla-taş duvarlar, duvarların narin olmasını engelleyerek deprem etkilerine karşı daha dayanıklı yapılar sağlamıştır.
Roma yapılarında moloz taştan teraslar üzerine binalar inşa edilerek, deprem anında masif yapıların yatayda hareket etmesi sağlanmış ve böylece üst yapı daha az zarar görmüştür.
57:28Deprem Dayanıklı Yapı Teknikleri: Samsun'da ahşap camiler gibi deprem dayanıklı yapılar bulunmaktadır.
Toprak dolgulu taş duvarlar, Roma yapılarında dışarıya düzgün sıralı taşlarla örülürken içi harçsız kumla doldurulmuştur.
Kum dolgusu yapının sönümleme oranını artırır ve deprem etkisini emerek duvarın bütünlüğünü korur.
58:43Deprem Tehlikesi ve Yapı Kültürleri: Anadolu'da gerçekleştirilen depremler sonrası insanların kazandığı yapı kültürleri bulunmaktadır.
17 Ağustos 1999'da İzmit'te deprem yaşandı ve bu bölge 30-150 yılda bir deprem gören bir yerdir.
Kalitesiz malzeme, kalitesiz işçilik ve yanlış yapılan binalar hala sorun olarak devam etmektedir.
59:39Sunumun Sonu ve Kaynak Önerileri: Konuşmacı, deprem tehlikesinden depreme dayanıklı yapılaşmayla kurtulmayı arzuladığını belirtmiştir.
Deprem hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlere "Elli Soruda Deprem" ve ODTÜ Yayıncılık'tan çıkan "Deprem Kitabı" önerilmiştir.
Antik çağ depremlerini anlatan kaynaklar arasında Umbresa'nın "Earth Quakes in the Easter Mediterranean and the Middle East" kitabı bulunmaktadır.
1:02:19Deprem Tarihi ve Sorular: 1509 yılından beri belirli aralıklarla İstanbul'da depremler yaşanmaktadır.
1509 ile 1766 yıllarındaki depremlerin aynı fay üzerinde meydana geldiği ve bu formülasyonun 2023 yılına getirildiği öngörülmüştür.
Antik yerleşkelerdeki yapısal hasarın deprem kökenli olup olmadığı, göçme mekanizması ile tespit edilebilir ve depremin doğrultusu ve büyüklüğü hakkında çıkarımlar yapılabilir.
1:04:53Jeolog Erhan Altunel'in Görüşü: Erhan Altunel, jeolog ve deprem mühendisliği uzmanı olarak sunumda bahsedilen paleo-sismoloji ve arkeo-sismoloji konularına ilgi duyduğunu belirtiyor.
Antik çağda depremlerle ilgili konuşmada sunucunun jeolojik bilgilerini takdir ediyor ancak terminoloji konusunda hatalar olabileceğini belirtiyor.
Antik kentlerde görülen yamulmaların ve hasarların hepsinin depreme bağlanmasının doğru olmadığını, bu konunun son derece hassas olduğunu uyarıyor.
1:07:21Sunucunun Çalışmaları Hakkında Bilgi: Sunucu, deprem mühendisliği üzerine master çalışması olduğunu ve ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nden ders aldığını belirtiyor.
Restorasyon üzerine çalıştığı için hasar görmüş yapılar üzerinde modelleme çalışmaları yaptığını, bilgisayarlarda modelleyerek hangi yönden depremin geldiği ve ne kadar büyük bir depremin etkilediği tespit edildiğini anlatıyor.
İstanbul'daki büyük depremler (1509, 1556) hakkında bilgi sahibi olduğunu belirtiyor.
1:08:23Eski Tapınak Yapı Sistemleri Hakkında Soru: Kandilli Hastanesi Deprem Mühendisliği Bölümü'nde doktora öğrencisi olan Ebru, eski tapınak yapı sistemleri ve inşaat teknikleri hakkında bilgi istediğini belirtiyor.
Sunucu, Orhan Bingöl'ün "Arkeolojik Mimaride Taş" adlı kitabını tavsiye ediyor, bu kitabın taşların yapım sürecinden madenciliğe kadar son süslemelere kadar olan tüm aşamaları anlattığını belirtiyor.
Kitabın Menderes Magnesiası'nda kazılarda bulunmuş bir akademisyen tarafından yazılmış olduğunu vurguluyor.
1:10:56Tsunamiler ve Efsaneler Hakkında Soru: Ahmet Bey, Akdeniz'deki deprem ve volkanik hareketlerden kaynaklanan tsunamilerin İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışındaki Firavun ordusunu yutmuş olabileceğini sorguluyor.
Sunucu, bu olayın gerçek olup olmadığı ve Hz. Musa'nın varlığı bile tartışılır bir konu olduğunu belirtiyor.
Bazı araştırmaların olayın Kızıldeniz'den değil, Akdeniz kıyısındaki Manzara Gölü'nden geçtiğini ve bu gölün rüzgarla çekildiğini, aynı dönemde Ege'deki Santoria Adası'nda büyük bir volkan patlaması olduğunu iddia ettiğini anlatıyor.
1:13:02Deprem Sonrası Işık Fenomeni: Deniz gibi yerlerde depremlerden sonra büyük ışıklar ortaya çıkması, kaya mekanik çalışmalarıyla açıklanabilen bir fenomendir.
Nikomedya (İzmit) ve Marmara depremlerinde deprem sırasında şimşekler çaktığı, çatırtılar duyulduğu ve ışıkların ortaya çıktığı kayıtlara geçmiştir.
Kayaçların içindeki kuvars gibi mineraller, basınç altında piezoelektrik etkisiyle elektrik üretir ve bu elektrik, yeraltındaki gazlarla reaksiyon yaparak plazma davranışı göstererek ışık ve şimşeklere neden olur.
1:14:51Sismik İzolatörler: Sismik izolatör, binanın altındaki sütunlar üzerine yapılan yerler sayesinde binaların yerden ayrılması ve daha az sallanmasını sağlayan bir sistemdir.
Sismik izolatörün mantığı, binanın periyodunu artırmak ve böylece deprem yükünü azaltmaktır.
Türkiye'de sismik izolatörler sadece büyükşehir hastanelerinde ve bölge hastanelerinde kullanılır, çünkü pahalı ve ithal olması nedeniyle sıradan konutlarda ve normal kamu binalarında kullanılamamaktadır.
1:16:27Sunum ve Etkinlik Bilgileri: Sunum, arkeoloji topluluğunun YouTube adresinde yayınlanacak ve katılımcılar mail atarak sunumu Powerpoint formatında temin edebilirler.
Topluluk, sosyal medya hesaplarını paylaşarak etkinliklerinden haberdar olunabileceğini belirtmiştir.
Konuşmacı, deprem güvenliği üzerine çalıştığını ve ilave sorular için açık olduğunu belirtmiştir.

Antik Çağda Depremler ve Deprem Dayanıklı Yapı Teknikleri Sunumu

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir