Buradasın

Anadolu Toprakları ve Tarımsal Tohumlar Üzerine Bilgilendirici Program

youtube.com/watch?v=3eMHTSw-bT4

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Bu video, Ebru Yücel'in sunuculuğunda Profesör Dr. İbrahim Saraçoğlu ile yapılan, "Keşke" etiketiyle izleyici sorularını yanıtlayan bir televizyon programıdır.
Program, Anadolu topraklarının kıymetliliği, genetik kaynakları ve biyolojik çeşitliliği üzerine odaklanmaktadır. Hibrit tohumlar ve doğal tohumlar arasındaki farklar, beslenme denge, toprak-mineral ilişkisi ve tarımsal üretim yöntemlerinin sağlık üzerindeki etkileri detaylı olarak ele alınmaktadır. Ayrıca, Anadolu'nun yedi farklı iklim bölgesi, "Flora of Turkey" kitabındaki bilgiler ve tohum bankası konuları da programda tartışılmaktadır.
Programda ayrıca okyanus akıntıları, tarihsel tabiat olayları, Kur'an ayetleri ve beslenme konuları da işlenmektedir. Profesör, hibrit tohumların sağlık riski taşımadığını belirtirken, modern gübrelerin toprak minerallerini zayıflattığını açıklamaktadır. Video, sağlıklı beslenme, toprak sorumluluğu ve doğal genetik kaynakların korunması konularında önemli bilgiler içermektedir.

Programın Tanıtımı: Programın etiketi "keşke" olup, izleyicilerden "keşke" ile ilgili tweetler, sorular ve yorumlar bekleniyor.
Programda seyircilerin "keşke" dedikleri hususları yayın sırasında duyurulacak.
Seyircilere programın kupası veya İbrahim Saraçoğlu'nun "Tıbbi Bitkiler Rehberi" kitabı hediyelenecek.
00:45Anadolu Topraklarının Önemi: Anadolu toprakları dünyadaki hiçbir kara parçasıyla mukayese edilemeyecek kadar kıymetli.
1970'li yıllardan beri Anadolu topraklarına göz konulmaya başlanmış.
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra dünyadaki enerji kaynaklarına kontrol mekanizması çalıştırılmaya başlandı.
02:23Enerji ve Tohum Kontrolü: İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra enerjiyi kontrol etme politikası başlamıştır.
1960'lı yıllardan itibaren tohumların kontrol edilmesi, yani gıdanın kontrol edilmesi faaliyete konulmuştur.
Enerjiyi kontrol ederseniz ülkeleri, devletleri kontrol edersiniz; tohumu kontrol ederseniz insanı kontrol etmiş olursunuz.
02:57Hibrit Tohumların Girişleri: 1970'li yılların ortalarından itibaren Türkiye'de köylülere hibrit tohumlar (yüksek verimli tohumlar) ücretsiz verilmiş.
Anadolu'nun klasik doğal tohumları %35-40 maksimum verim verirken, hibrit tohumlar %90 verimliydi.
Köylüler hibrit tohumları kullanmaya başladıklarında, tekrar istendiğinde para vermek zorunda kaldılar.
03:39Hibrit Tohumların Etkileri: Köylülerin kendi tohumlarını kendi üretme imkanı kalmadı, hep aynı merkezden tohum alınması gerekti.
Hibrit tohumlar ilk başta ücretsiz verildi, sonra pahalıya mal oldu.
Hibrit tohumlar estetik olarak güzel olsa da, doğal tohumlara göre tat, koku ve besin değeri eksikti.
07:00Hibrit Tohumların Kimyasal Özellikleri: Doğal tohumların beta karoten değeri 125 ppm iken, hibrit tohumlarda 2-12 ppm'a düşüyor.
Doğal tohumların askorbik asit (C vitamini) değeri 100 ppm ile 3000 ppm arasında değişirken, hibrit tohumlarda 35-85 ppm'a düşüyor.
Aminoasitlerin değeri 4000 ppm'den 55 ppm'e düşerken, beta-sitosterol değeri 5 ppm'den 15 ppm'a (üç misli) artıyor.
08:07Hibrit Tohumların Sağlık Etkileri: Beta-sitosterol sperm gelişimini yavaşlatır ve kadınlarda yumurta sayısını azaltır.
1960'lı ve 1970'li yıllarda bir mililitrede 80 milyon sperm vardı, şimdi normal 20 milyona düşmüş.
Tüp bebek merkezlerinin artması, sperm sayısının azalması nedeniyle olmuştur.
11:10Kanser Artışı ve Beslenme: Tüp bebek sırasında kadınlara hormon yükleniyor, bu da prostat, meme, rahim ve yumurtalık kanserlerinin birinci sıradaki sebebi oluyor.
Kanser hastalıkları hızla artmış, Dünya Sağlık Teşkilatı verilerine göre ikinci sırada yer almış.
Beslenme kültürünün değişmesi, gıdaların içindeki katkı maddeleri, zirai ilaçlar ve pestisitler kanser artışına katkıda bulunuyor.
12:38Türkiye'de Yetişen Önemli Bir Buğday Türü: Türkiye'de bugünkü buğdayın atası sayılan bir buğday türü yetişmektedir.
Bu buğday türü on bin yıldır üretilen, genetiği değişmemiş ve kabuklu olduğu için radyasyona dayanıklı olan bir türdür.
İzleyicilerden hangi ilde bu buğday türü yetiştiğinin cevabını etiketlerine yazmaları istenmektedir.
13:34Kimyasal Gübre ve Tarım İlaçlarının Kullanımı: Ürünlerin parazitlerden ve böceklerden zarar görmemesi için zirai ilaçlar kullanılmaktadır.
Kimyasal gübre ve ilaçların sıkı denetlenmesi ve belirli miktarda köylülere verilmesi gerekir.
Bazı köylüler kimyasal ilaçları gereksiz miktarda kullanmaktadır, örneğin bir üzüm sezonunda on defa kullanmayı tercih edenler vardır.
14:44Anadolu'nun Bitki Çeşitliliği: 1950'li yıllarda İngilizler Anadolu'yu dolaşarak "Flora of Turkey" adlı sekiz ciltlik bir kitap yazmışlardır.
Anadolu topraklarında İran, Turan, Avrupa ve Sibirya bölgelerinden gelen bitkilerin adaptasyonu bulunmaktadır.
Anadolu'nun çok fazla biyolojik çeşitliliği ve kimyasal taksonomisi vardır.
16:44Anadolu'nun Ekonomik Önemi: Davis, 1950'li yıllarda Anadolu bitkilerinin ekonomik önemi olduğunu belirtmiştir.
1961'de Türkiye-Almanya işçi alımı anlaşması yapılmış ve göç başlamıştır.
Anadolu'nun en büyük zenginliği genetik kaynaklarıdır ve bu kaynaklar dünyanın hiçbir yerinde bulunmamaktadır.
19:33Anadolu'nun Klimatolojik Özellikleri: Anadolu'da Avrupa ve Asya'da görülen yedi farklı klimatolojik bölge bulunmaktadır.
Her klimatolojik bölgede en az yetmiş farklı genetik bölge ve farklı toprak yapısı vardır.
Anadolu'da bir metrekarelik alanda yirmi ile yirmibeş farklı bitki türü bulunabilirken, Alpler'de sadece iki veya üç farklı bitki türü bulunabilir.
21:10Sera Tarımı ve Genetik Kaynaklar: Türkiye'de bir buçuk milyon dönüm sera bulunmaktadır ve seralarda genellikle hibrit tohumlar yetiştirilmektedir.
Sera tarımı biyolojik çeşitliliğe darbe vurmakta ve kuşların beslenme alanını azaltmaktadır.
Anadolu'da kırmızı mısır, kırmızı çizgili sarımsak, Tunceli sarımsağı gibi özel genetik kaynaklar bulunmaktadır.
24:29Genetik Kaynakların Korunması: Çin'den getirilen sarımsakların Taşköprü yöresine ekilmesi, yerel sarımsak türlerinin değişmesine neden olabilir.
Malatya kayısı bahçelerinin etrafına şeftali ve erik dikilmesi, tür değişmesine yol açabilir.
Anadolu'da bulunan genetik kaynakların korunması ve doğru yerlerde yetiştirilmesi önemlidir.
25:18Seyirci Yorumları ve Tohum Bankası: Seyirciler tarım, ziraat ve toprakla ilgili derslerin ilkokuldan itibaren verilmesi konusunda fikirlerini paylaşıyorlar.
2010 yılında Türkiye'de Ankara'da tohum gen bankası kurulmuş, ancak bu bir üretim tesisi değil, güvenlik açısından gerekli bir kurumdur.
Son 15 yıl içinde tohum bankası konusunda büyük önlemler alınmaya çalışılmış, ancak her şeyi devletten bekleyemeyeceğimiz, insanı eğiteceğimiz vurgusu yapılmaktadır.
27:41İlmin ve Bilimin Farkı: Toplum Kur'an'ı çok az okuyor, Ali İmran suresinde Allah "Ben sizi muhatap aldığım bir kitap gönderdim, akledip okumaz mısınız?" diyor.
İlmin ve bilimin farklı olduğu, ilmin sabit, bilimin ise değişen bir konu olduğu belirtiliyor.
Bilim, ilme uymazsa batıl olduğu, önce ilme saygı duyulması gerektiği vurgulanıyor.
29:28Aşık Veysel ve Toprakla İlişki: Aşık Veysel gibi kişiler hak ozanları (hak şairleri) olarak nitelendiriliyor ve onların ilminin insanın bilimini geçtiği belirtiliyor.
İnsan suresinin ikinci ayetinde "Biz insanı işiten ve gören yarattık" denildiği, ancak bu duygular idrak edilmediği ifade ediliyor.
Toprakla olan ilişkide bir fark olduğu, toplumun artık birçok şeyi gördüğünü ancak daha önce duymadığı belirtiliyor.
30:26Tohumlar ve Su Çiçeği: Bir tohumun çok fazla ürün vermesi, ancak günümüzdeki hibrit tohumların bu özelliğin azaldığı belirtiliyor.
Su çiçeğinin bir herpes virüsü türü olduğu ve vücudan atılamadığı, bağışıklık sistemi zayıfladığında tekrar ortaya çıkabileceği açıklanıyor.
Su çiçeği geçirenlerde yaşlanınca omurga vertebralara yakın yerlerde toplanan virüsler tekrar faaliyete geçerek "zona" adlı bir hastalığa neden olabiliyor.
32:51Zona Hastalığı ve Doğal Tedavi: Su çiçeği geçirmiş olanlar bulaşıcı değildir.
Karabük, Safranbolu, Devrek, Çaycuma, Ulus, Aslanlar bölgesindeki Göksulu armudu, zona hastalığına karşı etkili olabilir.
Semizotu gibi doğal ürünlerin hibritlerinin, doğal etkilerini vermediği belirtiliyor.
34:19Anadolu'da Armut Çeşitleri: Sultan Murat Yaylası'na varmadan aşağıda yaşlı bir kadın, 70'e yakın farklı armut ismini teker teker sayabiliyor.
Dünyada bu kadar çeşit armut bulunan bir yer bulunmuyor, ancak yasaya göre sadece üç çeşit armut var ve bunlar kalem aşısıyla çoğaltılacak.
Yaşlı insanlar sağlıklı iken çocukları büyük şehirlerde yaşıyor ve hastalandıklarında geri dönüyorlar, bu durum yaşlı insanlara çok acı veriyor.
36:15Gıda Takviyeleri ve Doğal Beslenme: Anadolu toprakları dünyayı besler ve gıda takviyeleri (beta-karoten, likopen, vitamin C gibi) aslında doğal gıdalardaki eksikliklerden dolayı ortaya çıkmıştır.
Kapsüllere alınan beta-karoten, sis saf halde alındığında %40 oranında akciğer kanserine neden olabilir.
Doğal gıdaları kullanmak gerekir, bunu sağlamak için devletten değil, bireylerin toprağa sahip çıkması gerekiyor.
39:11Toprak ve Beslenme Sorumluluğu: Toprak çekimi, Newton'un gravitasyon çekimi kanunu değil, toprağa olan bağlılık duygusudur.
Toprak sahipliği için 70-80 bin liraya alınan arazi, bir aylık benzin parasıyla üç ay Anadolu'da yaşanabilir ve bu parayla 8-9 dönüm arazi alınabilir.
Doğal tohumlar var, ancak çoğu köylü serada dış pazar için hibrit tohum kullanırken, kendisine doğal tohum ekerek kullanıyor.
40:42Türk Biberinin Avrupa'daki Yeri: 1990'lı yıllarda Türk marketleri Avrupa'da açılmaya başlamış, Viyana'da 1992 yılında mağazaların %99'u Türklerin elindeydi.
Türk pul biberi (Maraş biberi) muhteşem bir tadı var ve 150-250 bin Scovil değerinde acılıktadır.
2001 yılında Almanya ilk ambargoyu koydu çünkü biberlerde aflatoksin (nemli ortamda mantar oluşur ve toksin salgılar) bulunduğundan.
44:24Beslenmenin Sağlığa Etkisi: Beslenmenin insan sağlığı üzerindeki etkileri önemli bir konudur.
Patlıcan alerjisi meşhurdur ve patlıcan içinde alerjen etkisi olan etkin maddeler bulunurken, karpuzun içinde anti-alerjenik etkin maddeler vardır.
45:28Denge ve Beslenme: Urfa, Antep, Adana gibi bölgelerde patlıcanlı kebap ve karpuz birlikte tüketilir çünkü biri alerjen, diğeri anti-alerjen özelliğe sahiptir.
Modern toplumda mango, ananas, kivi gibi tropik meyveler yerine konulduğunda alerjen olabilir ve hasta olmaya neden olabilir.
Kur'an-ı Kerim'de "Rahman" suresinin 55. ayeti "mizan" (denge) kavramını vurgulamaktadır.
46:31Kur'an-ı Kerim'in Önemi: Allah, Kur'an-ı Kerim'i "bir kitap" olarak tanımlamış ve insanlara okumalarını, akletmelerini istemektedir.
Müslüman toplumlarında eleştirilecek hususlardan biri Kur'an'ı okumamaktır.
Yahudiler kendi kitaplarında bulunan uyarıları dikkate alarak hayatlarını buna göre yürütürler.
47:28İsrail'deki Sağlık Durumu: İsrail'deki kanser oranı dünyada en düşük seviyededir.
İsrail uçakla sebze-meyve ticaretini yaparken, kendi ürettikleri ürünlerin kalitesi çok yüksektir.
İsrail toplumu dışarıdan gelen ürünlerden farklı şekilde beslenir.
47:53Kur'an'daki Beslenme İpuçları: Maide suresinde Allah, "size verdiğim nimetlerimin en hoşlarından, en leziz olanlarından tüketiniz" diyerek açık bir ayet vermiştir.
Günümüzde piyasada çok az çeşit elma ve armut bulunmaktadır ve bu ürünler şişkinlik ve gaz yapabilir.
Normalde elma gaz yapar ve bağırsakların peristaltik hareketlerini etkiler.
48:43Kur'an'ı Okumak ve Uygulamak: Cuma suresinin 5. ayetinde Allah, Tevratla amel eden kişileri anmaktadır.
Allah, kitap yüklenmiş eşeğin haline benzer halleri olan, kitaba sahip olup da onu uygulamayanları eleştirir.
Kur'an'ı çok az okuyoruz ve bu büyük bir ışık tutucudur.
49:48Tabiat Olaylarının Bağımsızlığı: Her tabiat olayı bağımsız değildir, mutlaka bir sonraki ile ilintilidir.
1347 yılında dört-beş fare İskenderiye limanından kaçak gemiye binerek Marsilya kıyılarına veba mikrobunu getirmiştir.
Dört yıl içinde Avrupa'da 75 milyon insan veba salgını sonucu ölmüştür.
51:19Veba Sonrası Gelişmeler: Veba sonrası Avrupa'da burjuva sınıfı insan gücü bulamadığı için ferah bir yaşam tarzına yönelmiştir.
Türk toplumu ferahlığı çok sever, kahvehanelerinde rahat oturur.
Türkler Ortaylardan gelmiştir ve bu topraklara milyonlarca şehit vermiştir.
52:47Rönesans ve Sanayi Devrimi: Veba sonrası Avrupa'da edebiyat ve heykeltıraşlık gelişmiştir.
15. ve 16. yüzyılda Rönesans gerçekleşmiştir.
Sonrasında sanayi devrimi gerçekleşmiş ve bereket getirmiştir.
53:11Nazca Kavmi ve Tabiat Olayı: Nazca kavmi Peru'da yaşamış ve M.Ö. 500 - M.S. 600 yılları arasında bir tabiat olayı yüzünden yok olmuştur.
Bu tabiat olayı M.S. 535 yılında gerçekleşmiş ve bugün Rusya'nın kaderini değiştirmiştir.
Nazca kavmi keçiboynuzu ağaçlarından beslenir, gölgelik, şurup ve ekmek yaparlardı.
54:15Keçiboynuzu ve Nazca Kavmi'nin Sonu: Geleceğin en önemli iki ağacı dut ve keçiboynuzudur.
Keçiboynuzu hem cinsel performansı artırır, hem sperm sayısını artırırken kadınlarda yumurta sayısını artırır ve menopozu 65 yaşa kadar ileri atar.
Nazca kavmi keçiboynuzu ağaçlarını kökledikten sonra 535 yılında ekvatorun yaklaşık 500-1000 kilometre güneyinde bulutlar kaplamış ve 30 yıl süren yağmur dönemi başlamıştır.
55:29Keçiboynuzu Ağaçlarının Sürüklenmesi: Hızlı yağışlar Peru'da Nazca kavminin diktiği keçiboynuzu ağaçlarını toprağı tutamadığı için sürüklemiştir.
Tüm keçiboynuzu ağaçları yok olmuştur ve kavmin sonu gelmiştir.
535 yılı Kur'an-ı Kerim'de "Secde" suresinin 5. ayetinde anılmaktadır.
56:15535 Yılından Sonraki Gelişmeler: 535 yılından 1000 yıl sonra Kanuni döneminde (1535) bir soğuk hava dalgası başlamıştır.
300 yıl süren bu soğuk hava dalgası Avrupa ve Asya'yı etkilemiştir.
Avrupa soğuk ısınmak istemiş ve kürk ihtiyacı duymuştur.
57:04Kürk Ticareti ve Rusya'nın Doğuşu: Avrupa'dan gelen kürk talebi için Ural'ların batısında küçük bir yer olan Sibirya'ya yönelmiştir.
Stragonoff kardeşler Sibirya'daki hayvanların kürklerini Avrupa'ya satarak zengin olmuşlardır.
300 yıl süren kürk talebi sonucu Ural'larda kürk kalmamıştır.
57:44Sibirya'nın Fethi: İvan the Terrible döneminde toplum patatesle geçinirken, Stragonoff kardeşler avrupa'dan ateşli silahlar almışlardır.
Ateşli silahlarla hüküm vermiş ve Sibirya Han'ı ortadan kaldırarak bugünki Rusya'yı oluşturmuşlardır.
Günümüzde Rusya, doğalgaz ve petrolün %95'ini Sibirya'dan alır.
58:57Bin Yıllık Akıntı Döngüsü: 1992'de Pasifik'te batan bir konteyner gemisinden 29.000 adet oyuncak ördek denize saçılmış ve bu ördekler Alaska, Southampton, İngiltere ve Hawaii gibi farklı bölgelere ulaşmış.
Aqua ve Terra adlı iki uydu, meteorolojik olayları ve akıntıları inceleyerek, Antarktika'dan başlayıp Kuzey'e doğru hareket eden su akıntısını keşfetmiştir.
Bu akıntı, Antarktika'dan başlayarak Kuzey'e doğru ilerler, Atlas Okyanusu'ndan geçer, Sahara Çölü'nden gelen mineralleri alır ve bu mineraller planktonların beslenmesi için önemlidir.
1:00:44Akıntıların Etkileri: Planktonlar fotosentez yaparak karbondioksiti oksijene çevirir ve bu akıntılar, Grönland'a geldiğinde deniz tabanından dalışa geçer.
Akıntılar, deniz tabanına çöken planktonları taşır ve bu planktonlar, içerdiği minerallerle yer kabuğuna yakın olan sıcak bölgelere ulaşır.
Golf Stream akımı, Meksika Körfezinden İngiltere'nin güneyinden Feroe Adalarına kadar ilerler ve hızını değiştirdiğinde, Anadolu'nun yağış miktarını etkiler.
1:02:56Hibrit Tohumlar Tartışması: Hibrit tohumlarla üretilen ürünlerin sağlık riski taşıdığına dair bilimsel kanıt olmadığı belirtilmiştir.
Konuşmacı, hibrit ve doğal tohumların laboratuvar ortamında karşılaştırılmasını önermiş ve vitamin, mineral oranları ve sekonder metabolitlerin incelenmesini istemiştir.
Gıda takviyelerinin çıkmasının sebebi olarak "millete çöp yediriyorsunuz" ifadesi kullanılmıştır.
1:04:54Toprak ve Gübre Sorunu: Selenyum ve çinko eksikliğinin kanser riskini artırması ve topraktaki bu minerallerin bilinçli olarak azaltılması iddiası dile getirilmiştir.
DAP (diamonyum fosfat) ve KAN (kalsiyum amonyum nitrat) gibi gübrelerin nitratta anyonik yapıya sahip olması nedeniyle, çinko, selenyum, kalsiyum, magnezyum ve demir gibi minerallerle kolayca bağlanarak toprağı mineral bakımından zayıflatmaktadır.
Buğdayın atasının Kastamonu'da yetiştiği, "siyez buğdayı" olarak da bilinen ve "on bin yıllık Hitit buğdayı" olarak adlandırıldığı belirtilmiştir.
1:06:45Anadolu'ya Sahip Çıkma Çağrısı: Konuşmacının kitabından alınan bir bölüm okunmuş ve tohumların kıymetini anlamamız gerektiği vurgulanmıştır.
Anadolu'ya sahip çıkılması gerektiği ve "Anadolu'yu terk etmeyeceğiz" ifadesi kullanılmıştır.
Konuşmacı, bu sorunun çözülmesinde devletin yol göstereceği ve insanların da gayret göstermesi gerektiğini belirtmiştir.

Anadolu Toprakları ve Tarımsal Tohumlar Üzerine Bilgilendirici Program

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir